19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 KASIM 2011 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 13 Uzmanlar, sağlık merkezlerindeki stokların ihtiyacı karşılamadığına vurgu yapıyorlar Kan bağışı yetersiz ? Gelişmiş ülkelerde gönüllü kan bağışının yüzde 5’lerde olduğu, ülkemizde ise bu oranın yüzde 1’lerde kaldığı belirtiliyor. İstanbul Haber Servisi Ülkemizde ihtiyaç halinde yeterli kan bulunamıyor, kan stoklarının ihtiyacı karşılamadığı belirtiliyor. Kan bağışının yeterli seviyede olmadığı dikkat çekerken, gelişmiş ülkelerde gönüllü kan bağışının yüzde 5’lerde olduğu, bu oranın ülkemizde yüzde 1’lerde kaldığı belirtiliyor. Türk Kızılayı Kuzey Marmara Bölge Kan Merkezi Bölge Kan Bağışı Planlama Uzmanı Semra Akar Kaderli, kan bağışının yetersiz olmasını yeterli bilinç düzeyininin olmamasına bağlarken; Türk Kızılayı İstanbul Eğitim ve Proje Koordinatörü Ömer Toraman ise gönüllü kan bağışının oldukça önemli olduğuna dikkat çekti. Türk Kızılayı Kuzey Marmara Bölge Kan Merkezi Bölge Kan Bağışı Planlama Uzmanı Semra Akar Kaderli, Türkiye’nin kan bağışı konusunda gelişmiş ülkelerle karşı Onlara Hiç Bu Kadar Yakın Olmamıştık Oğuz K. bir sitenin içinde bulunan apartmanının dördüncü kat balkonundan bir hafta önce site duvarının hemen yanı başındaki arsaya kurulan, bayram yaklaştıkça hareketlenen koyun pazarını izliyordu. Arsa, inşaat artığı kalas, tel, branda bezi gibi malzemeyle çevrilerek güvenlik altına alınmıştı. Koyunlar arsanın ortasında toplanmışlar, kimi toprağa yatmış, kimi ayakta fakat hepsi neredeyse hiç kıpırdanmadan sessizce duruyorlardı. Arada bir çitin branda bezinden yapılmış eğreti kapısı aralanıyor, tümü erkek olan müşteriler yanlarındaki mal sahibiyle içeri girip koyunları alıcı gözle inceliyorlardı. Bazıları hayvanlardan birinin ağzını açıp dişlerine bakıyor, bazıları da artık ne anlıyorsa hayvanların önkollarını, arka bacaklarını mıncıklıyordu. İnceleme sona erdikten sonra mal sahibi ile müşteriler arasında ateşli bir pazarlık başlıyordu. Oğuz K. mal sahibini artık iyice tanıyor, müşterisine ne zaman, nasıl davranacağını önceden biliyordu. Müşteri en çok hangi hayvanla ilgilenmişse öbürlerinin arasından onu çekip çıkartıyor, yanına alıp pazarlık boyunca başını okşuyordu. Olayın en eğlenceli yanı adamın, pazarlığın sonuna doğru müşterinin sağ eline yapışıp kolunu kopartmak istercesine sallamaya başlamasıydı. Mal sahibi fiyatta anlaşana kadar müşterinin elini bırakmıyor, anlaşma sağlanınca birbirlerine sarılıp öpüşüyorlardı. Her öpüşme sonrasında koyunlardan biri eksiliyordu. Bazı müşteriler, boynuna bir ip geçirilen hayvanı peşinden sürükleyerek, gücüne güvenen bazıları da sırtlayarak götürüyorlardı. Öbür koyunlar içlerinden birinin gidişini, eksilişlerini hiç umursamıyorlar, ardından bile bakmıyorlardı. ??? Bu umursamazlık ilk günlerde Oğuz K’yi öfkelendirmişken şimdi hüzünlendiriyordu. Nasıl umursasınlar, zavallılar hiçbir şeyin farkında değiller ki, diye düşünüyordu. Nihal Hanım kocasının bu günlük gözlemlerinden bıkıp usanmıştı. Balkonda saatler geçirmesine bir itirazı yoktu; temiz havada oturmasından, oyalanacak bir şey bulmuş olmasından hoşnuttu. Fakat Oğuz Bey bununla yetinmiyor, izlediklerinden “kuramlar” üretiyor, karmaşık duygularla sarmalanıyor, bunları eşiyle paylaşıyordu. Nihal Hanım’ın kurbanlık koyunlara ilişkin düşüncesi netti. Oraya satılmak üzere getirilmişlerdi. Birileri tarafından satın alınacaklar, bayramın ilk günü bıçak altına yatırılıp kurban olarak can vereceklerdi. Umursamazlıkları da, olan bitenin farkında olmamaları da doğaldı, sonuçta hayvandılar. Kafasına takılan tek soru, Tanrı’nın, Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i kendisine kurban etmek üzereyken oğlu yerine onu kurban etsin diye meleği Cebrail aracılığıyla gönderdiği hayvanın niçin bir “koyun” olduğuydu. Bu soru her aklına geldiğinde, belki de hayvanların içinde altıncı hissi en gelişmemiş hayvan olduğundandır, derdi. Oğuz K. arife günü akşamüzeri gözlemlerini tamamlamış, içeri girip salondaki yüksek arkalıklı koltuğunda yerini almıştı. Elindeki çay tepsisiyle mutfaktan gelen karısını görür görmez, “Biliyor musun” diye söze başladı, “koyunlar topluca intihar ediyorlarmış!” Nihal Hanım, “Biliyorum” dedi, “bir yerde okumuştum.” Kocası oralı olmadan sürdürdü konuşmasını. “Van’ın Gevaş ilçesinde bir yerlerde koyunun biri kendini kayalıklardan aşağıya atınca peşinden 480 koyun daha atlamış, ancak 30’u sağ kalmış!” Nihal Hanım sinirlenmişti. “Aptallıklarından” diyerek sertlendi, “koyun aptallığı!” “Böyle söyleme” dedi Oğuz K. Siniri tepesine çıkmıştı Nihal Hanım’ın. “Bir haftadır koyundan başka bir şey konuşulmuyor bu evde. Koyun, koyun, koyun… Başka lafın yok mu senin? Onları bırak da biraz bize bak! İnsanlara bak! İki emekli üç göz odaya tıkılıp kalmışız. Buna ‘hayat’ diyoruz. Hayat mı bu? Koyunlar olan bitenin, başlarına geleceklerin farkında değiller, tamam, acınacak bir durum. Peki, biz farkındayız da ne oluyor? Bir şey mi yapıyoruz? Karşı mı çıkıyoruz? Pazarda fiyatlar tavana vurmuş, maaşımıza gelen zam bir kilo etin bile karşılığı değil! Haydi, durmayalım, sokağa çıkalım, protesto edelim… Yapmıyoruz, yapamıyoruz, değil mi? Korkutulmuşuz, sindirilmişiz, koyunlaştırılmışız çünkü…” Oğuz K. artık dinleyemiyordu. Koltuğundan kalktı, yatak odasına doğru yürüdü. Odanın kapısını açarken “Nihal haklı” diye mırıldandı, “koyunlara hiç bu kadar yakın olmamıştık…” AB RH () GRUBU KAN ARANIYOR Bulmakta en çok zorlandıkları kan grubunun yüzde 1 stok oranıyla AB Rh () negatif kan olduğunu anımsatan Kan Bağışı Planlama Uzmanı Semra Akar Kaderli, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Yüzde 2 stok oranıyla ise B Rh () negatiftir. Stoklarımızda en çok bulunan kan grubu ise yüzde 37 stok oranıyla A Rh (+) pozitiftir. Diğer kan grubu stokta bulunma oranları ise A Rh () negatif yüzde 5, B Rh (+) pozitif yüzde 14, AB Rh (+) pozitif yüzde 8, 0 Rh (+) pozitif yüzde 29, 0 Rh () negatif yüzde 4’tür. Kan bağışının düşük olmasının temel nedeni yurttaşların kan alma süreci ve sonrasıyla ilgili bilgilerinin olmayışı ile kan vermekten korkmalarından kaynaklanıyor. Kan alımı sürecinde önce bilgi formu doldurulur. Bu formda hem kan bağışı ile ilgili bilgiler yer alır hem de gerek kan veren kişiyi, gerekse kan alacak hastayı tıbben korumaya yönelik bazı sorular bulunur. Vereceğiniz cevaplar, hem etik olarak hem de yasal olarak gizli tutulur. Bireyin şartları uygunsa hijyenik ve konforlu koşullarda kan alma işlemi gerçekleştirilir. Kan alma işlemi toplamda 2025 dakika sürer. Kan bağışı sırasında HIV (AIDS), HCV (C tipi sarılık), HBV (B tipi sarılık), Frengi (Sifilis) ve kan grubu testi yapılır. DEPRESYON TEHDİTİ İleri vakalarda intihar riski var SİBEL BAHÇETEPE laştırıldığında oldukça geri sıralarda kaldığını söyledi. Gelişmiş ülkelerde gönüllü kan bağışlarının nüfusa oranının yüzde 5’e ulaştığı, ülkemizde bu oranın yüzde 1’lerde kaldığına dikkat çeken Kaderli, en önemli sorunun gönüllü kan bağışındaki yetersizlikten kaynaklandığını ifade etti. Kan bağışı konusunda vatandaşları reklam çalışmalarıyla bilgilendirmeyi amaçladıklarını söyleyen Türk Kızılayı İstanbul Eğitim ve Proje Koordinatörü Ömer Toraman ise 1865 yaş arası, önemli bir sağlık problemi bulunmayan, vücut ağırlığı 50 kg’nin üzerinde olan herkesin kan bağışlayabileceğini söyledi. Erkeklerin 3 ayda bir olmak üzere yılda 4, kadınların ise 4 ayda bir olmak üzere yılda toplam 3 kez kan bağışında bulunabileceğine dikkat çeken Toraman, özetle şunları kaydetti: “Kan bağışı iğnenin vücuda girerken oluşturduğu his dışında ‘Kan sürekli bir ihtiyaç’ herhangi bir acı hissi oluşturmamaktadır. Yaklaşık olarak 450 ml kan alınmaktadır. Kan bağışından sonra kansızlık söz konusu değildir ve bağışlanan 1 ünite kan, 3 kişinin hayatını kurtarabilir. Kan sürekli bir ihtiyaçtır. Yurttaşlar kan bağışı konusunda daha duyarlı olmalıdır.” Kentleşme ve sanayileşme arttıkça depresyon da artıyor. Depresyon tedavisinin çok yönlü olduğu, ilaç ve psikoterapinin birlikte verilmesi gerektiği, ancak ülkemizde uzman sayısının yetersizliği ve kamu hastanelerinde iş yükünün fazlalığı nedeniyle hastaların yeterli tedaviyi alamadıkların belirtiliyor. Psikiyatr Dr. Zengibar Özarslan, “Depresyonun belirtileri arasında kişinin çöküntü halini yaşaması, hayattan zevk alamaması, sürekli zihinsel meşguliyet, bedensel yakınmalar, aşırı uyuma ya da uyuyamama, iştahta azalma ya da artma gibi durumlar geliyor” dedi. Belirtilerin 2 haftadan uzun sürmesi durumunda depresyondan bahsedilebileceğini anımsatan Özarslan, ileri vakalarda intihar düşüncelerinin gelişebileceğini, bu nedenle geç kalınmadan uzmandan yardım alınması gerektiğini vurguladı. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ‘Devrim’le Yarım Yüzyıl Belki başka yörelerimizde de vardır ama bildiğim Çorlu’da yayımlanan Devrim Gazetesi, bölgenin gerçekçi sesi olmayı sürdürürken yarım yüzyılı aşkın Cumhuriyetin neferi olan Muğla’daki ‘Devrim’ de yerel basınımızın “devrimci” direnişini simgeliyor. “Direniş” diyorum, çünkü kuşaktan kuşağa tüm emektarlarının ve okurlarının özverili dayanışmasından başka sermayesi olmayan “patron”suz bir gazete, 50 yılı geride bırakarak aynı coşkuyla ve gelişerek devam edebiliyorsa, bu destansı serüven başka nasıl tanımlanabilir? Bir de elbette ki Doğan Avcıoğlu’nun yönetiminde Ankara’da 196971 yıllarında yayımlanan ‘Devrim’i de anmak gerek... Sahibi Cemal Reşit Eyüboğlu olan haftalık gazetenin yazarları arasında İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, İlhami Soysal, Çetin Altan, Muammer Aksoy gibi isimler vardı… Güngör Dilmen, Metin And, yıllar, geçen sene “50’nci Yılında Devrim Gazetesi ve Devrim’de Muğla” adıyla kitaplaşmıştı. Muğla Üniversitesi’nden Dr. Ali Abbas Çınar’ın Devlet Kütüphanesi arşivleri, yaşayan emektarları ve okurlarıyla yaptığı görüşmelerden yararlanarak derlediği 50 yılın öyküsü, kararlı ve ödünsüz bir “Cumhuriyet Devrimcisi” olmanın umutla beslenen aydınlanma yürüyüşüne eşsiz katkılarını belgeliyor. Kitabın değerine değer katan özelliklerden biri de haber, yorum ve yazılarla Muğla’nın ve ülkenin son 50 yıldaki hemen tüm siyasal, kültürel ve toplumsal gelişmelerini sergilemesi... Bunu yaparken, aynı sürece katılan ya da katkı koyan hemen tüm kahramanları da ayrı ayrı ve tarafsız bir gözlemle anması, anımsatması.. HARBİ SEMİH POROY ayrağı düşürmeyenler Gazeteyi 60’lardan bugünlere getirenler, bayrağı aynı coşkuyla birbirlerine teslim ederek yarım yüzyıla imzalarını attılar. İlk Kurucu Heyeti, Turan Şahin’in sahipliğinde Dr. Seyfi Sadi Pencap, Hasan Nuri Öncüer, Ethem Serim , Faruk Aksoy , Fevzi Özer, Gazi Çakır ve Alptekin Erim’di… 61’de Turan Şahin CHP Milletvekili olunca sahipliği Hasan Nuri Öncüer devraldı... Erman Şahin, Gazi Çakır ve Ömer Yalçın ilk yazarlarıydılar.. Gazeteyi yeni teknolojilerle yaşatan Ünal Türkeş ise henüz lise öğrencisiyken (1967) başladığı yazılarıyla dikkat çekmiş; 1984’te yazı işleri müdürlüğüne getirilmişti. 87’den bu yana sahipliğini Melda Türkeş üstleniyor. İşte bu serüvene 80’lerin ortalarında bendeniz de genç bir mimar olarak “kültürel mirasın korunması”nı savunan yazılarla katıldım. Devrim’in “tarihi mimarinin ve eski kent dokusunun yaşatılması” çabalarımıza sayfalarını açması, Muğla’da geleneksel kent kimliğinin korunması bilincinin gelişmesine büyük katkılar sağlamıştır. 51’inci yıl için gazetenin kıdemli kalemlerinden alıntılar yapmak isterdim ama yerim kalmadı. Yazımı, yeni yazarlardan Nabide Kılınç’ın satırlarıyla noktalıyorum; “Devrim geçmişten geleceğe bir ekol, bir yol bir ışık… Devrim bir sanat... Devrim geçmişten geleceğe bilinçli ellerde taşınıyor...” B T.C. ÇORLU İZALE’İ ŞÜYU SATIŞ MEMURLUĞU GAYRİMENKUL SATIŞ İLANI Dosya no: 2011/14 Satış Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, kıymedi, adedi, evsafı; Tapu Kaydı: Tekirdağ ili Çorlu ilçesi Kemalettin Mahallesi Kemerdere Çardaklı Hacışeremet mevkiinde kain 658 Ada 1 Parselde kayıtlı 225 m2 yüzölçümlü Müfrez Arsa nitelikli taşınmaz. İmar Durumu: 1/1000 ölçekli uygulama imar planında ikiz nizam yapılandırma koşuluna sahip konut alanında ve imar yolunda kalmaktadır. Özellikleri: Arsa üzerinde zemin ve 2 normal kattan oluşan betonarme bina mevcuttur. Taşınmazın her katında birer daire vardır. Taşınmaz yol, su, elektrik, altyapı hizmetlerinden yararlanmaktadır. Taşınmazda bulunan daireler mesken niteliğindedir. Her mesken 3 oda, hol, mutfak, WC ve banyodan oluşmaktadır. Islak alanların taban zeminleri kalebodurla kaplıdır. Mutfakta dolap ve tezgâhlar mevcuttur. Duvarlar badanalıdır. Kapılar ahşap pencereler PVC doğramalıdır. Isıtma soba ile sağlanmaktadır. Bina merdivenleri brüt betondur. Çatısı yoktur. Taşınmazın iki yola da cephesi bulunmaktadır. İlçe merkezine yakın, ulaşımı kolay bir konumdadır. Taşınmazın zemin katında yer alan daire 100 m2 normal katlardaki daireler 120 m2 alana sahiptir. Yapı yaklaşık 20 yıllıktır. Mevcut imar hakları ve yıpranmış olması itibarı ile yapısal değişikliğe konu olabilecek durumdadır. Değeri: 200.125,00 TL. Satış Günü: 12/12/2011 günü 10.0010.10 saatlerinde birinci açık arttırmaya çıkarılacaktır. SATIŞ ŞARTLARI: 1Gayrimenkullerin birinci açık arttırması yukarıda yazılı gün ve saatler arasında Çorlu Adliyesi Savcılık Binası Ceza Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğü (İzalei Şüyu Satış Memurluğu) odasında açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen değerin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış ve paylaştırma giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak şartıyla 22/12/2011 günü aynı yer ve saatler arasında ikinci arttırmaya çıkarılacaktır. Bu arttırmada da rüçhanlı alacaklıların alacakları toplamını, satış ve paylaştırma giderlerini geçmesi ve arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması lazımdır. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin, %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Damga vergisi, tapu alım harcı ile tapu masrafları, taşınmaz teslim masrafları ve KDV alıcıya aittir. Birikmiş vergiler, tellaliye bedeli, tapu satım harcı satış bedelinden ödenir. 3İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu taşınmaz üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile onbeş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaştırmadan hariç bırakılacaktır. 4Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir, iki ihale arasındaki farktan ve %10 faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla Müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. İşbu ilan tebligat yapılamayan ilgililere İİK.’nin 127. maddesi gereğince tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. (İİK. m.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 67549) BULMACA SEDAT YAŞAYAN Konur Ertop ve Nijat Özün de kültür ve sanatı üstlenmişlerdi. 12 Mart faşist müdahalesiyle tutuklanan İlhan Selçuk ve kimi yazarları, dönemin ünlü “işkencehane”si Ziverbey Köşkü’nde sorguya çekildiler… Ulusal bağımsızlığımızı savunan efsanevi Devrim, Nisan 1971’de çıkartılabilen 79’uncu sayısıyla yaşamını noktalamak zorunda kaldı. Logosunda “Halkçı Devrimci Toplumcu Günlük Siyasi Gazete” yazan Muğla’nın Devrim’ine dönersek... Gazetenin başyazarı ve yılların Anadolu gazetecisi Ünal Türkeş, 51’inci yıl için kaleme aldığı “Devrim Hep Cumhuriyet Yolunda” başlıklı makalesinde diyor ki; “Gazetemiz, toplumu tüm kesimleriyle kucaklamaya ve bu toplumun Cumhuriyetle başlayan uygarlık yürüyüşünü olanca gücüyle desteklemeyi sürdürüyor.” Bu bilinçle geçen mücadeleli 50 yılın kitabı YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kamıştan örülmüş, iki kulplu meyve sepeti. 2/ Yankı... Müzikte zaman öğesi. 3/ Vladimir Nabokov’un, filme de aktarılan ünlü romanı... Bağışlama. 4/ Alan Parker tarafından filme de aktarılan ünlü bir müzikal... Arapçada “ben.” 5/ Uzaklık işareti... Tanrı buyruklarını yerine getirme. 6/ Alfabe. 7/ Küçük kitap, broşür... Parola. 8/ Deriden sızan tuzlu sıvı... Akdeniz yöresine özgü bitki topluluğu. 9/ Kirli... “Ne komşumuzdun sen Fahriye Abla” (A. M. Dıranas). 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ İki kulplu ve kü 1 fe biçiminde büyük sepet. 2/ Adapazarı 2 Ovası’na verilen bir 3 başka ad... İtici ne 4 den, güdü. 3/ Balıkçı kayıklarının ba 5 lıkları çevirmek için 6 denize fırdolayı ağ 7 salmaları... Osmanlılarda gece bekçisi. 8 4/ Saygınlık. 5/ Gü 9 müşhane’nin Torul 1 2 3 4 5 6 7 8 9 ilçesinde, “tabiat parkı” kapsamına alınan 18 krater 1 V A R D E L A A gölünün ortak adı. 6/ Coğ 2 İ N İ L A B E L rafyadaki kıyı tiplerinden 3 N A N K Ö R R A biri... “Sol elim / elim / 4 Y G A P A R B Zavallı elim” (Orhan Veli). 5 EMA R E E GO 7/ Satrançta bir taş... Büyük 6 T A A N A İ R erkek kardeş... Utanç duyma. 8/ Yardım amacıyla 7 K A M D İ L İ toplanan para... Bir sayı. 9/ 8 T E R A M İ S İ N A K A Zihni canlı ve uyanık tu 9 İ T İ N A tucu, dikkati yoğunlaştırıcı, yorgunluk ve açlık duygusunu bastırıcı özellikleri olan bir madde. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle