25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 EK M 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA [email protected] EKONOMİ 13 Avro Bölgesi borç krizinin çözümüne ilişkin somut adımlarda uzlaşılamaması, acı itirafları gündeme getirdi: Felakete izin vermeyin Avro Grubu Başkanı Juncker, kararların ertelenmesinin dış dünyada felaket görüntüsü yaratacağını söylerken, S&P durumun kötüleşmesi halinde beş ülkenin notunu düşüreceğini açıkladı. Ekonomi Sevrisi Avro Bölgesi’ndeki borç krizi her geçen gün çözümü daha güç bir hal alıyor. Olumlu gelişmelerin umulduğu kadar hızlı seyretmemesi sert uyarı ve itirafları da gündeme getiriyor. Avro Grubu Başkanı JeanClaude Juncker, “borç krizinde kararların ertelenmesinin dış dünyada Avro Bölgesi için felaket görüntüsü yaratacağı” uyarısında bulunurken, S&P de beş ülkenin daha notunun düşerebileceğini açıkladı. Avro Bölgesi maliye bakanları toplantısı için Brüksel’e gelen Juncker, Fransa ve Almanya’nın bölgenin borç krizinin çözümünde farklı fikirde olmasına gerek bulunmadığını, kararların Avro Bölgesi’nin 17 üyesinin tamamı tarafından alındığını söyledi. Almanya’nın Frankfurt kentinde ECB önünde toplanan bir grup, Avro Bölgesi hükümetlerinin ekonomi politikalarını protesto etti. Wall Street ve Londra’daki kapitalizm karşıtı eylemler de hız kesmedi. Işık Oyunu Değil... ABD önderliğinde Irak işgalini en yakın plan Amerikan halkı olmak üzere, insanlık, gelişmiş teknoloji, etkin medya gücünün yönlendirmesinde ışıklı savaş oyunu gibi izledi. Çocuklarımızla birlikte oynadığımız ekranlı savaş oyunlarına çok benzeyen hedefin vurulması eyleminde alıştırıldığımız bilinçaltı refleks kazanma sevinci. Hedefe varan ışığın aslında kaç masum sivil insanı da öldürdüğünü, ağır çevre tahribatı, radyoaktif etkileri ile gelecek kuşakların yaşamını ipotek altına aldığını düşünmek hak getire... İnsanlığın milyonu aşan Iraklının ölümüne çok daha yüksek sayılarla yaralı, çok ağır insan hakları kayıplarına yol açan, sayısız savaş suçunun da işlendiği, evrensel hukukun, BM kararlarının, insan hakları hükümlerinin çiğnendiği bu haksız işgale hak vermese bile tepkisiz, seyirci kalması bundan... İşgalin siyasi liderlikleri, ABD, İngiltere rejimleri demokrasi olduğundan elbette kendi kamuoylarından karşıt seslerin çıkmaması, direnişin yaşanmaması önemliydi. Vietnam Sendromu türü deneyimlerden de esinlenilerek, emperyal sermayeleşme yapılarından yararlanılarak büyük medyanın otosansür yöntemi ile ele geçirilmesi yöntemi uygulandı. Dünya gazetecilik örgütlenmelerinin, sendikalarının raporlarında da itiraf edildiği üzere, en masum güdülenmiş, yönlendirilmiş gazeteciler, medya dili ile “ilişkilendirilmiş” gazetecilerdi. Savaş muhabirlerinin askerlerin yanından verdikleri haber ve görüntülerin gerçeği üzerinde sağlıklı görüş geliştirebilirdik... Asıl tarafsız gazetecilik haber ve yorumları çerçevesinde, verilenlerin algılatılabilinmesi kalıpları ile, saklanan gerçekler, yok sayılan yaşanmışlıklarla, çarpık güdülendiğimiz, gerçekleri anlamaktan uzaklaştığımız ortada... Vietnam Sendromu koşullarından çok farklı olarak, paralı, savaşta ölen ABD askerleri sonuçta en yoksul kesimden, ötekilerdendiler. Cenazeleri yarı kaçak, görüntü yasaklı getiriliyor, ölen askerler üzerinden savaş karşıtlığı sendromu en alta çekiliyordu. İşgalci güçler adına işlenmiş ağır savaş suçları, insan hakları ihlalleri, işkencelere, en önemlisi de işgal gerekçesine ilişkin yalanların bir bölümü sonradan ortaya çıksa da, aslolan zamanında oluşabilecek toplumsal tepkileri dibe indirmekti. Fazlasıyla başarılı olundu... Aklın yolundan “Savaş bir ışık oyunu değildir” demenin, sözde işleyen hukuk devleti, demokratik düzene karşın çok da bir anlamı, işlevi olamadı... İşte tam da bu nedenlere, evrensel insan hakları savunuculuğunda, örgütlenmede, medya özgürlüğüne duyarlılık, sansüre karşı önlem arayışları en çok da otosansür tehdidine karşı duruş giderek anlam ve önem kazanıyor. Kaddafi’nin döve döve öldürülüşüne ilişkin görüntü, fotoğraf karelerinden çıkarılacak tek ders; “bir diktatörün sonu mu”. Döverek linç eylemindeki insanlık dışı şiddet, vahşet, hukuksuz yargılama, suçlarının yanında, ölü bedenin sırtına çıkmış kör inanç ve öfkenin perde arkasındaki emperyal çıkarlar oyunları sorgulanmayacak mı? Sonuçta gerçek gaddar bir diktatör kimliğinin yanında dünyanın en kaliteli petrolünün yağmalanmasında emperyal tekellere istenen payı vermemiş, halkına pay vererek uzun süre diktatör olarak kalabilmiş gücünü aşiret dengelerinden almış bir lider var. Başkaldırının dönemsel haklı nedenleri sayılamaz çok boyutlu olsa bile sonrasında iktidar, paylaşım kavgasında en altta kalmama için savaşan aşiretler, cemaatler, siyasal İslami yapılanmalara, Kaddafi’yi devirmek üzere, kendi çıkarları adına büyük parasal destek, silahlı gücü esirgememiş dünya zenginleri, NATO’nun katkıları belirleyici... İnsan hakları, demokrasi adına Yemen ile Libya arasındaki çifte standart uygulaması, uçurum yaklaşımlar ne olacak? Medyanın insanlık adına gerçeklerin algılanmasını çarpıtan, çarpık, silahlı güçten daha etkin rolü, gelişmiş ülkeler, demokrasilerde bu kadar ağır sonuçlar verirken; gelişmekte olan ülkeler, kendi ülkemiz içindeki rolünün çok daha vahim olduğunu görmemek aymazlıktır. Siyasi iktidar, cemaat örgütlenmeleri bunu çok iyi görmenin ötesinde etkili kullanmanın düzenini, araçlarını yaratmışlar, çarkları işletmişlerdir. Ülkemizde insan hakları, demokrasi, hukuk devleti, laiklik düzeninin sağlıklı işleyebilmesinin önünde engel bu tablonun çok olumsuz sonuçları, boyutları ortada. Güncel tartışma gündemimizde ise son PKK terör eylemleri bağlantılı, iktidara da büyüme, Meclis çoğunluğunu ele geçirme, kamu kurumlarını, bağımsız yargıyı yönlendirme güçlerini ele geçirmiş olmakla yetinmeyen Erdoğan iktidarlarının, ele geçirilmiş, yandaş medya ağırlığı ile de yetinmeyerek, yeni sansür, otosansür girişimlerindeki yeni boyut, tırmandırma arayışları... Başbakan’ın “Terörle ödünsüz mücadele, barış, birlikte yaşam için yine ödünsüz müzakere...” çağrısına kim hayır diyebilir ki... Ancak iktidar zaaflarını, sorumsuzluk, yanlış adımlarını saklamak uğruna, savaşın barışın karşıtı kirli yüzünü sansürleyerek, otosansürle gerçekleri saklayarak barışa giden yolun taşları nasıl örülebilir? Trichet’ye protestolu veda Ay sonunda görevinden ayrılacak olan Avrupa Merkez Bankası Başkanı (ECB) JeanClaude Trichet’ye veda töreni, protestoların gölgesinde kaldı. Dünyayı saran eylemlerin baş aktörü ‘Öfkeliler’den dört temsilci de, Avrupa Komisyonu’nun stihdam ve Sosyal şler Genel Direktörü Koos Richelle ile Brüksel’de görüştü. Toplantıda Avrupa’daki sorunların büyüklüğü üzerinde fikir birliğine varılırken krize karşı çözüm konusunda uzlaşılamadı. Öfkeliler, Komisyon’dan bankaların daha sıkı denetimi, yatırım ve bireysel bankacılığın ayrıştırılması, refahın yoksul kesimlerle paylaşımı, Avro Bölgesi’ndeki çevre ülkelerin borç yüklerinin hafifletilmesi ve krizde sorumluluğu bulunan siyasetçilerle bankacıların yargılanmasını istedi. Beş ülke tehlikede Ayrıca, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s , Avro Bölgesi’nin resesyona girmesi ve hükümet borçlanmalarının artması halinde beş Avrupa ülkesinin kredi notunu düşürebileceği uyarısında bulundu. S&P, biri çift dipli resesyon ve diğeri de çift dipli resesyonla birlikte yüksek faiz oranlarının olduğu iki muhtemel senaryo altında Avrupa Birliği ve IMF Avro Bölgesi’ne destek kapasitesini değerlendirdiği stres testi raporu yayımladı. Raporda, “her iki senaryo altında muhtemelen Fransa, İspanya, İtalya, İrlanda ve Portekiz’in kredi notlarının bir ya da iki kademe düşürüleceği” belirtildi. Fransa’nın mali pozisyonunun kötüleşmesi halinde kredi notunun “AAA”dan “AA”ya indirileceği ifade edildi. Çift dipli resesyon senaryosuna göre, 47 bankadan 20 bankanın sermaye rasyosunun yüzde 6’nın altına düşebileceği, ikinci senaryoya göre de bankaların 21’e çıkacağı belirtilen rapora göre, bankaların sermaye rasyosunu yüzde 7’ye ‘UniCredit Türkiye’yi feda edebilir’ LONDRA (Reuters) Koç’un İtalyan ortağı UniCredit’in, Türkiye veya Polonya’daki ortaklıklarını feda etmek zorunda kalabileceği belirtiliyor. İtalyan bankası UniCredit’in yeni sermaye kuralları karşısında 13 milyar Avro büyüklüğündeki sermaye açığını kapatabilmek için Polonya veya Türkiye’deki kârlı birimlerini kapatmak zorunda kalabileceği bildiriliyor. Avrupa’nın borç krizinin durdurulması ve bankaların güçlendirilmesi için büyük önem taşıyan planın gelecek hafta Avrupa’da açıklanmasının ardından dikkatler, sermayesini güçlendiren diğer İtalyan bankalarından ge ride kalmış olan UniCredit’e çevrilebilir. Konuya yakın olan bir bankacı, “Yeni bankacılık dünyasında artık kutsal ineklere yer olmayacak. Gelecekteki büyümeyi korumak önemli ama şu andaki kargaşayı atlatmak belki daha önemli olabilir” dedi. UniCredit’in temmuzda tüm Avrupa bankalarına uygulanan stres testlerinde çekirdek seviye 1 sermayesi yüzde 6.7 ile yüzde 5 olan barajın üzerinde çıkmıştı. Ancak testlere katılan 90 bankadan sadece sekizinin başarısız olması, şimdi testlerin çok hafif olduğunu düşündürüyor. Analistlere göre UniCredit için 4 ile 5 milyar Avro sermaye gerekebilir. Unicredit’in Polonya ve Türkiye’deki bankacılığı kolaylıkla iştah kabartacak nitelikte ve bankanın birkaç milyar Avro elde etmesini sağlayabilir. çıkarmak için hükümetlerin sermaye arttırımının toplam maliyeti 80 milyar Avro olacak. Geç kalınıyor Ayrıca, özellikle Fransa ve Almanya’nın fon büyüklüğü ve atılacak adımlarda ortaklık sağlayamamasının, Avro Bölgesi borç krizinin çözümünü geciktirdiğine dikkat çekildi. Reuters’te yer alan bir analize göre, Fransa ile Al manya arasındaki derin görüş ayrılıkları, pazar günü yapılacak AB zirvesinde Avro Bölgesi borç krizine karşı kurtarma fonunu güçlendirme hazırlıklarında hemen hiçbir ilerleme sağlayamayacaklarını gösteriyor. İki ülke dün yaptıkları ortak açıklamada, zirvede liderlerin küresel krize çözümü tartışacaklarını ancak en geç çarşambaya kadar yapılacak ikinci bir zirveden önce hiçbir karar alınmayacağını duyurdular. Anlaşmazlık, 400 milyar Avro’luk Avrupa Fi nansal İstikrar Fonu’nun (EFSF) nasıl güçlendirileceğinde odaklanıyor. Fondan şu ana kadar İrlanda ve Portekiz yararlandı. Krizi çözene ödül İngiltere’de Next perakende zincirinin Üstdüzey Yönetisici Lord Wolfson, Avro krizinden çıkış için en iyi yöntemi önerecek ekonomiste 250 bin sterlin (732 bin TL) ödül verileceğini açıkladı. Ölüm yıldırmadı, sendikalar susmayacak Yunanistan’da 1 işçinin ölümüyle sonuçlanan olaylardan sonra sendikalar gelecek hafta daha büyük bir greve hazırlandıklarını açıkladı. Ekonomi Servisi Yunan parlamentosu, ardında bir ölü ve 200 yaralı bırakan protestolar ve isyanlara rağmen, uluslararası kredileri güvence altına almak için yeni sert kesintileri onayladı. Öneriler aleyhinde oy kullanan Pasok Milletvekili, Başbakan Yorgo Papandreu tarafından partiden ihraç edildi. Öte yandan Yunan işçi sendikaları, gelecek hafta yeniden sokaklarda olacak. Adey kamu görevlileri sendikası genel sekreteri Ilia Bibliopoles, “Hükümet, bu korkunç tedbirleri onaylarken halk ayaklanmasını göz ardı etti. Onlara ‘Bir an önce çekin gidin Yunanistan’da artık size yer yok’ diyoruz. Önümüzdeki hafta yeni grevler planlıyoruz” dedi. Yeni kesintiler ve vergi artışları, temmuzda yüzde 16.5’e ulaşan rekor işsizlik, ekonomik durgunlukla üç yıldır mücadele eden bir ülkede halkın öfkesini büyütüyor. İki gündür düzenlenen eylemlerde 20 kişi tutuklanırken, 200 kişi yaralandı. Protestolar sırasında çıkan arbedede 53 yaşındaki bir inşaat işçisi kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Yunan sendikaları dün hayatını kaybeden işçi için Atina’nın merkezinde küçük bir yürüyüş düzenledi. ACI KAYBIMIZ Cemiyetimiz Üyesi, Sürekli Basın Kartı Sahibi Değerli Arkadaşımız 68’LİLER BİRLİĞİ VAKFI ORGANLAR ORTAK TOPLANTISI Vakfımızın Başkanlar Kurulu, Yönetim Kurulu ve Danışma Kurulu 20113. ortak toplantısı, aşağıdaki gündemi görüşmek amacıyla 23 Ekim 2011 Pazar günü saat 14:00’te Armada Otel’de (Ahırkapı – Sultanahmet) yapılacaktır. (Ayrıca, saat 11:00’de Yönetim ve Başkanlar Kurulu toplantısı yapılacaktır.) Kurul üyelerine önemle duyurulur. GÜNDEM: 1. Açılış, 2. Küresel Ekonomik Kriz ve Yansımaları, 3. Füze Kalkanı Projesi ve Ortadoğu, 4. Yeni Anayasa Hazırlıklarının Görüşülmesi, 5. Sonuç bildirgesinin hazırlanması, 6. Dilekler ve kapanış. BAŞKANLAR KURULU Sönmez TARGAN, Namık Kemal BOYA, Gökalp EREN, Haşmet ATAHAN, Necla ÜLKÜ, Mustafa ZÜLKADİROĞLU H KMET B LA 21 Ekim 2011 Cuma günü vefat etmiştir. Kaybı topluluğumuzda üzüntü yaratan Bila’nın cenazesi 22 Ekim 2011 Cumartesi günü (bugün) öğle namazının ardından Teşvikiye Camisi’nden alınarak Ulus Mezarlığı’nda toprağa verilecektir. Bila’yı sevgi ve saygıyla anarken, ailesine, basın topluluğuna başsağlığı dileriz. TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ YÖNETİM KURULU Sönmez TARGAN, Ali IŞIK, Gökalp EREN, Namık Kemal BOYA, Haşmet ATAHAN, Cemil ORKUNOĞLU, Mehmet ULUSOY, Merdan ASLAN, Turgut ÜNLÜ, Mansur PEKGÜLEÇ, Ahmet NERGİZ, Fikret BABUŞ, Betül KUYUCU, Ünal ERDOĞAN, Seyyit NEZİR DANIŞMA KURULU ÜYELERİ Abdürrahim SERCAN, Prof. Dr. Ahmet ALTINEL, Ahmet ORUÇOĞLU, Ali ATEŞ, Ali SİRMEN, Ataol BEHRAMOĞLU, Atilla SARP, Prof. Dr. Aydın AYBAY, Bahrem YILDIZ, Yrd. Doç. Dr. Barış DOSTER, Bedri BAYKAM, Berhan ŞİMŞEK, Bora GEZMİŞ, Bozkurt NUHOĞLU, Dr. Cevat GERAY, Prof. Dr. Coşkun ÖZDEMİR, Engin AYÇA, Yrd. Doç. Dr. Erdinç ÜNAL, Prof. Dr. Eren OMAY, Erol BİLBİLİK, Prof. Dr. Erol MANİSALI, Erol TOY, Faruk PEKİN, Gülsen TUNCER, Hacı TONAK, Av. Halis AYGÜL, Hikmet ÇETİNKAYA, Hüseyin GÜRKAN, Hüseyin UYSAL, Av. Hüseyin ÖZBEK, Prof. Dr. İzzettin ÖNDER, Av. Kazım KOLCUOĞLU, Mehmet ATAY, Prof. Dr. Mehmet Can AKYOLCU, Doç. Dr. Melih BAŞ, Mete AKALIN, Av. Mustafa İlker GÜRKAN, Mustafa YALÇINER, Muzaffer Ayhan KARA, Muzaffer İlhan ERDOST, Nusret ŞUMLU, Oktay EKİNCİ, Öner YAĞCI, Özden GÖNÜL, Prof. Dr. Ruşen KELEŞ, Talat TURHAN, Prof. Dr. Taner TİMUR, Prof. Dr. Tuncay ALTUĞ, Turgut KAZAN, Turhan FEYİZOĞLU, Ümit ÜLGEN, Ünal ERDOĞAN, Yahya ARIKAN. Saat 14.00’teki toplantı; emperyalizme, faşizme ve gericiliğe karşı olan herkese açıktır. İLETİŞİM Sönmez TARGAN 0532 325 85 90, Ali IŞIK 0532 414 10 68 Dokuz ayda 10 bin şirket kapandı Ekonomi Servisi Bu yılın ilk dokuz ayında açılan şirket sayısı yüzde 7.9 artarken kapanan şirket sayısı yüzde 17’lere ulaşarak 9 bin 985’e yükseldi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği istatistiklerine göre kurulan şirket sayısı eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 3.6 azalarak 3 bin 630’a geriledi. Söz konusu ayda kurulan kooperatif sayısı bir önceki aya göre yüzde 15.5 azalarak 49’a düşerken, kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısı 0.3 artarak bin 994’e çıktı. Bu ay kapanan şirket ve kooperatiflerin 316’sı toptan ve perakende ticaret, motorlu taşıtların ve motosikletlerin onarımı, 184’ü inşaat, 136’sı imalat sektöründe yer alıyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle