Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
YUSUF ZİYA
CANSEVER
VAN - Başbakan Re-
cep Tayip Erdoğan’õn
Van’da katõldõğõ miting
öncesi ve sonrasõnda
BDP’liler kentin bazõ nok-
talarõnda protesto gösteri-
leri düzenledi. Kentte ge-
niş güvenlik önlemi alan
polis ile göstericiler ara-
sõnda zaman zaman gergin
anlar ve kovalamacalar
yaşandõ. Erdoğan da mi-
tingde başta BDP olmak
üzere muhalefeti hedef al-
dõ. Erdoğan, “Bir parti,
‘Kürtlerin temsilcisi bi-
ziz’ diyor. Sana kim böy-
le bir yetkiyi verdi ya?
Bu bir ayrımcılıktır bir
defa. Bugün benim Kürt
kökenli vatandaşlarımın
en yoğunlaştığı parti be-
nim partimdir” dedi.
Erdoğan’õn Van gezisi
üzerine, kentte geniş gü-
venlik önlemleri alõndõ.
Çevre il ve ilçelerden de
takviye polis ekipleri sevk
edildi. Miting boyunca
polis helikopteri havada
takip uçuşlarõ yaptõ. Er-
doğan’õn Van gezisini
protesto etmek amacõyla
sabah saatlerinde BDP il
binasõ önünde toplanan
kalabalõk PKK ve terör
örgütü lideri Abdullah
Öcalan lehine sloganlar
attõ. Göstericiler bazõ iş-
yerleri ile MHP ve AKP
Van milletvekillerine ait
işyerlerinin Çamlarõnõ kõr-
dõ. Miting alanõna gir-
mek isteyen göstericiler
ile polis arasõnda kovala-
maca yaşandõ. Miting
sonrasõnda da ellerinde
AKP veya Türk bayraklõ
yurttaşlara göstericilerce
taşlõ ve sözlü saldõrõlar
yapõldõ.
Beşyol Meydanõ’nda
yaklaşõk 3 bin kişinin ka-
tõldõğõ mitingde konuşan
Erdoğan da öncelikle
BDP’yi hedef aldõ. Erdo-
ğan şunlarõ söyledi: “Tür-
kiye’nin tamamında ol-
duğu gibi Doğu ve Gü-
neydoğu illerimizde üni-
versitesi olmayan şehir
bırakmadık. Ben açık
konuşmayı severim. Bir
parti temsilcisi ‘Kürtlerin
temsilcisi biziz’ diyor.
Bu yetkiyi sana kim ver-
di? Bu ayrımcılıktır. ‘Biz
Kürtlerin temsilcisiyiz’
diyenler, siz ne verdiniz
bu ülkeye? Siz sadece
ayrımcılık yaptınız ve
hâlâ yapıyorsunuz.”
BDP’nin kendi seçme-
ninin sandõğa gitmesin-
den korktuğunu ifade eden
Erdoğan BDP’ye “Neden
milletin hür iradesiyle
karar vermesini engel-
lemek istiyorsun” soru-
sunu yöneltti.
Ergenekon davasõna da
işaret eden Erdoğan, “Şu
anda Silivri’de çok
önemli davalar görülü-
yor. O iddianamelerde
kimlerle kimlerin işbir-
liği yaptığını görüyor-
sunuz değil mi? Terör
örgütünün kiminle ilişki
yaptığını gördünüz değil
mi? Kandil ile MHP’nin,
Kandil ile CHP’nin dili-
nin nasıl örtüştüğünü
görüyorsunuz değil mi?
Terör örgütü Kan-
dil’den iftira ediyor,
MHP ve CHP terör ör-
gütünün yalanlarına
sımsıkı sarılıyor” dedi.
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS 2010 SALI
4 HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Adını Telaffuz
Etmeden Söylemek
Abdullah Öcalan, en nihayet dilinin altındakini
çıkarmış ortaya, Katalan modelini önermiş.
İspanya’nın 17 özerk bölgesinden biri ve en
zengin diyarı olan, ulusal gelirde hem İspanya ve
hem de AB ortalamasının üstüne tırmanmış olan
Katalonyalıları Katalan modelinin kesmediğini
herkesin bildiğine daha bir ay kadar önce
Barcelona’daki bağımsızlık mitinglerini cümle
âlem hatırladığından, Abdullah Öcalan’ın
yönteminin, istediğini telaffuz etmeden söylemek
olduğunu da anlamayan kalmamıştır.
Öyle ya, Katalanlar, sahip oldukları modelden
hoşnut değiller, onlar düpedüz bağımsızlık
istiyorlar, özerklikleri ise bağımsızlık salonunun
bekleme odası konumunda.
Öcalan istediği kadar buna demokratik özerklik
adını taksın ve istediği kadar, üniter devlet
modeline bağlı olduklarını söylesin, önerilenin
bağımsızlığın bekleme odası statüsü olduğunu
artık görmek zorundayız.
Demokratik özerklik Öcalan’a göre, ekmekten,
sudan da daha önemli, Kürtler belki bir süre aç
kalabilirler, ama demokratik özerkliğin önceliğini
unutmamalıdırlar.
Öcalan ile devlet ya da iktidar adına görüşenlere
de acaba bu talepler iletildi mi?
Öcalan’ın önerisi, demokratik özerklikçilerin
“barış” çağrıları, o cenahın artık, Türkler ile
Kürtlerin bir arada yaşama iradelerinin kalmadığı
varsayımına dayandığı izlenimini uyandırmakta.
Bir arada yaşama iradesi kaybolduğu zaman,
gündeme gelecek olan çözümün adına özerklik
denmez, dense bile o özerklik, geçici süre aldatıcı
özerklik olur.
İktidar ya da devlet adına Öcalan ile görüşenler,
bu gerçeği kendisine anlatıyorlar mı?
Öcalan veya onun doğrultusunda yayın yapan,
taleplerini tekrarlayanlar, bu isteklerin bütün
Türkiye yüzeyinde onaylanabilecek çareler
olduğunu düşünüyorlar mı?
Kürt sorununun yalnızca askeri önlemlerle
çözülemeyeceğini artık herkes biliyor.
Ama, galiba çok kişinin unuttuğu bir başka
gerçek daha var.
Kürtler ile Türklerin yaşadıkları bu topraklar
üzerindeki bu sorunun çözümü tek taraflı irade ile
olmaz.
Mutlaka iki tarafın iradesinin de olması gerekir.
Siz çözüme dilerseniz uzlaşma, dilerseniz barış ile
ulaşmayı düşünün her ikisinde de, ikinci tarafın
iradesinin de gerekli olduğunu görmek
zorundasınız.
Kürtlerin istek ve görüşlerini dışlayarak, yalnız
güçle dayatarak nasıl çözüm sağlayamazsanız,
Türkleri bu konuda yok sayarak, onların görüş ve
önerilerini dikkate almadan da çözüme
varamazsınız?
Şimdi, acaba kendini Türk olarak tanımlayan, bu
vatanı bir kurtuluş savaşıyla korumuş olanların ne
kadarına Katalan modelini kabul ettirebilirsiniz?
Onların kabul etmeyecekleri bir çözümü onlara
nasıl dayatabilirsiniz?
Güç kullanarak mı?
Dış baskıları yoğunlaştırarak mı?
Bütün bunları düşünüp, bu sorulara yanıt
bulmadan, Öcalan’ın ya da onun önerilerini
papağan gibi tekrarlayanlardan herhangi birinin
önerilerini müzakere etmenin fazla bir anlamı
olabilir mi?
Hangi siyasi güç bu talepleri kabul edebilir?
Hangi siyasi güç, bu talepleri kabul edebilse
dahi, Türklere kabul ettirebilir?
Bunlar mümkün olmayınca, görüşmelerden
sağlanacak sonuç ne olacaktır?
Belki de sağlanan tek yarar, gerçekte neyin
istendiğinin açık seçik anlaşılmış olmasıdır.
Tabii birileri ne istediklerini bu kadar açıklıkla
anlatırken, salt adı telaffuz etmedikleri için karşı
tarafın asıl niyeti anlamayacağını sanacak kadar
aptal olduğunu varsayıyorsa, o başka mesele.
Karşısındakini aptal yerine koyanların yaptıkları
görüşmeler de bir sonuç vermez.
Onun için şu Abdullah Öcalan, adını ettiği
Katalan modelinin amacının ne olduğunu açık açık
söylesin de, hiç boşuna vakit kaybetmeyelim.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
namikzafer@yahoo.com
Kõrmõzõ Kitap’ta irtica tehdidi yumuşatõlõrken Rusya, İran, Irak ve Yunanistan tehdit olmaktan çõkõyor
MGSB’de‘komşu’değişikliğiANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Kamuoyunda “Kırmızı Ki-
tap” olarak anõlan Milli Güvenlik Si-
yaset Belgesi’nde yapõlan değişik-
liklerle Rusya, İran, Irak ve Yuna-
nistan tehdit olmaktan çõkõyor. Emek-
li büyükelçiler, Rusya, İran, Irak ve
Yunanistan’õn “öncelikli tehdit” ol-
maktan çõkarõlmasõnõn orta ve uzun
vadede Türkiye için “sakıncalı so-
nuçları” beraberinde getireceğini
söyledi.
İçişleri, Dõşişleri, Genelkurmay,
MİT ve diğer ilgili birimlerin katkõ-
larõyla MGK Genel Sekreterliği ta-
rafõndan hazõrlanan belge, ekim ayõn-
daki Milli Güvenlik Kurulu’nda gün-
deme gelecek. Belgede yapõlan deği-
şikliklerle iç politikada “irtica” teh-
didi yumuşatõlõrken dõş politikada da
Türkiye’nin komşularõ, tehdit ol-
maktan çõkarõlõyor. Milliyet gazete-
sinin haberine göre, Yeni metinde
Rusya, Yunanistan, Irak ve İran, ön-
celikli tehdit yerine, işbirliği ve “or-
tak vizyon” oluşturulan yeni mütte-
fikler olarak tanõmlanõyor. PKK hâ-
lâ “bölücülük” kapsamõnda ciddi
bir tehdit olarak vurgulanõrken Bağ-
dat’taki merkezi hükümetle enerjiden
terörle mücadeleye çeşitli işbirliği
alanlarõnda ortak vizyon geliştiril-
mesine vurgu yapõlõyor. Belgede,
Yunanistan’la ikili ekonomik ve siyasi
ilişkilerde gelinen nokta ve işbirliği
alanlarõna vurgu yapõlõyor.
Emekli büyükelçiler, “Kırmızı Ki-
tap” diye anõlan Milli Güvenlik Si-
yaset Belgesi’nde Rusya, İran, Irak ve
Yunanistan’õn “öncelikli tehdit” ol-
maktan çõkarõlmasõnõn orta ve uzun va-
dede Türkiye için “sakıncalı sonuç-
ları” beraberinde getireceğini söyle-
di. Emekli diplomatlar şöyle konuştu:
Nüzhet Kandemir: İktidara
her gelen partinin siyasi görüşleri
çerçevesinde bu belgenin gözden ge-
çirilmesi birtakõm sorunlarõ ve riskleri
de beraberinde getirir. Burada karşõ-
lõklõlõk ilkesi önemlidir. Acaba sizin
tehdit olmaktan çõkardõğõnõz ülkeler de
sizi tehdit olarak görüyorlar mõ gör-
müyorlar mõ? Onlarõn da bizim gibi
bir Kõrmõzõ Kitaplarõ var. O nedenle
görüşlerin karşõlõklõ olarak tahlil edil-
mesi, ilgili kurum ve kuruluşlarõn
değerlendirmelerinin genel çerçeve-
de ve net bir şekilde ele alõnmasõ ge-
rekiyor. İnşallah bu yapõlmõştõr.
İnal Batu: Prensip olarak böyle
konularõn kamuoyuna sõzdõrõlmasõ
son derece yanlõş. Birtakõm ülkelere
artõk siz tehdit değilsiniz, istediğini-
zi yapõn mesajõ verilmiş olur. Bu tür
tartõşmalarõn kamuoyuna yantõsõlma-
sõnõ çok yanlõş buluyorum. Bunun so-
rumlusu olarak hükümeti görüyo-
rum. Yaz boz tahtasõ gibi bazõ ülke-
lerin bugün tehdit olmaktan çõktõğõ gi-
bi değerlendirmeler yapõlmasõ son
derece yanlõş.
Faruk Loğoğlu: Bu konuya
inandõrõcõ bir yanõt verileceğini dü-
şünmüyorum. Şu anlamda: Böyle da-
ha önce tehdit olarak algõlanõp da bir
çõrpõda tehdit kaynaklarõnõn silin-
mesi pek mümkün değil. Bu haber-
ler konusunda benim kuşkum var.
Şuna kesinlikle inanmõyorum: Şu
şu ülkeler artõk tehdit olmaktan çõk-
mõştõr. Böyle bir konuda hele hele gü-
venlik konusunda öteden beri hassas
olan Türkiye böyle bir değerlendir-
mede bulunamaz.
Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde yapõlan değişikliklerle iç politikada “irtica” tehdidi
yumuşatõlõrken dõş politikada da Türkiye’nin komşularõ tehdit olmaktan çõkarõlõyor. Yeni
metinde Rusya, Yunanistan, Irak ve İran, öncelikli tehdit yerine, işbirliği ve “ortak vizyon”
oluşturulan yeni müttefikler olarak tanõmlanõyor. Emekli büyükelçiler ise bu değişikliğin
sakõncalõ sonuçlar doğuracağõ görüşünde.
VAN MİTİNGİ ÖNCESİ OLAYDEVLET BAHÇELİ:
Erdoğan:
Kandil’in attığı
iftiraya sarıldılar
Günü gelince
pazarlıkları
açıklayacağız
ANKARA(Cumhuriyet Büro-
su)- MHP Genel Başkanõ Devlet
Bahçeli, PKK’den gelen “Ateşkes
için İmralı ile anlaştık” sözlerine
açõklõk getirmesini istediği için
kendisini “şerefsizlikle” suçlayan
Başbakan Tayyip Erdoğan’õn
gerçekleri açõklamasõ çağrõsõnõ yi-
nelerken, “Milliyetçi hareket gü-
nü geldiğinde o pazarlıkları
açıklayacak, bu şerefsizlerden
hesap soracak” dedi.
Bahçeli, partisinin Yenimahalle
teşkilatõnca verilen iftar yemeğinde
yaptõğõ konuşmada, anayasa deği-
şikliğinin iki amacõ olduğunu, bu
değişikliğin birinci amacõnõn
PKK’nin siyasallaştõrõlmasõna hu-
kuki zemin hazõrlamak, diğerinin
ise Erdoğan ve yandaşlarõnõ “Yüce
Divan’dan kurtarma operasyo-
nu” olduğunu savundu Devlet Bah-
çeli, PKK’den yapõlan “Devlet İm-
ralı ile diyalog kurdu” açõklamasõ-
na dikkat çekerek şunlarõ söyledi:
“Fakat Başbakan’ın her tarafı
kızarıyor, yaptığı işten utanıyor
ve bunu üstünden atabilmek için
MHP’ye saldırıyor. Bunları, bu
diyaloğu açıklamazsan şerefsizsi-
niz diyor. Sen açıklamazsan, gü-
nü saati geldiğinde Milliyetçi Ha-
reket bunu açıklar, açıklamakla
birlikte terör örgütüyle birlikte
nasıl işbirliği yaptığının hesabını
da senden sorar. Sen burada
hangi pazarlıkları, hangi işbirli-
ğini, hangi kurumlar aracılığıyla
kiminle nasıl yaptığını anlataca-
ğın yerde, MHP’ye niçin saldırı-
yorsun. MHP kalkıp, ‘o takaya
sen bindin, İmralõ’ya gittin, cani ba-
şõyla sade kahve içip, orada konuş-
tun da geldin mi?’ diyor. Ne diyor
size? Yaptığın temasları diyalog-
ları, anlaşmaları bu millete anlat,
açılım dediğinin gerçeğini bu mil-
lete aç ve bu millet gerçeği gör-
sün diyor. Ama hâlâ meydanlara
çıkıyor MHP’ye saldırıyor. MHP,
ramazan ayında bu kirli ağızlar-
dan çıkan şerefsizlikle şereflen-
mez. MHP, günü geldiğinde bu
şerefsizlerden hesap soracak.”
GENELKURMAY, 3. ORDU KOMUTANI HAKKINDAKİ RAPORU TAMAMLAYARAK MAHKEMEYE GÖNDERDİ
‘Berk aleyhinde bir bulgu yok’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Er-
zurum’daki “Ergenekon” davasõnõn bir nu-
maralõ sanõğõ Orgeneral Saldıray Berk’e yö-
nelik iddialarõ Genelkurmay’õn araştõrdõğõ or-
taya çõktõ. Dava dosyasõna giren 494 sayfa-
lõk Genelkurmay raporunda “Berk aley-
hinde bir bulguya rastlanmadığı”na dik-
kat çekiliyor. Suç olarak nitelendirilen se-
minerin “terörle mücadele kapsamında ya-
pıldığı” belirtilen raporda, “İrticayla Mü-
cadele Eylem Planı”nõ hazõrladõğõ iddiasõyla
tutuklu bulunan Albay Dursun Çiçek’in bu
toplantõlara katõlmadõğõ kaydedildi. Raporda,
“Soruşturmayı yürüten savcıya gözda-
ğı” olarak gündeme getirilen askeri araçla-
rõn intikalinin Emniyet Müdürlüğü bilgisin-
de gerçekleştirildiği kaydedildi.
Erzincan’daki 3. Ordu Komutanlõğõ’ndan
Kara Kuvvetleri EDOK Komutanlõğõ’na ata-
nan Orgeneral Berk hakkõndaki iddialarõn
gündeme gelmesinin ardõndan Genelkur-
may Başkanõ Orgeneral İlker Başbuğ “Berk
suçsuzdur” değerlendirmesini yapmõş, Ka-
ra Kuvvetleri Komutanõ Işık Koşaner ise de-
ğerlendirmeye destek vermişti. Başbuğ ve Ko-
şaner’in bu değerlendirmeyi kapsamlõ bir in-
celemeye dayanarak yaptõklarõ ortaya çõktõ.
Genelkurmay, Kara Kuvvetleri Komutanlõ-
ğõ’na atanan Orgeneral Erdal Ceylanoğlu’na
rapor hazõrlattõ. 10 general, 16 subay, 2 ast-
subay ve 1 uzman erbaştan oluşan toplam 29
personelin ifadesinin yer aldõğõ rapor dava
dosyasõna girdi. Albay Çiçek’in hazõrladõğõ
“İrticayla Mücadele Eylem Planı”nõ Er-
zincan’da hayata geçirmekle suçlanan Berk
hakkõndaki iddialar, raporda irdelendi.
Erzincan 3. Ordu Komutanlõğõ’nda yapõlan
toplantõlarõn amacõnõn belli olduğu ve “iç gü-
venlik semineri” niteliği taşõdõğõ dile getiri-
len raporda, bu toplantõlara Albay Dursun Çi-
çek’in katõlmadõğõ anlatõldõ. Raporda, “Se-
minerde, PKK terör örgütüne yönelik mü-
cadele ve tedbirler planlanmıştır” değer-
lendirmesi yapõldõ. Berk’in “Mezhep ay-
rımcılığı yaratmak, kaos ortamı oluşturmak
amacıyla Alevi köylerini ziyaret ettiği”
yönündeki iddiaya ilişkin de Berk’in yalnõz-
ca Karakaya ve Çõnarlõ köylerine şahsen uğ-
radõğõ, yapõlan yardõmõn toplumsal gelişime
destek faaliyeti kapsamõnda olduğu ve devlet
ödeneklerinin kullanõlmadõğõ bilgisi verildi.
Eski Erzincan İl Jandarma Komutanõ Re-
cep Gençoğlu’nun Erzurum’a tutuklu ola-
rak nakli sõrasõnda askeri araçlarõn intikal
ettirilerek soruşturmayõ yürüten savcõya
gözdağõ verilmek istendiği yönündeki id-
dia da raporda yalanlandõ. Raporda askeri
araçlarõn 1-5 Mart tarihleri arasõnda yapõ-
lacak kõş tatbikatõna hazõrlõk için eğitim
amaçlõ ve önceden planlõ olarak hareket et-
tiği, üstelik kent merkezinden değil trafi-
ğin en az olduğu bölgeden İl Emniyet
Müdürlüğü’nün bilgisi dahilinde geçtiği
kaydedildi. Raporun sonuç bölümünde
“Berk aleyhinde hiçbir bulguya ve bel-
geye rastlanmadığı” tespitine yer verildi.
İstanbul Haber Servisi - CHP Genel Başkanõ
Kemal Kılıçdaroğlu’nun önceki gün İstan-
bul’da yaptõğõ mitingin ardõndan üzerinde
“Hayır” yazõlõ tişört ile özel halk otobüsüne
binen Ulgar Gündüz, otobüs şoförü, muavin
ve bir yolcunun saldõrõsõna uğrdõ. Gazetemize
açõklama yapan CHP Küçükçekmece Gençlik
Kollarõ üyesi Gündüz, “ Otobüse binerken
ismini karakolda öğrendiğim aracın şofö-
rü Ali Öztürk ve muavin Cengiz Kokoç ba-
na yönelik ‘şunun tipine bak” diyerek haka-
ret etti. Bunun üzerine siz beni tanımıyor-
sunuz. Ben de sizi tanımıyorum diyerek
cevap verdim. Öztürk oruç tutup tutma-
dığımı sordu. Tutmuyorum cevabını aldık-
tan sonra ‘Ben oruç tutuyorum canõmõ sõkma
s..... in araçtan’ diyerek küfretti. Saldırarak
otobüsten aşağı attılar” dedi. Otobüsten
atõldõktan sonra yaklaşõk 3-4 kilometre koşa-
rak aracõ takip ettiğini anlatan Gündüz,“Oto-
büsü kırmızı ışıkta yakaladım. Bir sivil po-
lis ne olduğunu sordu. Darp edildiğimi
söyleyince şoför ve muavinin kimliğini ala-
rak Sefaköy karakoluna götürdü. Dosya
savcılığa intikal etti” diye konuştu. CHP
Küçükçekmece İlçe Başkanõ Kemal Çebi de
saldõrõnõn kabul edilemez olduğunu ve olayõn
peşini bõrakmayacaklarõnõ söyledi.
MİTİNG SONRASI GERGİNLİK
Hayır tişörtü giyen
gence saldırdılar
Saldıray Berk
ERDOĞAN
RAHATSIZLANDI
Yurt Haberleri Servisi
- Samsun’da önceki gün
yapılan mitingin ardın-
dan Ordu’ya geçen Er-
doğan’ın, helikopteri
acil iniş yaptı. Ünye Ha-
vaalanı’na iniş yapan
helikopterden inen Er-
doğan, pistin hemen ya-
kınındaki işçi emeklisi
Recep Kaya’nın evinde
bir süre dinlendi. Kaya,
“Telaş ve koşuşturma
sonrası Kültür Bakanı
Ertuğrul Günay Başba-
kan’ın biraz rahatsız ol-
duğunu ifade ederek, la-
vaboyu kullanmak için
izni istedi. İlk gördü-
ğümde yüzü biraz so-
luktu ama dışarı çıktı-
ğında daha iyiydi” dedi.
Anadolu Ajansı Erdo-
ğan’ın helikopterinin
“çat kapı” ziyaret için
indiğini ileri sürerken
rahatsızlıkla ilgili bilgi-
lere yer vermedi.
Kılıçdaroğlu: Sivil ya da
askeri darbe istemiyoruz
Dış Haberler Servisi - CHP Genel Başkanõ
Kemal Kılıçdaroğlu, Alman Der Spiegel
dergisine verdiği demecinde, “Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’ın çıkışlarının
Türkiye için sorun yarattığını” belirtti.
“Erdoğan’ın kabul ettirdiği sınırsız
kapitalizme karşı” olduklarõnõ vurgulayan
Kõlõçdaroğlu, “Bizler artık darbeci
generaller görmek istemiyoruz. Ancak sivil
darbeler de görmek istemiyoruz” dedi.
Modern bir ülke olan Türkiye’de yasalarõn ve
etnik ilkelerin Batõlõ olduğunu vurgulayan
Kõlõçdaroğlu, hükümetin bu mirasõ yok etmek
istediğini anlattõ. Hükümetin Tükiye’nin
partnerlerini ürküttüğünü söyleyen
Kõlõçdaroğlu, Erdoğan’õn Türkiye’yi
“İslamlaştırmasından” endişe duyup
duymadõğõ yönündeki soruya “AKP’nin
dünya görüşüne uymayan insanlara çok
fazla baskı yapılıyor” karşõlõğõ verdi.
Referanduma sunulan anayasa paketiyle
hükümetin güçler ayrõlõğõnõ fiilen ortadan
kaldõracağõnõ belirten Kõlõçdaroğlu, “Bizler
artık darbeci generaller görmek
istemiyoruz. Ancak sivil darbeler de görmek
istemiyoruz” dedi. Kõlõçdaroğlu, günün
birinde terör örgütü PKK ile de görüşme
masasõna oturup oturamayacaklarõnõn
sorulmasõ üzerine de, “Hayır, özür dilerim.
Onlar, yapıcı bir çözümü istemeyen
teröristlerdir. Bunu biz biliyoruz ve PKK de
biliyor” yanõtõnõ verdi.