19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 22 EK M 2011 CUMARTES 6 HABERLER Evren ve Şahinkaya’ya yönelik ana suçlamanın darbe yapmak olacağı belirtildi Özel güvenlikten üniversiteliye dayak Haber Merkezi Pamukkale Üniversitesi’nde Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyesi bir grup öğrenci, dün kampusa giden Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ı protesto etmek istedi. Ancak üniversitenin özel güvenlikçileri öğrencilerin eylemine izin vermedi ve öğrenciler tekme tokat dövüldü. İşkence kapsam dışı AL CAN ULUDAĞ Utanç, Acı ve Öfke Toplumca bir duygu karmaşası içindeyiz. Bazen birinin, bazen ötekinin öne çıktığı. Gazetemizin şehit haberlerini veren perşembe tarihli sayısında “isyan” duygusunun da altı çizilmişti. Doğrudur... Fakat ne yapacağını, ne yapılacağını, neyin nasıl yapılması gerektiğini bilmeyenlerin çıkışsız isyan duygusu bu... Öyle olduğu için de sonuçta bir çaresizliğe, giderek umutsuzluğa, umarsızlığa dönüşüyor. Ve bu da toplumca bir kişiliksizleşme, kendine ve her şeye saygıyı, güveni, bağlılığı, insan olma erdemini yitirme anlamına geliyor... Utançtan başlayalım... Utanmak gitgide daha az rastlanan bir insanlık erdemidir... Büyük ölçüde insana özgüdür ya da özgüydü... Çünkü insanlar artık kolay kolay utanmıyor. Utanılacak bir şey yaptıklarında da utanmak ve gerektiğinde özür dilemek yerine, kendilerini haklı çıkaracak bir şey bulma çabasına giriyorlar. Fakat kendimizden ne kadar gizlesek, ne kadar dile getirmesek de son şehitler faciasıyla zirveye çıkan acılar zinciri, bizi toplumca utandırıyor. Utandırmalı da... Büyük, güçlü bir devlet, kimilerinin “terörist” kimilerinin “gerilla” diye adlandırdığı saldırgan bir silahlı örgütle nasıl oluyor da başa çıkamıyor? Herkesin kendince bir yanıtı olsa da, sonuçta utanç verici bir durumdur bu. Utanmalıyız. Ve dile getirmiyor olsak da utanıyoruz... Acı, daha kolay duyumsanan ve dile getirilen bir duygudur. Toplumca acı içindeyiz. Çocuklarımız birbiri ardına katlediliyor. Daha dün silah altına alınmış, birkaç aylık sıradan bir askerlik eğitiminden sonra Güneydoğu’ya gönderilmiş, çoğu yirmili, kimileri daha da genç yaşlarda halk çocukları, orada yıllardır silahlı eğitim almakta olan profesyonel bir saldırgan, örgütlü, vurkaççı topluluğun önüne sürülüyor. Sonucun böyle olacağı en başta bellidir. Bu bir savaş değil, eşit olmayan güçler arasında, taraflardan birine karşı el birliğiyle işlenmekte olan bir cinayetler zinciri gibidir. Karşı taraf ne kadar suçluysa, bu ülkenin sivil ve askeri yönetimi de onlarınkinden daha az olmayan bir siyasi, ahlaki, yönetimsel sorumluluk altındadır... Bunun böyle olduğunu bilmek, ölümlerden duyulan acıyı çoğaltıyor... Onu gitgide daha çok bilenen bir öfkeye, isyana dönüştürüyor... Ülkenin Cumhurbaşkanı “intikam”dan söz etti... Bir başka üst yönetici, suçluları, “Allah’ın helak etmesi”ni diledi... Her iki sözün de devlet yönetiminde, siyaset söyleminde yeri yoktur... Bunlar ilkel laflardır. Belki kabile yöneticilerine yakışabilir. Çağdaş devlet intikam almaz, gereken önlemleri alır, gerekeni yapar. Sorunların çözümünü Tanrı’ya havale etmez, o çözümleri kendi bulur. Ülkemizin başında yönetici olarak bu gibi kişilerin bulunması ne yazık! Ve Başbakan... İşlenen cinayetten on iki saat sonra topluluk önüne çıkan, bilmem ne ülkesine yapacağı ziyareti iptal ettiğini sanki büyük bir özveriymiş gibi telaffuz eden bu Başbakan’ın ağzından, yaşanmakta olan büyük acıya ilişkin derde deva bir söz çıkacağını hâlâ bekleyenler varsa, akıllarına şaşarım. Ama ben toplumun artık böyle bir beklenti içinde olmadığını çok iyi biliyorum. Şakşakçı, yağcı, ahlaksız bir medya ne kadar pohpohlasa, gerçekleri ne kadar bu siyasal iktidar ve yöneticileri lehine bozup değiştirmeye çalışsa da; TBMM içinde ve dışında bu siyasal iktidarın yönetici ve yandaşları ne kadar tersini söyleyip göstermeye çaba gösterseler de sağduyusunu büsbütün yitirmemiş ve hiçbir zaman yitirmeyecek olan halk gerçekleri giderek daha çok duyumsamaya ve daha yüksek sesle dile getirmeye başladı... Utanç, acı ve öfke duyguları, Türkiye’yi ona yakışmayan bu siyasal iktidardan kurtarmaya yönelik, bilinçli, örgütlü, birleşik bir halk tepkisine dönüştüğünde, bütün sorunların çözümü daha kolay olacak... Sevgili Behruz Çinici Ağabey’in dünyamızı böyle apansızın bırakıp gittiğine inanmak çok güç. Eşi Altuğ Hanım’ın, kızı Ayşegül Yazıcı Çinici’nin, tüm dostlarının büyük üzüntüsünü paylaşıyorum. Davutoğlu: ddia ciddi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ABD’nin İran’ı suikast planlamakla suçlamasına ilişkin, “İddialar son derece ciddidir ve durumun gerektirdiği dikkat ve ciddiyetle ele alınmalıdır” dedi. Davutoğlu, “İran’a tavsiyemiz, ABD’nin elindeki delilleri dikkate alması ve tam bir şeffaflık içinde yardımcı olmasıdır” diye konuştu. ANKARA Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 12 Eylül askeri darbesine ilişkin yürütülen soruşturma sonunda hazırlanacak iddianamede, şüpheliler cunta lideri Kenan Evren ve üyesi Tahsin Şahinkaya’nın darbe döneminde yaşanan işkence ve ölümlerden doğrudan sorumlu tutulmayacağı öğrenildi. İki isme yönelik ana suçlamanın “darbe yapmak” olacağı belirtildi. 12 Eylül 2010’daki anayasa değişikliğinin ardından soruşturulmasına başlanan 1980 ihtilaline yönelik soruşturma, dava açılmaya Darbe döneminde gerçekleşen işkenceler ve buna bağlı ölümlerle ilgili şikâyetler, Ankara’daki ana dosyadan ayrılarak olayın meydana geldiği illere gönderilecek. Hazırlanacak iddianamede, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya işkencelerden sorumlu tutulmayacak. doğru ilerliyor. Soruşturmayı yürüten özel yetkili Başsavcıvekili Hüseyin Görüşen ve Savcı Kemal Çetin, kendilerine yapılan yüzlerce suç duyurusunun tasnifini büyük ölçüde tamamladı. Bu kapsamda darbe döneminde gerçekleşen işkenceler ve buna bağlı ölümlerle ilgili şikâyetler, olayın meydana geldiği illere gönderilecek. Ankara’daki ana dosyadan ayrılarak illere yollanacak dosya sayısının 300 olduğu belirtiliyor. Ankara’da ise sadece Evren ve Şahinkaya ile başkentte gerçekleşen işkence ve ölüm olaylarına adı karışanların dosyası kalacak ve soruşturma bunlarla ilgili yürüyecek. 6 Haziran’da kaldığı askeri lojmanda ifadesi alınan Evren’e darbeyle ilgili 12 soru sorulmuştu. Bu sorular 2 gün sonra bu kez İstanbul GATA’da tedavi görülen Şahinkaya’ya yöneltilmişti. Evren ve Şa hinkaya’ya yöneltilen 12 soru arasında, darbe döneminde sistemli işkence yapılıp yapılmadığı, talimatını da kendilerinin verip vermediği gibi konular yer almadı. Savcılık kaynakları, “Bu isimlerin o dönemde yaşanan işkencelerin talimatını verdiğine ilişkin bir delil yok. Bunu onlara sorduğumuzda kabul edecek halleri de yok. Şu an soruşturma darbe yapmak suçlaması temelinde yapılıyor” dedi. 12 Eylül darbesiyle başta Diyarbakır, Mamak ve Metris olmak üzere cezaevlerinde binlerce kişiye işkence yapıldı, onlarca tutuklu ve hükümlü hayatını kaybetti. Binlerce insan gözaltında kaybedildi. Makamında intihar etti KASTAMONU (Cumhuriyet) Kastamonu Emniyet Müdürlüğü Ruhsat Şube Müdürü Orhan Can, makamında beylik tabancası ile yaşamına son verdi. Kastamonu’da 7 yıldır görev yapan Can evli ve 2 çocuk babasıydı. lle de barış... CHP AYM’YE GÖTÜRÜYOR Tamgün KHK’sine hukuk yolu MUSTAFA ÇAKIR El Kaide’de 5 tutuklama İstanbul Haber Servisi İstanbul’un da aralarında bulunduğu 7 ilde terör örgütü El Kaide’ye yönelik düzenlenen operasyonda gözaltına alınan 12 şüpheliden 5’i tutuklandı. 4 kişi savcılıkça, 3’ü de mahkemece serbest bırakıldı. Kaşıkçı davasına devam İstanbul Haber Servisi DHKPC örgütünün “Silahlı Devrim Birlikleri” komutanı olduğu öne sürülen Sönmez Kaşıkçı’nın yargılanmasına devam edildi. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada Kaşıkçı, tahliye talep etti. Mahkeme, tahliye talebini reddederek davayı erteledi. ezen Aksu, İngiltere’nin başkenti Londra’daki tarihi Royal Albert Hall’da unutulmaz bir konser verdi. Binlerce kişi, Aksu’nun 2,5 saat süren performansını izledi. Aksu’ya konserinde ünlü piyanist ve besteci Fahir Atakoğlu eşlik etti. Hakkâri’de 24 askerin şehit olduğu hain saldırıya değinen Aksu, “İlle de barış diyorum. İnsanlığımızı kaybetmeden bir an önce barış diyorum. İnsanın hiçbir amacı onurlu bir barıştan daha değerli değil” dedi. Aksu, “Lal” şarkısıyla başladığı konserini “Rakkas” şarkısıyla sonlandırdı. (Fotoğraf: AA YUNUS KAYMAZ) S ANAYASA MAHKEMESİ’NDEN KADROSUZ ÖĞRETMENLERE KÖTÜ HABER ‘Kocanın soyadı şart’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi, evlenen kadının yalnızca kocasının ya da kocasıyla birlikte kendi kızlık soyadını kullanmasını öngören düzenlemenin iptali istemini reddetti. Gerekçeli kararda, “aile birliği ve bütünlüğü ile kamu düzeninin korunması”na vurgu yapıldı. ‘Sözleşmeli çalıştırılabilir’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “sözleşmeli personel” ile ilgili maddesine eklenen ve “Milli Eğitim Bakanlığı’nda norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması hallerinde sözleşmeli öğretmen istihdam edilmesine” imkân sağlayan hükmü anayasaya aykırı bulmadı. ‘Özel hukuk değil’ Kararda, sözleşmeli öğretmenlerin, idare ile aralarındaki sözleşmenin özel hukuk sözleşmesi olmadığından ve gör dükleri hizmetin niteliği gereği işçi de sayılamayacakları belirtilerek “Bu kişiler, idarenin ihtiyaç duyması sonucunda ve yasada belirtilen şartları taşımaları kaydıyla, idarenin kendileriyle idari hizmet sözleşmesi imzalamak suretiyle çalıştırdığı sözleşmeli personeldir” denildi. ANKARA CHP, muayenehanesi olan öğretim üyelerinin üniversite hastanelerinde ameliyat yapmasını engelleyen Tamgün düzenlemesinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruyor. Parti içerisinde milletvekillerinden oluşan komisyon kuran CHP, sorunun çözümü için bir de yasa teklifi hazırladı. CHP’li Mersin Milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Muğla Milletvekili Prof. Dr. Nurettin Demir ile Manisa Milletvekili Özgür Özel’den oluşan komisyon, sendikalar, dernekler, hukukçular ve meslek örgütleriyle görüşmelerin ardından 1 aylık çalışmaların sonucunda Tamgün uygulamasının yarattığı sorunları çözmek için yasa önerisi hazırladı. CHP, Tamgün düzenlemesine olanak sağlayan kanun hükmünde kararnamenin iptali için de Anayasa Mahkemesi’ne başvuracak. Önerilerinin CHP’nin sağlığa bakışını yansıtacağını belirten Atıcı, “Bu çok önemli bir belge olacak. Sadece Tamgün ile ilgili de değil. Aile hekimlerini de kapsayacak. Sağlıktaki taşeron işçilerin sorunlarına da çözüm olacak” dedi. Atıcı, “CHP bir oyunu bozuyor” diye konuştu. YAZAR DOĞAN AKHANLI DAVASI Savcıdan makul şüphe temyizi H LAL KÖSE Almanya’da yaşayan yazar Doğan Akhanlı’nın beraatına itiraz eden Cumhuriyet Savcısı, cezalandırma için makul şüphenin yeterli olduğunu savundu. Akhanlı’nın avukatı Ercan Kanar ise “Savcı hukukun alfabesini bile rafa kaldırmış” dedi. Akhanlı, 22 yıl önce, Eminönü’nde bir kişinin öldüğü döviz bürosu soygununa katıldığı iddiasıyla yargılandığı davada beraat etmişti. Savcı Celal Kara ise Yargıtay’a sunduğu dilekçede, sanık hakkında aşılması gereken şüphenin “her türlü şüphe” değil, “makul şüphe” olduğu gözetilmeden beraat kararı verildiğini belirtti. Savcı, beraat kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükmün bozulması gerektiğini kaydetti. Savcının önyargıyla mütalaayı hazırladığını söyleyen Kanar, “Böyle bir mütalaa hukuk öğrencisini sınıfta bırakır. Sıkıyönetim döneminde bile aleyhe temyiz görülmemiştir” diye konuştu. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle