24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 OCAK 2011 CUMARTESİ KÜLTÜR CUMHURİYET SAYFA [email protected] 17 Economist, ‘ucube’ sözünü ‘İki büyük çirkin taş blok’ başlıklı yazıda ele aldı SELAM OLSUN ÜLKÜ TAMER Geçen hafta Gaziantep’teydim. Jorge Amado’nun sözlerinden yola çıkarak söyleyeyim, “anayurdumda”… Ne demişti Amado: “İnsanın anayurdu çocukluğudur.” Ben de sık sık gider oldum çocukluğuma. Her keresinde yeni şaşkınlıkları yaşayarak. Bu muydu benim doğup büyüdüğüm kent? Otuz beş bin nüfus iki milyona dayanmış. Bir uçta Şehreküstü, bir uçta Başkarakol vardı. İkisi de kentin ortasında şimdi. Faytonlara binerek sahreye (mesireye) gittiğimiz Kavaklık, Sarıgüllük yapılarla, sitelerle dolu. Bu “büyüme”de iki şey dikkatimi çekti. Çarpık yapılaşma yok. Parklar, ağaçlar arasında, geniş caddelerde, sokaklarda soluk alarak, gözleriniz tedirgin olmadan dolaşabiliyorsunuz. Dilerseniz, koruma altına alınıp eski biçimleri korunarak yenilenen Antep evleri arasında da… Sözgelimi, çocukluğumun geçtiği Bey Mahallesi’nde… Çok göç almış Antep. 1940’larda kentteki Anteplilerin yaklaşık yüzde doksanı “has” Antepliydi. Şimdi bu oran yüzde on sekizlerde. Ama Antep bu. Başka yerlerden gelenlerin büyük çoğunluğunu “asimile” etmiş, onları da Antepli yapmış sanki. Son yolculuğumda iki etkinliğe katılmam söz konusuydu. 25 Aralık, Antep’in Kurtuluş Günü. Bu yıl 89’uncusu kutlanıyordu. Özel Sanko Okulları’ndaki şenliğe katıldım bir gün önce. Kısa bir de konuşma yaptım öğrencilere. Onların şarkılarını, türkülerini dinledim, gösterilerini izledim. Gerçekten etkileyiciydi. Okulun sanata, kültüre verdiği önem ve değer, başka okullara örnek olacak nitelikte. Kimi zaman kapıldığım umutsuzluk okulda semtime bile uğramadı. İkinci etkinlik çok daha büyük çaptaydı. Kurtuluş Savaşı sırasında Antep savunmasında yer almış yirmi kadar kişiye birer “şükran plaketi” sunuldu. Şehitler Anıtı’nın küçük birer maketi… Elbette hiçbiri artık yaşamıyor onların. Çocukları ya da torunları, babalarının, dedelerinin adına (anısına) plaketlerini aldılar. Ben de vardım aralarında. Babamın, İpekçi Tahsin’in plaketini gururla aldım. Bana verilmiş hiçbir ödül beni bu kadar mutlu edemezdi. Üçbeş kelime söyledim ödülü alırken: “Yazdığım bir şiirde ‘Geceleyin gökyüzünden / Güneş topla benim için’ demiştim. Yaklaşık doksan yıl önce geceleyin, zifiri karanlıkta, hiçliğin ortasında bu insanlar güneş topladılar. Bugün karanlıkta değilsek, bizi onların topladığı güneşler aydınlatıyor.” Gaziantep Ticaret Odası’na, Başkanı Mehmet Aslan’a bu tören için teşekkür etmek boynumun borcu. Mehmet Aslan dedim… Yıllardır dinlediğim en güzel konuşmalardan birini yaptı törende. İçten, yalın, etkili… Söz verdiler, bir CD’sini yollayacaklar konuşmanın. Sizlerle de paylaşmak isterim. Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey, kentin kimliğini koruyarak gelişmesine büyük önem veriyor. Çok da seviliyor. Bakırcılar Çarşısı’nda yaşlıca bir bakırcı, “Ben MHP’liyim” demişti. “İl Yönetim Kurulu’ndayım. Seçimlerde oyum elbette MHP’ye… Ama Belediye Başkanlığı için Asım Güzelbey’e oy veririm.” 25 Aralık akşamı Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin kurtuluş gününü kutlama etkinliği vardı. Güzelbey’in konuşmasını dinlerken, gösterileri izlerken, “İyi ki” dedim kendi kendime, “iyi ki o insanlar karanlıkta güneş toplamayı başarmışlar…” ‘Kars’taki heykeller Kültür Servisi Başbakan Tayyip Erdoğan, “İnsanlık Anıtı” heykeline yönelik açıklamalarını eleştirenleri “entelektüel despot” diye niteledi. Erdoğan’ın “ucube” demediğini savunan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ise Erdoğan’ın dedim” açıklamasının ardından “Ortamı yumuşatmak istedim ama başarılı olamadım” dedi. Erdoğan, AKP İl Başkanları Toplantısı’nda sözkonusu heykelle ilgili yine tartışma yaratacak açıklamalarda bulundu. Erdoğan, “İçlerindeki despotizmi yıkamayanlar, içlerindeki o görünmez krala da çıplak dedirtmek istemiyorlar” diye konuştu. Kendisini eleştirenlere ağır sözlerle yanıt veren Erdoğan, “Bunlar mürebbidir, mürebbiyedir. Allamei cihandır. Her şeyin en iyisini bunlar bilirler. Her türlü özgürlüğü savunurlar ama bir o kadar da entelektüel despotturlar. Heykel için ucube derken kralın da çıplak olduğuna işaret ettim” dedi. Erdoğan, şöyle devam etti: “Gözü olan herkes güzelle çirkini, estetikle ucubeyi ayırır. İzmir Karşıyaka Belediyesi talip olmuş, ne kadar güzel. Gelsin alsın. Ben o tarihi eserlerin olduğu yerde böyle bir olayın yaşanmasına müsaade edemem.” dedi. güvende değil’ Arınç, “Yanlış bir şey yaptı. Yani Başbakan’ın söylemek istediği çok açık. O da kendince doğru bir iş yaptığını görüyor. Allah bizi o durumda bırakmasın” yorumunu yaptı. İngiliz “The Economist” dergisi de Erdoğan’ın heykele yönelik tavrını “Kars’taki heykeller Erdoğan etraftaysa güvende değil” diye değerlendirdi. “İki büyük ve çirkin taş blok” başlığıyla yayımlanan makalede, “Bazılarının Erdoğan’ın bunu seçim yaklaşırken, milliyetçi duygulara yönelik söylediğinden şüphe duyduğunu” kaydetti. Güneş Toplayanlar ‘Durumu çok zor’ Başbakan’ın “ucube” sözünü yalanlayan Günay’a Başbakan Yardımcısı Bülent ‘Üzüntüyle karşıladık’ Ermenistan Dışişleri Bakanı Edvard Nalbantyan Erdoğan’ın yaklaşımının “üzüntüyle karşılandığını”, anıt yıkılırsa iki ülke arasındaki normalleşme sürecinin zarar göreceğini söyledi. Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise “Bu bizim iç meselemiz” dedi. Günay: Başaramadım Öte yandan Günay, Erdoğan ile sanat çevreleri arasındaki tartışmaları yatıştırmak için çaba sarf ettiğini belirtirken “Yapmam gerekenleri yaptım, ama başarılı olamadım” İranlı muhalif yönetmen Cafer Penahi’ye İzmir’den destek haftası Warhol’un Diana ve Charles’ı açık arttırmada Kültür Servisi Andy Warhol’un, Prenses Diana ile Prens Charles portreleri açık artırmada. Diana ile Charles’ın evlilik yıldönümleri için 1982’de Warhol tarafından yapılan portreler, 3 milyon 114 bin 320 pound’a (yaklaşık 7 milyon TL) satışa çıktı. Söz konusu portreler, bir koleksiyoncu tarafından satın alınmasından sonra 1982’den bu yana hiç gün yüzüne çıkmamıştı. 1987’de hayata veda eden Warhol, 20. yüzyılın en önemli sanatçılarından biri olarak kabul ediliyor. Sansüre tutulan ayna DİLEK TUNALI Brit adayları açıklandı Kültür Servisi 2011 Brit Ödülleri adayları belli oldu. Geçen yılın en çok konuşulan gruplarından “Arcade Fire”, “Uluslararası Grup” ve “Uluslararası Albüm” kategorilerinde Brit Adayları arasındaki yerini alırken, “Tinie Tempah”, 4 dalda aday oldu. “En İyi Erkek Sanatçı” dalında Mark Ronson, Paul Weller, Tinie Tempah, Robert Plant, Plan B isimleri aday gösterildi. “En İyi Kadın Sanatçı” dalında ise Cheryl Cole, Ellie Goulding, Laura Marling, Paloma Faith ve Rumer aday isimler. 15 Şubat’ta gerçekleşecek ödül töreni, Londra O2 Arena’da gerçekleşecek. “Bir film yönetmeni film yapmadığı zaman hapiste gibidir. O küçük hücreden kurtulduğunda bile, daha geniş bir hücrede olduğunu düşünür.” Cafer Penahi’nin bu sözleri, yaratmaya ve insanlığı ileri bir çizgiye taşımaya yüklendiği misyonun, onu sadece bulunduğu ülkenin sınırları içinde değil, dünya düzleminde de yalnızlığa ve yaratmanın mahkumiyetine ittiğini belirtir tarzdadır. “Ayna” filminde küçük kız, Tahran’ın caddelerinde bir ‘ayna’ olur. Trafiğin sesi, gürültü bir homurdanma gibidir. Değişikliği sindiremeyen bir toplumun anksiyetesi, ayna rolünü üstlenen küçük kızın, okul çantası, parasızlığı ve alçıdaki koluyla, evinin yolunu bulma çabası içinde bütünleşip metafora dönüşür. Küçük kız İran’dır, İran’daki kadın, erkek, çocuktur. Doğu masalı yaklaşımı, ana sorundan ikincil hikâyelere ve sonra anayola çıkmamızı sağlayan daireselliktedir. Spontane olan bu görünüm iyi incelendiğinde göstermeye ilişkin estetiğin inceliklerini sunar. Örneğin, trafiğin ortasında kaza yapan aracın vinçle kaldırılması yan anlam olarak cezaları, idamları çağrıştırabilir. Durumunun öğrenilmesinin ardından uzun zamandır nedensiz bir şekilde tutuklu kalan Penahi’ye biçilen suç, ‘yeşil bir atkı’ ile katıldığı İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi, İran’da 6 yıl hapis cezasına çarptırılan film yönetmeni Cafer Penahi için bir destek haftası düzenledi. Sabire Soytok, İran halkının yaratıcı sinemaya sahip çıktığını anlattı. Montreal Film Festivali’ndeki görüntüsüne atfedilir. İşin aslı ise 2009’daki HatemiAhmedinejad çatışmasındaki muhalif tavrı ve yine sinemaya ayna görevi yükleyeceği belgesel hazırlıklarının yolunu kesmektir. Dünya sinemacılarının başlattığı kampanya en son 21 Aralık 2010 tarihli haberlerle yeni bir ivme kazanır. Bizden ise Türkiye’ye komşu, sinemamıza (kabul edilsin ya da edilmesin) esin kaynağı olan bir sinemacıya kurumsal ya da bireysel anlamda cılız bir destek çıkmıştır (istisnalar hariç). Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Film Tasarımı Bölümü, (Yrd. Doç.Dr. Sabire Batur Soytok ve Cenker Ekemen’in önderliğinde) Penahi’ye destek girişimi olarak bir dizi etkinlik başlattı. Bu etkinlik ‘aydın sorumluluğunu’ yeniden hatırlatıp meslektaşımız Penahi’nin özgürlüğüne kavuşması, yeniden sinema yapabilmesi adınadır ve farklı versiyonlarla devam ederek ve Penahi sinemasına gönderme yapan kısa filmleriyle pekiştirilecektir. Sabire Soytok, “İran Sinemasında Sansür ve Yaratıcılık” başlıklı konferansında, Farabi Film Enstitüsü’ndeki çalışmaları ve gözlemlerini aktarırken, Humeyni’nin bir ‘kaset lideri’ olarak bilindiği yıllarda, cuma hutbelerine propaganda amaçlı çekip gönderdiği kasetlerin aslında tüm totaliter rejimlerde olduğu gibi İran’da da sinemanın kitleler üzerindeki etkileyiciliği gösterdiğinin altını çizmiştir. Ayna Humeyni’nin söylemi o kadar halkçı ve sol tandansa yakındır ki, ‘devrim’ gibi algılanır. Sonradan bunun bir devrim değil ‘rejim değişikliği’ olduğu anlaşılır, devrim ilerici olandır. Soytok’un gözlemleri doğrultusunda İran halkı kendi sinemasına sahip çıkmıştır. Örneğin, İran’da popüler sinema yerine yönetmen sineması bilinmektedir ve tercih edilmektedir. Sansür engel değil yaratıcılığı pekiştiren bir unsur gibidir. Penahi’nin filmlerinde de böyledir. “Daire”de, kadınlara yasaklanan sigara, filmin sonuna kadar bir türlü içilemez ve İran’daki kadınların durumuyla parallelik taşıyan bir leitmotive’e dönüşür. Penahi’ye en ağır ceza verilmiştir, İzmir’de DEÜGSF Film Tasarımı Bölümü önderliğinde gerçekleştirilen “Penahi Haftası”, Türkiye’de daha geniş katılımlı bir destek çağrısıdır. Bugün ‘uygunsuz’ heykellerin ortadan kaldırılması kararı, yarın ‘uygunsuz’ filmlerin, romanların, resimlerin de akıbetini belirler gibidir. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle