Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
15 EYLÜL 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Alınması Gerekli Dersler
Çoğumuz, gönlündeki siyasal partinin
böylesine büyük bir yarışı en önde tamamlaması
için, güçlü iktidarlar karşısında tek başına
koşmasının daha avantajlı olacağını sanırız.
Pazar günkü halkoylamasında “hayır” cephesini
oluşturan ve MHP dışında olan partileri de sanal
olarak yanına alan ana muhalefet partimiz, öyle
bir ayrıcalığa sahipti. DSP, İP, TKP, ÖDP, CP,
YP gibi referandumda seçmenlerine “hayır” oyu
vermelerini öğütlemiş olan soldaki partiler,
CHP’nin etrafında yazılı olmayan bir güç birliği
oluşturmuşlardı.
Yüzde 42 ile sınırlı kalmış olan hayır oylarının
ana gövdesini ana muhalefet partisinin almış
olduğu kabul edilmiş olsa bile; hiç kimse başta
MHP gelmek üzere, öteki hayırcıların payları
hakkında gerçekçi bir tahminde bulunamaz.
Dolayısıyla CHP’nin geçen seçimlere göre 12
Eylül oylamasında kaç seçmeni etkilediği,
MHP’deki oy kaybının, Osmaniye gibi
kalelerden alınan sonuçlara bakılarak, ne kadar
olduğunu söylemek de mümkün görülmemelidir.
Kulakları çınlasın, Deniz Baykal, o gizli ellerin
tertibine kurban olarak yerini Kemal
Kılıçdaroğlu’na devretmiş olmasaydı; bugün
birçok yorumcu, alınan sonuçtan ötürü Baykal’ı
suçlarken, “Hiçbir zaman seçim kazanmadı ki”
türünden gerekçeler sıralayacaktı. Oysa yeni
genel başkan, kırılması güç bir rekora da imza
atarak, ülkeyi baştan aşağıya dolaştı. Sadece
kent merkezlerine değil, ilçe ve beldelere de gitti.
Baykal’ı diskalifiye ediyor diyenlere, Antalya
mitingindeki birliktelikle yanıt verdi.
Başlangıçtaki kusur
CHP’nin daha işin başındaki büyük kusuru,
ana muhalefet partisi olarak, anayasa değişikliği
için öncelikle kapısını çalan ve işbirliği isteyen
iktidar partisine, herhangi bir tartışmayı bile fazla
görerek, görüşme olanağı vermemesi oldu.
Baykal’ın genel başkanlığı sırasında işlenen bu
kusur, Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde, seçmenlere
oylanacak anayasa için alternatif göstermeden,
sadece o iki maddeye yönelik eleştirilerle
yetinilerek sürdürüldü.
Yeni genel başkan, alanlarda tek hedef olarak
Başbakan’ı alarak, kâşanelerde oturmak, servet
sahibi olmak gibi bizim seçmenlerimizin fazla
umurunda olmayan suçlamalar yaptıkça, horoz
dövüşünden hoşlananların bol alkışlarını aldı.
Aldıkça da coşarak sürdürdüğü kampanyanın
içinin boş bırakılması, kendisini ilk kez dinlemek,
yarın iktidar olunursa nelerin yapılacağını
öğrenmek için toplananları yeterince tatmin
etmedi. Dahası, CHP örgütünün, bu kampanyada
da varoşlardaki seçmenlerle ilişki kuramadığı,
sandık sonuçlarına yansıdı.
CHP’li milletvekillerinin, kampanya sırasında
çoğunlukla izleyici olmayı yeğlediği, halk deyimi
ile “arazi olduğu” da söylenebilir. Parti
örgütünün, seçmen listelerini askı sırasında
taramadıkları ve yörede kendilerince bilinen
seçmenlerin yoklamasını yapmadıklarının en
güçlü kanıtı, Kılıçdaroğlu’nun bu oylamada oy
kullanamayışı ile sergilendi.
Büyükerşen’in çevrilen önerileri!
Hayır oylarının yüzde 55’i bulduğu
Eskişehir’de bu sonucun alınmasına büyük pay
taşıdığı anlaşılan Büyükşehir Belediye Başkanı
Yılmaz Büyükerşen’in CHP il ve ilçe
başkanlarına yönelttiği eleştiriler, anamuhalefet
partisinin sekter ve tekelci tutumunu sergilemek
açısından vahim, ama önemlidir. Politikadaki
deneyim ve birikimini, CHP Gençlik Kolları’nda
aldığı görevlerle kanıtlamış olan Büyükerşen,
“Ana muhalefet partisi il ve ilçe başkanlarına
özellikle seçim kayıplarını önlemek için
koordineli çalışma teklifimiz maalesef kabul
edilmedi” diyor. Diğer seçim çevrelerinde de
benzer öneriler yapılmış mıdır? Yapıldıysa nasıl
değerlendirilmiştir? Bunları bilmiyorum. Ama
hayır cephesini oluşturanların, aralarında
eşgüdüm çalışması olmamasının en büyük
sorumlusunun ana muhalefet partisi olduğu su
götürmez bir olgu olarak ortadadır.
Öteki muhalefet partileri
Halkoylamasında, hayırcıları bölmek için,
Başbakan ve kurmayları, MHP ve Bahçeli’yi
ülkücülük ilkelerine ters düşmekle suçladı. Belirli
bir ölçüde de bu suçlamalarda başarılı oldular. O
arada sık sık, “Rahmetli Türkeş sağ olsaydı”
denilerek, ülkücü hareketin kurucusu ve
‘Başbuğ’unun adına konuşulması, ölüleri bile
rahatsız edecek düzeylere ulaştı.
“Evet” kampanyasında, sözde bugünkü
iktidarın bir an önce görevden ayrılması
beklentisi içinde olan, ama özde onun
savunduğu bir anayasa tasarısına, “yetmez ama
evet” diyerek omuz veren kimi sol partilerin,
Erdoğan’ı tek adamlaştırmak için seferber
oluşları gözlerden elbette kaçmadı. Hayır
cephesinde toplanmış olan partilerden CHP
dışında kalanların örgütsel çalışmalarında yer yer
İP ve TKP’nin varlığı hissedildi. Akçalı nedenlerle
ülke çapında toplu kampanya sürdürmek
istemeyen ve barutlarını genel seçimler için
saklayan DSP ve DP de örgütsel ağırlık
koyamadı. İktidar partisi, umduğundan fazla bir
evet oyu alarak, kolay bir başarıya ulaşmış oldu.
O kolaylığın lidere sağladığı dinginliği görmek
için, sonuçların açıklanması için yasakların
kalkmasını beklemeye gerek kalmadan
Erdoğan’ların oy sandığı başındaki görüntülerini
izlemek bile yeterliydi.
Sandık başına gitmeyi boykot etmiş olması,
ülke genelinde oy vermeye katılmayan
seçmenlerin ne kadarına söz geçirmiş olduğunu
göstermese de, BDP’nin Güneydoğu’daki
varlığını bu halk oylamasına da yansıtmış,
kanıtlamıştır. O söz geçirme gücünü sayısal oya
çevirirseniz, iller bazında yüzde 10’luk baraj
aşılmış olsa da; BDP’nin toplam oylarının sonuç
almaya yetmeyeceğini görürsünüz. Bu
demokratik olmayan, temsilde adaleti hoyratça
çiğneyen tablo, hem BDP’yi, hem de ona inanmış
seçmenleri giderek daha da hırçınlaştırmaktan
başka bir işe yaramaz.
İyi de Çankaya’ya oturmayı hedefleyen
Başbakan’a ne getirir? Bunu anlamak da
kendisine anlatmak da kolay olmasa gerek...
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
Mahkeme, Dink’in olasõ saldõrõlara karşõ korunmamasõnõ ifade özgürlüğü ihlali olarak niteledi
AİHM Türkiye’yi suçlu buldu
Avukatlardan
davaya tepki
ADANA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Adana Düşünceye
Özgürlük İçin
Hukukçular İnisiyatifi
üyeleri, Devrimci
Marksizm Dergisi Yazõ
İşleri Müdürü Avukat
Şiar Rişvanoğlu’na
açõlan davaya tepki
gösterdi. Adana Adliyesi
önünde toplanan
avukatlar adõna açõklama
yapan Mustafa Çinkõlõç,
Rişvanoğlu hakkõnda
yalnõzca düşüncelerini
açõkladõğõ yazõlar ve
yaptõğõ konuşmalar
nedeniyle Adana 6. Ağõr
Ceza Mahkemesi’nde
dava açõldõğõnõ söyledi.
Çinkõlõç, “Bu dava onun
sosyalist kişiliğine
açõlmõş bir davadõr” dedi.
Koşaner’le
görüştü
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, Genelkurmay
Başkanõ Orgeneral Işõk
Koşaner’i kabul etti.
Başbakanlõk Resmi
Konutu’nda
gerçekleştirilen haftalõk
olağan görüşme 15
dakika sürdü.
Akaryakıta
zam geldi
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Akaryakõt ürünlerinden
kõrsal motorin, motorin
ve gazyağõnõn perakende
satõş fiyatlarõna
bugünden geçerli olmak
üzere 5-6 kuruş zam
yapõldõ. Litresi 2.99-3.01
lira arasõnda satõlan
motorin 3.04-3.07 liraya
çõkarken, 2.39-2.47
liradan satõlan gazyağõnõn
litre fiyatõ da 2.44-2.52
liradan satõlmaya başladõ.
2 polis memuru
yaralandı
HASANBEYLİ (AA)
- Osmaniye’nin
Hasanbeyli ilçesinde,
polis aracõnõn geçişi
sõrasõnda meydana gelen
patlamada, 2 polis
memuru hafif şekilde
yaralandõ. Osmaniye
Valisi Celalettin Cerrah,
patlamanõn ardõndan
yaralanan ve Osmaniye
Devlet Hastanesi’ne sevk
edilen polis Kenan
Aksoy’u ziyaret ederek
doktorlardan durumu
hakkõnda bilgi aldõ.
KESK: Baraj
kaldırılmalı
ANKARA (AA) -
KESK’ten yapõlan
açõklamada, “Yeni
anayasa öncelikle güçlü
ve en geniş toplumsal
kesimlerin temsil edildiği
bir parlamento tarafõndan
yapõlabilir, bu nedenle
seçimlerden önce
mutlaka seçim barajõ
kaldõrõlmalõ ve güçlü bir
yasama yolunda adõm
atõlmalõdõr” çağrõsõ
yapõldõ. Açõklamada, 12
Eylül’de yapõlan
referandumda, yeni bir
anayasa ihtiyacõnõn
kitlesel olarak temel bir
taleple ortaya konduğu
ifade edildi.
STRAZBURG (ANKA) - Avrupa
İnsan Haklarõ Mahkemesi (AİHM),
2007 yõlõnda bir suikast sonucu öldü-
rülen Hrant Dink ile ilgili davada
Türkiye’yi suçlu buldu. İhlal olduğu ge-
rekçesiyle Türkiye’nin, manevi tazmi-
nat ve mahkeme masraflarõ olarak 133
bin 595 Avro ödemesine hükmeden
mahkeme, Dink’in olasõ saldõrõlara
karşõ korunmamasõnõ ifade özgürlüğü
ihlali olarak da niteledi. Dõşişleri Ba-
kanlõğõ, kararõn hükümlerinin uygu-
lanmasõ için gerekli çalõşmalarõn ya-
põlacağõnõ açõkladõ. Dõşişleri ayrõca,
kararõn aleyhine Büyük Daire’ye baş-
vurulmayacağõnõ bildirdi.
AİHM, 2007-2009 döneminde ilki
Dink, diğerleri ise öldürülmesinden
sonra eşi Rakel, çocuklarõ ve kardeşi ta-
rafõndan yapõlan beş ayrõ başvuruya iliş-
kin olarak açõlan davayõ sonuçlandõrdõ.
Kararda, Dink’in 2003-2004 döne-
minde Agos gazetesince yayõmladõğõ ve
Ermeni kökenli Türk vatandaşlarõnõn
kimliğine ilişkin görüşlerini dile getir-
diği sekiz makalenin sonucunda “Türk
kimliğine haraket”ten dolayõ mahkûm
olmasõnõn ardõndan 2007 yõlõnda öldü-
rüldüğüne dikkat çekildi.
Türkiye’de Dink hakkõndaki yargõ sü-
recine ilişkin ayrõntõlõ bilginin de ve-
rildiği kararda suikast olayõ ve buna iliş-
kin tartõşmalõ soruşturmalara da vurgu
yapõldõ. Olaylarõn TCK’nin 301. mad-
desinin henüz değiştirilmediği bir dö-
nemde meydana geldiğine dikkat çe-
kilirken mahkemenin 30 sayfayõ aşan
kararõnda yaptõğõ ilginç saptamalarõn ba-
zõlarõ özetle şöyle:
“- Dink, TCK 301. maddeden suç-
lu bulunmasıyla aşırı milliyetçi çev-
relerin gözünde Türk kökenli tüm in-
sanlara hakaret eden bir kişi olarak
gösterildi. Yargıtay’ın, Dink’i suçlu
bulan alt mahkemenin kararını onay-
lamasından sonra aşırı milliyetçi
militanların saldırılarına karşı dev-
let tarafından koruma önlemlerinin
alınmaması, Dink’in ifade özgürlü-
ğü hakkının ihlali anlamına geliyor.
- İfade özgürlüğünün etkin bir bi-
çimde kullanılması, koruma önlem-
lerini gerektirebilir. Esasen bazı va-
kalarda devletin, ifade özgürlüğünü,
özel kişilerden gelen girişimlere kar-
şı da koruma mecburiyeti var.
- Tehdit altındaki Dink’in ko-
runmaması, meşru hiçbir amaçla
bağlanamaz.
- İfade özgürlüğünün demokratik
bir toplumun en başlıca temelle-
rinden biridir.
- Yargıtay tarafından yapılan
‘Türklük’ tanımı, uluslararası an-
laşmalar ile tanınan veya tanınma-
yan, tüm dini, dil veya etnik azın-
lıkları dışlıyor.”
Türk yargõcõ Işıl Karakaş’õn da yer
aldõğõ mahkeme, oybirliğiyle aldõğõ ka-
rara göre, Avrupa İnsan Haklarõ Söz-
leşmesi’nin “yaşam hakkı”na ilişkin
2’nci, “ifade özgürlüğü”ne ilişkin
10’uncu, “etkin çare”ye ilişkin 13’ün-
cü maddesinin ihlal edildiğine hük-
metti. Buna karşõn AİHM, “adil yar-
gılanma hakkı”na ilişkin 6’ncõ ile
7’nci ve 14’üncü maddelere ilişkin şi-
kâyetlerin incelenmesine gerek olma-
dõğõna da karar verdi. Dava kararõnda
ihlallerin olduğunu vurgulayan mah-
keme, yüklü bir tazminat da belirledi.
Buna göre, Türkiye’yi, Dink’in eşi ve
çocuklarõna toplam 100 bin, kardeşi
Hosrof Dink’e beş bin olmak üzere
105 bin Avro manevi tazminatõ öde-
meye mahkûm etti. Türkiye buna ek
olarak mahkeme masraflarõ olarak da
ise toplam 28 bin 595 Avro ödeyecek.
İstanbul Haber Servisi - Avrupa İn-
san Haklarõ Mahkemesi’nin (AİHM)
Agos Gazetesi Genel Yayõn Yönetmeni
Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin ver-
diği mahkûmiyet kararõ gözleri İstanbul
14. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde devam
eden cinayet davasõna çevirdi. Hukukçu-
lar, cinayeti bildikleri halde engel olma-
yan kamu görevlileri davaya dahil edil-
mezlerse, yeni ihlallerin gündeme gelebi-
leceğine dikkat çektiler.
Dink ailesinin avukatõ Arzu Becerik,
AİHM kararõnõn İstanbul 14. Ağõr Ceza
Mahkemesi’nde süren yargõlamayõ etki-
lemesi gerektiğine işaret ederek AİHM
kararõnõn gerekçesinde, kamu görevlile-
rinin yargõlanmalarõnõn yollarõnõn kapa-
tõlmõş olmasõnõn ciddi bir ihlal tespiti
olarak yer aldõğõna dikkat çekti. Mahke-
menin eldeki verilere göre kamu görevli-
lerinin yargõlanabileceğini kaydettiğini
söyleyen Becerik, bugüne dek yaptõklarõ
onlarca başvuruya karşõn yalnõzca Trab-
zon Jandarma’da görevli bir kamu gö-
revlisinin evrakta sahtecilik suçundan
yargõlandõğõnõ ifade etti.
‘Yeni ihlaller söz konusu olacak’
Dink ailesi avukatlarõndan Ergin Cin-
men de AİHM’nin beklenen kararõ verdi-
ğini söyledi. Yaşam hakkõ ihlali, düşünce
özgürlüğü gibi Avrupa İnsan Haklarõ
Sözleşmesi’nin temel maddelerinden,
AİHM’nin bu konulardaki içtihatlarõndan
iç hukuk sürecinde hep bahsettiklerini di-
le getirerek, savunma yaparken ileri sür-
dükleri bu konularõn kabul edilmediğini,
sonunda da AİHM’nin bu kararõ verdiğini
belirtti. Bu kararla her şeyin bitmediğini,
cinayet davasõnõn sürdüğünü ifade eden
Cinmen, “Cinayette ihmali olan birçok
kamu görevlisi yargı önüne çıkarılama-
dı. Bu uygulama devam ederse yeni ih-
laller söz konusu olacak” dedi. Cinayet
sürecinde, kasta varan ağõr ihmallere dik-
kat çeken Cinmen, dönemin İstanbul Em-
niyet Müdürü Celalettin Cerrah, İstan-
bul İstihbarat Şube Müdürü İlhan Güler,
Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay
ve Trabzon İl Jandarma Alay Komutanõ
dahil pek çok emniyetçinin cinayetin işle-
neceğini önceden bildiklerini dile getirdi.
Ailenin avukatlarõndan Fethiye Çetin
de Dink’in öldürülmeden önce, Türklüğe
hakaret suçlamasõyla hakkõnda verilen
mahkûmiyet kararõ nedeniyle, AİHM’ye
başvurduğunu anõmsattõ. Dink’in öldürül-
mesinin ardõndan, kamu görevlileri hak-
kõnda soruşturma izni verilmediğini kay-
deden Çetin, iç hukuk yollarõnõn tüken-
mesi nedeniyle AİHM’ye ayrõ bir başvuru
daha yaptõklarõnõ ifade etti. Bu iki başvu-
ruyu değerlendiren mahkemenin,
Dink’in yaşam hakkõ korunmadõğõ için
yaşam hakkõnõn ihlal edildiğine ve devle-
tin bu cinayeti aydõnlatmak konusunda et-
kili bir soruşturma yürütmediğine oybirli-
ğiyle karar verdiğini söyledi.
ÇELİK: KARARA İTİRAZ ETMEYECEĞİZ
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP Genel Başkan Yardõmcõsõ
Hüseyin Çelik, AİHM’in Hrant Dink cinayeti nedeniyle Türkiye’yi
mahkûm eden kararõna karşõ itiraz edilmeyeceğini açõkladõ. Başbakan
Tayyip Erdoğan başkanlõğõnda yapõlan AKP MYK toplantõsõnõn ardõn-
dan sorularõ yanõtlayan Çelik, AİHM’nin Hrant Dink kararõnõ özetle şöyle
değerlendirdi: “Anlamsız savunmanın doğru olmadığını düşünüyoruz.
Türkiye artık yaşama hakkı konusunda daha önceki hatalara düşme-
yecek, savunulamayacak konularda savunma yapmayacaktır. Karar-
dan dolayı üzgünüz ama Türkiye bu meselede itiraz etmeyecektir.”
DİNK AİLESİNİN AVUKATLARI
‘Davayakamu
görevlileri de
dahil edilmeli’
Avukat Becerik, AİHM kararõnõn
İstanbul 14. Ağõr Ceza
Mahkemesi’nde süren yargõlamayõ
etkilemesi gerektiğine işaret etti.
Şişli’deki Agos gazetesi önünde basın açıklaması yapan Rakel Dink, AİHM kararını “Hrant Dink’e do-
ğum günü hediyesi” olarak değerlendirdi. Rakel Dink zaman zaman gözyaşlarına hâkim olamadı.
Tazminat bağışlanacak
İstanbul Haber Servisi - Öldü-
rülen gazeteci Hrant Dink’in eşi,
Uluslararasõ Hrant Dink Vakfõ Baş-
kanõ Rakel Dink, “Yarın ‘Çu-
tag’ımın doğum günü. Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi hâ-
kimlerinin oybirliğiyle verdiği
bu karar bir doğum günü hedi-
yesi” dedi.
Rakel Dink, kõzõ Delal Dink ve
Hrant Dink’in ağabeyi Hosrof Dink
ile avukatlarõ, Şişli’deki Agos ga-
zetesi önünde basõn açõklamasõ ya-
parak, AİHM kararõnõ değerlendir-
di. Açõklama öncesi, gazetenin bu-
lunduğu binanõn biraz ilerisinde,
Dink’in vurulup düştüğü yere kõr-
mõzõ güller serildi, mumlar bõrakõl-
dõ. Ailesi adõna açõklama yapan
Rakel Dink, Şubat 2004’ten beri, en
son AİHM’ye gönderilen savun-
mada da görüldüğü gibi, Türkiye
toplumu planlõ ve örgütlü bir şekil-
de, Hrant Dink’in ‘Türklüğe ha-
karet ettiğine, Türk düşmanı ol-
duğuna’ inandõrõlmak istendiğini
söyledi. “Hayattayken en çok ca-
nını acıtan da, bu ırkçı yaftanın
üzerine yapıştırılmaya çalışılma-
sıydı, çünkü o bütün yaşamı bo-
yunca ırkçılık ve ayrımcılıkla mü-
cadele etti” diyen Dink, Hrant
Dink’in öldürülmeden önce yayõm-
lanan son yazõsõna dikkat çekti.
‘Haklılığının tescili oldu’
Dink’in “....Hiç işlemediğim
“Türklüğü aşağılamak” suçun-
dan 6 aya mahkûm oldum. Şim-
di artık son çare olarak AİHM’ye
gidiyorum... Bu süreçlerden her-
hangi birinden aklanamazsam
ülkemi terk edeceğim” dediğini
anõmsatan Rakel Dink, “İşte bugün
o karar çıktı ve o aklandı! 23 Ocak
2007’de cenazesinde yüz binlerce
insanın onunla ilgili vicdanının ka-
rarını ilan etmesinden sonra,
AİHM’nin bugünkü kararı onun
haklılığının tescili oldu” dedi.
Aile olarak, manevi tazminatõn ta-
mamõnõ bağõşlayacaklarõnõ, üç ku-
rum arasõnda paylaştõracaklarõnõ
söyleyen Dink, tazminatõn, eğitim-
de kullanõlmasõ için Toplum Gö-
nüllüleri Vakfõ Hrant Dink Burs Fo-
nu’na, Ermeni kültürünün, Ermeni-
ce eğitiminin Türkiye’deki devam-
lõlõğõna destek olmasõ için Getrona-
gan Ermeni Lisesi’ne ve Türki-
ye’deki Ermenistanlõ göçmen ço-
cuklarõn eğitimlerine destek olma-
sõ için Gedikpaşa Protestan Kilise-
si’ne bağõşlanacağõnõ belirtti.
‘Hem sevinir, hem üzülürdü’
Dink, “Çutag’ın bugünü gör-
mesine engel oldular ama öldü-
rülmemiş olsaydı şu anda kesin-
likle çok mutlu olurdu, çünkü
ülkesinden ayrılmak istemiyordu.
Ama bir o kadar da üzüntülü ol-
duğunu söylerdi Türkiye için,
çünkü her zaman ülkesiyle övün-
mek isterdi...” diye konuştu.
Danõştay’danönemlikarar:İBBmüziğinsesinikõsmayayetkilideğil
Eğlenceye ‘sõnõr’ yok
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Danõş-
tay 6. Dairesi, büyükşehir belediye encüme-
ninin 5216 sayõlõ Büyükşehir Belediyesi Ka-
nunu, 5393 sayõlõ Belediye Kanunu ve 2872
sayõlõ Çevre Kanunu ile bu yasa uyarõnca çõ-
karõlan Çevresel Gürültünün Değerlendiril-
mesi ve Yönetimi Yönetmeliği kapsamõnda,
“çevresel gürültünün kontrol edilmesi ama-
cıyla açık mekânlarda müzik yayını yapan
işyerlerinin kapanış saatlerinin belirlen-
mesi” şeklinde tanõnmõş bir yetkisinin bulun-
madõğõna karar verdi.
Konuya ilişkin açõklamalarda bulunan Çev-
re Yönetimi Genel Müdürü Lütfi Akça, Da-
nõştay’õn kararõnõn sadece İstanbul Büyükşehir
Belediye Encümeni’nin aldõğõ karara yönelik
olduğunu savunarak, “4 Haziran 2010 tari-
hinden itibaren ilgili yönetmelik gereğince
eğlence yerlerine yönelik saat sınırlaması
Mahalli Çevre Kurulları tarafından geti-
rilmekte ve uygulanmaktadır. Son düzen-
lemeyle saat belirleme yetkisi Mahalli Çev-
re Kurullarına verildiğinden, karar mevcut
uygulamayı etkilemiyor” diye konuştu.
Akça, açõk havada müzik yayõnõ yapan iş-
yerlerinde elektronik olarak yükseltilmiş mü-
ziğin bitiş saatinin 23.59 olarak uygulanmaya
devam edeceğini de söyledi.
Danıştay’ın
kararında, İstan-
bul Büyükşehir
Belediyesi (İBB)
encümeninin,
müzikli eğlence
yerlerinin kapa-
nış saatlerini be-
lirleme yetkisi-
nin olmadığı
vurgulandı.