Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
27 TEMMUZ 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
Bu sözler ünlü bir işadamı olan
Zühtü Şenyuva’ya ait. İş ve sosyal
hayatına dair başlığı bu cümle olan
kitabını okuyunca iş hayatına atılmak
isteyen gençlere verdiği öğütleri
sizlerle paylaşmadan edemedim.
İş hayatına İzmir halinden aldığı 35
küfe üzümü Türkiye’nin yegâne
gemisi olan Tırhan Vapuru ile binbir
zorlukla ve cebinde 5 lira varken
İstanbul’a getirip perşembe
pazarında 750 liraya satıp 350 lira
kazanan ve iş hayatının çileli
merdiven basamaklarını birer birer
tırmanan Zühtü Şenyuva, iş
hayatında en önemli şartların
dürüstlük, çok çalışmak, kazanç ne
olursa olsun Allah’a şükretmek ve
güvenilir olmak şeklinde sıralıyor.
Küçücük bir oda ve tuvaletten
ibaret bir evde sürdürülen yaşam
içinde Ankara Hamamönü’nde
başlayan manavlık, belediye
memurluğu, yumurta ticaretinden
sonra gayrimenkul işleri, kamyon
lastik işi, otomobil yedek parça
satışı, traktör ve Volvo acenteliği,
kereste ve kablo fabrikası, Şişli
Beytem Plaza inşaatı, Banat diş
fırçalarının sahipliği şeklinde süren
zorlu ama çok başarılı bir iş hayatı.
Yoksulluktan varlık sahibi olmanın
öyküsü.
2. Dünya Savaşı’nı yaşamış, Milli
Koruma Kanunu uygulanmasına
şahit olmuş, 60 devrimi ve
sonrasındaki tüm siyasi hayatı
görmüş, Atatürk döneminin genci
Zühtü Şenyuva gençlere çocuklarım
diyerek bakın nasıl öğüt veriyor:
“Değerli çocuklarım, sizlere
çocuklarım diyorum, çünkü ben 86
yaşındayım ve bu ülkenin geleceği
olan sizin gibi pırıl pırıl gençlerin
hepsini kendi öz çocuklarım olarak
görüyorum... Türkiye Cumhuriyeti’nin
kuruluşu ve devrimlerine kadar geçen
süre içindeki olayları ve gelişmeleri
anlatan Nutuk, ulusal tarihimizin anıt
kaynağıdır. Atatürk’ün kendi sözleri
olan bu Nutuk’u tekrar tekrar
okumanızı yararlı görüyorum.
Ben Atatürkçü bir vatandaşım.
Atatürk’ü muhtelif zamanlarda
gördüm. Çok vakur, keskin bakışlı ve
kimseye benzemeyen bir asaleti ve
yürüyüşü vardı… Bizler bugün
hepimiz eşit muamele görüp, özgür
yaşayabiliyorsak, bu, ulu önder
Atatürk’ün, arkadaşlarının ve
unutulmaz şehit ve gazilerimizin
sayesindedir. Bu bakımdan
Cumhuriyetimize sıkı sıkıya bağlı kalıp
onun değerini bilelim ve ulu önder
Atatürk’ün şu sözlerini aklımızdan
çıkartmayalım, yaşamımıza ilke
edinelim: ‘Çalışmadan, yorulmadan,
öğrenmeden rahat yaşama yollarını
itiyat haline getiren milletler, önce
haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve
daha sonra istiklallerini kaybetmeye
mahkûmdur.’
Gençlerimiz ya hurafeler içinde
sürüklenmekte ya da birtakım
değersiz kavramların veya yabancı
kültürlerin rüzgârına kapılarak
benliğimizden bütünüyle
kopartılmaktadır. Türk ulusunun
geleceği olan siz gençleri bu
durumdan kurtaracak tek yol Allah’ın
canlılar içerisinde tek insanoğluna
verdiği akıldır. Aklınızı iyiye, doğruya
ve güzele kullanın. Çalışıp mücadele
ederken annenize, babanıza,
öğretmeninize ve çevrenizdeki
insanlara saygınızı koruyun.
Peygamberimiz Hz.
Muhammed’in ‘Bir saatlik çalışma
kırk günlük ibadete bedeldir’
sözünden yola çıkarak, çalışkanlıktan,
dürüstlükten, saygıdan, sevgiden
ödün vermeyin.
Allah’ın vermiş olduğu aklı iyi ve
doğru kullandığınızda asla ümitsizliğe
kapılmayın. Bu konuda, benim
yaşamımı örnek alabilirsiniz. Yoksul,
memur bir ailenin çocuğuydum.
Geçim sıkıntısı çekiyorduk. Sekiz
yaşından beri seyyar satıcılık,
kunduracı çıraklığı, işportacılık
yaparak ailemizin geçimine yardımcı
oldum. 1941 yılında iş hayatına
atıldım. Bunları yaparken asla
yasadışı bir iş yapmadım. Sabır ve
azimle zamanımı değerlendirdim…
Yıllarca kuru simit, peynir ve
domatesle karnımı doyurdum. Ama
sabırlı oldum, çalışmadan yılmadım.”
Yoksulluktan büyük varlığa sahip
olmuş bir işadamı düşünün; Atatürk
devrimlerine sıkı sıkıya bağlı, inançlı
ama hurafelerden uzak, çalışmayı ve
dürüstlüğü her şeyin önüne koymuş.
Böyle bir kişinin öğütlerinde bugün
yaşananların ülkemize layık bir
durum olmadığını görmek ne acı...
Ama inanıyoruz, Zühtü Şenyuva’nın
güvendiği gençler, Atatürk’ün bize
servet olarak bıraktığı bu ülkeyi
büyük bir hünerle koruyacak,
kollayacak ve yüksek medeniyete
taşıyacaktır... Sabırla ve çok
çalışarak...
Hüner Servete Sahip Olmak Değil, Ona Layık Olmaktır!
M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Doğrudan İktidar
Sorumlu
soner@cumhuriyet.com.tr
Nasıl ki 12 Eylül sürecinin çok ağır insan hakları
ihlallerinden, hukukun ayaklar altına alınması,
ağırlıklı solun silindir gibi ezilmesinden birinci
dereceden sorumlu 12 Eylül darbe yönetimiyse;
günümüz ağır insan hakları ihlalleri, hukukun
işlememesinden AKP iktidarı doğrudan
sorumludur... Erdoğan hükümetinin temsilcilerinin
işlerine geldiğinde “Ortada bağımsız yargı kararı var”
demeleri, bir adım ileri “siyasetçi olarak tutukluluğun
cezalandırma niteliği kazanmış olmasını
onaylamadıklarını” söylemeleri ile ne aklanma, ne de
doğrudan sorumluluktan kurtulma şansları var...
Özel yetkilerle donatılmış 4 yargıç kararı ile Balyoz
iddianamesi kapsamında, 5 ay sonra yargılanmak
üzere verilmiş 102 sanık hakkındaki tutuklama
kararları, YAŞ kararları öncesi her rütbeden
komutanın terfi haklarının ellerinden alınması
bağlantılı, çok sayıda komutanın zincirleme ağır hak
kayıplarına yol açar içerikte. Beklenen terfilerinin
kaybedilmesi, en hafifi ile emekliye sevk edilmeden
görev sürelerinin uzatılması.. türünden olasılıklar,
ilerde masumiyetleri kanıtlansa da doğacak hak
kayıplarının giderilememesi içerikli. Özel yargının,
yetkili kılınmış 4 özel yargıç eliyle 3370 sayfalık esas
iddianame, 70 bin sayfalık ek klasörler, yüzlerce
sanığı kapsayan bir dev iddianamede, ortada
zorunlu, fiili durumlardan söz açılsa da, hukuk ve
adaletin önünü açmayan Erdoğan hükümetleri
siyaseten olduğu kadar görevi kötüye kullanmadan
da sorumlu konumdalar...
Kaldı ki Erdoğan hükümetleri tek başına infaza
dönüşmüş Balyoz operasyonu kapsamındaki insan
hakları ihlallerinden sorumlu değiller. Ergenekon
davaları kapsamındaki ağır insan hakları ihlalleri,
hukukun çiğnenmesi suçları ile de iş bitmiyor,
hukukun işletilmesine yönelik iktidarın görevlerini
yerine getirmediği, gerekenleri yapmadığı çok fazla,
mağdurları sadece siyasi bir cepheden olmayan on
binlerce, hatta yüz binlerce sivil vatandaş da var...
İnsan hakları, demokrasi, hukukun savunulması,
adaletin işletilmesi öyle yandaş mağduriyetinde
bağırılan, karşıtlarda görmezlikten gelinecek bir
durum değildir. AKP liderlik kadroları, yandaşları
istedikleri kadar “insan hakları, demokrasi, hukuk”
sözcüklerini ağızlarından düşürmesinler... Yakın
tarihte savunuyor göründükleri bu haklar, kavramları
ayaklar altına alma suçundan hesap verme
konumuda olacaklar. Demokrasimiz hesap
sorabilecek gelişmeleri kolay kolay kaydedemese
de, toplumumuz çok ağır bir cepheleşme içinde tam
tersi önyargılar edinmiş olsa da, ihlallerin kanıtları
çoktan yok edilemeyecek belgeler içeriğini
kazanmış, insan hakları, demokrasi, hukuku ihlal
suçlarının kabarık dosyaları oluşmuştur.
Erdoğan iktidarı referandumu ne pahasına olursa
olsun kazanmak uğruna başarılı bir siyasi şov olarak
gündeme getirmiş olsa bile, 12 Eylül suçlarını işleten
darbecilerden bugün hukuken hesap sorabilecek
konumda olmamamız, en önemlisi AKP iktidarının
bu türden bir niyetinin olmaması; nasıl ki 12 Eylül
darbecilerinin ağır suçlarını ortadan kaldıramıyorsa..
AKP’nin 12 Eylül’den hesap sorma şovu gösteriden
öte bir içerik kazanamıyor olmasının ötesinde.. 12
Eylül’den hesap sorma şovu, AKP iktidarının kendi
insan hakları, demokrasi, hukuku çiğneme suçlarını
ortadan kaldırmıyor, makyajlama, vitrinle
saklamanın ötesinde hafifletmiyor.
Kitleler kafa karmaşası, çoğunluğu ile ele
geçirilmiş medya güdülemesi, dış çıkar odaklarının
da desteğinde çok ağır bir baskı altında tutuluyorsa
da, olup bitenlerin bütününden kamuoyuna
yansımaları önlenemeyenler, giderek daha sağlıklı
bir sorgulamayı gündeme taşıyor... Kişisel kanım,
Çağdaş Yaşam, bir kez daha saygı ve sevgi ile
anmak istediğim Prof. Türkan Saylan’ın başına
gelenler, kitleler için sorgulamanın başlamasında
anlamlı bir adımdı. İktidar adına kastı aşan gelişme,
Balyoz operasyonu çerçevesinde yaşananlar
olabilir. En yandaşlardan bile birazcık aklını
kullanacaklar, vicdanları ile sorgulayacaklar için çok
fazla hak-adalet duygusunu yaralayan gelişmeler,
boyutlar var...
Askeri darbecilere karşı cephe oluşturma,
Erdoğan iktidarının referandum için odak yaptığı
çerçeve dış medya yönlendiricileri için ne kadar
parlak, çekici görünse de, ülkemiz gerçeğinde
siyasal İslamcılığın ılımlısı da olsa, din-cemaat
kimliği üzerinden siyaset yapmış bir iktidar için, o
ölçeklerde, insan hakları, hukuk, adaleti
umursamayan, intikamcı, toptancı karşıtlarını,
düşünceyi cezalandırmayı da hedef almış bir iktidar
yargısını pekiştiriyor. Ortada gerçekten demokrasiye
aykırı işletilen bir sivil darbe hukuku düzeni varsa,
askeri darbelerden de daha tehlikeli bir sivil darbe
olgusu var demektir.
Olup bitenler askeri darbe suçlularının
cezalandırılmalarının ötesinde, askeri darbecilerden
hesap sorma adı altında, laiklik ile Cumhuriyeti
savunanları hedef almış, demokrasiyi araç olarak
kullanan bir sivil darbeci iktidar yargısını
pekiştiriyorsa vay bize...
1.5 milyon küçük işletme vergi ve prim borçlarõna yapõlandõrma beklerken vergi daireleri takip başlattõ
Ekonomi Servisi - İstanbul Esnaf
ve Sanatkârlar Odalarõ Birliği Başkanõ
Faik Yılmaz, Türkiye’de 1.5 milyo-
na yakõn esnaf-sanatkârõn vergi ve
SGK prim borçlarõna yeniden yapõ-
landõrma beklerken özellikle İstan-
bul’da vergi dairelerinin borçlara ta-
kip başlattõğõnõ söyledi. Yõlmaz, borç-
lar için yeniden yapõlandõrma istedi.
İstanbul Esnaf ve Sanatkârlar Oda-
larõ Birliği (İSTESOB) Başkanõ Yõl-
maz, ekonomik krizin zora soktuğu es-
naf-sanatkârõn, vergi dairelerinin ta-
kibi ile tam bir bunalõmla karşõ kar-
şõya kaldõğõnõ öne sürdü. “Yapılma-
sı gereken, en az 24 ay vadeli ve sı-
fır faiz uygulanarak vergi ve prim
borçlarının taksitlendirilmesidir”
diyen Yõlmaz, esnafõn karşõ karşõya ol-
duğu tabloyu şöyle özetledi:
Ana borca uygulanan yüksek fa-
izden dolayõ 5-10 kat büyüyen borç-
lar ödemeyi zorlaştõrmaktadõr. Şu
ana kadar birikmiş borç, enflasyon
oranõnda yeniden değerlendirmeye
tabi tutularak indirilirse yeniden ya-
põlandõrmadan sonuç alõnabilecektir.
Esnafõn 3’te 2’sinin vergi ve
prim borcu var. SGK’de bu durum
daha da kritik hale geldi. İşveren pri-
minin 5 puanlõk kõsmõnõn Hazine ta-
rafõndan karşõlanmasõ teşvikinden
esnaf kesimi yararlanamõyor. Piya-
sanõn düzelmesi durumunda istih-
dam da artacaktõr. Herkes ekono-
minin bir an evvel düzelmesini
bekliyor. Zor durumda olan esnaf
için gerekli mikro reformlar yapõl-
dõğõnda, istihdam artõşõna fayda
sağlayacaktõr.
Enflasyon yõllõk yüzde 7 dü-
zeyindeyken aylõk yüzde 3 gecikme
cezasõ alõrsanõz her zaman yeniden
yapõlandõrma yapmak zorunda ka-
lõrsõnõz. Bunun olmamasõ için prim-
lerin ve gecikme zammõ ile gecik-
me cezasõ oranlarõnõn makul sevi-
yelere düşürülmesi gerekir.
HER 10 ÇİFTÇİDEN 9’U BORÇLU, 3’Ü İCRADA
BARIŞ YAMAN
KONYA - Hububat Üreticileri Sen-
dikasõ (Hububat-Sen), Konya’da çift-
çinin ekonomik olarak iflasõn eşiğine
geldiğini belirterek, her 10 çiftçiden
9’unun borçlu, 3’ünün icra takibinde,
1’inin ise hapiste olduğunu açõkladõ.
Türkiye Çiftçi Sendikalarõ Konfe-
derasyonu’na bağlõ Hububat-Sen Kon-
ya Şube Başkanõ Ahmet İnci, çiftçilerin
her sene artan oranlarda tarõmõ terk et-
meye başladõğõnõ belirterek tarõmda
ÖTV ve KDV’nin kaldõrõlmasõ gerek-
tiğini söyledi. İnci, çiftçinin ihtiyaç duy-
duğu krediyi kõsa vadede ödemesinin
imkânsõz olduğunu kaydederek, tarõm
sektöründe çalõşanlarõn geldiği nokta-
yõ şöyle özetledi: “Her 10 çiftçiden 9’u
borçlu, 3’ü icra takibinde, 1’i ise ha-
pistedir. Özellikle Konya, Çanakkale
ve Manisa’da çiftçiler zor durum-
dadır. Çiftçinin istediği, mazot, güb-
re, tohum, ilaç ve enerji fiyatlarının
aşağıya çekilmesi kaçınılmazdır.”
Konya’da 2009 yõlõ hasat dönemin-
de 11 milyon dekar alanda 4 milyon ton
hububat hasat edildiğini, 2010 yõlõnda
ise bu rakamõn 3.5 milyon tona düştü-
ğünü kaydeden İnci, “Rekolte, sarı pas
hastalığı ve fareler nedeniyle 500 bin
ton düşmüştür. Kalite de öyle. Çift-
çinin iflastan kurtulması ve hapse
girmemesi imkânsızdır. Buğday ta-
ban fiyatları da yüzümüzü güldür-
memiştir” dedi.
Her sene artan oranlarda çiftçinin ta-
rõmõ terk etmeye başladõğõnõ ve bu gi-
dişle hayvancõlõğõn ardõndan tarõmõn da
kara günler yaşayacağõnõ ifade eden İn-
ci, “2007’de Türkiye genelinde 640
bin çiftçi tarımı terk etmiştir. Özel-
leştirilen elektrik şirketi ile beraber
daha önce hasat, sonrasında tahsil
edilen faturalar her ay üreticiden
tahsil ediliyor. Bu uy-
gulamaya derhal son
verilmeli, eskiden ol-
duğu gibi hasat son-
rası alınmalıdır” diye
konuştu.
Milyarderlerin
Manhattan
tutkusu
Vergi, aracõn kasko sigortasõ değerinin yüzde 5’ini aşõyorsa, bir alt tarifeden ödenebiliyor
MTV indirimini unutmayın
NEW YORK (ANKA) - Enerji, teks-
til, turizm ve medya sektörlerinde ya-
tõrõmlarõ bulunduran Ciner Gru-
bu’nun sahibi Turgay Ciner, Man-
hattan’da dünyaca ünlü The Plaza
Hotel’de ikinci dairesini 10.7 milyon
dolara satõn aldõ. Sabancõ Hol-
ding’den ayrõlarak Sedes Holding’i
kuran Demir Sabancõ da, Manhattan
64. Cadde’de dört katlõ bir binayõ 2.9
milyon dolara satõn aldõ.
New York merkezli internet haber si-
tesi www.turkavenue.com’un habe-
rine göre Ciner’in yeni dairesi, daha
önce satõn aldõğõ dairenin iki kat al-
tõnda yer alõyor. Dünyanõn en zen-
ginleri listesinde 937. sõrada yer
alan Ciner, Habertürk gazetesi ve Tel-
evizyonu’nun yanõ sõra New York
Belediye Başkanõ Mike Bloom-
berg’in sahibi olduğu Bloomberg
TV’nin Türkiye haklarõ sahibi. Ci-
ner’in servetinin 1 milyar dolar ci-
varõnda olduğu tahmin ediliyor. New
York Belediyesi kayõtlarõnda 3 yatak
odalõ olarak yenilenen evin, 22 Ey-
lül 2009’da satõş işleminin tamam-
landõğõ görülüyor.
Demir Sabancõ da Manhattan 64. Cad-
de’de dört katlõ bir bina satõn aldõ. Ge-
çen yõl Gratis markasõyla kişisel ba-
kõm ve günlük tüketim ürünleri ma-
ğazacõlõğõna giriş yapan Sabancõ’nõn
Manhattan’daki yatõrõmõnõn satõş iş-
lemleri Brown Harris Stevens ile Les-
lie J. Garfield & Co., Inc emlak şir-
ketlerince yapõldõ.
New York Belediyesi kayõtlarõnda bi-
nanõn 2008 sonu itibarõyla değerinin
2.9 milyon dolar olduğu bilgisine yer
verilirken, yine aynõ kayõtlarda De-
mir Sabancõ tarafõndan Temmuz
2009’da kurulan Sedesco, Inc şirke-
tinin merkezi yeni alõnan bina olarak
görülüyor.
Vergi indiriminden en fazla
1801 cm3 motor hacmi üstünde
ve 4-11 yaş aralõğõndaki araçlar
yararlanabilecek. Tüketicinin
form doldurmasõ gerekiyor.
Ekonomi Servisi - Maliye Bakanlõ-
ğõ’nõn Motorlu Taşõtlar Vergisi’nde in-
dirimle ilgili düzenlemeyi dikkatler-
den kaçõrdõğõnõ belirten Tüketiciler Bir-
liği, indirimli MTV konusunda uyardõ.
Tüketiciler Birliği Genel Başkan Ve-
kili Avukat Hakan Tokbaş, son 5 yõl-
da milyonlarca lira fazladan MTV
ödendiğini tespit ettiklerini belirterek şu
bilgileri verdi:
MTV, aracõn o yõla ait kasko si-
gortasõ değerinin yüzde 5’ini aşõyorsa,
aynõ yaştaki taşõta isabet eden bir alt ta-
rifeden ödenir.
En fazla yararlanacak olan araçlar
1801 cm3 motor hacmi üstünde ve 4-11
yaş aralõğõndaki araçlar. Özellikle 1801-
2000 cm3 motor hacmine sahip, 6 - 9 ve
10 yaşõndaki araçlarõn çoğu uygulama-
dan yararlanabilir.
Araç sahibinin “MTV Tutarına
Esas Olan Kasko Sigortası Değer
Bildirim Formu”nu yetkili sigorta
acentesine düzenlettirerek, vergi daire-
sine, düzeltme dilekçesine eklemek su-
retiyle müracaat etmesi gerekmektedir.
Geriye dönük 5 yõllõk iade istenebilir.
Örneğin, 1900 cm3 motor hacmi-
ne sahip 4 yaşõnda (2007 model) bir ara-
basõ olanlarõn 2010 MTV’si 1384 TL.
Eğer aracõn kasko değeri 27.680 TL’den
daha az ise aracõn kasko değerinin yüz-
de 5’i ödenen MTV miktarõndan daha
az demektir. Bu durumda MTV indi-
rimli, yani 1384 TL yerine bir alt ka-
demede bulunan 893 TL tutarõndaki
MTV ödenmelidir.
KAHRAMANMARAŞ (AA) - Kahramanmaraşlõ
dondurma markasõ Mado, Uzakdoğu’ya 2 bin
Mado Cafe açmayõ planlõyor. MADO Yönetim
Kurulu Başkanõ Mehmet Kanbur, Uzakdoğu’ya
açõlõm çalõşmalarõnõn 1.5 yõldõr devam ettiğini
belirterek bu alanda Uzakdoğu’daki 5 ülkede
faaliyet gösteren Dondurma Asya Pasifik adlõ bir
şirketle protokol imzaladõklarõnõ söyledi. Kanbur,
“İlk olarak 30 milyon dolarlık yatırım bütçesi
ayırdık. Yıl sonuna kadar 10.5 yılda 154 Mado
Cafe açmayı düşünüyoruz. Hedefimizse
Uzakdoğu’da 2 bin Mado Cafe açmak.
Başlangıçta Malezya, Endonezya, Singapur,
Tayland, Hong Kong ve Güney Kore’de
faaliyetlerimiz olacak. Nihai hedefimizse 11
ülke. O bölgede 500 milyon insan var, ama
dondurma kültürü hiç gelişmemiş” dedi.
Uzakdoğulularõn “baharat düşkünü”
olduklarõna, bu nedenle baharatlõ dondurmalarla
buradaki ülkelerin pazarlarõna gireceklerini
anlatan Kanbur sözlerini şöyle sürdürdü: “O
bölgede hava sıcaklığı her zaman aynı.
Oralarda neredeyse kimse dondurma ile
tanışmamış. Türk damak tadını oraya
kaydırmak istiyoruz. İnsanlar Türkiye’ye
güven içinde bakıyorlar.”
Mado, Uzakdoğu’da 2 bin cafe açacak
Plastikçi de değerlenen
TL’den şikâyetçi
Ekonomi Servisi - Türk Plastik Sanayicileri Araş-
tõrma, Geliştirme ve Eğitim Vakfõ Başkanõ Selçuk
Aksoy, aşõrõ değerli seyreden Türk Lirasõ’nõn,
plastik sektörünün Avrupa’ya yönelik ihracatõna dar-
be vurduğunu, yerli üreticileri sõkõntõya düşürerek
ithalatõ yaygõnlaştõrdõğõnõ kaydetti.
Aksoy, açõklamasõnda, kur sistemi yüzünden yer-
li üreticilerin ithalat maliyetleri giderek azalan it-
hal mamullerle yurtiçinde rekabet edemez hale gel-
diklerini ifade ederek “İthalatı ucuzlatan ve ih-
racatı pahalılaştıran bu durum yerli üretimi bi-
tiriyor. Ilımlı döviz kuru uygulansın” dedi.
Kur sisteminin ithalat ağõrlõklõ girdilerle sanayi-
ciler için avantaj olarak göründüğünü ancak ciddi
kayõplara yol açtõğõnõ kaydeden Aksoy, ABD Do-
larõ endeksli maliyetleri olan plastikçilerin özellikle
Avro/dolar ve pound/dolar çapraz kurlarõndaki
paritelerin dolarõn değerlenmesine bağlõ gelişme-
sinden dolayõ kayõplarõnõn olduğunu açõkladõ.
İstanbul Esnaf ve
Sanatkârlar Odalarõ Birliği
Başkanõ Yõlmaz, hazirandan
beri borçlara yapõlandõrma
beklediklerini, buna karşõlõk
özellikle İstanbul’da vergi
dairelerince borçlara takip
başlatõldõğõnõ bildirdi. Esnaf ve
sanatkârõn borç bunalõmõnda
olduğunu belirten Faik Yõlmaz,
Ankara’ya yapõlandõrma
çağrõsõ yaptõ.
Mado’yu dünya markası
yapmayı hedeflediklerini söyle-
yen Kanbur, bir yıl içinde Malezya
ve Endonezya’da dondurma üre-
tim tesisleri kuracaklarını
dile getirdi.
Maliye esnafõn ensesinde
CİNER VE SABANCI