19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 KASIM 2011 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın’ın da aralarında bulunduğu 13 sanık yargı karşısına çıktı 7 ‘Biz geleceğiz merak etmeyin’ HÜLYA KESKİN Gerçek Hedefi Ne? AKP’nin yükselen yıldızı, Adıyaman milletvekili ve gazeteci Mehmet Metiner, 1938’de Dersim harekâtına katılan Sabiha Gökçen’in adının, İstanbul’un 2’nci havaalanından kaldırılmasını istiyor. Bu isteğine ulaşmak amacıyla hafta başında yazılı bir açıklama yaptı ve dün de TBMM’de gündem dışı konuşmak için söz aldı. Yükselen yıldız, dünyanın ilk kadın pilotu olmak gibi sade kendisine değil, ülkemize de onur getiren çok onur verici bir sıfatı taşıyan merhume Gökçen’i, Atatürk’ün direktifi ile Hava Kuvvetlerimizin 1’inci hava alayında görev yaptığı sırada söz konusu harekâta katılmış olmasından ötürü suçluyor! Dünyanın ilk kadın pilotunun özgeçmişinde 1938 yılında Balkan ülkelerinde beş gün süren bir hava yolculuğu da var. Çağdaş Türk kadınının, kafes arkası yaşamdan kurtulup Osmanlı İmparatorluğu’nun yenilgilerle birer birer terk ettiği ülkelerdeki gösterilerinin nasıl önemli bir tanıtıma yol açtığını bilmeyecek kadar cehalet denizinde kulaç atmaya kalkışmak değil midir böyle bir öneri? Metiner de girişiminin böyle tanımlanacağını bilir. Ama “varsın olsun, bir zamanlar kendisine sırt çevirdiğim patronumun gözüne girmenin yollarını deniyorum ben” der. Ama yükselmek isteyen yıldızımızın unuttuğu bir şey var. Merhume Gökçen, o manevra adı altındaki harekâta katılmış olan tek kadın. Ancak tek kişi değil. Biraz zahmet ederek Genelkurmay Başkanlığı arşivlerine giriş için Başbakan’dan görev emri alarak, başka hangi subay ve astsubayların da 1938 manevraları adındaki o harekâta katıldıklarını saptasa... Onlardan da adları çeşme, mahalle ya da okul gibi yerlere verilmiş olanlar varsa, geniş bir temizliğe girişse! Yükselme hevesindeki parlamenterimiz, partisinin on yıllık iktidarı döneminde İstanbul’a ve havacılık dünyamıza armağan edilmiş olan bu alana Sabiha Gökçen adının verilmiş olduğunu bilmiyor muydu? Gazeteci olarak o zaman niçin konuyu kamuoyuna taşıma gereği duymadı? Sabiha Gökçen Havaalanı Sayın Başbakan’ın İstanbul’daki evine de yakın olduğu için genelde özel uçağı da orada üsleniyor. Yani Recep Bey, seçim bölgesine gidiş gelişlerinde Sabiha Gökçen Havaalanı’nı kullanmayı yeğliyor. O kadar ki, havaalanında sadece kendilerinin kullanabileceği özel bir Başbakan helası bile var! CHP’nin Dersimli genel başkanına ters künde hazırlamak için bula bula dünyanın ilk kadın hava pilotunun anısıyla oynamayı mı buldunuz Bay Metiner? Ergenekon soruşturması kapsamında Odatv’de yapılan aramalar sonrasında, gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın’ın da aralarında bulunduğu 12’si tutuklu 13 sanık, 9 aylık bekleyişin ardından hâkim karşısına çıktı. Mahkeme sanık avukatlarının “reddi hâkim” taleplerinin 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nin değerlendirmesi için duruşmayı erteledi. Reddi hâkim istemi hakkında 9 gün içinde karar verilmesi gerekiyor. Kararın açıklanmasının ardından Şık, izleyicilere dönerek “Biz geleceğiz, hiç merak etmeyin” dedi. Bu sözler, alkışlarla destek gördü. Çok sayıda gazeteci ve sanık yakınları, Çağlayan Adliyesi’nin Avrupa’nın en büyük adalet sarayı olmasına karşın “salonun küçük olması” nedeniyle duruşma salonuna alınmadı. Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı çevresinde ve adliye binasına giriş çıkışlarda yoğun güvenlik önlemleri alındı. Duruşma, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde “Odatv davası” 58 izleyici kapasitesine sahip büyük salonda başladı. Duruşma başlamasına karşın çok sayıda gazeteci ve hatta sanık yakını içeri alınmadı. CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, TGS Başkanı Ercan İpekçi, gazeteciler Ruşen Çakır, Ruhat Mengi ile yabancı basın mensupları da duruşmayı izlemeye gelenler arasında yer aldı. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu sanıkların tümü ile tutuksuz sanıklar Ahmet Mümtaz İdil ve İklim Ayfer Kaleli katıldı. Mahkeme Heyeti Başkanı Resul Çakır, lum var” yazılı pankartı taşıyarak adliye binası önünde “adalet nöbeti” tuttu. Gazetecilere Özgürlük Platformu Dönem Sözcüsü Ümit Gürtuna, uluslararası gazeteci örgütlerinin oluşturduğu bir heyetin, bugün ADALET NÖBETİ Duruşma öncesi demokratik kitle örgütü üyesi yüzlerce kişi duruşma bitene kadar, “Özgür basın varsa, özgür topyakınları ve güvenlik görevlileri arasında yaşanan tartışmanın ardından, salon dışında bekleyen tüm izleyiciler alındı. Avukatlar taleplerini mahkemeye iletmek istedi ancak mahkeme başkanı bunu reddetti. Bu sırada tutuklu sanıklardan Prof. Dr. Yalçın Küçük, ayağa kalkarak duruma itiraz etti. Küçük, mahkemenin yargılamada usul yanlışları yaptığını, önce sanıklara daha sonra avukatlara söz verilmesi gerektiğini belirterek, “Ben mahkemede konuştuğum zaman genelde heyet, Yargıtay’a terfi ediyor. Yıllarca bu tür mahkemelerde çok yargılandım” dedi. Küçük, tutuklu gazetecilerin yakınları ve yargılanan gazetecilerle bir araya geleceğini söyledi. Sözcü Eren Eğilmez ise “182 gün sonra yazılan iddianamenin 270 gün sonra başlayan yargılamanın sadece sanık sıfatındaki gazetecilere değil, halkın haber alma özgürlüğünü yerine getiren meslektaşlarımıza yönelik bir tehdit ve sindirme aracına dönüştüğüne tanık oluyoruz” diye konuştu. (Fotoğraflar: VEDAT ARIK) sanıklardan Soner Yalçın, Doğan Yurdakul, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Sait Çakır ve Coşkun Musluk’un avukatları aracılığıyla dilekçe vererek “reddi hâkim” telebinde bulunduğunu belirtti. Duruşmada daha sonra sanık avukatları, müvekkillerinin tahliyesini istedi. Bu arada cezaevinde 12 Kasım’da rahatsızlanarak hayatını kaybettiği açıklanan davanın sanıklarından Kâşif Kozinoğlu’nun avukatı, müvekkilinin hayatını kaybetmesine ilişkin belge ile davadan çekildiklerine dair yazıyı mahkemeye sundu. Öğleden sonraki oturuma ise sanık “Türkiye’de cezaevine giren ilk gazeteci Şık ve Şener değil” diye tepki gösterdi. Küçük ayrıca, Kozinoğlu’nun kendisine bazı belgeler verdiğini ve savunmasını kendisinin yapmasını istediğini iddia etti. ‘Fiziksel esaret geçicidir’ Tutuklu sanıklardan Soner Yalçın, avukatı aracılığıyla gazetecilere dağıttığı yazıda, “Onurumla girdiğim cezaevinden, utançla çıkmaya hiç niyetim yok. Burada, düşünce özgürlüğünü sonuna kadar savunacağım” ifadelerine yer verdi. 3 sayfalık yazısında, Yalçın, “Zor olan ruhsal esarettir. Fiziksel tutsaklık geçicidir” dedi. Duruşmayı izleyen CHP Milletvekili Cihaner de gazetecilerin yasal hakkı olan faaliyetlerin terör suçu kapsamında değerlendirilmesinin yanlış olduğunu vurgulayarak, “Bu cesur insanların tutuklu olduğu ülkede özgürlüğümden utanıyorum” diye konuştu. Mahkeme ise reddi hâkim talebinin bir üst mahkeme olan İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından değerlendirilmesine hükmetti. Mahkeme heyeti, duruşmayı 26 Aralık 2011 tarihine erteledi. Listeyi Erdoğan hazırladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, partisinin grup toplantısında dün yapılan KCK operasyolarına tepki gösterdi. AKP hükümetinin “faşizan” uygulamaları nedeniyle her grup toplantısını yeni “gözaltı, tutuklama” haberleriyle açtıklarını belirten Kışanak, dünkü KCK operasyonunda gözaltına alınanların büyük bölümünün “avukatlardan” oluştuğuna dikkat çekti. Kışanak, bir yandan insanlar tutuklanırken diğer yandan savunma hakkının da yok edildiğine işaret etti. KCK operasyonu kapsamındaki gözaltıların Başbakan Tayyip Erdoğan’ın hazırladığı “sipariş listesi”ne göre yapıldığını savunan Kışanak, “Bunun bir tek açıklaması vardır, faşizm ötesi bir uygulamadır. Türkiye siyasal tarihine koskoca bir kara leke olarak geçecektir. İstiklal Mahkemeleri, 12 Eylül dönemi uygulamalarıyla, ortaçağ yargı sistemiyle, Başbakan’ın iki dudağı arasına sıkıştırılmış yargı sistemiyle Türkiye yönetilmeye çalışılıyor” dedi. Erdoğan’a “bu yaptığı zulmün bedelini misliyle ödeyeceğini” ileri süren Kışanak, kendilerine bu zulmü reva görenlerin sonunun eski Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek gibi olacağını ifade etti. Kışanak, hükümete “baskı zulüm” politikasından vazgeçme çağrısı yaptı. BDP’DEN SERT TEPKİ CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay: Bu işkenceyi artık görün HATİCE TUNCER BAŞSAVCILIK DÜĞMEYE BASTI 28 Şubat’a soruşturma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, tarihe “Postmodern Darbe” olarak geçen “28 Şubat” süreciyle ilgili 14 yıl sonra düğmeye bastı. Başsavcılık yapılan suç duyuruları üzerine soruşturma başlattı. Bu kapsamda dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ve kuvvet komutanlarının “şüpheli” sıfatıyla ifadesinin alınması bekleniyor. ANKA’nın abonelerine geçtiği habere göre, bir avukat, 28 Şubat süreciyle ilgili olarak, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Karadayı ve kuvvet komutanlarının da aralarında bulunduğu kişiler hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. 28 Şubat sürecinde yaşanan olaylarda etkin rol oynayan kişilerin eylemlerinin 5237 sayılı Türk Ceza Yasası’nda düzenlenen “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırma ve görevlerini engelleme” suçunu oluşturduğu savunulan dilekçede, “Refahyol hükümetini ‘rejimin tehdidi’ gibi gösteren bir anlayışın karşı karşıya geldiği bir ortamda, 28 Şubat 1997 tarihinde yapılan bir darbe ile 54. hükümet görevden uzaklaştırılmıştır” ifadelerine yer verildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da başvuruyu mercek altına aldı. Özel yetkili savcılık tarafından yürütülen soruşturma çerçevesinde döneme ait tüm bilgi ve belgeler inceleniyor. Savcılığın 28 Şubat kararları olarak bilinen Milli Güvenlik Kurulu kararlarının da mercek altına aldığı, dönemi anlatan kitapların bile inceleme kapsamına girdiği öğrenildi. Soruşturma çerçevesinde savcılığın, Gölcük’teki Donanma Komutanlığı’nda İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan aramada ele geçirilen belgeleri de isteyeceği öğrenildi. Savcılığa yapılan başvurularda ilk suçlanan isimler ise dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ve Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir. 1995 genel seçimlerinde Necmettin Erbakan liderliğindeki Refah Partisi sandıktan birinci parti çıktı. Erbakan ile DYP Genel Başkanı Tansu Çiller REFAHYOL hükümetini kurdu. Erbakan’ın Başbakanlık Konutu’nda tarikat şeyhlerini iftar yemeğine davet etmesi tepki topladı. RP’li Sincan Belediye Başkanı’nın düzenlediği “Kudüs Gecesi”nde yaşananlar, bir gün sonra Sincan sokaklarında tankların yürümesine neden oldu. Bu süreçte yapılan MGK toplantısında 18 maddelik bir bildiri hazırlanmıştı. KCK’YE YENİ OPERASYON DALGASI Öcalan’ın avukatlarına operasyon: 70 gözaltı İstanbul Haber Servisi İstanbul ve Diyarbakır başta olmak üzere 16 ilde terör örgütü PKK’nin şehir yapılanması KCK’ye yönelik eşzamanlı düzenlenen operasyonlarda, aralarında terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın bazı avukatlarının da olduğu 48’i avukat 70’i aşkın kişi gözaltına alındı. İstanbul ve Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nün ortak yürüttüğü operasyonlar bu sabah eşzamanlı olarak gerçekleştirildi. Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcıları Adnan Çimen ve İsmail Tandoğan tarafından yürütülen soruşturma kapsamında İstanbul’da 25 avukat gözaltına alındı. İstanbul’da operasyonların merkezini Öcalan’ın avukatlarının da kayıtlı olduğu Asrın Hukuk Bürosu oluşturdu. İstanbul’da Özgür Gündem gazetesi merkez binası, Demokratik Modernite dergisi ile avukat Hüseyin Çalışçı’nın bürosu ile bazı avukatların evinde arama yapıldı. KCK soruşturması kapsamında Kars’taki evine baskın düzenlenen eski DEP Milletvekili Mahmut Alınak, İstanbul’da bulunuyordu. Öcalan’ın avukatları arasında bulunan Alınak da akşam saatlerinde, İstanbul Fatih’te bulunduğu adreste gözaltına alındı. Diyarbakır’da sabahın erken saatlerinde BDP İl Başkan Yardımcısı Hasan Önen’in de aralarında bulunduğu kişiler ile Öcalan’ın avukatlarının da yer aldığı 38 kişi gözaltına alındı. Bağlar ilçesindeki bir apartmanın 3. katındaki eve düzenlenen operasyon sırasında evde bulunan A.Y. balkondan atlayarak hafif yaralandı. İzmir, Denizli, Mersin, Batman, Şırnak, Kocaeli, Van, Hakkâri ve Muş’ta da operasyonlar yapıldı. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ “Terör örgütü yapılanmasıdır” derken gözetim altında tutulan avukatların yasa gereğince emniyette ifade vermeyecekleri ve avukatların tümünün gözaltına alındıktan sonra İstanbul Adliyesi’ne sevk edilecekleri öğrenildi. İkinci Ergenekon davasında CHP İstanbul Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay, mahkeme heyetine “Bu yargılamanın işkenceye döndüğünü görmenizi istiyorum” diye seslendi. Milletvekilliği görev süresinin yüzde 15’inin dolduğunu belirten Balbay, “Atatürk’ün kurduğu yüce Meclis’te hizmet etmek istiyorum” dedi. Tutuklu sanık Mustafa Dönmez’in Başkan Hasan Hüseyin Özese, üye hâkimler Sedat Sami Haşıloğlu ve Hüsnü Çalmuk hakkındaki reddi hâkim talebi ise reddedildi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi bitişiğindeki duruşma salonunda görülen davanın dün 144. duruşması gerçekleştirildi. Savunması sırasında suçlanmasına dayanak olan “dijital verilerle” ilgili olarak avukatlarının uzman kişilere bilirkişi incelemesi yaptırttığını anımsatan Balbay şöyle devam etti: “Boğaziçi Üniversitesi’nden hocaların hazırladığı raporda ‘bilgisayar verilerinin her yönüyle değiştirilebileceği’ kaydedilmişti. Bunu dikkate almadınız. Biz de 9 ay önce ‘yeni bir bilirkişi raporu’ talebinde bulunduk ama rapor gelmedi. Sizler özel yetkilisiniz. Müzekkerenizi 15 gün içerisinde cevap verilmezse CMK’ye göre bunu suç sayabilirsiniz. Bizi tutuklu yargılamaktasınız. Raporun gelmemesi benim kusurum mu, yoksa sizin kusurunuz mu” Balbay, heyete yeni atanan üye hâkimleri Ercan Fırat ve Nihat Doğan’a kendisine ait olduğu iddia edilen “günlüklerin” ne kadar sürede kopyalandığına ilişkin bir belgeyi sunarak “Bütün veriler saat 03.18’de oluşturulmaya başlanmış, saat 03.20’de bitirilmiş. Kopya olduğu sizce de açık değil mi? Bunlar suçsa 2 bine yakın terör üyesi üretebilir SONUM KOZİNOĞLU GİBİ OLMASIN Tedavi gördüğü Silivri Devlet Hastanesi’nden ambulansla getirilen ve tekerlekli sandalyede salona alınan Tuğgeneral Levent Ersöz, ameliyat olmak üzeri gittiği hastanede kendisini gözaltına almak isteyen polislerden ameliyattan sonra gözaltına alınmayı talep ettiğini söyleyerek “Eğer kabul etseler bugün bu durumda olmayacaktım. Şimdi vücudum enfeksiyon deposu. Ölmek istemiyorum, yaşamak istiyorum. Bu ucu açık davanın sonunu görmek istiyorum. Bize kötülük yapanların sorununu görmek istiyorum. Sonum Kâşif Kozinoğlu ve Kuddusi Okkır gibi olmasın” sözleriyle tamamladı. Ersöz daha sonra ambulansla hastaneye gönderildi. siniz” diye konuştu. Serbest bırakılıp savunma veren tutuksuz sanıklara da örnek veren Balbay, “Ne değişiyor?” diye sordu. Cumhuriyet gazetesinde faili meçhul cinayetlerde katledilen Uğur Mumcu’nun yazdığı köşede yazarak bayrağı devraldığını, söyleyen Balbay, “İnsan ölüme hazır olmaz ama ‘bir olasılık öldürülebilirim’ diye düşünüyordum. Ama terörist ilan edilmeye hazır değildim” dedi. Tutuklu sanık eski Emniyet Özel Harekât Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin ise Ankara’da yürütülen faili meçhul cinayetlere ilişkin soruşturma kapsamında, “kokainman” diye nitelendirdiği Ayhan Çarkın’ın ifadeleri nedeniyle kendisinin ifade verdiğini anlatarak, “Faili meçhul cinayetler uluslararası istihbarat örgütlerinin oyunudur. Bunların en önemlileri de CIA ve MOSSAD’dır” diye konuştu. Davada Ocak 2009 tarihinden bu yana tutuklu bulunan Üsteğmen Taylan Özgür Kırmızı tahliye edildi. Mustafa Balbay’ın da aralarında bulunduğu 17 sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verildi. Dava 5 Ocak 2012 tarihine ertelendi. Üç öğün darbe C MY B C MY B Eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, darbeye zemin hazırlama suçlamalarına ilişkin “Darbe yapmak o kadar kolay bir şey değil. Bu salondaki sanıklara bakın, bunlar mı darbe yapacak? Buradaki 1015 kişiyle darbe yapılacaksa yemeklerden önce mi sonra mı bilemem ama günde 3 öğün darbe yapılır” diye konuştu. Tutuklu sanık Hasan Ataman Yıldırım, koğuş arkadaşı Kâşif Kozinoğlu’nun stresinden dolayı vefat ettiğini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle