20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 26 EYLÜL 2010 PAZAR CUMHUR YET SAYFA DIŞ HABERLER [email protected] SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU RTE: Yaşam Tarzının Teminatı Benim! Başbakan’ın sözü bu. Başbakan’ın konuşmasının herkes dün farklı bir bölümünü manşete çekmişti. “Habertürk” de manşete bunu yerleştirmiş. Bana göre de en altı çizilesi cümle bu. Çünkü bundan daha kestirme ve damardan bir “tek adamcılık” tanımı olamaz. “73 milyonun yaşam tarzı” -ki Başbakan’ın kullandığı ifade bire bir bu- “hukuk devleti kurallarının/hukukun üstünlüğünün teminatı altında” değil de tekil bir şahsın –konumu itibarıyla ülkenin “en güçlü şahsının”- “Başbakan’ın iradesinin” teminatı altında olacak. Bu Başbakan’ın doğrudan kendisinin, referandum kampanyası boyunca yerden yere vurarak diline doladığı “üstünlerin hukuku” değilse nedir? Hani nerde kaldı “Üstünlerin hukuku yerine, hukukun üstünlüğü” vurgusu? Maksat, Tophane olayından korkan, ürken, endişe/kaygı duyan “yüzde 42” lik seçmen ya da “laik kesimleri” yatıştırmak, teskin etmek ya da “güvence” vermek idiyse burada dillendirilmesi gereken düşünce; “73 milyonun yaşam tarzının teminatı” “ben” ya da “AKP iktidarıdır” değil; “73 milyonun yaşam tarzının teminatı laik anayasamızdır” demek olmalıydı. Recep Tayyip Erdoğan; bu cümleyi bire bir kurmadığı/kuramadığı sürece, asla “farklı yaşam tarzlarının teminatı” olamaz. Dinin egemenliği dışına çıkan “farklı yaşam tarzlarının” biricik güvencesi çünkü -şahıslar değil- bire bir “laik kurallar” ve “yasalar” olmak zorundadır. Yaşam tarzı ‘alicenap teminatlara’ bağlanamaz Yüzde 42’lik seçmen ya da “laik kesim”; psikolojik düzlemde bir defa, Başbakan “sizin yaşam teminatnız benim!” dediğinde; bununla huzur bulmuyor. Bilakis telaşa kapılıyor. “Eyvah!” diyor çünkü içinden; “Benim yaşam tarzımın teminatı; bire bir Başbakan’ın kendisi veya Erdoğan’la eşanlama gelen partisinin iradesine kaldıysa, yandık. Benim yaşam tarzı alanım, bizzat zira Başbakan Erdoğan’ın iktidarı döneminde giderek küçüldü, daraldı ve kıyılara sıkıştı. Bugüne dek olanlar, bundan sonra olacakların teminatıysa; bu iş bitmiştir!” Başbakan manşetlere çıkarılan bu güvenceyi, “istemezük!” diye galeri basan fanatiklere değil de, “laiklere” verdiğini düşünüyorsa eğer güvence adresine ulaşmıyor. Bu bir. İkinci ve esasında daha önemli olan diğer husus da şu: Bu ülkede sandık başında yurttaştan oy isterken kendisinin bizzat kullandığı “üstünlerin hukuku yerine, hukukun üstünlüğü” söylemi geçerli olacaksa o söylemde şahısların verdiği “kişilerle kayıtlı teminatların” hiçbir kıymeti harbiyesi yok. Kişiler gelip geçicidir. Haklar -“demokrasi” olduğunu iddia eden rejimlerde- kalıcıdır. Onun bunun “güvencesine” göre tanzim edilmez; yasaların nesnel şartları içinde düzenlenirler ki “hukuk devleti”, “hukukun üstünlüğü” dediğimiz zaman bu anlaşılır. Başbakan şimdi çıkmış hem “hukuk devleti”, “hukukun üstünlüğü” üzerinde ona buna ahkâm kesiyor ve kendisinden önceki tüm yönetimleri mangalda kül bırakmamacasına eleştiriyor. Hem; “Tophane olayı mı olmuş? Büyütecek ne var? Bundan sonra 73 milyonun yaşam tarzınının teminatı bizathi benim/biziz!” diyor. Olmaz. Kime güvence veriyorsunuz? Bizler RTE’nin “alicenaplığına” sığınamayız. 73 milyon, ne Recep Tayyip Erdoğan’ın, ne AKP iktidarının “tebası”... 73 milyon bu ülkenin eşit hak ve özgürlüklere sahip “yurttaşıdır”. “Yurttaşlar” ise -“cemaatler” yerine “demokratik güvencelerin” geçerli olduğu bir toplumda- paşa gönüllerinin istediği yaşam tarzını sürdürmek hakkına, hiç kimsenin “teminatı”, “güvencesi” olmaksızın; sırf bu ülkenin “yurttaşı olmak sıfatıyla” doğuştan zaten sahiptir. Siz kimin güvencesini, kime vermektesiniz? Olay sırf “laiklik”le de sınırlı değil. Başbakan ve dostlarının çok sevdiği, rasgele kullandığı; “demokrasi” ve “demokratik özgürlüklerle” de bire bir ilişkili. “Demokratik özgürlükler” hasbelkader kudretlilerin himayesinde yaşayan, gelişen bir şey değildir. “Demokratik özgürlükler”, bu kavramı toplumda içselleştiren, özümseyen ezcümle herkesin teminatı altında olması gereken bir değerdir. Hal böyleyken “güçlü bir şahıs” çıkıp “Sizin ‘demokratik özgürlükleriniz’ -ki ‘yaşam tarzları’ budur!- doğrudan doğruya benim/partimin teminatı altındadır!” diyor/diyebiliyorsa; orada zaten “yurttaşlık” kavramı sona ermiş, yurttaşlar “teba”ya indirgenmiştir. AKP liderleri; ayaklarına geçirdikleri çorapların üzerine hani hep isimlerinin baş harflerini basmaya meraklılar ya! Yaşam tarzlarımızın üzerinde, biz damga gibi basılan sizin isimlerinizin baş harflerini görmek istemiyoruz. Kendi adlarımızın baş harflerini taşımak bize yetiyor. Bize bunun teminatını verin. Gerisi faso fiso. Not: Bugünkü yazımda Ertuğrul Günay’ın “Tophane kalkışması” için verdiği “Dağdan gelen bağdakine, bağdaki de dağdan gelene saygılı olmalı!” meyanında “ne şiş yansın, ne kebap” açıklamalarına yer vermek istiyordum. Gene yer kalmadı. Bu “eşit mesafe” oportunizm üzerinde fazla yoruma da zaten gerek yok galiba; ne dersiniz? [email protected] Filistin’de uzlaşma umudu ŞAM (AA) - Suriye’nin başkenti Şam’da bir araya gelen Hamas ve El Fetih yetkilileri uzlaşõ sinyali verdi. Azzam el Ahmed başkanlõğõndaki El Fetih heyeti, Hamas’õn siyasi büro şefi Halid Meşal başkanlõğõndaki Hamas heyeti ile yaklaşõk 4 saat süren görüşme yaptõ. Hamas siyasi büro başkan yardõmcõsõ Musa Ebu Marzuk, “Mõsõr tarafõndan hazõrlanan uzlaşõ belgesinin uzlaşõ sağlanamayan noktalarõnõn ele alõnmasõ için ileride bütün Filistinli gruplarõn katõlacağõ bir toplantõ daha düzenlenmesi” konusunda mutabõk kalõndõğõnõ kaydetti. Önce becerikliler, en son kuvvetliler SANTIAGO (AA) - Şili’de yerin 700 metre altõnda 7 haftadõr mahsur bulunan 33 maden işçisini kurtarma operasyonunda önce “becerikliler”, sonra “zayõflar”, en son da “en kuvvetliler” yukarõ çõkarõlacak. San Jose’deki madende yeryüzündeki kurtarma ekibinin sağlõkçõ üyesi Dr. Jorge Diaz, diğer kurtarma operasyonlarõndaki gibi herhangi bir sorunla karşõlaştõklarõnda en iyi tepkiyi verebilecek “becerikli” olanlarõn ilk önce çõkarõlacağõnõ, onlarõ 19 ila 64 yaşlarõndaki 33 madenci arasõnda bir sağlõk sorunu olabilecek “zayõflarõn” izleyeceğini kaydetti. Madenciler zorlu çõkõşa hazõrlõk için her gün bir spor hekiminin gözetiminde egzersiz yapõyor. Bomba ihbarı acil iniş yaptırdı Dış Haberler Servisi - Kanada’nõn Toronto kentinden Pakistan’õn Karaçi kentine sefer yapan bir uçak, bomba ihbarõ nedeniyle İsveç’in Arlanda havaalanõna acil iniş yaptõ. 30 yaşlarõndaki bir Pakistan kökenli Kanada vatandaşõ sorgulanõrken 273 yolcu taşõyan uçakla ilgili ihbarõn asõlsõz olduğu ortaya çõktõ. Cumhurbaşkanõ ABD’de sõk sõk İran politikasõyla ilgili sorularõ yanõtlamak zorunda kaldõ Gül’e İran’ı sordular AHMEDİNEJAD: Havuç sopa dönemi bitti NEW YORK ( AA) - BM Genel Kurulu gö- rüşmelerine katõlmak üzere New York’ta bu- lunan İran Cumhurbaşkanõ Mahmud Ahme- dinejad, kaldõğõ otelde gazetecilere yaptõğõ açõk- lamada, tõp alanõnda faaliyet gösteren reaktö- re gerekli nükleer yakõtõ satõn alamadõklarõ için yüzde 20 oranõnda uranyõm zenginleştirmek zo- runda kaldõklarõnõ söyledi. ABD ve müttefikleri tarafõndan kullanõlan ifa- deleri eleştiren Ahmedinejad, “Havuç ve so- pa dönemi artık bitti. Bu tür ifadeler halk- ları incitiyor. Bunlar sadece kovboylar ve an- layış özürlü kimseler için iyidir” dedi. Nük- leer silah yapõmõ için uranyumdaki zenginleş- tirmenin yüzde 90’dan fazla olmasõ gerekiyor. Ahmedinejad, nükleer programla ilgili müza- kerelerin yeniden başlatõlmasõ için ekim ayõnõn iki taraf için de uygun göründüğünü kaydetti. İran Cumhurbaşkanõ, TRT Haber’in sorula- rõ üzerineyse, Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün bazõ sözlerinin hatõrlatõlmasõ üzerine, “Cumhurbaşkanı Gül’e teşekkür ediyo- rum. İki yol olduğunu söylemişler. Diplomasi veya savaş. Daha iyi bir yol söz konusu. O da ABD ve işbirlikçilerinin hakkı ve adale- ti kabul etmeleri” diye konuştu. PAKİSTAN’DA ABD SALDIRILARI SÜRÜYOR MİRALİ (AA) - Pakistan’da ABD’nin insansõz uçaklarla düzen- lediği sanõlan bir füze saldõrõsõnda, 4 militanõn öldüğü bildirildi. Pakis- tan istihbarat yetkilileri, dinci mili- tanlarõn hâkim olduğu Kuzey Vezi- ristan’õn Datta Hel köyünde bir ara- cõn, üç füzeyle vurulduğunu kaydetti. Saldõrõya hedef olan bölgede, sõnõr- dan Afganistan’daki NATO birlik- lerine saldõrõ düzenleyen dinci grup- larõn barõndõğõ ifade ediliyor. Aşiret bölgelerine ABD’nin dü- zenlediği sanõlan hava saldõrõlarõnõn sayõsõnõn ay başõndan beri 17’yi bulduğu belirtiliyor. Pakistan’daki insan hakları kuruluşu Pasban (Gözcü) üyeleri Peşaver’de, ABD mahkemesinin 86 yıl hapis cezasına çarptırdığı Afya Sıddıki’ye destek eylemi yaptı. Sıddıki, 5 yıl Afganistan’da terör şüphelisi olarak tutulmuş ve kendisini sorgulayan ABD’lilerden birinin tüfeğini alarak ateş açtığı iddia edilmişti. (Fotoğraf: AP) Sıddıki’ye destek çağrısı Dış Haberler Servisi - BM Genel Kurulu’na katõlan ve Güvenlik Kon- seyi zirvesine başkanlõk yapan Cum- hurbaşkanõ Abdullah Gül, araştõr- macõlara ve akademisyenlere verdi- ği konferanslarda, Türkiye’nin İran politikasõnõ savundu. New York’ta Dõş İlişkiler Konse- yi adlõ düşünce kuruluşunda Türkiye- ABD ilişkilerini değerlendiren Gül, Amerikan kamuoyunda 3 konu se- bebiyle Türkiye karşõtlõğõnõn arttõğõ- na dikkat çekti:  ABD Kongresi’nde 1915 olay- larõyla ilgili Ermeni iddialarõna des- tek verilmesi,  İran’a nükleer programõ nede- niyle yaptõrõm uygulanmasõna Türki- ye’nin karşõ çõkmasõ,  Gazze’ye yardõm götüren gemilere İsrail tarafõndan yapõlan kanlõ baskõn. Amerikan kamuoyuna Türkiye’nin iyi anlatõlmasõ gerektiğini belirten Gül, Ankara’da “eksen kayması” olmadõ- ğõnõ, Türkiye’nin çok boyutlu ve etkin bir dõş politika izlemek durumunda kaldõğõnõ söyledi. Abdullah Gül, Türkiye’nin BM Gü- venlik Konseyi’nde İran’a ek yaptõrõmlar uygulanmasõna “hayır” oyu vermesi- nin ve Tahran’õn uranyum karşõlõğõnda nükleer yakõt almasõnõ içeren uzlaşma metnini Brezilya ile birlikte ilan etme- lerinin, sorunun diplomasi yoluyla çö- zülmesini istemelerinden kaynaklandõ- ğõnõ belirtti. Gül, Dõş İlişkiler Konseyi Eşbaşkanõ Robert Rubin’in sorularõ üzerine, “Nükleer meseleyi hafife alan bir ülke değiliz ve kesinlikle böl- gemizde nükleer silaha tahammülü- müz yoktur” dedi. İran’õn Uluslarara- sõ Atom Enerjisi Kurumu’na (UAEK) karşõ şeffaf olmasõ gerektiğini vurgu- layan Gül, “Bu problem ya savaşla ya da diplomasiyle çözülür. Bizim bütün gayretimiz bu meselenin diplomasiyle çözülmesi. Çünkü bir savaş olursa bu bizim bölgemizde olacak, neticeleri bi- ze olacak. Irak savaşı 1990’dan bu ya- na Türkiye’ye o kadar büyük prob- lemler açtı ki biz bu diplomasiyle hal- lolsun diye daha çok gayret sarf et- mek zorundayız” diye konuştu. Türkiye’nin İran yönetimini diplo- matik çözüme yöneltebilen tek ülke ol- duğunu savunan Gül, “Bunun yanlış anlaşılmaması lazım” ifadesini kul- landõ. Gül konuşmasõnda ayrõca, AB ile ilişkiler, İsrail’in Mavi Marmara gemisine kanlõ baskõnõ, Irak’ta hü- kümet kurma çabalarõ ve Türkiye’nin Afganistan’daki faaliyetleri konula- rõna değindi. Cumhurbaşkanõ Gül daha sonra Columbia Üniversitesi’nde öğren- cilerin sorularõnõ yanõtlarken, Türki- ye’nin İran’dan yõlda 10 milyar do- larlõk doğalgaz satõn aldõğõnõ hatõrla- tarak, buna rağmen BM’nin yaptõrõm kararõna uyulacağõnõ ancak bazõ ül- keler gibi ek ambargolar uygulan- mayacağõnõ dile getirdi. BM Genel Sekreteri Ban Ki- mun’un verdiği yemek sõrasõnda ABD Başkanõ Obama ile kõsa bir gö- rüşme yapan Gül, Boston’a geçtiğinde ise 80 civarõnda akademisyenle akşam yemeği yedi. Clinton-Mutteki görüşmesi Dõşişleri Bakanõ Ahmet Davutoğlu New York’taki BM merkezinde İran Dõşişleri Bakanõ Manuçehr Mutteki ile görüştü. Görüşmede, İran’õn nükleer programõ ile siyasi ve ekonomik ilişki- lerin ele alõndõğõ belirtildi. Dõş İlişkiler Konseyi’nde ve Columbia Üniversitesi’nde konuşmalar yapan Gül’e en çok, Türkiye’nin İran’õn nükleer programõnõ savunup savunmadõğõ yönünde sorular yöneltildi. Cumhurbaşkanõ Gül ise Türkiye’nin diplomatik çözümden yana olduğunu ve bölgede nükleer silah istemediğini tekrarladõ. TÜ VAKFI TUR ZM OKULU Havayolları ve seyahat acentesi alanında iş imkânı yaratan uluslararası (IATA-UFTA) onaylı diploma. letişim: Ece Öznal (Eğitim Koordinatörü) Tel: 0533 554 55 99 www.iata.org Üniversite kazanamayanlara fırsat uluslararası diploma ve kariyer Evlad› olmaktan gurur duydu¤umuz Sevgili Annemiz, Anneannemiz Prof. Dr. Ay?e Önsay Sar›göllü'yü Kaybettik. Cenazesi 26/9/2010 Pazar günü (bugün) Ortaköy Büyük Mecidiye Camisinde k›l›nacak ikindi namaz›ndan sonra Ortaköy Mezarl›¤›nda defnedilecektir. Nur içinde yats›n. Selmin, Turhan, Deniz, Güne? Ergüden Çiçek gönderilmemesi, arzu edenlerin e¤itim kurumlar›na ba¤›?ta bulunmas› rica olunur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle