19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 11 AĞUSTOS 2010 ÇARŞAMBA 4 HABERLER GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Gıda Krizi Yine Gündemde Rusya’da mevsim normallerinin iki katına çıkan sıcaklığın yol açtığı yangınların buğday rekoltesini yaklaşık 10 milyon ton düşürmesi bekleniyor. Rusya hükümeti, köylünün kaybını karşılamak amacıyla 1.3 milyar dolarlık bir fon ayırırken, buğday ihracatını da yasakladı. Yasaklama, dünya piyasalarında buğdayın fiyatında yüzde 8’lik bir artış yarattı; bir aylık artış yüzde 92’ye ulaştı. Buğday fiyatlarındaki artışlar arpa, mısır gibi diğer tahıllara olan talebi, hayvan yemi ve biyolojik yakıt üretimini de etkiliyor, dolayısıyla et ve petrol fiyatlarında da büyük artışlar yaşanıyor. Artış eğilimi, heç fonların spekülatif hareketleriyle daha da güçlenerek (The Independent, 06/08) enflasyonist bir ortama zemin hazırlarken, yeni bir gıda krizi olasılığını da gündeme getiriyor. Sorun kesinlikle yaşam tarzımızda... Neoliberal-postmodern “Restorasyon” 1980’lerde egemenliğini kurduğundan bu yana, bütünsel yaklaşımlar, toplumsal eleştiriler, planlı çözüm önerileri gözden düştü. Ama korkunun ecele faydası yok. İnsanlık sürdürülemez bir üretim tarzı üzerinde yaşamaya çalışıyor. Artan sıklıkla gündeme gelmeye başlayan gıda krizleriyse sürdürülemezliğin en açık göstergesi. 1990’lardan bu yana toplam tahıl üretimi, toplam tahıl talebinin giderek gerisinde kalmaya başladı. Bunun bir nedeni, nüfus artışı ama daha da önemlisi, finansallaşmayla tüketimi körükleyen kapitalizmin büyük kentlerde yeni nüfus yoğunlaşması, tüketim merkezleri oluşturması. Böylece büyük insan kalabalıklarının tüketim tarzları, kendine yeterlilikten, yerellikten koparak piyasaya bağlanıyor, su, et, süt, işlenmiş gıda gereksinimleri, enerji tüketimi artıyor. Bir diğer etken de, bu yoğunlaşmanın, artan enerji tüketiminin ürettiği karbondioksit gazlarının küresel ısınma ve iklim etkileri. Kimi yerlerde artan sıcaklar çölleşmeye, yangınlara yol açarken, kimi yerlerde yağmurlar, seller gıda üretim alanlarını, içme su kaynaklarını kullanılamaz hale getiriyor. Bu noktada, kimi şaşkınların yok olmakta olduğunu iddia etiği ulus devletler devreye giriyor. Bir taraftan, dün 2007-2008 gıda krizinde Arjantin, Hindistan, Vietnam ve birçok diğer ulus devlet, bu son yangınlarda Rusya’nın yaptığı gibi, piyasa mekanizmasına müdahale ederek, gıda ihracatını yasaklamaya başlıyorlar, hatta Rusya’nın yaptığı gibi nüfuz alanlarındaki devletlere, gıda ihracatlarını kendilerine yönlendirmeleri için baskı yapıyorlar. Diğer taraftan, zengin ülkelerin kendi gıda güvenliklerini sağlamak için, daha yoksul ve mali gereksinimleri yüksek ülkelerin topraklarını satın almaya, kiralamaya yöneldiği görülüyor. Böylece kapitalist emperyalizm (askeri müdahaleye gerek kalmadan, sermaye ilişkisi etkisiyle, daha kolay sömürülecek biçimde yönlendirmek) hızlanırken, “klasik sömürgecilik” de geri geliyor. Toprak kapma yarışı Zengin ülkelerin, yoksul ülkelerin en verimli topraklarını kapmaya başlaması kaygı verici bir düzeye ulaşmış olmalı ki, konu geçen G8 toplantısında, “yeni sömürgecilik” başlığıyla tartışılmış. Dünya Bankası da bir rapor hazırlamış. Bu günlerde yayımlanması beklenen rapor, geçen ayın sonunda Financial Times’a sızdırılmıştı. FT’nin aktardığına göre “yatırımcılar” (?!) yoksul, hukuki yapıları zayıf ülkelerin, tarıma uygun topraklarını hedef alıyor, ucuza kapatıyorlarmış (27/07/2010). Rapora göre, kimi başarılı örneklere karşın karşımızda genelde sömürü izlenimi veren bir resim varmış. Dahası bu hükümetler çoğu kez, yerel toplulukların komünal (ortak) topraklarını yatırımcılara açıyorlarmış. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komisyonu’nun, gıda güvenliği özel görevlisi Olivier De Schuter, toprak kapma yarışının, ülkeler arası rekabet yoğunlaşırken, piyasalara olan güven azaldığı için giderek hızlandığını söylüyor. Hindistan’daki Biyoteknoloji ve Gıda Güvenliği Forumu’nda konuşan Davinder Sharma’ya göre, bir ülkenin, başka ülkelerde gıda üretimi yapma girişimi, yatırımı yapan ülkenin gıda güvenliğini arttırmakla birlikte, arkasında, açlık, kıtlık, bırakıyor. Yoğun tarım üretimi teknikleri, toprağı tüketiyor, su kaynaklarını kurutuyor, kimyasal atıklarla doğal çevreyi tahrip ediyor; maliyeti üstlenmek de ev sahibi ülkeye kalıyor. (The Guardian, 03/07). Bu toprak kapma yarışının etkisiyle, yerel toplulukların topraklarını kaybettikleri, küçük çiftçilerin yıkıma uğrayarak ucuz emek gücüne dönüştükleri, tarım üretiminin yerel gereksinimlerden, hatta piyasalardan koptuğu, yoksul ülkelerden, daha varsıl ülkelere göçlerin hızlandığı da görülüyor (Bkz: http://www.oaklandinstitute.org/pdfs/LandGrab_fi nal_web.pdf). İngiltere’deki Hadley Centre for Climate Change’in ürettiği iklim değişikliği haritasına bakarsanız, Türkiye’nin özellikle de güneydoğusunun en çok etkilenecek bölgelerin içinde olduğunu göreceksiniz. Bu yüzden önümüzdeki dönemde, hükümetlerin gıda güvenlik politikalarını yakından izlemek, alternatif politikalar geliştirerek kampanyalar düzenlemek, bu bölgedeki toprakların, bölge halkının durumunu daha da zorlaştıracak toprak kapma işlemlerine hedef olmasını önlemeye çalışmak gerekiyor... Muhalefet, hükümet ve yandaşlarõnõn devlet olanaklõ referandum propagandasõnõ yakõn izlemeye aldõ Kamu ‘evet’çi emrindeANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Muhalefet partileri, “devlet olanaklarını” kullanarak referan- dum kampanyasõ yürütmesi ve ba- zõ sendikalarõn da Yüksek Seçim Kurulu kararlarõnõ ihlal ederek hü- kümete destek veren propaganda yapmasõnõ yakõn izlemeye aldõ. Referanduma yönelik, bilboard- lara verdiği ilanlarla “evet” ilanõ ve- ren Hak-İş’in bu girişimini, savcõ- lõğa yaptõğõ suç duyurusu ile dur- duran MHP; şimdi de aynõ yönde kampanya yürüten Memur Sendi- kalarõ Konfederasyonu’nun (Me- mur-Sen) benzer girişimi için ha- rekete geçti. MHP’den yapõlan açõk- lamada, referanduma ilişkin pro- paganda yasaklarõnõ YSK kararõna rağmen ihlal eden Hak-İş ve aracõ reklam şirketi Ströer Kentvizyon hakkõnda 24 Temmuz 2010’da An- kara Valiliği ve Ankara Cumhuri- yet Başsavcõlõğõ’na suç duyurusun- da bulunduklarõnõ ve şikâyetlerinin haklõ bulunarak ilgili reklam pano- larõnõn kaldõrõldõğõna dikkat çekildi. Ancak bu karara rağmen, rek- lam firmasõ Ströer’in, önceki gün yine referandumda “evet” oyu kullanõlmasõnõ isteyen Memur- Sen’in ilanlarõnõ reklam panola- rõna koyduğu bildirildi. MHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Bülent Didinmez, bunun üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõ- ğõ’na panolarõn kaldõrõlmasõ iste- miyle başvurdu. Aydın mitingine önerge CHP Konya Milletvekili Atilla Kart da Aydõn’da Başbakan Tay- yip Erdoğan’õn düzenlediği mi- tinge katõlan memurlarõn “izinli” sayõlmasõ ve miting meydanõnõn il özel idaresi tarafõndan su püskürt- meli klimalarla donatõlmasõnõ Mec- lis gündemine taşõdõ. Kart, Başbakan Tayyip Erdoğan tarafõndan yanõtlanmasõ istemiyle TBMM Başkanlõğõ’na verdiği soru önergesinde, kamu olanaklarõ kul- lanõlarak siyasi parti çalõşmasõ ya- põldõğõnõ, “haksız oy temini”nin bizzat Başbakan ve hükümet aracõ- lõğõyla sağlandõğõna işaret etti. Baş- bakan’õn 5 Ağustos’ta Aydõn’da yaptõğõ mitingde de Söke Kayma- kamlõğõ’nõn “kamu çalışanlarını mitinge katılmaları için izinli say- dığına” işaret eden Kart, “Yurt- taşların mitinge katılmaları için su püskürtme klimaları alana yer- leştirilmiştir. LİMAK, ZNS gibi firmaların bu işi ve harcamaları üstlendikleri, ancak giderlerin valilik il özel idaresi ya da başka bir kamu birimi tarafından kar- şılandığı iddia edilmektedir” gö- rüşüne yer verdi. Kart, Erdoğan’a şu sorularõ yöneltti: “05 Ağustos 2010 günü Ay- dın’da yapılan AKP mitinginin harcamaları ve organizasyonu hangi firma-firmalar tarafından yapılmıştır? LİMAK ve ZNS ya da başka firmalara ödeme ya- pılmış mıdır? Yapıldıysa tutarı nedir? Ödeme yapılmadıysa bu ya da başka ilgili firmalara ka- mudan iş verme vaadinde mi bulunulmuştur?” MHP, Hak-İş’ten sonra Memur-Sen’in de ilan panolarõnõ kullanarak ‘evet’ kampanyasõ yapmasõ üzerine savcõlõğa suç duyurusunda bulunurken CHP’li Atilla Kart da AKP’nin Aydõn mitingine katõlan kamu görevlilerinin izinli sayõlmasõ ve il özel idaresi tarafõndan miting alanõnõn su püskürtmeli klimayla donatõlmasõ iddialarõnõ TBMM gündemine taşõdõ. BDP’Lİ HASİP KAPLAN ‘Özerklik ayrılık talebi değil’ REFERANDUM Özürlüler sandığa taşınacak ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Devlet Bakanõ Selma Aliye Ka- vaf, özürlüleri 12 Ey- lül’de yapõlacak referan- dumda sandõğa ücretsiz olarak taşõyabileceklerini söyledi. Kavaf, Başbakanlõk Merkez Bina’da gerçek- leştirilen Özürlüler Yük- sek Kurulu Toplantõsõ’nõn açõlõşõnda yaptõğõ konuş- mada, toplantõda “ulaşı- labilirlik” konusuna da- ha geniş bir perspektiften bakmayõ hedeflediklerini söyledi. Bir gazetecinin, “En- gelliler için referandu- ma yönelik bir girişi- miniz olacak mı? Gör- me engelliler için ka- bartmalı pusulalar ya- pılacak mı ya da engel- lilerin sandıklara ücret- siz taşınması söz konu- su mu?” sorusunu yanõt- layan Bakan Kavaf, “Oy pusulaları basıldı. Ka- bartmalı pusula refe- randum için mümkün değil, ancak 2011 se- çimleri için değerlendi- rilebilir. Özürlülerin ih- tiyaçları olan her yere taşınmaları konusun- daki hizmetlerimiz de- vam ediyor. Bu konuda da kendilerine yardım- cı olabiliriz” dedi. Türkiye’de etnik gerginlik tõrmanõrken Kürt sorunu, “özerk Kürdistan” söylemiyle yeni boyut kazandõ. Hükümet savcõlarõ göreve çağõrõrken BDP, ‘Özerk Kürdistan’ söyleminin “ayrõlõk talebi” olmadõğõnõ savunuyor. AYŞE SAYIN ANKARA - Diyarba- kõr Büyükşehir Belediye Başkanõ Osman Bayde- mir’in geçen günlerde “Türk bayrağının ya- nında, bizim sarı-kır- mızı-yeşil bayrağımız da dalgalansa ne olur” sözleriyle başlayan tar- tõşma, hafta sonu Diyar- bakõr’da yapõlan Demo- kratik Toplum Kongre- si’ndeki “özerk Kür- distan” talebi ile yeni bir boyut kazandõ. BDP’nin, kongrede çõ- kan karşõlõklõ “silah bı- rakma ve çatışmasızlık sürecinin sağlanması” kararõnõ ön plana çõkar- masõ dikkat çekti. BDP’liler, yapõlan “si- lah bırakma” çağrõsõna, “PKK’nin de kayıtsız kalmayacağı ve eylem- sizlik kararı alabilece- ği” görüşünü dile getiri- yorlar. PKK’nin bu kap- samda geçici süre “ey- lemsizlik kararı” alabi- leceği, buna bağlõ olarak da “özerk Kürdistan” talebinin yaşama geçi- rilmesi için BDP’li be- lediyeler ve sivil toplum örgütlerinin harekete ge- çeceği belirtiliyor. BDP Şõrnak Milletve- kili Hasip Kaplan, DTK’de alõnan en önem- li kararõn “silahların sus- ması” çağrõsõ olduğunu söyledi. Demokratik özerklik talebinin yeni olmadõğõnõ ve 3 yõldõr seslendirdiklerini, geçen yõllarda da Meclis’te bu konudaki kitapçõğõ mil- letvekillerine göndererek deklare ettiklerini kay- deden Kaplan, “özerk Kürdistan” talebinin bu kapsamda değerlendiril- mesini istedi. Kaplan, “Tabii bu projenin ge- liştirilmesi için yeni se- çilen DTK çalışmaları- nı sürdürecektir. An- cak bu yapı kesinlikle ayrılık talebi değildir. Üniter yapı içinde temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesini isteyen makul çözüm önerile- ridir” diye konuştu. Ken- di önerilerinin bir öte- sinde “eyalet, federas- yon ve konfederasyon” yapõlanmalarõnõn oldu- ğunu, ancak kendilerinin böyle bir talepte bulun- madõğõnõ belirten Kap- lan, “Özerk Kürdistan” yapõlanmasõyla “merke- zi yönetimin yetkileri- nin yerel otoritelere devredilmesi, yerel meclislerin güçlendiri- lerek yerinden kararla- rın alınması”nõn kaste- dildiğini, bunun da dün- yada çok fazla örneği bu- lunduğunu kaydetti. Muş Milletvekili Sırrı Sakık da Cumhuriyetin ilk yõllarõnda Atatürk ta- rafõndan “yerel özerk- lik (muhtariyet) kavra- mı”nõn ilk kez dile geti- rildiğini, ancak daha son- ra bunun yaşama geçiri- lemediğine dikkat çekti. BDP olarak kendi öneri- lerinin de o dönemdeki “yerel özerklik” öneri- sinden farklõ olmadõğõnõ savunan Sakõk, buradan “bölücülük, ayrılma” anlamõ çõkarõlmamasõ ge- rektiğini savundu. DİSKİzmir’den‘hayõr’kampanyasõ DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası İzmir Şube- si üyeleri, 12 Eylül günü gerçekleştirilecek anayasa değişikliği referandumunda, “ha- yır” oyu kullanacaklarını bildirdi. Anayasa değişikliği paketinin çözüm üretmekten uzak olduğu bildirilen sendika açıklamasında “12 Eylül ile hesaplaşmanın bir yolu olarak top- luma dayatılan anayasa referandumu bir al- datmacadır” denildi. Sendika merkezi önün- de toplanan üyeler, AKP’nin salt kendi çı- karlarına ve hedeflerine uygun bir paket ha- zırladığını vurgulayarak “Bu paket biz emekçilere gerçek hiçbir hak getirmemekte- dir” dediler. (Fotoğraf: OZAN YAYMAN) Demirtaş: Boykotta kararlıyız AKP’ye yakõn gazetelerin BDP’nin referanduma kadar tavrõnõ yumuşatacağõ şeklindeki haberlerine tepki gösteren BDP Genel Başkanõ, ‘Böyle bir konu gündemimizde yok’ dedi DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bü- rosu) - BDP, parti meclisi (PM) top- lantõsõnõ dün Diyarbakõr’da gerçek- leştirirken Genel Başkan Selahattin Demirtaş, bir gazetede yer alan “BDP’nin referandum kararının esnetilebileceği” yolundaki haberi yalanladõ. BDP, önceki gün gerçekleştirdiği MYK toplantõsõnõn ardõndan PM top- lantõsõnõ da dün Diyarbakõr Cegerxwin Gençlik ve Kültür Merkezi’nde ger- çekleştirdi. BDP’nin, eş başkanlarõ Demirtaş ve Gülten Kışanak baş- kanlõğõnda basõna kapalõ gerçekleştir- diği toplantõda anayasa referandumu ve çatõşmasõzlõk çağrõsõ konularõnõn gö- rüşüldüğü öğrenildi. Demirtaş, toplantõ öncesinde basõna yaptõğõ açõklamada dün bir gazetede BDP’nin anayasa referandumu ile il- gili aldõğõ boykot kararõnõn, õlõmlõ ka- nadõn talebiyle yumuşatõlabileceği yö- nündeki habere sert tepki gösterdi. De- mirtaş, bu tür haberlerin AKP’ye ya- kõnlõğõ ile bilinen yayõn organlarõ ta- rafõndan yapõldõğõnõ ve Kürt halkõnõn bu tür haberlere itimat etmemesi ge- rektiğini söyledi. Demirtaş, bu yönlü çõkan haberlerin kara propaganda çalõşmalarõ olduğunu ve söz konusu gazetenin ise bunun ön- cülüğünü yaptõğõnõ ifade ederek “BDP boykot kararını gözden geçirecekse bu hükümetin tavrına bağlıdır. BDP son derece kararlı bir şekilde fikir- lerini açıklamış ve boykot kararını başlatmıştır” dedi. Hiçbir somut gelişme yokken halk- ta kafa karõşõklõ yaratõlmaya çalõşõldõ- ğõnõ belirten Demirtaş, “Aslında özel savaş taktiğini uyguluyorlar. Çün- kü ne Demokratik Toplum Kongresi toplantısında ne de BDP’nin her- hangi bir toplantısında boykot ka- rarının esnetilmesi tartışılmadı. Bi- zim böyle bir gündemimiz yok” di- ye konuştu. AYŞE SAYIN ANKARA - Anayasa değişikliği paketine “evet” diyeceğini açõklayõnca CHP yönetiminin kendisini ihraç istemiyle disipline sevk etmesi üzerine partisinden istifa eden Ankara Milletvekili Eşref Erdem, CHP’nin paketin iptaliyle ilgili Anayasa Mahkemesi’ne yaptõğõ başvuruya imza vermesinin, “evet” kararõyla çelişmediğini savundu. Eşref Erdem’in, hem CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne “iptal” istemiyle götürdüğü paketin iptali için imza verip hem de pakete “evet” diyeceğini açõklamasõ eleştiri konusu oldu. Konuya ilişkin Cumhuriyet’in görüştüğü Eşref Erdem, bu tavrõnõn “çelişki” olduğu yönündeki eleştirilerin anõmsatõlmasõ üzerine, Anayasa Mahkemesi’ne başvurular için grup olarak topluca imza verdiklerini, kendisinin de bunda bir sakõnca görmediğini ifade etti. Erdem, “Benim paketle ilgili böyle bir tavır koymam, paketin Anayasa Mahkemesi süzgecinden, denetiminden geçmesini istememe engel değil. Orada bir çelişki varmış gibi göstermek son derece yanlış bir şey” dedi. Anayasa Mahkemesi’nin yaptõğõ inceleme sonucunda “Mevzuatımıza göre bir aykırılık söz konusu değil” diyerek bir anlamda paketi de olumladõğõnõ savunan Erdem, “Ortada bir çelişkili durum yokken, benim Anayasa Mahkemesi denetimi istememin, kararımla çelişiyormuş gibi gösterilmesi son derece yanlış bir şey” diye konuştu. Herhangi bir partiye geçişinin söz konusu olmadõğõnõ, şu anda bağõmsõz olarak milletvekilliğini sürdüreceğini belirten Erdem, bir süre dinlendikten sonra gelişmeleri izleyeceğini ifade etti. Erdem, “Belki dışarıdan Türk soluna katkımız daha fazla olur. O da olmazsa bu işten emekli oluruz, benim için vazgeçilmez değil” dedi. E R D E M : İ P T A L B A Ş V U R U S U N A İ M Z A V E R M E M , E V E T K A R A R I M L A Ç E L İ Ş M İ Y O R [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com LİDERLER NEREDE? ? CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: Aksaray, Niğde, Nevşehir ? AKP Genel Başkanı Erdoğan: Rize’den televizyon programõna katõlõm. ? BDP Genel Başkanı Demirtaş: Diyarbakõr Şimşek: Erdoğan riyakârlık yapıyor İstanbul Haber Servisi - CHP İstanbul İl Başkanõ Berhan Şimşek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn, CHP lideri Ke- mal Kılıçdaroğlu’na “memur Kemal” di- ye seslenmesini eleştirerek “Kemal Bey, memurluk yaptı, Başbakan Erdoğan gi- bi kalpazanlık yapmadı” dedi. Şişli Ca- misi önünde dün yurttaşlara seslenen Şim- şek, Erdoğan’õn anayasa değişikliklerini ka- bul ettirmek idamlarõ gündeme getirmesi- ni “riyakârlık” olarak niteleyerek, “İdam edilenler Erdoğan’ın aklına 30 yıl bo- yunca gelmedi. Bu acılar yaşanırken sen Hikmetyar’ın dizinin dibinden ayrıl- mıyordun” diye konuştu. Erdoğan’õn Ay- dõn’da yaptõğõ konuşmada “Biz kefenimizi giyip de geldik” sözlerini de eleştiren Şim- şek, “Menderes’le kendini özdeşleştir- mek istiyorsan oğlunun pırlanta dük- kânını kapat” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle