24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 KASIM 2011 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER İzmir’den destek var İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İstanbul’da Cerrahpaşa ve Çapa tıp fakültelerinin eylemlerine Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi önünde toplanarak destek veren öğretim üyeleri ve diğer sağlık çalışanları, İzmir’de de büyük bir etkinliğe hazırlanıyor. 10 gün içinde İzmir’de hastanelerde bir günlük iş bırakma eylemi yapılacak. 3 işgali geldi... Bunu İngiltere’de St. Paul Meydanı işgali izledi. Başka birçok kentte “işgal olayları” başladı. İngiltere’de Londra’nın Tottenham mahallesinde patlak veren isyan, yağma, başka mahalleleri ve kentleri de etkiledi. İngiltere devletinin bu olaylara cevabı, kimi düşünceleri suç kategorisine almaya, 9 Kasım’da, lise öğrencilerinin de katıldığı protesto yürüyüşünde plastik mermi kullanma tehdidine kadar varan bir polis şiddeti, kapalı devre TV kameralarını, en son yüz tanıma tekniklerini, Twitter, Facebook gibi ağları da kullanarak gerçekleştirilen 3000’den fazla tutuklu, alabildiğince ağır cezalar oldu. Tüm bu protesto ve işgal olaylarına katılanların sayısının 7 milyarlık dünya nüfusu içinde binde birlerle bile ifade edilemeyecek kadar küçük olmasına karşın, yarattıkları haber ve tartışma dalgasının dünya medyasını, web sayfalarını doldurduğunu görüyoruz. Filozoflar, siyaset bilimciler, ekonomistler, “herkes” bu “yeni durum” üzerinde düşünüyor, yazıyor. Bunlardan olaylara katılanların toplumsal profilinin, teknolojilerinin, davranış biçimlerinin, yaşadıkları toplumlardan bağımsız bir benzerlik taşıdığını öğreniyoruz. Hepsi birden tek “evrensel” bir “küme” (küme teorisi bağlamında) oluşturuyorlar. Toplamları bu “küme”nin büyüklüğünü aşıyor. Bu yeni “durumun” bileşenlerinin oluşturduğu kümenin “zamanına” bakınca, neden bu kadar önemli bir “durumla” karşı karşıya kaldığımızı anlayabiliyoruz. Bu yeni “durum”, ekonomik, siyasi (uluslararası hegemonya ve liberal demokrasi), ideolojik (serbest piyasa söylemi), psikolojik (hazlara odaklı tüketimin bireyinin finansal durumu) ve nihayet ekolojik (küresel ısınma ve gıda, su) krizlerinin çakıştığı “yerde” ortaya çıktı. Kapitalizmin krizden çıkmak için arzuladığı, daha fazla üretimin, daha fazla tüketimin tüm diğer krizlerin daha da ağırlaşmasını getirecek olması, genel bir uygarlık kriziyle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Meydan işgalleri, işte bu krizlere karşı bir tepkiyi temsil ediyor, “insanlık böyle devam edemez” diyor. Bu noktada “komünist geleneği”, “peki öyleyse ne yapmalı”, “nereden başlamalı” ve “nasıl” sorularını sormaya zorluyor. “Cesaret”, bu “uygarlık krizi”nin ve ona neden olan kapitalizmin aşılabileceğine inanmaya devam etmekle ilgiliyse, “sabır”ın da, düzenin, hareketi, yeniden kapitalizmin, “demokrasi”nin dünyasını kabul etmeye çekecek uzlaşma önerilerine, “jestlerine” kulakları kapayarak telaşa kapılmadan, çalışmaya, bu sorulara “geleneği” yenileyecek, insanlığın önünü açacak cevaplar bulmak için çabalamaya ait olduğunu düşünüyorum. Çünkü artık başladı... İstanbul’da iki büyük hastanede acil servisler dışında hizmet verilmedi ‘G(ö)rev çadırı’ İstanbul Haber Servisi İstanbul Üniversitesi (İÜ) Çapa ve Cerrahpaşa Tıp fakültelerinde görevli öğretim üyeleri, uzman ve asistan hekimler, sağlık çalışanları, tıp öğrencileri, tıp fakültelerinde ve sağlık alanında yaşanan sorunlara dikkat çekmek amacıyla dün beyaz önlükleri ile greve çıktılar. İki büyük hastanede acil vakalar dışında hiçbir hizmet verilmedi. Eyleme, hasta ve hasta yakınları da destek verdi. Eylemde, AKP hükümetinin sağlıkta dönüşüm programının “sağlıkta yıkıma” neden olduğu vurgulanarak “Gerçek sağlık hizmetinin ve tıp hizmetinin verildiği sağlık sistemine dek mücadelemizi sürdüreceğiz” denildi. Haseki’deki İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü’nde toplanan bir grup sağlık çalışanı da greve ka(Fotoğraflar: SİBEL BAHÇETEPE) Cesaret ve Sabır Pazartesi yazımın sonunda aktardığım ikilem, toplumsal muhalefetin içinde bulunduğu koşulları yansıtıyordu. Bu koşullarda, en önemli “erdem”in “cesaret”, başka bir “dünyanın” kurulabileceğine, kültür endüstrisinin tüm propagandasına karşın ve bir başarı garantisi beklemeden inanma “cesareti” olduğunu daha önce birkaç kez vurgulamıştım. Şimdi artık, “cesaret”in yanına “sabır”ı da eklemek gerektiğini düşünüyorum. Meydan işgallerine bakarken, sağda Fukuyama’nın, solda Tarık Ali’nin neredeyse aynı saptamalarda buluştuğuna dikkat çekmiştim: “Şirin çocuklar, gençlerin yeniden siyasete katılması harika... Ama ortada bütünsel bir program, geniş kitle desteği ve örgüt yok... Olanlar büyük ölçüde simgesel” (The Guardian, 15/11). Bu saptamalar andaki gerçekliği yansıtıyor olabilir. Ama Fukuyama bir yana, Tarık Ali gibi “eski tüfeklerin”, “komünist partilerin” de bu hareketi örgütleyecek, kitleselleştirecek önerilerden, “bütünsel programdan” yoksun olması da aynı gerçekliğin parçası. Meydan işgallerinin oluşturduğu “hareket” yaratıcı olmayı, “geleneği” yenilemeyi gerektiriyor! Bu yeni hareket yaratıcı olmayı gerektiriyor, çünkü “gelenek”, kimi unsurlarını içinde barındırsa da yeni bir “durumla” karşı karşıya; bu nedenle hazır, siyasi talepleri, pratik örgütsel cevapları yok. Öyleyse “geleneğin” ayakta kalabilmesi yolunda devam edebilmesi için bu cevapların bulunarak “yenilenmesi” gerekiyor. İyi de bu durumun geleneğin önüne getirdiği sorular neler? Soruları aramaya, bu yeni durumun kaba bir “zamanmekân” haritasını çıkarmayı deneyerek başlayabiliriz sanırım. İlk geniş çaplı, şiddetli öğrenci olayları 2010 yılının mayıs ve kasım aylarında İngiltere’de patlak verdiyse de bunların yeni “durumun” oluşturduğu “küme”ye ait olduğunu o zaman söylemek olanaklı değildi. Bu yeni durum 17 Aralık günü Tunus’ta patlak veren kitle eylemleriyle başladı. Cezayir, Mısır (Tahrir), Bahreyn, ABD’de Wisconsin işçi protestoları ilk kez, “Burası Tahrir Meydanı” diyerek, alakasız gibi görünen iki “olay” arasında bağlantı kurdu. Bu bağlantı bize evrensel bir hareketle dolayısıyla yeni bir “durumla” karşı karşıya olduğumuzu düşündürdü. Sonra İspanya’da Porto del Sol, Yunanistan’da Sintagma, hiç beklenmedik bir biçimde Wall Street Yeni ‘durum’ Haseki’den destek tılmak için Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne doğru yürüyüşe geçti. Fındıkzade’de buluşan sağlık çalışanları buradan alkışlar ve sloganlar eşliğinde İstanbul Tıp Fakültesi’ne yürüdü. Eylemde, Prof. Dr. Türkan Saylan, Prof. Dr. Nusret Fişek, Dr. Refik Saydam gi bi tıp dünyasına katkısı olan bilim insanlarının fotoğraflarının yer aldığı dövizler de dikkat çekti. Yürüyüşün sonunda Çapa Temel Bilimler binası önünde bir araya gelen sağlıkçılar, Van depreminde yaşamını yitirenler için 1 dakikalık saygı duruşunda bulundular. “Tıp fakültelerindeki ve sağlıktaki yıkıma karşı g(ö)revdeyiz” çağrısıyla gerçekleştirilen grev, dün Çapa ve Cerrahpaşa Tıp fakültelerinde kurulan “g(ö)rev” çadırının önünde hekimlerin ve sağlık çalışanlarının toplanmasıyla başladı. Ölüm, tepelerinde kol geziyor BURSA (Cumhuriyet) Osmangazi ilçesinde bir Türkiye Kömür İşletmeleri İlköğretim Okulu’nun yanında yapılan inşaatta kullanılan vinç, tonlarca ağırlığındaki inşaat malzemelerini teneffüste bahçede oynayan çocukların üzerinden geçiriyor. Yaptıkları şikâyetlerin dikkate alınmadığını ifade eden veliler, çocuklarını okula göndermemeyi düşündüklerini söyledi. Okul Aile Birliği Başkanı Özkan Bilgen ise yetkililerin ilgisizliğinden yakındı. ‘Çatapat’ı ağzında patlatan öğrenciler hastaneye koştu Sigara cinayeti ? BURSA (Cumhuriyet) Merkez Osmangazi ilçesinde bir tavukçuda çalışan A.U. (17) ile kendisinden sürekli sigara isteyen ve bir hafta önce 2 paket sigara verdiği Mehmet Yalçın (30) arasında çıkan tartışma kanlı bitti. Dükkânda bulunan bıçağı alan A.U, Yalçın’ı göğsünden bıçakladı. Yalçın kurtarılamadı. 20 kişilik tehlikeli oyun İstanbul Haber Servisi Bahçelievler’de 20 öğrenci, okullarının yakınındaki bir marketten aldıkları kimyasal oyun malzemesinden zehirlendi. Çobançeşme Mahallesi’nde bulunan Kudret Saraçoğlu İlköğretim Okulu 3. sınıf öğrencisi bir grup çocuk, yakındaki bir marketten kimyasal oyun malzemesi aldı. Bazı çocukların bu maddeyi ağızlarına atarak verdiği “patlama” hissinden hoşlanması üzerine, diğer çocuklar da aynı şeyi yaptı. Daha sonra okula giden çocukların bir süre sonra mide bulantısından şikâyet etmeleri üzerine okula sağlık görevlileri çağrıldı. Okula gelen ambulanslarla öğrenciler Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile çevredeki bazı özel hastanelere kaldırıldı. Hastanede tedavi altına alınan çocukların hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi. Soruşturma sürüyor. Varilde boğuldu ? ADANA (Cumhuriyet) Karaisalı ilçesinde, oyun oynamak için çıktığı içi su dolu varile düşen 3 yaşındaki Fatih Şahin boğularak öldü. Küçük çocuk, eve dönmeyince ailesi tarafından çevrede yapılan arama sırasında varilde bulundu. Olayla ilgili soruşturma sürüyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle