18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 EK M 2011 PAZAR CUMHUR YET SAYFA [email protected] PAZAR KONUĞU 11 CHP zmir Milletvekili Dr. Aytun Çıray AKP’yi mezhep üzerinden siyaset yürütmekle suçluyor Dr. Aytun Çıray uzun yıllar bürokraside görev yaptıktan sonra siyasete atılan bir tıp insanı. 12 Haziran seçimlerinde CHP İzmir Milletvekili seçildi. Merkez sağ eğilimli olmasına karşın, AKP’nin millete gözbağcılık yapma politikasını ağır bir dille eleştirerek CHP’ye girdi. Çıray, AKP’nin yeni Türkiye ve hâkim parti sloganlarıyla Türk halkını uyuttuğunu söylüyor. 12 Haziran seçimlerinden sonra AKP’nin mezhep üzerinden siyaset yapmaya başlamasını da “siyasi ahlaksızlık” olarak niteliyor. Siz uzun yıllardır merkez sağda siyaset yaptınız. Hatta bir dönem DP Genel Başkan Yardımcılığı’nı yürüttünüz. Ama 12 Haziran seçimleri öncesi CHP’ye katılarak milletvekili seçildiniz. Tercihiniz neden CHP oldu? Ben DP’den sonra siyaseti bırakmış, bir gazetede köşe yazısı yazmaya başlamıştım. Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu süreci 19181923 dönemine benzetiyorum. Yani o yıllardaki zorlu dönemler kadar zorlu günlerden geçiyoruz. Bugün Türkiye’nin kurucu unsurları ve kurucularıyla kavga ediliyor. Ben bu dönemle birlikte Türkiye’de cumhuriyetin yeniden kurulması gerektiğini düşünüyorum. 191823 arası dönemin bütün siyasetçileri, ülkelerini seven bütün insanlar o günlerin şartları gereği Atatürk’ün önderliğinde CHP’de siyaset yapmışlarsa bugünün şartları da cumhuriyete, laikliğe, Atatürk ilkelerine bağlı olan, çağdaş, demokratik, hukukun üstünlüğüne dayalı bir devlet isteyen herkesin milli görev olarak CHP’de olmasını gerektiriyor. Bu nedenle CHP’ye girdim ve orada siyaset yapıyorum. Geçmişte çeşitli nedenlerle CHP’de olmayan ama bugün benim gibi düşünen insanlara da bir çağrı yapmak istiyorum. Eğer ortak paydaları paylaşıyorsak toplanılması gereken yer CHP’dir. Çünkü bugün iktidarda olan zihniyet Türkiye’yi fetret dönemine götürmektedir. Bu geçiş döneminde Türkiye’nin tablosu da ortaya çıkıyor. Bu tabloda ne görüyorsunuz? Türkiye’de ne yazık ki şu anda bir tarihsel hesaplaşma yaşanıyor. Atatürk Cumhuriyet’i kurarak, hukukun üstünlüğünü yerleştirerek, laik sistemi oluşturarak insanları kulluktan birey olma noktasına getirmiştir; modernlemeyi başlatmıştır. Birtakım cemaatlerin kullarını onların elinden almıştır. O nedenle de ortaya çıkan tarihi hesaplaşma bugüne kadar gelmiş, bugün eline fırsat geçirenler insanları yeniden kul yapma çabası içine girmişlerdir. Kuldan birey, millet yaratan Atatürk’ün düşünce sistemiyle de tabii ki hesaplaşma var. Bu hesaplaşma içine girerlerken Türkiye’yi de çok kötü yönetiyorlar. Bütün bunlara karşı çıkmak için aktif olmak lazımdır. Bu aktivite de siyaset zemininde, parlamentoda yapılmalıdır. Biz de CHP’de Sayın Kılıçdaroğlu’nun önderliğinde bunu yapmaya çalışıyoruz. Peki, siz Atatürk’ün Türkiye’de hukukun üstünlüğünü yerleştirdiğini söylediniz. Bugün hukukun üstünlüğüne saygı gösteriliyor mu? Bugün Türkiye’de hiç kimse hukukun üstünlüğünden söz edemez. Her sabah uyandığınızda birilerinin tutuklandığını öğreniyorsunuz. Bu insanlar yıllardır sorgusuz sualsiz cezaevlerinde yatıyorlar. Türkiye’de en çok eleştirilen, hepimizin karşı olduğu Yassıada mahkemeleri dokuz ay sürmüştür. Öte yandan bugün dört yıldır içeride yatan insanlar var ve bunların yargılanma sürelerinin ne zaman sona ereceği de belli değil. Bugünler gelip geçer. Geçmişte hukuku çiğneyenler nasıl bugün insanların yüzlerine bakamaz hale geldilerse; bugün bu hukuksuzluklara, siyasi iktidarın amaçlarına alet olan hukukçulara buradan samimiyetle seslenmek istiyorum. Gün gelir sokakta yürüyemezler ve çocuklarının yüzüne bakamazlar. O nedenle Türkiye’de yeni anayasa tartışmalarının başlamak üzere olduğu bu süreç çok önemlidir. Siyasi ahlaksızlık yapıyorlar C A SÖYLEŞ P O R T R E Dr. AYTUN ÇIRAY zmir 1957 doğumlu. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdi. ç hastalıkları uzmanı olarak çalıştı. Ödemiş Hastanesi başhekimliği görevinde bulundu. Siyasete 12 Eylül 1980 darbesi öncesi AP Gençlik Kolları’nda başladı. 199397 yılları arası Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığı yaptı. 1997’de istediği sağlık reformlarının gerçekleşmesini sağlayamaması nedeniyle kendi isteğiyle müsteşarlıktan ayrıldı. 1995 ve 1999’da DYP’den milletvekili adayı oldu. Önseçime girdi. Birinci olmasına rağmen o dönem DYP lideri olan Tansu Çiller tarafından listeden silindi. Ereğli Demir Çelik, skenderun Demir Çelik ve Petkim gibi büyük kuruluşlarda yönetim kurulu üyeliği yaptı. Çeşitli yayın organlarında köşe yazarlığı yaptı. Hüsamettin Cindoruk’un DP Genel Başkanlığı’na seçilmesinden sonra DP Genel Başkan Yardımcısı oldu. Bir süre sonra istifa edip CHP’ye katıldı. 12 Haziran seçimlerinde milletvekili seçildi. LEYLA TAVŞANOĞLU HP’yi marjinal bir mezhep partisi, MHP’yi de marjinal bir ırkçı parti olarak göstermeye çalışıyorlar. Hedef Sünni çoğunluğun temsilcisi AKP’yi hâkim parti yapmak. nayasa Mahkemesi artık Abdullah Gül mahkemesi. Bunun başında da bir muhasebeci var. Böyle bir Anayasa Mahkemesi’nden nasıl sağlıklı kararlar çıkacak? Yoğun psikolojik savaş altındayız Türkiye’de uzun ve derin bir AKP iktidarı kurgulanıyor. Bunun nedeni de rejimi yavaş yavaş dönüştürme amacıdır. AKP bu konuda başarılıdır TBMM Başkanı Cemil Çiçek geçenlerde bir grup anayasa hukukçusuyla bir araya geldi. Bunlardan Ergun Özbudun yeni yapılacak anayasada laikliğin yeniden tanımlanacağını söyledi. Sizce ne demek istedi? Dünyanın yuvarlak olduğunu yeniden keşfetmeye çalışıyorlar. Bu dönemde Türkiye’de büyük bir kurgu siyaseti söz konusu. Anayasaya gelmeden önce bu kurgu siyasetinden söz etmek istiyorum. Çünkü önümüzdeki yılın CHP için en önemli siyasi hamlelerinden birisi bu kurgu siyasetini şeffaflaştırmak ve bozmak olmalıdır. Bugün Türk halkına bir hikâye anlatılıyor. Bu hikâyenin ismi “Yeni Türkiye” hikâyesi. Yani, 2002’de AKP iktidara geldi. Bugüne kadar hiçbir iktidarın yapmaya cesaret edemediği işleri yaptı. Askeri vesayeti yıktı. Hukuk dışı işlemleri hukuk içine aldı. Kimsenin cesaret edemediği Kürt sorununa el attı. Bütün bu referandumlar, bütün bu cesur hamleler “yeni Türkiye”yi yaratmak için AKP tarafından yapıldı diye bir hikâye anlatılıyor. Bu hikâyenin bu kadar inandırıcı olmasında kamuoyunu oluşturan medya yapısı da büyük rol oynadı. Bu hikâyeye durumun farkında olduğunu söyleyenler bile inanmaya başladı. Buradaki amaç şudur: Bu yeni Türkiye hikâyesiyle birtakım siyasi analistlerin, artık AKP hâkim parti haline geldi, enjeksiyonu tutarsa derin ve uzun bir AKP iktidarının hesabı yapılmaktadır. Böyle bir iktidar mevcut rejimin dönüşmesi için gerekli zamanın önünü açacaktır. Bu yeni Türkiye ve hâkim parti hikâyelerinin saçmalığını ve büyük yanlışlığını herkese anlatmamız lazım. Aksi halde bu anlayış bundan sonra yapılacak seçimlerin galibini önceden AKP olarak ilan etmek demektir. Ben yeni bir anayasayı sadece anayasa yapmakla görevli bir kurucu meclisin yapması gerektiğine inanıyorum. Ya da bu TBMM anayasa yapacaksa, bunu yaptıktan sonra kendini feshetmelidir. CHP’nin siyaseti, Sayın Kılıçdaroğlu’nun da belirttiği gibi anayasanın değişmez maddelerinin değiştirilmesine kesinlikle karşıdır. Ayrıca kuvvetler ayrılığı ilkesi ve yargının tam bağımsızlığı kesin biçimde tarif edilmelidir. Bu konularda mutabık değilsek diğer konuların nesini konuşacaksınız? Yani Türkiye’de ilginç bir psikolojik savaşın yürütüldüğünü mü söylemek istiyorsunuz? Herkesin kafası karıştırıldı. 2002’de Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) hakkında şu söyleniyordu: Dünyada terörü yenebilen tek organize güç. Öyle bir psikolojik operasyon yapılıyor, öyle bir kamuoyu oluşturuldu ki sanki hiç o günler yaşanmamış, terör sıfırlanmamış. TSK kendi evlatlarına, mütedeyyin ailelerin evlatlarına kıyan bir kurum olarak gösterilir hale geldi. Sizce bu neden yapıldı? Bunu yapmak kolaydı. Çünkü TSK da geçmişten sabıkalıydı, doğrusu. Aynı ekonomide de yarattıkları budur. İyi bir ekonomik gelişme olursa bunu AKP iktidarına mal ediyorlar. Kötü bir şey olursa da ya Allah’tan ya da küresel krizden diyorlar. Ekonomiyle ilgili ciddi önlemler almıyorlar. Ekonomi bozulduğunda bunu küresel krizin uzantısı olarak takdim ediyorlar. İnsanları da buna mükemmel bir biçimde inandırıyorlar. Bu oyun bozulmazsa yarın ekonomik kriz gerçekten patlak verdiğinde toplum bunu doğal bir afet gibi algılayacak, hükümeti bundan sorumlu tutmayacaktır. AKP bu konuda çok başarılıdır. Bize düşen ise bundan şikâyet etmek değil, bu siyasete karşı siyaset üretmektir. Türkiye’de uzun ve derin bir AKP iktidarı isteği vardır. Bu kurgulanmaktadır. Bunun nedeni de rejimi yavaş yavaş dönüştürme amacıdır. Ama Başbakan rejimle kavgalı olmadığı mesajını, Müslüman Kardeşler’i kızdırma pahasına Mısır’da laiklik telkini yaparak vermedi mi? Hayır. Yanılmayın. O mesaj yaklaşan yerel seçimler öncesi sahillere ve Ege seçmenine verilmiştir. Hiç şüphesiz onun sözünü ettiği laiklikle gerçek laiklik arasında büyük fark var. Yok eğer bu konuda gerçekten samimiyse o zaman şunu söylemek durumundayız: Atatürk’ün laikliği ön gördüğü yıllardan bu yana, gecikmiş bir insanın siyasi öngörüsü ne olabilir ki Türkiye’yi yönetsin? Kendisi siyasi öngörü açısından 85 yıl geriden geliyor. Şekli demokrasi yaşıyoruz Hükümet TBMM’yi arkadan dolanarak ülkeyi bütünüyle kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) yönetmek istiyor. CHP de 11 KHK’yi Anayasa Mahkemesi’ne götürdü. Demokratik bir ülke KHK’lerle yönetilir mi? TBMM’yi yok farz ediyor. Baktığınızda zaten şekli bir demokrasi yaşıyoruz. Tayyip Erdoğan bir karar alıyor ve AKP parlamento çoğunluğu kayıtsız şartsız ona uyuyor. Bu KHK’ler, sınırları aşan kanunlar haline geldi. Örneğin son olarak hekimlerle ilgili çıkarılan tamgün yasası. Üstelik bunu Anayasa Mahkemesi daha önce iptal etmemiş miydi? Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararına rağmen bunu yaptılar. Bugün vatandaşlarımız ne yazık ki hastanelere gittiklerinde TBMM’den geçmemiş bu yasa yüzünden tedavi olamaz hale geldiler. Tıp, usta çırak işi, zamanla, tecrübeyle gelişen bir meslektir. Son derece iyi yetişmiş tıp profesörlerimiz, doçentlerimiz var. Buna karşın siz Türk insanını bu değerli bilim adamlarının tedavisinden mahrum bırakıyorsunuz. Anayasa Mahkemesi’nin muhasebecisi Peki, tıp doktorlarıyla ilgili zorunlu hizmet yasası konusunda CHP ne yapacak? Yine Anayasa Mahkemesi... Ama nasıl bir Anayasa Mahkemesi’ne götürüyoruz? Artık bunun adı Anayasa Mahkemesi değil, Abdullah Gül mahkemesi. Çünkü hukuki oyunlarla üye ataması yapılmış bir mahkeme haline geldi. Bunun başında da bir muhasebeci var. Böyle bir Anayasa Mahkemesi’nden nasıl sağlıklı kararlar çıkacak? Ben bunu bilmiyorum. Bugün yasama, yürütme, yargı tamamıyla tek adam diktatoryasının egemenliği altına girmiştir. Türk halkının, milli iradenin seçtiği milletvekilleri suskun. Demek ki yasama pasifize edilmiş. Yargı da pasifize edilmiş durumda. O zaman yeni bir anayasa yapılacaksa çağdaş, demokratik, hukukun üstünlüğünü savunan bir anayasadan söz ediyorsak gündemi karıştırıp laiklik tartışmalarıyla işe başlamasınlar. Yüzde 10 baraj yüzünden hülle Sizce seçim sistemindeki yüzde 10 barajı Türk seçmeninin gerçek iradesini yansıtıyor mu? Yansıtmıyor. Yüzde 10 barajını savunan bir iktidar varsa onun demokrasi anlayışı sorgulanmalıdır. 2002 seçimlerini hatırlayın. Bu seçim sistemi yüzünden milletin attığı oyların yüzde 40’ı boşa gitmiştir. Hep bu seçim sistemi yüzünden yasalar arkadan dolanılıyor. BDP’li milletvekilleri bağımsız olarak seçime girmek zorunda kalıyor. Açıkça hülle yapılmıyor mu? Hem de nasıl. Bir başka şey daha yapıyorlar. İlk kez bu 12 Haziran seçimleri öncesi AKP’li entelektüellerin kafasının altından mezhep tanımlamaları ortaya çıktı. Siyasette bir siyasi partinin dini mezhebinden söz ediyorsanız bu siyasi ahlaksızlıktır. Bunu da tesadüfen yapmıyorlar. CHP’yi marjinal bir mezhep partisi, MHP’yi de marjinal bir ırkçı parti olarak göstermeye çalışıyorlar. Hedef büyük Sünni çoğunluğun temsilcisi olan AKP’yi tek başına hâkim parti olarak ortaya çıkarmak. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle