Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
24 AĞUSTOS 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 9
HAYAL ve GERÇEK
KÜRŞAT BAŞAR
UFO’lar Geçiyor
Allı Yeşilli
Geçenlerde tarihle ilgili bir yazı yazmış, anıların
tehlikelerinden söz etmiştim. Geçen haftalarda
Daily Telegraph gazetesinde bir haber yayımlandı.
Bu haber, Başbakan Winston Churchill’in,
İkinci Dünya Savaşı sırasında bir savaş uçağıyla
karşılaşan UFO’yu, panik yaratır ve kiliseye olan
inancı sarsar düşüncesiyle 50 yıl gizleme emri
verdiğinden söz ediyor.
Haber, dönemin hava kuvvetleri komutanlığında
görevli bir korumanın tanıklığına dayanıyor.
Aslında onun da değil, torununun tanıklığına!
Torun, dedesinden duyduğu bu hikâyeyi daha
sonra savunma bakanlığına bildirmiş.
Koruma olan dede Churchill’in verdiği emre
kulak misafiri oluyor, daha sonra bunu kızına
anlatıyor, kızı da şimdi fizikçi olan toruna...
İşte anıların ne kadar tehlikeli olduğunu
söylemem boşuna değil.
Bu bizim gazetelerde yayımlanan suç
dosyalarına benzedi. Herhalde İkinci Dünya
Savaşı’nda uzaylıların provokasyonu söz konusu.
Tabii bu UFO konusu zaman zaman gündeme
gelir. Hele şimdi koskoca Churchill’in bu emri
verdiği hikâyesi UFO’culara gün doğması demek.
Çünkü onlar hükümetlerin, gizli servislerin
uzaydan gelenlerle karşılaşmaları gizlediğine
inanıyor.
Bu UFO konusu, bizim komplo teorilerine
benzer. Uzaylılar nedense muazzam bir
teknolojiye sahip oldukları halde herhalde
çekingen kişilikleri nedeniyle gizli gizli gelip
gidiyorlar.
Hep gecenin üçünde dünyanın en ıssız
köşelerinde sıkıntıdan sigara içen köylülere filan
görünüyorlar.
Bir de gizli kaset var biliyorsunuz bunlarla ilgili.
Güya Amerika’ya düşen bir uzay aracından çıkan
uzaylıların görüntüleri. Bunlar çok gizli bir biçimde
ordu tarafından incelemeye alınmış, otopsi
yapılmış. Biraz bücür, koca kafalı tipler. Bu “çok
gizli” kaset en dandik “alacakaranlık kuşağı” türü
programlarda bile ısıtıp ısıtıp gündeme getirilir.
Artık nasıl gizliyse...
Dünyadaki bütün hükümetler neden uzaylıların
bizimle görüşmesini engellemeye çalışıyor, onu
da anlayabilmiş değilim. Tabii asıl anlaşılmaz
olan, uzaylılar bizimle görüşmek istiyor da bu
devlet yetkililerinden mi korkuyor?
Benim daha ilgimi çeken bunların araçlarının
hep aynı türde olması. Nedense renkli ışıklar
çıkarıyor bu araçlar ve hep aynı biçimde oluyor.
Daire veya puro biçiminde.
Bunca yıldır uzaylılar bizim araba tasarımcıları
kadar ilerleyemediler.
Kim bilir belki de bu tür gereksiz şeylerle
uğraşmıyorlar, aşmışlar bu tür şeyleri. Çünkü
bunların giysileri de (görenlerin ve film
yapımcılarının yalancısıyım) genellikle aynı türde
oluyor. Üste yapışan, vücudu saran, gümüş
renginde.
Bizde de ara sıra UFO gören oluyor. Bir
keresinde köylüler gelen UFO’ya taş atmışlardı,
hatırlarsınız. Daha da gelmediler!
Zaten bence hele şu ara gelmeseler iyi ederler.
Daha uçan daireden inmeden gözaltına
alınacaklarına kuşku yok. Artık ne tür bir terör
örgütü üyeliğinden içeri girerler bilinmez. Daha
kötüsü bunlarla ilişkisi kurulacak, örneğin evinde
“Üçüncü Türden İlişkiler” ya da “Uzay Yolu” gibi
filmleri bulunduranlar da hapı yutar. Zaten bir iki
güne de kalmaz, birilerinin “uzay günlüğü” tuttuğu
açıklanır.
Churchill Türk olsaydı şimdi gününü görmüştü.
İngiltere’yi savaşlara sürüklemesinin uzaylılarla
yaptığı gizli anlaşmayla bağlantısından,
purolarının parasını saraya ödettiğine kadar neleri
çıkmazdı.
Dua etsin ki İngiliz. İngilizler, korumanın
torununun bu muazzam ifşaatına sabah
gazetelerini okurken hoş bir espri olarak bakıp,
istiflerini bozmadan reçelli tostlarından bir parça
ısırmışlardır.
kursatbasar63@gmail.com
Aydın: Birileri niye rahatsız oluyor?
İstanbul Haber Servisi - İstanbul Barosu
Başkanõ Avukat Muammer Aydın, Eskişehir
Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nõn “Haliç’te
yaşayan Simonlar” adlõ kitabõnda anlattõğõ
devlet içindeki cemaatçi yapõlanmayõ
Türkiye’deki birçok kesimin yõllardõr dile
getirdiğini belirterek “Gülen cemaatinin
Türkiye’de kuvvetli bir yapılanma içinde
olduğu herkes tarafından biliniyor. Bunu
yetkili makamdan birinin yazması niye
birilerini rahatsız ediyor?” dedi.
Başkan Aydõn, Avcõ’nõn kitabõ ile ilgili
Türkiye’de bilinen bir gerçeğin devletin
mühim kademelerinden biri tarafõndan
yazõlmasõnõn son derece önemli olduğunu
söyledi. “Gülen yapılanması bir gerçek ki
Hanefi Avcı bunu yazdı” ifadelerini kullanan
Başkan Aydõn, “Ateş olmayan yerden
duman çıkmaz. Herkesin söylediği bir olayı
birinin yazması, bu olayı ayrıntılarıyla bilen
kişilerin olduğunu gösterir. Türkiye’nin son
yıllarda yaşadıklarına baktığımız zaman
kitapta yazılanların tümünün gerçek olma
ihtimali çok yüksek. Türkiye cemaatler
tarafından yönetiliyor olmasaydı bir karşı
devrim mücadelesi olmazdı. Fethullah Gülen
bunu yıllar önce söyledi. ‘Her yere kök salõn,
zamanõ geldiğinde de bunu kullanõn’ dedi.
Şimdi de bu kök salanlar konumlarını
kullanıyor” diye konuştu.
Türkiye’de yalnõzca Fetullah Gülen Cemaati
yapõlanmasõ olmadõğõnõ, birçok farklõ cemaat
üyesinin de ülkenin önemli kademelerinde yer
aldõğõnõ vurgulayan Başkan Aydõn, “Bu
cemaatlerle ilgili soruşturma başlatan,
hukuki yollara başvuranların başına neler
geldiğini bu ülke gayet net gördü. İsmailağa
Cemaati soruşturması bunun en önemli
örneğidir” dedi. Avcõ’nõn kitabõndaki
Ergenekon, Balyoz, Kafes ve Erzincan
soruşturmasõ gibi çok sayõda soruşturmanõn
hukuki bir dayanağõnõn olmadõğõ yönündeki
bilgilere de dikkat çeken Başkan Aydõn,
“Ergenekon, Balyoz, Kafes, Erzincan
soruşturması gibi soruşturmaları cemaat
mensubu savcılar yürütmeseydi hukuk
açısından, insan hakları açısından bu kadar
vahim bir duruma da gelinmezdi. Bu
soruşturmaların iddianameleri ile ilgili
kitapta yazılı olanları biz en başından
sürekli olarak söyledik. Yapılan
soruşturmalarda ele geçirilen kanıtlar bir
suç unsuru olarak değerlendirilemez”
ifadelerini kullandõ.
Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcõ kitabõnda hükümete ilişkin değerlendirmelerini anlattõ
‘Rüşvetçiler oy alabiliyor’
AVCI’NIN KİTABI TBMM GÜNDEMİNDE
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
CHP İzmir Milletvekili Bülent
Baratalı, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn
yanõtlamasõ istemiyle verdiği soru öner-
gesinde Eskişehir Emniyet Müdürü Ha-
nefi Avcı’nõn kitabõndaki iddialarõ
TBMM gündemine taşõdõ. Baratalõ, ki-
tap ve kitapta geçen savlarla ilgili ince-
leme başlatõlmasõnõ istedi.
Baratalõ, Başbakan Erdoğan’a “Ha-
liç’te Yaşayan Simonlar; Dün Devlet
Bugün Cemaat” adlõ kitabõ yazan Eski-
şehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcõ’nõn
iddialarõ konusunda ne düşündüğünü sor-
du. Baratalõ, şu sorulara da yanõt istedi:
“Kitabın yayımlanmasıyla birlikte
İçişleri Bakanlığı’nın Hanefi Avcı’yla
ilgili acilen inceleme başlatmasının ge-
rekçesi nedir? Halen Eskişehir Emni-
yet Müdürü olarak görev yapan Hanefi
Avcı’nın kitabında yer alan iddialar
konusunda bir çalışma başlatılmış mı-
dır? Söz konusu iddiaların araştırılma-
sı için bir görevlendirme yapılmış mı-
dır? İnceleme ve araştırma başlatılma-
dıysa bunun gerekçesi nedir? Hanefi
Avcı’nın kitabında yer alan ‘polis teşki-
latõndaki illegal yapõlanma’ iddiaları ko-
nusunda İçişleri Bakanlığı neden sus-
kun kalmaktadır? Kitapta yer alan
‘Emniyet, Yargõ ve TSK içinde cemaat
yapõlanmasõ’ iddiaları konusunda 8 yıl-
dır iktidarda olan AKP hükümetleri-
nin sorumluluğu yok mudur?”
Cemaate yakõnlõğõ ile bilinen yazarlar kitabõn tehdit ve provokasyon amaçlõ olduğunu savundu
Yandaş medya Avcõ’yõ hedef aldõ
İstanbul Haber Servisi - Cemaa-
te yakõnlõğõ ile bilinen yazarlar Ha-
nefi Avcı’nõn kitabõnõ iftira ve pro-
vokasyon amaçlõ olduğunu savunarak
“Fethullahçı Avcı’nın kendini kur-
tarma çabası içinde olduğunu” id-
dia ettiler. Nazlı Ilıcak ve Abdur-
rahman Dilipak ise köşelerinde
eleştirdikleri Avcõ’ya bazõ noktalar-
da da hak vererek iddialarõn araştõ-
rõlmasõnõ istediler.
Köşesini Avcõ’nõn kitabõna ayõran
Sabah gazetesi yazarõ Nazlõ Ilõcak, in-
celenmesi gereken iki somut iddiasõ
bulunduğunu belirterek birinin istih-
bari amaçlõ isimsiz dinlemeler, di-
ğerinin de Emniyet’teki Fethullahçõ
örgütlenmenin tepesindeki Osman
Hilmi Özdil konusu olduğunu ifade
etti. Kitaptaki diğer iddialarõ iftira ma-
hiyetinde mesnetsiz savlar olarak ni-
teleyen Ilõcak, Avcõ’nõn kendini ko-
rumak için bu kitabõ yazdõğõnõ öne
sürdü. Ilõcak, Avcõ’nõn çok özel iş-
lerinde kullandõğõ iki telefonun din-
lendiğini anlamasõ üzerine böyle bir
kitap yazmaya karar verdiğini öne sü-
rerek “Kaçakçılık Organize Suç-
larla Mücadele Şube Başkanı Emin
Aslan’ın tutuklanması ve yargı-
lanması onu çok olumsuz etkiledi.
Hem kendisinin hem Emin As-
lan’ın cemaatin hedefinde olduğu
kanaatini taşıyor.
Telefonunun din-
lendiğini anlayınca
infiale kapılması
doğal da sanki bu
kitabı biraz kendi-
ni korumak için
yazmış gibi geldi
bana. Acaba, o dinlemelerde nasıl
bulgular ortaya çıktı?” ifadelerini
kullandõ.
Vakit yazarõ Abdurrahman Dili-
pak da, “Ava gider avlanır” başlõklõ
yazõsõnda cemaat yapõlanmasõna iliş-
kin kaygõlarõnõn es geçilecek şeyler ol-
madõğõnõ belirterek “Alevi yapılan-
ması, sol kadrolaşma kötü, bizim-
kiler iyi diye bir şey yok. Sonunda
bu işlerin hepsi aynı cehennemin
çukuruna akar” dedi.
‘İhtirasına yenildi’
Avcõ’nõn ihtiraslarõna yenildiğini
söyleyen Dilipak, bugün cemaati
eleştiren Avcõ’nõn bir zamanlar ce-
maate yaklaşmaya çalõştõğõnõ kay-
detti. Dilipak, “Bugün yanaşmaya
çalıştığı çevreyi dün Başbakan’a
ihbar eden de kendisi değil miy-
di? Umduğu yakınlığı bulama-
yınca bugün başka vadilere sav-
ruldu” diye yazdõ.
Zaman Gazetesi Genel Yayõn Yö-
netmeni Ekrem Dumanlı, “Oyun
İçinde Oyun” başlõklõ yazõsõnda adõ-
nõ vermeden Avcõ’nõn yazdõğõ kitabõn
referandum öncesi bilgi kirlenmesi
yaratmak ve provokasyon amacõ ta-
şõdõğõnõ belirtti.
“....Uzun zaman çetelerle mü-
cadele ediyor diye baş tacı edilen
bir emniyet müdürü çıkıyor, Er-
genekon’u aklama-
ya, devletin adli ve
güvenlik kurumla-
rını zan altında bı-
rakmaya... Cema-
at fobisi oluştur-
maya yelteniyor”
iddiasõnda bulunan
Dumanlõ, Avcõ’nõn kendi mazisini in-
kâr ettiğini kaydetti. Dumanlõ, Av-
cõ’nõn kitabõnõn “ekipçiliğin, kıs-
kançlığın ve intikam duygusunun
nasıl bir işbirliğine dönüşebilece-
ğini” gösterdiğini ifade etti. Du-
manlõ yazõsõnda, “Maskeler düşecek,
kimin nerede hangi tezgâhla ken-
di ayıbını kapatmak için telaşa
kapıldığı ve tebdil-i kıyafetten vaz-
geçerek neler yaptığını artık daha
net göreceğiz” dedi.
‘Hodri meydan’
Avcõ’nõn kitabõna en sert eleştiriyi
Star gazetesi yazarõ Şamil Tayyar
yaptõ. “Avcı’ya Hodri Meydan”
başlõklõ yazõsõnda Tayyar, Susur-
luk’ta ortalõğõ kasõp kavuran Av-
cõ’nõn Ergenekon soruşturmasõnda
dut yemiş bülbüle döndüğünü, 2008
Şubat’õnda savcõlara Susurluk’ta an-
lattõklarõnõn dõşõnda hiçbir bilgi ak-
tarmadõğõnõ iddia etti.
Vakit yazarõ Hasan Karakaya ise
Avcõ’nõn bu kitabõ internette dolaşan
iddialarõ kes-yapõştõr yöntemi ile yaz-
dõğõnõ savunarak “Hanefi Avcı’nın
bu kitabı kendi elleriyle mi yazdı-
ğı yoksa birileri tarafından mı
yazdırıldığı merak konusu oldu...
Bir emniyet müdürü bunu yapar-
sa Allah bilir başkaları neler uy-
duruyordu?” dedi.
Sabah gazetesi yazarõ Nazlõ Ilõcak, Avcõ’nõn
kitabõndaki iddialarõ iftira mahiyetinde mesnetsiz savlar
olarak niteledi. Ilõcak, Hanefi Avcõ’nõn kendini korumak
için bu kitabõ yazdõğõnõ öne sürdü.
Avukat Muammer Aydın.
CHP Milletvekili Bülent Baratalı.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 28 Şubat
süreci sonrasõ 7 yõl kõzakta kaldõktan sonra AKP
iktidarõnõn göreve gelmesiyle 2003 yõlõnda Ka-
çakçõlõk ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM)
Dairesi Başkanlõğõ’na getirilen Hanefi Avcı, dev-
letteki Fethullahçõ yapõyõ anlattõğõ “Haliçte
Yaşayan Simonlar” adlõ kitabõnda, “Hükü-
metin, yaptıkları enerji operasyonundan ra-
hatsız olduğunu, tutuklananların hükümete
yakınlığı bulunduğunu, bunun sıkıntı yarat-
tığını ve Başbakan’ın kendisini tayin ettir-
diğini” anlattõ. Avcõ’nõn kitaptaki “Hile, fesat,
rüşvete en çok karışan en çok oyu alabiliyor”
ve “Yolsuzluk olmadan Türkiye’de ekonomi
olmaz” değerlendirmeleri de dikkat çekti.
Piyasaya çõktõğõ andan itibaren yok satan ki-
tabõ nedeniyle hakkõnda soruşturma açõlan Es-
kişehir Emniyet Müdürü Avcõ’nõn hükümete iliş-
kin değerlendirmeleri şöyle:
Hükümete yakınların gözaltıları sı-
kıntı yarattı: KOM Daire Başkanlõğõ’na
hiçbir talebim olmadan, 2003 yõlõ haziran
ayõnda atandõm. Tesadüfen Enerji Bakanlõ-
ğõ’ndaki büyük ihalelere hile karõştõran, tüm iha-
leleri yöneten bir organize grubu izlemeye baş-
ladõk. İbrahim Selçuk başkanlõğõndaki bu grup
tüm Enerji Bakanlõğõ’ndaki işlere Bakan’dan
daha hâkimdi; ihaleler İbrahim’den habersiz ya-
põlamaz durumdaydõ. 1 yõla yakõn devam eden
izleme sonunda operasyona giriştik. Bazõ bü-
yük müteahhitler ile Enerji Bakanlõğõ genel mü-
dürleri tutuklandõ. Bu operasyonun yol açtõğõ
oluşan olumsuz hava içinde, açõktan söylen-
mese de en azõndan “aferin” denmeyerek ope-
rasyondan memnun olunmadõğõ hissettirildi.
Hatta bazõ başka birimlerdeki emniyetçiler göz-
altõna alõnan kişilerin hükümete yakõnlõğõ do-
layõsõyla, gözaltõna almalarõn sõkõntõ yarattõğõ-
nõ söylemişlerdi.
Akaryakıt kaçakçısıyla Bakan’ın oğ-
lu: Eski KOM Başkan Yardõmcõsõ Alper Yaz,
akaryakõt kaçakçõlõğõ yaptõğõ bilinen Veysel
Kadayıfçıoğlu adlõ kişinin benim tayinimin baş-
ka yere çõkarõlmasõ için çalõştõğõ haberini gön-
dermiş, ama ben bunu pek fazla önemseme-
miştim. Bu şahsõn, yaptõğmõz bir tahkikatta adõ
geçen bir mafya üyesiyle ilişkisi varmõş. Daha
sonra öğrendiğime göre bu kişi Diyarbakõrlõ çok
zengin bir holding patronuymuş. Aynõ zaman-
da İçişleri Bakanõ’nõn oğlu Murat Aksu ile ya-
kõn ilişki içindeymiş. İrtibatlõ olduğu mafya üye-
sine de bakanõn oğlu üzerinden bir şeyler yap-
mak isteyen biriymiş.
Tutuklananların hükümetle yakın-
lığı vardı: Tayin olmayõ istemememe rağmen
hasta halimle apar topar Edirne’ye gönderil-
miştim. Gerçek tayin sebebim olarak iki şey
görülüyordu. Birincisi, operasyon nedeniyle
hükümet cenahõ rahatsõz olmuştu, çünkü tu-
tuklanan bazõ kişilerin hükümetteki etkin ki-
şilerle kişisel yakõnlõğõ bulunuyordu. İkincisi
ise bu Diyarbakõrlõ kişiyle bakanõn oğlunun iliş-
kileri dolayõsõyla bizim giriştiğimiz mafya tah-
kikatõ rahatsõzlõk yaratmõştõ.
Tayinimi Başbakan istedi: Bakan do-
laylõ bir kanalla tayini kendisinin çõkarmadõ-
ğõnõ, Başbakan’õn istediğini ima etmişti; o za-
man bunu fazla inandõrõcõ bulmamõştõm. Ama
daha sonra olup bitenlerle birleştirince, aslõn-
da alõnmamõ isteyen birçok kişi ve çevrenin ol-
duğunu ancak Başbakan ile çok yakõn ilişkim
var zannõyla kimsenin buna teşebbüs edeme-
diğini, görevden alõnmamõ Başbakan isteyin-
ce, diğer kişilerin de buna katkõ sunduğunu an-
ladõm. Zaten kendisi de bunu Ali Bayramoğlu
ile yaptõğõ bir sohbette söylemişti.
Emine Erdoğan’ın dinlenmesi: Es-
kiden beri tanõdõğõm Kanal 7 Ankara Temsil-
cisi Akif Beki ve onun vasõtasõyla tanõştõğõm
AKP Adana Milletvekili Ömer Çelik ile ara
sõra beraber yemek yer, sohbet ederdik. Bir ara
bana, hükümetteki kişilerin yakõnlarõnõn izle-
me ve dinlemelere muhatap olduklarõna dair
duyumlar aldõklarõndan bahsettiler. Bir defa-
sõnda Başbakan’õn eşi Emine Hanım’õn din-
lendiğini de söylemişlerdi. Bu konuşmadan
epeyce sonra öğrendim ki, meğer KOM Dai-
resi’nin mahkeme kararõ ile dinlediği bir ye-
ri Emine Hanõm sõradan bir konu için aramõş.
Bunu tespit eden polis amiri durumu Başba-
kan’a taşõmõş.
Hile, fesat, rüşvete en çok karışan
en çok oyu alabiliyor
Herkes biliyor ki bu ülkedeki ihaleler büyük
oranda hileli. Bu ülkede tapu, trafik, gümrük
gibi birçok kurum rüşvet batağõnda.
Yolsuzluk ve usulsüzlük usul, esas haline
gelmiş; adam kayõrma, torpil, her türlü hile yay-
gõnlaşmõş. Toplumun çoğunluğu bu ülkede iş-
lerin doğru ve dürüst yürütülmediğine inanõ-
yor, ama en büyük usulsüzlüklere toplum tep-
ki göstermiyor. Hile, fesat ve rüşvete en çok
karõştõğõna inanõlan kişi en fazla oyu alabili-
yor; en rüşvetçi kişi en itibarlõ kişi olarak ka-
bul görüyor.
Şuna inanõyorum ki bu ülkede rüşveti, irti-
kabõ, ihaleye fesat karõştõrmayõ bir anda dur-
durmak, böylece tüm yolsuzluklarõ bir anda ön-
lemek mümkün olsa ülkede ekonomi ve yatõ-
rõmlar durur, devlet işleri kilitlenirdi.
CEMAATÇİ YAPILANMA VAHİM BOYUTLARDA
İstanbul Haber Servisi - Devrimci İşçi
Sendikalarõ Konfederasyonu DİSK Genel
Başkanõ Süleyman Çelebi, Hanefi Av-
cı’nõn kitabõnda anlattõğõ devlet içindeki
cemaatçi yapõlanmayõ “vahim” olarak de-
ğerlendirdi. Çelebi, bir an önce soruştur-
ma açõlmasõ gerektiğini belirterek şunlarõ
kaydetti: “Toplumun kutuplaşmasında,
devlet içindeki kutuplaşmanının boyut-
larını gözlemlemek ürkütücüdür. Bir
an önce soruşturma açılmalı, konunun
üzerine gidilmelidir. Devletin en üst ka-
demelerinde görev yapmış bir kişinin
bu açıklamalarını çok önemli buluyo-
rum. Bunlar yıllardır konuşulan ancak
bugüne kadar üzerine gidilemeyen ko-
nulardır. Durum vahimdir. Devletteki
kutuplaşmanın bu boyutlarda olması
ürkütücüdür. Cumhurbaşkanlığı Teftiş
Kurulu, Türkiye Cumhuriyeti’nin sav-
cıları, bu konuda ilgili kişiler sorumlu-
lar hakkında soruşturma açılması için
harekete geçmelidir. Bu konunun bir
an önce üzerine gidilmelidir.”
Bektaş’tan savcılara dava - Poyrazköy’de
ele geçirilen mühimmata ilişkin açõlan davanõn tu-
tuklu sanõğõ emekli Deniz Binbaşõ Levent Bektaş,
soruşturmayõ yürüten ve iddianameyi hazõrlayan
Cumhuriyet savcõlarõ Ercan Şafak ile Murat Yön-
der aleyhine 20 biner TL olmak üzere toplam 40
bin liralõk manevi tazminat davasõ açtõ.
Emek-İş’ten ‘hayır’ çağrısı - Emek-İş Sen-
dikasõ Başkanõ Muzaffer Ünlü, 12 Eylül’de yapõ-
lacak olan referandumda “hayõr” oyu kullanacak-
larõnõ açõkladõ. Ünlü, açõklamasõnda “Anayasa de-
ğişikliği ile 12 Eylül cuntasõ yargõlanmayacak, ak-
lanacaktõr” ifadelerine yer verdi.
İmam cami önünde öldürüldü - Hakkâ-
ri’de Pehlivan Mahallesi’ndeki Hacõ Sait Camisi
imamõ Aziz Tan, sabah ezanõnõ okuduktan sonra evi-
ne dönerken silahla vurularak öldürüldü. Aziz
Tan’õn PKK tarafõndan tehdit edildiği öne sürüldü.
Baydemir’e hapis istemi - Diyarbakõr Büyük-
şehir Belediye Başkanõ Osman Baydemir hakkõnda
PKK’ye katõlan 16 yaşõndaki D.K.’ye para yardõ-
mõnda bulunduğu iddiasõyla 10 yõla kadar hapis iste-
miyle dava açõldõ. Baydemir iddialarõ yalanladõ.
Vahşi cinayet - Bahçelievler Mimar Sinan So-
kak’taki binanõn bodrum katõndaki dairede yaşa-
yan Gülbeyaz Arslan boğazõ kesilerek öldürülmüş
halde bulundu. Katilin kokmayõ önlemek için
vantilatörü açarak cesede yönlendirdiği belirtildi.
9 saat süren mücadele - Edirne’de tekneleri
batan 5 kişiden 3’ü kurtarõldõ. Akõntõya kapõlan diğer
iki kişi ise bir benzin bidonuna tutunarak 9 saat sü-
rüklendikten sonra kurtarõldõ.
10 NUMARA ÇEKİLDİ
3, 10, 11, 14, 18, 19, 22, 25, 30, 31, 33,
42, 54, 55, 58, 60, 61, 68, 70, 72, 75, 77
KISA... KISA... KISA...