24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
PENCERE İzindeyiz Evet... Ya kendisini arkadan vurmak için izindeyiz... Bir ev peşinde dolaşır gibi. Ya, mezuniyetimizi kullanır gibi izindeyiz... Yan gelip yatmak için... Ya, kendisine yetişemediğimiz için izindeyiz. Çünkü 1923’ün Atatürkçülüğü, 1963 Türkiyesi için bile bir uzak hedef... Ve biz, çok gerilerden her yıldönümünde bağırmakla kendimizi avutuyoruz: İzindeyiz! Ya, aldatmak için izindeyiz. Ya, kendi çıkarımız için izindeyiz. Ya, başka türlü konuşmağa korktuğumuz için izindeyiz. Ve izindeyiz... Lafımıza bakarsan izindeyiz... Palavralarımızı dinlersen izindeyiz... Meydan nutkuna göre izindeyiz... Resmi ağızlara kulak verirsen izindeyiz. İzindeyiz. Nerede bu iz? Şu kadının yüzünde mi bu iz? Göremezsiniz ki, çarşafıyla örtülü... Şu takkeli adamın yüzünde mi bu iz? Çember sakalından görünmüyor. Nerede bu iz?.. Nerede?.. Şu minarelerde Türkçeden Arapçaya dönen ezan sesinde mi? Şu “elif be te se” diye gırtlak paralayan sübyan mektebinin damı altında mı? Şu istatistik kitabındadır belki? Ne yazıyor o? Yüzde yetmiş Türk’ün yeni yazıyı sökemediğini yazıyor. Çevir o yaprağı... Belki bir başka sayfadadır. Ne yazıyor şurada? Yirmi iki milyon Türk’ün karanlıkta olduğunu yazıyor. Hayır, hayır... Hiçbirinde değil onun izi. Sakın radyo hoparlöründe olmasın? Çevir bakalım düğmeyi... Ne var? Mevlit. Demek devlet radyosunda da yok onun izi... Sakın şu adam bilmesin onun izini? Kim bu adam? Politikacı. Ne demek politikacı? Halkı idare eden adam. Yani Atatürk ilkelerini halk önünde savunan adam! ??? Niçin sustun? Değil mi o? Gidelim öyleyse... Batı’ya gidelim. Doğu’ya gidelim... Arayalım onun izini... Susuz ve yolsuz köylerden geçelim. Kim bu adam? Ağa! Ne demek ağa? Kim bu kadınlar? Kim bu adamlar? Bunlar karıları... Bunlar da köylüleri... Ne demek karıları? Ne demek köylüleri? Hani beylik, paşalık, ağalık yok demişti Atatürk... Gidelim. ? Bugün 10 Kasım. Ve salonlarda birtakım insanlar toplanıp “izindeyiz, izindeyiz...” diye bağıracaklar. Resmi bildiriler ustura gibi kelimelerin “anma törenlerinde” yankılanacak. Hepsi laf... Atatürkçülük, salonlarda tören olmaktan çıkıp halkın hayatına töre olduğu gün Atatürkçülüktür. Gerisi politika gevezeliği... Bunun içindir ki “izindeyiz” diye bağırırken üzüntüyle düşünmeliyiz. Bugün “İzindeyiz” diye bağıran birtakım ikiyüzlülerin suratında bir tokat izi olmalıydı Atatürkçülük... Bunu yapamadık. Yirmi beş yıl sonra 10 Kasım’ın Türkiye’ye verdiği keder, Atatürk’ün ölümünden çok bu halimizden doğuyor. Kalbimizdeki Güneş alnız Türk tarihinde değil, dünya tarihinde eşi az bulunur Büyük Adam Atatürk’ün en büyük meziyeti Türk milletinin büyüklüğünü çok iyi anlamış olmasındadır. Atatürk, vatanımızın ufkunda doğan bir güneşti. Gönülleri ezeli bir heyecanın hızı ile coşturan, gözleri ve müfekkireleri aydınlatan bir güneş. O aydınlık içinde karanlıklara gömülü binlerce ve binlerce yıllık şanlı ve şerefli Türk tarihinin kahramanlık destanlarile dalgalanan haşmetli geçmişile onun muhassalası bugünkü benliğimizi ve edebi Y yete namzed milli mukadderatımızın binlerce ve binlerce yıllık parlak geleceğini apaçık görmüştük. Bu güneş bir çeyrek asır başlarımız üstünde yandıktan sonra geçen yıl bugün üful etti, ve bu acı kayıbla milletin hüznü ve yası çok büyük oldu. Yalnız kanlı gözyaşlarımız içinde o zaman da dikkat etmiş olduğumuz bir keyfiyet bugün de olanca canlılığile kendisini bize duyurmaktadır: Atatürk’ün ölümile ufuklarımızda batan güneş, yerini kalblerimize naklederek artık hiç batmamak üzere orada mekân tutmuştur. Atatürk güneşi artık bütün Türk kalblerinde ve bü tün nesillerimizin vicdanlarında yanmakta devam edecektir. Bugün daha iyi hissediyoruz ki Atatürk’ün eşsiz büyüklüğü Türk milletini en yüce derecelerinde temsil edebilmesinden ileri geliyordu. Cemiyetler ve şahsiyetler milli tarihlerinin devamından ve milli varlıklarının ifadesinden başka bir şey değillerdir. Bu temsil ve temessülün bazan tereddi devirleri geçirdiği vakidir. Öyle zamanlarda binbir sebeble camiaların kafaları bozuk ve ayakları köstekli olabiliyor. Atatürk dünyaya sığmaz görünen Türk enerjisile kahraman ırkımızın en yüksek seciyelerini nefsinde topla yan bir şahsiyet oldu, ve bu sayede harikalar yaratarak halimizi en büyük tehlikelerin uçurumlarından çekip çıkarırken istikbalimizi de alabildiğine aydınlatmış bulundu. O temessül ettiği Türk dehasını, ön tarihe varıncıya kadar bütün bir mazinin karanlıkları içinden almıştı. Ne mutlu bizlere ve ne mutlu bizden sonra gelecek bütün Türk nesillerine ki, onlar artık kalblerinde yanan ebedi Atatürk güneşile ırkımızın büyüklüğüne dayanan Atatürk ananesini yaşatıp gideceklerdir. Milli şuurunu idrak etmiş cemiyet için ölüm yoktur. Cemiyetin bitmiyen hayatında milletin varlığı, bil 10 Kasım 1939 C MY B C MY B hassa güzide şahsiyetlerinin meziyetlerile arasız devam eder, ve o güzide şahsiyetler mensub oldukları milletlerin hergün daha ileri, hergün daha yüksek varlıklarında edebi hayat sırrına ermiş bulunurlar. İşte geçen yıl bugün, ufuklarımızda söndükten sonra daha kuvvetle kalblerimizde doğup yanan Atatürk güneşi, milli hayatımızın bu yolda eşsiz timsalidir. Atatürk hamleleri aziz Türkiyemiz için dünyayı hayranlıklara sevkeden yepyeni bir tarihin başlangıcı oldu ve Onun çelik iradeli, derin ve ileri görüşlü kılavuzluile dünyanın bu çevresinde sanki dünden bugüne dünyaya yeni bir millet doğdu. Atatürk geçen yıl fani hayata gözlerini yumarken, işte arkasında edebiyete kadar onun büyüklüğüne şehadet edecek böyle bir eser bırakarak gitti. Gitti diyerek yanlış söylüyoruz. Hayır, gitmedi. O ufuklarımızda batan, fakat ebedi bir yanış için gönüllerimizde doğan bir güneş oldu. Türk gençliği, şimdi ve bütün nesillerinde hiç unutmıyacaktır ki Atatürk ona Cumhuriyeti emanet etmiştir. Atatürk milletin baka şartını bu kutlu rejimle müeyyed bildiği içindi ki emanetini onda hulasa etmiştir. Yoksa biz onun emaneti olan rejimle beraber millet ve memleketin bütün yükseliş sahalarında onun yüksek ideallerini tahakkuk ettirmeği, kendisine karşı en mukaddes şükran borcu bilmekte devam edeceğiz. Bugün Atatürk’ün en yakın ve en aziz arkadaşı yani Cumhur Reisimiz İsmet İnönünden en mütevazı millet ferdine kadar hepimiz, topumuz işte bu duygularla mücehhez bulunuyoruz. Kalblerimizde yanıp tutuşmakta devam eden Atatürk güneşi bizi daima bu yolda yürütecek ve böylelikle Türk milleti, haysiyet ve şerefi mütemadiyen yükselen bir millet olacaktır. Yalnız Türk tarihinde değil, dünya tarihinde eşi az bulunur Büyük Adam Atatürk’ün en büyük meziyeti bizce Türk milletinin büyüklüğünü çok iyi anlamış olmasındadır. Atatürk çok büyük işler gördü: Ancak hep büyüklüğüne inandığı Türk milletile beraber. O bu büyük milletin kendisine cidden hizmet edenlere karşı vefasından da en kat’i surette emindi, ve bunu her vesile ile tekrarlamaktan zevk duyardı. Bunun nekadar böyle olduğunu Atatürk’ün maddi hayata vedaından sonra istisnasız bütün Türk kalblerinde kaynaşan asil ve sonsuz hüzün ve hicranda gördük. Şimdi ufuklarımızda batan Atatürk güneşinin kalblerimizde doğması ve orada nesilden nesle ebediyet için yanacak olması başlıca teselli kaynağımız olmuştur. Bu güneşin feyizli ziyasile millet ve memleketimiz, Büyük Kurtarıcı ve başarıcının bütün emellerini onun istiyebileceğinden daha ileri ve daha yüksek olarak tahakkuk ettiren bir Atatürk Türkiyesi olmakla devam edecektir. Onun aziz hatırasına sonsuz şükran ve tazim! YUNUS NADİ 10 Kasım 1963
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle