20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Şiirlerle Barış Mücadelesi Bugün 1 Eylül Dünya Barış Günü. 1 Eylül 1939’da Nazilerin Polonya’yı işgal etmesiyle İkinci Dünya Savaşı başlamıştı. İnsanlık tarihinin bu en kanlı savaşının unutulmaması için Birleşmiş Milletler aldığı bir kararla bugünün “Dünya Barış Günü” olarak kutlanmasını kararlaştırdı. Ülkemizde soğuk savaş koşulları nedeniyle uzun zaman barış etkinlikleri “tehlikeli” eylemler olarak görüldü. 1950’lerde Kore Savaşı’na karşı çıkan Barışseverler Derneği üyelerinin, 1980’lerde Barış Derneği yöneticilerinin eylemleri, tutuklanıp cezaevlerine atılmalarıyla karşılık gördü. Kimi görece demokratik dönemlerde kitlesel barış şenlikleri de oldu. 1 Eylül 1976 gecesi Açıkhava Tiyatrosu’nda (şimdiki Cemil Topuzlu) yapılan şenlik bunlardan biridir. Ülkemizin önde gelen tiyatro sanatçıları, edebiyatçılar ve müzikçilerinin seslendirdiği şiirler ve şarkılarla örülü geceye ünlü Rus yazar Konstantin Simonov da katılmış, İkinci Dünya Savaşı’nda efsane olmuş “Bekle Beni” şiirini okumuştu. Sözcükler dergisinin eylül sayısında Nâzım Hikmet’in Moskova’daki evinde bulunan bir yazısı ilk kez yayımlandı. 1962 yılında Dünya Silahsızlanma Kongresi’nde yapacağı bir konuşmaya hazırlık olan yazısında büyük ozanımız, hayatı boyunca yazdığı şiirlere bakarak barış mücadelesine şiirleriyle ne kadar katkıda bulunabildiğini sorguluyor. Yazı, politik tavrının yanında Nâzım Hikmet’in kimi şiirlerinin yazılış serüvenleri üstüne de yeni bilgiler içeriyor. “Duvar” şiirinden, “Taranta Babu’ya Mektuplar”a, “Ya Ayni, Ya Habibi!..”den “Kız Çocuğu”na dek pek çok şiirinin hayatının hangi anlarına denk düştüğünü, gerisindeki öyküyü öğreniyoruz. Örneğin, Memleketimden İnsan Manzaraları’nda yer alan Zoya (ya da Tanya) şiirine ilişkin yazdığı: “Fotoğrafını 1945’te Bursa’ya hapishaneye görüşmeci gelen anam, elini öperken gizlice avucuma sıkıştırdı. Zoya’ya hayranlığımı o günün akşamı hücrede yazmaya başladım, şafak sökerken bitirdim. Baştan aşağı okudum. Okuyup ağladığım biricik şiirim budur.” Nâzım Hikmet’in ölümünden bir yıl önce şiirleriyle giriştiği hesaplaşma günümüz ozanları için de bir ölçü olabilir mi? Günümüzün şiir yazanları, şiirlerinde ne kadar barış düşüncesine, özgürlüğe, daha da genel söylersek insanoğlunun temel sorunlarına yer vermişlerdir? Nâzım Hikmet, yazısının sonunda şöyle diyor: “Yeryüzünde çocukların bir daha öldürülmemesi için her namuslu yazarın, hangi milletten olursa olsun yalnız mısralarla ve kafiyelerle değil, gerekirse elde silah dövüşmesi gerektiğini bir daha anladım.” “Beni en büyük insanlık davasının ikisinde [barış, özgürlük ve ulusal bağımsızlık] biraz olsun ödevini yapmış bir yurttaşınız sayarsanız bahtiyar olacağım.” Bugünün ozanları, kendilerini “bahtiyar” edecek değerler olarak neleri görüyorlar? Ozanlarımızın bu soruya verecekleri yanıtlar, girişecekleri böyle bir hesaplaşma belki günümüz şiirinin değerlendirilmesinde de yardımcı bir unsur olabilir. [email protected] [email protected] CMYB C M Y B MEHMET BASUTÇU VENEDİK- “Festivaller arası rekabetin bir tür savaşa dönüştü- ğü, yıldız oyuncu ve film avının kı- yasıya sürdüğü, moda akımların at oynattığı bir ortamda medyanın il- gisini çekmekte zayıf kalacak film- lerin şansı kaçınılmaz olarak aza- lıyor. Festival programlarını, belirli bir sanat çizgisine sadık kalan tek seçicilerin değil de, ortak hedefler arayan ekiplerin oluşturduğu bir ortamda, sanatsal risk almanın tanımı ve anlamı da değişiyor. Da- ha Cannes Festivali sırasında, film- leri yeni biten ya da son çalışma- larını sürdüren, David Lynch, Dar- ren Aronofsky, Tsai Ming Liang ve Jia Zangke’nin Lido’nun konuğu ola- caklarını, bizzat Marco Müller açıklamamış mıy- dı? Önemli olan ilgiyi sı- cak tutmaktı... Yine de Altın Aslan’ın hakkını Müller’den esirgeme- meliyiz! Merakla bek- lenen dünya prömi- yerleriyle medyanın gündeminde kalma- ya yönelik bu tür girişimlere karşın, La Mostra, sanat sinemasına verdiği ön- celiği ko- rumayı sürdü- rüyor.” 30 Ağustos 2006’da, La Mostra’nõn açõ- lõşõ öncesi Ra- dikal gazete- sinde yazdõ- ğõm bu cümleler, anlamlarõ daha da keskinleşen güncelliğini korumakta. Festivaller arasõ rekabetin hõzõ din- medi; birbiriyle çelişen çok para- metreli denklemlerin çözümü bugün daha da zor; kõsacasõ, sinema en- düstrisinin, medyanõn, son yõllarda da internetin egemenliğine boyun eğ- mek zorunda kalan festivaller de kü- reselleşti. Yapõmcõlarõn ve dağõtõm- cõlarõn baskõsõna direnmekte daha zorlanõyorlar. Filmlerin büyük çoğunluğu aynõ formatta ürünler olma yolunda hõz- la ilerliyor. Genç yönetmenler ye- nilikçi girişimleriyle seslerini du- yurabilmenin yolunu, kõşkõrtõcõ yak- laşõmlarda arõyorlar… Bu ortamda Venedik, klişe deyimiyle, ‘sanat sinemasının kalesi’ olarak kalabil- mek için daha çok çaba göstermek zorunda kalõyor… Aronofsky, dört yõl sonra yine lis- tede: Bu gece, Nathalie Port- man’lõ “Siyah Kuğu” ile Venezia 67’nin açõlõşõnõ yapacak. Altõn Aslan adaylarõ arasõnda Lynch’lerin, Zang- ke’lerin yerine, Sofia Coppola, Vin- cent Gallo, Abdellatif Kechiche, François Ozon gibi genç kuşak yö- netmenler; Monte Hellman, Jerzy Skolimowski ve Julian Schnabel gi- bi ustalar var. YEN UFUKLAR 2004’ten bu yana yenilikçi dene- melere kapõlarõnõ açan, farklõ anlatõm ve estetikler geliştiren filmlerin gö- rünülebilirliğini artõrmayõ hedefleyen “Orizzonti” (Ufuklar) programõnõn bu yõl ikinci bir ivme kazandõğõ söy- lenebilir. Daha ilk adõmda, sõradan bir yan bölüm olmadõğõnõ vurgulamak amacõyla ayrõ bir jürinin oluşturul- masõyla ikinci yarõşmalõ bölüm ko- numuna getirilen “Orizzonti”, fes- tivali düzenleyen “La Biennale di Venezia”nõn başkanõ Paolo Barat- ta’ya göre, bu yõl daha da güçlenerek bir dönüm noktasõ yaşõyor. Nedir bu dönemeç? Değişik sa- natsal dillerin sinemaya odaklanma- sõyla oluşan denemelere, kõsa filmlere ve farklõ formatlardaki çalõşmalara da yer vererek yeni bir dinamik oluştu- ran “Orizzonti”nin sinema labora- tuvarõ işlevi göreceğini vurgulayan Baratta, göreve geldiği ilk yõl bu bö- lümü yaşama geçiren Marco Mül- ler’in en güçlü destekleyicisi oldu- ğunu bir kez daha kanõtlõyor. Altõn Aslan’õ belirleyecek jüriye Quentin Tarantino başkanlõk eder- ken, “Orizzonti” ödüllerini verecek jüriye New York’ta yaşayan İranlõ yö- netmen, fotoğraf sanatçõsõ Shirin Neshat önderlik edecek. JAFAR PANAH GELECEK M ? Sinema çizgisini Giorgio Goset- ti’nin belirlediği, festivalin en önem- li bağõmsõz yan bölümü “Venedik Günleri” de sanat sinemasõna ve genç yönetmenlere öncelik tanõyan bir ‘keşif’ merkezi olmayõ sürdürüyor. Açõlõşõ bugün İranlõ muhalif yönetmen Jafar Panahi’nin geçen kõş Tahran çarşõsõnda Mazdak Taebi ile birlik- te gerçekleştirdiği kõsa film ‘Akor- deon’ ile yapõlacak olan “Venedik Günleri”nin 12 filmden oluşan prog- ramõnda,Türk sinemasõnõn Lido’da- ki tek örneği, Seren Yüce’nin ilk fil- mi “Çoğunluk” da yer almakta. Go- setti, pazartesi günü yayõmlanan ba- sõn bildirisinde, hükümet karşõtõ ol- duğu için hapse giren, şimdi de ülke dõşõna çõkmasõ yasaklanan Jafar Pa- nahi’yi, 1 Eylül günü Venedik’te görmekten umutlarõnõ kesmedikleri- ni vurguluyordu… Venedik’te Türkiye’den gelen iki ses daha duyacağõz: 10 Eylül günü 16.’sõ düzenlenecek olan “Avrupa- Akdeniz Sinema Konferansı”nda konuşma yapmak için davet edilen- ler arasõnda, Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Günay ile Antalya Festi- vali’nin yeni sanat yönetmeni Deniz Ziya Temeltaş da bulunuyor. Lido’nun sinemalarõ, Bienali’n sergi mekânlarõ ve konferans sa- lonlarõ, on gün boyunca Venedik’in gizemli kanallarõ kadar çekici ola- cak yine… 67. ULUSLARARASI VENEDİK FİLM FESTİVALİ ARONOFSKY’NİN ‘SİYAH KUĞU’SUYLA AÇILIYOR Sanatsinemasõnõnkalesimi? SAYFA CUMHUR YET 1 EYLÜL 2010 ÇARŞAMBA 16 KÜLTÜR Batı Şeria’da tiyatrocu boykotu Kültür Servisi - İşgal altõndaki Batõ Şeria’da uluslararasõ hukuku çiğneyerek inşa edilen Yahudi yerleşim birimlerini boykot eden bir grup tiyatrocuyu 150’den fazla İsrailli akademisyen imza vererek destekledi. Bölgede oyun sahnelemeyi reddeden tiyatrocularõ destekleyen akademisyenler adõna açõklama yapan Ben Gurion Üniversitesi Profesörü Nissim Calderon, işgal altõndaki topraklardaki Yahudi yerleşim birimlerinin kültürel boykotuna destek verdiğini açõkladõ. Kevin Spacey 3. Richard rolünde Kültür Servisi - “K- Pax”, “Yedi” ve “Olağan Şüpheliler” gibi filmlerde farklõ karakterleri başarõyla canlandõran Oscar ödüllü aktör Kevin Spacey, İngiliz tarihinin üstünde en çok tartõşõlan kişiliği Kral 3. Richard’õ canlandõrmaya hazõrlanõyor. “Amerikan Güzeli”nin de yönetmeni Sam Mendes’in sahneye koyacağõ bu Shakespeare oyununda 3. Richard karakterini daha önce Laurence Olivier, Al Pacino ve Ian Mckellen gibi usta oyuncular da canlandõrmõştõ. 2012’de “Bridge Project” kapsamõnda sahnelenecek oyun, Londra “The Old Vic” tiyatrosunda prömiyer yapacak. Bu yıl Altın Aslan adayları arasında Skolimowski ve Schnabel gibi ustaların yanı sıra Sofia Coppola, François Ozon gibi genç kuşak yönetmenler de var. Jüriye Quentin Tarantino başkanlık ediyor. Türk sinemasının Lido’daki tek örneği, Seren Yüce’nin Venedik Günleri’nde gösterilecek ‘Çoğunluk’ adlı filmi. Hollywood’da kârlı ama tenha yaz Kültür Servisi - Yaz sezonunu rekor hasõlatla kapatan Hollywood, buna karşõn son beş yõldaki en düşük izleyici sayõsõna tanõk oldu. Amerika içi bilet satõş rakamlarõna dayanarak hollywood.com sitesinin gişe analizi sonucunda ulaşõlan bilgilere göre, aynõ mevsimlik dönemde, bu yõlõn gelirleri 4.35 milyar dolarõ bularak geçen yõldan 100 milyon dolar daha fazla kâr getirdi. Sinemaseverlerin salonlarõ eskisi gibi doldurmamalarõnõn sebebi olarak bilet fiyatlarõndaki artõş işaret ediliyor. Bilet fiyatlarõndaki artõşõn kaynağõnda ise 3 boyutlu film teknolojisiyle üretilen filmlerin maliyetinin yüksek olmasõ yatõyor. Kültür Servisi - Alman tiyatro topluluğu Theatre Freiburg, “Palavracı ve Do- landırıcı” (Hochstapler und Falschspieler) isimli dans ti- yatrosu ile ilk kez Türkiye se- yircisiyle buluşuyor. Toplu- luk, 6 - 7 Eylül tarihlerinde yalnõzca iki oyun için Gara- jistanbul sahnesinde olacak. Ursula Freiburghaus ve Johannes Kasperczyk’in yönettiği ve Almanya’da il- giyle takip edilen “Palavra- cı ve Dolandırıcı” insanla- rõ kandõrmanõn sõradan bir hal aldõğõ günümüzde “sahte- kârlık” temasõnõ işliyor. Hi- lebazlõktaki ustalõğõn yanõ sõra başkalarõnõ yalanlarõna inandõrabilmek olan birbi- rinden sahtekâr dokuz do- landõrõcõ sahnede kendi kop- yalarõ ile yarõşarak dolandõ- rõcõlõktaki ustalõklarõnõ ser- giliyor. Müziklerinin Martin Schütz’e sahne ve kostüm tasarõmõnõn Clarissa Herbst’e ait olduğu oyunda başlõca rollerde Nicola Frit- zen, Kate Harman ve Uta Krause yer alõyor. ‘Karizmatiksahtekârlar’sahnede TheatreFreiburg“PalavracõveDolandõrõcõ”oyunuylailkkezTürkiye’de Kültür Servisi - Bu yõl 26 Kasõm - 2 Aralõk tarihleri ara- sõnda ilk kez gerçekleştirilecek “Ma- latya Uluslararası Film Festivali”, Erivan Uluslararasõ Altõn Kayõsõ Film Festivali’nin, kendilerine isim telifi konusunda dava açmaya hazõr- landõğõ haberleriyle ilgili bir basõn açõklamasõnda bulundu. Dünyada düzenlenen saygõn film festivallerine bakõldõğõnda, ödüllerin adlarõnõn ve tasarõmlarõnõn, o şehrin ya da ülkenin simgelerinden seçildiği belirtilen açõklamada, “Altın Kayısı” isminin sadece bu festivalde verilecek ödü- lün adõ olduğu vurgulandõ. “Altın Kayısı” adõyla festival düzenleyen Erivan, geçen hafta “Altın Kayısı” ismi nedeniyle “Malatya Uluslar- arası Film Festivali”ne dava açaca- ğõnõ açõklamõştõ. ‘Kayısılı’ festival tartışması Rowling’ten MS hastalarına yardım Kültür Servisi - “Harry Potter” serisinin yazarõ J. K. Rowling, annesini kaybetmesine sebep olan MS (Multiple Sclerosis) hastalõğõna karşõ önemli bir adõm attõ. Ünlü yazar, MS hastalarõ için bir tedavi ve araştõrma merkezinin kurulmasõ amacõyla 10 milyon sterlin (yaklaşõk 23,5 milyon lira) bağõşta bulundu. Bu gece, Nathalie Portman’lı “Siyah Kuğu” Venezia 67’nin açılışı yapılacak. Palavracı ve Dolandırıcı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle