23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul PB Edirne PB Kocaeli PB Çanakkale PB İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak Y Sinop Y Samsun B Trabzon B Giresun B B Ankara 25 27 24 25 27 26 26 19 21 25 23 23 22 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B A B B B B B B Y PB PB 21 22 19 27 31 30 26 26 23 25 18 17 16 HABERLERİN DEVAMI Oslo PB Helsinki PB Stockholm Y Londra B AmsterdamPB Brüksel PB Paris B Bonn B Münih B Berlin B Budapeşte B Madrid B Viyana B 20 13 17 28 24 24 26 24 24 23 25 27 23 Belgrad B 26 Sofya B 24 Roma B 27 Atina B 27 Zürih B 22 Moskova Y 10 Aşkabat Y 19 Taşkent PB 33 Baku PB 21 Bişkek PB 27 Tiflis Y 22 Kahire A 31 Şam A 29 Ülkemizin kuzey ve doğu kesimlerinin parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinden itibaren Batı Karadeniz kıyıları ile Sakarya, sabah saatlerinden sonra Orta ve Doğu Karadeniz kıyıları ile Karabük ve Kastamonu çevrelerinin sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların, gece saatlerinden itibaren Giresun, Trabzon, Rize ve Hopa çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. 2 EK M 2011 PAZAR TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 2 Ekim GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Üstelik ikiyüzlülük, aralarındaki büyük dostluktan sürekli söz eden iki devlet arasında yaşanıyor. ABD, büyük devletlere özgü ikiyüzlülüğe örnek gösterilebilir. Ne var ki ABD’nin Türkiye’ye izlediği ikiyüzlülüğün somut örnekleri saymakla bitmez. 1960’dan beri “ABD’nin Türkiye’ye attığı kazıklar” başlığı altında bir kitap yazılsa; büyük devletin küçük gördüğü bir devlete uyguladığı ikiyüzlü politikaları sergileyeceği için yararlı olabilir. Örneğin, bu kitaba, ABD’nin ikiyüzlülüğüne örnek gösterilebilecek son bir olay girebilir. Önceki gün El Kaide’nin Arap Yarımadası’ndaki lideri, terör örgütünün internetteki beyni Enver el Evlaki Yemen’de öldürüldü. Ölüm emrini Başkan Obama verdi! El Evlaki’yi CIA’nın öldürdüğü haberlerinin ayrıntıları yayımlandı. Bu olayı bir başka olayla birleştirerek irdeleyince önümüze ilginç bir sonuç çıkıyor: Başkan Obama; Amerika’nın terörle mücadelesinde ortadan kaldırılmasına inandığı el Evlaki’yi öldürtüyor. Başkan Clinton; 3040 bin kişiyi öldüren, dost dediği bu ülkenin başına bela PKK terör örgütünün önderi Abdullah Öcalan’ı CIA aracılığıyla Kenya’da Türkiye’ye teslim ederken… Ankara’ya bir koşul dayatıyor: İmralı’daki caninin “sağlığını koruyacaksın”, yani idam etmeyeceksin! Ulusal yararları gereği bir terörist başını Yemen’de CIA’ya öldürten ABD; bir başka ülkede, üstelik sadık dostum dediği Türkiye’de, on binlerce insanı katleden cinayet çetesinin başını, Öcalan’ı asılmamak kaydıyla teslim ediyor. Bu iki örnek; ABD’nin bize uyguladığı ikiyüzlü dostluğun ne kadar yavan, ne kadar gayri samimi olduğunun kanıtı değil mi? Yakın günlerde haberlerde sürekli yer alan bir başka konu; Predator sorunu da ABD ikiyüzlülüğünün kanıtı. Predator’lar yalnız keşif yapmıyor. Bu insansız uçakların önemli özelliği hem keşif yapabilmek hem de gördüğü yerde havadan hedefi (teröristleri) vurmak! CIA Yemen’de El Evraki ve yanındakileri Predator’la vuruyor, öldürüyor. Ama ABD; Kuzey Irak’ta, örneğin Kandil’de, PKK teröristlerini veya elebaşlarını gördüğü anda vuracak yetenekteki Predator’ları Başbakan’ın açıkladığına göre iki yıldır Türkiye’ye satmıyor. ABD; PKK’nin ortadan kaldırılmasını ister görünüyor. Bize K. Irak’taki PKK hareketlenmelerini “anında istihbarat vermekle” övünüyor. O kadar! Predator’ları bize satmamasının nedenleri olmalı. Demeçlerde PKK terörüyle mücadelede yanı başımızda. Lakin öyle bir dost ki ABD: Kandil’e kara harekâtı yaparak PKK belasını asgari düzeye indirmemizi engellediği gibi nedense ve herhalde PKK’li Kürtlere kıyamadığı veya PKK varlığını Ortadoğu’da ya da Türkiye’de maşa gibi kullandığı için... teröristleri görüldüğü yerde, o anda temizlememizi istemiyor. Amerika’nın ikiyüzlü davranışlarını sindirerek; ABD ile el ele, kol kola, maşallah gül gibi dostluğumuz sürüp gidiyor. Herhalde bu büyük devlet olmanın gereği! TBMM Başkanı Cemil Çiçek yaz başında kendisine yaptığımız ziyarette yeni anayasa tartışmalarının, kurulacak partiler arası Uzlaşma Komisyonu tarafından her tür ön şart ve empozeden uzak biçimde, aceleye getirilmeden yürütülmesinden yana olduğunu belirterek bu görüşüyle çelişecek bir açıklama yapmaktan da kaçınmıştı. Çiçek henüz partilere yeni bir anayasa yapımı için resmi çağrısını dahi yapmadan devletin iki önemli noktasından süreci yakından etkileyecek yönlendirici açıklamalar geldi. ‘ deolojisiz Anayasa’ Ne Demek? Gül’ün Meclis’te kurulacak komisyona verdiği “ideolojisiz anayasa” reçetesi izaha muhtaçtır. Cumhurbaşkanı’nın bu talebiyle nasıl bir anayasa istediğini kamuoyuna daha net ifadelerle anlatmasında yarar var. geçmişte yaşanan olumsuz görüntülerin tekrarından kaçınarak provoke edici tavır içinde olmamaları önümüzdeki süreç için olumlu bir adımdır. Bunda BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın arkadaşlarına uyarılarının etkisi olduğu açık. Parlamento Büro Şefimiz Türey Köse, dün Meclis Genel Kurulu’ndaki havayı, “Hapishane görmüş milletvekilleri güne dam Önce Erdoğan sonra Gül Bunlardan ilki anayasa yapımına 2012 Haziranı’na kadar yani 9 ay süre tanıyan Başbakan’dan gelmişti. İkincisi de dün yasama yılını TBMM Genel Kurulu’na yaptığı konuşma ile açan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den geldi. Gül, “Yeni anayasa hiçbir özel fikrin, partinin, ideolojinin ve doktrinin mührünü taşımamalıdır. Taşıması gereken tek mühür milletimizin mührü olmalıdır” sözleriyle “ideolojisiz anayasa” tarifi yaptı. Eksik iradeyi de vurgulamalıydı Yemin esnasında BDP’lilerin, ga vurdu. Kimi cezaevi günlerinden yıllar sonra, kimi ise hâlâ demir parmaklıklar arkasında milletvekili” diye özetledi. Keşke Gül de konuşmasına bu görüntüyü yansıtabilseydi. Geçen yıl olduğu gibi genel olarak tutukluluk sürelerinin uzunluğuna ve yargının önlem alması gerektiğine dikkat çeken Gül’ün, bu yüzden TBMM’nin bu yasama dönemine 550 milletvekili yerine tutuklu 8 milletvekilinin yokluğunda başlamak zorunda kalışına değinmemiş olması düşündürücüdür. Oysaki aynı Gül, 1 Ekim 2010’da aynı kürsüden yaptığı konuşmada “siyasi temsil”in öneminin altını çizmişti. Dünkü konuşmasında tutuklu milletvekillerini seçen halk iradesinin Meclis’teki temsil edilememesine sessiz kalarak muhalefetten gelecek “hükümet programı gibi konuşma” eleştirilerine kendi eliyle zemin hazırlamış oldu. GÜNDEM Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY KOMUTAN, MUSEV LER DE KUTLADI MI? Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel’in 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlama mesajı sırasında daha önce Jandarma Genel Komutanlığı görevinde olduğu gibi bir ilke daha imza atarak vatandaşların şeker bayramını da kutlaması üzerine bu köşede “Laik ülkenin yöneticileri sadece Müslümanların değil gayrimüslim vatandaşların da dini bayramlarını kutlamadı” deme ihtiyacı duymuştuk. Org. Özel, Musevilerin bu hafta kutladıkları roş aşana bayramı dolayısıyla mesaj yayımladı mı acaba? ‘TÖRENS Z CENAZEYE S V L KATILIRIZ’ Tutuklu Amiral Deniz Cora’nın ağabeyinin cenazesine Deniz Kuvvetleri komuta kademesinin üniforma yerine sivil kıyafetle katıldığına dikkat çeken yazımıza emekli tümamiral okurumuz Tayfun Uraz’dan yanıt geldi. Uraz, “Kendimi bildim bileli biz denizciler resmi tören yapılmayan cenazelere sivil elbiselerle katılırız. Başka bir mana çıkarılmasın” mesajını gönderdi. Genelkurmay ve Deniz Kuvvetleri de katılıyor mu bu görüşe? stenmeyen ideoloji ‘Atatürkçülük’ mü? Kimi kesimlerin “1982 Anayasası’nda onlarca kez Atatürkçülük yazıyor. Bunlar çıkarılmalıdır” taleplerini yüksek sesle dile getirdiği şu günlerde, Şırnak’ın Kato Dağı’ndaki pusuda şehit düşen askerler sonsuzluğa uğurlandı Acı, gözyaşı, öfke... Yurt Haberleri Servisi Kato Dağı’nda kurulan pusuda şehit düşen iki asker İzmir ve Mersin’de, üzerine yıldırım düşmesi sonucu şehit olan onbaşı ise Aksaray’da toprağa verildi. Törenlerde acı, gözyaşı ve öfke vardı. Şehit Uzman Çavuş Hüseyin Kıraç için Mersin’de tören düzenlendi. Törene Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, Tümgeneral Sezai Bostancı, Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, milletvekilleri ile yurttaşlar katıldı. “yarım tahliye” diyoruz. Biz dostlarımıza gidemesek bile onlar bize gelmiş oluyor. Az şey değil. Server Hoca aylardır, daha yoğun sağlık sorunlarıyla boğuşuyor. 1978’den bu yana sağlık, yaşamının sürekli gündeminde ama son dönem ameliyatlar, yoğun bakımlar, yazı yazmasını da olanaksızlaştıracak boyuta ulaşmıştı. En son Ocak 2010’da ziyarete gelmişti. O tok, güven veren, gür bir ırmak gibi akan sesiyle şöyle seslenmişti: “Yeter artık; ya aramıza gel ya da beni de oraya alsınlar...” O sözler hâlâ kulaklarımda. Server Hoca’nın 23 Eylül’de bedenine meydan okuyarak geldiği her halinden belliydi. Duruşma salonunda görüş dediğimiz, 56 metre öteden haykırarak konuşmak. Herkes aynı anda, 510 dakika içinde “uzak görüş” yaptığı için ayrıca bağırmak gerekiyor. Server Hoca bir şeyler söylemek istedi, tutuldu. Göz göze gelişi sessiz bırakmak istemedim, ilk aklıma gelenleri söyledim: “Hocam, bu ülke neler yaşadı, bugünleri de aşacağız. En ağır bedeli ödeyenlerden biri sizsiniz. Bedeninizin yarısını verdiniz. Yine de yılmadınız, üretmeye devam ettiniz. Biz de o ürettiklerinizden hem yüzyılların gerçeğini hem yeni yüzyılda insanlığı bekleyenleri öğrendik...” Server Hoca duymakta zorlanıyordu. İki elimi bizi ayıran bölmeye, ayaklarımı arkadaki bir sandalyeye koydum. Şınav hareketine benzer bir duruşla başımı ileri uzattım, biraz daha bağırarak seslendim: “Hocam, um:ag’da Nâzım’dan seslendirdiğiniz şiirler, Mülkiyeliler’in bahçesindeki söyleşilerimiz... Yine yapacağız...” Görevliler kuralların dışına çıkmadan, Server Hoca’nın tekerlekli sandalyesine pay verdiler... Server Hoca 34 sözcükten sonra gözyaşlarıyla konuşmaya başladı! Elleriyle “bu kadar da olmaz” demeye çalışıyordu. Server Hoca’nın bir yanardağ gibi parlayan gözlerinden akan yaşlar neler anlatmıyordu ki! Bizim kuşak gençliğin ‘Uygarlık Tarihi’ kitabıyla tanıdığı Prof. Tanilli, 1980 öncesinde İstanbul Üniversitesi’nde öğretim üyesiydi. O dönem yaşanan kıyımlardan o da payını aldı. 7 Nisan 1978’de vuruldu. Göğsünden aldığı kurşunlarla yere yığıldı. Durumu ağırdı. O gün Can Yücel, Prof. Tanilli için şu dizeleri yazmıştı: “Kulağım sende Server/ Nasıl beklediysem doğacak/ Çocuğumun haykırışını/ senin sağlık haberini de/ Öyle bekliyorum/ Sanki bir tel gerilmiş aramıza/ bir saz/ En püften bir işaret kırpar/ kırpmaz/ Ötmeye başlıyor nabzımın/ kızıl serçesi/ Şakaklarımda/ Geçerken gördüm demin/ Küçüksu’yun ordan/ Mezarlığın yamacında bir erguvan açmış/ Senin resmin tıpkı/ çıktı ya gazetelerde/ Ak sedyenin içinden/ koşturuyorsun baharı/ Kana kana kanayarak/ ölüme karşı/ Bu toprak var ya/ can verdiğin senin/ Bu toprağa düşman baltalarla/ budanarak/ Üstüne yığıldığın toprak/ var ya hani/ O toprak işte seni ayağa kaldıracak/ Onun için sıkı dur kardeşim/ sık dişini/ Ve ateşten ölüp ölüp dirilen/ semendercesine/ 1 Mayıs’ta Taksim’e/ yetişmeye bak/ Taksim’de birleşmeyle/ birleşmeye/ Bekliyoruz ha, gecikme yok.” Prof. Tanilli 1978’den beri sadece hayatta kalmak için direnmiyor; her türlü haksızlığa, zulme, geriye gidişe, sömürüye, cehalete, ayrımcılığa karşı da direniyor. Bunun için sadece eser vermekle kalmıyor, gerektiğinde bedenine inat bedeniyle mücadeleye katılıyor. İki yıl önceki Taksim çevresindeki 1 Mayıs yürüyüşünün fotoğraflarından biri Prof. Tanilli’ydi. Bütün çağları içine alan “Yüzyılların Gerçeği ve Mirası” ciltlerinin ardından 2000’li yılların başında “Eserver Tanilli” başlığıyla kitaplarından öğrendiğimi kaleme almaya çalışmıştım. Server Hoca eser vermeye devam etti. Sadece geçmişe değil geleceğe de ışık tutmaya çalıştı. Örneğin “İnsanlığı Nasıl Bir Gelecek Bekliyor” kitabı tam bir aydın sorumluluğunun sayfalara dökümü. Çünkü sadece olanı anlatmakla kalmıyor, olasılıkları ve yapılması gerekenleri de sıralıyor. Bunu yaparken de bazen bir filmden yola çıkıp anlatmak istediği konuyu ete kemiğe büründürüyor. Günlerdir sanki Server Hoca’nın gözyaşları avuçlarıma dökülmüş gibi nefesini içimde hissediyorum. Gayri salt sağlıklı çıkmak değil dileğim, bütün sevdiklerimi sağlıklı bulmak... K UZMAN ÇAVUŞ KAÇIRILDI Haber Merkezi Şırnak’ta bir grup terörist, iki uzman çavuşu kaçırdı. Teröristlerin olay sırasında sivil kıyafetli oldukları ve askerleri otomobile bindirerek kaçırdıkları belirtilirken bölgede geniş çaplı operasyon başlatıldı. Kars’ın Kağızman ilçesinde jandarma lojmanlarına teröristlerce roketatar ve uzun namlulu silahlarla taciz ateşi açıldı. Kars Valisi Ahmet Kara güvenlik güçlerinin saldırıya anında karşılık verdiğini belirterek “Karanlıktan yararlanarak teröristler olay yerinden kaçtılar. Saldırıda ölen veya yaralanan olmadı” dedi. AKP’ye tepki Mersin’in Yalamık köyündeki törende AKP’li milletvekillerine tepki gösterildi. AKP’li Ahmet Tevfik Uzun ile Nebi Bozkurt taziye çadırına geldiklerinde şehidin kardeşi Serkan Kıraç “Defolun buradan. Buraya ne yüzle geliyorsunuz?” diye tepki gösterdi. Tepki üzerine AKP’li Uzun köyden ayrıldı. Bozkurt ise tören boyunca polis ve jandarma kontrolünde tutuldu. Törende anne Muteber Kıraç ve şehidin kız kardeşi Fatma Kıraç kadın astsubaylar ve sağlık görevlileri tarafından teselli edildi. Baba Ruhi Kıraç ise tören boyunca güçlükle ayakta durabildi. Aynı saldırıda şehit düşen Uzman Çavuş Özgür Küçük için ise İzmir’de tören düzenlendi. Törene, İzmir Vali Vekili Ardahan Totuk, Ege Ordusu ve Garnizon Komutanı Orgeneral Abdullah Atay, Şehit askerlerin cenazelerine acılı yakınlarının yanı sıra terörü lanetleyen binlerce yurttaş katıldı. Hava Eğitim Komutanı Korgeneral Akın Öztürk, şehidin babası İbrahim, annesi Emine, ağabeyi Erol Küçük ile ablası Firdevs Kavaklı, kız kardeşi Filiz Dönmez ve çok sayıda yurttaş katıldı. Şehidin ablası Firdevs Kavaklı, “Kardeşim fakirlikten öldü. Kimse çocuğunu uzman çavuş yapmasın” dedi. Öte yandan Şırnak’ın Uludere ilçesindeki Gülyazı Üstsınır Taburu’nda nöbet tutarken üzerine yıldırım düşen Jandarma Onbaşı Ecevit Altan için ise Aksaray merkeze bağlı Dikmen köyünde tören düzenlendi. zmir’de 30 tutuklama İzmir’de terör ögütü PKK’nin sözde Siyaset Akademisi’ne yönelik operasyonda 30 kişi tutuklandı. Akademide elebaşı Abdullah Öcalan’ın yolunda ilerlemek için yazılı metin üzerine yemin ettirildiği, buradan 100 kişinin mezun edildiği ileri sürüldü. Armada Otel’deki toplantıda kurul üyeleri tiraj ve teknolojik gelişmelerin gazeteciliğe etkisi konularında görüşlerini de paylaştı. (SERKAN YILDIZ) Cumhuriyet Vakfı’nın danışma kurulu toplandı İstanbul Haber Servisi Cumhuriyet Vakfı Danışma Kurulu toplantısı dün gerçekleşti. Armada Otel’de gerçekleşen toplantının açılış konuşmasını Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç yaptı. Erinç, “Cumhuriyet gazetesi, Türkiye’de demokrasinin varlığının simgesi haline geldi. Ama ne yazık ki sevgili arkadaşımız ve yönetim kurulu üyemiz Mustafa Balbay aramızda yok. Gazetecilerin terör örgütü üyesi olarak yargılanması kapsamında, Balbay da arşivi, yazıları, temasları nedeniyle terörist sanık olarak yargılanmaktadır. Bu, Türkiye’nin ifade özgürlüğünün ayıplarından biridir” dedi. Toplantıda söz alan üyeler gazetenin uzun soluklu yaşamı için tiraj, okurla ilişkiler, teknolojik gelişmelerin gazeteciliğe etkisi konusunda öneri ve görüşlerini dile getirdi. CHP’DEN SORU ÖNERGES Kaçırılan öğretmenler meclis gündeminde MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Doğu ve Güneydoğu’da kaçırılan öğretmenlerin durumunu Meclis gündemine taşışan CHP Manisa Milletvekili ve partisince bölgede fahri milletvekili olarak görevlendirilen Hasan Ören, bölgedeki öğretmen açığını, son yıllarda kaç öğretCHP’li Ören TBMM menin olumsuz koBaşkanlığı’na önerge sundu. şullar nedeniyle istifa ettiğini sordu. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in yanıtlaması için TBMM Başkanlığı’na önerge veren Hasan Ören, Diyarbakır ve Elazığ’da 12 öğretmenin terör örgütü tarafından kaçırıldığını anımsatarak bu olayın öğretmen açığı ve eğitim sistemindeki sorunları bir kez daha gündeme taşıdığını vurguladı. Halen yüz binlerce öğretmen adayının atama beklediğine dikkat çeken Ören, Milli Eğitim Bakanı Dinçer’e şu soruların yöneltti: “Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerinde öğretmen kadrosu sayısı ne kadardır? Dolu ve boş öğretmen kadrosu sayısı ne kadardır, illere göre sayısal dağılımı nedir? Bu illerde ücretli öğretmen sayısı ne kadardır, illere göre dağılımı nedir? Ücretli öğretmenlerin il, ilçe ve köylere göre sayısal dağılımı nedir? Son 3 yılda yapılan öğretmen atamalarında bu illere atanan öğretmen sayısı ne kadardır? Atananlardan kaç öğretmen göreve başlamamıştır. Son 3 yılda göreve başladıktan sonra istifa ederek görevinden ayrılan öğretmen sayısı ne kadardır?” PKK Guardian’ı bastı Haber Merkezi İngiltere’nin başkenti Londra’da PKK yandaşı yaklaşık 15 kişi Guardian gazetesinin binasını bastı. Protestocular, gazetenin PKK ve Kürt sorunuyla ilgili daha fazla haber yapmasını istedi. Binanın korumaları, slogan atan göstericilerin haber merkezine girmesine izin vermedi. PKK yandaşları, gazetenin genel yayın yönetmeniyle görüştükten sonra binadan ayrıldı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle