23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ekonomi@cumhuriyet.com.tr 17 AĞUSTOS 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B 6009 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanunu’nun vergi tarifesini düzenleyen 103. maddesi değiştirildi. Ücretlilere uygulanacak gelir vergisi tarifesi 01.01.2010 tarihinden başlamak üzere aşağıdaki şekilde uygulanacak. 50.000 TL’ye kadar ücretli ve ücret dışı gelir elde edenin vergisinde bir değişiklik yok. Aynı vergiyi ödeyecek. 50.000 TL’den sonra farklılaşma başlamaktadır. Örneğin 100.000 TL ücret geliri elde eden bir kişi 26.924 TL gelir vergisi öderken, ücret dışı gelir elde eden 29.020 TL gelir vergisi ödeyecek. Arada yüzde 2’ye tekabül eden 2.096 TL tutarında bir vergi farkı doğacaktır. 100.000 TL’yi aşan tutarlarda ücretliler lehine hep yüzde 2’lik bir avantaj var. Geçici madde nedeniyle ücretliler için düzeltme yapılacak - Düzeltme 01.01.2010-01.08.2010 tarihine kadar yapılan ücret ödemeleri için gerçekleştirilecek. - Yeni tarifenin uygulanması sonucu hesaplanan gelir vergisi henüz ödenmemişse aradaki fark terkin edilecek, yani bu vergi ödenmeyecek. - Fazla ödenen gelir vergisi, vergi kesenler tarafından sonraki dönemlerde beyan edilecek muhtasar beyannamelerinde ödenecek vergiden mahsup edilecektir. - Mahsup olanağı yoksa vergi dairesi bu vergi farkını vergi kesene iade edecektir. - Mahsup veya nakden iade halinde ücretin dolaylı olarak vergi farkı kadar artması demektir. - Eğer bu tarife uygulandığında vergi kesintisinin eksik yapıldığı ortaya çıkarsa bu fark işverenlerce ilk ücret ödemesinde ücretlinin ücretinden kesilecek ve kesildiği döneme ait muhtasar beyanname verme dönemi içinde ayrı bir muhtasar beyanname ile beyan edilip yine aynı dönemde ödenecektir. Emeklilik, işten ayrılma, işyerinin kapanması, ölüm vb. durumlarda fazla kesilen vergi tutarlarının iadesini vergi daireleri gerçekleştirecek. Bu konuda ilgili tebliğde aşağıdaki düzenleme yapılmıştır.“Emeklilik, işten ayrılma, işyerinin kapanması, ölüm gibi haller nedeniyle fazla kesilen vergi tutarlarının hak sahiplerine iadesi, vergi dairelerince yerine getirilecektir. Söz konusu mükellefler, işverenden alacakları ve kendilerinden yapılan tevkifat tutarlarını ayrıntılı olarak gösteren bir yazı ile en son çalıştıkları işverenin muhtasar beyanname yönünden bağlı olduğu vergi dairesine başvuracak olup gerekli düzeltme işlemleri ilgili vergi dairesince yerine getirilecektir.” Teknik detayları 274 seri No’lu gelir vergisi genel tebliğinde bulabilirsiniz. Ücretlilerin vergi yükünü sadece tarife değişikliği yapılarak adil hale getirmek mümkün değildir. Gelir vergisi stopaja dönmüş, etkisini yitirmiş sıradan bir vergi haline gelmiştir. Beyan edilen gelir vergisi artık bütçe gelirlerinde aranır olmaktadır. Aldığı yıllık ücret yukarıdaki avantajı sağlayacak bir tutara ulaşmayan ücretliler için durum değişmemiştir. Oysa esas yükü az ücret alanlar çekmektedir. Bu nedenle adil bir vergi yükü dağılımı yapmak için tez elden Gelir Vergisi Kanunu’nda köklü bir değişiklik yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Ücretlilerin Vergi Yükü Düştü! M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER ‘Boy Değil Soy...’ Başbakan Erdoğan’ın fren tutmayan öfkesi, eleştiriye sıfır hoşgörüsünün uzantısı, sivrinin ötesinde saldırgan, hakaret, tehdit içeren dili, konuşma üslubuna.. seçmenleri, sevenleri alıştılar diyelim.. Medya yönlendirmesinin çok belirleyici olduğu bir çağda, medyatik pazarlama, sevenlerine algılatma “halktan, bizden, içten, samimi, sansürsüz, Kasımpaşalı raconu..” olunca, “karizmatik, güçlü lider..” kavramı ile de desteklenince, miting meydanlarında, kendisini eleştirmeye kalkanları hakaret ederek kovması bile eksi değil artı hanesine yazılabiliyor. Başbakan’ın giderek dozu sınır tanımaz çıkışları, patlamalarında, siyasi etiğe uymayanların, çoğunluk iktidarının başında olanda hoş görülemeyecek, demokratik hak sınırlarını çok zorlayan, diktatoryal, cezalandırma içerikli çıkışlarında dahi, bal gibi de suç olan boyutun yok sayılması, çarpık demokratik kültürümüzün, hak arama bilincimizin eksiklikleri.. Biat kültürünün yansımaları.. Gazeteciliğimin çömezlik yıllarında gerek siyaset, gerekse sendikal alanda, sivil toplum örgütlenmelerinde... seçmenlerine hakaret eden, örgüt üyelerinin haklarını gasp eden kimi liderlerin etrafındaki güçlü yağcılar, teslimiyetçiler ordusunu öfke ile iğrenme karışımı bir duygu ile, tepkili izlerdim. Zamanla bu acımasız, sömürü ilişkilerindeki kirli çıkar ağını, insan onuruna yaraşmasa da belirleyici neden- sonuç ilişkilerini çok daha çıplak görebilir oldum.. Acı olanı, demokrasi kültürümüzdeki geriye gidiş, sadece siyaset, güçlü siyasi iktidarlar için değil, yaşamın her alanına yönelik örgütlenmeler, iş ilişkilerinde, uygar, insanca, demokrasi kültüründen uzaklaşma, insan hakları sınırlarından kopma boyutları... Eğitim, kültür erozyonu, yoksullaşma, yoksunlaşma, işsizlik, çaresizlik patladıkça, insan, toplumsal ilişkilerimizde acımasızlık, ezen- ezilen çarklarındaki insafsızlıkta derinlik dozu artıyor.. Bu da sadece işçi-işveren ilişkilerindeki acımasızlığı, sömürüyü değil, en çok çarpılan demokrasi kültürünü, toplumsal geriye gidişi, demokrasi vitrininde, demokrasinin içeriği ile tersine gelişen diktatoryal eğilimleri, demokrasi adına hortlayan diktatoryal yönetim modellerinin geçerli kılınabilmesini açıklıyor.. Referandumda “evet”çiler cephesinin kampanyalarının ekseninde, Türkiye’nin demokrasiye açılımda çok anlamlı bir dönemeci dönmekte olduğu tezinin altı kalın kalın çizilmeye çalışılırken, Başbakan Erdoğan’ın birinci tekil konuşma diliyle “yaptım, ettim, dedim, istedim..” sözcükleri ile beslediği kampanya söylemlerinde, her kesime, bireyler ve örgütlere yönelttiği tehditlerin, hakaretlerin dozunu arttırması, sinir bozukluğu, kontrol edilemeyen bir öfkenin ürünü sayılabilse de, 12 Eylül sonrası iktidar gücü pekişirse, demokrasimiz adına nasıl da daha ciddi bir tehdit, tırmanış olacağının belgesi... Sorun elbette referanduma gidişin gerekçesi, üst yargı kurumlarının ele geçirilmesi operasyonundaki başarı ile sınırlı değil. Toplumsal uzlaşma, Meclis’te muhalefetle anlaşarak makyaj değişiklikler yerine, CHP öncelikli muhalefet partilerinin ilan ettikleri önceden destekle de sabit; gerçek demokratik içerikler, işlevlerle donatılmış anayasa reformu paketi şansının ayaklar altına alınmış olması da ikincil sorun sayılabilir. Asıl sorun Meclis çoğunluğu üzerindeki diktatoryal gücünü, sınır tanımaz boyutlarda, özerk olması gereken kamu kurumlarına, partizan kadrolaşmalara taşımanın ardından gelen sınır tanımaz iktidar gücü şımarıklığı, pervasızlığı, alışkanlıkları.. Çok daha gelişmiş demokrasi kültürlerinde bile ağır örnekleri yaşanmış çoğunluk iktidarlarının baskıcı eğilimlerinin iktidarda artması örnekleri, günümüz emperyal ilişkileri, çarpıtılan medyatik demokrasi, sanal demokrasi kültürlerinde, hele hele bizim gibi ülkelerde katlanan sorunlar üretiyor. ABD-AB’nin Türkiye’ye Ortadoğu’da biçtikleri roller de eklenince, Türkiye’de demokrasi ilkelerinin geçerli olması, ülke çıkarlarını savunan iktidarlar eliyle yönetilmesi istenen, beklenen yapılanmalar da sayılmıyor. Sadece Cumhuriyet ve laikliği değil, gerçek insan hakları, demokrasiye ilişkin tüm kriterleri reddeden, iktidar, Meclis, oyçoğunluğu gücünü giderek daha diktatoryal bir iktidar gücü için kullanma eğilimini saklamadan pervasız yola çıkmış AKP iktidarına siyasal İslamcılar, sadaka düzeninde pay alma umudunu taşıyan katmanlardan, her tür feodal örgütlenmelerden verilen destek doğal. Doğal olmayanı; insan hakları, demokrasi sloganları ile verilen kamuoyunu, kitleleri aldatma desteği... Ana muhalefet partisi liderine sataşırken, dolaylı biçimde boyunun uzunluğunu bile kendisi için hak edilmiş bir liderlik gerekçesi yapacak kadar üslubunu bozmuş Başbakan Erdoğan’ın, Kılıçdaroğlu’nu suçlama adına “boy değil soy” sözcüklerini kullanabilmiş olması, gerçek bir demokratik düzende, sadece başbakanlığının değil siyasi geleceği... Liderliğinin noktalanması sonucunu getirirdi. soner@cumhuriyet.com.tr 8.800 TL’ye kadar %15 22.000 TL’nin 8.800 TL’si için 1.320 TL, fazlası %20 50.000 TL’nin 22.000 TL’si için 3.960 TL (ücret gelirlerinde 76.200 TL’nin 22.000 TL’si için 3.960 TL), fazlası %27 50.000 TL’den fazlasının 50.000 TL’si için 11.520 TL %35 (ücret gelirlerinde 76.200 TL’den fazlasının 76.200 TL’si için 18.594 TL), fazlası Mevsim etkilerinden arõndõrõlmõş istihdam binde 1 puan azaldõ, işsizlik oranõ değişim göstermeyerek yüzde 12 oldu İşsizlik oranõ mayõsta geçen yõlõn aynõ dönemine göre 2.6 puan gerileyerek yüzde 11, tarõm dõşõ işsizlik oranõ yüzde 13.8 oldu. Ekonomistler, tarõm dõşõ işsizliğin yüksekliğine ve 2008’in aynõ dönemine ulaşõlamamõş olunmasõna dikkat çektiler. Ekonomi Servisi- İşsizlikte, bir süre önce başlayan düşme eğilimi devam ediyor. Ancak mevsimsel etkilere dikkat çeken ekonomistler, karşõlaştõrõlan dö- nemin krizin en can yakõcõ dönemi ol- duğuna da vurgu yapõyor. Mayõs döne- minde mevsim etkilerinden arõndõrõlmõş istihdam edilenlerin sayõsõnda bir önce- ki döneme göre 18 bin kişilik, işsiz sa- yõsõnda da 20 bin kişilik bir azalma oldu. TÜİK’in Hanehalkõ İşgücü Araştõrmasõ 2010 Mayõs (nisan, mayõs, haziran), iş- sizlik oranõ mayõsta geçen yõlõn aynõ dö- nemine göre 2.6 puan gerileyerek yüzde 11 oldu. Bir önceki aya göre ise işsizlikte gerileme 1 puan düzeyinde gerçekleşti. Türkiye genelinde işsiz sayõsõ, mayõs- ta bir yõl öncesine göre 536 bin kişi aza- lõşla 2 milyon 846 bin kişiye indi. Böy- lece işsiz sayõsõ mayõsta 3 milyonun altõ- na inmiş oldu. . Genç nüfusta işsizlik 5.1 puanlõk aza- lõşla yüzde 24.9’dan yüzde 19.8’e düştü. İşsizlerin yüzde 13.4’üne karşõlõk gelen 381 bin kişi mayõsta işsiz kaldõ. 2010 yõlõ Mayõs döneminde mevsim et- kilerinden arõndõrõlmõş istihdam edilenlerin sayõsõnda bir önceki döneme göre 18 bin kişilik, işsiz sayõsõnda da 20 bin kişilik bir azalma yaşandõ. Mevsim etkilerinden arõndõrõlmõş iş- gücüne katõlma oranõ bir önceki döneme göre 0.2 puanlõk azalõşla yüzde 48.8, is- tihdam oranõ 0.1 pu- anlõk azalõşla yüzde 43 ve iş- sizlik oranõ da herhan- gi bir de- ğişim gös- termeyerek yüzde 12 olarak gerçekleşti. Kamuda istihdamı yüksek TÜİK’in verileri özetle şöyle: 2011 Mayõs döneminde istihdam edilenler 1.6 mil- yon artarken, istihdam artõşõ, tarõmda 423 bin kişi, ta- rõm dõşõ sektörlerde de 1 milyon 177 bin kişi oldu. İstihdam edilenlerin yüzde 25.3’ü tarõmda, yüz- de 19.4’ü sanayide, yüzde 6.6’sõ inşaat sektöründe, yüz- de 48.7’si de hizmetler sektöründe çalõştõ. Tarõm sektörünün istihdam içindeki payõ 0.1 pu- an, sanayinin payõ 1.1 puan, inşaat sektörünün payõ da 0.3 puan arttõ. Hizmetler sektörünün payõnda da 1.5 pu- anlõk bir azalma meydana geldi. Kamu istihdamõ 2 milyon 959 bin kişi oldu. İşsizlik oranõ, kentsel alanlarda 3.1 puan azalarak yüzde 13.4’e, kõrsal yerlerde de 1.4 puan azalarak yüz- de 6.4’e geriledi. Bu dönemde işsizlerin yüzde 31.3’ünün eş-dost vasõtasõyla iş aradõğõ, yüzde 89.5’inin de daha önce bir işte ça- lõştõğõ belirlendi. İşsizlerin yüzde 28.3’ünü, ça- lõştõğõ iş geçici olup sona erenler, yüzde 18.4’ünü işten çõkarõlanlar, yüzde 16.8’ini kendi isteğiyle işten ayrõ- lanlar, yüzde 8.4’ünü işyerini kapatan ya da iflas edenler, yüzde 8.7’sini ev işleriyle meşgul olanlar, yüz- de 8.4’ünü öğrenimi süren veya yeni mezunlar oluşturdu. Yüzde 11’lik grup diğer nedenlerle işsiz kaldõ. Kayõt dõşõ istihdam yüzde 43.6. Bu arada söz konusu dönemdeki 23 milyon 55 bin kişilik istihdamõn 13 milyon 998 binini ücretli veya yevmiyeli kişiler oluşturdu. 23 milyon 55 bin kişilik istihdama karşõlõk, bu dönemde 10 milyon 55 bin kayõt dõşõ istihdam be- lirlendi. Kayõt dõşõ istihdam oranõ erkeklerde yüzde 37.4, kadõnlarda yüzde 58.9 olurken, 10 milyon 55 bin kişi- nin 5 milyon 4’ünün tarõm, 5 milyon 51’inin ise tarõm dõşõ sektörlerde çalõştõğõ ortaya kondu. BETAM’õn araştõrmasõnda da mevsim etkilerin- den arõndõrõlmõş rakamlara göre işsizlikteki azalmanõn durduğuna dikkat çekildi. Yapõlan açõklamada, “Sonuçta mevsimsellikten arındırılmış rakamlara göre tarım dışı işsiz sayısı 12 bin kişi azalmış, tarım dışı işsiz- lik oranı da sadece 0.1 puan gerileyerek yüzde 14.8 seviyesine inmiştir” denildi. Tüketici güveni düşüşe geçti GİRESUN (AA) - Giresun Ziraat Odasõ (GZO) Başkanõ Özer Akbaşlı, aşõrõ sõcaklar nedeniyle Türkiye’nin 603 bin ton olarak belirlenen tahmini fõndõk rekoltesinin yaklaşõk yüzde 15 oranõn- da düştüğünü tahmin ettiklerini söyledi. Alõnan karar gereğince sahil kesi- minde toplanan fõndõğõn 3 Ağustos, or- ta kesimde toplanan fõndõğõn 8 Ağustos, yüksek kesimde toplanan fõndõğõn ise 15 Ağustostan itibaren pazara indirilmeye başlandõğõnõ ifade eden Akbaşlõ, “Aşı- rı sıcaklar nedeniyle bu yıl fındık hasadına erken başlandı. Aşırı sı- caktan dolayı rekoltenin düşmesi ve ayrıca kavsağından yere düşen fındı- ğın yaprak ve otlar arasında kaybol- ması üreticiyi mağdur etti” dedi. Ordu Ziraat Odasõ’nõn bir komisyon kurarak bölgesindeki aşõrõ sõcağõn fõndõğa verdiği zararõ tespit etme çalõşmasõna başladõğõnõ bildiren Akbaşlõ, aşõrõ sõcaklõk Türkiye’de fõndõk tarõmõ yapõlan tüm böl- geleri etkilediğini, bunun için bu çalõş- manõn Türkiye’nin genel tablosunu or- taya çõkaracağõnõ ifade etti. Bir hafta önce piyasa inen yeni ürün Giresun kalite fõndõğõn 4,3 liradan işlem gördüğünü belirten Akbaşlõ fõndõğõn fi- yatõ ile ilgili olarak da şu değerlendirmeyi yaptõ: “Bu yıl rekolte az, üretici fın- dığını az miktarda pazara indirme ka- rarlılığını gösterdiği takdirde, bugün 4.3 liradan işlem gören ürün, bir ay içinde istediğimiz rakam olan 6 lira- ya ulaşır. Fındık fiyatı artık serbest pi- yasa koşullarına bırakıldı. Üreticinin ürününü hak ettiği fiyattan satabil- mesi kendi elinde. Üreticinin burada yapacağı sabır göstererek ürününü pi- yasa az miktarda indirmesidir.” Ekonomi Servisi - Tüketici güven endeksi temmuzda yüzde 0.64 azalarak 87.48 değerini aldõ. Kasõm 2008’de görülen 68.88 seviyesinin ardõndan yükselişe geçen tüketici güveni böylece 2010’da ilk kez gerilemiş oldu. Merkez Bankasõ ve TÜİK işbirliği ile hazõrlanan endeks, haziranda 88.04 değerini almõştõ. TÜİK açõklamasõna göre, endeksteki düşüş tüketicilerin mevcut döne- min dayanõklõ tüketim malõ satõn almak için uygunluğu durumla- rõna dair değerlendirmelerinin kötüleşmesinden kaynaklandõ. En- deksin 100’den büyük olmasõ tüketici güveninde iyimser durum, 100’den küçük olmasõ kötümser durum, 100 olmasõ ise tüketici güveninde ne iyimser ne de kötümser durum olduğunu gösteriyor. Ekonomi Servisi - Hükümet ile memur konfederasyonlarõ ara- sõndaki toplu görüşmelere yarõn devam edilecek. Memur maaşla- rõna yapõlacak zammõ belirlemek için yapõlan görüşmeler önce- sinde konfederasyonlar, anayasa paketinde yer alan memurlara toplusözleşme hakkõnõn bu yõl uygulanmasõnõ istiyor. Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikasõ (Eğitim-İş) Genel Başkanõ Yüksel Adıbelli, KESK’in toplu görüşmelerin 12 Eylül’den sonraya er- telenmesi önerisiyle ilgili olarak, “KESK getirdiği öneriyle hü- kümetin ekmeğine yağ sürmektedir. KESK, anayasa tasla- ğında yer alan toplusözleşme maddesi gereğince ‘oylamadan sonra evet verip kabul ederse toplugörüşme değil, toplusözleşme yaparõz’ diyerek çalışanlar üzerinde bir ‘evet’ baskısı oluşma- sına katkı sunmaya çalışmaktadır” değerlendirmesini yaptõ. Giresun Ziraat Odasõ Başkanõ’na göre aşõrõ sõcaklar nedeniyle bu yõl fõndõk rekolitesi yaklaşõk yüzde 15 düştü. Üretici 6 liraya ulaşmasını istediği fındığın, 4.3 liradan işlem görme- mesi için pazara indirilmesi gerektiğini düşünüyor. Akenerji’den 155 milyon TL gelir Akenerji’nin yõlõn ilkyarõsõndaki satõş geliri 155 milyon lira oldu. Yapõlan açõklamada şirketin, fa- iz, amortisman ve vergi öncesi kârõnõn ise 14.1 milyon lira olarak gerçekleştiği bildirildi. Kamil Koç’tan yüzde 50 indirim Kamil Koç, ramazan ayõ boyunca tüm hatlar- daki bilet fiyatlarõnda yüzde 50 oranõnda indirim uygulayacağõnõ bildirdi. Uygulanacak kampan- yanõn, bugünden itibaren 2 Eylül tarihine kadar tüm sefer ve hatlarda geçerli olacağõ dile getiri- len açõklamada “Rahat Hat” olarak adlandõrõlan VIP araçlarda da geçerli olacak olan kampanya süresince yaklaşõk 60 bin biletin yüzde 50 indi- rimli olarak satõlmasõnõn planlandõğõ kaydedildi. HÂL 2008’İN ÇOK UZAĞINDA İstihdamda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn söylemleri dõşõnda, hükü- metin orta vadeli progra- mõnda bile en ufak bir dü- şüş görmediğini ve açõkla- nan verilerin ilk başta se- vindirici olsa da çok bir şey ifade etmediğini dile ge- tiren Gazi Üniversitesi Öğ- retim Üyesi Prof. Dr. Aziz Konukman, düşüşün ta- mamen mevsimsel etken- lerden kaynaklandõğõnõ, za- ten verilerin de bunu ortaya koyduğunu anlattõ. Kõyas- lamanõn krizin en çok can yaktõğõ bir dönemle yapõl- dõğõnõ belirten Konukman, “2008 verilerine göre, iş- sizlik hâlâ çok yüksek. O dönem, yanlış hatırlamı- yorsam yüzde 9 civarında bir işsizlik vardı... Zaten İSO 500’de kâr eden cid- di sanayi kuruluşların iş- çi çıkardığı görüldü. TOBB’ye yüklenilse de onların istihdama yapa- cağı katkı oldukça sınırlı. Mevsimsel etkilerle çıkan rakamlar ne yazık ki bir şey ifade etmiyor. Zaten tarım dışı işsizlik yüzde 13.8, yani hâlâ çok çok yüksek. Genç işsizlikte düşüş görünse bile hâlâ çok yüksek” dedi. Türkiye’nin uzun bir dö- nemdir, istihdamsõz büyü- meyi tercih ettiği, yüzde 7’lerin üzerinde büyümenin yaşandõğõ 2002-2007 dö- neminde bile işsizliğin yüz- de 8-10’larda seyrettiğine dikkat çeken Konukman, özel bir çaba harcanmadõk- ça istihdam sorununun çö- zülemeyeceğini de sözleri- ne ekledi. İşsizlikte mevsimsel düşüş Eğitim-İş: KESK hükümetin ekmeğine yağ sürüyor Sıcaklar fındığı da vurdu 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle