Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 29 HAZİRAN 2010 SALI
6 HABERLER
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ [email protected] - www.mehmetfarac.com
Çocukluğumun Urfasında valiler bizim
için insanüstü canlılardı! Adları çok büyük
gelirdi bize... Ola ki makam araçlarıyla
sokaklarından kanalizasyon akan
mahallemizin ana caddesinden geçsinler,
hemen arkalarından koşar el sallardık.
Valiler devletin varlığını hissettiren çok
önemli insanlardı bizim için. Makam
araçlarının önünde dalganan Türk
Bayrağı’nı görünce onlara saygımız daha
da artar, törenlerde yüzlerini görebilmek
için çırpınıp dururduk...
O yüzden Urfa’da kimi valilere
“Babo” lakabı takılmıştı. “Babo”, Urfa
şivesinde “Baba” demekti... Yani “Devlet
baba...”
Feodalitenin hüküm sürdüğü
coğrafyalarda, ardında aşireti
olmayanlar, ağanın ya da din
sömürücüsünün baskısı altında
inleyenlerin tek dayanağı, devletin hem
gülen yüzünü hem de otoritesini
gösteren valilerdi!..
Valinin üzerinde yalnızca devletin
gömleği olurdu. Yakasında Atatürk
rozeti, kalbinde vatan ve millet
sevgisi...
Nice ki ANAP iktidara geldi, Nakşi-
Nurcu zihniyeti devletin bürokrasine
işledi. Urfa kadın eli sıkmayan valiler,
kaymakamlar bile gördü!
Artık yakasında parti rozeti, elinde
siyaset flamasıyla dolaşan valiler türedi.
Parti il başkanlarının önünde esas duruş
bekleyen, delegelerin parmağında
oynattığı valiler çıktı ortaya!..
Örneğin 1990’larda Urfa’da Ziyaettin
Akbulut adlı bir vali vardı. Particilikle
valiliği öylesine karıştırmıştı ki, bir gün
onu Konya’da, Necmettin Erbakan’ın
parti otobüsünün üzerinde boy
gösterirken gördük!
Boyunu beğenmiş olacaklar ki, Milli
Görüş’ün çocukları onu alıp Tekirdağ’dan
milletvekili bile yaptılar. Eminim Urfa’daki
kamu arazisini Fethullahçı bir vakfa üç
kuruşa vermesi de onun bürokrasiden
siyasete atlayışında büyük etken
olmuştu!
Ya Şehabettin Harput?.. Dönemin
Başbakanı Bülent Ecevit’in konvoyunu
kente sokmadığı için soruşturma geçiren
Harput, Urfa’nın Suruç ilçesindeki kız
Kuran kursu binasının açılışında kendisini
dinleyenleri “Kuran etrafında
kenetlenmeye” çağırınca kentteki tarikat
ve cemaatlerin takdirine şayan olmuştu!
Urfa’da Nurcuların kurduğu
“Bediüzzaman Vakfı”nın etkinliklerine
katılmaktan kaçınmayan Harput da
Bursa’ya vali yapılarak ödüllendirildi...
Şimdi de karşımıza devletin
koltuğunda, devleti kuran partiye
saldırabilecek kadar pervasızlaşan bir
“vali” var! Kırklareli Valisi Cengiz
Aydoğdu ne işi varsa, geçen hafta
Fethullahçı “Abant Platformu” nun
Bolu’da düzenlediği bir toplantıya
katılmış! Vali bey burada konuşma
yapmış ve demiş ki; “Demokrat
Parti’nin CHP’yi kapatmaması,
İnönü’yü huzurlu bir yere
göndermemesi talihsizliktir...”
AKP salt ülkeyi ekonomik çöküntü ve
güvenlik kaosunun içine düşürmedi,
devletin ve bürokrasinin ciddiyetini de
yok etti. Seçim öncesi kömür ve
buzdolabı dağıtanlar bir yana,
Cumhuriyet Türkiyesi’nin hangi
döneminde makam aracında bayrak
taşıyan bir vali ana muhalefet partisini
hedef tahtasına koyabilmiştir?
Bu ne pervasızlıktır, bu ne rezalettir?..
Devletin çivisinin çıktığını gösteren en
büyük kanıt valilerin parti militanı gibi
davranmaya başlamasıdır. Bu da en
çok AKP iktidarı döneminde yaşanıyor.
Elbet bu ülkeyi devlet ciddiyetiyle
yönetecek bir parti en kısa sürede
iktidara gelecektir. Ve elbette ki
devletin valisi olmayı bir türlü
öğrenemeyen bu zatlar da “huzurlu”
olabilecekleri yerlere gidecektir!.. Artık
orası huzurevi mi olur, tarikat yurdu mu
olur yoksa AKP Genel Merkezi mi olur
bilinmez!..
O zaman bizde işte o çocukluğumuzun
görkemli bürokratlarına, devletin
valilerine kavuşmuş oluruz!..
Huzurevi Valileri!..
Geçen cuma günü birkaç
sivil toplum temsilcisi
Diyarbakır’da bir caminin
önünde toplanarak PKK’ye
“Silah bırak” çağrısı yaptı.
Bu çağrı örgüte yönelik yöre
halkının ilk kitlesel tepkisiydi.
Amaç, şiddetin bir an önce
sona ermesi ve diyalog
zemininin silahın olmadığı bir
alana çekilmesiydi!..
PKK’nin çatı örgütü KCK
yani “Kürdistan Topluluklar
Birliği” bu açıklamaya hemen
bir uyarıyla yanıt verdi! Örgüt,
“Tek taraflı ateşkes ve
silahların şartsız bırakılmasını
istemenin AKP’yi ve devleti
cesaretlendireceğini” öne
sürdü. Açıklamanın devamı
şöyleydi:
“İkna edilmesi gereken ve
çağrı yapılması gereken
taraf Türk devleti ve AKP
hükümetidir...”
Bu açıklama, şiddet
yorgunu haline getirilen
Güneydoğu insanını çok zor
durumda bıraktı. PKK’nin
saldırıları ve devletin
operasyonlarının arasında
kalan insanlar için bu uyarı
çok anlamlıydı!
Güneydoğu’da yaşayan
herkes PKK’nin yaptığı bu tür
açıklamaların ne anlama
geldiğini çok iyi bilirdi!..
Nitekim KCK’nin “bize değil
devlete seslenin” içerikli bu
uyarıları Diyarbakır’da 99 sivil
toplum örgütünü bünyesinde
barındıran “Adalet ve Çözüm
Girişimi” adlı grubun “barış”
bildirisinin şekillenmesinde de
etkili oldu!
Grup, son günlerdeki terör
olaylarına ilişkin ortak
açıklama yaparak,
operasyonların durdurulması
ve PKK’nin eylemsizlik kararı
alması çağrısında bulunmak
istedi. Medyadaki
haberlerden de anlaşılıyor ki,
3 gün önce bu kapsamda
hazırlanan bildiri de,
bölgedeki gergin ve baskıcı
ortamdan payını almış!..
Örneğin bildirideki “Silahlar
susmalı demokratik
siyasetin önü açılmalı”
cümlesinin yerine, “Her türlü
operasyonlar durmalı, PKK
eylemsizlik kararı almalı”
şeklinde satırlar konulmuş!..
Güneydoğu’da bir dönem
Hizbullah’ın arkadan kafaya
tek mermi sıkarak
gerçekleştirdiği eylemler
nedeniyle sokakta yürümek
zordu!..
OHAL ve benzeri
uygulamalarda ise siyaset
zorlaşmıştı... Böyle kimse
sokağa çıkıp Öcalan ya da
Şeyh Said için nara falan
atamıyordu!
PKK’nin aklıselim çağrısı
yapanlara yönelik son uyarısı
da kanıtladı ki,
Güneydoğu’da artık en zor
şey “Barış” diyebilmek!..
Bu yüzden sivil toplum
örgütlerinden önce olaya
BDP’nin müdahale etmesi
gerekiyor. Her fırsatta
“Kürtlerin temsilcisi”
olduğunu iddia eden BDP’nin
şiddetin bir an önce
durdurulması konusunda
daha aktif bir pozisyona
gelmesi kaçınılmaz
görünüyor...
BDP madem iddia ettiği
gibi “barış” uğruna top
koşturuyor o halde
İmralı’ya ve Güneydoğu’ya;
yani iki arada bir derede
kalanlara pas atmaktan
vazgeçmeli!..
‘Barış’ Kolay mı?..
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Kürt Sorunu, Çözüm
ABD’ye yalvar yakar, nihayet Süper Kobra
helikopterlerinden iki tane bize satılmasına izin alınmış!
Bazı gazetelerin manşetlerine iri iri yansıtıldığına göre
(Kobra Fatihi Erdoğan!) nihayet terörle savaşta bir
kırılma noktasına doğru gideceğiz bu Süper Kobra’lar
sayesinde!
Öyle mi?
Sorun, askerin elinde yeterli vurucu silah
olmamasında mı?! Süper Kobra’lardan 10 tane daha
satın alınsa, terör sorunu çözülecek mi?
Eh, asker arazi takibinde belki daha etkin olabilir!
Fazladan iki terör örgütü üyesi daha saf dışı bırakılabilir!
Bu, bütün içinde anlamsızdır!
Yönetim anlamına gelen Arapça “idare” sözcüğü
herhalde Türkçedeki kadar başka hiçbir dilde böylesine
iğdiş edilmemiştir: İdare et abi! İktidar da, savaşı idare
ediyor!
Terör saldırıyor, asker savunmada! Komşudan da
giriyor, vuruyor, kaçıyor... PKK askeri vuruyor, bomba
patlatıyor kentlerde, millet ayakta! Kürtlerle Türkler
arasında mesafe daha da açılıyor!
Aslında sürekli bir saldırı-savunma durumu var! Bu
sürdürülebilir değildir! Bu durum sadece daha çok
bölünmeyi kışkırtıyor!
AKP iktidarı taa buradan İsrail’e kükrüyor! Filistin için
dayılanıyor! Ama kendi savaşında aciz!
Örneğin, uluslararası hukukun kendisine verdiği hakkı
kullanıp, terörün geldiği ülkeye sesini çıkartamıyor! Sınırı
geçici de olsa dağların ötesine taşıramıyor!
Topraklarında terörü barındıranları, Dışişleri Bakanımız
“Mesut Ağabey” diye baş köşede ağırlıyor! Karşı taraf,
sıkışınca, “Terörü topraklarımızda barındıramayız” gibi
uyutucu sözlerle bizimkileri yatıştırıyor!
AKP, ülkemizde terörü arttıran, genişleten, büyüten
ve bölünmeyi biraz daha hızlandıran çaresiz bir iktidar
görünümünde!
Başbakan ise terörün basında destekçileri var diye
bağırıp çağırıyor!
Baktım kimler bunlar diye: Hepsi el üstünde tuttuğu,
sağa sola yerleştirdiği kendi destekçi takımı!
Böylesine bir ironi!
Kürtlere özgürlük, özerklik savunan iktidar
destekçileri, Kıbrıs Türklerini Rumlara peşkeş çekme
yarışında!
Katmerli bir ironi!
TÜSİAD üyelerinden pek çoğu Güneydoğu
meselesini çözmüş durumda!
Bir “milliyetçi” üye, “İmralı’ya af, anayasada Kürt
varlığı, özerklik, bunları kabul edersek terörü çözeriz”
diyor. Bunu dünya âlem biliyor! En son, büyük bir
holdingimizin yöneticisi “Şiddet hiçbir şeyin çözümü
değildir..” diyor. Ama bunu kime dediği belli değil.
Habertürk iyi bir gazetecilik yaptı ve TÜSİAD
üyelerinin fabrika-yatırım dağılımlarının haritasını verdi!
Güneydoğu-Doğu’da neredeyse yoklar! Yatırımları
güvenli yerlerde!
Sanki vatanın gizli tarifleri var, haritada!
Türklerle Kürtler mutlaka birlikte yaşamak zorunda
değiller şüphesiz ki!
Sorun, bu kadar iç içe geçmiş iki halkın nasıl
ayrılacağında! Ayrılığı körükleyen her şey, çok büyük ve
kanlı iç savaşların da tarifini yapmaktadır!
Ama ben Kürtlerin büyük çoğunluğunun ayrılmak
istediğine inanmıyorum... Özgür bir siyaset olmadığı
için, hiçbir şey bilinmiyor!
Benim reçetem birlikten yanadır: Bunun için önce
Kürt siyasetini özgürleştirmeli:
1) Terörün Kuzey Irak kaynaklarını-köklerini kesen
kararlı bir siyaset. Bunun sonucunda bakalım ne nedir,
ne değildir!
2) Özgürlük! Baskı değil! Kürt bölgesinde ve bütün
Türkiye’de siyaset yapmanın üzerindeki şiddet/terör
ipotekleri kaldırılmalı (İktidar veya PKK kaynaklı).
Kürtlerin ne istediğini yüzde yüz bilelim!
3) Çok hızlı ekonomik yatırımlar! Hemen! Şimdi!
Örneğin beş yıl içinde diyelim ki 10 milyar liralık bir
yatırımın planlanması! Devletin Doğu Yatırım Ajansı
kurması, bu bir KİT de olabilir!... Bol keseden atıp tutan
TÜSİAD parabalarının ellerini ateşe sokmalarını
sağlayacak yasal düzenlemeler! Örneğin, belirli bir
düzeydeki holdinglerin Doğu’ya yatırım yapmaları!
(Sesler duyar gibiyim: Serbest piyasaya
müdahaleeeee)..
Evet müdahale! Serbest piyasaya her ülke kendi
yararına her türlü müdahaleyi yapıyor da (bin bir türlü
teşviki alınca iyi oluyor!), bir ulusun en can alıcı
konusunda böyle bir “müdahale” neden yapılmasın!
Böylece, patronların vatan kavramlarının sınırlarını
da genişletmiş oluruz!
Ekonomi, bireyi özgürleştirmenin bir numaralı
kaldıracıdır! Kürtlerin birey özgürlüğüne yararı olacak
her şeyi onaylamalıyız!
Ve böylece 4. maddeyi konuşabiliriz. Kürt kimliğine
daha büyük özgürlükler, birliktelik içinde nasıl tanınır?
Önce bütün özgürlükler.. teröre son...
Sonra, ne yapacağımızı tartışalım..
Diyarbakõr’da 99 sivil toplum kuruluşunun hazõrladõğõ ortak deklarasyon dün açõklandõ
‘Hertürlüoperasyondurmalõ’
DİYARBAKIR (Cumhuriyet
Bürosu) - Diyarbakõr’da kentin
hemen tüm dinamiklerini temsil
eden 99 sivil toplum kuruluşu,
günlerdir hazõrlõğõ süren ortak dek-
larasyon dün açõklandõ. Deklaras-
yonun taslak metnindeki “Silahlar
susmalı, demokratik siyasetin
önü açılmalıdır” cümlesi, son da-
kikada “Her türlü operasyonlar
durmalı, PKK de eylemsizlik ka-
rarı almalıdır” olarak değiştirildi.
Taslak metindeki “Ergenekoncu
ve milliyetçi çevrelerin kışkırt-
maları” ibaresi ise çõkarõldõ.
Diyarbakõr’da aralarõnda meslek
odalarõ, borsalar, sendikalar, in-
san haklarõ örgütleri, basõn örgütleri,
dernekler, inisiyatifler, koopera-
tifler, esnaf kuruluşlarõ gibi yakla-
şõk 100 sivil toplum kuruluşunun,
üç gündür merakla beklenen ve üze-
rinde tartõşõlan ortak deklarasyonu
sonunda açõklandõ. Memur-Sen ise
AKP’ye yönelik eleştirileri sert
bulduğu için son anda imzasõnõ
geri çekti. Diyarbakõr Ticaret ve Sa-
nayi Odasõ (DTSO) yanõndaki tarihi
surlarõn önünde gerçekleştirilen
açõklamaya, deklarasyona destek
veren sivil toplum kuruluşlarõnõn
temsilcileri de katõldõ. Deklarasyon
okunmadan önce açõklama yapan
DTSO Başkanõ Galip Ensarioğlu,
PKK tarafõndan tehdit edildikleri
yönündeki iddialara karşõ çõkarak
“Hiç kimse bizi tehdit etmedi. Bu
tür haberler gerçekdışı. STK’ler
olarak bir araya geldik ve bu
açıklamayı hazırladık” dedi. Dek-
larasyon öncesinde Kürt sorununun
çözümü için çeşitli sivil toplum ku-
ruluşlarõ tarafõndan yapõlan açõkla-
ma ve görüşlerin o kurumlarõ bağ-
ladõğõnõ, ancak bu deklarasyonun
ortak olduğunu vurgulayan Ensa-
rioğlu, daha sonra metni okudu.
‘Krizler yaşandı’
Deklarasyonda şu görüşlere yer
verildi: “Cumhuriyetin kurulu-
şundan günümüze kadar Türki-
ye’nin temel sorunu olan Kürt
sorununun çözümünde demok-
rasi dışı yöntemler çözüm aracı
olarak kullanıldığı için ülkemiz
büyük acıların yanında ekono-
mik, sosyal ve siyasal krizleri de
beraberinde yaşamıştır. Sağdu-
yulu, vicdan sahibi ve akıl tutul-
ması olmayan herkes tarihsel ve
toplumsal olan bu sorunun ya-
sakçı, baskıcı, inkârcı ve ope-
rasyonel politikalarla çözüleme-
yeceğini artık yüksek sesle ifade
etmektedir. Son bir yılda Kürt
sorununun çözümü için tarihi fır-
satlar yakalanmasına rağmen,
somut adımlar atılamamış ve bu
süreç heba edilmektedir. Türki-
ye toplumuna güven verici de-
mokratik yasalar zaman geçiril-
meden yaşama geçirilmediği,
Kürt sorununun tüm boyutla-
rıyla özgür ortamda tartışılma-
sı için düşünce, ifade ve örgüt-
lenme özgürlüğü önündeki en-
geller kaldırılmadığı, seçme ve se-
çilme sisteminde düzenlemeler
yapılmadığı, hazırlanan anayasa
taslağının Kürt sorununun çö-
zümünü kolaylaştırmadığı, Ha-
bur’dan gelenlerin, çocukların,
siyasetçilerin, seçilmişlerin ve
insan hakları savunucularının
tutuklanması şiddet ortamına
ve silahların konuşmasına dave-
tiye çıkardığı görülmüştür. Tüm
bu gelişmeler toplumda barışın
geleceğine dair güven ortamını
zedelemiştir.
Her türlü operasyonlar dur-
malı, PKK de eylemsizlik kara-
rı almalıdır. Kürt sorununun
çözüme kavuşması ve ülke in-
sanlarımızın birlikte ve barış
ortamında yaşamasını sağlamak
için, çözümde etkin rol alacak bü-
tün dinamikler sürece müdahil
edilmelidir. Hükümeti, muhale-
fet partilerini, TBMM’yi ve dev-
letin tüm kurumlarını Kürt me-
selesinin demokratik çözümü-
nün anayasal zeminini hazırla-
ma sürecini başlatmak için ek-
siksiz bir irade koymaya, Kürt
meselesinin çözümünde tüm ta-
rafları ve dinamikleri yok sayan
yaklaşımlardan vazgeçmeye da-
vet ediyoruz.
Bizler aşağıda imzası bulu-
nan sivil toplum örgütleri olarak
atılacak olan bu adımların Tür-
kiye’nin barışa giden yolunu
açacağını, kardeşlik duyguları-
nı güçlendireceğini, güzel ve ay-
dınlık yarınların yakınlaşacağı-
nı düşünüyor, herkesi gerekli
duyarlılığa davet ediyoruz.”
Ensarioğlu, metinde değişiklik
yapõlmadõğõnõ belirtse de bazõ
cümlelerin son dakikada değişti-
rildiği öğrenildi. Taslak metinde-
ki “Ergenekoncu ve milliyetçi
çevrelerin kışkırtması” ibaresinin
kaldõrõldõğõ görülürken “Silahlar
susmalı, demokratik siyasetin
önü açılmalıdır” cümlesinin ise
“Her türlü operasyonlar dur-
malı, PKK de eylemsizlik kara-
rı almalıdır” olarak değiştiril-
mesi dikkat çekti.
Ensarioğlu basõnõn deklaras-
yonla ilgili sorularõnõ yanõtladõ.
“Tüm taraflar ve dinamik-
ler”den Abdullah Öcalan’õn da
kastedilip edilmediği sorusuna
Ensarioğlu, bundan MHP’yi de,
BDP’yi de her kesimi de kastet-
tiklerini söyledi.
BDP’Lİ BELEDİYELER
‘Özerklik’
Meclis
gündeminde
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP,
BDP’li belediyelerin “PKK desteği” de ala-
rak “yerel özerklik” ilan etmesini Meclis
gündemine taşõdõ.
DSP Milletvekili Hasan Erçelebi, Başba-
kan Tayyip Erdoğan tarafõndan yanõtlanmasõ
istemiyle sunduğu soru önergesinde, BDP’li
belediyelerin “yerel özerklik” ilan ettiği ve
PKK yöneticisi Cemil Bayık’õn da, “bölgesel
özerkliği yaşama geçirmek” için terör ey-
lemlerini sürdüreceğini açõkladõğõna dikkat
çekti. BDP’nin “yerel özerklik” için ilk aşa-
mada 9 pilot belediye belirlediğine işaret eden
Erçelebi, “Öcalan’ın avukatları aracılığıyla
ortaya attığı bölgesel özerklik tehditi, PKK
ve BDP tarafından Türkiye’nin ulusal bir-
liğine ve ülke bütünlüğüne karşı bir tür fe-
derasyon provası olarak eyleme geçirilmek
istenmektedir” görüşüne yer verdi. Erdo-
ğan’a “Hükümetiniz, İmralı’daki ‘ağõrlaştõ-
rõlmõş müebbet hapis’ hükümlüsünün avu-
katları aracılığıyla terör örgütünü ve siyasi
uzantılarını yönetmesine daha ne kadar se-
yirci kalacaktır” diye soran Erçelebi, İmra-
lõ’nõn “terör örgütü karargâhı” olarak kul-
lanõlmasõnõn önlenmesi gerektiğini ifade etti.
Erçelebi, şu sorularõ yöneltti: “Hükümetiniz,
özellikle İçişleri Bakanlığınız, BDP’li bele-
diyelerin PKK’nin peşine takılarak, yürür-
lükteki Yerel Yönetim Yasası’nı tanıma-
dıklarını ilan etmeleri ve kendi kendilerini
özerk kılacaklarını açıklamaları konusun-
da niçin suskundur. Fiili isyan durumu ya-
ratmaya yönelik İmralı yönlendirmeli ve
PKK damgalı bu federasyon provasında
kimi belediyelerin açıkça rol alması sizce
demokratik bir açılım mıdır? Suskunluğu-
nuz, bölgesel özerklik talebi için bir ‘olabi-
lirlik onayõ’ anlamına mı gelmektedir?”
İstanbul’un Halkalı semtinde askeri
personel taşıyan servis otobüsüne
düzenlenen bombalı saldırıda ağır
yaralanan ve yapılan tüm müdahalelere
karşın önceki cumartesi günü şehit düşen
jandarma uzman çavuş Mehmet Boşnak’ın
(37) cenazesi Samsun’un Bafra ilçesinde
toprağa verildi. Törende şehidin
eşi Emel, annesi Hatun, babası Selim ile
diğer yakınları cenazeye katılanlar
tarafından teselli edilmeye çalışıldı. Şehit
uzman çavuşun oğlu Berkay (12) ile kızı
Begüm (10) de babalarını son yolculuğuna
uğurladı. Şehidin cenazesi daha sonra Site
Camisi’ne götürüldü. Şehidin cenazesi
törenin ardından top arabasına konularak
ilçe girişindeki şehitlikte toprağa verildi.
(CEMİL CİĞERİM)
HATAY
İki köylü
terörist
sanılarak
öldürüldü
İSKENDERUN (Cumhuri-
yet) - Hatay’õn Hassa ilçesinde
güvenlik güçlerinin, kekik topla-
yan köylüleri terörist zannederek
ateş açmasõ sonucu 2 köylü öldü,
1 köylü yaralandõ.
Hatay Valisi Mehmet Celalet-
tin Lekesiz, Hassa ilçesinin De-
demli köyü Şekerim Deresi mev-
kisinde terör örgütü üyelerine
karşõ konuşlanan güvenlik güçle-
rinin kekik toplayan köylüleri,
terörist sanarak ateş açtõğõnõ söy-
ledi. Lekesiz, köylülerden Ali
Dalmış (63) ile Mustafa Fil’in
(66) olay yerinde öldüğünü, ya-
ralanan Mehmet Sak’õn Mustafa
Kemal Üniversitesi (MKÜ) Tõp
Fakültesi Hastanesi’nde tedavi
altõna alõndõğõnõ belirtti. İbra-
him Yalçın (52) ise askerlerin
açtõğõ ateşten yara almadan kur-
tulmayõ başardõ. Lekesiz,
“Olaylardan dolayı çok üzgü-
nüz ve müteessiriz” dedi. Ya-
ralõ köylüleri ziyaret eden Leke-
siz, daha sonra da İl Jandarma
Komutanõ Jandarma Albay Ve-
dat Çolak ve Emniyet Müdürü
Ragıp Kılıç ile Hassa’ya gitti.
Valilikten yapõlan açõklamada
ise İl Jandarma Komutanlõ-
ğõ’nca yapõlan operasyonda üç
kişinin görüldüğü, “dur” ihta-
rõna uymayan bu kişilere ateş
açõldõğõ belirtildi. Açõklamada,
“Olay neticesinde 2 şahsın
bir noktada, 1 şahsın da baş-
ka bir noktada yatar vaziyet-
te görüldüğü, şahıslara yak-
laşıldığında 2 şahsın ölü ol-
duğu anlaşılmıştır” denildi.
Memur-Sen AKP’ye yönelik eleştirileri sert bulduğu için son anda deklarasyondan imzasõnõ
geri çekti. Diyarbakõr Ticaret ve Sanayi Odasõ yanõndaki tarihi surlarõn önünde gerçekleştirilen
açõklamaya, deklarasyona destek veren sivil toplum kuruluşlarõnõn temsilcileri de katõldõ.
Bafra şehidini uğurladı
[email protected]