26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 KASIM 2011 ÇARŞAMBA [email protected] 10 EKONOMİ Dünya Genç Liderler ve Girişimciler Federasyonu Türkiye’yi potansiyeli en yüksek ülkeler arasında gösterdi Liderler Türkiye’den ? Her yıl onlarca lider adayı keşfeden Dünya Genç Liderler ve Girişimciler Fererasyonu (JCI) üniversitelerde kriz yönetimi, bireysel gelişim ve uluslararası ilişkiler alanlarında uygulamalı eğitimler veriyor. JCI dünyada en çok girişimcilik fikri geliştiren, hayal gücü en yüksek ve gerektiğinde kriz yönetiminde en pratik çözümler üretebilen Türkiye’yi izlemeye aldı. MURAT GÜLDEREN Türkiye’ye Ödettiler, Avrupa Öder mi? Borç krizi ile bunalan Avrupa ülkelerinin çoğu, kendi koydukları bütçe açıkları, kamu borç stoku ile ilgili Maastricht kriterlerini yıkıp geçmiş durumdalar. Bu kriterlere göre, AB üyelerinin bütçe açıkları milli gelirlerinin yüzde 3’ünü geçmemeliydi. Ayrıca kamunun borçları da milli gelirin yüzde 60’ını aşmamalıydı. Ama nerede? Başta Yunanistan, İtalya, Belçika, Portekiz, hatta Fransa, 2008 sonrası bu sınırları yıkıp geçtiler. Kriz, ülke banka ve firmalarını sarstıkça, “Batırılmayacak kadar büyük” diye bütçe kaynakları ile imdada koştular, sistem ayakta kalsın diye vergilerden vazgeçip kamu harcamalarını arttırdılar. Böylece bütçe açıkları yüzde 1012’lere kadar çıkarken borç yükleri de arttıkça arttı ve Yunanistan’da milli gelirin yüzde 144’ünü, İtalya’da yüzde 120’sini buldu. Şimdi, bir de krizi aşmak için göze alınan bu fahiş oranlardan geriye dönme zorunluluğu var. Onun için Yunanistan’ın tepesinde IMF, AB, AB Merkez Bankası, yani Troyka boza pişirirken İtalya’yı da IMF’ye teslim ettiler. ??? Bugün Avrupa’nın çoğu ülkesinin kamu maliyesinin karanlık durumu, Türkiye’nin 20012002’deki hali aslında. Türkiye’nin, 2001 yılındaki bütçe açığı milli gelirinin yüzde 13’ünü, borç stoku da milli gelirinin yüzde 78’ini bulmuştu. Peki, Türkiye o duruma nasıl gelmişti? Hatırlayın; IMF, istikrar için döviz kurunu sabitleme fikrine Ecevit koalisyonunu ikna etti. Sabit kurun hızla tırmandırdığı ithalat patladı ve cari açık büyüdü, sıcak para kaçınca da kur şoku yaşandı. Sonuçta, 20’nin üstünde hortumlanmış banka çöktü. ABD’den apar topar getirilen Kemal Derviş, IMF işbirliği ile bu bankaları iflasa terk etmek yerine devletin kucağına alan reçeteleri uygulamaya koydurdu. IMF’den alınanlarla birlikte, kamu borç stoku 2000’de 100 milyar dolar iken 2002 sonunda 160 milyar dolara kadar çıktı. Lider ve girişimci ruhunu en çok yansıtan üniversitelerin başında gelen Özyeğin Üniversitesi’nin kurucusu Hüsnü Özyeğin, bu alanda marka olan isimler arasında yer alıyor. Özyeğin, zaman zaman gençlerle deneyimlerini paylaşıyor. GİRİŞİMCİLER ÖDÜLLENDİRİLİYOR 1840 yaş arası aktif lider ve girişimcilerden oluşan JCI’ın yaparak öğrenme felsefesini benimsediğini ve tek amaçlarının topluma hizmet olduğunu anlatan Güryel şöyle devam etti: “Bill Clinton, Jacques Chirac, Valerie Giscard Destaing, Willy de Clerk, Gerald Ford, Paul Schulter gibi dünyaca ünlü pek çok kişinin kariyerlerinin önemli bölümlerinde JCI aktif rol oynadı. Türkiye’de de genç yaşta şirket yöneticisi olmuş ya da girişimci olarak kariyerine devam eden pek çok üyemiz var. 115 ülkede aynı formatta bireysel gelişim ve sosyal sorumluluk alanlarını kapsayan liderlik ve girişimcilik eğitimleri veriyoruz. Bu eğitimler sonrasında hazırlanan iş planlarını sonrasında uluslararası finallere gönderiyoruz. İlaveten 10 farklı alanda başarılı olmuş, kendini ispatlamış ve ön plana çıkarılarak diğer gençlere ilham kaynağı ve örnek olacağına inandığımız 10 gencimizi, öncelikle Türkiye genelinde ödüllendirdikten sonra dünyanın en başarılı 10 genci ödül programı (TOYP) finaline öneriyoruz. Sosyal sorumluluk alanında Birleşmiş Milletler Binyıl Kalkınma Hedefleri esas alınarak çeşitli projeleri hayata geçiriyoruz.” Bill Clinton’dan Kofi Annan’a, Jacques Chirac’ tan Gerald Ford’a kadar pek çok dünya liderinin gelişimine önayak olmuş, 115 ülkede 200 bin üyesi ile faaliyet gösteren ABD kökenli Dünya Genç Liderler ve Girişimciler Federasyonu (JCI) Türkiye’yi liderlik potansiyeli en yüksek ülkelerden biri ilan etti. Dünyada en çok girişimcilik fikri geliştiren, hayal gücü en yüksek ve gerektiğinde kriz yönetiminde en pratik çözümler üretebilen Türkiye’yi izlemeye alan JCI, buradaki eğitimlerini hızlandırdı. Üniversite ve büyük şirketlere odaklanan kuruluş, girişimcilik ve liderlik alanında kendini ispatlamış pek çok akademisyeni ile Türkiye genelinde uygulamalı eğitimler veriyor. ‘Bireysel gelişim’, ‘sosyal sorumluluk’, ‘iş dünyası’ ve ‘uluslararası ilişkiler’ olmak üzere dört program alanında çalışmalar yapan ve her yıl onlarca lider adayını keşfederek tam teşekküllü olarak eğiten JCI Türkiye’nin lider fabrikası gibi çalıştığını anlatan JCI Türkiye Başkanı Gülboy Güryel, şu an dünyada lider potansiyeli en büyük olan ülkelerin ABD, Japonya ve Türkiye olarak gösterildiğini belirterek şunları söyledi: “Japonya’da kariyerinde ilerlemek isteyen herkesin yolu bir gün JCI’dan geçiyor. Geçmiş dönem Japon Başbakanı Taro Aso da bu isimler arasında. JCI Türkiye Avrupa’nın ve dünyanın parlayan yıldızı. Son yıllarda kazandığımız ivme ile uluslararası katılımlarda ve projelerde ol dukça ilerledik. Hatta aramızda JCI Dünya Başkanı yardımcıları ve Avrupa bölge sorumlusu olan üyelerimiz var. Uluslararası eğitimcilerimiz çeşitli organizasyonlarda ana eğitmen olarak görev yapıyor.” Bilgi ve Bahçeşehir üniversitelerinde de rastlıyoruz” dedi. Lidere torpil yapılmaz Liderlik programlarında eğitimlerini başarıyla tamamlayan lider adaylarının neredeyse tamamına yakınının kariyer programlarını kendilerinin çizdiğini anlatan Güryel, “Biz de tabii ki tavsiyelerde bulunuyoruz, yön gösteriyoruz ancak bu tarz özel kişiler, kendi bildikleri yollardan geri dönmek istemiyorlar. Lider adayları dünyanın her yerinde olduğu gibi, hedeflerini ve programlarını kendileri çiziyor ve de başarılı oluyorlar” diyor. Özyeğin başı çekiyor Lider ve girişimci ruhunu en çok yansıtan üniversitelerin başında Özyeğin Üniversitesi’nin geldiğini dile getiren Güryel, “Lider sabırlı, ekip ruhuna uyumlu, gerektiğinde kriz yönetimini çok iyi idare edebilen, stresten uzak kalabilen özelliklere sahip olmalı. Bu özelliklere Sabancı, Vodafone’un geliri 1.2 milyar TL Ekonomi Servisi Vodafone Türkiye, abone sayısını 1.3 milyon arttırarak 17.8 milyona, toplam gelirlerini ise 1.2 milyar TL’ye çıkardı. Ortalama abone başına gelirini de geçen yıla göre yüzde 15.5 arttıran şirket, faturalı abone sayısını ise 5.2 milyona yükseltti. 201112 mali yılının 2. çeyrek sonuçlarını açıklayan Vodafone Türkiye ayrıca mobil internet gelirlerini de bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 295 oranında arttırdı. 2011 yılını ‘veri yılı’ olarak belirleyen şirketin data gelirleri de geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 85.4 arttı. Vodafone Türkiye’nin faiz, vergi ve amortisman öncesi kârı da geçen yılın aynı dönemine göre 3 puan artışla yüzde 15.2’ye yükseldi. Avusturya: İtalya kurtarılamayacak kadar büyük, yardım beklemesin Ekonomi Servisi Avusturya Maliye Bakanı Maria Fekter, borçlanma maliyeti her gün daha da yükselerek kritik eşiğe gelen İtalya’nın dışarıdan yardım beklememesi gerektiğini belirterek “İtalya kurtarılamayacak kadar büyük. Roma yönetimi büyük fedakârlık yapmalı” dedi. Fekter kriz önlemlerini ve mali işlemler vergisini tartışmak için bir araya gelen AB ekonomi bakanları toplantısı öncesi yaptığı açıklamada, “İtalya bu durumda dışarıdan yardım beklememesi gerektiğini iyi biliyor” dedi. Ekonomik büyüklüğünün Yunanistan’dan sonra Avro Bölgesi’ni düşündüren İtalya karışırken ülkelerden farklı mesajlar geliyor. Avusturya Maliye Bakanı Maria Fekter, Roma’nın büyük fedakarlık yapması gerektiğini söyledi. yüzde 120’sine ulaşan 1.9 trilyon Avro’luk kamu borcuyla Yunanistan’ın ardından Avro Bölgesi’nde en ağır borç yüküne sahip İtalya’nın kurta rılma operasyonuna ihtiyaç duyması halinde 600 milyar Avro’luk bir kaynağın gerekeceği hesaplanıyor. Öte yandan AB’nin borç kri zinin çözülmesine yardımcı olması için banka ve finans kuruluşlarına mali işlemler vergisi getirilmesi önerisi üye ülkeleri böldü. İsveç Maliye Bakanı Anders Borg, “Mali işlemler vergisi Avrupa’da ekonomik büyümenin yavaşlatılması ve borç yükü ağır ülkelerin borçlanma maliyetlerinin yükseltilmesi için çok etkin bir yöntem olur” eleştirisinde bulundu. İsveç gibi İngiltere de öneriye şiddetle karşı çıkarken AB Komisyonu’na destek Almanya, Fransa ve Avusturya’dan geliyor. Memorial’den Diyarbakır’a 5 yıldızlı hastane Ekonomi Servisi Memorial Sağlık Grubu 35 milyon dolarlık yatırımla Diyarbakır’a 140 yatak kapasiteli hastane kurdu. 15 bin metrekarelik kapalı alana sahip olan Memorial Diyarbakır Hastanesi, altı ameliyathane ile 38 yoğun bakım yatağı ile hizmet veriyor. Memorial Sağlık Grubu Genel Müdürü Uğur Genç, güçlü doktor kadrosu, ileri teknolojiye sahip tanı tedavi üniteleri, memnuniyet odaklı etkin hasta bakımı, kaliteli otelcilik hizmetleri ile Diyarbakır’ın yanı sıra tüm bölgeye hizmet sunabilecek şekilde tasarlandığını söyledi. Genç, “Hastanemiz, SGK anlaşmalı bir hastane olarak tüm branşlarda SSK, Emekli Sandığı, BağKur ve devlet memurlarının hizmetinde olacak. Özel sağlık sigortalı hastalarımız için de sigorta anlaşmalarımız mevcut” diye konuştu. Aylardır dünyanın doğusunda da, batısında da halklar isyanda... Kimileri demokrasi talebiyle ayakta, kimileri sömürüye karşı, kimileri kapitalist düzene... Ama neticede sokaklar öfke dolu... İnsanlar birleşiyor, örgütleniyor ve haklarını aramaya, tepkilerini ortaya koymaya çalışıyor. Peki, Türkiye niye bu kadar sessiz? Neden New York’ta “Wall Street’i İşgal Et” eylemi dondurucu soğuğa karşın sürerken, Avrupa’nın birçok ülkesinde protestolar devam ederken, Atina’daki ekonomik kriz insanları sokaklara dökerken bizde kitlesel protestolar yapılmıyor? Türkiye’de de işsizlik, yoksulluk diz boyu değil mi? Gelir dağılımındaki adeletsizlik sürmüyor mu? İnsanlar sorgusuz sualsiz tutuklanıp hapse atılmıyor mu? Ragıp Zarakolu’nun da tutuklanmasıyla birlikte cezaevlerindeki gazeteci sayısı 64’e yükseldi. Bilim insanları, akademisyenler, yazarlar demir parmaklıklar arkasında... Peki, neden kitlesel ve uzun süreli protestolar yapılamıyor bu ülkede? Son hatırladığım geniş kitlesel eylem TEKEL işçilerinin 2 yıl önce Ankara Kızılay’da 78 gün süren çadır eylemiydi. Halkın ve medyanın büyük ilgisine karşın sonuç alınamadan TEKEL işçileri Biz Birleşemeyiz ki Dağıtsınlar? de dağıldı. Orada burada küçük topluluklar tepkilerini dile getirmeye çalışıyor ama ne süreklilik sağlanabiliyor ne örgütlü hareket edilebiliyor ne de sayı çoğalıyor. Tabii medyanın ilgisizliği de cabası... Sıra kendi ülkemizdeki hak arayışı ve tarafından tutuklandığını, Londra’da da insanların güvenlik güçleri tarafından tartaklandığını unutmayalım. Direniş belli şeyleri göze almaktır. O yüzden tek sebep korku olamaz. Tamam bir dönem darbelerle geçen bir yakın geçmişin izlerinin hâlâ sürüyor olması, sendikalaşmanın ve her türlü örgütlülüğün baskılanması, AKP iktidarının ileri demokrasi söylemiyle totaliter rejim uyguluyor olması da caydırıcı unsurların içinde. Ama bunlar tek başına açıklayıcı değil. Peki ya adam sendecilik… Ya seyirci olma halinden memnun oluşumuz… Bıkkınlık… Ya ‘nasıl olsa bir şey değişmiyor’ olgusu… Meydanları doldurmamanın, tepki vermek için sokaklara dökülmemenin ana nedenlerinden biri bu olmasın? Ama bir diğeri daha var... O da “ortak hareket etme”, “güçbirliği oluşturma” kültürünün eksikliği. Toplumsal ittifak oluşturulamıyor bir türlü bu ülkede. Çıkar grupları güçlerini birleştiremiyor, ortak amaçlar bir noktada bölünmeye, ilgi dağılmaya başlıyor. Frankfurt’ta Dünya Bankası’nın önünde Wall Street eylemlerinin Avrupa ayağı toplumsal hareketlere gelince ilgimiz azalıyor nedense… Korku işin bir yönü. Polisin orantısız güç kullanması, bugüne kadar HES’lerdeki eylemlerde, BDP’lilerin yürüyüşlerinde, öğrenci protestolarında sıkılan biber gazları, yerlerde sürüklenen insanlar, uzun süreli tutukluluk halleri caydırıcı. Ama Batı’da da süreç protestocular için kolay değil ki... Wall Street’i İşgal Edin hareketinin 700 üyesinin New York Polisi devam ediyor. Gezdim orada kurulan çadırları. 80’li yaşların üzerindeki insanların bile ilan astığı, tüm toplumun destek verdiği bir protesto. Uzun süreye yayıldığı belli. Türkiye’de bir grup başlatsa diğeri “benim işim değil” deyip seyreder, bir başkası “aynı ideolojiyi paylaşmıyoruz” der. Dincilaik; TürkKürt ekseni daima en üst belirleyici olur... Halbuki neden 13 yaşında 26 kişinin tecavüzüne uğrayan N.Ç’nin davasında son karar bu ülkenin tüm kadın derneklerini ve onlara destek veren erkekleri birleştirmiyor? 8 yılda tamamlanmayan, sonunda mahkemenin “sanıklarla kendi rızasıyla birlikte oldu” diye karar verdiği, yargıtayın da kararı onadığı insanlığın yüz karası bir olay. Bu kadar tepki aldı ama neden kitlesel bir eylem yapılamıyor? “Kadına karşı şiddet” keza…Ya da öğrencilerin her eyleminde yaşananlar. Neden bütün öğrenciler, gençler ortak sorunlarının çözümü için birlikte hareket edemiyor? Neden sadece küçük gruplar küçük eylemler yaparken büyük çoğunluk sessiz?.. Burada vurdumduymazlığın payı ne kadar? Üniversitelerin paralı olması ve öğrencilerin yıl kaybetmemek için kendi gelecekleri ile ilgili olanlar da dahil hiçbir toplumsal soruna bulaşmak istememeleri de caydırıcı unsurlardan biri mi? Sorular tartışmaya açık… Konuyu sürdüreceğiz... Herkese iyi bayramlar. Kriz, kamu borç stokunun 2 yılda yüzde 60 artışına yol açmıştı ve 2000’de yüzde 38 olan kamu borcunun milli gelire oranı 2001’de yüzde 78’i bulmuştu. Sonra ne mi oldu? Kemal Derviş yönetimi ile başlayan IMF operasyonlarını AKP iktidarı, 2003’ten sonra hiç aksatmadı; bütçe açıkları 3 yolla daraltıldı: 1 Dış kaynakla gerçekleşen büyüme, payı yüzde 70’e varan dolaylı vergi artışını da getirdi ve bütçenin yükü, hızla borçlandırılan tüketiciye bindirildi. 2 56 milyar dolarlık özelleştirme ile en değerli KİT’ler, kamu varlıkları satılıp bütçe açıklarına yamandı. Hatta İşsizlik Fonu kaynakları, bir hortumla bütçeye bağlandı. 3 Kamu, ekonomiden uzaklaştırılıp yatırımları en aza indirildi, kamu personel sayısı azaltıldı, maaşlar budandı, eğitime, sağlığa, tarıma, hanehalkına destek harcamaları kısıldı. Bu operasyonların sonunda bütçe açıkları milli gelirin yüzde 12’sinden yüzde 12’sine kadar indirilirken IMF borçları da takır takır geri ödendi ve kamu borç yükü yüzde 40’lara kadar geriledi. Bütün bunlar yapılırken, bugün Yunanistan’da, İtalya’da gözlemlediğimiz sokağın direnişi söz konusu olmadı. Başta CHP, muhalefet partileri olanları sadece seyrettiler. 2001 krizinde örgütsüz toplumun kurbanlık koyunları olarak herkes, sendikalar vs. yapılanlara boyun eğdi. Kızanlar ise 2002 seçimlerini bekledi ve koalisyon partilerini baraj altına atarken AKP’yi isteyerekistemeyerek iktidar yaptılar ve sonrasında da başlarından uzaklaştıramadılar, cellatlarına sevdalandılar!.. Bugün, AKP iktidarının ve yandaşların medarı iftiharı, işte bu mali disiplin. Avrupa’da patlayacak büyük kriz ateşinin Türkiye’ye yayılması halinde kriz ateşini bir süre için de olsa kontrol edecek böyle bir “itfaiye” var ellerinin altında. Kamu maliyesi krizindeki Avrupalı iktidarlar aynı mali disiplin yöntemlerini kullanabilir, yeni vergiler salıp harcama artırıp doludizgin özelleştirme yapabilirler mi? Türkiye’de, IMFDervişAKP aktörlerince Türkiye halkına ödetilen mali disiplin faturasını, kendi halklarına ödetebilirler mi? Sokak buna izin verir mi? Yaşayarak göreceğiz… Hollanda’nın en zenginler listesinde bir Türk yer aldı LAHEY (AA) Hollanda’da yaşayan Türk işadamı Celal Oruç, 85 milyon Avro’luk servetiyle ülkenin en zengin kişileri arasına girdi. Yıllar önce işçi çocuğu olarak bu ülkeye göç eden Oruç, Quote dergisi tarafından geleneksel olarak belirlenen “Hollanda’nın en zengin 500 kişisi” listesinde bu yıl 337. sırada yer aldı. 2008’den bu yana listeye girme başarısı gösteren Orro Enerji’nin sahibi, geçen sene listenin 316. sırasında yer almıştı. Enerjinin yanı sıra finans, telekom ve emlak sektöründe de yatırımları bulunan Oruç, Hollanda’ya işçi olarak gelen bir ailenin çocuğu. 1960 doğumlu Oruç, 26 yıldır bu ülkede yaşıyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle