Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
24 AĞUSTOS 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 5
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
musakart yahoo.com
Öyle kıvırmaya, dolaylı yollardan
okyanus ötesinde yaşayan
muhteremden söz edip durmaya
hiç gerek yok. Şöyle bir soru
yöneltmenin zamanı çoktan gelip
geçti:
“Türkiye’yi tarikatlar mı
yönetiyor? Yargı bağımsız mı?
Türkiye bir hukuk devleti mi?
Yargı, gücünü demokratik hukuk
devletinin yasalarından mı alıyor
yoksa siyasal erkten mi?”
Bu soruları sormamın asıl nedeni
Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi
Avcı’nın “Haliç’te Yaşayan
Simonlar-Dün Devlet Bugün
Cemaat” (Angora Yayınları)
kitabını okumaya başlamam değil.
Avcı’nın yazdıkları elbet yakın
tarihimize ışık tutan bir başucu
kitabı... Avcı’nın, Susurluk’ta trafik
kazasıyla ortalığa dökülen “devlet
içindeki örgütlü silahlı güç”
konusunu o dönem TV’lerde açık
bir dille kamuoyuyla paylaştığını
ben “Ergenekon’dan Susurluk”a
kitabımda (Cumhuriyet Kitapları)
uzun uzun anlatmış, tarikat
şeyhinin müritlerinin o dönemde de
kimlerle işbirliği içinde olduklarına
değinmiştim.
Hanefi Avcı, “cemaatin” bir
başka deyişle “Fethullahçılar”ın
devleti ele geçirdiğini söylerken,
telefonlarının dinlendiğini de öne
sürüyor...
Bunlar aklı başında herkesin
bildiği gerçekler!
Prof. Dr. Aysel Ekşi, gazetenin
santralından aradı ve Kanada
televizyonu CBC’nin bir
muhabirinin benimle “Fethullahçı
örgütlenmeye” ilişkin röportaj
yapmak istediğini söyledi.
On gün sonra CBC TV’den
geldiler ve konuştuk...
Kanada’da yaşayan
Fethullahçılar, Aysel Ekşi’yle
yaptığım konuşmayı birkaç saat
içinde öğrenip CBC’yi arayarak şu
öneriyi yapmışlar:
“Biz sizin her türlü giderinizi
karşılarız, Türkiye’de kimlerle
görüşeceğiniz konusunda yardımcı
oluruz...”
Bu olayın tam dört tanığı var...
Benim Fethullahçıların ipliğini
pazara çıkaran ilk gazeteci
olduğumu (övünmek gibi oldu ama
olsun) bildikleri için konuşmamı
engellemek istiyorlar akıllarınca.
Bunu nasıl yapıyorlar?
Hanefi Avcı’ya yaptıkları gibi.
Avcı, dürüst, inançlı, dinine bağlı
bir emniyet müdürüdür.
Gerçekleri söylemekten
çekinmez.
Hiç yüz yüze gelmedim
kendisiyle bugüne dek.
Avcı kitabında, uyuşturucu
operasyonundan tutuklu Emniyet
Müdür Yardımcısı Emin Aslan
hakkında, “Bu işi ben yaparım o
yapmaz” dediği için Fethullahçıların
hışmına uğruyor ve kendisine
“komplo” kuruluyor, telefonları
dinlemeye alınıp izleniyor.
Bir süre sonra Avcı’nın kasetleri
dinci sitelere düşerse hiç
şaşırmayın!
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün
istihbarat birimi “cemaate karşı
olan” herkesi izlemeye alıyor,
“tezgâhlar” kuruyor, sırası
geldiğinde internet sitelerinde
bunlar yayımlanıyor.
CHP’yi de bu kadrolar dinliyor,
Cumhuriyet’i ve öteki gazeteleri
de.
Bakın ne diyor kitabında Hanefi
Avcı:
“Maalesef bu cemaate karşı
çıkmak çok kolay değil. Bir
anlamda Fethullah Hoca’nın
insafına kalmıştır. Ama öncelikle
şunların yapılması gerekir. İstahbari
dinlemeleri ciddi olarak
araştırılmalıdır. Polis, jandarma ve
MİT’in dinleme işlemleri mutlaka
denetlenmelidir.
Özel yetkili mahkemelerin tüm
hâkim ve savcıları emsali hâkim ve
savcılarla değiştirilmelidir. Bu
sağlanmadan, cemaate muhalif
olan hiç kimsenin özgürlüğü ve
hayatı güvencede olamaz.”
İstihbarat Daire Başkan
Yardımcılığı yapmış dindar ama
açık yürekli kimliğiyle tanınan
Eskişehir Emniyet Müdürü Avcı
söylüyor bunları ben değil...
Bu sese kim kulak verecek?
Cumhurbaşkanı mı, Başbakan
mı, İçişleri Bakanı mı yoksa
Adalet Bakanı mı?
Kim?
Ortada “çok vahim” bir sav var!
İnternet sitelerine yayılan bilgi,
belge ve görüntülerin izini bulmak
o denli kolay olmasına karşın,
neden bulunmadığı Hanefi Avcı’nın
yazdıklarıyla ortaya çıkıyor.
Ve diyor ki Avcı:
“Acaba kaç bakan, kaç genel
müdür, kaç komutan ve onların
eşleri, çocukları hakkında
görüntüler vardır. Hâkimler ve
savcılar hakkında bu tür görüntü
iddiaları, benzeri olaylar hep aynı
adresi göstermektedir: Cemaat.”
Avcı’ya göre, her şey cemaatin
plan ve programı çerçevesinde, din
baronunun buyruğuyla
gerçekleşiyor.
Cemaatin polisteki üst düzey
bürokratları, yargıdaki kolları her
yeri sarmış.
Cemaat yanlısı polisler ve
cemaat yanlısı savcılar, yargıçlar...
Tüm bunları yazan ışık evlerinde
yetişmiş bir polis müdürüdür!
Sivil faşizm nasıl mı gelir?
Hanefi Avcı’nın anlattığı gibi...
Başka söze gerek var mı?
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Hanefi Avcı ve Fethullahçılar...
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69
Çalışanın gücü azalacak
Anayasa paketindeki değişiklikler çalõşma hayatõnõ zorlaştõracak düzenlemeler içeriyor
MURAT KIŞLALI
ANKARA - AKP’nin getirdiği Ana-
yasa Değişikliği Paketi ile memur sen-
dikalarõ artõk üyeleri olan memurlar adõ-
na yargõya gidemeyecek. İşçilerin birden
fazla sendikaya üye olmalarõ ve birden
fazla toplusözleşme yapõlmasõyla sendi-
kalar güçsüzleşecek, işveren sendikala-
rõ doğacak. AKP tarafõndan hazõrlanan
Anayasa Değişiklik Paketi’ndeki çalõşma
hayatõ ile ilgili maddeler ve bunlarõn do-
ğuracağõ sonuçlarõ şöyle:
Sendikalar güçsüzleşecek
Anayasanın 51. maddesinin 4. fık-
rasındaki ‘Aynı zamanda ve aynı iş-
kolunda birden fazla sendikaya üye
olunamaz’ hükmü yürürlükten kal-
dırılıyor:
Avukat Tuncay Alemdardoğlu: İş-
çinin aynõ işkolunda birden fazla sendi-
kaya üye olmasõ ilk bakõşta işçi lehine gö-
zükse de sendikalarõn toplu iş sözleşmesi
yetkisinin belirlenmesinde ciddi sorun-
lara ve belirsizliklere yetki itirazõna ne-
den olacaktõr. Ayrõca uzun dönemde iş-
verenin kurduracağõ işçi sendikalarõnõn tü-
remesine, işçilerin sendikalar arasõnda da-
ğõlmasõna, sendikalarõn güçsüzleşmesine
neden olacaktõr.
DİSK: Ana sorun,
maddenin asõl konusunu
oluşturan sendika kurma
hakkõna ilişkin hiçbir de-
ğişikliğin yapõlmamõş ol-
masõdõr. Bu konuda çeşitli
yasal sõnõrlamalar yapma
hakkõ tanõyan ve sendikalarõn
tüzüklerini özgürce oluştur-
malarõnõ engelleyen hükümler
olduğu gibi korunmaktadõr.
Sendika yargıya gidemeyecek
Anayasanın 53. maddesinin “kamu
görevlilerinin kanunla kendi arala-
rında kurmalarına cevaz verilecek
olan sendikalar ve üst kuruluşları,
üyeleri adına yargı mercilerine baş-
vurabilir” hükmünü içeren 3. fıkrası
kaldırılıyor.
Alemdaroğlu: Memur sendikasõnõn
üyesi adõna hak arama ve yargõya baş-
vurma yetkisinin kaldõrõl-
masõ memurun aleyhine
bir durum yaratmaktadõr.
Böylece memur idare ile
karşõ karşõya ve tek başõ-
na bõrakõlõyor.
Kamu-Sen: Sendika-
larõn üyeleri adõna dava
açma hakkõ dahi elle-
rinden alõnarak örgütlü
toplum, tam anlamõyla
yok edilmek istenmektedir.
İşveren sendikaları doğacak
Anayasanın 53. maddesinin 4. fık-
rasındaki “Aynı işyerinde, aynı dönem
için, birden fazla toplu iş sözleşmesi ya-
pılamaz ve uygulanamaz” hükmü yü-
rürlükten kaldırılıyor.
Alemdaroğlu: Bu fõkranõn kaldõrõlmasõ
ile işverene, istediği sendika ile toplu iş
sözleşmesi yapma yetkisi veriliyor. İşçi
toplusözleşme uyuşmazlõğõ nedeniyle
grev kararõ aldõğõnda ya da işyerinde yet-
kili olan sendika ile toplu iş sözleşmesi
yapõldõktan sonra, işverene, bu sendika-
yõ işyerinden çõkarmak için kendisinin ter-
cihi olan diğer bir sendika ile daha iyi ko-
şullarda toplu iş sözleşmesi yapma yet-
kisi tanõnõyor. Bu durumda grev kararõ
alan ya da ilk toplu iş sözleşmesi yapan
sendikanõn üyeleri doğal olarak daha iyi
koşullardaki toplu iş sözleşmesinden
yararlanmak için işverenin sendikasõnõ
tercih edecektir. Bu ilk bakõşta işçi lehi-
ne gibi gözüküyor. Ancak uzun dönem-
de işçinin çõkarõnõ, emeğin hakkõnõ ko-
ruyan sendikalar ortadan kalkacak ve iş-
verenin çõkarõnõ koruyan sendikalarõ ya-
ratacaktõr. Bu düzenleme emeğin daya-
nõşma ve örgütlülüğünü ortadan kaldõ-
racaktõr. Bu düzenleme aynõ zamanda
uluslararasõ sermayenin de özlemidir.
HSYK üyesi Ali Suat Ertosun, hükümetin krizi bilerek çõkardõğõnõ belirtti
‘Hukuk cinayeti işlendi’ALİCAN ULUDAĞ
ANKARA - Hâkimler ve
Savcõlar Yüksek Kurulu
(HSYK) üyesi Ali Suat Erto-
sun, Adalet Bakanõ ve Müste-
şarõ’nõn Kurul toplantõsõna ka-
tõlmama ve kriz çõkarma yö-
nündeki tavõrlarõnõn kararna-
meyi 12 Eylül sonrasõna bõrak-
ma amaçlõ olduğunu açõkladõ.
Hükümet ile HSYK arasõnda
atamalar konusunda yaşanan
belirsizlik sürdürüyor. Adalet
Bakanlõğõ’nõn unvanlõ hâkim ve
savcõlara ilişkin HSYK’ye gön-
derdiği kararname taslaklarõnõn
karara bağlanmayan bölümleri-
ni geri çekmesinin üzerinden
yaklaşõk bir hafta geçti. Bakan-
lõk, tüm önerilerin değerlendi-
rileceğini ve yeni bir çalõşma ya-
põlacağõnõ açõklamõştõ. Buna kar-
şõn, taslaklarõn ilgili bölümleri-
nin HSYK’ye ne zaman gönde-
rileceği belirsizliğini koruyor.
Sorularõmõzõ yanõtlayan HSYK
üyesi Ertosun, bakan ve müste-
şarõn tavrõ nedeniyle çalõşmala-
rõn 12 Eylül sonrasõna kalabile-
ceğini söyledi. “Kalırsa ne
olur” sorusu üzerine Ertosun,
“Eski kurul devam ederse es-
kisi, yeni kurul gelirse yeni ku-
rul devam eder. Ama şu var:
Bu görüşülenlerin yerine yeni
isimler getirilemez. Bazıları
görüşüldü çünkü. Ben karar-
nameyi geri çektim diyemez-
siniz” dedi. “Bir hukuk cina-
yeti işlendiğini” vurgulayan
Ertosun, “Hukuk âleminin
ayağa kalkması lazım. Fakat
nedense herkesin üzerine bir
ölü toprağı serpilmiş. Üniver-
sitelerimiz, barolarımız, Yar-
gıtay, Danıştay nerede? Mah-
kemeler dizayn edilmeye ça-
lışılıyor. Buna karşı çıkacak
olan kim?” diye konuştu.
Ertosun, başka bir soru üze-
rine “Hükümet bilerek bu kri-
zi çıkardı. Kendi tercih ettiği
isimleri 12 Eylül’den sonra
seçecek. Bizim teklif ettiği-
miz isimler masada duruyor.
Bu 12 Eyül’le bağlantılı bir
olay değil. Devletin bir işleyi-
şi vardır. Rutinin dışana çı-
karsanız bu olağanüstülük-
tür. Olağanüstülüğü hukuk
taşıyamaz. Bakanlık olağa-
nüstü bir tutum içerisinde.
Bunu da 12 Eylül sonrasına
erteliyorlar. Kendilerini 12
Eyül’e ayarlamış gibiler” gö-
rüşünü kaydetti.
Hanefi Avcõ’nõn gündem ya-
ratan kitabõndaki iddialarõ da
değerlendiren Ertosun şunlarõ
söyledi: “Ben bu olayı ka-
muoyunun takdirine bırakı-
yorum. Hanefi Avcı’nın söz-
lerini gazetelerden okuyorum.
Kamuoyu bunları değerlen-
dirir. Ama demek ki Türkiye
üzerinde büyük bir oyun oy-
nanıyor. Ben kendisini dü-
rüst bir insan olarak tanı-
rım. Düşünün. HSYK’deki
olanları bir tarafa koyun. Ha-
nefi Avcı’nın dediklerini bir
tarafa koyun. Öyle değerlen-
dirin. Şimdi düşünün ben or-
tam dinlemesiyle dinleniyo-
rum. Çeşitli kişiler dinleniyor.
Muhtemelen şu anki konuş-
mamız dinleniyor.”
HSYK’deki krizin üzerinden yaklaşõk bir hafta geçmesine karşõn
bakanlõk geri çektiği kararnameyi Kurul’a henüz göndermedi.
Hükümetin kararnameyi 12 Eylül sonrasõna bõrakarak kendi seçtikleri
isimlerle çõkarmayõ amaçladõğõnõ belirten Ertosun, bunun hukuksuzluk
olduğunu söyledi. Yaşananlar karşõsõnda hukuk çevrelerinin
suskunluğunu da eleştiren Ertosun, Hanefi Avcõ’nõn iddialarõna destek
vererek, kendisinin de ortam dinlemesiyle dinlendiğini belirtti.
İNCE’DEN BERTARAF TEPKİSİ:
Monarşinin
kralı gibi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Grup
Başkanvekili Muharrem İnce, “bertaraf” sözcüğü-
nün sözlüklerdeki anlamõna dikkat çekerken, “Baş-
bakan’ın kendisi gibi düşünmeyenleri imha edece-
ğini açıklaması onun kendi iç dünyasını, kafa ya-
pısını ortaya koymaktadır” dedi.
İnce, yaptõğõ yazõlõ açõklamayõ “başta Sezen Aksu
olmak üzere ‘Evet’ diyen sanatçılara, TÜSİAD,
TOBB ve diğer iş dünyası örgütlerine, sol adına
konuşan dönek
solculara, sahte
aydınlara, ken-
disini sivil top-
lum örgütü
zanneden ay-
mazlara ithaf
ettiğini” vurgu-
ladõ. İnce, şu
görüşleri dile ge-
tirdi: “Başba-
kan ‘Bertaraf’
sözcüğünü
‘bertaraf olur’
biçiminde kul-
lanmıştır. Baş-
bakan ‘bertaraf
etme’ deyimini
ifade etmekte-
dir. Çünkü, bu
konuşmada
‘huzuruma gel-
diklerinde’ ifa-
desi kullanıl-
maktadır. Ber-
taraf etmek, İn-
gilizcede ‘do
away with’ ola-
rak karşılan-
maktadır ve
Redhouse, bu
ifadeyi ‘yok etmek, öldürmek, ortadan kaldõrmak’
biçiminde açıklamaktadır. Büyük Türkçe Söz-
lük’te ‘Padişah katõ’, ‘Huzura çõkmak’ biçiminde
açıklanıyor. Şimdi soruyorum, hangi demokrasi-
de seçilmiş biri, anlamı ‘yok etmek, öldürmek, dõ-
şarõda bõrakmak, ortadan kaldõrmak, imha etmek’
olan bir sözcüğü kullanabilir? Hangi seçilmiş,
temsil makamını ‘padişah katõ’ anlamında ifade
eder? Başbakan kendisini demokrasinin Başba-
kanı değil, monarşinin kralı olarak görmektedir.”
Türkiye
Dink
davasında
mahkûm
oldu
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Dink ailesinin başvurusunu so-
nuçlandõran Avrupa İnsan Haklarõ
Mahkemesi, Türkiye’yi Hrant Dink’i
korumadõğõ ve 301. madde kapsa-
mõnda cezalandõrdõğõ için suçlu bu-
larak mahkûm etti.
Avrupa İnsan Haklarõ Mahkeme-
si’nin, kararõnõ eylül ayõ başõnda açõk-
layacağõ öğrenildi. Kulislere yansõyan
bu bilgilere göre, Dõşişleri Bakanlõ-
ğõ’nõn, Dink davasõ için AİHM’ye
gönderdiği ve Dink’in mahkûm edi-
lerek hedef haline getirilmesini Nazi
örneği ile savunduğu, savunma met-
ni, mahkûmiyeti engellemeye yet-
medi. Hrant Dink, öldürülmeden ön-
ce TCY’nin “Türklüğü Aşağılama”
başlõklõ 301. maddesinden suçlu bu-
lunmuştu.
Özellikle bu davanõn etkisiyle he-
def haline gelen Dink’in öldürülmek
istendiğinin hem jandarma hem de po-
lis tarafõndan bilindiği, cinayetten
sonra ortaya çõkmõştõ. Buna rağmen ci-
nayetin ardõndan sadece tetikçiler
yargõlanmõş, kamu görevlileri yargõ
önüne çõkarõlmamõştõ.
Bunun üzerine Dink ailesi ise hem
301. madde mahkûmiyetini hem de ci-
nayet öncesi ve sonrasõ yaşanan skan-
dallar zincirini AİHM’ye taşõmõştõ.
RTÜK ÜYESİ ESAT ÇIPLAK: AÇIKLAMA İSTEDİK
‘TRT toplumsal
dokuyu bozmasın’
FIRAT KOZOK
ANKARA - Radyo ve Televizyon
Üst Kurulu’nun (RTÜK), referandum
sürecindeki yayõnlarõ nedeniyle ken-
disinden bir açõklama talep etmediği-
ni, kurulun böyle bir yetkisinin de ol-
madõğõnõ açõklayan TRT’ye bir yalan-
lama da RTÜK’ten geldi. RTÜK Üye-
si Esat Çıplak, TRT’den açõklama is-
tediklerini ve gelecek yanõtõ kurul top-
lantõsõnda değerlen-
direceklerini doğru-
larken, “RTÜK üye-
leri kendi yetkileri-
nin ne olduğunu bi-
lirler. TRT kamu
adına görev yap-
maktadır” dedi.
Çõplak, Cumhuri-
yet’e yaptõğõ açõkla-
mada, CHP Zongul-
dak Milletvekili Ali
İhsan Köktürk’ün
TRT ile ilgili şikâyet
dilekçesinin Üst Ku-
rul toplantõsõnda ele
alõndõktan sonra
TRT’ye gönderildiğini ve yanõt iste-
nildiğini doğruladõ. TRT’den gelecek
yanõtõn kurulda ayrõca görüşülerek ka-
rar verileceğini anlatan Çõplak, TRT
Genel Müdürlüğü’nün, “RTÜK’ün
TRT’den açıklama isteme yetkisi ol-
madığı” yönündeki açõklamasõna da
tepki gösterdi. Çõplak, şöyle konuştu:
“RTÜK üyeleri kendi yetkilerinin
ne olduğunu bilirler. TRT Genel
Müdürlüğü’ne bu değerlendirme-
lerini yaparken, RTÜK Yasası’nın
1. ve 2. maddeleri ile TRT Yasası’nın
13. maddesini iyi okumalarını tavsiye
ederim. Orada, RTÜK’ün hangi
konuları inceleyebileceği, değerlen-
direbileceği açıkça ifade ediliyor.
Ayrıca, RTÜK Yasası’nın 36. mad-
desinde atama teklifinin RTÜK ta-
rafından yapıldığı malumlarıdır.
İdare hukukunda yetki ve usulde pa-
ralellik ilkesi gereği, atamayı teklif
eden makamın, gö-
revden almayı da tek-
lif edeceği düşünül-
melidir.”
TRT’nin RTÜK’ü
eleştirmeden önce ken-
di yayõnlarõna özen
göstermesi gerektiğini
belirten Çõplak, şunla-
rõ kaydetti: “Türki-
ye’de siyasi, sosyal
ayrımlaşmaların ya-
şandığı şu dönemde
ve özellikle seçim sü-
recinde kamu otori-
tesini vatan ve millet
adına kullanan bü-
rokratların sosyal barışa önem ver-
meleri, ayrışmaya izin vermemele-
ri ve kamu uygulamalarına kısa va-
deli siyasi, sosyal, kültürel çıkarla-
ra alet etmemeleri gerekir. TRT de
kamu adına görev yapmaktadır.
TRT, toplumsal dokuyu bozmama-
lı, sosyal barışa hizmet etmeli, Tür-
kiye’de yaşayan herkesin yaşama
hakkını ve devlete güven duygusu-
nu zedelememelidir.”
TRT’nin ‘RTÜK bizden
açõklama talep etmedi’
açõklamasõnõ yalanlayan
üst kurul üyesi Esat
Çõplak, “TRT kamu
adõna görev
yapmaktadõr. Kurum,
toplumsal dokuyu
bozmamalõ, sosyal barõşa
hizmet etmeli” dedi.
ARINÇ: TARAFSIZLIK
BOYKOTTUR
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Devlet Ba-
kanõ ve Başbakan Yardõm-
cõsõ Bülent Arınç, Başba-
kan Tayyip Erdoğan’õn
TÜSİAD hakkõndaki “bi-
taraf olan, bertafaf olur”
açõklamasõnõ daha da ileri
götürdü. Özel bir televiz-
yon kanalõnda konuşan
Arõnç, “Bazı konularda
tarafsız olmanız gerekir,
bazı konularda da dü-
şüncenizi, fikrinizi belirt-
meniz gerekir. Doğru ve
yanlışın bulunduğu bir
yerde ‘Ben tarafsõzõm’ de-
menin boykot etmekten
başka bir anlamı olmaz”
dedi. Arõnç, Başbakan’õn
açõklamalarõnõn “Ben seni
yok edeceğim” anlamõna
gelmediğini savundu.