Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
11 AĞUSTOS 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 5
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
musakart yahoo.com
Öğretmen, ek iş olarak hamallık yaparken kalp krizi geçirip hayatını kaybetti.
Bazı ölümler vardır, insanı bir
başka hüzünlendirir...
Tıpkı sözleşmeli öğretmen Ahmet
Elçi’nin yaz gelince çalışmak
zorunda kalması, yük taşıyıcılığı
yaparken 45 yaşında kalp krizinden
yaşamını yitirmesi gibi.
Türkiye sosyal, demokratik bir
hukuk devleti değil midir?
Ölüm haberlerini gazetelerde
okuduğumda Yannis Ritsos’un
“Denizlerin derinliğini gösterin bana”
diye başlayan “Kız Kardeşimin
Türküsü” gelir aklıma.
Binlerce gül, karanfil, binlerce
sardunya, burçak kokusu yayılır
çevreme.
Bir ırmağın aktığını görürüm bir
çocuğun serçe parmağından...
Sonra dalıp gider, o kareli
defterimin sararmış sayfalarında
yarım kalmış öykülere bakar,
Türkiye’nin nereden nereye
geldiğini düşünür, hüzünlenirim...
Georgi Dimitrov’un üç ciltlik
“Günlükler”ini okurken (Türkiye
Sosyal Tarih Araştırma Vakfı-
Türkçesi: Rüstem Aziz) CHP lideri
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Hürriyet’te
yayımlanan “Neden Hayır Diyorum”
başlıklı yazısını anımsayıp kendi
kendime sordum:
“Sivil dikta nasıl gelir bir ülkeye!”
Dimitrov’un günlükleri 9 Mart
1933 ile 6 Şubat 1949 arasını
kapsar.
Georgi Dimitrov adını, Nazilerin
açtığı Leipzig davasındaki ünlü
savunmasıyla dünyaya duyurdu.
1935’ten kapanışına dek Komünist
Enternasyonal’in genel sekreterliğini
yürüttü.
Bulgaristan’da 9 Eylül 1944
devriminden sonra kurulan halk
demokrasisinin başbakanı ve
toplumsal dönüşümlerin mimarı
oldu.
Neden yazıyorum bunları?
CHP’li Kılıçdaroğlu’nun “sivil
dikta”dan söz etmesinden ötürü.
Başbakan Erdoğan, MHP lideri
Bahçeli ve Kılıçdaroğlu gibi
alanlarda...
Erdoğan sürekli “Beyaz
gömleğimizi giydik” derken, bir
“askeri darbe” korkusu yaşadığını
anlıyorum. Erdoğan, CHP lideri
Kılıçdaroğlu’nu “memur Kemal
Efendi” diye aşağılıyor, “Recep
Bey” tümcesine bir hayli içerlediğini
sergiliyor.
Bahçeli, “Ne gömleği giyersen
giy” diyor Erdoğan’a ve şöyle
sesleniyor:
“Hele bir iktidara gelelim, Yüce
Divan’a nasıl göndereceğiz seni!”
Gerçekten Türkiye sivil bir
diktaya doğru mu gidiyor?
Bir toplumda herkes birbirini cep
telefonuyla aramaktan korkuyorsa,
bir arkadaşıma küçük bir ameliyat
için telefon ettiğimde “Operasyonu
ne zaman yapacaksın” dememe şu
karşığı veriyorsa bir sivil dikta
korkusu toplumu kuşatmıştır:
“Aman Hikmet, ‘Ameliyatı ne
zaman yapacaksın’ de operasyon
deme, sonra Silivri’yi boylarız...”
Gazeteciden bilim insanına,
esnaftan üreticiye her kesimden
insan “Acaba izleniyor muyum,
telefonlar dinleniyor mu, özel
yaşamımız çiğneniyor mu” sorusu
çengelinde kıvranıyor bugün
Türkiye’de.
Bavul bavul belgeler geliyor,
arkasında tarikat şeyhlerinin parasal
desteği olan yayın organının
muhabirine. Muhabir belgeleri
yayımlıyor, sonra savcılığa teslim
ediyor.
O muhabir televizyon
kanallarının paha biçilmez
tartışma yıldızı şimdilerde...
Ona bir şey olmuyor ama Ufuk ve
Deniz, Başbakan’la bir işadamının
telefon görüşmelerini Aydınlık
dergisinde yayımladıkları için 10
aydır Silivri Cezaevi’nde yatıyorlar.
Kılıçdaroğlu ne diyor, “Amaçları
sivil dikta” derken:
“...Bugün ülkemizde demokrasiye
yönelik büyük bir tehdit olduğu bir
gerçek. Bunun nedeni iktidarın sınır
tanımayan, muhalefete tahammülü
olmayan ve temel özgürlükleri hiçe
sayan otoriter yaklaşımları ve
uygulamalarıdır.”
Bir siyasal iktidar düşünün ki,
YÖK’e dokunmuyor; 12 Eylül’ün
Partiler ve Seçim Yasası’nı yerli
yerinde tutuyor; insanların özel
hayatlarını internet sitelerine
yayanlardan hesap sormuyor, bir
bakıma koruyor; bireyin haberleşme
özgürlüğünü gizli-açık tehdit ediyor.
Tüm bunlar olurken
Güneydoğu’da terör örgütünün ve
yandaşlarının kentlerdeki kanlı
eylemleri, iç ve dış güçlerin
desteğiyle Türkiye’yi bir iç
çatışmaya doğru sürüklüyor.
Benim kaygılarım bu yüzden
giderek artıyor.
Yaşadıklarım bana şunu
öğretmiştir:
“En kötü sivil rejim, en iyi askeri
darbeden iyidir!”
Yaşamım boyunca askeri ve sivil
darbelere karşı çıktım, din
pazarlamacılarının, tarikat
şeyhlerinin gerçek yüzlerini ortaya
koymaya çalıştım.
Ben de Kemal Kılıçdaroğlu gibi
soruyorum:
“Türkiye sivil bir dikta rejimine mi
kayıyor hızla?”
Evet, benim de kaygım zaten bu
yüzden!..
Gelin askeri darbelere, darbe
severlere, faili meçhul cinayetlerin
arkasındaki büyük patronlara karşı
mücadele verelim, onları, rütbeleri,
kimlikleri ne olursa olsun yargıya
teslim edelim.
Sonra ne yapalım?
Laik Demokratik Cumhuriyeti, ulus
devleti, Mustafa Kemal’in
Aydınlanma devrimini, temel hak ve
özgürlükleri kendimize ilke edinelim.
Korku imparatorluğu kurarak
insanlarımızı tedirgin etmeyelim.
Yannis Ristos’un gecelerindeki
karanlık sokaklarda dolaşan
paslanmış gözleri değil, aydınlık
yüzleri arayalım.
Yaz aylarında hamallık yaparak
biri üniversitede diğeri lisede
okuyan iki çocuk babası
sözleşmeli öğretmen Ahmet Elçi’yi
düşünelim...
İsterseniz Dimitrov’un günlüklerini,
savunmasını okuyalım; “sivil
faşizmin” ne olduğunu anlayalım;
Elitis’in, Oktay Rifat’ın, Kemal
Burkay’ın, Rafael Alberti’nin
yapıtlarında aşkı, sevgiyi, tutkuyu
yakalayalım...
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Sivil Dikta mı, Demokrasi mi?..
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69
RİZE’DE MİTİNG YAPTI
Erdoğan’ın
tek silahı
Menderes
CHP lideri Kemal Kõlõçdaroğlu, Erdoğan’õ Menderes’in arkasõna sõğõnmakla suçladõ
‘Dersini sandõkta verin’BARIŞ YAMAN
KONYA - CHP lideri Kemal
Kılıçdaroğlu, Konya’daki zi-
yaretlerinin ikinci gününde ilk
olarak Çumra’ya bağlõ İçeri-
çumra beldesine gitti.
Daha sonra Çumra’ya geçen
Kõlõçdaroğlu, Belediye Başka-
nõ MHP’li Yusuf Erdem’i ma-
kamõnda ziyaret etti. Ziyaretin
ardõndan yurttaşlara hitap eden
Kõlõçdaroğlu, “Biz hesap so-
racağız derken, Recep Bey di-
yor ki, ‘Efendim siz bizi Yüce
Divan’a göndereceksiniz...’
Menderes’i anıyor. ‘Mende-
res’e de kefen giydirmişlerdi,
biz kefen giymekten korkma-
yõz’ diyor. Recep Bey’in ta-
rihten haberi yok. İdam ce-
zaları kalktı. Bil ki birisi sa-
na kefen giydirirse gel bu
kardeşini bul, sana kimse ke-
fen giydiremez. Onunla biz
mücadele ederiz. Ama kul
hakkı yediysen, gideceksin
hesabını vereceksin. İkisi ay-
rı şey. Öyle kul hakkı ye, va-
tandaşın hakkını ye, yolsuzluk
yap, din iman edebiyatı yap,
köşeyi dön, han hamam sa-
hibi ol... ” diye konuştu.
Menderes’in vasiyetini ya-
nõnda getirdiğini ifade eden
Kõlõçdaroğlu, “Menderes idam-
dan önce çocuklarına vasiyet
ediyor: ‘Bankadan para alõn-
masõna asla tavassut etmeye-
ceksin.’ Şimdi Recep Bey’e
soruyorum. Menderes’in ar-
kasına saklanıyorsunuz. Peki
sen Sabah-ATV ihalesinde da-
madının şirketine iki banka-
dan 750 milyon dolar kredi al-
dın mı almadın mı? Eğer sen
Menderes’i sahipleniyorsan
vasiyetine de sahip çıkacaksın.
İşine gelince onun adını kul-
lanıyorsun. Ama onun dedik-
lerini yapmıyorsun” dedi.
Menderes’in vasiyetinde
“İnandığın şeyi tahakkuk et-
tiremiyorsan bir an için mev-
kinden ayrıl” dediğini de anõm-
satan Kõlõçdaroğlu, sözlerini
şöyle sürdürdü:
‘Sözlerini tutmadı’
“Bir adamın boğazından
aşağı haram lokma inmediy-
se, bir adam yolsuzluklardan
korkmuyorsa neden doku-
nulmazlıkları kaldırmaz? De-
mek ki kendisine güvenmi-
yor. Kendisine güvenmeyen
adama milletin de güvenme-
mesi lazım. Verdiği sözü tut-
mayan adama milletin dersi-
ni sandıkta vermesi lazım.”
Daha sonra Karapõnar’da hal-
ka seslenen Kõlõçdaroğlu “Re-
cep Bey, diyor ki ‘Ben işçi
emeklisiyim, sen memur emek-
lisisin’. Recep Bey, Allah aş-
kına bir de ağzından doğru laf
çıksın. Emekli Sandığı emek-
lisi olduğunu ispat edersem is-
tifa eder misin, milletten özür
diler misin?” diye konuştu.
‘Bu nasıl demokrasi’
Anayasa değişiklik paketine
de değinen Kõlõçdaroğlu, “12
Eylül’de efendim bu demok-
rasiyi getiriyormuş. Hangi de-
mokrasiyi? Siz Allah aşkına
telefonlarınız dinleniyor diye
korkmuyor musunuz? Bu na-
sıl demokrasi? Böyle demok-
rasi olur mu?” diye konuştu.
Kendi iktidarlarõ döneminde
“uzaktan kumandalı hükü-
met” olmayacaklarõ sözünü ve-
ren Kõlõçdaroğlu, “tek komu-
tanlarının halk olacağını” söy-
ledi. Anayasa değişiklik pake-
tine de değinen CHP lideri ,
“Siz Allah aşkına telefonları-
nız dinleniyor diye korkmu-
yor musunuz? Bu nasıl de-
mokrasi?” dedi.
‘Yüzü kızarır mı bilmem’
Kõlõçdaroğlu, daha sonra Ka-
raman’a geçti. Burada Aktekke
Meydanõ’nda yaklaşõk 2 bin ki-
şiye hitap eden CHP lideri, Er-
doğan’õn, Emekli Sandõğõ num-
arasõnõ verdi. Kõlõçdaroğlu, şun-
larõ söyledi: “Ben size Recep
Bey’in Emekli Sandığı num-
arasını verceğim.
‘54.771.295.0’ Recep Bey ak-
şam giderken baksın. İşçi
emeklisi mi, emekli sandığı
emeklisi mi? Numaraya bak-
sın adını soyadını görecek.
Millete niye doğruları söyle-
medim diye yüzü kızarır mı
bilmem. Görmek isterdim.”
Rize’deki mitinginde de idam edilen
Başbakan Menderes ile kendisi arasõnda
benzerlik kurmaya çalõşan Erdoğan, CHP ve
MHP’ye ağõr eleştiriler yöneltti,
YARSAV’a yönelik suçlamalarõnõ sürdürdü.
ÖMER ŞAN
RİZE - CHP Genel
Başkanõ Kemal Kılıçda-
roğlu’na “Bay Kemal”,
MHP Genel Başkanõ Dev-
let Bahçeli’ye “Bay Bah-
çeli” diye hitap eden Baş-
bakan Recep Tayyip Er-
doğan, Kõlõçdaroğlu için
“Şimdi de CHP’nin sta-
tükocu zihniyetinin, hat-
ta partinin içindeki bi-
rilerinin memurusun”
ifadesini kullandõ.
Cumhuriyet Meyda-
nõ’nda düzenlenen miting
öncesinde alanda Nâzım
Hikmet’in “Bu memle-
ket bizim” şiiri okunarak,
mitinge katõlanlar coştu-
rulmaya çalõşõldõ. Mitinge
AKP tarafõndan disiplin
kuruluna sevk edilen Rize
Belediye Başkanõ Halil
Bakırcı’nõn da katõlmasõ
dikkat çekti.
Konuşmasõnda muha-
lefete ağõr eleştirilen yö-
nelten Erdoğan, CHP li-
derinin Adnan Mende-
res’i anõmsatmasõna kar-
şõ çõkarak “Türkiye’nin
kalkınması yolunda bizi
çeşitli uygulamalarla,
hukuku kullanarak, ya-
saları, anayasayı engel-
leyerek üzerimize geldi-
ler. Şimdi bize, ‘Bak çok
ileri gidiyorsun, Adnan
Menderes’in akõbetini bi-
liyorsun, senin de sonun
böyle olur’ diyorlar. Bu
tehditlerin bizim kita-
bımızda yeri yok. Biz
beyaz kefenimizi alarak
yola çıktık” diye konuş-
tu. Alandaki kalabalõk kit-
lenin Kõlõçdaroğlu’nu yu-
halamasõna karşõ tepki
vermeyen Erdoğan,
CHP’yi statükoculukla
suçlayarak, “CHP, 27
Mayıs’a çanak tutmadı
mı? CHP’nin bizi Ad-
nan Menderes’in duru-
muyla tehdit etmesini
anlıyoruz da, MHP’nin
bu tavır karşısındaki du-
rumunu anlayamıyoruz.
MHP de aynı CHP’nin
ağzıyla konuşmaya baş-
ladı. MHP’yi neredeyse
CHP’nin yedeğine sok-
tular. CHP - MHP -
BDP - YARSAV ve di-
ğerleri hepsi bir aya gel-
di. Siyasette bunlar ruh
üçüzü oldular” diye ko-
nuştu.
Daha önce yapõlan ana-
yasa değişiklikleri ve tür-
ban sorunu gibi çeşitli ko-
nularda MHP’nin kendi-
lerine destek verdiğini
ama CHP’nin bu çalõş-
malara karşõ çõkarak Ana-
yasa Mahkemesi’ne gitti-
ğini anlatan Erdoğan,
MHP’nin “CHP’nin ye-
deği” olduğunu söyledi.
Kamu-Sen referanduma ‘hayõr’ derken, AKP iktidarõnõn 8 yõlõnõ da masaya yatõrdõ
‘Anayasa değişikliği dayatma’
MUSTAFA ÇAKIR
ANKARA - Türkiye Kamu-
Sen, AKP hükümetinin 8 yõl bo-
yunca yaptõklarõna dikkat çekerek
referandumda “hayır” oyu kul-
lanõlmasõnõ istedi.
Türkiye Kamu-Sen, bağlõ sen-
dikalarõn genel başkanlarõ, genel
merkez yönetim kurulu üyeleri, il
temsilcileri ve şube başkanlarõnõn
katõlõmõ ile gerçekleştirdiği istişare
toplantõsõnda referandumdaki tav-
rõnõ da netleştirdi. Kamu-Sen,
anayasa değişiklik metninin yurt-
taşlarõn istekleri göz ardõ edilerek
ilgili taraflarõn görüşlerine baş-
vurulmadan tek taraflõ olarak ha-
zõrlandõğõnõ ve topluma “daya-
tıldığını” vurguladõ. Kamu-Sen,
“Değişiklik metnini hazırlar-
ken milletten kaçıran, 2007 yı-
lında sivil toplum kuruluşları-
nın hazırladığı anayasa taslağını
görmezden gelen ve milletin
görüşlerine itibar etmeyen hü-
kümetin, başı sıkışınca sandığa
koşmasını da bugüne kadarki
samimiyetsizlik halkasına bir
yenisinin eklenmesi olarak gör-
mekteyiz” değerlendirmesini
yaptõ. Memurlarõn toplusözleşme
ve grev haklarõnõn referandum ko-
nusu yapõlmasõna tepki gösteren
Kamu-Sen, çalõşanlarõn aynõ iş-
kolunda birden çok sendikaya
üye olmalarõyla hedeflenen ama-
cõn da tam olarak anlaşõlamadõğõnõ
vurguladõ.
Siyasi yönetimlerin yurttaşla-
rõna temel hak ve özgürlükleri hiç-
bir önşart koşmadan sunmak zo-
runda olduklarõna dikkat çeken
Kamu-Sen, “En temel insani
değerlerden olan kadın hakkı-
nın; özürlüler, çocuklar ve ko-
runmaya muhtaç kesimlere sağ-
lanacak ayrımcılığın; temel ça-
lışan hakkı olan toplusözleşme
hakkının dahi sonucu belli ol-
mayan bir referandum süreci-
ne bağlanması ve ancak kabul
edildiği taktirde bu hakların va-
tandaşlara sağlanacak olması,
siyasal iktidarın, vatandaşla-
rımıza temel insani değerleri
öne çıkaran hakları dahi ve-
rirken, ne denli ayak sürüdü-
ğünü göstermektedir” görüşünü
dile getirdi.
Kamu-Sen, AKP döneminde
sendikal baskõlarõn en üst seviyeye
ulaştõğõna, memurlarõn “ikna
odalarına alınarak yandaş sen-
dikaya üye olmaya zorlandık-
larına” da dikkat çekti. Kamu-
Sen’e bağlõ 85 şube başkanõ, işyeri
temsilcisi ve şube yönetim kuru-
lu üyesinin “sürgüne” gönderil-
diğini, sendika başkanlarõ ve ge-
nel merkez yönetim kurulu üye-
leri hakkõnda soruşturma açõldõ-
ğõnõ, bazõlarõnõn görevden alõndõ-
ğõnõ dile getiren Kamu-Sen, AKP
döneminde binlerce memurun,
mahkemelerde hak aramak zo-
runda kaldõklarõnõ vurguladõ.
Yasaya göre her yõl toplanmasõ
gereken Ekonomik ve Sosyal
Konsey’in yaklaşõk 3 yõl toplan-
tõya çağõrõlmadõğõnõ ve alõnan ka-
rarlarda sosyal taraflarõn görüş-
lerine değer verilmediğini dile ge-
tiren Kamu-Sen, “Yandaş sen-
dika yöneticileri ile sık sık gö-
rüşen Başbakan, 8 yıldır Tür-
kiye Kamu-Sen ile kurumsal
olarak görüşmemektedir. Sen-
dikal ayrımcılığın en bariz ör-
neklerinin sergilendiği bu dö-
nemde örgütlenmenin, tehditler
yoluyla, yandaş sendikalar üze-
rine yoğunlaşması sağlanmıştır”
görüşünü dile getirdi.
Kamu-Sen’in ‘hayõr’ gerekçeleri:
? 85 temsilcimiz sürgüne gönderildi
? Başbakan 8 yõldõr Kamu-Sen ile görüşmüyor
? Tehditle yandaş sendikalara destek sağlanõyor
? Uzlaştõrma Kurulu kararlarõna uyulmuyor
MHP LİDERİ BAHÇELİ’DEN 9 KRİZ SAPTAMASI
‘Süreç, darbelerden
daha tehlikeli’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP
lideri Devlet Bahçeli, önümüzdeki dönemde,
geçmişte “parçalı yapılar” olarak karşõlaşõlan
9 ana kriz dinamiğinin, aynõ zaman diliminde
buluşarak Türkiye’de “çok güçlü çekim ve yı-
kım alanı yaratacağı” saptamasõnda bulundu.
Bahçeli, yaptõğõ yazõlõ açõklamada çarpõcõ
saptamalara yer verdi.
Bu kriz dinamiklerinden ilkini, bölücü terör
eylemlerinin, “hükümet eliyle hız kazanan
etnik tahrikler nedeniyle millet bütünlüğü-
nün ve milli kimliğin ölümcül yara alması
tehlikesi” olduğunu belirten Bahçeli, şöyle de-
vam etti: “2.’si, keskinleşecek etnisite ve
mezhep temelindeki ayrımcılığın neden ola-
cağı kutuplaşma ve çatışma ihtimalidir.
3.’sü, artan işsizlik ve yolsuzluğun te-
tikleyeceği toplumsal öfke dalgasıdır.
4.’sü, devleti ve kurumları çatışma ala-
nı olarak gören zihniyetin doğuracağı de-
rin cepheleşmelerin tahribatıdır.
5.’si, ülkemizin tam teslimiyetine kadar
varacak küresel baskıların şiddetidir.
6.’sı, işgalcilerin Irak’tan çekilmesi ile
bunun bölgemize ve Türkiye’ye yönelik
tehlikeli yansımalarıdır.
7.’si, genel seçime kadar yoğunlaşacak
gerginliklerdir.
8.’si, AKP zihniyetinin ve iftira rotasının
Türk siyasetinde neden olacağı güçlü tepki-
lerdir. 9.’su ise adalete ve devlete olan gü-
venin tamamen tükenmesi tehlikesidir.
ÇİLLER:
Oyum
evet
demedim
ANKARA (Cum-
huriyet Bürosu) -
Eski DYP Genel Baş-
kanõ Tansu Çiller,
referandumda anaya-
sa paketine “evet” di-
yeceği iddialarõyla il-
gili yaptõğõ yazõlõ
açõklamada, “Bizzat
şahsım tarafından
yapılmayan beyan-
lar, bana ait değil-
dir. Gerekli olan du-
rumlarda görüşleri-
min doğrudan ken-
dim tarafından sözlü
veya yazılı olarak
ifade edildiği ve edi-
leceği hususunu ka-
muoyunun bilgisine
sunuyorum” dedi.
‘EŞREF ERDEM KEŞKE İSTİFA ETMESEYDİ’
KONYA (Cumhuriyet) - CHP Genel
Başkanõ Kemal Kılıçdaroğlu, Konya
Rixos Otel’de partisine katõlan 30 kişiye
rozet taktõ. Burada gazetecilerin gündeme
ilişkin sorularõnõ yanõtlayan Kõlõçdaroğlu,
CHP milletvekili Eşref Erdem’in partiden
istifasõnõ değerlendirdi. Kõlõçdaroğlu,
“Sayın Eşref Erdem uzun yıllar
CHP’de görev almış, üst düzey
görevlerde bulunmuş bir arkadaşımız.
Kendisinin partiden istifasını üzüntüyle
karşıladım. Keşke istifa etmeseydi. Ama
tabii takdir kendisine ait. Bu takdire de
bizim saygı duymamız gerekir” dedi.
Daha sonra sivil toplum örgütü
temsilcileriyle bir araya gelen
Kõlõçdaroğlu, basõna kapalõ
gerçekleştirilen toplantõnõn ardõndan
gazetecilere açõklamalarda bulundu.
Kõlõçdaroğlu, bir gazetecinin CHP Grup
Başkanvekili Akif Hamzaçebi’ye ait
olduğu iddia edilen görüntülerle ilgili
sorusu üzerine, “Özel hayat siyasetin
konusu değildir” yanõtõnõ verdi.
Kõlõçdaroğlu ve beraberindeki heyet daha
sonra Mevlana Müzesi’ni ziyaret etti.