28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 KASIM 2011 PERŞEMBE kultur@cumhuriyet.com.tr 16 KÜLTÜR Ulu Önder’in bir ‘insanlık lideri’ olduğunu savaştığı devletler de kabul etmişlerdi Atatürk’ü nasıl anmışlardı? Ölümünün 73’üncü yılında andığımız Atatürk, yedi düveli şaşırtan liderliğiyle kurulan Cumhuriyetimiz için sadece “Benim en büyük eserim” dememişti; Milas’tan arkadaşımız Olcay Akdeniz’in derlediği sözleri arasındaki “Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir” (1925) tanımının yanı sıra, bakın başka neler söylemişti: “Cumhuriyet bedava kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lazım olanı yapmaya hazırız.” (1923) Peki, böylesi bir devrimci kararlılığı miras bırakarak genç yaşta ulusuna veda eden Atatürk için o yedi düvelin sözcüleri ne demişlerdi? Bill Clinton: “Bugün milenyumun hiç şüphe yoktur ki tek devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’tür çünkü o, yılın değil, asrın lideri olabilmeyi başarmış tek liderdir.” Claude Farrere: “Onu sizler layıkıyla takdir edemezsiniz. Büyüklüğünü gereği kadar ölçemezsiniz. O, yüce bir dağa benzer. Eteğinde yaşayanlar, bu yüceliği fark edemezler. Bu dağın azametini kavrayabilmek için ona uzaklardan bakmak gerekir.” Winston Churchill: “Atatürk sağ olsaydı, dünyanın görüntüsü bugünden çok başka olurdu. Keşke sağ olsaydı da, biz o büyük adamın izinden gidebilseydik.” Franklin D. Roosevelt: “Benim üzüntüm, bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun gerçekleşmesine artık imkân kalmamış olmasıdır.” General Douglas Mc Arthur: “Askerlik dehasıyla, insanlık idealini onun kadar nefsinde birleştirmiş bir adam tanımıyorum. Şu anda büyük istidadı ile Mustafa Kemal’i görmek için neler vermezdim.” Tarquin Olivier: “Kahramanlıklarını göz önüne aldığımda, özetle diyebilirim ki tarihte ülkesi için, Mustafa Kemal Atatürk’ten daha büyük işler başarmış hiç kimse yoktur.” Lenin: “Mustafa Kemal sosyalist değil; fakat görülüyor ki iyi bir teşkilatçı, yüksek anlayışlı, ilerici ve iyi düşünceli, akıllı bir lider.” Jorge Blanco Villalta: “Atatürk, yalnızca tüm zamanların en iyi komutanlarından biri değil, aynı zamanda siyaset kuramının büyük filozoflarından biridir.” Klaus Liebe: “Atatürk, tarihin Türk ulusuna ve insanlığa bir armağanıdır.” UNESCO: “Atatürk, bütün insanlık için gerçek bir onur simgesi.” John Grant Salon’da ? Kültür Servisi Amerikalı indierock şarkıcısı John Grant, 1970’lerin soft rock ezgilerini piyano ve davul eşliğinde İKSV Salon’da sevenleriyle buluşturacak. Hem melankoli hem de neşe içeren parçalarını bariton sesiyle yorumlayan John Grant, 15 Kasım Salı ve 16 Kasım Çarşamba geceleri saat 21.30’da Salon’da konser verecek. 1 büyükelçiliğe yetki verilmesi önerilmiş; ancak Dışişleri Bakanlığı bu bedeli yüksek bulduğundan, 200 dolar harcama yetkisi verilmiştir.” Ulu Önderimizi anma yazımızı, Turgut Özakman’ın Atatürk’ü tanımlamasıyla noktalayalım: “Zarif, nazik, terbiyeli, dâhi, belleği çok güçlü, dikkatli, çok çalışkan, ateş altında korkusuzca duran, iyimser, düzenli, temiz giyinen, savaşta bile her gün tıraş olan, her gün yıkanan, görev anında ciddi, genel olarak neşeli, bazen muzip, güzel ve etkili konuşan ve yazan, sanatsever, kadınlara çok saygılı, insancıl, çok kitap okuyan, onurlu, vefalı, duygulu, şefkatli, utangaç, sohbetten hoşlanan, doğa âşığı, çocukları seven, halkın arasına karışmak Winehouse’un elbisesi satılıyor ? Kültür Servisi Amy Winehouse’un “Back to Black” albümünün kapağında giydiği elbise açık arttırmayla satılıyor. Gençlere yardım amacıyla kurulan Amy Winehouse Vakfı yararına 29 Kasım’da Kerry Taylor Müzayede Evi’nde satışa çıkacak elbisenin 1020 bin sterlin (yaklaşık 2857 bin TL) arasında bir fiyata satılması bekleniyor. Winehouse’un ikinci albümü olan “Back to Black” Britanya’nın 21. yüzyılda en çok satılan albümü oldu. Esin Afşar’la ‘Caz Yorumlarıyla Âşık Veysel’ üzerine Bize seni gerek seni böyle söylüyorsun, Esin Afşar başka türlü söylüyor.” Âşık Veysel’in Klasik Batı müziği meraklısı bir yanıtı “Kimisi elmayı dalından koarkadaşı yıllar önce Esin Afşar’a parıp yer kimisi de komposto ya“Caz Yorumlarıyla Âşık Veysel” par” olmuş. albümündeki şarkıları seslendirdiği Konservatuvarda öğrenciyken Âşık bir konserinden sonra “Saz sevmez Veysel’in sazına şiirler okuyarak eşdim saz sevdim, caz sevmezdim ca lik etmiş. Türkü söylemeye başladığı zı sevdim” demiş... Caz ve türküse yıllarda Veysel’in “Kara Toprak”ını verler için bir tersten okuma niteliği ta ve “Güzelliğin On Para Etmez”ini şıyan 10 yıllık bu albüm, şimdi Yapı çoksesli yapmış. Âşık Kredi Kültür Sanat Veysel de “Aferin AfYayıncılık ve kıma şar, ağzına sağlık” TFM Müzik iş ? Önceki gün yoğun ba dermiş. Afşar, “Yaşadavisi te ın r’ birliği ile yeniden şa saydı eminim ki bu Af in Es an alın a caz yorumu da onun rc piyasada. Esin Aflla yı e in er nl ve Se şar lösemi teşhi sürüyor. ana Seni çok hoşuna giderdi” Em siyle 18 gündür Yunus re’nin ‘B diyor. Albümde, Âşık slenen hastanede. SanatGerek Seni’si ile se ize Veysel’in “Kara Topz ‘B çının tedavisi sürak”, “Güzelliğin On Afşar’a bugün de bi rüyor. Sevenlerine Para Etmez”, “Meck re ye di ’ ni Seni Gerek Se yıllarca Yunus Emnunum Leylamı Görre’nin “Bana Seni sesleniyoruz... düm”, “N’ettin BalGerek Seni”si ile tayı”, “Uzun İnce Bir seslenen Afşar’a buYoldayım”ın da aralarında olduğu 10 gün de biz “Bize Seni Gerek Seni” di türkü bulunuyor. yerek sesleniyoruz... Âşık Veysel’in bestelerinin caz yoGeçen günlerde Yunus Emre, rumuna elverişli olduğunu, türkülerin Mevlana ve Nâzım Hikmet’in söz özünü de bozmadığını belirtiyor Aflerine, Âşık Veysel’in de türkülerini şar: “Cazı müzisyenler yaptı, yani “çoksesli” yorumlayan Afşar’la evin caz müziği eşlik etti türkülere. Bir de, “Caz Yorumlarıyla Âşık Veysel” tek türküde ‘Güzelliğin On Para Etalbümünü konuşmak için buluşmuş mez’de vokalle cazblues yaptım tuk. Afşar’ın evinin alt katı adeta bir doğaçlama olarak.” Atatürk’ün müze. Sanat yaşamının her bölümüne “Kendi ezgilerimizi çoksesli yapalım neredeyse bir ödül duruyor duvarlarda, ancak o zaman dünyaya açılırız” söraflarda... Ödüllerin yanı sıra sanatçı zünden de yola çıkan Esin Afşar, dostlarının fotoğraflarıyla bezeli her yer. Âşık Veysel için “O büyük ozanı Onlardan biri de Âşık Veysel elbette... genç kuşaklara ancak böyle ileteOnun için “Müthiş espritüel bir bilirdik. ‘Dostlar Beni Hatırlasın’ adamdı” diyor Afşar: Bir gün “Vey diyorsun. Seni unutmak ne mümsel Baba” demişler “Sen türkünü kün!” diyor. CEREN ÇIPLAK Red Thread’in 3. sayısı yayında ? Kültür Servisi Sanat ve siyaset tartışmalarına eleştirel bir katkıda bulunmayı amaçlayan Red Thread edergisinin üçüncü sayısı 12 Kasım’da yayına geçiyor. Yayın gününde saat 18.30’da Cezayir Restaurant’ta bu sayının yazarlarından Angela Harutyunyan ve Banu Karaca’nın birer konuşma yapacağı bir tartışma da düzenlenecek. Etkinlikte Harutyunyan “Arzunun Jeopolitiği ve Alternatif Sanatsal Stratejiler”, Karaca ise “İş Başa Düşünce…: Tophane Olaylarının Ardından Hassasiyet ve Sorumluluk Üzerine Sorular” üzerine konuşacak. www.redthread.org 2 1Ata’nın ölümünde Cumhuriyet gazetesi 2 Bütün dünya vardı, sadece ABD yoktu Ya Amerika? Amerika’ya gelince... İşte Lozan’ı tanımayan tek ülkenin hisleri... Gazi, ABD vetosu nedeniyle Lozan Konferansı kesintiye uğrayınca Amerikan Senatosu’na gönderdiği mektupta özetle şunları yazmaktadır: “Büyük Amerikan Milletine, Siz, zulüm ve zorbalığı kendi vatanınızdan uzaklaştırdınız. Siz, uzun ve kanlı bir mücadeleden sonra kendi özgürlük ve bağımsızlığınızı kazanarak halk egemenliğine dayanan demokratik bir devlet ve güçlü bir uygarlık kurdunuz. Yerkürenin diğer tarafında diğer bir ulus var ki o da aynı özgürlük, aynı bağımsızlık ve aynı demokrasi uğrunda mücadele ediyor; kan döküyor... Özgürlük ve bağımsızlık uğrunda savaşan ve tıpkı sizler gibi dünyada ilerleme ve adaleti sağlamak için samimi bir surette mücadele eden Türk halkına kalbinizi açık bulundurunuz.” 26 Şubat 1923’te senatoda okunarak kayıtlara geçen bu mektuba Atatürk’ün ölümünün ardından verilen karşılık ise hazindir. Gazi’nin cenazesine hemen tüm ülkeler, hatta savaştığı devletler bile en üst düzeyde temsiliyetle katılacaklarını bildirirler... o kadar ki, örneğin İngiltere, Akdeniz Filosu komutanı dahil 12 subay ile 160 erden oluşan tören kıtası; Yunanistan ise Başbakan Metaxas ve 12 kişilik devlet yöneticisiyle hazır bulunacaklarını açıklamıştır. Uzun süre ses seda çıkmayan ABD ise törende sadece büyükelçisinin bulunacağını bildirmekte, elçiliğine de şu yazıyı göndermektedir: “Büyükelçilikten gelen telgrafta ABD hükümeti adına cenaze törenine 300 dolarlık bir çelenk yaptırılması için tan hoşlanıp mutlu olan, halkına güvenen, ahlakça demokrat, çağdaşı liderlerin aksine demokrasiyi öven, bütün komşularıyla ve dünya milletleriyle barışık, güzel dans eden, zeybek oynayan, türkü, şarkı söyleyen, kendisiyle alay etmesini de bilen bir bilge, durmadan yurdu dolaşan bir önder, kendinden sonra da işleyecek, demokrasiye açık bir rejim kurmuş ileri görüşlü, sahici bir devlet adamı, bir öğretmen, bir öncü, bir devrimci, askerlik sanatına katkıda bulunmuş bir büyük asker; rahatı değil, milletinin yararı için suikast ve iftiralarla dolu çetin bir geleceği göze almış bir sosyal kahraman, bir insan, adam gibi adam. Görgü tanıklarının ortak olarak anlattıkları Atatürk bu...” (13 Aralık 2008 Cumhuriyet) a ’ e r v u o L n e d e n a h s i p Ha UĞUR HÜKÜM C MY B C MY B PARİS Louvre Müzesi şu günlerde ilginç bir sergiye ev sahipliği yapıyor. “Duvarların Ötesinde” adını taşıyan sergide Paris’in kuzeybatı banliyösü Poissy’nin merkez hapishanesindeki 10 tutuklunun yaptığı Louvre koleksiyonunda bulunan 10 yapıtın kopyası yer alıyor. Projenin mimarları Adalet Bakanlığı sorumluları ve Louvre yöneticileri bile bugün açılan serginin etkisinden oldukça memnun. Amatör ressamların 10 ayda hazırladıkları tabloların ortaya çıkma hikâyesi ise şöyle: Le Carvage, Géricault, Mantegna gibi klasik ressamların da aralarında olduğu 10 eserin reprodüksiyonu önce 26 Ocak’ta hapishanenin açık avlusunda sergileniyor. Ardından resme meraklı 10 mahkum arasında paylaştırılıyor. Hepsi daha uzun yıllarını demir parmaklıklar ardında geçirecek mahkumlar, bu büyük klasiklerden esinlenerek kendi eserlerini gerçekleştiriyor. Proje için kurulan özel resim atölyelerinde ders alan mahkumların çalışmaları da ayrıca bir katalog ve belgesel filme konu oluyor. Tutuklular seçtikleri reprodüksiyonları hücrelerinde bulundurabilseler de Louvre’da sergilenen eserlerini ancak mahkumiyetleri tamamlandığı zaman görebilecek. Mahkumlardan JeanLuc, “Louvre’un ismi öyle büyük ve saygın ki kötü bir tablo yapmaya hakkımız yoktu” derken yaşı epeyce ilerlemişlerden Pierre, “Louvre’a hiç gitmedim. Serbest kalır kalmaz ilk işim müzeyi ziyaret etmek olacak. Bir yıl hayatımı aydınlatan Hollandalı ustanın tablosunu görmek en büyük arzum” şeklinde konuşmuş.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle