18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 12 PAZAR KONUĞU CUMHURİYET 16 OCAK 2011 PAZAR [email protected] Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Vladimir İvanovskiy neoOsmancılık vizyonuna itibar etmediklerini söyledi: Türkiye’nin dış politikasına bakıyoruz SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Vladimir İvanovskiy, Ankara’nın neoOsmanlı vizyonuyla ilgili olarak, “Biz bugün neoOsmanlı görmüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin 21. yüzyıl başındaki dış politikasını görüyoruz” diyor. Büyükelçi İvanovskiy Nabucco boru hattı projesi için İran doğalgazının şart olduğunu söylüyor. İran’dan kesinlikle enerji alımına karşı çıkan ABD’ye, “Bu bizim başımızı ağrıtmaz. Projeyi isteyenlerin başını ağrıtır” mesajını veriyor. Rusya’nın Güney Akım’a değil, Avrupa’ya gidecek Kuzey Akım projesine öncelik verdiğinin altını çiziyor. Önümüzdeki hafta Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov İstanbul’a gelecek ve bir dizi toplantı yapacak. Moskova bizim Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun neoOsmanlı vizyonuna nasıl bakıyor? V.İ. Biz bugün neoOsmanlı’yı görmüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin 21. yüzyılın başındaki dış politikasını görüyoruz. Konuya da böyle yaklaşıyoruz. Ama tabii ki derin gelenekleri, derin kökleri olan her devletin dış politikasında böyle tarihe göndermeler olabiliyor. Bunu söyledikten sonra, bu yıl Türkiye’yle nasıl çalışacağımızı anlatayım. Önce yılın olayından başlayayım. Büyük olasılıkla mart ayı ortasında Moskova’da Üst Düzey İşbirliği Konseyi’nin ikinci toplantısı yapılacak. Bu konseyin Türk tarafından eşbaşkanlığını Başbakanınız Erdoğan Rus tarafından da Rusya Cumhurbaşkanı Medvedev yürütüyor. Konsey toplantısından önce mart ayının ilk günlerinde TürkiyeRusya Karma Nabucco hattının doldurulması için hâlâ belli bir kaynak yok. İran olmadan Nabucco’yu doldurmak çok zor olacaktır. Ekonomik Komisyonu toplantısı gerçekleşecek. Orada ikili ticari ve ekonomik işbirliğinin bütün konuları ele alınacak. Ama öncelikli konular ağır basacak. Öncelikli konulardan kastınız enerji meseleleri mi? V.İ. Evet. SamsunCeyhan, Güney Akım ele alınacak. Ya Nabucco? V.İ. (Kahkaha atıyor) Nabucco olmadan konuşulmaz. Bu herkesin sevdiği bir konu. Şaka bir yana, oldukça ciddi bir toplantı olacak. Bu toplantının hazırlığı için de iki günlük bir dizi görüşme yapılacak. Türk heyetine Enerji Bakanınız Taner Yıldız, Rus heyetine de Başbakan Yardımcısı İgor Seçin başkanlık edecek. 18 Ocak’ta Üst Düzey İşbirliği Konseyi çerçevesinde kurulan Toplumsal Forum’un koordinasyon konseyinin toplantısı olacak. Toplumsal Forum Üst Düzey İşbirliği Konseyi’nin üçüncü ayağıdır. Bu forumda toplumlararası işbirliği söz konusu. Toplumsal forum çerçevesinde tarih, kültür, bilim, eğitim, sanat, medya gibi çalışma grupları oluşturuldu. 20 Ocak’ta Dışişleri Bakanımız Lavrov’un ziyareti başlıyor. Ortak Stratejik Planlama Grubu’nun ilk toplantısı yapılacak. Bu grup da Üst Düzey İşbirliği Konseyi çerçevesinde Güney Akım konusunda da boru hatttının döşenmeye başlanması için Türk tarafından gerekli izinleri bekliyoruz. bildiğim kadarıyla hâlâ kaldırılmamış olan vizeler ne olacak? V.İ. Öncelikle Türk meslektaşlarımdan özür dilerim. Bir Türk gazetesine verdiğim bir söyleşide Türk meslektaşlarımın vizelerin kaldırılması çalışmalarında bazı eksikliklerinin olduğunu söylemiştim. Ama daha sonra bizim tarafımızda da eşit derecede eksiklikler olduğunu öğrendim. O söyleşi yayımlandıktan sonra Türk meslektaşlarımızla bir toplantı yaptık. İnşallah 18 Ocak’ta nihayet gerekli imzalar atılacak. Bundan sonra vizenin kolaylaştırılması rejiminin ne zaman yürürlüğe gireceği büyük bir ihtimalle belli olacaktır. Burada da iki ülkenin iç mevzuatına göre son adımların atılması gerekecektir. Örneğin, bu imzalanacak olan bu geri kabul anlaşmasının Türk Parlamentosu tarafından onaylanması gerekiyor. Rusya’da böyle bir zorunluluk yok. Bundan sonra da vizelerin karşılıklı olarak ne zaman kalkacağı somut biçimde belli olacak. Umarım 2011 turizm sezonunun da kolaylaştırılmış vize rejimiyle başlaması için Türk meslektaşlarımız da gerekli adımları atarlar. Bu Rusya için çok önemli. Çünkü artık Türkiye’ye gelen Rus turist sayısı 3 milyonu geçti. Özetlemek gerekirse, iki ülke arasındaki işbirliği takvimini Öncelik Kuzey Akım boru hattında kuruldu. Martın ortasına kadar çalışmalarımızın takvimi belirlenmiş durumda. Ondan sonra da zaten Türkiye genel seçim atmosferine gireceği için bir süre bu çalışmalara ara verilecek. Zaten Rusya’da da yakında parlamento seçimleri ve devlet başkanı seçimi yapılacak. İki ülkedeki seçimler öncesi mevcut sorunları çözmek durumundayız. 5 artı bir grubunun toplantısı da 2122 Ocak’ta İran’la ilgili olacak. Tabii ki her siyasi müzakerelerimizde olduğu gibi Balkanlar konusu da ele alınacaktır. Kolaylaştırılmış vize rejimi yakında Bu çerçevede Rusya’dan herhangi bir medya grubu Türk medyasına girmeyi planlıyor mu? V.İ. Bu çalışma grubunun amacı iki ülke medyalarını birbiriyle tanıştırmak. İlk aşamada iki ülkenin devlet medya kuruluşlarının işbirliğinin geliştirilmesi söz konusu olacak. Yani TRT ve Rusya Devlet Televizyonu. Örneğin uydu kullanımı, program değişimi yapılabilecek. Toplumsal Forum’un faaliyetleri arasında işadamlarının desteğiyle medya temsilcileri kolaylıkla Rusya’ya gidip orada temaslarda bulunabilecek. Bu bağlamda, iki ülkenin karşılıklı olarak kaldırmaya karar verdikleri ama Cumhuriyet gazetesine vermiş bulunuyorum. Türkiye’den Rusya’ya turizm nasıl? V.İ. Elimde istatistik olmadığı için Rusya’ya giden Türk turist sayısını tam olarak bilemiyorum ama 2010’da biz Türk vatandaşlarına değişik amaçlarla Rusya’ya girmeleri için 111 bin 600 vize vermiştik. Ama bu rakamdan daha fazla Türk vatandaşı Rusya’ya gitmiştir. Çünkü verilen bu vizelerin çoğu çok girişli ve bir yıllıktı. Karşılıklı vize kaldırıldığı takdirde iki ülkeden de kim bilir daha ne kadar turist birbirlerinin ülkesini ziyaret etmek isteyecek... V.İ. Haklısınız. Şöyle de bir örnek vereyim. İki ülke arasında karma evlilikler de gittikçe artıyor. Diyelim hanım Rus, kocası da Türk vatandaşı. Bu Türk vatandaşı artık kolaylaştırılmış biçimde Rusya’ya gidecektir. Bu yılbaşı öncesi Ankaraİstanbul arasında mekik dokuyordum. THY’nin ve Aeroflot’un iki ülke arasında yaptığı seferlerin hepsi tıklım tıklım doluydu. Yalnız THY bu pazarda daha aktif çalışıyor. Yani, Türk tarafı olarak enerji ticaretinden kaybettiğimiz paraları THY seferlerinden mi kazanıyoruz? V.İ. Bir bakıma, evet. Bizim vatandaşlar da ben de THY ile uçmayı tercih ediyoruz. Bakın, bedava reklamlarını yapıyorum. Artık THY’den bedava bilet isteyeceğim (Burada da kahkahalar atıyor). Soğuk Savaş’ın sendromlarını aştık Bugünkü Gürcü rejimiyle anlaşmamız olanaksız Bir de Rusya’nın Gürcistan meselesi var. Gürcistan’la Rusya arasında Ağustos 2008’de ciddi bir savaş yaşandı. Başbakanınız Vladimir Putin, Gürcistan Cumhurbaşkanı Saakaşvili için, “Ben onu hayalarından asacağım” demişti. Bugüne bakarsak iki ülke arasındaki ilişkiler nasıl bir seyir gösteriyor? V.İ. Evet, Putin öyle bir vaatte bulunmuştu. Bakın, Ruslar ve Gürcüler tarih boyunca çok güzel ilişkiler içinde yaşadılar. Şahsen ben, Gürcüler ve Ruslar arasında son yıllarda meydana gelen kopukluktan her iki halkın da son derece rahatsız olduğunu söyleyebilirim. Rusya’nın bu konudaki resmi yaklaşımı şu: Bugünkü Gürcü rejimiyle hiçbir anlaşmaya, mutabakata varmamıza imkân yoktur. Tabii ki Gürcistan yönetimini seçmek Gürcü vatandaşların görevidir. Rusların Gürcülere karşı hiçbir kötü duygusu yoktur. Rusya’da kime sorsanız aynı cevabı alırsınız. Bizim Gürcülerle kişisel ilişkilerimiz çok sıcaktır. Bir örnek vereyim. Oğlum Gürcistan doğumludur. Gürcistan’da hâlâ pek çok dostum ve akrabalarım var. Ama dediğim gibi Gürcistan rejimi başka mesele. Eğer bir rejim sabah bir söz verip akşamına onun tam tersini yapıyorsa o zaman hainlik damgasını yemeye hak kazanmıştır. Böyle bir rejimle kim görüşür? Hiç kimse. 8 Ağustos 2008 günü olayları çıkaranlar ne yaptıklarını anlamadan bu işe girdiler. Yalnız, şunu da eklemek istiyorum. Gerek Rusya gerek Türkiye gerekse de bütün Karadeniz havzası ülkeleri işbirliklerini geliştirmelidirler. Kullanacağım terim için özür diliyorum. Eğer aptal değilsek bu bölgede her alanda işbirliğimizi geliştirmeliyiz. Bütün Karadeniz ülkeleri refah, barış içinde yaşamalıdır. Bunu yapmazsak aptal olduğumuz ortaya çıkar. Peki, bütün Karadeniz ülkeleri bu gerçeği görüyor mu? V.İ. Bir kere Moskova ve Ankara bunu çok iyi anlıyor. Bütün Karadeniz ülkelerinin de bunu görmesi gerekiyor. P O R T R E VLADİMİR İVANOVSKİY 1948 doğumlu. Yükseköğrenimini Moskova Uluslararası İlişkiler Devlet Enstitüsü’nde yaptı. 1977’de diplomasi kariyerine başladı. Sovyetler Birliği döneminde Dışişleri Bakanlığı‘nın çeşitli kademelerinde çalıştı. Daha sonra Sovyetler Birliği dağılıp Rusya Federasyonu kurulunca 199798 arası Rusya’nın İstanbul Başkonsolosu oldu. 20002002 arası Makedonya, 20022004 arası Yugoslavya büyükelçisi olarak görev yaptı. 20042007 arası geniş yetkiyle donatılmış büyükelçi olarak görevlendirildi. Mart 2007’de Ankara’ya büyükelçi olarak atandı. Rusya’ya komşu ülkelerde başta Türkiye olmak üzere nükleer başlıklar bulunduğu ortaya çıktı. Moskova bu konuda ne düşünüyor? Bu nükleer başlıkları kendisine tehdit olarak algılıyor mu? V.İ. Türkiye’de nükleer başlık bulunması Türkiye’nin NATO üyeliğinden kaynaklanan yükümlülüklerine bağlıdır. Bu konuyla ilgili haberleri biz basından öğrenip takip ediyoruz. Mümkün olduğunca az sayıda nükleer başlık olursa bundan hem Avrupa hem dünya yararlanacaktır. Almanya ABD’den kendi topraklarındaki Amerikan nükleer silahlarının geri çekilmesini talep ediyor. Hem Rusya büyükelçisi hem de Rusya vatandaşı olarak ne Türkiye’nin Rusya’ya karşı ne de Rusya’nın Türkiye’ye karşı nükleer silah kullanacağını söyleyebilirim. Bundan eminim. Zaten biz Toplumsal Forum çerçevesinde tarihçilerin de toplanmasını ve ortak tarihimizi, yani Rusya İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki olayları ele almalarını istiyoruz. Peki, ya Soğuk Savaş dönemi? V.İ. Soğuk Savaş dönemi olaylarına gelince... Hem Rusya hem de Türkiye artık Soğuk Savaş dönemi sendromlarından kurtuldu. Gittikçe de yakın ilişkiler içine giriyorlar. Biz artık bu sayfayı kapatıp ilişkilerimizde yeni bir sayfa açıyoruz, dedik. Bizim istediğimiz her iki ülkeden de tarihçilerin, yazarların bu konuları tartışmalarıdır. Türkiye’yle Ermenistan arasında önce bir açılım yaşandı. Sonra da yakın temaslar yine soğudu. Rusya olarak bu durumu nasıl karşıladınız? V.İ. Bakın, Türkiye’yle Ermenistan’ın ortak tarihinde sorunlar yaşandıysa tarihçilerden oluşan ortak bir komisyon kurulsun. Bu komisyon o tarihi olayları araştırsın. İyi de Ermenistan ile Türkiye arasındaki yakınlaşma Azerbaycan’ı çok tedirgin etti. O zaman sorunlar nasıl çözülecek? V.İ. O artık sizin sorununuz. Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Nahçivan, Dağlık Karabağ sorunları Türkiye’yle Rusya arasındaki diyaloğun önemli bir parçasıdır. İran’dan enerji almadan Nabucco projesi hayata geçmez Anladığım kadarıyla Batı, özellikle Washington ve AB ülkelerinde bu pek anlaşılmıyor. Hatta Karadeniz havzasında Rusya’nın enerji üretim ve dağıtım tekeli kurduğu rahatsızlıkları dile getiriliyor. Siz bu rahatsızlıklara ne diyorsunuz? V.İ. Rusya enerji üretimi ve satışı konusunda tekelci, Türkiye de bu enerjinin dünyaya ulaştırılması konusunda merkez olmak istiyorsa bunda hiçbir sakınca yoktur. Bu konuyu 15 Aralık’ta İstanbul’da Rus ve Türk uzmanlar etraflı biçimde ele aldılar. Artık Rusya’dan enerjinin Karadeniz üzerinden nakledilecek miktarı Rusya enerji üretiminin toplam hacminin sadece yüzde 1520’sini oluşturacaktır. Yani Güney Akım’dan nakledilecek petrol ve doğalgaz miktarı azalacaktır. Neden? V.İ. Çünkü artık bu yıl Almanya ve Rusya arasındaki Kuzey Akım gaz boru hattının ilk aşama inşaatı bitmiş olacaktır. Kuzey Akım boru hattından Avrupa’ya 30 milyar metreküp doğalgaz ulaştırılacaktır. Kuzey Akım’la ilgili çalışmalar hızlı bir tempoda devam ediyor. Artık her gün Baltık Denizi’nde her gün dört kilometrelik boru hattı döşeniyor. Ağustos ayında Kuzey Akım’ın ilk aşaması bitmiş olacak. İyi de Güney Akım ne olacak? V.İ. Önce Kuzey Akım’ı bitirelim. Ondan sonra ona bakacağız. Bu yıl Baltık’taki boru hattının ikinci aşaması da bitirilmiş olacaktır. O hattan da 2530 milyon ton petrol gönderilecek. 29 Aralık 2010’da Rusya’yla Çin arasında petrol boru hattı çalışmaları başladı. Bu boru hattı tam kapasiteyle çalışmaya başladığı takdirde Çin’e neredeyse 40 milyon ton petrol akışı sağlanacak. Rusya’nın toplam petrol üretim miktarı 550 milyon tondur. Gelecek yıllarda da bu üretim miktarı aynı kalacaktır. Rusya’nın kullandığı petrol miktarı da artıyor ve neredeyse 2020 yılına kadar petrol borsasının durumu bellidir. Çünkü daha fazla petrolü başka yerden alamazsınız. Azerbaycan, Kazakistan ve Rusya’nın petrol üretim miktarları bellidir. Güney Akım konusunda da, boru hattının döşenmesine başlanması için Türk tarafından gerekli izinleri bekliyoruz. Bazı sorunlu konular hâlâ mevcuttur. Bu zaman alacak bir süreçtir. Ama sonuçta iki ülke arasında mutabakat memorandumu imzalanmıştır. Öncelikle Avrupa ülkelerinin ne kadar enerji ihtiyacı olduğunun hesaplanması gerekiyor. Ondan sonra hangi boru hatlarının inşasına öncelik verilmesi karara bağlanacaktır. Burada hem siyasi hem ticari, ekonomik projeler vardır. Ticari proje için önemli olan kaynağın var olmasıdır. Kaynak varsa o proje gerçekleştirilir. Güney Akım’ın kaynağı var. Ya Nabucco projesi? V.İ. Nabucco’nun doldurulması için hâlâ belli bir kaynak yok. Benim kişisel tespitlerime göre yakın gelecekte İran olmadan Nabucco’yu doldurmak çok zor olacaktır. Ama ABD İran’dan enerji alımına şiddetle karşı çıkıyor. O zaman ne olacak? V.İ. Bu sorun bizim başımızı ağrıtmaz. Esas o projeyi gerçekleştirmek isteyenlerin başı ağrısın. Akkuyu santralında risksiz teknoloji kullanılacak Türkiye ile Rusya arasındaki nükleer santral anlaşması ne oldu? V.İ. Rusya ve Türkiye Akkuyu nükleer santralının projelendirilmesi ve inşaatının başlaması için gerekli ön çalışmalarını tamamladılar. 15 Aralık’ta o işi üstlenecek şirket açıklanmıştır. Bu proje şirketinin kurulmasından ilk betonun dökülmesine kadarki çalışmalar iki yılı alacaktır. Çünkü proje hesaplarını santralın kurulacağı yerde de yapmak ve altyapının oluşturulması gerekiyor. Bu santral 30 yıllık bir projedir. Ama daha da uzayabilir. Ayrıca bu santralda Türkiye’de hiç olmayan teknolojiler kullanılacak. Buna ek olarak Türk uzmanlar Rusya’da eğitilecektir. Türk şirketlerinin de bu projede yer alması söz konusudur. Santral inşaatının neredeyse yüzde 40’ını Türk şirketleri üstlenebilecektir. Şu anda Rusya’da sadece bir fabrika reaktörlerin yapımında çalışıyor. Çernobil faciasından sonra bu nükleer reaktörleri kuran fabrikaların sayısı azaldı. O nedenle Rusya Atom Enerji Kurumu Rusatom Siemens şirketiyle bir anlaşma yaptı. Reaktör yapımında ortaklaşa çalışacaklar. Bu santralda daha önce dünyada hiç denenmemiş teknolojiler kullanılacağı haberleri var. Bunun hiç riski yok mu? V.İ. Hayır. Çernobil deneyiminden herkes gerekli dersleri aldı. Bizde bir deyiş vardır. Dayak yiyen acısını bilir. Ama dayak yemeyen bilmez deriz. Çernobil tecrübesinin sonuçlarını göz önünde bulundurarak şimdiki çalışmalarımızı yürütüyoruz. Söz konusu olan en çağdaş reaktördür. Ayrıca da aynısı Rusya’da, Çin’de ve Hindistan’da kuruldu. Çalışıyor. Dünyanın en ağır uçağı bile o reaktörün bulunduğu tesise düşse o tesise de reaktöre de hiçbir şey olmaz. Yani günümüzün en güvenilir reaktör tipidir. 2022’ye kadar Rusya’da o tipten 10 yeni reaktör daha kurulacak. Bu santral için protestolar olduğunu biliyoruz. Daha geçenlerde elçiliğimizin önünde bir gösteri düzenlendi. Ben göstericilere şöyle seslenmek istiyorum: “Bizim elçiliğin önünde protesto yapmak mantıklı değil. Siz kendi Enerji Bakanlığınızın önünde gösteri yapın. Türkiye Japonya’yla aynı anlaşmayı imzalarsa Japonya Büyükelçiliği önünde de protesto gösterisi düzenleyin.” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle