18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 4 HABERLER CUMHURİYET 12 OCAK 2011 ÇARŞAMBA Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Ertekin, HSYK seçimlerinin perde arkasını bir raporla paylaşacak Pazarlıkları açıklayacak BAKANLIĞA TAVIR NEDENİYLE 50 ÜYE İSTİFA ETTİ Dernek içerisinde aralarında eski Anayasa Mahkemesi Raportörü Osman Can’ın da bulunduğu bir grubun, bakanlık listesinden adaylığı desteklediğini anlatan Ertekin, “Biz despotik uygulamaların sürmemesi, demokratikleşme, sivilleşme gerektiğini söyledik. Bizim görüşümüz ağırlık kazandı ve seçimlere bağımsız girdik” dedi. Demokrat Yargı Eşbaşkanı, Adalet Bakanlığı’na karşı tavır aldıkları için 50’ye yakın üyelerinin istifa ettiğine dikkat çekerken Osman Can’ın da derneğin etkinliğini azaltıp uzaklaştığını vurguladı. Ertekin, üyelerinin istifa etmesinin nedenini “Yeni hâkim iktidarına, despotizmine karşı çıktığımız için ayrıldılar” sözleriyle ortaya koydu. raporla açıklayacak. Raporda, seçim sürecinin tartışmalı ismi Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İbrahim Okur ile “ne görüştüklerini, Okur’un kendilerine neler söylediğini, kendisinin Okur’a anlattıklarını” ayrıntılı biçimde açıklayacağını kaydeden Ertekin, Adalet Bakanı Ergin ile yaptıkları görüşmeye de raporda yer vereceğini bildirdi. Orhangazi Ertekin, HSYK üyelik seçim sürecinin kamuoyu tarafından çok iyi bilinmesi gerektiğine işaret ederek, demokrasi söylemleriyle yavaş yavaş yaşanan faciaların anlaşılması için bunun gerekli olduğunu kaydetti. Ertekin’in raporunda “güdümlü sivil toplum örgütü” de irdelenecek konular arasında yer alırken, eski mevkidaşı Osman Can’ın “icraatına” ilişkin de yaklaşık 10 sayfa ayırdı. Orhangazi Ertekin, Adalet Bakanlığı’nın HSYK üyelik seçimlerinde, “yüksek yetkilisinin” kendilerinden bildirecekleri üç adayı “bakanlık listesinden” aday göstermeyi önerdiklerini bildirdi. Ertekin, kendilerine seçimde ittifak önerisini getirenlere, “3 değil 16 kişiyi de aday gösterseniz bunu kabul etmeyeceğiz. Önemli olan Adalet Bakanlığı’nın liste düzenleyecek güç olmadığıdır. Bakanlığın liste hazırlaması gayrimeşru, antidemokratik bir uygulamadır” dediklerini aktardı. Adalet Bakanlığı’nın ittifak önerisinin dernek yönetiminde tartışılma GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Amerika’nın imparatorluk projesi çökerken geride düş kırıklığı ve öfke bırakıyor; faşizmi anımsatan siyasi biçimlerin yeşermesine uygun verimli bir toprak oluşuyor. Arizona’nın, Tucson kentinde, geçen hafta, bir senatörü başından ağır yaralayan, biri hâkim olmak üzere altı kişiyi öldüren, en az 20 kişiyi yaralayan silahlı saldırıyı bu bağlamda okuyabiliriz. Düş Kırıklığı ve Şiddet İLHAN TAŞCI ANKARA Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Orhangazi Ertekin, HSYK üyelik seçimleri öncesinde Adalet Bakanlığı’nın kendilerinden ittifakla seçime girmek üzere 3 aday istediğini açıklarken; hem Adalet Bakanı Sadullah Ergin hem de eski Müsteşar Yardımcısı İbrahim Okur ile yapılan görüşmelerin perde arkasını raporla paylaşmaya hazırlanıyor. “Biz demokrasi istiyoruz” adı verilen raporla, seçim sürecindeki pazarlıklar, Osman Can’ın “icraatı” ve “güdümlü sivil toplum”a kadar çok sayıda konuya ilişkin sır perdesi aralanacak. Adalet Bakanlığı, seçim sürecinde “liste yok” demişti. Demokrat Yargı Eşbaşkanı, Beypazarı hâkimi Orhangazi Ertekin, 17 Ekim 2010 tarihinde yapılan HSYK üyelik seçimleri öncesinde yaşanan “pazarlıkları ve tartışmaları” son düzeltmelerini yaptığı “Biz Demokrasi İstiyoruz” başlıklı 100 sayfalık sı sırasında, Osman Can’ın da aralarında bulunduğu ve bakanlığın önerisine sıcak bakanlara, bir üyenin “Biz Kemalist diktaya karşı çıkmak için yola çıktık ama vurgumuz Kemalizme değil diktayaydı. Oysa görüyorum ki sizin derdiniz diktayla değil, Kemalizmleymiş” dediğini belirterek“Bence bu tarihe geçecek ve yaşadıklarımızı ilerde özetleyebilecek bir söz” değerlendirmesini yaptı. HSYK üyeliklerinin seçimi sırasında Adalet Bakanlığı’nın liste hazırladığı, hâkim ve savcılara baskı yapıldığı yönündeki haberler üzerine bakanlık, şu açıklamayı yapmıştı: “İddialar gerçek dışıdır. Bunlar, seçim sürecini etkilemek, seçime ve seçim sonuçlarına gölge düşürmek isteyen çevrelerce yapılan propagandadan ibarettir. Kaldı ki anayasa değişikliği ile hâkim ve savcılara ilişkin tüm yetkilerini HSYK’ye devreden bakanlığımızın bu yönde kullanabileceği bir yetkisi de bulunmamaktadır.” ‘Özel bir ülke’ ABD’de, halkın, “kaderi dünyayı yönetmek olan” özel bir ülkede yaşadıklarına olan inancı, egemen ideolojinin bel kemiğini oluşturur. Ancak bu inançla, gerçeklik arasındaki mesafe, özellikle 1990’ların sonuna doğru, ABD’nin küresel çapta ekonomik üstünlüğünün, kültürel liderliğinin sarsılmaya başlamasıyla giderek büyüdü. Böylece oluşan açığı, askeri güce dayanarak kapatma çabası, bir imparatorluğa geçiş projesi, 11/09 saldırısından sonra, Bush yönetimince, abartılı iddialarla birlikte uygulanmaya kondu. On yıl sonra, bu imparatorluk tacının ilk mücevherleri olması beklenen Afganistan ve Irak, birer fiyasko oluşturuyorlar. Çin, ABD’nin en büyük rakibi ve kreditörü olarak yükseldi. Dünyada kıymetli minerallerin tekelini eline geçirmeye doğru ilerleyen Çin’in, şimdi de bir “hayalet uçak” yapmayı başarmış olması, ABD’yi mali olarak çok güçlü bir ülkeyle silahlanma yarışına girme olasılığıyla karşı karşıya bıraktı (Silahlanma yarışının, SSCB üzerindeki etkilerini anımsıyor musunuz?). Üç yıldır, ABD halkı yüksek işsizlikle, belirgin bir yoksullaşma ile boğuşuyor; tüketim seviyesi ve refahı düşüyor. Devletin mali krizi, uluslararası alanda iktidarsızlık, egemen ideolojinin realite içindeki temel destekleyicilerini giderek yıkıyor. DANIŞTAY’A ‘ENGELLEDİN’ TEPKİSİ İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN TORBA YASA’YA EK DÜZENLEME Ergin: Hep birlikte özür dilemeliyiz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Danıştay Başkanı Mustafa Birden’in özür beklentisine, “Bir özür borcu varsa adalet bekleyen, yıllardır dosyalarında karar bulamayan vatandaşlarımızdan topyekun bir özür borcumuz var. Yüksek yargının, siyaset kurumunun hep birlikte...” sözleriyle karşılık verdi. Ergin, AKP iktidarında 4 bin 900 civarında hâkimsavcı alındığını belirtirken bu yıl içinde 45 sınav açılacağını, hukuk mezunları ve avukatlardan hazırlanmalarını istedi. Sadullah Ergin, Adalet Bakanlığı’na gelişinde, gazetecilerin Danıştay Başkanı Mustafa Birden’in kendisinden özür beklediği yönündeki açıklamalarına ilişkin sorularını yanıtladı. Bakanlığın yaptığı tespitlerden kimsenin rahatsız olmaması gerektiğini kaydeden Ergin, “Bizim söylediklerimizde bir yanlış varsa, Danıştay 4 tane yürütmeyi durdurmayı vermemişse, iptal kararları vermemişse, Anayasa Mahkemesi’nin mevzuata uygunluk kararlarından sonra bile bu yürütmeyi durdurmaları vermişse bunları tekrar kendisinin değerlendirmesi lazım. Bir özür borcu varsa adalet bekleyen, yıllardır dosyalarında karar bulamayan vatandaşlarımızdan topyekun bir özür borcumuz var. Yüksek yargının, siyaset kurumunun hep birlikte...” diye konuştu. lundu. Adalet Bakanlığı’nı ve Bakanı suçlamanın çözüm olmadığını belirten Ergin, Danıştay Başkanı’nın “Bakan’ın yaşı kadar hizmet eden yargıç var” sözlerine, “Bakan’ın yaşıyla başıyla uğraşarak, bunlara cevap vererek bu bekleyen cevapları karşılamış olmazsınız” karşılığını verdi. Adalet Bakanı Ergin, bu yıl içerisinde 45 sınav yapmayı planladıklarını kaydeden Ergin, “Çok sayıda hâkimsavcı alımı için sınava çıkıyoruz. Bu kadroyu güçlendirmek yapılacak ilk çalışmadır, ondan sonra diğer tedbirler de eşzamanlı olarak devam ediyor” dedi. Memura 6 ay ‘sürgün’ görevi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen ve “Torba Tasarı” olarak adlandırılan yasa tasarısına eklenen bir maddeye göre, memurlar kamu yararı ve hizmet gerekleri sebebiyle ihtiyaç duyulması halinde diğer kurum ve kuruluşlarda altı aya kadar geçici süreyle görevlendirilebilecek. Komisyonda, bazı yasalarda değişiklik öngören yasa tasarısının dünkü görüşmelerinde, Devlet Memurları Yasası’nda yapılan değişiklikler görüşüldü. Düzenleme ile memurlar ihtiyaç duyulması halinde diğer kurum ve kuruluşlarda altı aya kadar geçici süreyle görevlendirilebilecek. Bu görevlendirme için Devlet Personel Başkanlığı’ndan görüş alınması gerekiyor. Devlet Bakanı Hayati Yazıcı düzenlemeye gerekçe olarak “Örneğin ülkenin bir bölgesinde kuş gribi var. Ama doktorlar gitmek istemiyor. Ya da Habur’da bir soruşturma yapılacak ama müfettiş gitmek istemiyor. İşte bu tür durumlar için düzenledik bu hükmü” ifadelerini kullandı. ‘Ya oyla gidersin ya da başka türlü’ Dışarıda “günah keçisi”, Çin olarak şekillenirken içerde, göçmenler, Müslümanlar, Obama’nın başkan seçilmesinden sonra, bu ikisini, siyahlıkla birleştirdiği varsayılan Demokrat Parti, muhafazakâr kesimin “poligonuna” çıkarılıyor. Metafora devam edersek, tüfek de şimdilik “Çay Partisi” gibi örgütlenmelerin, Sarah Palin gibi siyasilerin, Türkiye’ye de girmeye başlayan Murdoch gibi medya imparatorlarının sözcüsü kanaat önderlerinin elinde. Aslında, Poligon, tüfek metaforu bana ait değil. Tüfek, mermi, “dürbündeki hedef”, seçimleri kaybettikten sonra, “geri çekilme, yeniden doldur” gibi ifadeler, Çay Partisi’nin önde gelen sözcülerinin ağzından düşmüyor. Bunlar, her fırsatta, II. Anayasa’ya (iç savaştan sonra köleliği kaldıran anayasaya) nefreti, anayasanın silah taşıma, devlete karşı kendini silahla koruma hakkı verdiği varsayılan II. Maddesi’ne inancı dile getiriyorlar… Bu günkü Amerika’yı, bir tiranlık rejimi, ZOG (Siyonistlerin işgalinde bir hükümet) ile yönetilen bir ülke olarak tanımlayıp, bu bağlamda da “Bağımsızlık savaşına” hazırlanmaya gönderme yapıyorlar; kimileri de Obama’nın sağlık reformuna karşı silahlı ayaklanma öneriyor. Geçen yıl, ara seçimlerde, muhafazakâr adayların, silah, mermi gösterdikleri, Tucson’da vurulan senatör, Gabrielle Gifford’un, karşısına çıkan, çok az bir farkla kaybeden muhafazakâr adayın taraftarlarını M16 ile talim yapmaya çağırdığı, taraftarlarının Musevi asıllı senatöre yönelik “ya seçimle gidersin ya da başka türlü” tehditleri savurduğu da biliniyor. Seçim kampanyaları sırasında Palin’in internet sitesinde, Gifford ve 18 Demokrat senatörün, ABD haritası üzerinde, bir tüfeğin dürbününden görülen hedefler olarak sunulduğu da… Geçen yıl, Gabrielle’in bürosuna kimliği belirsiz birileri ateş açmış, Gabrielle, Palin ve benzerleri için, “Bu tür konuşmalara son verin, bunların bir sonucu olacaktır” uyarısında bulunmuş. Şimdi, aşırı sağın birçok söylemini, özellikle “ZOG” kavramını kullanan hareketlerin sloganlarını, YouTube’de dile getiren, bir gencin, haftalarca hazırlık yaptıktan sonra, Senatör Gabrielle’in düzenlediği bir sokak toplantısına gelerek ateş açması, göçmenlerle ilgili bir davada görev aldığı için sürekli tehdit edilmekte olan bir hâkimi öldürmesi, bir süredir giderek gerginliği arttıran, rakiplerine karşı şiddeti meşrulaştıran bu sağcı kışkırtmalardan bağımsız düşünülebilir mi? ABD’de her 100 kişiden 90’ı silahlı. Bu silahlar her yıl 30 bin kişi öldürüyor. Bu halkın öfkesi giderek artıyor, akacak bir kanal arıyor. Genelde, imparatorluk projesinin çökmeye başlamasıyla oluşan düş kırıklığının, özelde, yerel politikada, bağnazlığıyla ünlü bir eyalette, Musevi asıllı bir Demokratın senato seçimlerini kıl payı kazanmasıyla oluşan düş kırıklığıyla birleşerek, bu suikasta ve katliama yol açtığını söylersek abartmış olmayız. Şunu da eklemek gerekir: Bu tip olayların maddi zemini, önümüzdeki dönemde ortadan kaybolmak bir yana, giderek daha da güçleneceğe benziyor! [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com Vali ve kaymakam üst disiplin amiri AKP’li vekillerin verdiği bir önergeyle, valiler illerde, kaymakamlar ilçe sınırları dahilindeki kamu kurum ve kuruluşlarının taşra teşkilatında görev yapan her düzey personelin üst disiplin amiri olacak. Ayrıca aylıktan kesme cezası alanlar 5 yıl, kademe ilerlemesi durdurulanlar 10 yıl boyunca daire başkanı kadrolarına ve daha üst düzey kadrolara vali ve büyükelçi kadrolarına atanamayacak. [email protected] Meclis’e sunulan Anayasa Mahkemesi’yle ilgili tasarıda yemin metnindeki ‘Türk’ ifadesi çıkarıldı Mahkeme başkanı sultası Oylar eşitse başkanın tarafı ‘karar’ sayılacak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, parti aleyhine ihtar kararı verilmesi talebiyle mahkemeye başvurabilecek. Mahkemece verilecek süre içinde siyasi partinin savunması alındıktan sonra, bu hükümlere aykırılık tespit edilirse aykırılığın giderilmesi için ilgili siyasi parti hakkında ihtar kararı verilecek. Genel kurul ve bölümler, kararlarını katılanların salt çoğunluğuyla alacak. Oyların eşitliği halinde başkanın bulunduğu tarafın görüşü doğrultusunda karar verilmiş olacak. yasa Mahkemesi Başkanı’nın görevleri ve yetkileri arasında genel kurulun ve gerektiğinde bölümlerin gündemini belirlemek, genel sekreter ve genel sekreter yardımcılarını atamak ve görevden almak, bölümlerden birinin fiili ya da hukuki imkânsızlık nedeniyle toplanamaması halinde diğer bölümden üye görevlendirmek, gerekli gördüğü takdirde basına ve kamuoyuna mahkemeyle ilgili bilgi ve demeç vermek de sayıldı. ‘Çekimser oy’ yasağı: Tasarıya yasanın dayandığı temel ilkelere uygun hukuk anlayışı içinde” ibaresi eklendi. Görev süresini tamamlayan ancak emeklilik şartlarını taşımayan başkan ve üyelere, herhangi bir gelir getirici faaliyette bulunmamak kaydıyla, emekliye ayrılmadaki yaş ve hizmet süresine ilişkin asgari koşullara ulaşıncaya kadar son aylıklarının net tutarlarının üçte ikisi tazminat olarak mahkeme bütçesinden ödenecek. Başkana süper yetkiler: Ana ‘45 sınav olacak’ Ergin, “Hâkimsavcı sayısının yeterli noktaya taşınması için yapılan çalışmaların 2006’dan sonra çok sık kesintiye uğradığını, Danıştay’ın yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarıyla hâkimsavcı adayı alım sürecinin engellendiğini. Öncelikle YARSAV’ın kurulmasından sonra açılan ilk davada yürütmeyi durdurma kararı veriliyor” iddiasında bu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa değişikliğiyle yapısı değiştirilen Anayasa Mahkemesi’yle ilgili yasa tasarısından mahkeme başkanına “süper yetkiler”, üyelere ise “kıyak tazminat” çıktı. Genel kurul ve bölümlerinde karar alınırken, oyların eşitliği halinde başkanın bulunduğu tarafın görüşü doğrultusunda karar verilmiş olacak. Siyasi parti kapatma davası kararlarında yargılamanın yenilenmesinin de önü açılan tasarıda, yemin edilirken okunan metindeki “Türk” ifadesi çıkarıldı. Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Yasa Tasarısı, dün TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Tasarıya göre, mahkeme üyelerinin okuyacağı “ant”taki “Türk milleti tarafından demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunan” ifadesi tasarıyla çıkartılırken, “her türlü etki ve kaygıdan uzak olarak ana göre, üyeler mahkemede görüşülmekte olan konularda görüş ve düşüncelerini açıklayamayacak, oylamalarda çekimser oy kullanamayacak, görevleri dışında resmi veya özel hiçbir görev alamayacak; davet olundukları toplantılara “başkanın izniyle” katılabilecek. Kararların yenilenmesi: Mahkemenin siyasi parti kapatma davalarında veya Yüce Divan sıfatıyla verdiği kararlara karşı yargılamanın yenilenmesi istenebilecek. Mahkemenin istemi esaslı ve kabule değer bulması durumunda yargılamanın yenilenmesine karar verilebilecek. Bireysel başvuru 2012’de: Herkes, anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla mahkemeye başvurabilecek. Mutki’de ikinci kazı başlatıldı BİTLİS (Cumhuriyet) Bitlis’in Mutki ilçesinde 11 yıl önce güvenlik güçleri tarafından öldürüldükleri ileri sürülen 9 kişi ile 3 PKK’liye ait kemiklerin bulunmasının ardından aynı bölgede gömüldüğü öne sürülen 37 kişi için yeni bir kazı çalışması başlatıldı. Kayıpların dört ayrı noktada gömülü olduğu bilgisi üzerine ilk kazı geçen hafta MutkiKavakbaşı Karayolu üzerinde bulunan Jandarma yakınındaki çöplük alanında yapıldı. Buradaki kazı çalışmalarında 11 yıl önce Bitlis’in Güroymak ilçesinden terör örgütü PKK’ye katılmak üzere Mutki’ye giden ve bu sırada çıkan çatışmada öldürülen 12 kişiye ait kemik parçaları bulundu. Mutki’de dün Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı doğrultusunda üç ayrı noktada 37 kişi için kazı başlatıldı. Kazıları İHD Diyarbakır Şube yöneticileri de izliyor. BAŞBAKAN ERDOĞAN KUVEYT’TEN PAY İSTEDİ Haber Merkezi Kuveyt Başbakanı Şeyh El Ahmed El Sabah’tan “İslam Dünyası Mümtaz Şahsiyet Ödülü”nü alan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TürkArap İlişkileri Konferansı’nda yaptığı konuşmada, TürkArap kardeşliğini bozmak isteyenlerin çeşitli oyunlar oynadığını belirterek dış politikayı kimseden icazet almadan belirleyeceklerini söyledi. Türkler ile Arapların yalan yanlış bilgiler üzerinden birbirinden uzaklaştırılmak istendiğini anlatan Erdoğan, “Biz, Bağdat, Kâbil, Gazze, Kudüs, Filistin dediğimiz için birileri tarafından kıyasıya eleştiriliyoruz... Hiç kimse kusura bakmasın dış politikamızı o birileri belirlemeyecek. Araplar bizim kardeşimizdir” dedi. Erdoğan, İş Forumu Toplantısı’ndaki konuşmasında 120 milyar dolarlık bir yatırım hedefi olan Kuveyt’in Türk işadamlarına da yatırımdan pay vermesini istedi. Erdoğan, “Kardeşler olarak aslında atmamız gereken adımları henüz atmadık. İnanın biz bize yeteriz” dedi. Toplantıda işadamlarının katıldığı 200’ün üzerinde çalışma masası kuruldu. Erdoğan daha sonra Katar’a gitti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle