Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
15 EYLÜL 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr
EKONOMİ POLİTİK
ERİNÇ YELDAN
2010’un İlk Yarısı
Tamamlanırken
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2010’un ikinci
çeyreğine ait ulusal gelir istatistiklerini yayımladı.
Verilerden edindiğimiz ilk izlenimleri sizlerle
paylaşmak arzusundayım.
1) Baz etkisi: Rekor büyüme, rekor küçülmenin
yansımasıdır. Verilere göre Türkiye ekonomisi
2010’un ikinci çeyreğinde, geçen seneye görece
sabit fiyatlarla (reel olarak) yüzde 10.3 artış
gösterdi. TÜİK ulusal hesapları mevsimsel
etkilerden arındırılmış olarak da takip ediyor. Buna
göre mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış
GSYH değerinin bir önceki döneme göre yüzde
3.7 arttığı gözleniyor.
Rakamlar Türkiye ekonomisinin hızlı bir büyüme
konjonktürüne girdiğini gösteriyor. “Büyüme hızı”
hesaplarıyla uğraşan hemen herkesin ilk yorumu
söz konusu büyüme oranının geçen seneki düşük
değerlerden kaynaklandığı; yani zayıf baz etkisine
bağlı olduğu yönünde olacaktır. Bu kuşkusuz
doğru bir gözlemdir: Türkiye ekonomisi geçen
senenin ilk çeyreğinde yüzde 14.6, ikinci
çeyreğinde de yüzde 7.6 daralmış idi. Şimdi
toparlanma süreci ile birlikte bu kayıplar geri
alınmaya başlanmış gözüküyor. Bu gözlemi
doğrulamak için aşağıdaki şekilde son üç yılda
ikinci dönemler itibarıyla yıllıklandırılmış gayrı safi
yurtiçi hasıla büyüklüklerini sunmaktayız. Şekilde
her bir kutucuk, ilgili yılın ikinci çeyrek
döneminden geriye doğru dört dönem boyunca
yıllık toplam ulusal gelir düzeyini veriyor.
Verilerden de açıkça görülebileceği üzere, yıllık
gelir düzeylerini takip edersek, Türkiye krizin
etkilerini hissetmeye başladığı 2008’e göre henüz
ulusal gelirini net olarak arttıramamış konumdadır.
Bu gözlemin daha pratik ve iktisat siyasası
bakımından daha anlamlı bir izdüşümü ise şudur:
Türkiye’nin son iki çeyrek dönemde rekor
büyümesinden söz ediliyorsa, net olarak
toplamda henüz krizin etkilerini aşamadığımıza
göre, kriz boyunca Türkiye’nin rekor oranda
küçülme yaşamış olduğunu tespit etmemiz
gerekmektedir.
2) Büyüme dışa bağımlı ve spekülatif niteliklidir.
Verileri daha yakından incelersek, 2010’un ikinci
çeyreğindeki ulusal gelir artışının ardında yatan en
önemli kalemlerin özel tüketim ve özel sabit
sermaye yatırım harcamaları olduğunu
görmekteyiz. Özel tüketim harcamalarında geçen
seneye göre gözlenen (1998 sabit fiyatlarıyla, reel
olarak) 1.06 milyar TL’lik artış, ulusal gelirdeki
toplam 2.41 milyar TL’lik artışın yarısını
açıklamaktadır. Özel yatırımlar söz konusu
dönemde 1.23 milyar artmıştır. Bunun da 0.9
milyarı makine teçhizat alımlarından gelmektedir.
Türk özel sektörünün ulusal gelirdeki artışın
yüzde 40’ını veren makine teçhizat alımlarının
kaynağı ise doğrudan doğruya ithalata dayalı bir
unsurdur. İthalat talebimizin bu dönemde yüzde
17.8’lik artışla 1.07 milyar TL daha yükseldiğini
görüyoruz. İhracattaki artış ise sadece 0.69 milyar
TL düzeyinde gerçekleşmiş; Türkiye’nin dış ticaret
açığı büyümüştür.
Dolayısıyla Türkiye ekonomisi dış açığını finanse
edebildiği, yani dışarıdan borçlanmasını
sürdürebildiği sürece bu saman alevini andırır
büyüme konjonktürünü sürdürebilecektir. Bu tür
spekülatif büyüme dalgasının neden olduğu
istihdam kayıpları ile siyasi bedellerini ise daha
önceki yazılarımızda sürekli gündeme getirmiştik.
3) IMF’nin ve piyasanın tavrı. Daha önce (18
Ağustos tarihli) bir yazımızda IMF’nin “IV. Madde
Program-Sonrası İzleme” raporunu tartışmıştık.
IMF heyeti söz konusu raporda büyümenin niteliği
ile ilgili olarak en büyük tehlikenin “iç talebe dayalı
büyüme” olduğunu belirtmekte; ve “iç talebin dış
talep ile ikamesinin mümkün olmadığını”
vurgulayarak, bir an önce genişleyici mali ve para
politikalarından vazgeçilmesini önermekteydi.
Özellikle 12 Eylül referandumu sonrasında “siyasi
istikrar sağlandı” sloganlarıyla coşan piyasa
oyuncularının ve IMF yetkililerinin, borçlanmaya
dayalı ve iç talep tarafında yönlendirilen bu
büyüme performansını nasıl değerlendireceğini
merakla beklemekteyiz.
Ya da soruyu şöyle soralım: IMF ve dış piyasalar
Türkiye’yi kayırıyor, bunun iktisadi ve siyasi
bedelleri nedir?
Mevduatın yarısı milyonerlerin hesabında
Ekonomi Servisi - Türk bankacõlõk sistemin-
de temmuz itibarõyla 568 milyar 279 milyon
TL’ye ulaşan mevduatõn yüzde 46’sõnõn milyo-
ner hesaplarõnda tutulduğu belirlendi.
Bankacõlõk Düzenleme ve Denetleme Kuru-
mu’nun verilerine göre, Türkiye’nin milyoner sa-
yõsõ temmuz itibarõyla geçen yõlõn aynõ dönemi-
ne göre 3 bin 680 kişi artarken yurtiçi ve yurt-
dõşõ yerleşiklerden oluşan milyonerlerin banka-
larda tuttuklarõ mevduat ise bir yõlda 60 milyar
723 milyon TL’lik artõş gösterdi.
Son 7 aylõk dönemde milyonerler kulübüne 990
kişi eklenirken milyonerlerin bankalarda tuttuklarõ
mevduatta 39 milyar 148 milyon TL’lik artõş ya-
şandõ. Yurtiçinde sayõlarõ 31 bin 390’a ula-
şan milyoner sayõsõ son bir yõlda 3 bin 850
kişinin üzerinde artarken sahip olduklarõ mevduat
toplamõ ise 51 milyar 273 milyon TL artõş gös-
terdi. Yurtdõşõnda yerleşik 780 milyonerin sahip
olduğu mevduat toplamõ ise temmuz itibarõyla 15
milyar 830 milyon TL’yi aştõ.
Ekonomi yüzde 10.3 büyüdü, ancak dõşarõda yaşanan ikinci dip korkusu Türkiye’yi de etkileyecek
12 ayda
yüzde 5.3
büyüme
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türkiye İstatistik
Kurumu (TÜİK), gayri safi
yurtiçi hasõlanõn (GSYH), yõ-
lõn ikinci çeyreğinde geçen
yõlõn aynõ dönemine göre sa-
bit fiyatlarla yüzde 10.3 arttõ-
ğõnõ bildirdi. Buna göre, ilk
çeyrekte yüzde 11.7 büyüyen
Türkiye ekonomisi ikinci
çeyrekte hõz kesti. Senelik
bazda büyüme ise yüzde 5.3
oldu.
TÜİK tarafõndan açõklanan
GSYH ve büyüme rakamlarõ-
na göre, 2010 yõlõnõn ikinci üç
aylõk (ikinci çeyrek) döne-
minde GSYH; cari fiyatlarla
268 milyar 495 milyon TL,
dolar fiyatõyla 173 milyar 863
milyon dolar, sabit fiyatlarla
da 25 milyar 706 milyon TL
olarak gerçekleşti.
Buna göre, 2009 ikinci çey-
reğine oranla büyüme cari fi-
yatlarla yüzde 17.1, dolar ba-
zõnda yüzde 19.1, sabit fiyat-
larla ise yüzde 10.3 oldu. Son
dört çeyrek bazõnda bakõldõ-
ğõnda ise GSYH; cari fiyatlar-
la bir trilyon 25 milyar 523
milyon TL, dolar fiyatõyla
678 milyar 948 milyon dolar,
sabit fiyatlarla da 101 milyar
997 milyon TL oldu. Büyüme
oranlarõ, bir önceki son 4 çey-
reğe göre cari fiyatlarla yüzde
9.9, dolar bazõnda yüzde 5.2,
sabit fiyatlarla yüzde 5.3 ola-
rak gerçekleşti.
İnşaat ve imalat
sanayisi sürükledi
Sektörler bazõnda ikinci
çeyrekte en büyük büyüme
yüzde 21.9 ile inşaat sektö-
ründe yaşandõ. İnşaatõ, yüzde
15.7 ile balõkçõlõk, yüzde 15.4
ile imalat sanayisi, yüzde
14.2 ile madencilik ve taş
ocakçõlõğõ ve yüzde 14 ile
toptan ve perakende ticaret
izledi.
Sosyal harcamalar
aşağı çekti
Büyüme, kamu yönetimi ve
savunma, zorunlu sosyal gü-
venlik harcamalarõnda yüzde
0.5’te, tarõm, avcõlõk ve or-
mancõlõk yüzde 0.6’da eğitim
yüzde 1.2’de, sağlõk işleri ve
sosyal hizmetler yüzde 2.4’te,
konut sahipliği yüzde 2.6’da
diğer sosyal, toplumsal ve ki-
şisel hizmetler ise yüzde
3.1’de kaldõ.
Ekonomi Sevrisi - Türkiye ekono-
misi bu yõlõn 2. çeyreğinde yüzde
10.3 büyüdü. Bu oran 2004’ten bu ya-
na en hõzlõ çeyreklik büyüme oldu. An-
cak yurtdõşõnda yaşanan ikinci dip dal-
gasõnõn Türkiye’yi de etkilemesiyle bü-
yümenin yõlõn 2’nci yarõsõnda bir dü-
şüş trendine gireceği belirtiliyor.
Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi’nden Prof. Dr. Aziz
Konukman’a göre yõlõn ikinci çey-
reğinde GSYH’nin geçen yõlõn aynõ
dönemine göre sabit fiyatlarla yüzde
10.3 artõşla 25 milyar 706 milyon TL
olmasõnõn beklenen bir şey olduğunu
dile getirdi.
Avrupa ve Amerika ekonomisinin
dip yapmasõndan dolayõ büyüme he-
definin gözden geçirilebileceğini söy-
leyen Konukman, gerek sanayi üreti-
minin, gerekse kapasite kullanõm oran-
larõnõn ikinci yarõ için umut vermedi-
ğine işaret etti. “Şapkamızı önümü-
ze koyup tekrar düşünmemiz gere-
kiyor” diyen Konukman, dõşarõda ha-
valar iyi olunca Türkiye ekonomisinin
büyüdüğünü, aslõnda bu durumun bir
kõrõlganlõk olduğunu söyledi. Türki-
ye’nin sõcak para geldiğinde büyüdü-
ğünü söyleyen Konukman, “Türkiye
ekonomisi dışarıdaki kaynaklara
bağımlı adeta bir afyon bağımlısı ve
önemli bir uyuşturucu bağımlısı
gibi hayatı felce uğruyor, kriz yaşı-
yor. Bu doğru bir yaklaşım değil”
dedi.
Yüzde 10.3’lük büyümeyle ilgili
değerlendirmeler şöyle:
Asıl mesele devamlılık
Devlet Bakanõ ve Başbakan Yar-
dõmcõsõ Ali Babacan: Önümüzdeki
dönemde maliye politikasõna büyük
görev düşüyor. Bu görev, bütçe den-
gelerini bozmadan üretim, yatõrõm ve
istihdamõ destekleyecek bir bütçe ya-
põsõnõn oluşturulmasõdõr.
Türk Sanayicileri ve İşadamlarõ
Derneği: 2010 büyüme tahminimizi
yüzde 5.5’ten yüzde 7’ye revize ettik.
Artan ithalat talebine bağlõ olarak ca-
ri işlemler açõğõ ve finansmanõn kom-
pozisyonuna ilişkin kõrõlganlõklarõn
dikkatle izlenmesi gerekiyor.
İstanbul Sanayi Odasõ Yönetim Ku-
rulu Başkanõ Tanıl Küçük: Şimdi
önümüzdeki mesele, sanayi üreti-
minde ve ekonomideki büyümeyi hõz
kesmeden devam ettirebilmektir. Ener-
jimizi ekonomiye yoğunlaştõrmalõ,
eksikleri süratle gidermeliyiz.
Ankara Ticaret Odasõ Başkanõ Sinan
Aygün: Krizde ikinci dip beklendiği
bir dönemde yüzde 10.3 oranõnda bir
büyüme sağlamasõ Türkiye ekono-
misinin geleceği açõsõndan umut verici.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
Başkanõ Rifat Hisarcıklıoğlu: Tür-
kiye, özel sektörün tüketim ve yatõrõ-
mõna dayalõ olarak çarpõcõ büyüme per-
formansõ sergiledi.
Türkiye İhracatçõlar Meclisi Başkanõ
Mehmet Büyükekşi: İkinci çeyrekte
yaşanan çift haneli ihracat artõşõ çift ha-
neli büyüme getirdi.
Anadolu Grubu Yönetim Kurulu
Başkanõ Tuncay Özilhan: İşsizlik
sorunuyla baş edilebilmesi için 2011
ve sonrasõnda minimum yüzde 6’lar-
da büyüme kaydedilmesi gerekiyor.
Ali Babacan: Türkiye’nin yatõrõm ihtiyacõnõn
yüksek olduğu ve iç tasarruflarõn bu ihtiyacõ
karşõlamakta yetersiz kaldõğõ
düşünüldüğünde, mali disiplinin korunmasõ,
büyümenin kaynağõ olan yatõrõmlarõn
sürdürülmesindeki önemini ortaya çõkarõyor.
Aziz Konukman: Hükümet referandum
sonuçlarõndan sonra bir sarhoşluk içinde.
Türkiye ekonomisi dõşarõdaki kaynaklara
adeta bir afyon bağõmlõsõ gibi bağõmlõ.
Büyüme yõlõn ikinci yarõsõnda bir düşüş
trendine girecek.
Zorlu 23 milyon
dolar verimlilik
kredisi aldı
Çelebi, Alman Düsseldorf GmbH’ye talip
Ekonomi Servisi - Çelebi Ha-
va Servisi, Almanya’nõn Düssel-
dorf Havalimanõ’nõn işletmecisi
Flughafen Düsseldorf Gros und
Handling GmbH’nin (Düsseldorf
GmbH) hisselerinin tamamõnõ sa-
tõn almak için şirketin açtõğõ iha-
leye bağlayõcõ olmayan teklif
verdi.
Çelebi Hava Servisi’nin Ka-
muyu Aydõnlatma Platformu’na
yaptõğõ açõklamada, şirketin,
Flughafen Düsseldorf GmbH’nin
yüzde 100 iştiraki olan ve Düs-
seldorf Havalimanõ’nda hali ha-
zõrda yer hizmetleri sağlayõcõsõ
olarak faaliyet gösteren Düssel-
dorf GmbH’nõn sermayesini
oluşturan hisselerin tamamõnõ sa-
tõn almak için Flughafen Düssel-
dorf GmbH’nõn açtõğõ ihaleye
bağlayõcõ olmayan teklif verdiği
kaydedildi.
Açõklamaya göre ihale kazanõ-
lõrsa şartname gereği, iki aşamalõ
satõn alma öngörülürken, birinci
aşamada Düsseldorf GmbH’nõn
sermayesinin yüzde 49’u, ikinci-
si aşamada ise belli şartlarõn yeri-
ne getirilmesi halinde kalan his-
selerin tamamõ iktisap edilecek.
Açõklamada, Düsseldorf Havali-
manõ’nõn Almanya’nõn üçüncü
büyük havalimanõ olduğu, Düs-
seldorf GmbH’nõn de havalima-
nõnda faaliyet gösteren iki yer
hizmetleri şirketinden biri olduğu
belirtilerek, Düsseldorf Havali-
manõ’nõn 2009’da hizmet verdiği
yolcu sayõsõnõn yaklaşõk 18 mil-
yon, uçuş trafiğinin de 214 bin
olduğu kaydedildi.
Corendon, gurbetçileri
Malatya’ya uçuracak
Ekonomi Servisi - Merkezi Antalya’da bulunan
Hollanda ve Belçika’dan Türkiye’ye yolcu taşõyan
Corendon Havayollarõ Şirketi, gelecek yõl haziran
- eylül döneminde Brüksel - Trabzon ve Brüksel
- Malatya arasõnda da direkt seferler başlatacaklarõnõ
duyurdu. Şirket ay-
rõca, 2011’den
itibaren Hollan-
da’dan İstanbul
ve Antalya’ya tarifeli
seferlere başlamayõ hedefli-
yor.
Corendon Havayollarõ Şirketi’nin ortağõ ve ge-
nel müdürü Yıldıray Karaer, geçen yõl başlayan
Brüksel-Eskişehir, Lyon-Eskişehir seferleri ile
Amsterdam’dan Elazõğ ve Sivas bölgelerine yap-
tõklarõ uçuşlarõn çok başarõlõ geçtiğini belirterek, ge-
lecek yõl haziran - eylül döneminde Brüksel - Trab-
zon ve Brüksel - Malatya arasõnda da direkt seferler
başlatacaklarõnõ bildirdi.
Yurtiçi ve yurtdõşõ
yerleşiklerden oluşan
32 bin 170 milyoner
hesabõnda toplam
260 milyar 796
milyon TL
bulunuyor.
Bu büyüme sürdürülemez
Çelebi Holding
Başkanvekili
Canan Çelebioğlu
Tokgöz.
ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr
Kaderin garip cilvesi, ülkece referanduma ve
evet-hayır oylarına kilitlendiğimiz gün meydana
geldi korkunç facia. Yolcu dolu minibüs, İstanbul
Başakşehir’de kırmızı ışığı takmayıp son hızla
geçti. Aksilik bu ya karşı yönden gelen su tankeri
de sağanak yağış nedeniyle kayganlaşan
zeminde kayarak şeridinden çıkmıştı. Araçlar
çarpıştı. Bilanço 13 ölü, 6 ağır yaralı...
Haliyle ateş düştüğü yeri yaktı. Çoğunluk
üzülmekle birlikte eninde sonunda “Türkiye’nin
klasik manzaralarından biri” deyip geçti...
Milliyet olayı sürdürdü. Facianın yaşandığı yere
giden muhabirler kırmızı ışığı umursamadan
geçen araçları görüntülediler ve “Burada daha
çok insan ölür” başlığı ile haberleştirdiler. Böylece
resim büyük ölçüde tamamlandı.
Şimdi en büyük resmin anlattıklarına gelelim...
- “Bir şey olmaz” diye kırmızı ışıkta gaza
basan mantığa..
- “Alın yazısı” deyip tevekkül ile
karşılamaya..
- Yaşananlardan ders almayan kafalara...
İşte günümüz Türkiye’sinde bu üçlü mantık
hüküm sürüyor, bu üçlü mantık at koşturuyor.
Mekânı, kişileri, zamanı, olayları istediğiniz gibi
değiştirin, daima karşınıza bu üçlü çıkacaktır.
Açın gazetelerin 3. sayfalarını, açın televizyon
kanallarını görün bu üçlüyü. Çıkın trafiğe,
aldırmadan şerit değiştirenleri görün.. Dere
yataklarına inşa edilen evlerin çökmesini, kışın
kömür sobasından zehirlenen insanları izleyin...
Taze bir örnek daha.. üstelik bir televizyon
kanalının canlı yayınında. Boşandığı eşinin
televizyona çıkmasına sinirlenen adam elinde
silahla içeri dalıyor, eşine ve kendisini engellemek
isteyen güvenlik görevlilerine ateş ediyor.
Programda konuklar arasında büyük panik
yaşanırken küçük bir reklam arası veriliyor,
ardından sunucu hiçbir açıklama yapmadan
yayını sürdürüyor... İlk değildi, farklı versiyonları
da olsa benzer süreçler yaşandı, görülüyor ki
ders alınmadan daha da yaşanacak...
Devam edelim. Eğitim sisteminin hemen
hemen tüm halkalarında kopya ve soru sızdırma
skandalları yaşanıyor. İşin üzerine gitmede
gönülsüzlüklerini sürdüren sorumlulara karşı
birkaç küçük tepkinin dışında ses çıkmıyor...
Günlük yaşamdan eğitime, spordan siyasete
her alanda bu üçlü at koşturuyor...
İşin hakkını vermek gerekir ki AKP, toplumun
bu üçlü hassasiyetini iyi kavramış durumda.
Toplum mühendisliği konusundaki başarısı son
referandumda da kendini gösterdi. “Aman bir şey
olmaz” mantığını ve kaderciliği iyi kullanarak;
anayasada değiştirmek istediği maddeleri
yaşananlardan ders çıkarmayı zaten bilmeyen
kafalara kabul ettirmeyi başardı. Üstelik bunu
insanların gözlere baka baka “özgürlükler ve daha
fazla demokrasi” söylemi ile yapabildi.
İşsizlik, yolsuzluklar, milletvekili
dokunulmazlıkları, seçim barajı gibi asıl sorunları
makyajlayarak bundan sonrası için izleyeceği yolu
açtı. Üstelik yargıda yaptığı düzenlemelerle
karşısına çıkacak kırmızı ışıkları da kaldırdı.
Bugün ülkeye kayıt dışı hâkim. İşsizlik
dizboyu... Referandumdan bir ay öncesine kadar
dillerden düşürülmeyen ‘Mali Kural’ın neden rafa
kaldırıldığını kimse sorgulamıyor bile. Hatırlayalım;
bunlar aylar önce IMF ile yeni anlaşma
tartışmaları sürerken Başbakan ve ekonomi
yönetimi “Kendi çıpamızı kendimiz yaratırız, Mali
Kural’ı yerleştirir, bütçedeki sapmaları önler hatta
kayıt dışının da önüne geçeriz” söylemini
tekrarlayıp duruyorlardı.
AKP, ülkede ne var ne yok satarak kaynak
yaratıyor. Özelleştirmelerden tutun ormanlara,
madenlere, akarsulara kadar... Hesap soracak
mekanizmalar birbiri ardına işlevsizleştirilerek...
Yandaş sermaye zevkten dört köşe...
Önümde OECD’nin “Bir Bakışta Eğitim 2010
Raporu”. Yükseköğretime erişimde sondan
ikinciyiz. En küçük bir kıpırdama bile yok...
En önemlisi tüm bunları sorun olarak görmeyen
bir toplum ile karşı karşıyayız. Toplumun üçlemesi
bu sorunların çok çok ötesinde. Ne diyeyim,
kırmızı ışıklar daha çok geçilecek...
Toplumun Üçlemesi ve Kırmızı Işık...
BB‹ L G ‹ T O P L U M U N A D O / R U / Ö Z L E M Y Ü Z A K
Ekonomi Servisi - Zorlu Enerji
Grubu iştiraklerinden Zorlu Enerji
Elektrik Üretim, Türkiye Kalkõnma
Bankasõ ile 23 milyon dolar tutarõnda
‘Enerji Verimliliği Kredisi’ anlaşma-
sõ imzaladõ. Zorlu, krediyi Lülebur-
gaz’da bulunan doğalgaz kojenerasyon
santralõnõn kapasite arttõrõm çalõşmala-
rõnda kullanõlacak.
Bu yatõrõmla birlikte Lüleburgaz’da-
ki santralõn kapasitesi 115.3 MW’den,
140 MW’ye çõkacak. Ortalama yüzde
3 değişken faizli kredinin vadesi 3 yõl
geri ödemesiz 12 yõl olacak.
Kredi’nin imza töreninde konuşan
Zorlu Enerji Grubu Başkanõ Murat
Sungur Bursa, daha verimli daha
çevreci yatõrõmlar yapmanõn öncelikli
hedefleri olduğunu söyledi. Kredinin
yatõrõmcõlarõn önünü açan cazip koşul-
larõ olduğunu kaydeden Bursa, “Pa-
kistan’daki 50 MW’lik rüzgâr sant-
ralı için uluslararası finans kuruluş-
larıyla görüşmelerimiz sürüyor, in-
şaata gelecek yıl başlarız” dedi.
Türkiye Kalkõnma Bankasõ Genel
Müdürü Abdullah Çelik de, bugüne
kadar 64 adet enerji projesine destek
verdiklerini kaydederek, 2010 içinde
ağõrlõklõ enerji olmak üzere alõnan kre-
di başvurularõ 1.6 milyar liraya ulaştõ-
ğõnõ dile getirdi.