25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B C TURİZM1 EYLÜL 2010 ÇARŞAMBA4 Ada hali, dünya hali... NİLHAN AYDIN B ozcaada’ da karadan esen poy- raz aniden çıktı ve dostum Se- lim Akçin’i adaya attı. Poyraz mı Selim’i hızla adaya getirdi, yoksa ar- dına Poyrazı alan Selim mi beklediğim- den önce adaya ulaştı!.. Nasıl geldiyse geldi, hoş geldi. Selim’in gelişi benim rüyalardan uya- nıp gerçekleri görmeme de sebep oldu. Selim ve kızı Selin daha adaya gelir gelmez sokakta hızla geçen (son surat denir ya, işte öyle kullanılan bir araba- nın) arabanın yavru kedinin ayağını ez- mesine tanık olmuşlar, bu olay hem Se- lim’i hem de 10 yaşındaki kızı Selin’i çok üzdü. Sevecen duyarlı güzel bir kız olan Se- lin bu olayı bana anlatırken ben de bir yandan da esen rüzgârın sazlıklarda çı- kardığı sesi dinliyorum. Yoksa o kedi beni hep takip eden ke- di mi? Hafif çalkantılı olan denizin kıyısından açıklarda dalgalar üzerinde oluşan kö- pükleri görüyorum, koyun dışında dal- galar bayağı büyükmüş. (diye düşünü- yorum) Selim ve kızı ile birlikte Selim’in kul- landığı araba ile ada turuna çıkıyoruz. Selim arabayı ortalama 40 km. hız ile kullanıyor. Sanki biliyor diye düşün- düm. Çayır’dan Sulubahçe’ye geçerken kirpilerin yolundan geçtiğimizi... Başağa mevkinden geçerken sanki tavşan bölgesine girdiğimizi… Poyraz’dan geçerken keçi yolundan geçtiğimizi ve bir keçinin arabanın üs- tünden atlayabileceğini hissediyor. Selim’in hiçbir uyarı almadan göster- diği duyarlılık bana hoş geliyor. Bir hayvanın ezilmesi ihtimali tedirgin- liğini yaşamadan ben de etrafı rahatlıkla seyrediyorum. Denizde adaya sokul- muş birçok gemiyi görüyorum; sığın- mışlar adaya fırtınanın geçmesini bekli- yorlar. Dikkat kirpi yolundasınız! Diye uyarı tabelalar mı koysak yolla- ra… Zira yollarda arabaların ezdiği çok sa- yıda kirpi ile karşılaşıyoruz. Adada yaşayan canlılar… Ada da çok sayıda kirpi ve tavşan vardır. Kirpilerin ezilmesi ise daha ko- laydır. Ufak boylu kahverenginde olan ada tavşanlarında sayısında azalma var maalesef. (Ufacık ada da bile avcılık var) Artık daha az rastlıyorum, uzun kulak- larıyla zıplayan sevimli tavşanlara. Bu arada her zararı konuklar mı veri- yor (sanki)… Ya gelincikleri toplayıp reçel yapıp sa- tan sözde adalılara ne demeli... Cennetin kapılarını açmadan önce madalyonun öbür yüzünü de sizlere göstermek istiyorum. Size ilk uyarım yemek fiyatları ile ilgili olacak, Zira adaya geldiniz de acıkmış olacaksınız. Tabii eğer vapuru kaçırmış karşı kıyıda beklerken atıştırmadıysanız. Hangi lokantaya giderseniz gidin sa- kın balık pazarlığı yapmadan masaya oturmayın. Balık fiyatında anlaşsanız da bunu yeterli sanmayın, mezelerin fiyat- larına bakarken, ara sıcakların fiyatı hep atlanır oysa bunların fiyatları yüksektir . Siparişlerinizin de doğru gelip gelmedi- ğini ve adisyona eklenmiş olup olmadı- ğını muhakkak kontrol edin. Ada da, balık için pazarlık yapmaktan da gelen hesabı kontrol etmekten asla utanmayın. Bu arada günlük gazeteleri okumak için boşuna sabahları erken kalkmayın, Zira karşıdan ilk vapur sabah 9.00 da kalkar, gazeteler o gemi ile adaya gelir, paketlerin açılması falan uzundur ada- da. Yani gemi geldi diye de hemen ga- zete bayisine koşmayın, tek olan gazete bayisinde uzun bir kuyruk ile karşılaşa- bilirsiniz. Lodos patlamışsa gemide gel- mez gazetede, hiç- bir şey gelemez ki adaya. İyi ki poyraz çık- mış, Selim ve kızı Selin gelmiş. Bana çok iyi geldiler. Yoksa poyraz onları adaya getirmek için mi çıktı. (Onlar ada- dan ayrılırken içim- den geçmedi değil rüzgâr lodosa dönse …( dönse de ada da kalsalar). ‘Hayatımın en soğuk kışını bir San Francisco yazında yaşadım’ Bir Avrupa kentiHAKAN AKARSU “S an Francisco Sokakları” dizi- siyle akõllara kazõnan sokaklarõ, ünlü kõrmõzõ Golden Gate Köp- rüsü, gay’lerin başkenti Castro bölgesi ve çi- çek çocuklarõnõn boy verdiği Haight-Ashbury mahallesiyle Pasifik Okyanusu’nun incilerin- den biri San Francisco... İçinde yer aldõğõ kör- fezin batõsõndan başlayõp saat yönüne gittiği- nizde Hayward, Fremont, San Jose kentleri sõ- ralanõyor. 122 kilometrekarelik alana yayõlan sisler kenti San Francisco 850 bin kişilik nü- fusuyla bölgedeki en kalabalõk kent olarak öne çõkõyor. Sahip olduğu yerleşim planõyla bir Amerikan kentinden çok Avrupa kentini an- dõrõyor. Bunun en büyük nedeni ise kentin bü- yük bir meydanõ olmasõ. Pasifik kõyõsõndaki bu kent Amerika’nõn tutuculuktan uzak, ilerici, li- beral kentlerinin başõnda geliyor. İklimi ise bi- raz ilginç; yõl boyunca õlõk olan hava temmuz ayõndan ağustos sonuna kadar adeta kõş mev- simini yaşõyor. Günlük ortalama 15 derece olan sõcaklõk gece rüzgârla birlikte 8 dereceye ka- dar düşebiliyor. Ünlü yazar Mark Twain’in de- diği gibi: “Hayatımın en soğuk kışını bir San Francisco yazında yaşadım.” Haight- Ashbury Kentin en isyankâr mahallesi Haight-Ashbury. 1960’larda Flower Power (Çiçek Gücü) hare- ketine ev sahipliği yapmõş, ünlü rock gruplarõ- nõ bağrõndan çõkarmõş bir mahalle burasõ. Gol- den Gate Parkõ’na olan yakõnlõğõ Haight-Ash- bury’nin önemini daha da arttõrõyor. Dik caddeler ve canlõ renklerle bezenmiş Viktoria tarzõ evler, “Gay’lerin Mekkesi” Upper Market Caddesi’ne farklõ bir görünüm kazandõrõyor. Castro Ma- hallesi ise yaratõcõ butikler, kitapçõlar ve barlarla dolu. 1922’de inşa edilen Castro Sinemasõ bugün sayõlarõ neredeyse yok denecek kadar az olan büyük sinema saraylarõndan yalnõzca biri... Painted Ladies Kentin en turistik bölgelerinden biri olan Pa- inted Ladies, Union Meydanõ’nõn 2.5 kilometre güneybatõsõnda, Alamo Meydanõ yakõnlarõnda yer alõyor. 19. yüzyõlda bölgede 50 bin Victo- ria tarzõ evin yer aldõğõ söyleniyor. Parlak renk- lere boyalõ evlerin hepsi Dünya Savaşlarõ sõ- rasõnda griye dönüşmüş. 1960’larda halktan bi- ri evini tekrar parlak renklere boyayõnca kül- lenen bir akõmõ yeniden alevlendirmiş ve ortaya rengârenk bir mahalle çõkmõş. Çin Mahallesi Union Meydanõ’nõn kuzeyindeki birkaç blok, Çin Mahallesi olarak biliniyor. Grant Avenue boyunca sõralanan antikacõ dükkânlarõyla turizmde önemli bir rol oynuyor. Daracõk sokaklarõ, geleneksel ilaçlar dahil her türlü eşyanõn satõldõğõ dükkânlarõ ve restoranlarõ gerçekten de görülmeye değer. Söylenenlere bakõlõrsa burada yaşayan 30 bin Çinli, Asya dõşõnda ikâmet eden en büyük Çinli topluluk olma özelliğini taşõyor. S an Fransisco’nun en ta- nõnmõş yerlerinden biri de denizin ortasõndaki bir ada- nõn üzerine kurulu olan Alcatraz Hapishanesi... 1934’ten 1962 yõlõ- na kadar Amerika’nõn en korkulan ve kaçõlmasõ imkânsõz hapishane- si olarak ünlenen bu ada hapisha- nesinde en azõlõ suçlular tutulmuş. 1962’de Adalet Bakanõ bakmõş ki; binanõn hapishane olarak kul- lanõlmasõ Amerikan Hazinesi’ne pahalõya patlõyor, hemen hapis- haneyi kapatmõş. Daha sonra buranõn merak ko- nusu olmaya devam etmesi adayõ bir gezi bölgesi haline getirmiş. Tu- ristik şõk bir otel ya da park gibi bir yer yapmak- tansa adayõ bu şekilde bõrakõp insanlarõ buraya çekme fikri tut- muş. Hâlâ her gün Pier 39’dan kalkan gemiler hapishaneye akõn akõn turist taşõyor. Binayõ ge- zerken görülen hücreler, eşyalar, kulaklõktan gelen Alcatraz gardi- yanlarõnõn ve eski mahkûmlarõn an- latõmõ, duvarlarda yer alan Al Ca- pone ve onun gibi ünlü mahkûm- larõn hikâyeleriyle birleşince ha- pishanenin ürkütücülüğü katlanõ- yor. 10 bin yõl önce Amerikan yerli- leri San Francisco’ya geldiklerin- de yerleşmek için tepelerle dolu, yaz ortasõnda bile havasõ soğuk bu bölgeyi seçmişler. 1700’lerde İs- panyollar ayak bastõğõnda ise ken- tin kaderi değişmiş. Önce İngiliz- ler sonra Ruslar gelmiş. Günü- müzde şehrin bağlõ bulunduğu eya- let olan Kalifornia, 1822 yõlõnda Meksikalõlarõn eline geçmiş. So- nunda 1848’de Amerikalõlar San Francisco’nun ve tabii Kaliforni- ya’nõn önemli bir bölümünün sahibi olmuşlar... Kente gelip de görmeden gidil- meyecek yerlerden biri de Fisher- man’s Wharf. Bu eski liman böl- gesinin ilk sa- hipleri 19. yüzyõl sonunda Ceno- va ve Sicil- ya’dan gelen ba- lõkçõlar olmuş. 1950’lerde tu- rizmin başlama- sõyla ise kimlik değiştirmiş. Li- manlar Oak- land’a taşõnõnca, kalan eski binalarõ turistik amaçlarla değerlendirmiş- ler. Pier (İskele) 45’in önündeki bu alan deniz mahsülleri ve bölgeye özgü kral yengeç yemekleriyle ün- lü. Çevrede birçok kafe, hediyelik eşya mağazasõ, restoran ve eğlen- ce yeri var. Pier 39 ise sallarda sü- rekli gürültü çõkararak güneşle- nen denizaslanlarõnõn buluşma ye- ri; 1906 depreminden sonra bura- yõ mesken edinmiş ve bir daha da gitmemişler. Yine bu bölgedeki is- kelelerden körfez içindeki Alcatraz ve Angel adalarõna ya da karşõ kõ- yõdaki şehirlere gitmek için tur tekneleri kalkõyor. Fisherman’s Wharf’un diğer is- tikametinde ise çikolata ve şeker- lemeleriyle ün yapmõş Ghirardel- li’nin adõnõ taşõyan bir meydan yer alõyor. Ghirardelli’nin mey- danda inşa ettiği tarihi binada, bir- birinden lezzetli çikolata ve don- durma çeşitlerini tattõrmak iste- yen kafeler bulunuyor. Fisherman’s Wharf...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle