25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 OCAK 2011 ÇARŞAMBA KÜLTÜR CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr 17 15. ALTIN PORTAKAL ŞİİR ÖDÜLÜ Şirin Pancaroğlu’nun ‘İstanbul’un Ses Telleri’ CD’sinde, bestecilerimiz arp’ın merkezinde İstanbul’u resimliyorlar ‘Onur konuğu’ Behramoğlu Kültür Servisi Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle Antalya Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen ve 17 Mart’ta başlayacak “15. Altın Portakal Şiir Ödülü” etkinliklerinin bu yılki ‘onur konuğu’ gazetemiz yazarlarından, şair Ataol Behramoğlu olacak. Doğan Hızlan’ın jüri başkanlığını yapacağı 15. Altın Portakal Şiir Ödülü jürisinde ise bu yıl Cevat Çapan, Ahmet İnam, Mustafa Durak’a Altın Portakal Şiir Ödülü’nün geçen yılki sahibi Emirhan Oğuz eşlik edecek. Ödül jürisi, 17 Mart’ta toplanarak 1 Ocak31 Aralık 2010 tarihleri arasında yayımlanan şiir kitaplarını değerlendirecek. Etkinlikler kapsamında ise 19 Mart’ta gerçekleştirilecek “14. Altın Portakal Şiir Sempozyumu”nda Emirhan Oğuz’un “Myndos Geçişi” adlı eserinden yola çıkılarak şairin şiirleri ele alınacak. Sempozyumda, Ahmet İnam, Ahmet Telli, Baki Asiltürk, Betül Dünder, Cevat Çapan, Faris Kuseyri, İsmail Mert Başat, Kenan Sarıalioğlu, Refik Durbaş ve Zerrin Baydar bildiriler sunacak. Çağdaş müzikte eski İstanbul Bu seçkinin bir başka özelliği de, geçen yıl uçak kazasında yitirdiğimiz değerli müzikçi Ceren Necipoğlu’nun anısına adanmış olması. CD kitapçığının, Ateş Orga’nın değerli bilgilerle donattığı metninde mitolojik ve şiirsel bölümler de yer alıyor. yat’ın fısıltısını konuşur” Virna Shread (18651943). Eski İstanbul ile çağdaş müziğimizi, eski çalgılarla yeni duyuşumuzu birleştiriyor. Çok değişik, çok özel bir CD. UN’UN HALK TÜRKÜLERİ “Halk kültürümüzün tümüne olduğu gibi, türkülerimize de bilimsel anlamda sahip çıkamadık” diyor Muammer Sun. İşte onun sahip çıkma çabalarından birisi: A capella (çalgı eşliği olmaksızın) çoksesli türküler. İbrahim Yazıcı yönetimindeki Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu seslendirmiş. Pırıl pırıl sesler, özenle işlenmiş nüanslar, derinlikli polifoninin özenli örgüsü dikkat çekiyor. Muammer Sun türkülerin bir kısmının asılları bozulmadan çokseslendirildiğini söylemiş. Bugün bu türkülerin teksesli, özgün halini ancak kırk yılda bir TRT kurumunun radyolarından dinleyebilirsiniz. Oysa çoksesli olarak bunca gencin belleğinde yer ediyorlar, onları müzelik olmaktan kurtarıp yaşama geçiriyoruz. Sultan Gelin adlı albümdeki ezgileri Muammer Sun türkü tarzında bestelemiş. Aslında bu seçki çağdaş Türk müziği bestecilerinin besteleme sürecinin de göstergesi: İlk kuşak bestecilerimiz önce halk türkülerini olduğu gibi ele alıp çokseslilerdiler. Sonraki dönemlerinde ve daha sonraki kuşaklarda ise halk müziği tarzında ortaya çıkan yapıtlar hiçbir halk ezgisini somut olarak duyurmuyordu, ama kendiliğinden polifonik olarak doğuyordu. Bu uygulama yalnız bizim bestecilerimize ait değildir. Rus bestecileri de böyle yaptı, Azeriler de Balkan ülkeleri de, hatta Çin’de bile aynı yıllar içinde yapılan bu uygulamaya tanık oldum. Bence herkesin evinde artık biraz çağdaş Türk bestecilerinden örnekler olmalı. “Kekliğim seker ağlar” adlı türküyü ya da Tuncay Kurdoğlu’nun solistliğindeki Köroğlu yiğitlemesini coşkuyla dinleyeceksiniz. SUN Müzik Yapım prodüksiyonu olarak piyasaya çıkmış. Muammer Sun’un kendi anlatımıyla donatılmış bir CD kitapçığı var. MÜZİĞİNDE İSTANBUL Seda Röder ile yeni tanıştım. Halen Harvard Üniversitesi’nde öğretim görevlisi. Mimar Sinan Konservatuvarı’ndan mezun olmuş, Salzburg Mozarteum’u bitirmiş, Münih’te G. Oppitz, A. Schiff ve Kammerling’in öğrencileri olmuş. Çağdaş müziği herkese daha yakın kılmaya çalışıyor. Üstelik kendi çağdaşı, yaşıtı olan Türk bestecileri araştırıp onların hiç seslendirilmemiş yapıtlarını çalıyor, tanıtıyor. Konferanslı konserler veriyor, konser programlarında iç tutarlılık olmasına özen gösteriyor. Dağarcığında Couperin’den Stockhausen’a kadar besteci var. “İstanbulu Dinlerken” (Listening to Istanbul) başlıklı kaydında Tolga Tüzün, Zeynep Gedizlioğlu, Turgut Erçetin, Murat Yakın, Tolga Yayalar ve Özkan Manav’ın piyano yapıtları yer almış. Orhan Veli’nin “İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı” dizelerindeki izlenimleri 21. yüzyıl başındaki bestecilerimizin sesinden dinliyoruz. Bu CD, İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nın katkılarıyla ortaya çıkmış. Umarım piyasada da bulunur. Meraklılar için çok önemli bir hazine. evini@boun.edu.tr rp sanatçımız Şirin Pancaroğlu’nun bir projesi: “İstanbul’un Ses Telleri.” Arp’ın merkezinde bestecilerimiz İstanbul’u resimlemişler. Şirin, arp gibi bir çalgının eski ve yeni tınılarını usta yorumuyla duyuruyor. Solo arp kadar flüt, viyola, kemençe, kanun ve ud gibi çalgılar da kullanılmış: Mahir Cetiz sabahın erken saatlerini, Hasan Uçarsu sahipsiz çocukları resimlerken Halit Turgay da hünerli flütçülüğünü sergiliyor. Arda Agoşyan’ın Yerebatan’ına kemençenin tınısı ve kontrbasının karanlık sesi çok yakışmış. Genç bestecimiz Barış Peker Yedi Resim’le bir İstanbul süiti çiziyor. Özkan Manav arp’a en çok yakışan güvercin imgesini müziğin derinindeki felsefeyle tümleştiriyor. İstanbul’un Ağaçları’nı anlatan Turgay Erdener kentin tarihine tanıklık eden ağaçları divan müziği çalgıları ve arpla birleştirerek canlandırıyor. Bu seçkinin bir başka özelliği de geçen yıl uçak kazasında yitirdiğimiz değerli müzikçi Ceren Necipoğlu’nun anısına adanmış olması. Kalan Müzik’ten piyasaya çıkmış. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından desteklenmiş. CD kitapçığı Türkçe ve İngilizce olarak özenle hazırlanmış. Ateş Orga’nın değerli bilgilerle donattığı metinde mitolojik ve şiirsel bölümler de yer alıyor. Arp ve Cenk’in tarihçeleri Türk müzik tarihinin ve çağdaş müziğimizin akışı içine yerleştirilmiş. Ve dizelerle donatılmış: “Gökyüzünün rüzgârlı alanları boyunca/ Tüm dünyanın arpı yücelerde asılı durur/ Ve parlayan tellerinden kırlangıçlar uçuşur.../ Ve insanların kendilerinin belledikleri şehirlerde/ Ve isimsiz yerlerde, çorak ve ıssız,/ Bu arp daima Ha A S 21. YÜZYIL ‘Sinema Onur Ödülleri’ Kültür Servisi Bu yıl 217 Nisan tarihleri arasında 30. yaşını kutlayacak Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin “Sinema Onur Ödülleri” belirlendi. Yönetmen Yusuf Kurçenli, görüntü yönetmeni Ertunç Şenkay ve Türk Sineması’nın unutulmaz ikilisi Metin Akpınar ile Zeki Alasya’ya verilecek “Sinema Onur Ödülleri”, 1 Nisan’da Lütfi Kırdar Sergi ve Kongre Sarayı’nda gerçekleştirilecek 30. Uluslararası İstanbul Film Festivali Açılış Töreni’nde sahiplerine sunulacak. ANKARA DEVLET OPERA VE BALESİ’NİN SINAVINI KAZANAMADI Paulo Coelho İran’da yasak EKBER KARABAĞ TAHRAN “Simyacı”, “Zahir”, “Portobello Cadısı” gibi kitaplarıyla dünyanın pek çok ülkesinde çoksatanlar listelerinin başında yer alan Brezilyalı yazar Paulo Coelho, internet üzerindeki kişisel blogunda, kitaplarının satışına İran’da yasak getirildiğini ileri sürdü. Yasağın nedenini bilmediğini belirten yazar, İran’ın bu eylemine tepki olarak, Farsça basılmış kitaplarını ücretsiz olarak internetten okuyucularına sunacağını bildirdi. İran’dan, Brezilyalı yazarın iddiasına karşı şimdiye kadar resmi bir açıklama gelmedi. Yasağı kınayan Brezilya’nın yeni Kültür Bakanı Ana de Hollanda, konuyu takip etmesi için Dışişleri Bakanı Antonio Patriota ile görüşeceğini söyledi. Kendisi de yazar olan Brezilyalı bakan, “Kültür açısından, sadece bunu söyleyebilirim sansür çok kötü şeydir” diye konuştu. Paulo Coelho, iddiasını İran’da kitaplarını Farsça tercüme edip yayımlayan ve bir olaydan dolayı İran’ı terk etmek zorunda kalan Araş Hecazi’ye dayandırarak verdi. Coelho, İran’daki kitaplarının resmi basım hakkını bulunduran Karavan Yayın Evi sahibi Hecazi’nin kendisine gönderdiği yazıda konuyu bildirdiğini duyurdu. İran’da, 12 yıldan beri çeşitli hükümetler döneminde basılan ve 6 milyon satış yapan kitaplarının neden yasaklandığını bilmediğini ifade eden Paulo Coelho, 2009’daki tartışmalı İran cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra internet üzerinden Araş Hecazi’ye destek verdiğini söyledi. Yazar, çevirmen ve doktor olan Hecazi, söz konusu seçimler sonrası çıkan sokak gösterilerinde, Nida Ağa Sultan adlı İranlı bir genç kızın sokakta ölümüne tanık olmuştu. Muhalif hareketin sembolü haline gelen Nida’ın ölümü, İran’a karşı dünyada büyük tepkiye yol açmıştı. Ödüllü balet Okurer kadroda yok ANKARA (AA) Yurtiçinde ve yurtdışında pek çok ödüle değer görülen balet Kadir Okurer, Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin kadro sınavını kazanamadı. 25 kişinin katıldığı sınavda 2 kişiye kadro verildi, ancak Okurer kadro verilenler arasında yer almadı. Ankara Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü ve Sanat Yönetmeni Rengin Gökmen, Ankara Operası Müdürü Erdoğan Davran, başkoreograf Armağan Davran, bale başöğretmeni Volkan Ersoy’un da aralarında bulunduğu sınav komisyonu, uluslararası yarışmalarda derece aldığı çalışmalarından birini sergileyen genç baleti başarılı bulmadı. Ankara Devlet Opera ve Balesi yetkilileri, sınav komisyonunun 2025 kişiden oluştuğunu, Okurer’in kadroya alınmamasının teknik kurulun ortak aldığı bir karar olduğunu, Okurer’in sınavı kazanamamasında art niyet olmadığını ifade etti. Kadir Okurer, Uluslararası Varna Bale Yarışması’nda küçükler kategorisinde dünya üçüncüsü, 1. Uluslararası İstanbul Bale Yarışması’nda “Grand Prix”, Uluslararası Roma Premio Bale Yarışması’nın büyükler kategorisinde ikinci, New York Youth America Grand Prix Yarışması’nda ikinci, 7. Seul Uluslararası Bale Yarışması’nda da üçüncü olmuştu. Okurer, konservatuvarın üniversite bölümünü yönetim kurulu kararıyla sınıf atlayarak bitirmişti. Kaplanoğlu üçlemesi İspanyol sinemalarında MADRİD (AA) Yönetmen Semih Kaplanoğlu’nun “Bal”, “Süt” ve “Yumurta” filmleri İspanyol sinemalarında gösterime girecek. İspanya’daki Golem film dağıtım şirketi, Kaplanoğlu’nun filmlerini ikişer kopya ile 4 Şubat’ta İspanyol seyirciyle buluşacağını duyurdu. Filmler Madrid ve Barcelona gibi büyük kentlerde gösterilecek. Golem firması yetkilileri, Semih Kaplanoğlu’nun filmlerinin ilk kez İspanya’da gösterime gireceğini belirterek sinemanın ticari ve sıkça tekrarlanan konulu filmlerle dolu olduğu bir dönemde Kaplanoğlu filmlerinin fark yaratacağını kaydetti. kitaplar eDV’ye K takıldı Kültür Servisi Nisan 2010 itibarıyla Türkiye’de okurlarla buluşan ekitapların, “ürün” yerine “hizmet” olarak değerlendirilmesi durumunda “lüks” kapsamına girerek fiyatlarının artmasına online kitap satış sitesi Idefix ile yayınevlerinden tepki geldi. Ekitap cihazı ile eserin ayrımı yapılmaz ve KDV belirsizliği çözülmezse dağıtımcıların ekitapları yüzde 8 KDV yerine, yüzde 18 KDV oranıyla satmak zorunda kalmasına tepki gösteren yayıncılar okuyucuları daha fazla kitapla buluşturma imkânı sunan ekitapların kitaplar gibi yüzde 8 KDV ile satılmasından yana. Idefix’in konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Dünya yayıncılık sektöründe de çok iyi bilindiği gibi aynı kitabın birden çok farklı cilt ve biçimdeki sürümleri gibi sesli kitap ve ekitap biçimindeki ürünleri de satışa çıkarılmakta ve hepsi “kitap” olarak tanımlanmaktadır. Kaldı ki, elektronik formattaki ekitap da bir hizmet değil, sipariş üzerine çoğaltılıp, şifrelenip müşterisine iletilen ve adet bazında satılan bir kültür ürünüdür. Dijital yayıncı ve dağıtımcılar, Kültür Bakanlığı’nın ekitabı da “kitap” olarak tanımlayıp basılı kitap ile aynı kapsamda değerlendirilmesi gerektiği yönünde görüş bildirmesini talep ediyorlar” sözlerine yer verildi. 2010 Avrupa Kültür Ödülü Mirze’ye Kültür Servisi Eski Alman Dışişleri Bakanı Hans Dietrich Genscher tarafından kurulan Kultur Forum Europa, 2010 yılı “Avrupa Kültür Ödülü”nü “41°29°ISTANBUL” projesinin yaratıcısı Esra Nilgün Mirze ve Kültür AŞ’ye veriyor. Yarın Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda yapılacak törende ünlü İtalyan sanatçı Eugenio Bennato da projenin desteklenmesi için bir konser verecek. “Avrupa Kültür Ödülü”nün Mirze’ye, “Kültür yönetişiminde ortaya koyduğu yenilikçi ve çağdaş yaklaşım, sosyal ve kültürel alanlarda ulusal sınırları kıran, tarihsel kültürel engelleri kaldıran, Avrupa Birliği üyesi olan ülkeler arasında farkındalık yaratan ve kültür sanat merkezi ile üstlendiği kültür elçiliği rolü için verildiği” kaydedilirken Mirze, de ödülü İstanbul kentinin kültür politikalarının oluşturulmasında büyük sorumluluk üstlenmeyi görev bilerek kültür sanat merkeziyle beş yıllık proje ortaklığı sözleşmesi imzalayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ ile paylaşacağını bildirdi. Kultur Forum Europa’nın 2010 Avrupa Kültür Ödülü’nün kavramsal çerçevesi “eski ve yeni komşuları tanımak ve genişletilmiş bir Avrupa çerçevesinde birbirini tanımak” olarak belirlenmişti. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle