19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Yaşamla Yüz Yüze İstanbul Modern müzesinin yanındaki Antrepo’da yıl boyunca sürecek sıra dışı bir sergi açıldı: “Body Worlds” (Beden Dünyası). Serginin oluşmasının temelinde Gunther von Hagens adlı Alman anatomi profesörünün geliştirdiği “plastinasyon” adı verilen bir yöntemle cansız insan bedenlerinin bozulmadan korunabilmesi yatıyor. Önceleri yalnızca tıp alanındaki bilimsel çalışmalar için kullanılan bu yöntem, belirli organların korunmasıyla sınırlıydı. Bütün bir insan bedeninin korunduğu ilk sergi 1995’te açıldı. O zamandan bu yana da Beden Dünyası sergileri yeryüzünün çeşitli köşelerinde büyük ilgiyle karşılanıyor. Sergide dört haftalık bir ceninden başlayıp yaşlılık çağlarına dek insan bedeninin farklı dönemlerine ilişkin hem bütünlüklü, hem de çeşitli organların hastalıklı ve sağlıklı yapılarına ilişkin örnekler yer alıyor. Serginin izleyenler için belki de en etkileyici yanı, sergi objeleriyle kendi bedeninizi bir arada düşünmeye fırsat vermesi. Bir cam korunağın ardındaki cansız beden parçalarına bakarken kendi bedeninizin de bunlardan farksız bir yapı olduğunu görüyorsunuz. Bu olgu, insanda hiçbir aynanın gösteremeyeceği bir gerçeklikle karşı karşıya kalma duygusu uyandırıyor. Karacaoğlan, yüzyıllar önce, “Üryan geldim / yine üryan giderim” demişti ya, buradaki üryanlık tenin de ötesinde bedenin derinliklerine, iç organlarına dek uzanıyor. İnsanın bedenini hiçbir zaman göremeyeceği bir biçimde görebilmesi, ister istemez yaşamla arasındaki bağı da sorgulamaya itiyor. Sergi düzenleyicileri de bu hesaplaşmaya yardımcı olması için duvarlara beden ve yaşamla ilgili temel doğruları dile getiren açıklamalar koymuşlar. Böylece iç organların şaşırtıcı yapılarını izlerken, temel sağlık bilgileriyle bağlar da kuruyorsunuz. Öte yandan yalnızca öğretici bir sergi denemez Beden Dünyası’na. Bedenlere verilen biçimlere bakıldığında, bir anatomi sergisinde değil de çağdaş bir heykel sergisinde olduğunuzu düşünebilirsiniz. Gerçekten de sergide yer alan sporcu, dansçı vb. bedenlerine bakarken, yapının olağanüstü biçimleri karşısında hayranlık duymamak elde değil. Sergi hazırlayıcının yola çıkarken Rönesans yapıtlarından esinlenmiş olması, belki de bu güzelliğin temel kaynaklarından biri. Böyle bakınca sergi bütünüyle insan bedenine bir güzelleme. Sahip olduğumuz beden, sağlıklı olduğunda gücü, yetenekleri ve yapabilecekleriyle olağanüstü bir varlık. Büyük bir zenginlik kaynağı. Öte yandan küçücük ihmaller, hor kullanma, bu çok yetenekli yapıyı bir anda yıkıma ve yokoluşa sürükleyebiliyor. Böylesine gücün ve böylesine kırılganlığın bir arada bulunduğu bir yapı bedenimiz. Serginin en büyük başarısı da bu duyguyu izleyenlere çok güçlü bir biçimde yansıtabilmesi. Aslında hayat da öyle değil mi? Dönülmez dediğimiz yollar, bitmez dediğimiz aşklar, sınırsız sandığımız iktidarlar, dünyayı yerinden oynatabilirmiş gibi güçlü görünürken, an gelip incecik bir dal gibi çıt diye kırılıvermiyorlar mı? [email protected] CMYB C M Y B [email protected] ‘Barbaros’ ve ‘Zorba’ 8. Bodrum Uluslararasõ Bale Festivali’ne Türkiye ve dünyadan pek çok dansçõ katõlõyor SAYFA CUMHURİYET 28 TEMMUZ 2010 ÇARŞAMBA 12 KÜLTÜR HANDE EAGLE K apitalizmin doruğuna ulaşõp çö- küşünü yaşamaya başladõğõ son yõllarda yalnõzca sanatçõlarõn de- ğil, sanatseverlerin de beklentileri değişti. Daha önceleri oluşumu bardağõn boş tara- fõ gibi kalan sanat piyasasõnda son dönem- lerde bir “sanat pazarı” olgusu gerçekleş- ti. Bu olgunun gelişimiyle beraber varsa- yõmlarõmõz, sanatçõnõn toplumdaki yeri üzerine anlayõşõmõz ve sanat eserleri tama- men farklõ bir çerçeveye oturur hale geldi. Ben bu çerçeveye “sıfırdan yüze çer- çevesi” adõnõ veriyorum. Sõfõrdan ortaya çõ- kõp kendini geliştiren ve sonra da eleştir- menlerden yüz puan alan sanatçõlarõn eser- leri. Bazõ sanatçõlarõn bazõ sergileri vardõr. Bu sergiler öyle özel ve görülmeye değerdir ki gezerken zaman unutulur, çünkü sergi- lenen eserler geçmişle gelecek arasõnda köprü işlevi görür. Hüseyin Çağlayan’õn İstanbul Modern’deki sergisi de bu anlayõş üzerine kurulu. Çağlayan sadece bir modacõ ya da ta- sarõmcõ değil. Sanatçõ kimliğini birçok di- siplinle bağdaştõrõlabilen sanatçõlarõmõzdan. Bu nedenle sergisi de 16 yõldõr yarattõğõ eserlerin zengin çeşitliliğini ortaya koyu- yor. Sergide yer alan tek tip kõyafet tasa- rõmlarõ ve görsel enstalasyonlarõ yaşadõ- ğõmõz dünyaya farklõ bir kapõ açõyor. Çağlayan’õn da dediği gibi “parasızlık ya- ratıcılığa yol açmış”. Bu örneklerden biri, Çağlayan’õn 1993’te Londra’daki Central Saint Martins Sanat ve Tasarõm Okulu’ndan mezun olduğunda gerçekleştirdiği, daha sonra ilk kez 1994’te Londra’da Browns mağazasõnõn vitrininde sergilenen ve Çağlayan’õn yenilikçiliğini or- taya koyan “Geçici Müdahale” adlõ ko- leksiyondan. Demir tozuna bulanõp, topra- ğa gömülüp sonra unutulmamõş ipek elbi- se serginin en dikkat çekici örneklerinden. Eskinin tazeliğine dair her şeyi günümüze taşõyan bu örnek, Çağlayan’õn sözünü etti- ği “parasızlığın yaratıcılığa yol açması” olgusunun doğruluğunu yansõtõyor. “Zamansal Meditasyonlar” adlõ eseri Çağlayan’õn doğduğu, büyüdüğü Kõbrõs’õ or- taya koyan tarihsel göç yollarõnõn izini sü- rerek geçmişle şimdiyi, onu gördüğümüz günde bir araya getirme görevini üstleniyor. Bu eserde Çağlayan’õn arkeoloji, tarih, fel- sefeye olan yakõn ilgisini izliyoruz. Aslõn- da Çağlayan bu konulardan çok ileriye gi- diyor; tüm bunlarõn bir sentezini üretiyor. “Bir elbise nasıl olur da bu kadar çok an- lam taşır?” diyebilirsiniz. Ancak Çağlayan’õ Çağlayan yapanõn ideolojik varlõğõ olduğunu unutmamak gerek. Çağlayan’õn geçmişle geleceği kenetleyip birleştirmesiyle, sergi salonunda gördüğü- nüz eserleri giyen mankenlerin donuk, can- sõz modeller olduğunu unutup soluyan var- lõklar olduğunu hissediyorsunuz. Bu canlõ- cansõzlõğõ da bize hissettiren elbiselerin ta kendisi. Sergi sadece renk ve form açõsõn- dan değil, aynõ zamanda kõyafetlere eşlik eden görsel enstalasyonlar sayesinde yara- tõlmõş çifteşliğin muhteşemliğiyle derinliğe sahip bir sergi. Genellikle “giyilemeyen kıyafetlerin tasarımcısı” olarak bahsedilen Çağlayan’a yeni bir gözle bakmak, kendimizi alõşõla- gelmedik fikirlerle donatmak ve her şeyden önce son yõllarda Türkiye’de gelişmekte olan “sanat pazarı” olgusuna kendimizi alõştõr- manõn zamanõ geldi geçiyor. Sergiler üze- rine yazõlan makaleleri okumak kuşkusuz bilgilendirici, ama en azõndan bu sefer uzaktan izlemekle yetinmeyelim, gidip gö- relim, çünkü doğrudan görmek okumanõn kardeşidir. Geçmiştengeleceğeköprü 2009’da Londra Tasarõm Müzesi’nde ve 2010’un geçen aylarõnda Tokyo Çağdaş Sanat Müzesi’nde gerçekleştirilen “Hüseyin Çağlayan: 1994- 2010” başlõklõ çok yönlü sergi 24 Ekim’e kadar İstanbul Modern’de gösterimde olacak. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Antik dö- nemin bilicilik merkezi ola- rak tanõnan İzmir’deki Kla- ros’un, arkeoloji parkõna dönüştürülmesi için çalõş- malara başlandõğõ bildirildi. Ege Üniversitesi ve Men- deres Kaymakamlõğõ işbir- liğiyle hazõrlanan projeye göre, Menderes’e bağlõ Ah- metbeyli Mahallesi’nde yer alan Klaros Bilicilik Mer- kezi’ni, çok sayõda yerli ve yabancõ turistin ziyaret et- mesi bekleniyor. Çalõş- mayla, Klaros Kutsal Ala- nõ’nda gerçekleştirilecek iyileştirme, düzenleme ve tanõtõm çalõşmalarõyla, an- tik yerleşimin yurtiçi ve yurtdõşõnda bilinirliği artõ- rõlacak. “Klaros Bilicilik Merkezi Arkeopark Pro- jesi” kapsamõnda öncelik- le, Klaros kazõlarõndan elde edilen ve halen çeşitli mü- zelerde ya da müze depo- larõnda bulunan 10 eserin kopyalarõnõn yapõlarak ören yerinde sergilenmesi he- defleniyor. Proje ile aynõ za- manda bilgilendirme ve ta- nõtõm levhalarõ, Klaros’u tanõtõm amaçlõ broşürler, afişler ve web sayfasõ ha- zõrlanacak, ören yerine ay- dõnlatma ve güvenlik siste- mi kurulacak. İzmir Kalkõnma Ajansõ (İZKA) tarafõndan destek- lenen projenin 305 bin li- raya mal olmasõ bekleniyor. Klaros kazõlarõ, halen Ege Üniversitesi Edebiyat Fa- kültesi Arkeoloji Bölümü, Klasik Arkeoloji Anabilim Dalõ Başkanõ Prof. Dr. Nu- ran Şahin başkanlõğõnda yürütülüyor. Klaros’a arkeopark Antik çağ bilicilik merkezi Arkeoloji Parkõ’na dönüştürülüyor Kültür Servisi - Devlet Opera ve Ba-lesi Genel Müdürlüğü’nün organizas-yonuyla bu yõl 8. kez düzenlenen “Bod-rum Uluslararası Bale Festivali”, 14Ağustos - 1 Eylül 2010 tarihleri arasõndaTürkiye’den ve çeşitli ülkelerden pekçok dansçõyõ sanatseverlerle buluştu-racak. Tarihi Bodrum Kalesi’nde gerçek-leştirilecek festivalin 14 Ağustos’takiaçõlõşõnda, kaptanõ derya BarbarosHayrettin Paşa’nõn hayatõnõ ve 16. yüz-yõlda Akdeniz’deki Türk akõncõlõğõnõçağdaş dans ve tiyatro üslubuyla anla-tan, Devlet Opera ve Balesi GenelMüdürlüğü ile İstanbul 2010 AvrupaKültür Başkenti Ajansõ’nõn ortak pro-jesi “Barbaros” sahnelenecek. BeyhanMurphy’nin tasarõm ve koreografisiniüstlendiği özgün çağdaş dans-drama tar-zõndaki eserin müzikleri Mercan De-de’ye ait. Festivalin ilk yabancõ konuk toplu-luğu, İtalya’dan “Compagnia Nazio-nale di Raffaele Paganini” olacak.Topluluk, Astor Piazzolla ve Marco Schiavoni’nin müziklerinden oluşan“Tango’dan Sirtaki’ye” adlõ yapõtõ17 Ağustos’ta sahneleyecek.Festival kapsamõnda İspanyol “Nue-vo Ballet Espanol” topluluğu, “SangreFlamenca” (Flamenko Kanõ) adlõ ye-ni gösterileri ile 20 ve 21 Ağustos ta-rihlerinde seyirciyle buluşurken “Ko-re Ulusal Balesi”, “Bach’tan Günü-müze Bale Adımları” adlõ karma prog-ramla 24 Ağustos’ta festivaldeki yeri-ni alacak. İzmir Devlet Opera ve Ba-lesi’nin dünya prömiyeri geçen yõl ger-çekleştirilen yapõtõ “Otello”, UğurSeyrek’in koreografisiyle 28 Ağus-tos’ta sahnelenirken festivalin son gös-terisini, ünlü bale sanatçõsõ İrek Muk-hamedov ve Sofya Opera ve Balesigerçekleştirecek. Mukhamedov, MikisTheodorakis’in tanõnmõş eseri “Zor-ba”da başrolde dans edecek. 31 Ağus-tos ve 1 Eylül tarihlerinde dansseverlerile buluşacak yapõtõn koreografõ ünlüLorca Massine. Ayrõntõlõ bilgi için: www.bodrum-balletfestival.org Hüseyin Çağlayan’õn İstanbul Modern’deki sergisi, yaşadõğõmõz dünyaya farklõ bir kapõ açõyor ‘Hayvan Çiftliği’ müzikal oluyorKültür Servisi - George Orwell’in (1903-1950) klasik romanõ “Hayvan Çiftliği”,Elton John imzasõyla müzikal hâline getiriliyor. Projede yer alacak oyuncu ya dayapõmcõlar konusunda herhangi bir isim açõklanmazken, müzikalin tamamlanmasõnõn birkaç yõl alacağõ düşünülüyor. Orwell’in 1945 tarihli, Stalinizm karşõtõ romanõnda, çiftlikteki hayvanlar insan sahiplerine isyan ediyorlar.Daha önce 1990’lõ yõllarõn başõnda PeterHall tarafõndan müzikal versiyonu hazõrlanan Hayvan Çiftliği, 1954 ve 1999yõllarõnda da beyazperdeye taşõnmõştõ. İÜ Öğrenci Kültür Merkezi kapatıldı İstanbul Haber Servisi- İstanbul Üniversitesi (İÜ) Öğrenci Kültür Merkezi’nin (ÖKM) faaliyet yürüttüğü bina rektörlük tarafõndan “Uzaktan Öğretim Merkezi”ne dönüştürülerek kapatõldõ. İ.Ü öğrencileri tarafõndan yapõlan açõklamada rek- törlüğün yeni yer konusunda herhangi bir girişim- de bulunmadõğõ belirtildi. İ.Ü. öğrencileri tarafõndan 20 yõldõr çeşitli kül- türel ve sanatsal faaliyetlerin yürütüldüğü anõmsa- tõlan açõklamada “ÖKM bir bina olmaktan öte öğrencilerin, tiyatro, resim, müzik, edebiyat ve felsefe başta olmak üzere birçok alanda çalış- ma yürütmesine izin veren toplumsal ve sosyal konularda araştırma yapmasını destekleyen bir kültür merkezi kimliğine sahipti. ÖKM bu yönüyle İ.Ü. öğrencilerinin değil şehir dışında yer alan bir çok farklı üniversitenin öğrencile- rinin fayda gördüğü bir buluşma noktasıydı” denildi. Açõklamada, öğrencilerin rektörlükle gö- rüşme isteğinin kabul edilmediği, ÖKM bünyesin- deki kulüplerin çalõşmalarõnõ sürdüreceği yeni bir yer için çalõşmanõn olmadõğõ kaydedildi. Açõkla- mada “2010 Avrupa Kültür başkenti ilan edi- len İstanbul’un önemli üniversitelerinden İs- tanbul Üniversitesi’nde Öğrenci Kültür Mer- kezi’nin kapatılması büyük bir çelişki. Kişi ve kurumların desteklerini bekliyoruz” denildi. ÖĞRENCİLER YENİ YER İSTİYOR Caravaggio değil Kültür Servisi - Geçen hafta yapõlan, Ca- ravaggio’ya ait yeni bir eserin keşfedildiği du- yurusu, Vatikan’daki sanat tarihçilerinin son açõklamalarõyla geçerliliğini yitirdi. Vatikan mü- zeleri yöneticisi ve eski İtalya Kültür Bakanõ Antonio Paolucci, “Aziz Lorenzo’nun Şehade- ti” adlõ eserin Caravaggio’dan esinlenmiş bir sa- natçõya ait olduğunu söyledi. Paolucci resimdeki ellere ait perspektifin yanlõş, bedenlerin anato- milerinin belirsiz, tekniğin ise yetersiz olduğu- nuve Caravaggio eserlerinde her zaman mevcut olan niteliklere rastlanõlmadõğõnõ belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle