19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 KASIM 2011 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Doğu’daki yurttaşlar kaçak elektrik kullanıyor diye zan altında ama bölgedeki kamu binalarında sayaç dahi yok Çalan da kamu, kovalayan da ? EMO’ya göre bölgedeki bazı hastanelerde, valilik binalarında, Emniyet müdürlüklerinde, askeri tesislerde sayaç bulunmuyor. Orada yakılan her ampul vatandaşın alnına yazılan bir leke oluyor. İKLİM ÖNGEL ANKARA Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şube Başkanı Ramazan Pektaş, Güneydoğu’daki vatandaşların kaçak elektrik kullanıyor gerekçesiyle zan altında bırakıldığını söyleyerek bölgedeki bazı kamu binalarında sayaç dahi bulunmadığını kaydetti. Pektaş, “Sayaçları yok, ama elektrik kullanıyorlar. Orada yanan her ampul vatandaşın alnına kara bir leke olarak yazılıyor” dedi. Pektaş, “kaçak” olarak bilinen şeyin “idari kayıp” olduğuna dikkat çekerek Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki kaçağın yüksek çıktığına işaret etti. Buradaki kaçağı, sıradan vatandaşın suçluluğu üzerinden tartışmanın yanlış sonuçlar doğurduğunu söyleyen Pektaş, “İdari kayıpların bir kısmı, idari olarak birçok meskende sayaç okuma cihazının olmamasıdır” dedi. Pektaş bölgedeki esas sorunun kamu binalarında ve yasaya göre ibadetha nelerin ücretsiz aydınlatılmasında olduğunu kaydetti. İbadethaneler dışındaki kamu binalarında ücretsiz aydınlatmanın söz konusu olmadığına dikkat çeken Pektaş, “Orada bazı hastanelerde, valilik binalarında, emniyet müdürlüklerinde hatta askeri tesislerde sayaç dahi yok. Ancak elektrik kullanıyorlar. Sonuçta oradan tahsil edilemeyen enerji miktarı artıyor. Orada yakılan her ampul vatandaşın alnına yazılan bir leke oluyor” diye konuştu. Sanayi bölgelerinde bazı fabrikaların sistemin bilgisi dahilinde kaçak elektrik kullandığını savunan Pektaş, “Güneydoğu’daki insanları suçlu ilan etme konusunda bir mutabakat var. ‘Doğu elektrik çalıyor siz de bunu ödüyorsunuz’ demek büyük bir aldatmaca” dedi. Enerji politikalarının yanlış olduğunu söyleyen Pektaş, “Pahalı satılan enerji ‘kaçak var’a bağlanıyor. Yanlış politikalar kamufle edilmeye çalışılıyor” diye konuştu. IMF Desteği Yeterli Olacak mı? Bu hafta “piyasalar” IMF’nin Avro bölgesine borç krizini aşmak üzere yeni bir kredi hattı açmaya hazırlandığı haberleriyle çalkalandı. Habere göre, IMF kredi hattı, yüksek borçlu AB ülkelerinin kısa dönem borç yükümlülüklerini karşılamak ve gerekli reformları hızlandırmak amacıyla kurgulanmaktaydı. Hazırlıklara göre, IMF’ye üye bir ülke, yeni kredi hattından IMF’ye olan katkısının on misline kadar nakit kullanabilecekti. Tutkuyla yeni taze kaynak beklentisi içerisinde olan finansal yatırımcılar için bu haber gerçekten de son derece cazipti. Gerçi arada Moody’s gibi yatırım şirketlerinin “IMF’nin yeni kaynağının Avrupa borç krizini çözmede yeterli olamayacağı” ve söz konusu mali desteğin “2012’de birçok Avrupa ülkesinin karşı karşıya kaldığı borç yükümlülüklerini karşılamaktan uzak kalacağı” uyarıları da duyulmaktaydı... Ancak bu uyarılar piyasa “oyuncularının” coşkulu tepkileri arasında kayboldu; özellikle Asya’da borsa işlemlerinde hızlı değer artışları yaşandı. ??? Ne var ki, Moody’s tarafından altı çizilen gerçekler kolay kolay örtbas edilecek gibi durmuyordu. Zira, Avrupa bankalarının ortauzun vadedeki görünümü, bu bankaların karşı karşıya kaldıkları sorunların Yunanistan’ın borçlarının yüzde 50’sini ödenmeme riskinin de ötesinde olduğunu göstermekteydi. Öncelikle belirtmek gerekir ki, küresel ekonomide öncü konumdaki birçok büyük bankanın özellikle 20002008 arasında biriktirmiş olduğu borçların ciddi boyutlarda olduğu biliniyor. Örneğin, Llyods Bank’ın on iki aylık vade içerisinde ödenmesi gerekli 295 milyar sterlin dolayında yükümlülük ile karşı karşıya olduğu, sıkça dile getirilen uyarılar arasında yer alıyor. Deutsche Bank analistlerine göre ise “Avrupa finans kurumları önümüzdeki beş sene içerisinde 2 triyon Avro düzeyinde bir finansmana gereksinim duyuyor”. Dahası, Avro bölgesinde kredi geri ödememe riski (credit default swaps) taşıyan varlıkların fiyatları düzenli artış gösteriyor ve şu an itibarıyla Lehman Biraderler’in 2008 Ekim ayındaki iflasıyla karşılaştırılabilir düzeylere çoktan ulaşmış durumda olduğu gözleniyor. Burada kısa bir not koyarak söz konusu kavramın borçlu pozisyondaki kurumun borcunu ödeyememe olasılığına karşı alacaklının hakkını garanti eden menkul kıymetleri; ya da bir tür borçlanma sigortası olarak tanımlanabildiğini not edelim. Borçların ödenmeme riski arttıkça bu tür varlıkların fiyatları da doğal olarak artmakta. Mevcut konjonktürde, Avro bölgesinde bu tür varlıkların değerlerinin yeniden 2008 düzeyine ulaşmış olması, “piyasaların” Avrupa’nın borç krizinin daha da derinleşmesi riskine karşı kendilerini şimdiden güvence altına alma telaşını yansıtıyor. IMF’nin “taze” kredisinin, Avro bölgesindeki yapısal sorunları aşmak doğrultusunda beyhude bir uğraş olacağını vurgulamaya bilmem gerek var mı? Öztaşkın, Türkİş Genel Başkanlığı’na aday ? 811 Aralık’ta yapılacak Türkİş Genel Kurulu’nda mevcut Genel Başkan Mustafa Kumlu’nun yeniden aday olması bekleniyor. Sendikal Güç Birliği Platformu ise kendi adaylarını çıkaracak. MUSTAFA ÇAKIR GARANTİ’YE 1 MİLYAR DOLAR KREDİ Ekonomi Servsi Garanti Bankası, 2010’un aynı döneminde dış ticaretin finansmanından kullanılmak üzere aldığı 1 milyar dolar tutarındaki sendikasyon kredisini yine aynı tutar karşılığı olarak yeniledi. Küresel piyasalarda anormal bir döneme rastlamasına karşın, sendikasyon geçen yılın 20 bps altında ve bu yılki bir önceki işlemin de 10 bps altında bir fiyatla aynı tutar karşılığı olarak yenilendi. İşlemin toplam maliyeti, Libor ve Euribor 100 bps olarak gerçekleşti. Garanti Bankası’nın yine kendi koordine ettiği işleme, 16 ülkeden 30 banka katıldı. Kredi yıl vadeyle, 233 milyon 587 bin 500 doları ve 576 milyon 250 bin Avro olmak üzere, iki dilimden oluşuyor. Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen “Piyasalardaki olağanüstü koşullara rağmen, sendikasyon kredileri alanındaki uzmanlığımızı bir kez daha ortaya koyduk” dedi. ANKARA Türkİş’in 811 Aralık’ta Ankara’da gerçekleştirilecek olan genel kurulunda Sendikal Güç Birliği’nin adayının Petrolİş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın olacağı öğrenildi. Türkİş’in olağan genel kurulu 811 Aralık’ta Büyük Anadolu Oteli’nde gerçekleştirilecek. Genel kurula Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte siyasi partilerin genel başkanları davet edilecek. Genel kurul öncesinde 2 Aralık’ta Ankara’da başkanlar kurulu toplanacak. Başkanlar kurulunda, genel kurulda konuşacak temsilciler, konuşma sıraları belirlenecek. 1 Aralık’ta da delege listeleri Türkİş Genel Merkezi’nde askıya çıkacak. Genel kurula az bir süre kala genel başkan adayları da netleşiyor. Türkİş Genel Başkanı Mustafa Kumlu’nun yeniden aday olması bekleniyor. Türkİş içerisinde Belediyeİş, Basınİş, Deriİş, Havaİş, Kristalİş, Petrolİş, Tek Gıdaİş, Tezkoopİş, TÜMTİS ve TGS’nin oluşturduğu Sendikal Güç Birliği Platformu ise kendi adaylarını çıkaracak. Sendikal Güç Birliği Platformu, genel başkan adayı olarak Petrolİş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın’ın ismi üzerinde uzlaştı. Güç Birliği’ni oluşturan 10 sendikaya 4 sendikanın daha destek verdiği öğrenildi. Öztaşkın’ın Petrolİş yöneticileri ile görüşmesinin ardından adaylığını açıklaması bekleniyor. Belediyeİş Sendikası Genel Başkanı Nihat Yurdakul ile TekGıda İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel’in aday olup olmayacakları merak ediliyordu. Alınan bilgiye göre Yurdakul’la Türkel, genel kurulda yönetime aday olmayacak. Tasca D’almerita’yı seçti uygun fiyatla şarabını satacak Ekonomi Servisi Kaliteli şarapları uygun fiyatlarla piyasaya sunmayı ilke edinerek bir süre önce sektöre adım atan LA Şarapçılık’ın yönetim kurulu başkanı Lucien Arkas, şimdi de kendisiyle aynı vizyonda üretim yapan Sicilya orijinli Tasca D’almerita şaraplarını getirmeye başladı. 1902’de kurulan ve 1944’te uluslararası taşımacılığa başlayan vergi şampiyonlarından Arkas’ın patronu Lucien Arkas ve 1830’dan beri şarap üretimi yapan Tasca D’almerita’nın Başkan Yardımcısı Guiseppe Tasca (sağda) birlikte düzenledikleri bir tadım toplantısıyla, piyasaya KDV hariç 29 lira ile 130 TL aralığında sunulacak markalarını tanıttılar. Toplantıda söz alan Lucien Arkas, “Sektörde hedeflediğimiz noktaya gelmek için yatırımı sürdürüyoruz. İthal şarap operasyonumuzda da fiyat kalite dengesi uyumlu şarapları tüketicilere sunabilmek hedefimiz. İlk etapta 2012’de İtalya, Fransa ve İspanya’dan çeşitli üretici ve bölgelerden şarap ithal edeceğiz” dedi. İzmir Torbalı’da 1168 dönüm alanda bağı, 4 bin 250 metrekarelik mahseni, 4 segmentte toplam 17 çeşit şarabı ve şu sıralarda yıllık 750 bin litre üretimi olan Lucien Arkas, beğenmediği şarabı satmıyor. Geçen haftaki yazımda TÜSİAD’ın “Türkiye’de Büyümenin Kısıtları: Bir Önceliklendirme Çalışması” adlı raporunu ele alarak “Patronlar Kulübü Türkiye’de asla enine boyuna tartışılacak bir gündem haline gelememiş bir konuyu masaya yatırmaya çalıştı: Sürdürülebilir bir büyüme için eğitimin her şeyden, hatta paradan, yatırımın finansmanından bile önce geldiğini…” demiştim. TÜSİAD son dönemlerde toplumsal sorunları da gündeme alan çıkışlar yapıyor. Dün ekonomi yazarları ile derneğin merkezinde düzenlenen toplantıda da TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’in “Uzun zamandır uzun vadeli düşünmedik. Ne biz TÜSİAD olarak, ne hükümet ne de diğerleri... Artık nereye gittiğimizi gerçekçi biçimde ortaya koymalıyız” saptaması bu bağlamda önemli. Her ne kadar AKP iktidarı kabul etmese de Türkiye de küresel durgunluktan nasibini alıyor. Yüksek cari açık, giderek yükselen enflasyon artık herkesin kabul ettiği ciddi sorunlar.Türkiye 17. büyük ekonomi olmakla övünüyor ama küresel rekabet endeksinde 59. sırada; inovasyon yetkinliğinde ise 69. sırada. TÜSİAD ‘Ülkenin Önceliği Eğitim Olmalı’ Diyor Ama.... Bu ne anlama geliyor? TÜSİAD raporundan özetlersek: 1 Türkiye uzmanlanmış alanlarda (yüksek teknoloji ve verimlilik) üretim yapmakta zorlanıyor. 2 İhraç ettiği ürünler hayli sıradan. Hatta bu konuda Meksika ve Romanya gibi ülkelerin bile hayli gerisinde. OECD’nin dün açıklanan son raporunda 2012’de Türkiye için yüzde 3 oranında ekonomik büyüme öngörüldü. Önümüzdeki dönem bizi bekleyen düşük büyüme hızı, ülkede işsiz sayısının da artacağı anlamına geliyor. Bugüne kadar “demografik fırsat penceresi” olarak dillendirilen hatta Başbakan Erdoğan’ın “3 çocuk yapın” söylemi ile atbaşı giden genç nüfus neredeyse “demografik tehdit” haline gelmek üzere... Çünkü bir yandan da eğitimsizlik ve cahillik dizboyu. Bu yüzden TÜSİAD’ın önceliklendirme çalışmasında iş dünyası gözlüğüyle bakılsa bile eğitimi ön plana alması ve tartışmaya açması son derece önemli. Çünkü biliyoruz ki gelişmekte olan ülkelerde önceliği eğitime veren ve kalkınma politikalarını eğitimi ve istihdam politikalarını başköşeye oturtarak belirleyen ülkeler bugün bizim ilerimizde. Bizim ise ne hâlâ bir büyüme stratejimiz var ne 20 yıldır dillendirilmesine karşın bir sanayi politikamız... Dolayısı ile hükümetin gündeminde bile olamayan bir eğitim politikasının yaşama geçme şansı ne kadar var? Tartışılır... Buna karşın eğitim denilince atılan adımlar sadece şunlar oluyor: Öğretmene yatırım ve eğitimcinin bilgi ve becerisini arttıracak bir sistem yerine, Fatih Projesi adını verdikleri proje ile büyük paralar harcanıyor, sınıflar projeksiyon cihazları, akıllı tahtalar ve her öğrenciye birer bilgisayar ile donatılıyor. Eğitimin kalitesini sadece teknoloji ile arttıracağını sanan zihniyet hâlâ sürüyor. Sanki tek eksik buymuş gibi ilköğretim 4 ve 5. sınıflardan başlayarak 6. 7 ve 8. sınıfları da kapsayacak şekilde seçmeli Arapça dersi uygulanmasına geçiliyor. Üniversite ve lise giriş sınavlarında meydana gelen onca skandal ve aksaklığın üzeri örtülüyor. Sorunları sıralayacak olursak yer kalmaz. Bu yüzden diyoruz ki TÜSİAD’ın tartışmaya açtığı “sürdürülebilir bir büyümede eğitimin rolü” konusu ne kadar kaale alınır soru işareti... Akdeniz turizminin rotası Antalya’da çizilecek Ekonomi Servisi Türkiye, Akdeniz turizminin geleceğini masaya yatıracak toplantıya ev sahipliği yapacak. 3 Aralık’ta Antalya’da yapılacak RESORT Turizm Kongresi’ne Avrupa turizminde pazar payı yüzde 23 olan TUI’nin Başkanı Michael Frenzel ile yüzde 18 olan Rewe’nin CEO’su Sören Hartmann dahil sektör temsilcileri katılacak. Kongrede Türkiyeİspanyaİtalya’nın Karşılaştırmalı Rekabet Üstünlükleri raporu da açıklanacak. Ekin Grubu Araştırma Birimi’nin verilerine göre 2000 ile 2010 arasında ülkeye gelen ziyaretçi sayısını yüzde 54.5 artışla 17 milyondan 27 milyona çıkarmayı başaran Türkiye, bu sürede sadece yüzde 7.7’lik artışla 16 milyon turistin geldiği Yunanistan’ı gerilerde bıraktı. Aynı sürede İspanya’ya turist girişi yüzde 2.5 azaldı. İtalya yüzde 20’lik artışla Türkiye’den sonra gelen ülke oldu. Türkiye halen dünyada turist sayısında 10, turizm gelirlerinde 7. sırada bulunuyor. Actavis Türkiye’de önceliği onkolojiye verecek Ekonomi Servisi Avrupa’nın önde gelen ilaç üreticilerinden Actavis Grubu 2012’de Türkiye’deki önceliğini onkoloji ürünlerine verecek. Actavis Üst Yöneticisi Claudio Albrecht, bütün tedavi alanlarını kapsayacak 14 yeni ürünü Türk sağlık sektörüne sunacaklarını açıkladı. Actavis Türkiye, 2012’de sunacağı yeni ürünlerle birlikte 38 milyon Avro ciro hedefliyor. Albrecht, sağlık reformu konusunu anladıklarını, ancak bazı şeylerin telafi edilmesini istediklerini belirterek “Bunun olacağına dair iyimserim. Türkiye büyük bir piyasa, bir süre daha nefes alacak oksijenimiz var” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle