19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ 2010 SALI 16 KÜLTÜR [email protected] KARŞILAŞMALAR İNCİ ARAL Halide Edib Biyografi bizde az yazılıyor ve dünyadaki kadar ilgi görmüyor. Otobiyografilere merakımız daha fazla. Bir de son yıllarda yaygınlaşan “Nehir Söyleşi”ler var. Konuşulan kişiye yöneltilen soruların yerinde ve doğru düzenlenmesi, onu kendine dışarıdan bakmaya ve içtenliğe yönlendirmesi durumunda zevkle okunan kitaplar ortaya çıkabiliyor. İnsanın kendi hayatına tarafsızca bakabilmesi kolay değil elbette. En iyi kendi hayatımızı biliriz ama yine de özelimizi ifşa etmekte barajlarımız vardır. Kimi zaman da saptırmalar, yanlışlar, gereksiz övgüler ya da üçüncü kişilere sataşmalar çalışmanın düzeyini düşürebiliyor. Ölümden sonra başkaları tarafından yazılan hayat hikâyelerinin inandırıcı olabilmesi için öncelikle ciddi araştırmalara dayanması gerekir. Yazar, anlattığı kişiliği zaman ve mekâna bağlı olarak tarih, sosyoloji, psikoloji, siyaset ve sanatsal yönlerden nesnellikle yansıtabildiği ölçüde başarılı olacaktır. İpek Çalışlar’ın “Halide Edib”i, özellikle bu yönden çok geniş ve kapsamlı bir biyografi çalışması. Çok emek verilmiş bu güzel kitabı sürükleyici bir romandan aldığım hazla, elimden bırakamadan, büyük bir ilgiyle okudum. Yakın tarihimizin alacakaranlıkta kalmış bazı olaylarına yeniden eğilme isteği duydum ve birçok yerde resmi tarihin çok kuşkulu yanları olabileceğini bir kez daha düşündüm. Halide Edib, önemli bir romancı, zekâ, yetenek ve cesaretle donanmış eylemci bir kadın. Onun aykırı olmaktan, kınanmaktan korkmadan ve erkek toplumunun döneme özgü koyu baskısından yılmadan verdiği varoluş mücadelesi hayranlık verici olduğu kadar da şaşırtıcı. İpek Çalışlar, aşkları, evlilikleri, anneliğiyle özel dünyası ve Cumhuriyetin ilk altmış beş yılıyla biçimlenmiş entelektüel hayatıyla Halide’yi bir roman kahramanı gibi içerden anlatmış ve ona sanki yeniden can vermiş. Sıra dışı ama dokunaklı bir hikâye bu. Güzel, zarif, her yönüyle etkileyici bir kadın. Gazeteci, öncü bir eğitimci. İnandıklarından ödün vermez tutumuyla gözden çıkarılmış bir özgürlük savaşçısı. Yüceltilmiş, dünya çapında bir yazar, hor görülmüş bir siyasetçi. “ABD mandacısı” sıfatını hiç hak etmeyen yurtsever bir aydın. Gönüllü sürgün. Yıllar sonra yurda dönüşte Demokrat Parti milletvekilli. Sürekli hayal kırıklıklarına uğramış bir muhalif. Çalışlar, çok yönlü bir sanatçının farklı kanallardan akan seksen yıllık hayatını sayısız belge, mektup ve kitap tarayarak, yazılı, sözlü tanıklıkları titizlikle değerlendirerek aktarmış. Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanmış bazı tartışmalı olaylara da Halide üzerinden yer vermiş. Atatürk’le Halide arasındaki gerilimin nedenleri son derece insani bir yaklaşımla irdeleniyor. Ayrıca kitapta edebiyat tarihinin tanınmış isimleri ve ilk kadın hareketleriyle ilgili notlar da var. Kuşkusuz bir hayat belgelerden ibaret değildir. Bir insanın inişli çıkışlı, olağanüstü olaylar yaşamış olması ise hikâyesini ilginç hale getirmeye yetmez. O hayatın asıl gerçeği, sezerek, anlayarak ve bir ölçüde hayal gücüyle yazıldığında anlam kazanır ve özgün hale gelir. Bence İpek Çalışlar bunu başarmış. Halide Edib, gerçekten biyografisine sığmayan, sığamayacak bir kişilik. Ama İpek Çalışlar’ın eseri de bir biyografi çalışmasını fazlasıyla aşmış, üstüne çıkmış. Yalnızca içeriğinin zenginliği nedeniyle değil. Kurgusuyla, dramatik yapısıyla, her satırıyla birikimini duyarlığıyla birleştirmiş bir gazeteci ve yazar tarafından ustalıkla edebiyata dahil edilmiş olduğu için. [email protected] G ünlerden pazar… Akşam sa- atlerinde havaalanõndan eve doğru gidiyorum… Hava sõ- cak, ama taksinin camõnõ açmak ola- naksõz. Çünkü deniz kenarõndan, yem- yeşil çimlerin üstünden yükselen et kokularõ insanõn genzini tõkõyor... Çev- re, oraya buraya fütursuzca savrulmuş çöplerle dolu. Naylon torbalar, yõrtõlmõş gazeteler, plastik şişeler… Bu kadar da olmaz! Giderek derinleşen hoyratlõk girdabõndan küçük bir örnek… Yaşam kültürü insanlarõn zengin- liği… Bu zenginliğin yok olduğu noktada şid- detin her türlüsü tõrmanõyor. Knidos, Datça’nõn güzelliklerinden sadece bi- ri. Sanki bugün de yaşayan binlerce yõllõk bir kent. Antik tiyatro ise tepeden bakõyor denize. Şehrin en güzel yerinde kurulmuş. Bir akşam- üstü dolaşõyorum biraz da kaderine terk edilmiş bu mekanõ. Tek tük turist var çevrede… Halbuki insan kaynamasõ lazõm… Tanõtõlmasõ, uçurul- masõ lazõm… Datça’ya her gidişimde uğrak yer- lerimden biridir Knidos ve hep o büyüleyici boş- luk hüzün verir bana ve hep Hüseyin Katırcı- oğlu’nu düşünürüm antik tiyatronun mermer merdivenlerine oturduğumda… Assos’ta Katõrcõoğlu’nun gerçekleştirdiği o gü- zelim tiyatro festivali onunla birlikte anõlara ka- rõştõ ne yazõk ki… Keşke Knidos’ta da o denli geniş kapsamlõ olmasa bile bir festival düzen- lense her yõl… Olmayacak bir şey değil bu… Yine film şeridi gibi geçti gözlerimin önünden Katõrcõoğlu, Assos ve o arada bir keman sesi ça- lõndõ kulağõma. Tiyatronun tepesinde kü- çük bir kõz, ilkokul çağlarõnda bir kõz ke- man çalõyordu… Kolay unutulmayacak bir resim. Belki orada yaşõyordu küçük kõz; Yazõköyü’nde… Bu arada, Yazõ- köyü’nde yeni açõlan akademi de böl- ge yaşamõna, gençlere çok şeyler kata- cak kuşkusuz. Yaşam kültürü bilinci in- sanlarõn zenginliği… Eğitimin bir par- çasõ… Söz yaşam kültüründen açõlmõşken; “Ulise” dergisinde Bappe Navello ta- rafõndan yazõlan bir yazõda İtalya’da To- rino’da, 2007’den bu yana temmuz ayõnda “Taotro a Corte” (Sarayda Ti- yatro) adlõ bir festival yapõlõyor. Bu fes- tivalin özelliği; 17. ve 19. yüzyõllar ara- sõnda inşa edilmiş 9 mekânda gerçek- leştiriliyor olmasõ. Amaç, tarihi me- kânlarõn aynõ zamanda sanat mekânla- rõna dönüştürülmesi. Bu yaklaşõm Ru- melihisarõ ile ilgili sorularõ ve sorunla- rõ getiriyor insanõn aklõna. Neden o me- kânda artõk tiyatro yapõlamõyor? Ya da orada ti- yatro yapmak için neden bunca mücadele ve- riliyor? Muhsin Ertuğrul’un kemikleri sõz- lõyordur… Önceleri Rumelihisarõ’nda keyifle, zevkle tiyatro izledik. Tiyat- ronun en güzel örneklerini gördük yõl- larca. Klasiklerin tadõna vardõk… Son- ra, sadece pop müzik konserleriyle in- ler oldu Rumelihisarõ’nõn duvarlarõ. Ti- yatro sõkõştõ kaldõ popüler müzik kon- serleri arasõnda. Ardõndan da anlam- sõz bir yasak getirildi… Kapõlar tiyat- roya da kapandõ… 2009’da, tiyatro festiva- line özel Kadmos projesi olan “Karanlığın Oğulla- rı ile Aydınlığın Oğulla- rı’nın Savaşı” için uzun uğraşlar sonucu izin alõ- nabildi. Bugün de yine aynõ şekilde, 2010 AKB Ajansõ projesi olan “Ulus- lararası Opera Festivali” ve “Promethiade” için aynõ mücadelenin verildi- ğini biliyorum. Şaşõrõyo- rum…. Evet, yine Bappe Navel- lo’ya dönecek olursak; To- rino’da söz konusu festival kapsamõnda kullanõlan me- kanlar UNESCO’nun “Dünya Mirası” ilan etti- ği yapõlar. Topluluklar bu mekânlar için tasarlõyor ça- lõşmalarõnõ. Tiyatro, dans, video-art ve sirk gösterile- ri… Bu yõl 8 ülkeden 31 topluluk 9 tarihi mekânda gösteri yapõyor... Vearia Reale Sarayõ avlusundan Aglie Bahçeleri’ne, Mon- calier Kalesi’ne kadar uza- nan bir zenginlik… Bu da yaşam kültürüne farklõ bir pencereden bakõş… Farklõ bir zenginlik… sanat Knidos’tan Assos’a, Rumelihisarõ’ndan Torino’nun Sarayda Tiyatro Festivali’ne yaşam kültürü Torino kentindeki Sarayda Tiyatro Festivali’nin bir amacõ da tarihi mekânlarõ sanat mekânlarõna dönüştürmek. Bu yaklaşõm Rumelihisarõ’nõ akla getiriyor. Neden o mekânda artõk tiyatro yapõlamõyor ya da tiyatro yapmak için bunca mücadele vermek zorunda kalõnõyor? Dublin, Unesco tarafından ‘Edebiyat Kenti’ seçildi DUBLİN (AA) - İrlanda’nõn başkenti Dublin, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafõndan “Edebiyat Kenti” seçildi. Edinburg, Melbourne ve Iowa City’nin ardõndan, UNESCO’nun seçtiği 4’üncü edebiyat kenti olan Dublin için başvuru, geçen yõlõn sonunda Dublin Belediyesi kütüphane biriminin öncülüğünde yapõlmõştõ. Aralarõnda James Joyce, Oscar Wilde, William Butler Yeats, George Bernard Shaw, Samuel Beckett ve Seamus Heaney’in de bulunduğu ünlü edebiyatçõlarõn doğup büyüdüğü İrlanda’daki yazar müzeleri ve edebiyat festivalleri, denizaşõrõ ülkelerden de yoğun ilgi görüyor. Scorsese’nin yeni filminde yıldızlar geçidi Kültür Servisi - Martin Scorsese’nin 3 boyutlu yeni aksiyon filmi “Hugo Cabret”nin oyuncu kadrosuna Jude Law, Ray Winstone, Christopher Lee, Frances de la Tour ve Richard Griffiths dahil oldu. Çekimlerine geçen haftalarda başlanan filmin diğer oyuncularõ arasõnda Ben Kingsley, Sacha Baron Cohen, Asa Butterfield, Chloe Moretz ve Helen McCrory yer alõyor. Brian Selznick’in yazdõğõ ve 2007’nin en çok satan kitabõ ilan edilen “The Invention of Hugo Cabret”ten beyazperdeye aktarõlan film, Kasõm 2011’de Türkiye’de gösterime girecek. Felsefeye mizahi bakış Kültür Servisi - Harvardlõ felsefe profesörleri Thomas Cathcart ve Daniel Klein’õn kaleme aldõğõ “Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer...” isimli kitap Aylak Kitap’tan çõktõ. Felsefi kavramlarõ esprilerle aydõnlatan kitabõn arka yüzünde, “mizahõn da aslõnda büyüleyici bir felsefi içerik barõndõrdõğõnõ göreceksiniz” yazõyor. Karikatürlerin de yer aldõğõ kitabõn İngilizceden çevirisini Algan Sezgintüredi yaptõ. Y önetmen, yapımcı ve se- narist Handan İpek- çi’nin son filmi “Çınar Ağacı”nın çekimlerine İstan- bul’da başlandı. Başrollerinde Nurgül Yeşilçay ve Nejat İş- ler’in yer aldığı filmin çekimleri sekiz hafta sürecek. İpekçi’nin bir yılı aşkın süredir üzerinde çalıştığı ve klasik Türk filmleri- nin izinden giden film, aile de- ğerlerini sorgulayan bir sevgi filmi olarak tanımlanıyor. Meral Okay, Settar Tanrıöğen, Hüse- yin Danyal, Celile Toyon ve Ra- gıp Savaş’ın da rol aldığı film, 250 kopya ile yeni sinema sezo- nunda gösterime girecek. İpekçi, 2001 yapımı bol ödüllü filmi “Büyük Adam Küçük Aşk”ın ardından son olarak 2006’da “Saklı Yüzler”i çekmişti. ERSİN ANTEP Yitirdiğinizde anlatmaya zorlandõğõnõz, duygularõnõ- zõn düşüncelerinize baskõn çõktõğõ insanlar vardõr. Müzik eğitimcilerinin ve müzikbi- limcilerin duayeni, büyüğü, hocasõ ol- masõna karşõn teva- zusuyla hafõzalarda kalan Prof. Dr. Edip Günay; böylesi de- ğerli örnek kişilik- lerdendi. Kuşada- sõ’ndaki evinde ön- ceki gece, 79 yaşõn- da hayatõnõ kaybe- den Günay’õn naaşõ, bugün Kuşadasõ Türkmen Cami- si’nde öğle namazõ ardõndan kõlõnacak cenaze namazõ sonrasõnda Kuşadasõ Mezarlõğõ’nda defnedilecek. İki yõldõr kolon kanseri te- davisi görmekte olan Gü- nay; Gazi ve Marmara Üni- versitesi müzik öğretmenliği ile Ege (sonradan Dokuz Ey- lül) ve İstanbul Teknik Üni- versitesi müzikbilim bölüm- lerinde başkanlõk ve öğre- tim üyeliği, Bağlam Yayõnlarõ Müzik Bilimleri Dizisi edi- törlüğü, Ankara Radyosu ve Kopuz Oda Orkestrasõ gibi birçok oda müziği grubu ve orkestrada keman icracõlõğõ yaptõ. Müzik sosyolojisi, mü- zik eğitimi, müzikbilimi ve teori alanlarõnda birçok makale, bildiri ve kitabõ bulunan Günay; samimi, yapõcõ, bilgi ve tecrübe yüklü kişiliğiyle saygõn bir yere sa- hipti. Günay, MÜ- ZED Özel Ödülü ile Andante der- gisi “Müzik Eği- timi Özel Ödü- lü”ne de layõk görülmüştü. Müzik eğitimi ve bilim alanlarõnda yetiştirdiği birçok öğrenci, bugün önemli mev- kilerde bulunan Prof. Günay için ‘müzik alanında hoca- ların hocası’ denebilir. Ma- kalelerini kitaplaştõrma ha- zõrlõğõ içindeki Günay’õn bu isteğini dostlarõ ve öğrencileri ile el ele vererek yerine geti- rebiliriz. ([email protected]) Müzikbilimin büyük kaybõ ‘Çınar Ağacı’ gölgesinde bir aile HANDAN İPEKÇİ’NİN SON FİLMİNİN ÇEKİMLERİ BAŞLADI P R O F . D R . E D İ P G Ü N A Y Doğançay’ın eserleri Victoria & Albert Müzesi’nde Kültür Servisi - Londra’daki ünlü Victoria & Albert Müzesi Burhan Doğançay’õn “Fõsõldayan Duvar 3” (Whispering Wall III) ve “Rüyalar Köprüsü” (Bridge of Dreams No: 10) eserlerini daimi koleksiyonlarõna kattõ. “Fõsõldayan Duvar 3”, Doğançay’õn ünlü kurdele serisinden olan tablolarõndan biri, “Rüyalar Köprüsü” ise 1986 yõlõnda, büyük onarõmdan geçen Brooklyn Köprüsü’nün, tadilat sõrasõnda güvenlik ağlarõ ile kaplanmõş ve daha önce hiç görülmemiş halinin fotoğrafõ. JudeLaw Knidos Nüfus cüzdanõmõ kaybettim. Hükümsüzdür. HASAN ESEN10. YIL KOZAK BULUŞMASI PENCERE KAPANMAYACAK Konuşmacõlar: Mehmet BAŞARAN Ümit ZİLELİ Sav. Hüseyin ÖZBEK Resimler: Daver DARENDE Heykeller: Sakine ÖZKAN Müzikler: Zeynep-Betül ER Tarih: 7 Ağustos 2010 Saat 11.30 İletişim: İsmail ERTEN 0 266 348 72 27 Nail SÖNMEZ 0 266 324 21 51 Bahattin FIRTINA 0 266 348 51 09 BALIKESİR CUMOK ÇAĞIN MOTEL Tel: 0 286 723 44 61 0 533 382 43 71 ASSOS
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle