19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
YUSUF ZİYA CANSEVER VAN - Başbakan Re- cep Tayip Erdoğan’õn Van’da katõldõğõ miting öncesi ve sonrasõnda BDP’liler kentin bazõ nok- talarõnda protesto gösteri- leri düzenledi. Kentte ge- niş güvenlik önlemi alan polis ile göstericiler ara- sõnda zaman zaman gergin anlar ve kovalamacalar yaşandõ. Erdoğan da mi- tingde başta BDP olmak üzere muhalefeti hedef al- dõ. Erdoğan, “Bir parti, ‘Kürtlerin temsilcisi bi- ziz’ diyor. Sana kim böy- le bir yetkiyi verdi ya? Bu bir ayrımcılıktır bir defa. Bugün benim Kürt kökenli vatandaşlarımın en yoğunlaştığı parti be- nim partimdir” dedi. Erdoğan’õn Van gezisi üzerine, kentte geniş gü- venlik önlemleri alõndõ. Çevre il ve ilçelerden de takviye polis ekipleri sevk edildi. Miting boyunca polis helikopteri havada takip uçuşlarõ yaptõ. Er- doğan’õn Van gezisini protesto etmek amacõyla sabah saatlerinde BDP il binasõ önünde toplanan kalabalõk PKK ve terör örgütü lideri Abdullah Öcalan lehine sloganlar attõ. Göstericiler bazõ iş- yerleri ile MHP ve AKP Van milletvekillerine ait işyerlerinin Çamlarõnõ kõr- dõ. Miting alanõna gir- mek isteyen göstericiler ile polis arasõnda kovala- maca yaşandõ. Miting sonrasõnda da ellerinde AKP veya Türk bayraklõ yurttaşlara göstericilerce taşlõ ve sözlü saldõrõlar yapõldõ. Beşyol Meydanõ’nda yaklaşõk 3 bin kişinin ka- tõldõğõ mitingde konuşan Erdoğan da öncelikle BDP’yi hedef aldõ. Erdo- ğan şunlarõ söyledi: “Tür- kiye’nin tamamında ol- duğu gibi Doğu ve Gü- neydoğu illerimizde üni- versitesi olmayan şehir bırakmadık. Ben açık konuşmayı severim. Bir parti temsilcisi ‘Kürtlerin temsilcisi biziz’ diyor. Bu yetkiyi sana kim ver- di? Bu ayrımcılıktır. ‘Biz Kürtlerin temsilcisiyiz’ diyenler, siz ne verdiniz bu ülkeye? Siz sadece ayrımcılık yaptınız ve hâlâ yapıyorsunuz.” BDP’nin kendi seçme- ninin sandõğa gitmesin- den korktuğunu ifade eden Erdoğan BDP’ye “Neden milletin hür iradesiyle karar vermesini engel- lemek istiyorsun” soru- sunu yöneltti. Ergenekon davasõna da işaret eden Erdoğan, “Şu anda Silivri’de çok önemli davalar görülü- yor. O iddianamelerde kimlerle kimlerin işbir- liği yaptığını görüyor- sunuz değil mi? Terör örgütünün kiminle ilişki yaptığını gördünüz değil mi? Kandil ile MHP’nin, Kandil ile CHP’nin dili- nin nasıl örtüştüğünü görüyorsunuz değil mi? Terör örgütü Kan- dil’den iftira ediyor, MHP ve CHP terör ör- gütünün yalanlarına sımsıkı sarılıyor” dedi. CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS 2010 SALI 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Adını Telaffuz Etmeden Söylemek Abdullah Öcalan, en nihayet dilinin altındakini çıkarmış ortaya, Katalan modelini önermiş. İspanya’nın 17 özerk bölgesinden biri ve en zengin diyarı olan, ulusal gelirde hem İspanya ve hem de AB ortalamasının üstüne tırmanmış olan Katalonyalıları Katalan modelinin kesmediğini herkesin bildiğine daha bir ay kadar önce Barcelona’daki bağımsızlık mitinglerini cümle âlem hatırladığından, Abdullah Öcalan’ın yönteminin, istediğini telaffuz etmeden söylemek olduğunu da anlamayan kalmamıştır. Öyle ya, Katalanlar, sahip oldukları modelden hoşnut değiller, onlar düpedüz bağımsızlık istiyorlar, özerklikleri ise bağımsızlık salonunun bekleme odası konumunda. Öcalan istediği kadar buna demokratik özerklik adını taksın ve istediği kadar, üniter devlet modeline bağlı olduklarını söylesin, önerilenin bağımsızlığın bekleme odası statüsü olduğunu artık görmek zorundayız. Demokratik özerklik Öcalan’a göre, ekmekten, sudan da daha önemli, Kürtler belki bir süre aç kalabilirler, ama demokratik özerkliğin önceliğini unutmamalıdırlar. Öcalan ile devlet ya da iktidar adına görüşenlere de acaba bu talepler iletildi mi? Öcalan’ın önerisi, demokratik özerklikçilerin “barış” çağrıları, o cenahın artık, Türkler ile Kürtlerin bir arada yaşama iradelerinin kalmadığı varsayımına dayandığı izlenimini uyandırmakta. Bir arada yaşama iradesi kaybolduğu zaman, gündeme gelecek olan çözümün adına özerklik denmez, dense bile o özerklik, geçici süre aldatıcı özerklik olur. İktidar ya da devlet adına Öcalan ile görüşenler, bu gerçeği kendisine anlatıyorlar mı? Öcalan veya onun doğrultusunda yayın yapan, taleplerini tekrarlayanlar, bu isteklerin bütün Türkiye yüzeyinde onaylanabilecek çareler olduğunu düşünüyorlar mı? Kürt sorununun yalnızca askeri önlemlerle çözülemeyeceğini artık herkes biliyor. Ama, galiba çok kişinin unuttuğu bir başka gerçek daha var. Kürtler ile Türklerin yaşadıkları bu topraklar üzerindeki bu sorunun çözümü tek taraflı irade ile olmaz. Mutlaka iki tarafın iradesinin de olması gerekir. Siz çözüme dilerseniz uzlaşma, dilerseniz barış ile ulaşmayı düşünün her ikisinde de, ikinci tarafın iradesinin de gerekli olduğunu görmek zorundasınız. Kürtlerin istek ve görüşlerini dışlayarak, yalnız güçle dayatarak nasıl çözüm sağlayamazsanız, Türkleri bu konuda yok sayarak, onların görüş ve önerilerini dikkate almadan da çözüme varamazsınız? Şimdi, acaba kendini Türk olarak tanımlayan, bu vatanı bir kurtuluş savaşıyla korumuş olanların ne kadarına Katalan modelini kabul ettirebilirsiniz? Onların kabul etmeyecekleri bir çözümü onlara nasıl dayatabilirsiniz? Güç kullanarak mı? Dış baskıları yoğunlaştırarak mı? Bütün bunları düşünüp, bu sorulara yanıt bulmadan, Öcalan’ın ya da onun önerilerini papağan gibi tekrarlayanlardan herhangi birinin önerilerini müzakere etmenin fazla bir anlamı olabilir mi? Hangi siyasi güç bu talepleri kabul edebilir? Hangi siyasi güç, bu talepleri kabul edebilse dahi, Türklere kabul ettirebilir? Bunlar mümkün olmayınca, görüşmelerden sağlanacak sonuç ne olacaktır? Belki de sağlanan tek yarar, gerçekte neyin istendiğinin açık seçik anlaşılmış olmasıdır. Tabii birileri ne istediklerini bu kadar açıklıkla anlatırken, salt adı telaffuz etmedikleri için karşı tarafın asıl niyeti anlamayacağını sanacak kadar aptal olduğunu varsayıyorsa, o başka mesele. Karşısındakini aptal yerine koyanların yaptıkları görüşmeler de bir sonuç vermez. Onun için şu Abdullah Öcalan, adını ettiği Katalan modelinin amacının ne olduğunu açık açık söylesin de, hiç boşuna vakit kaybetmeyelim. [email protected] İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN [email protected] Kõrmõzõ Kitap’ta irtica tehdidi yumuşatõlõrken Rusya, İran, Irak ve Yunanistan tehdit olmaktan çõkõyor MGSB’de‘komşu’değişikliğiANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Kamuoyunda “Kırmızı Ki- tap” olarak anõlan Milli Güvenlik Si- yaset Belgesi’nde yapõlan değişik- liklerle Rusya, İran, Irak ve Yuna- nistan tehdit olmaktan çõkõyor. Emek- li büyükelçiler, Rusya, İran, Irak ve Yunanistan’õn “öncelikli tehdit” ol- maktan çõkarõlmasõnõn orta ve uzun vadede Türkiye için “sakıncalı so- nuçları” beraberinde getireceğini söyledi. İçişleri, Dõşişleri, Genelkurmay, MİT ve diğer ilgili birimlerin katkõ- larõyla MGK Genel Sekreterliği ta- rafõndan hazõrlanan belge, ekim ayõn- daki Milli Güvenlik Kurulu’nda gün- deme gelecek. Belgede yapõlan deği- şikliklerle iç politikada “irtica” teh- didi yumuşatõlõrken dõş politikada da Türkiye’nin komşularõ, tehdit ol- maktan çõkarõlõyor. Milliyet gazete- sinin haberine göre, Yeni metinde Rusya, Yunanistan, Irak ve İran, ön- celikli tehdit yerine, işbirliği ve “or- tak vizyon” oluşturulan yeni mütte- fikler olarak tanõmlanõyor. PKK hâ- lâ “bölücülük” kapsamõnda ciddi bir tehdit olarak vurgulanõrken Bağ- dat’taki merkezi hükümetle enerjiden terörle mücadeleye çeşitli işbirliği alanlarõnda ortak vizyon geliştiril- mesine vurgu yapõlõyor. Belgede, Yunanistan’la ikili ekonomik ve siyasi ilişkilerde gelinen nokta ve işbirliği alanlarõna vurgu yapõlõyor. Emekli büyükelçiler, “Kırmızı Ki- tap” diye anõlan Milli Güvenlik Si- yaset Belgesi’nde Rusya, İran, Irak ve Yunanistan’õn “öncelikli tehdit” ol- maktan çõkarõlmasõnõn orta ve uzun va- dede Türkiye için “sakıncalı sonuç- ları” beraberinde getireceğini söyle- di. Emekli diplomatlar şöyle konuştu: Nüzhet Kandemir: İktidara her gelen partinin siyasi görüşleri çerçevesinde bu belgenin gözden ge- çirilmesi birtakõm sorunlarõ ve riskleri de beraberinde getirir. Burada karşõ- lõklõlõk ilkesi önemlidir. Acaba sizin tehdit olmaktan çõkardõğõnõz ülkeler de sizi tehdit olarak görüyorlar mõ gör- müyorlar mõ? Onlarõn da bizim gibi bir Kõrmõzõ Kitaplarõ var. O nedenle görüşlerin karşõlõklõ olarak tahlil edil- mesi, ilgili kurum ve kuruluşlarõn değerlendirmelerinin genel çerçeve- de ve net bir şekilde ele alõnmasõ ge- rekiyor. İnşallah bu yapõlmõştõr. İnal Batu: Prensip olarak böyle konularõn kamuoyuna sõzdõrõlmasõ son derece yanlõş. Birtakõm ülkelere artõk siz tehdit değilsiniz, istediğini- zi yapõn mesajõ verilmiş olur. Bu tür tartõşmalarõn kamuoyuna yantõsõlma- sõnõ çok yanlõş buluyorum. Bunun so- rumlusu olarak hükümeti görüyo- rum. Yaz boz tahtasõ gibi bazõ ülke- lerin bugün tehdit olmaktan çõktõğõ gi- bi değerlendirmeler yapõlmasõ son derece yanlõş. Faruk Loğoğlu: Bu konuya inandõrõcõ bir yanõt verileceğini dü- şünmüyorum. Şu anlamda: Böyle da- ha önce tehdit olarak algõlanõp da bir çõrpõda tehdit kaynaklarõnõn silin- mesi pek mümkün değil. Bu haber- ler konusunda benim kuşkum var. Şuna kesinlikle inanmõyorum: Şu şu ülkeler artõk tehdit olmaktan çõk- mõştõr. Böyle bir konuda hele hele gü- venlik konusunda öteden beri hassas olan Türkiye böyle bir değerlendir- mede bulunamaz. Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde yapõlan değişikliklerle iç politikada “irtica” tehdidi yumuşatõlõrken dõş politikada da Türkiye’nin komşularõ tehdit olmaktan çõkarõlõyor. Yeni metinde Rusya, Yunanistan, Irak ve İran, öncelikli tehdit yerine, işbirliği ve “ortak vizyon” oluşturulan yeni müttefikler olarak tanõmlanõyor. Emekli büyükelçiler ise bu değişikliğin sakõncalõ sonuçlar doğuracağõ görüşünde. VAN MİTİNGİ ÖNCESİ OLAYDEVLET BAHÇELİ: Erdoğan: Kandil’in attığı iftiraya sarıldılar Günü gelince pazarlıkları açıklayacağız ANKARA(Cumhuriyet Büro- su)- MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli, PKK’den gelen “Ateşkes için İmralı ile anlaştık” sözlerine açõklõk getirmesini istediği için kendisini “şerefsizlikle” suçlayan Başbakan Tayyip Erdoğan’õn gerçekleri açõklamasõ çağrõsõnõ yi- nelerken, “Milliyetçi hareket gü- nü geldiğinde o pazarlıkları açıklayacak, bu şerefsizlerden hesap soracak” dedi. Bahçeli, partisinin Yenimahalle teşkilatõnca verilen iftar yemeğinde yaptõğõ konuşmada, anayasa deği- şikliğinin iki amacõ olduğunu, bu değişikliğin birinci amacõnõn PKK’nin siyasallaştõrõlmasõna hu- kuki zemin hazõrlamak, diğerinin ise Erdoğan ve yandaşlarõnõ “Yüce Divan’dan kurtarma operasyo- nu” olduğunu savundu Devlet Bah- çeli, PKK’den yapõlan “Devlet İm- ralı ile diyalog kurdu” açõklamasõ- na dikkat çekerek şunlarõ söyledi: “Fakat Başbakan’ın her tarafı kızarıyor, yaptığı işten utanıyor ve bunu üstünden atabilmek için MHP’ye saldırıyor. Bunları, bu diyaloğu açıklamazsan şerefsizsi- niz diyor. Sen açıklamazsan, gü- nü saati geldiğinde Milliyetçi Ha- reket bunu açıklar, açıklamakla birlikte terör örgütüyle birlikte nasıl işbirliği yaptığının hesabını da senden sorar. Sen burada hangi pazarlıkları, hangi işbirli- ğini, hangi kurumlar aracılığıyla kiminle nasıl yaptığını anlataca- ğın yerde, MHP’ye niçin saldırı- yorsun. MHP kalkıp, ‘o takaya sen bindin, İmralõ’ya gittin, cani ba- şõyla sade kahve içip, orada konuş- tun da geldin mi?’ diyor. Ne diyor size? Yaptığın temasları diyalog- ları, anlaşmaları bu millete anlat, açılım dediğinin gerçeğini bu mil- lete aç ve bu millet gerçeği gör- sün diyor. Ama hâlâ meydanlara çıkıyor MHP’ye saldırıyor. MHP, ramazan ayında bu kirli ağızlar- dan çıkan şerefsizlikle şereflen- mez. MHP, günü geldiğinde bu şerefsizlerden hesap soracak.” GENELKURMAY, 3. ORDU KOMUTANI HAKKINDAKİ RAPORU TAMAMLAYARAK MAHKEMEYE GÖNDERDİ ‘Berk aleyhinde bir bulgu yok’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Er- zurum’daki “Ergenekon” davasõnõn bir nu- maralõ sanõğõ Orgeneral Saldıray Berk’e yö- nelik iddialarõ Genelkurmay’õn araştõrdõğõ or- taya çõktõ. Dava dosyasõna giren 494 sayfa- lõk Genelkurmay raporunda “Berk aley- hinde bir bulguya rastlanmadığı”na dik- kat çekiliyor. Suç olarak nitelendirilen se- minerin “terörle mücadele kapsamında ya- pıldığı” belirtilen raporda, “İrticayla Mü- cadele Eylem Planı”nõ hazõrladõğõ iddiasõyla tutuklu bulunan Albay Dursun Çiçek’in bu toplantõlara katõlmadõğõ kaydedildi. Raporda, “Soruşturmayı yürüten savcıya gözda- ğı” olarak gündeme getirilen askeri araçla- rõn intikalinin Emniyet Müdürlüğü bilgisin- de gerçekleştirildiği kaydedildi. Erzincan’daki 3. Ordu Komutanlõğõ’ndan Kara Kuvvetleri EDOK Komutanlõğõ’na ata- nan Orgeneral Berk hakkõndaki iddialarõn gündeme gelmesinin ardõndan Genelkur- may Başkanõ Orgeneral İlker Başbuğ “Berk suçsuzdur” değerlendirmesini yapmõş, Ka- ra Kuvvetleri Komutanõ Işık Koşaner ise de- ğerlendirmeye destek vermişti. Başbuğ ve Ko- şaner’in bu değerlendirmeyi kapsamlõ bir in- celemeye dayanarak yaptõklarõ ortaya çõktõ. Genelkurmay, Kara Kuvvetleri Komutanlõ- ğõ’na atanan Orgeneral Erdal Ceylanoğlu’na rapor hazõrlattõ. 10 general, 16 subay, 2 ast- subay ve 1 uzman erbaştan oluşan toplam 29 personelin ifadesinin yer aldõğõ rapor dava dosyasõna girdi. Albay Çiçek’in hazõrladõğõ “İrticayla Mücadele Eylem Planı”nõ Er- zincan’da hayata geçirmekle suçlanan Berk hakkõndaki iddialar, raporda irdelendi. Erzincan 3. Ordu Komutanlõğõ’nda yapõlan toplantõlarõn amacõnõn belli olduğu ve “iç gü- venlik semineri” niteliği taşõdõğõ dile getiri- len raporda, bu toplantõlara Albay Dursun Çi- çek’in katõlmadõğõ anlatõldõ. Raporda, “Se- minerde, PKK terör örgütüne yönelik mü- cadele ve tedbirler planlanmıştır” değer- lendirmesi yapõldõ. Berk’in “Mezhep ay- rımcılığı yaratmak, kaos ortamı oluşturmak amacıyla Alevi köylerini ziyaret ettiği” yönündeki iddiaya ilişkin de Berk’in yalnõz- ca Karakaya ve Çõnarlõ köylerine şahsen uğ- radõğõ, yapõlan yardõmõn toplumsal gelişime destek faaliyeti kapsamõnda olduğu ve devlet ödeneklerinin kullanõlmadõğõ bilgisi verildi. Eski Erzincan İl Jandarma Komutanõ Re- cep Gençoğlu’nun Erzurum’a tutuklu ola- rak nakli sõrasõnda askeri araçlarõn intikal ettirilerek soruşturmayõ yürüten savcõya gözdağõ verilmek istendiği yönündeki id- dia da raporda yalanlandõ. Raporda askeri araçlarõn 1-5 Mart tarihleri arasõnda yapõ- lacak kõş tatbikatõna hazõrlõk için eğitim amaçlõ ve önceden planlõ olarak hareket et- tiği, üstelik kent merkezinden değil trafi- ğin en az olduğu bölgeden İl Emniyet Müdürlüğü’nün bilgisi dahilinde geçtiği kaydedildi. Raporun sonuç bölümünde “Berk aleyhinde hiçbir bulguya ve bel- geye rastlanmadığı” tespitine yer verildi. İstanbul Haber Servisi - CHP Genel Başkanõ Kemal Kılıçdaroğlu’nun önceki gün İstan- bul’da yaptõğõ mitingin ardõndan üzerinde “Hayır” yazõlõ tişört ile özel halk otobüsüne binen Ulgar Gündüz, otobüs şoförü, muavin ve bir yolcunun saldõrõsõna uğrdõ. Gazetemize açõklama yapan CHP Küçükçekmece Gençlik Kollarõ üyesi Gündüz, “ Otobüse binerken ismini karakolda öğrendiğim aracın şofö- rü Ali Öztürk ve muavin Cengiz Kokoç ba- na yönelik ‘şunun tipine bak” diyerek haka- ret etti. Bunun üzerine siz beni tanımıyor- sunuz. Ben de sizi tanımıyorum diyerek cevap verdim. Öztürk oruç tutup tutma- dığımı sordu. Tutmuyorum cevabını aldık- tan sonra ‘Ben oruç tutuyorum canõmõ sõkma s..... in araçtan’ diyerek küfretti. Saldırarak otobüsten aşağı attılar” dedi. Otobüsten atõldõktan sonra yaklaşõk 3-4 kilometre koşa- rak aracõ takip ettiğini anlatan Gündüz,“Oto- büsü kırmızı ışıkta yakaladım. Bir sivil po- lis ne olduğunu sordu. Darp edildiğimi söyleyince şoför ve muavinin kimliğini ala- rak Sefaköy karakoluna götürdü. Dosya savcılığa intikal etti” diye konuştu. CHP Küçükçekmece İlçe Başkanõ Kemal Çebi de saldõrõnõn kabul edilemez olduğunu ve olayõn peşini bõrakmayacaklarõnõ söyledi. MİTİNG SONRASI GERGİNLİK Hayır tişörtü giyen gence saldırdılar Saldıray Berk ERDOĞAN RAHATSIZLANDI Yurt Haberleri Servisi - Samsun’da önceki gün yapılan mitingin ardın- dan Ordu’ya geçen Er- doğan’ın, helikopteri acil iniş yaptı. Ünye Ha- vaalanı’na iniş yapan helikopterden inen Er- doğan, pistin hemen ya- kınındaki işçi emeklisi Recep Kaya’nın evinde bir süre dinlendi. Kaya, “Telaş ve koşuşturma sonrası Kültür Bakanı Ertuğrul Günay Başba- kan’ın biraz rahatsız ol- duğunu ifade ederek, la- vaboyu kullanmak için izni istedi. İlk gördü- ğümde yüzü biraz so- luktu ama dışarı çıktı- ğında daha iyiydi” dedi. Anadolu Ajansı Erdo- ğan’ın helikopterinin “çat kapı” ziyaret için indiğini ileri sürerken rahatsızlıkla ilgili bilgi- lere yer vermedi. Kılıçdaroğlu: Sivil ya da askeri darbe istemiyoruz Dış Haberler Servisi - CHP Genel Başkanõ Kemal Kılıçdaroğlu, Alman Der Spiegel dergisine verdiği demecinde, “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın çıkışlarının Türkiye için sorun yarattığını” belirtti. “Erdoğan’ın kabul ettirdiği sınırsız kapitalizme karşı” olduklarõnõ vurgulayan Kõlõçdaroğlu, “Bizler artık darbeci generaller görmek istemiyoruz. Ancak sivil darbeler de görmek istemiyoruz” dedi. Modern bir ülke olan Türkiye’de yasalarõn ve etnik ilkelerin Batõlõ olduğunu vurgulayan Kõlõçdaroğlu, hükümetin bu mirasõ yok etmek istediğini anlattõ. Hükümetin Tükiye’nin partnerlerini ürküttüğünü söyleyen Kõlõçdaroğlu, Erdoğan’õn Türkiye’yi “İslamlaştırmasından” endişe duyup duymadõğõ yönündeki soruya “AKP’nin dünya görüşüne uymayan insanlara çok fazla baskı yapılıyor” karşõlõğõ verdi. Referanduma sunulan anayasa paketiyle hükümetin güçler ayrõlõğõnõ fiilen ortadan kaldõracağõnõ belirten Kõlõçdaroğlu, “Bizler artık darbeci generaller görmek istemiyoruz. Ancak sivil darbeler de görmek istemiyoruz” dedi. Kõlõçdaroğlu, günün birinde terör örgütü PKK ile de görüşme masasõna oturup oturamayacaklarõnõn sorulmasõ üzerine de, “Hayır, özür dilerim. Onlar, yapıcı bir çözümü istemeyen teröristlerdir. Bunu biz biliyoruz ve PKK de biliyor” yanõtõnõ verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle