19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 KASIM 2011 ÇARŞAMBA 4 HABERLER CHP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap, ‘Parti içi tartışmalar zafiyet olarak görülmemeli’ dedi Renk değil ton farklı TÜREY KÖSE ANKARA CHP’de örgütlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap, “çokseslilik” eleştirilerine “AKP’de Bülent Arınç ile Türkeş’in oğlu Ahmet Kutalmış Türkeş, Cemil Çiçek ve Ertuğrul Günay bir arada oluyor da CHP içinde ton farklılıkları neden yadırganıyor? Bunu zafiyet değil, düşüncelerin zenginliği olarak görmek istiyorum. Sol partilerde ton farklılıkları olur” karşılığını verdi. Matkap, ilk Parti Meclisi (PM) toplantısında yönetmelik değişikliği yaparak ön seçmen tabanını genişleteceklerini, belediye başkan adaylarının genişletilmiş aday yoklaması ile belirlenmesinden yana olduğunu söyledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile eski genel sekreter Önder Sav’ın yollarının ayrıldığı 3 Kasım 2010 “deprem”inde “genel se ? CHP’nin örgütlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap, parti içindeki tartışmaların zafiyet değil, parti içindeki düşüncelerin zenginliği olarak görülmesi gerektiğini söyledi. Dünyanın bütün sol partilerinde ideolojinin aynı renkte olduğunu ama ton farklılıkları bulunduğunu söyleyen Matkap, “AKP’de Bülent Arınç ile Türkeş’in oğlu Ahmet Kutalmış Türkeş, Cemil Çiçek ve Ertuğrul Günay bir arada oluyor da CHP içinde ton farklılıkları neden yadırganıyor?” diye konuştu. kreter” olarak atanan SHP kökenli eski çalışma bakanı Nihat Matkap, Sav’ın gerçekleştirdiği PM toplantısından genel başkan katına çıkmadığı için bu koltuğa oturamamıştı. Seçimlerden sonra biraz gecikmeli olarak MYK’ye giren ve daha önce Sav’ın yürüttüğü görevi üstlenen Matkap, sorularımızı yanıtladı: Siz artık CHP’de 2. adam mısınız? Örgütleri yönetmekten sorumlu olmak; CHP’nin bütün iç işleyişinden sorumlu olmak, bilgili olmak anlamına geliyor. Bütün konular orada kesişiyor. 2. adam yakıştırmaları oradan kaynaklanıyor. Tüzüğümüzde statü farkı yok. Ama partinin çalışma merkezi orası oluyor. Örgütlenme sol partilerde önemlidir. CHP bir süredir “her kafadan bir ses çıkan” bir parti görünümünde. Bu konudaki eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz? Dünyanın bütün sol partilerinde ideoloji aynı renktedir ama ton farklılıkları olur. Onu da bir zenginlik olarak görmek lazım. Aramızda tartışmalar, farklı anlayışlar var ama hedef demokrasiyi, özgürlükleri daha da genişletmek. Bunu bir zafiyet değil, parti içindeki düşüncelerin zenginliği olarak görmek istiyorum. Siyasi iklimde bir yumuşama var. Çok keskin çizgi kullanırsanız, karşı tarafta yüzde 50 ile bütünleşen yapıya hizmet etmiş olursunuz. Bu konuda esnek yönetim sergilemek zorundayız. AKP içinde Ahmet Kutalmış Türkeş de var, Cemil Çiçek de, Ertuğrul Günay da, Bülent Arınç da. MHP, ANAP, CHP, milli görüş kanatlarından isimler var. Orada bu kadar farklı çizgi ‘Esnek yönetim olmalı’ HÜKÜMET İNTİKAM ALDI Doğayı koruma, yok olursun ? HES ve termik santrallara doğayı tahrip edeceği gerekçesiyle ‘olumsuz rapor’ veren Sinop Orman Müdürlüğü kapatıldı. Orman Tarımİş Sendikası Genel Başkanı Şükrü Durmuş, hükümetin ormanları sermayeye peşkeş çekme sürecini başlattığını söyledi. İKLİM ÖNGEL ANKARA Orman Tarımİş Sendikası Genel Başkanı Şükrü Durmuş, Sinop Orman Müdürlüğü’nün HES ve termik santrallara “doğayı tahrip ediyor” gerekçesiyle olumsuz rapor verdiği için kapatıldığını belirterek, “Hükümet, ormanların yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekileceği süreci başlattı” dedi. Orman Tarımİş Sendikası Genel Başkanı Durmuş, Bakanlar Kurulu kararı ile kapatılan Çanakkale ve Sinop bölge müdürlüklerinin Türkiye’nin en verimli bölge müdürlüklerinden olduğunu bildirdi. Bakanlığın işletme müdürlüklerini güçlendireceğini söylediğini hatırlatan Durmuş, bunun kuruluş kararına aykırı olduğunu kaydetti. Durmuş, “Bölge müdürlüğünün görevini işletme müdürlüklerine devredemezsiniz. Bu tür uygulamalar Türkiye ormancılığına ciddi zararlar verir” uyarısında bulundu. sını haklı gösterecek bir neden yok. Zincirin halkaları birleştirilince, müdürlüğün HES ve termik santral yapımı için kapatıldığı ortaya çıkıyor” dedi. Sinop’ta istihdam alanları olan Şişe Cam’ın ve bir kooperatif tarafından kurulan fabrikanın da kapatıldığını belirten Durmuş, yöre halkının cezalandırıldığını kaydetti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün parti genel merkezinde partililerle bayramlaştı. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) lerden, bu kadar aykırı isimler bir araya geliyor da, CHP içinde ton farklılıkları neden yadırganıyor? Adayların belirlenmesi konusunda yeni bir yönetmelik hazırlıyorsunuz. Bu konuda bilgi verir misiniz? Sosyal demokrat, sol bir partide merkez yoklaması ile aday belirlenmesi hiçbir zaman sempatiyle karşılanmadı. Elimizde bütün üyelerin katılımıyla aday belirleme yöntemi var, buna önseçim diyoruz. Bir de aday yoklaması yöntemi var; o da ikiye ayrılıyor, basit ve genişletilmiş. En çok tercih edilen yöntem genişletilmiş aday yoklama yöntemidir. Basit aday yoklamasında ortalama büyüklükte bir ilçede yakaşık 450500 kişilik bir seçmen tabanı oluyor. Şu anda yönetmelikte her alınan 100 oya bir ön seçmen ihdas ediliyor. Bu sayıyı her alınan 50 oya 1 önseçim delegesi ihdas ederek, biraz daha genişleteceğiz. 450 kişiye bunların ilavesiyle ortalama büyüklükteki ilçelerde 3 bin civarında ön seçmen oy kullanacak. Bu model, belediye başkanları ile örgüt arasındaki sıkıntıları da giderecek bir model gibi görünüyor. Örgütün beklentisi üyelerin katılımıyla önseçim değil mi? Merkez yoklaması da diğer yöntemler de elimizde duruyor. Genişletilmiş aday yoklaması yönteminin uygulanmasına yönelik sıkıntıları gideriyoruz yönetmelik değişikliğiyle. Üyelerle yaparsak, bir yerden 10 oy almışsın, ama orada 500 üye var, o üyeleri niye katayım aday belirlemeye, hak etmiyor. Üyelerle yapmaya kalkarsanız hüsran olur. Güncellenmemiş, sağlıklı olmayan üye listeleri söz konusu. Hedefimiz 2014 belediye seçimleri. Yönetmelik değişikliğinin tüzük değişikliğiyle alakası yok, bunu bir ay içinde yapmak zorundayız, çünkü ocakta ön seçmenler seçilecek her mahallede. Kurultay neden ertelendi? Tüzük kurultayı ne zaman toplanacak? Siyasi partiler iki yılda bir kurultay yapmak zorunda. Yasaya göre, bir yıl uzatabilir. 2010 Mayıs’ında yaptık. 2012 Mayıs’ında yapmamız lazım, o zaman yaparsak bundan sonraki kurultay 2014 Mayıs’ına denk geliyor, yerel seçimlerle çakışacak. Yerel seçimlere hazırlanırken bir yandan kurultayla uğraşırsak, kendi kendimize hançer atacağız. Ama bir yıl uzatırsak 2015 Mayıs’ı olur, o da milletvekili genel seçimlerine denk geliyor. Kurultayımızı ekim ya da kasım ayına çekeceğiz. Tüzük kurultayı ayrıca yapılabilir ya da birleştirilebilir. CHP ne zaman sağlıklı bir üye yapısına kavuşacak? Parti okuluna giden, aidatını ödeyen, gerçek üye... En son PM’de üye adreslerinin güncellenmesini resen yapma yetkisi aldık. Artık yığma üyelik tarihe karışacak. Kimlik numaraları ile adresleri karşılaştırıyoruz. Herkes artık gerçek adresinde üye olacak. Bir milyona yakın üyemizin neredeyse yarısının adresleri konusunda problemler var. Tüzük taslağı tartışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Tüzük değişiklikleriyle ilgili çalışmalar devam ediyor. Yeterince mutabakat sağladığımızı düşünmüyorum, bu çalışmaların 5 6 ay daha tartışılmasında yarar görüyorum. Tüzük ikide bir değişmemeli. Örgütün parti içi demokrasi ve parti içi hukukun kurumsallaşması beklentisi var. ‘Tek Parti Egemenliği’ – ‘Yapışkan Statüko’ Yalçın Doğan’ın “Doçentlik jürileri tamam” başlıklı yazısı çok önemli bir gelişmeye dikkat çekiyor: Doçentlik jürilerini belli bir muhafazakâr görüşe sahip kadrolar ele geçiriyormuş. Doğan’ın bu gözlemlerinin, siyasal iktidarların korunması ya da tehdit edilmesi açısından büyük öneme sahip “epistemik topluluk”ların (rejimden yana ya da karşı siyasi tutumlar için gerekli teorileri üreten, yayılmaya hazır hale getiren uzman toplulukları Michel Foucault) en önemli yaşam alanlarının (akademik araştırmaların) belli bir görüş tarafından denetim altına alınmasından öte iki boyutu daha var. Bunlardan biri, Gramsci’nin “pasif devrim” kavramından esinlenerek betimlediğimiz sürecin tamamlanmasıyla, ikincisi de uzun süreli tek parti egemenliği dönemlerinde toplumda oluşan ve siyasette “patika bağımlılığı” denen olguya yol açan “algısal kilitler”le ilgili. “Pasif devrim” kavramı, bir hamleyle siyasi iktidarın ele geçirilmesinden sonra toplumun yeniden şekillendirilmesinden (siyasal ve toplumsal devrim) farklı bir sürece işaret eder. Bu süreç, aile ile devlet arasında yer alan “sivil toplum” alanını, egemen öznellik biçimleri, kurumlar, ortak yaşam alanlarının nitelikleri, belki de en önemlisi, belli bir “hakikat rejimi” (doğruları ve yanlışları ayırt etmeye, bunun için gerekli kavramları kullanmaya, kimi kavramları da dışlayarak, konuşulmaz kılan varsayımlardan oluşan düşünsel sistemler) doğrultusunda adım adım, adeta “moleküler” düzeyde dönüştürülmesine işaret eder. “Pasif devrim” süreci siyasi iktidarı almadan ilerler, giderek devlet olarak bildiğimiz, siyasi/idari kurumlar, ilişkiler ağının sinir düğümlerine (iktidarın kristalleştiği ve dağıtıldığı noktalara) ulaşır. Bu noktaya kadar aşağıdan yukarı, toplumdan devlete doğru ilerleyen süreç, bu noktadan sonra devletten topluma doğru, “pasif devrim” sürecini hızlandırarak ilerler. Yakın tarihte, Müslüman Kardeşler hareketinin etkinlik alanlarında bu “pasif devrim” sürecini izlemek olanaklıdır. Özellikle Mısır çok gelişkin, başarılı bir örnek oluşturur. Türkiye’de de “siyasal İslam”ın geride bıraktığımız 20 yıl boyunca yaşadığı, AKP hükümetleriyle taçlanan yükselme süreci, liberal entelijansiyanın oynadığı rolü, AKP politikalarını, getirdiği kurumsal dönüşümleri de bu “pasif devrim” paradigması altında düşünmek olanaklıdır. Yalçın Doğan’ın aktardığı gelişmeler, bu “pasif devrim” sürecinin nerelere kadar ulaşmış olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Yürütme üzerinde, uzun süre, tek bir partinin egemen olduğu ülkelerde, kimi araştırmacıların dikkat çektiği gibi (örneğin, Forestiere ve Allen, International Political Science Review, sf. 380, Eylül 2011) siyasi kararların alınma süreçlerinde bu partinin iktidar yaşamının çok ötesine uzanan, kalıcı davranış biçimleri, “patika bağımlılığı” yaratan “algısal kilitler” oluşabiliyor. Böylece toplumda, bir kez yerleştikten sonra, değiştirilmesi giderek zorlaşan bir “yapışkan statüko” şekillenebiliyor. Muhalefetin çok parçalı, kutuplaşmış, hükümet partisi karşısında bir seçenek oluşturmakta başarısız kaldığı koşullarda, hükümet partisinin uygulamaları sonucunda oluşan “algısal kilitler” daha güçlü, “statüko” daha “yapışkan” oluyor. “Statüko”nun “yapışkanlık” düzeyini belirleyen bir etken de tek parti hükümetinin, ülkenin siyaset yapma süreçleri, alanları üzerinde kurmayı başardığı “tekelci yapılanmalar” oluyor. Bu “tekelci yapılanma”, siyaseti etkilemek isteyenleri bu “tekelci yapılanmaya” katılmaya zorluyor. Bir kez katılım gerçekleştikten sonra, “tekelci yapılanma”, başarısız politikalara, hatalara yol açsa da bu “statüko”nun dışına çıkarak başka seçenekler aramak verimsiz bir çaba gibi görünmeye başlıyor. Belli grupların ekonomik çıkarlarını savunmak üzere oluşan koalisyon partilerinin hükümetlerinin yaratacağı “algısal kilitler”, iktidara geldikten sonra toplumun daha geniş kesimlerinin çıkarlarını ve sesini kapsamaya çalışan, bu izlenimi veren partilerin hükümetlerininkinden daha zayıf oluyor. Neticede, hiçbir “algısal kilit” ve “patika bağımlılığı” sonsuza kadar kalmıyor. Bir aşamada “yapışkan statüko” zayıflamaya, “statüko”nun dışında seçenek arama eğilimi güçlenmeye başlıyor. Bu noktada “epistemik toplulukların” önemi artıyor. Uzun süre iktidarda kalan bir tek parti egemenliği rejiminde, egemen akım, bu toplulukları, bunların “yaşam alanlarını”, “doğdukları” ortamı kontrol edebildiği ölçüde, “statükoyu koruyacak” “tekelci yapı” dışında ve ona karşı düşünerek, işlemeyen, hatalı politikalara karşıt seçenekler üretme ve hataları tamir etme olasılıklarını da azaltacak, demektir. Yalçın Doğan’ın aktardığı gözlemler bu açıdan da çok önemlidir. ‘Pasif devrim’... ‘Tüzük konusu tartışılmalı’ Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a yolsuzluklar konusunda yüklendi: Kayseri’de soruşturma açılırsa özür dileyecek mi? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün parti genel merkezinde partililerle bayramlaştı ve gazetecilerin de bayramını kutladı. Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın kendisine gönderdiği mektupla ilgili sorulara şu yanıtı verdi: “İçeriğine bir şey söylemiyorum, içeriği vatandaşlarıma havale ediyorum. Ben sadece şunu merak ediyorum: Önümüzdeki süreçte Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı, Kayseri Anakent Belediyesi’nin üst düzey yöneticileriyle ilgili olarak bir soruşturma açarsa Sayın Başbakan benden özür dileyecek mi? Dava açılırsa benden özür dilemeli. Dava açılmaz, tümüyle takipsizlik verilirse ben Sayın Başbakan’dan özür dileyeceğim. Bakalım kim doğruları söylüyor, kim söylemiyor. Kapanan bir dosyadan bahsediyorum ben. Adliye, valilik ve belediye arasında kapanan bir dosyadan bahsediyorum. O dosya yeniden açılır, belli kişiler için soruşturma talep edilirse, herhalde Başbakan’ın yapacağı bir şey var. Bir yolsuzluk dosyasını, kapatılan bir yolsuzluk dosyasını açtığım için bana teşekkür etmesi lazım ve bana yönelttiği suçlamalardan ötürü de benden özür dilemesi lazım. Unutmasınlar biz yolsuzluk dosyalarını açarız, onlar kapatmak isterler. Kapatmak istediler izin vermedik, önümüzdeki süreçte bunu göreceğiz.” Deprem bölgesinden yeni geldiğini anımsatan CHP lideri, Van’da iki ayrı kriz merkezinin bulunmasının doğru olmadığını vurguladı. Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine “Erciş’te sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya geldik, onlar Erciş’in il olmasını istediler. Yalova ve Düzce’yi örnek verdiler. Ben de arkadaşlara talimat verdim. Bu konuda bir kanun teklifi hazırlayıp parlamentoya sunacağız” dedi. CHP Basın Birimi’nden daha sonra yapılan açıklamada, Kılıçdaroğlu’nun talimatı üzerine Erciş’in il olması için yasa önerisi hazırlandığı bildirildi. Bu arada, Kılıçdaroğlu’nun Silivri’de tutuklu milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’ı bugün ziyaret ederek bayramlaşacağı bildirildi. ‘Algısal kilitler’, ‘yol bağımlılığı’ hassas bölge Çanakkale’nin birinci dereceden yangına hassas bölge olduğunu dile getiren Durmuş, “Olası bir yangında zamanında müdahale edilemeyeceği için çok büyük tahribatlar olacaktır” uyarısında bulundu. O bölgede iktidarın bazı düşüncelerinin olduğu dile getiren Durmuş, “İki önemli müdürlük kapatıldı. Buradaki müdürler, halkın tepkisine neden olacak birtakım keyfiliklere izin vermiyorlardı. İktidar şimdi bu bölgelerde istediği uygulamaları gerçekleştirecek” diye konuştu. Çanakkale ant hevesi meşrulaştırılıyor’ Durmuş, müdürlüklerin kapatılmasını, “İktidar rant hevesini meşrulaştırıyor” şeklinde değerlendirdi. Ormanların her dönem iktidarların iştahını kabarttığını söyleyen Durmuş, “Ormanlara karşı saldırılar devam ediyor. Hükümet, ormanların yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekileceği süreci başlattı” dedi. Sinop Bölge Müdürlüğü’nün geçmişte HES ve termik santrallara “Doğayı tahrip ediyor” gerekçesiyle olumsuz raporlar verdiğini söyleyen Durmuş, “Kâr eden bir kurumun kapatılma ‘R Hükümet, KHK ile yapı denetim bedelinden kestiği bütçe payını 3 kat arttırdı Deprem payı duble yollara MURAT KIŞLALI ANKARA Hükümetin, Meclis’i bypass ederek yürürlüğe soktuğu kanun hükmünde kararnamelerle, depremlere karşı önlem almak için yapı sahiplerinin yapı denetim firmalarına ödediği hizmet bedelinden bütçeye aktardığı payı 3 kat arttırdığı ortaya çıktı. Buna göre yapı denetim çalışmaları için harcanması gereken para, bütçe açığına veya önceden Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıkladığı şekliyle “duble yollara” harcanacak. Hükümet, 2 Kasım tarihli Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlayarak yürürlüğe soktuğu 662 sayılı Aile ve Sosyal Planlama ile ilgili KHK’ye yapı denetimine ilişkin bir madde ekledi. 662 sayılı KHK’nin 16. maddesine göre, hükümet yapı sahiplerince yapılarının depreme uygun olmasını temin etmek için ödenen yapı denetim hizmet bedellerinden bütçe için yapılacak kesintiler 3 kat arttırıldı. Bu güne kadar söz konusu bedellerden “ruhsatı veren idare” ve “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı” için ayrı ayrı yüzde 1 kesinti yapılıyordu. Bu durumda önceden 100 liranın 2 lirası kesilirken bundan böyle 100 liranın 6 lirası kesilecek. Böylece yapıların dayanıklılığını sağlamak için alınan bedellerden bu amaca dönük kullanılacak kaynak yüzde 4 oranında azalmış oldu. Bu arada yine Aile Bakanlığı ile ilgili KHK’de yer alan maddelerle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yapılanmasına Nükleer Enerji Proje Uygulama Dairesi Başkanlığı ile Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü eklendi. Böylece nükleer enerji kalıcı olarak bakanlık yapılanmasına girmiş oldu. ÇÜRÜK BİNA YAPAN MÜTEAHHİDE İNŞAAT YASAĞI Haber Merkezi Van depreminin ardından gündeme gelen deprem yasasıyla ilgili çalışmalar sürüyor. Taslağa göre her müteahhide bir sicil numarası verilecek ve sicil kayıtları tutulacak. Müteahhidin, tıçürük bina ve imara aykırı iş yap line sici um dur bu irse ğı tespit edil işlenecek. Sicili bozulan müteah ak. yac ama yap bina a hit bir dah Nükleer kalıcı olacak Prof. Şener Akyol yaşamını yitirdi ? İstanbul Haber Servisi 1982 Anayasası’nı hazırlayan komisyonun üyelerinden Prof. Dr. Şener Akyol, İstanbul’da vefat etti. Akyol’un cenazesi, bugün Levent Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip Ulus Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Akyol 1962 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı’nda öğretim üyeliğine başlamış, 2008 yılında emekli olarak akademisyenlikten ayrılmıştı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle