18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 OCAK 2011 ÇARŞAMBA CUMHURİYET DİZİ SAYFA 9 ‘Malatyalıyım. Büyükannem muhtemelen Kürttü’ demesi birçok kişiyi de benzeri söylemlere itiyor Özal Kürtlüğünü açıklıyor K ürtlük ve Kürt olmak sorununa eğilen Turgut Özal; North Caroline eyaletindeki üniversitedeki Kürt ve PKK sorunu üzerinde konuşmasının başlarında önce “1983 seçimlerinde ‘askerlerin hazırladığı plana rağmen’ seçildiğini ve partisinin seçimi kazanarak tek başına iktidara geldiğinden” söz ediyor ve sonra: “Malatyalıyım. Büyükannem muhtemelen Kürttü” diyor. Cumhurbaşkanı’nın Kürtlüğünü açıklaması pek çok kişinin Kürt kökenli olduğunu açıklamasına önayak oluyor. Nitekim bir zaman sonra SHP Genel Başkanı Erdal İnönü de “kanında bir miktar Kürt kanı olduğunu” söyleyecek. Muhalefet kaygılı. 1991 yılının mart ayı, DYP lideri Süleyman Demirel ile Turgut Özal arasında Kürt sorunu tartışmalarının yoğunlaştığı günleri kapsıyor. Demirel, “Kuzey Irak aşiret reislerinden Talabani ile yapılan görüşmelerden fevkalade rahatsızız” diyor. Talabani’nin özellikle “Türkiye bize siyasal destek verdi” sözünden... “Neler konuşulduğunu bilmiyoruz” diyor: “Açıklayın diyoruz, açıklamıyorlar.” “Bakın, adam çıkmış (Talabani) PKK’yi vatansever bir örgüt ilan ediyor. PKK ki 45 bin kişinin ölümüne neden olmuştur Türkiye’de... Böyle bir ekiple yan yana olan kişilerle konuşularak acaba Türkiye’nin menfaatına mı hareket edilmiştir.” Şenel, polis kurşunuyla ölmüş İstanbul Haber Servisi Beyoğlu Balo Sokak’ta iki ortağı bulunan barın sahiplerinden birinin hisselerini bir başkasına devretmesiyle başlayan kavganın ardından çıkan ve biri bar çalışanı 2 kişinin öldüğü silahlı çatışmada yoldan geçerken kurşun isabet eden Aziz Şenel’in polis kurşunuyla öldüğü belirlendi. Beyoğlu’ndaki silahlı kavgaya ilişkin gözaltına alınan 7 kişi dün adliyeye çıkarıldı. Yapılan kriminal incelemede olay sırasında yoldan geçerken isabet eden kurşunla ölen Aziz Şenel’in polis memuru tarafından vurulduğu belirlendi. Aziz Şenel’in vücudundan çıkan merminin kaçarken ateş eden Abdülbaki K’ye karşılık veren bir polis memurunun silahından çıktığı belirlendi. Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği’nde görevli polis memurunun da Beyoğlu Adliyesi’nde ifade vereceği bildirildi. Polis memurunun 2003 yılında da girdiği bir çatışma sırasında boynundan vurularak ağır yaralandığı belirtildi. Beyoğlu’ndaki çatışmada Aziz Şenel ile Ali Özman yaşamını yitirmişti. Cizre savaş alanına döndü ŞIRNAK (Cumhuriyet) BDP içerisinde faaliyet yürüten Demokratik Özgür Hareketi (DÖKH) tarafından Şırnak’ın Cizre ilçesinde düzenlenen yürüyüşe polis tarafından izin verilmeyince olaylar çıktı. Bir grup, çevik kuvvet polisine molotofkokteyli, havai fişek ve taşlarla saldırdı. Polisin gaz bombaları ve tazyikli su ile karşılık vermesi üzerine arbede çıktı. Göstericiler İdil yolu üzerinde bulunan Karayolları 95. Şube Şefliği’ne ait binaya da molotofkokteyli ve taşlarla saldırdı. emirel: Tartışma zarar verici bir noktaya geliyor Soru: “Çankaya’nın bu adımlarının arkasında sizce hangi etkenler var?” Demirel: “Dikkati çeken, Körfez savaşı bitince Talabani ile görüşülüyor. Bu olay tek başına değil. 2932 sayılı Kanun’la beraber geliyor. Bu kanun herkesin Türkçe konuşmasını mecbur eden kanun değildir. Ama bunu nasıl ortaya koydular: Sanki Türkiye’de Kürtçe konuşulması yasakmış, hükümet, daha çok Çankaya, Türkiye’deki Kürt kökenli insanları kurtarmaya çalışıyormuş. Burada bölücülük vardır. 1983 senesine kadar böyle bir konu yoktu. 8 sene Türkiye’yi idare etmişlerdir. Farz edelim ki böyle bir yasak vardı, 8 senedir neredeydiniz? Geçen salı günü Meclis’te ANAP Sözcüsü Van Milletvekili, ‘Sorun bu değildir. Halk zaten kendi arasında konuşuyor’ dedi. Öyleyse sorun ne? Sorun bence Türkiye birliği, çok aziz bir varlıktır, onun istismarıdır. Daha doğrusu bu Kürt konusunu istismar etmek suretiyle Türkiye’nin birliğine zarar vermek noktasına geliyor bu iş. Onun için mahkemelik olduk bunlarla. (Çankaya’yı ihanet ve dalalet ile suçlamasından sonra Özal’ın açtığı davayı söylüyor.) Türkiye’nin birliğinin bozulmasını kim aklına korsa ve bu hususta adım atarsa bu ‘gaflettir, dalalettir, hıyanettir’. ...Bence fevkalade zamansız, şuursuz bir tartışma açmıştır Çankaya. Hedef şudur: ‘Rey avcılığı’” “Ama Çankaya anayasa paketi öneriyor muhalefete?” Demirel, sözlerini “Bunların hepsi can havlidir. Can havli için her şeyi yapsın da Türkiye’nin birliğini parçalamaya kalkışmasın... Bütün bu Kürt işini, Talabani’yi, lisan yasağını, hepsini bir bütün olarak düşünmek lazım” diye sürdürüyordu. Çankaya’nın önayak olduğu yeni Kürt politikasının ana öğelerine saldırıyordu: “2932 sayılı Kanun kalksın diye iki sene önce Meclis’e kanun teklifi getirdiler. Orada reddettiler. Niye reddettiler? Pekiyi 2 sene evvel neredeydin? Bu teklif getirildiğinde neredeydin? Hakikaten bu kadar seviyorsan bu insanları, açlıktan, yokluktan kurtar... ...Birtakım insanların kafasında Kürdistan kurmak vardır. Oraya kadar varmadıkça bu kafada olan insanları tatmin edemezsiniz. Beyaz Saray’dan soruyor: ‘Kürt devletine karşı mısınız?’ ‘Karşıyız’ diyor ama o adamları koruyor bir taraftan.” Sözü edilenin, ne mene şey olduğu, Türkiye’yi ne ölçüde bağladığı bir türlü öğrenilemeyen Ortadoğu için ‘stratejik işbirliği’ konusunda da Demirel aykırı düşünceler içinde: “Siz, ABD’ye yanaşmışsınız, onun dümen suyuna girmişsiniz. Onlar onurlu bağımsızlığı düşünmüyorlar. Bu, cinayettir. Bir terim var: ‘Kurtla aynı sofraya oturan, misafir değil, kurdun yemidir’ diye...” D Ecevit: Bumerang gibi E cevit de kaygılıydı: “Sayın Özal’ın Irak’ta bir federasyon kurulmasını, hatta Irak Kürtlerinin ayrı bir devlet kurmalarını özendirirmiş gibi sözler söylemesi çok sakıncalıdır” diyor ve şunları ekliyordu: “Böyle girişimler ve düzenlemeler bir bumerang gibi geri dönüp Türkiye’yi vurur. Nitekim öyle oldu. Iraklı Kürt liderleri, ‘Öyleyse Türkiye’de de federasyon kurulmalı’ ve ‘Iraklı Kürtlerin kuracakları ayrı devlete Türkiye’nin Güneydoğusu da katılmalı’ yollu demeçler vermeye başladılar. Bu gelişmelerle birlikte, Belçika Parlamentosu’nda, Avrupa Parlamentosu’nda, Türkiye’nin içişlerine karışma eğilimi gösteren kararlar alındı. Batı Avrupa’nın bazı siyasal çevrelerinde, Türkiye’nin bölünmesini öngören Sevr Antlaşması’nı diriltme çabaları açığa vuruldu.” Türkiye’nin bütünlüğünü gözeten bu demeçlere karşın, hükümet Talabani ile Barzani’nin temsilcisi Dizai ile görüşmelere ara vermedi. İlk görüşmelerde Türkiye’den maddi hiçbir şey istemeyen Kürt liderleri Bağdat’a karşı savaş verdikleri için olacak ikinci gelişlerinde silah, yiyecek ve hatta para istemeye başladılar. Akdeniz’de 3 dilli takvim MERSİN (Cumhuriyet) Mersin’de, BDP’li Akdeniz Belediyesi, yeni yıl hediyesi olarak dağıttığı takvim ajandalarını 3 dilde hazırladı. Belediye, takvim ve ajandalarda Türkçenin yanı sıra Kürtçe ve Arapça’yı da kullandı. Takvimde tüm gün ve ay adları 3 dilde yazılırken ajandada Mersin’in tarihçesi, turistik yerleri, kent rehberiyle önemli gün ve haftalar da üç dilde anlatıldı. 3’ü çocuk 10 kişi tutuklandı VAN (Cumhuriyet) Van’da BDP tarafından yapılan basın açıklamasının ardından polise taş, havai fişek ve molotofkokteyli ile saldırdığı gerekçesiyle gözaltına alınan 36 kişiden 22’si tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edildi. Bu kişilerden 3’ü çocuk 10’u tutuklanırken 12 kişi ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. 1997’de tanıklar Özal’ın planlarını açıklıyor: urgut Özal’ın Körfez savaşının sona ermesinden sonra 1991’de Kürt sorununun çözümüyle ilgili görüşleri, “gayri resmi kişilerle” yaptığı girişimler ayrıntılarıyla kamuoyuna yansımadı. 1997’de Güneydoğu’da terör örgütü ile çatışmalarda PKK’nin yenik düştüğü açıklanıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri, bölgedeki durumu yerinde görmeleri için büyükçe bir gazeteci grubunu Güneydoğu’ya götürüyor. Gazetecilerin bu geziden sonra yazdıkları durum şudur: “PKK tükenmiş, yenik düşmüştür.” Durum o kadar açıktır ki; TSK, teröristlerle mücadelede en alt düzeye inildiğine göre, artık hükümetin (hükümetlerin) bölgenin sosyal ve ekonomik kalkınmasına el atmasını ‘resmen’ istiyor. Bu isteğini gazeteciler kanalıyla duyuruyor. Güneydoğu’ya giden gazeteciler grubunda bulunan İsmet Berkan (Radikal) sorunu çeşitli yönleriyle inceleyen yazısının sorumluluk bölümünde şöyle yazıyor (28 Kasım 1997): “Tartışmamız ve eleştirmemiz gereken kişiler, 13 yıldır konuya hâkim olamayan, önderlik yapan kişilerdir. Ve eleştirilerin başında da sorunla ilgili görüşleri nedeniyle Turgut Özal geliyor.” T Kürt sorunundaki önemli gelişmeler Önce kısa bir giriş ve zorunlu bir açıklama: Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 1991 yılında gayri resmi kişilerle gazeteciler PKK ile, Kuzey Özal’dan başlayarak Irak Kürtleriyle doğrudan olmayan görüşmeler başlattı ve geliştirdi. Kürt sorununun 2010’da tartıştığı öğelerin hemen hepsi 1991 sürecinde başladı ve tartışıldı. Federasyondan tutun da konfederasyona ve 2010 yılında sonuca bağlanmaya çalışılan PKK’nin uzun süreli ateşkesine kadar hemen her konu 1991’de gündemdeydi. 2010’daki olayları izlerken 1991’de çevrilen bir filmi adeta yeniden izliyor duygusuna kapılmamak olanaksız. 2010’daki gelişmelerle 1991’deki olayların birbirine benzerliğini anlatabilmek veya anlayabilmek için örneğin; Cüneyt Arcayürek’in Mayıs 2000’de yayımlanan “Kriz Doğuran Savaş” kitabındaki 1991’deki olayları ve gelişmeleri ayrıntılarıyla hikâye eden bölümleri okumak yeterli. Zaten 11 Cumhurbaşkanı 11 Öykü yazı dizisindeki bütün anlatımlarda... örneğin Özal’ın Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı dönemindeki olaylarla gelişmeleri anlatan bölümlerin yazımında; C. Arcayürek’in 1999 yılından itibaren arka arkaya yayımlanan “Büyüklere Masallar Küçüklere Gerçekler” kitap dizisinden yararlandık. Bu kısa ve zorunlu açıklamadan sonra 1991’in o heyecanlı olayları içeren gelişmelere dönebiliriz... 5 genç kaza kurbanı Trabzon’un Vakfıkebir ilçesindeki trafik kazasında antremandan dönen 5 tekvandocu yaşamını yitirdi. Sporcuların bulunduğu otomobilin sürücüsü Uğur Kasım (24) önceki akşam direksiyon kontrolünü yitirdi. Takla atarak yoldaki altgeçidin ayağına çarpan otomobilde tekvandocu gençlerden Emanet Özlem Akagündüz (18) ve kardeşi Ümitcan Akagündüz (14) kaza yerinde, Fatma Yıldırım (17) ile Abdul Ziya Bostan (19) ve Fatih Kasım Fırtına da (22) ağır yaralı kaldırıldıkları hastanelerde öldü. Ağır yaralanan sürücü Uğur Kasım ameliyat edildi. Ölen gençlerin cenazeleri gözyaşları arasında toprağa verildi. ‘Cumhuriyet değerlerine saldırı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınmak istemesine tepki gösterdi. Öztrak, “Para basmak egemenliğin göstergelerinden biridir. Dolayısıyla Merkez Bankası egemenliğin göstergesi olan bir kurumdur. Bu kurumu, başkent Ankara’dan İstanbul’a taşımak açıkça Cumhuriyet’in temel değerlerine saldırıdır” dedi. ÖSYM Başkanı adliyede C MY B ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanı Prof. Ali Demir, KPSS sorularının sızdırıldığı iddiasıyla soruşturma yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Şadan Sakınan ile görüştü. Ankara Adliyesi’ne dün öğle saatlerinde giden Demir, Başsavcı Vekili Sakınan ile bir süre görüştükten sonra adliyeden ayrıldı. YARIN: TANIKLARIN AÇIKLAMALARI C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle