23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 13kultur@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B Kültür Servisi - Avrupa’nõn çeşitli ülkelerin- den fotoğrafçõlarõ Japonya’ya getirerek, bu- günkü Japonya’yõ Avrupalõlara daha objek- tif ve kafalarõndaki stereotiplerden arõnmõş bir şekilde göstermeyi amaçlayan “Avru- palılardan Japonya’ya Bakış/Japonya’nın Bugünü” fotoğraf projesi sergisi bu yõl İs- tanbul Sanat Limanõ’nda açõlõyor. Her yõl Av- rupa Kültür Başkenti olan ülkelerden birer fotoğrafçõnõn Japonya’nõn belli bir bölgesi- ni fotoğraflamasõyla hazõrlanan sergi, 30 Temmuz’da açõlacak. Türkiye’den Silva Bingaz, Almanya’dan Andreas Gefeller ve Macaristan’dan Gábor Arion Kudász’õn, mart ve nisan aylarõnda Japonya takõmada- larõnõn ana adasõ Honshu’nun batõsõnda yer alan Chugoku bölgesinin kuzeydoğusunda- ki Tottori kentinde çektiği fotoğraflardan olu- şan sergi 29 Ağustos’a dek görülebilir. SALZBURG - Salzburg, Barok dönemden kalma bir masal kenti. W.A. Mozart adõnõ ta- şõyan havalimanõyla bu masal kente ayak ba- sõyorsunuz. Biz müzik meraklõlarõ için kentin en büyük özelliği Wolfgang Amadeus Mo- zart’õn burada doğmuş olmasõ. Kentin ikinci büyük özelliği de 90 yõldõr gelenekselleşen mü- zik festivali. Bütün müzikçilerin en büyük hayallerinden biri, Salzburg Festivali’nin programõnda yer ala- bilmektir. Bu nasõl bir ayrõcalõksa Salzburg’un yarõm yüzyõllõk harika akustikli salonlarõnda müzik dinleyebilmek de izleyiciler için öyle bir ayrõcalõktõr. Cumhuriyet’in ilk yõllarõnda An- kara’ya gelip kenti planlayan efsane mimar Cle- mens Holzmeister Salzburg’da da bir festival alanõ yaratmõş. Biz 90. Salzburg Festivali’ne Borusan İstan- bul Filarmoni Orkestrasõ’yla Türkiye’den ar- mağanlar getirdik. Kentin en büyük salonlarõn- dan Felsenreitschule’de yer alan konser festivalin en can alõcõ açõlõş etkinliklerinden birisiydi. Bo- rusan İstanbul Filarmoni Orkestrasõ, Viyanalõ şef Sascha Goetzel yönetiminde canla başla yo- rumlanan zengin bir program sundu. ERKİN’İN ‘KÖÇEKÇE’Sİ Her bir yapõtta orkestra büyük doruklara tõr- manõyor, küçük seslerde yapõtlara ince anlam- lar katõyor, şiirsel anlatõmlar sunuyordu. Ulvi Ce- mal Erkin’in 1943’te bestelediği “Köçekçe”de köçek, zillerini ayakta çaldõ. Tempo ve dina- miklerdeki özenli karşõtlõk yapõta yeni bir di- namizm getirdi. Bu konserde bir ilk kuşaktan, bir yeni kuşak- tan çağdaş Türk bestecisi sunmak çok anlamlõydõ. “Köçekçe”yi Fazıl Say’õn “Nirvana Burning” adlõ yapõtõ izledi. Nirvana ve Yangõn bölümle- ri birbirine bağlõ, bir rapsodik karakter oluştu- ruyordu. Ve Nirvana’nõn yangõnõnda büyük patlamalarla doruklarda dolaşan müzik, tonali- tenin sõnõrlarõnõ zorluyor, huzurun yangõna dö- nüşmesi yansõyordu. Piyano bazen solist oluyor, ruhun derinindeki huzur dolu Nirvana’yõ duyu- ruyor, bazen orkestra çalgõlarõ arasõndaki en güç- lü vurmalõ çalgõya dönüşüyor, huzurun yõkõl- masõnõ sergiliyordu. Onu dinlerken Skryabin’in “Vers la Flam- me” adlõ gizemli piyano yapõtõndaki dehşet at- mosferi andõm. Fazõl da kendi piyanistik bece- risiyle solist olduğu bu yapõtta çağlar boyu in- san doğasõnõn yangõnõnõ yansõtõyordu. Fazõl ar- dõndan Mozart’õn ilk olgunluk dönem yapõtla- rõndan birisi olan K. 414, no. 12 Piyano Kon- çertosu’na solist oldu. Zengin tõnõlar yaratarak derin tuşesiyle Mozart’õn kentinde Mozart’õ selamladõ. Bu selamlama onun akşamüstü Mo- zarteum Büyük Salonu’nda verdiği bir saatlik re- sitalinde de K. 331 sayõlõ sonat ve “Ah, vous di- rai-je Maman” çeşitlemeleriyle devam etti. BİFO konserin ikinci yarõsõnda topluluğun hey- betini gösterecek yapõtlar seçmişti: Hinde- mith’in “Senfonik Metamorfozlar”õ bir orkestra konçertosu olarak topluluğu sõnava soktu. Her bir çalgõ grubu kendine düşen görevi başarõyla yerine getirirken bütünde görkemli bir atmosfer yarattõ. Respighi’nin “Saba Melikesi Bel- kıs”õndaki oryantalizm dokusu baharatlõ renk- lerle bezenmiş bir tablo gibiydi. Şef Goetzel di- namiklerin (ses yüksekliği) inceliklerine çok özen gösteriyor. Orkestranõn içinde solo yapan her sa- natçõ da bütünün bir parçasõ olduğunu unutmu- yor. TÜRKİYE’DEN KATKI Konser arasõnda Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkanõ Ahmet Kocabıyık’a Avustur- ya Hükümeti Bilim ve Araştõrma Bakanõ Dr. Be- atrix Karl tarafõndan Devlet Şeref Nişanõ su- nulmasõ bizler için ayrõ bir gurur kaynağõ oldu. Borusan’õn müzik kadar arkeoloji alanõndaki kat- kõlarõ da övüldü. 2011-13 yõllarõ arasõnda Salz- burg Festivali’ne proje sponsoru olmasõ gibi çok sayõda ortak kültür ve bilim projesine katkõda bu- lunmasõ bu nişanõ almasõnõn gerekçeleriydi. Salzburg Festivali’nde bulunmak, bazen dün- yanõn en ünlüsü bir orkestranõn konserini, bazen de bir başkasõnõn provasõnõ izlemek; her an so- kakta müthiş bir soliste ya da orkestra şefine rast- lamak çok heyecanlõ. Üstelik genç bir Türk or- kestrasõnõn bu geleneklerine bağlõ beldede böy- lesine başarõlõ olduğuna tanõk olmak büyük mutluluk. 1950’LERDE LEYLA GENCER Salzburg Festivali’nde ilk sesini duyuran Türk sanatçõ 1950’li yõllarda Leyla Gencer ol- muştu. Ardõndan 1984’te Herbert von Kara- jan’õn davetiyle Güher-Süher Pekinel çaldõ. Fa- zõl Say ise bu festivalin hiç yabancõsõ değil. Se- kizinci gelişi ve kim bilir kaçõncõ dinletisi. Bu yõl da 21 ve 22 Ağustos tarihlerinde Mozart Ma- tine Konserleri içinde yine çalacak. Grosser Sa- al’de yer alacak iki konserde Mozart’õn KV 467 sayõlõ konçertosunu seslendirecek. Salzburg Festivali’nde izlediğim iki dev et- kinliği, Barenboim yönetimindeki Viyana Fi- larmoni’yi ve Wolfgang Rihm’in “Dionysos” operasõnõ gelecek haftaki yazõma bõrakõyorum. evini@boun.edu.tr Her müzikçinin büyük hayali CEREN ÇIPLAK A çõlõşõ 22 Temmuz’da yapõlan Polon- ya Wroclaw’daki 10. Era Yeni Ufuk- lar Film Festivali katõlõmcõlarõndan yö- netmen Kazım Öz, “Fotoğraf” adlõ fil- minin festivalde gösterilmesinin engel- lenmesi nedeniyle, festivalin Türkiye si- nemasõ bölümüne seçilen bir diğer filmi “Son Mevsim: Şavaklar”õ geri çekti. Biri Türk diğeri Kürt iki gencin savaşa aynõ otobüste yan yana gidişinin hikâyesini an- latan, Kürtçe ağõrlõklõ “Fotoğraf” filmi- nin gösteriminin engellendiği yaklaşõk bir ay önce basõna konu olmuştu. Uzun metraj belgeseli “Son Mevsim: Şa- vaklar” filmi, göçer hayatõ yaşayan Şa- vaklõ bir ailenin kültürel dünyasõna ve zor- lu yaşam koşullarõna odaklanõyor. Kazõm Öz, bu yõl programõnda, Türkiye’nin son 30 yõlõnõn en iyi filmleri seçkisine yer veren festivale “Fo- toğraf” ve “Son Mevsim: Şavak- lar” filmlerinin se- çildiğini, ancak film- ler festivale davet edildikten kõsa bir süre sonra festival yönetiminin, filmin yapõm şirketine fes- tivalin destekçile- rinden Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlõğõ’nõn “Bu filmi gösterirseniz tüm desteğimizi çe- keriz” uyarõsõ üze- rine “Fotoğraf” fil- mini programdan çõkardõklarõnõ, festival komitesinin de konuyu resmi bir açõkla- mayla değil, hem sözlü hem de e-posta yo- luyla açõkladõğõnõ söylüyor. Kazõm Öz, ortada gizli sansürün olduğunu ve asõl tartõşõlmasõ gerekenin de bu olduğu- nu belirtiyor: “Sansür devam ediyor ama gizli bir şekilde, kamuoyuna açık- lanmıyor, inkâr ediliyor. Festival ko- mitesi, bize etik ve açık davranmadığı için diğer filmimi festivalden çekme ka- rarı aldım ve bu kararımda da destek bekliyorum.” Ülkemizde 2001’de gösterime giren “Fo- toğraf” filminin savaş karşõtõ bir film ol- duğunu vurgulayan Kazõm Öz: “Film, dost olabilecekken Türk-Kürt iki gen- cin savaşmak zorunda kalmasının fo- toğrafı. Böyle bir filmin programdan kaldırılması inanılması zor bir durum. Bugün çatışmaların yeniden başladığı bir günde bu filmi yasaklamak savaşı is- temek anlamına geliyor” diyor. Kültür ve Turizm Bakanlõğõ Telif Haklarõ ve Sinema Genel Müdürü Abdurrahman Çelik ise festivale maddi destekte bulun- duklarõnõ, ama böyle bir sansürün olma- dõğõnõ ifade ediyor. ‘Fotoğraf’ı kim engelledi? Polonya Wroclaw’daki 10. Era Yeni Ufuklar Film Festivali’nin yönetimi, Kültür Bakanlõğõ’nõn “Filmi gösterirseniz desteğimizi çekeriz” dediğini öne sürdü. Kültür Bakanlõğõ ise böyle bir sansür uygulamadõklarõnõ açõkladõ. Bunun üzerine Kazõm Öz, öteki filmini de festivalden çekti. ‘Batõ’dan ‘Doğu’ya bakõş 9 0 . S A L Z B U R G F E S T İ V A L İ ’ N D E N İ Z L E N İ M L E R ‘SeyyarSatıcılarSahneye!’ İSMET SIRAL YARATICI MÜZİK ATÖLYESİ’NİN ETKİNLİKLERİ YARIN BAŞLIYOR Kültür Servisi - Aralarõnda Karl Berger, John Zorn, Adam Ru- dolph, Marc Ribot, Mehmet Eren- ler, Erkan Oğur, Ayşe Tütüncü, Ömer Faruk Tekbilek’in de bulun- duğu 50’ye yakõn müzisyen İstan- bul’da kapsamlõ bir müzik etkinli- ğinde buluşacak. “İsmet Sıral Ya- ratıcı Müzik Atölyesi”nin (İsmet Sõral Creative Music Studio, ISCMS) düzenlediği, ustalar ve genç yeteneklerin bir ara- ya geleceği atölyeler, konfe- ranslar, seminerler ve konser- ler yarõn başlayõp 11 gün bo- yunca İstanbul’a yayõlacak. Santralistanbul, Sepetçiler Kasrõ, Heybeliada, Eminönü Üstgeçidi gibi şehrin farklõ alanlarõnda yapõlacak etkin- likler Kadõköy Gitarcafe ve 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansõ katkõlarõyla düzenleni- yor. Etkinlikler, New York Creative Music Studio’nun kurucularõndan Ingrid Sert- so ve Karl Berger, ISCMS Danõşmanõ perküsyonist Adam Rudolph, ISCMS Pro- je Danõşmanõ Dost Kip, ISCMS Müzik Direktörü Sumru Ağıryürüyen ve İs- tanbul 2010 AKB Ajansõ Müzik Yönetmeni Garo Mafyan’õn da katõldõğõ bir toplantõyla tanõtõldõ. Müziğin evrensel dilinin öneminden söz eden Berger 1978’de tanõştõğõ Sõral için, “Hem kendi besteleriyle hem de Türk geleneksel müziğiyle tanıştırdı bi- zi. Bu bizim için değerli bir malze- me oldu” dedi. Kip ise, etkinliklerin cazõ, Türk halk müziğini, Türk sanat müziğinini içinde barõndõran bir atölye ve konser dizisi olduğunu ve John Zorn gibi atölye dersleri ver- meyen isimlerin bile bu proje kapsa- mõnda gelip dersler vereceğini be- lirtti. Konserlerden biri “Seyyar satıcı- lar sahneye, yıldız sanatçılar üst- geçide!” sloganõ altõnda gerçekleşti- rilecek. İstanbul’un seslerinden biri olan seyyar satõcõlarõ ve usta müzis- yenleri sahnede buluşturan “Seyyar Satıcılar” temalõ konser için yüzler- ce insanla temas kuruldu, fikirleri alõndõ. Satõcõlarõn sesinde müzikal olan şeyi müziğin içinde yaşatmak iste- diklerini vurgulayan Kip, “‘Sanat şuraya aittir, buraya aittir’i de tar- tışmaya açmak istiyoruz. Sanatın sadece entelektüel bir faaliyet ol- duğu da şüphe götürür. Ortak dil eksikliği varmış gibi gözüken şey, işin içine müzik girince müthiş bir zenginliğe dönüşüyor” dedi. Ayrõ- ca, İstanbul’un karadan ve denizden yükselen başka bir sesinin Eminönü üstgeçidinde yorumlanacağõ “İstan- bul’u Çalıyoruz” etkinliği ve dün- yanõn farklõ müzikal geleneklerini Anadolu’nun sesleriyle buluşturan “Kültürler Arası Doğaçlamalar” konseri, ISCMS kapsamõndaki et- kinliklerden birkaçõ. T ürk caz tarihinin özgün kişiliklerin- den saksafon, flüt ve ney ustası İs- met Sıral (1927-1987), 1944’te orta- öğrenimini yarım bırakarak saksafon dersleri almaya başladı. Bu yıllardan itibaren birçok müzis- yenle amatör ve profes- yonel orkestra çalışma- larında bulundu. 60’lı yıllarda dostu Neyzen Aka Gündüz’den ney çalmayı öğrendi ve Mevlevî felsefesine yö- nelerek Türk müziği ile caz arasında köprüler kurduğu çalışmalarına başladı. 1978-80 yılları arasında New York’taki Creative Music Stu- dio’da (CMS) Türk mü- zik kültürünün incelik- lerini dünya çapında us- talar ve öğrencilerle paylaştı. Türkiye’nin ilk profesyonel caz orkestrası kurucuların- dan Sıral, 1980’de New York’tan döndük- ten sonra Marmaris’te kurmayı planladığı mü- zik okulu projesine odaklandı. Proje hayali- nin istediği gibi gitme- mesi ve sağlığının bozulmasıyla birlikte bunalıma sürüklendi ve 1987’de yaşa- mına son verdi. JAPONYA FOTOĞRAFLARI CazdanMevlana’ya
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle