Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
29 HAZİRAN 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 15
CMYB
C M Y B
Aydınlanmanın öncülerinden
bilge kişi İlhan Selçuk artık
aramızda değil. Ama aklın ışığı
olarak bizi devamlı aydınlatmaya
devam edeceği kesin. 1962’de
Cumhuriyet’te yazdığı makale
yukarıdaki cümle ile bitiyor. Bu
cümle ile verdiği mesaj onun neden
önemli bir düşünür olduğunu ortaya
koymaya yetiyor.
Herkes İlhan Selçuk’u yazar,
bilge adam, filozof olarak biliyor.
Oysa İlhan Selçuk aynı zamanda
bir denge ustası, bir patron, bir
finans uzmanıydı.
Cumhuriyet gazetesi de tüm
basında olduğu gibi yazıişleri ve
iktisadi işletmeden oluşuyor. Yazı
işleri yazarlar, muhabirler, gazeteyi
çıkaran emekçilerden ibaret iken
iktisadi işletme gazetenin idari, mali
ve finansman işleri ile meşgul olan
birimdir. Burada idareciler,
hukukçular, muhasebeciler, diğer
uzmanlar çalışır. Gazetenin patronu
Cumhuriyet Vakfı’dır; yani çalışanlar
ve okuyuculardır. Vakfın yönetme
ve isim imtiyazı vardır. İşte İlhan
Selçuk hem Vakfın başkanı hem
de gazeteyi çıkaran şirketin başkanı
idi. Gazetede çalışan her seviyede
kişinin sorumluluğunu üstlenmiş bir
sabır ustasıydı. Gazetenin
çıkarılması yanında iktisadi işletme
tarafındaki tüm sorunlarla ilgiliydi
ve sorunların çözüm merkezi idi.
Tartışanların hakemi, kavga
edenlerin barıştırıcısı, mali
problemlerin çözümleyicisi, kredi
kullanmadan özkaynak katkısı
temin eden bir finans ustasıydı.
Bugün şirket satın almaları, hisse
satışları, şirket evlendirmeleri,
finans yönetimi, hepsi birer
uzmanlık alanıdır. Siz şirketinize bir
ortak bulmak istiyorsanız, bu
konuda uzman bir ekipten yardım
almak zorundasınız. Bu ekip
şirketinizin takdimini size ortak
olacak kişi ve kurumlara yapar.
Oysa İlhan Selçuk’un olduğu yerde
böyle bir ekibe gerek yoktu. İlhan
Selçuk büyük ikna yeteneği ile
şirkete katkıda bulunacak kişi ve
kurumları ustaca bulurdu. Katkıda
bulunanlar şirketin ortağı oldular
ama hiçbir zaman şirketin sahibi
olamadılar (ayrıca olmak da
istemediler). Bu İlhan Selçuk’un
dehası ile yarattığı “üçgen” formülü
idi. Üçgenin tepe noktası olan A’da
Vakıf, taban B noktasında kaynak
yaratan şirket, C noktasında
gazeteyi yayımlayan şirket var. Bu
üçgen onun için çok önemli idi.
Gazetenin maliyet ve kârlılığını,
fiyatını, eklerini, sayfa adedini
onunla tartışabilirdiniz. Bilge kişiliği
ve engin gazetecilik deneyimi ile
uzmanlara tavsiyede bulunurdu.
O bir psikiyatrdı. Kafası karışık
olanı rahatlatırdı. Sorunu olanın
sorununu çözerdi. Kavga edenleri
büyük sabırla dinler ve
“tepişmeyin” komutunu vererek
nasihatta bulunurdu. O bir Marko
Paşa’ydı.
Kadınların iş ve sanatta
gelişimlerine tüm gayretiyle katkıda
bulunur, onları teşvik ederdi.
Aklı fikri gazetenin yaşaması ve
gelişmesinde idi. Patron olarak
mütevazı yaşar, maaşı, geliri, kârı
düşünmezdi. Çalışanların maaşının
öncelikle ödenmesi onun için en
önemli bir konuydu.
Vefalıydı. Kolay kolay adam
harcamazdı, harcatmazdı.
Toplantı sanatını çok iyi bilirdi.
Lafı uzatanları, çözüm
getirmeyenleri ince espri yeteneği
ile hizaya sokardı. Toplantıda İlhan
Selçuk’un manyetik alanında
konuşmak bir beceri işiydi. Aklının
ışığı insanları kendine getirirdi.
Onun yanında büyükler küçük,
küçükler büyük olabilirdi.
O sanki bir düşünür, yazar değil,
yıllarca şirket yönetmiş bir
patrondu. O tek adamdı; ama dikte
eden değil, ikna eden tek adamdı.
Onu çok özleyeceğiz.. onu çok
arayacağız... Atatürk’ün ülkemiz
için açtığı pencereden devamlı bize
aydınlanma dersleri veren dev
adam İlhan Selçuk aklımızın ışığı
olmaya devam edecek…
Atatürk’ün Türkiye’ye Açtığı Pencereden
Işık Düpedüz Girer... Aklın ışığı!
M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Yenilgi - Yengi
soner@cumhuriyet.com.tr
Silahtan daha etkili gücün medyatik algılama
olduğu, sanalla gerçeğin her zaman yer
değiştirebildiği, toplumsal algılamanın nasıl
yaratıldığının giderek daha fazla anlam, önem
kazandığı bir çağı yaşıyoruz.. Yenilgi sıklıkla yengi
gibi de kitlelere algılatılabiliyor. Gerçeğin
algılanabilmesi için sorgulamanın önemi giderek
daha fazla anlam kazanıyor..
Erdoğan hükümetlerinin dış politika atakları ile
Türkiye Ortadoğu’nun liderliğine mi koşuyor?
Yoksa tam tersi üst üste yaşanan yenilgilerle,
emperyal çıkarların Büyük Ortadoğu projelerinde
kullanılan, bir adım ileri güvenlik çıkarlarına yönelik
olmazsa olmazları kırılan, savaşsız yenilgiye
uğratılan ülkesi mi?
“One minute” atağı AKP iktidarına seçimlerde
birçok puan kazandırdı, Ortadoğu halkları
arasında Türkiye’yi, daha çok da Başbakan
Erdoğan’ı sevilen lider konumuna getirdi. Üstüne
üstlük, her kritik sorunda Türkiye’nin yanında yer
alan Yahudi lobilerini kırmış, bir ölçüde turizme
zarar vermiş olsa da uzun soluklu Türkiye-İsrail
ilişkilerini kökten değiştirmeyeceği izlenimi verildi.
Dahası ABD’nin gerçek stratejik her koşulda bir
numaralı müttefiki, iç siyasetinin belirleyicisi
İsrail’in son yıllarda devlet terörü üzerinden işleri
sarpa sardırmasında ABD Ortadoğu çıkarları ile
ters düştüğü, sonuç olarak ABD’nin ikincil
dereceden stratejik ortağı olan Türkiye eliyle İsrail
siyasilerini hizaya getirdiği tezleri inandırıcı
gerçeklik gibi sunuldu..
Doğrudan Başbakan Erdoğan da işin içinde
olarak AKP iktidar kadrolarının Hamas’la
yakınlıklarının ABD-AB cephesinde nasıl
algılandığı üzerinde bir değerlendirme yapmadan,
İHH gemisinin yola çıkması ile yaşanan
gelişmelere geçelim.. Başbakan Erdoğan önde,
AKP iktidar kadrolarının İran cephesinde başta
ABD-AB-BM kararları dünyanın diğer büyükleri ile
karşı karşıya düşmeleri bir başka boyut, kötü bir
eşzamanlama..
En önemli boyut sonuçta Türkiye’nin
sorumluluğunda bir yardım gemisine açık denizde
İsrail askeri gücü ile gerçekleştirilen saldırıda
silahsız 9 vatandaşımızın öldürülmesi. İsrail’in
devlet teröründe vardırdığı boyut, bizim Türkiye
Cumhuriyeti olarak tarihimizde yaşanmamış bir
saldırıda mağdur olmamız gerçeğini, önemini
hafifletmiyor. Türkiye Cumhuriyeti olarak bu
gerçekle hesaplaşmamız gerekiyor. İsrail’in 9
silahsız insanımızın açık denizde ölümlerine yol
açan saldırıdan sonra, bir resmi özrü bile çok
gördüğü ortada. Dünya kamuoyuna dönük
tezlerinde ise Türkiye doğrudan suçlanıyor,
Erdoğan hükümetinin Hamas ile işbirliği içinde
provokasyon olayın içinde olduğu tezi ile
uluslararası arenada Türkiye’yi haksız konuma
sokmayı seçiyor. İsrail’in aslında bu olaydaki açık
evrensel hukuk ihlalleri ile geri adım atmak
zorunda kalmış olması, Gazze’ye uygulanmakta
olan ambargoyu hafifletmek zorunda kalması
suçluluğunun, devlet terörü uygulamasının kanıtı
olsa da Türkiye’nin konumunu düzeltmeye
yetmiyor... Ortadoğu’nun Müslüman halkları
arasında Türkiye ve Başbakan Erdoğan’ın
kahraman ilan edilmesinin ise uluslararası
konumumuza en küçük anlamlı katkısı söz konusu
değil..
Türkiye açısından çıplak gerçeklik devletlerarası
hukuk ilkeleri içinde haksız askeri saldırı
karşısında Türkiye’nin konumunu düzeltecek
uluslararası hiçbir gelişmenin henüz gündemde
olmaması. BM’nin İsrail’i kınayan kararı
simgeselden öte bir anlam taşımıyor. ABD vitrinde
kınamanın ardından İsrail’den yana ağırlığını
koymakla kalmadı, AB ülkeleri, diğer süper güçler
aynı çizgide BM kararının yanında yerlerini aldı.
Sonuçta İsrail, uluslararası hukuku ayaklar altına
alan, Türkiye’ye yönelik askeri saldırı içerikli
suçunda soruşturmayı kendi yürütme hakkını eline
almakla kalmadı, şimdiden Erdoğan hükümeti
siyasetlerini, kimliğini kullanarak Türkiye aleyhine
vitrin yaratmada başarılı adımlar attı.
Tam da bu sürecin içinde Fethullah Gülen’den,
ABD’den gelen durum değerlendirmesi, özünde
ABD yanlısı İslami güç odakları, karşıtları arasında
giderek derinleşen bir ayrışma içerikli olsa da dış
politika dengeleri içinde Erdoğan hükümetinin en
azından siyaseten yanlış adımlar attığının
göstergesi... AKP’nin, ABD’nin Irak işgalini
onaylayacak bir Türkiye Cumhuriyeti hükümeti
projesinde Refah’ın içinden iç ve dış odaklarca
büyük bir destekle kurulmuş, yaratılmış, güçlü
iktidara getirilmiş parti kimliği şimdilerde artık
fazlası ile açığa çıkmış olsa da, her anlamda
anlamlı bir eksen kayması gerçekten gündemde..
En son Başbakan Erdoğan ve Dışişleri
Bakanı’nın öncülüklerinde, ABD-Obama iktidarı
eliyle sağlamaya çalıştıkları İsrail’in Türkiye’den
özrü ile durumun düzeltilmesi gelişmeleri iyiye
gitmiyor. Sonunda vitrinde bir özür sağlanabilirse
bile hangi ağır ödünlerin karşılığı olacağı,
Türkiye’yi Ortadoğu dengelerinde nerelere
sürükleyeceği hiç belli değil. Erdoğan iktidarı
Midyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan oldu.
Beter olsun diyesim geliyor ama kaybeden
ülkemiz, biziz..
Ekonomi Servisi - Ford Motor
Company Yönetim Kurulu Başkanõ
Bill Ford, “Biz her zaman
için Türki-
ye’yi yatırım
yapmak için
pozitif ülke
olarak görme-
ye devam edece-
ğiz” diyerek “Türki-
ye’ye yatırıma devam”
mesajõ verdi. Koç Hol-
ding’le işbirliğinin 82.,
birlikte üretimin 50. yõlõnõ
kutlamak için ailesi ile birlikte ülkemiz-
de bulunan William Ford (Bill), Koç
Holding Yönetim Kurulu Başkanõ Mus-
tafa Koç, Ford Avrupa Başkanõ John
Fleming, Ford Motor Company Mali İş-
lerden Sorumlu Başkan Yardõmcõsõ
Lewis Booth, Koç Holding Yönetim
Kurulu üyesi Ali Koç ile birlikte ga-
zetelerin ekonomi yöneticileriyle bir
araya geldiği yemekli toplantõda, Koç Hol-
ding ile birlikte Ford Otosan’da yeni ya-
tõrõmlara devam edeceklerini belirterek
“Bu konuda çok somut planlarımız
var. Ama şimdilik bir ürün açıklama-
sı yapamam. Ford Otosan’ın, bizim için
yalnızca üretim değil, bir mühendislik
merkezi olarak da öneminin arttığını
söylemeliyim” dedi.
Otosan’ın önemi artacak
Toplantõda kõsa bir konuşma yaparak
kendisine yöneltilen sorularõ cevaplayan
Ford, “İş hayatında çok az ortaklık 80
yıl sürer. Bizim ortaklığımız ayakta kal-
makla kalmayıp büyüyerek devam
etti. Koç ailesi ile aramızda üç ku-
şaktır süren köklü ilişkiler dördün-
cü ve sonraki kuşaklarda da devam
edecek. Çok net söyleyebilirim, bundan
sonra da yatırımlar artacak ve Ford
Otosan’ın Ford Motor Company için-
deki önemi artmaya devam edecek” der-
ken yeni yatõrõmlarõn ayrõntõlarõ konusunda
şu sõralarda bilgi vermek istemediğini söy-
ledi.
Son 10 yõlda Otosan’da Koç Holding’le
1.5 milyar dolarlõk bir ortaklõk haline ge-
len Ford, Southampton fabrikasõnõn üre-
timi azaltma kararõ alõnmasõnõn hatõrla-
tõlmasõ üzerine de “2 yıl önce kamyonette
devam ancak diğer üretimi Türkiye’de
yapma kararı almıştık. Bu konuda ül-
kelerde gerekli görüşmeler yapıldı”
diyerek çalõşmalarõn sürdüğünü açõkladõ.
Bill Ford, sorularõ cevaplarken, Türki-
ye’nin otomotivde hem coğrafi avantajõ,
hem işgücünün kalitesi, hem de yatõrõm-
larõ bakõmõndan Avrupa’nõn en iyi üretim
üslerinden biri olduğunu, demografik po-
tansiyeli nedeniyle otomotiv sektöründe
geleceğin üretim üsleri arasõna Çin, Hin-
distan, Brezilya ve Tayland’la birlikte Tür-
kiye’yi de ekleyebileceğini, bu ülkedeki
yan sanayiinin de kalitesiyle önemli bir dü-
zeye geldiğini, dünyanõn tüm ülkelerine
ihracat yapan Türkiye’nin ileride daha bü-
yük bir ihracat merkezi haline geleceği-
ni belirtti.
Bill Ford bu arada, ABD’ye Ford Tran-
sit Connect ihracõyla çok gururlandõğõnõ
da sözlerine ekledi.
50 yıllık
toplam
üretim: 2.4
milyon adet
50 yılda
sağlanan
toplam
istihdam:
21.500 kişi
50 yıllık
ihracat
cirosu: 18
milyar dolar
50 yıllık ciro:
38 milyar
dolar
toplam
ihracat
yapılan
pazarların
sayısı: 80
Toplam satış
adedi: 2.5
milyon adet
FORD
OTOSAN’DA
RAKAMLARLA
50 YIL:
Borç liginde şampiyon oldular
Ekonomi Servisi - Sosyal Güvenlik
Kurumu’nun (SGK) sigorta prim borç-
lularõ listesine giren 52 spor kulübü
adeta kalabalõk bir “sigorta borçluları
ligi” oluşturdu.
Kuruma 100 bin lira ve üzerinde si-
gorta prim aslõ borcu bulunanlara ilişkin
listeye bu yõl 11 bin 371 işveren girdi.
Listede belediyeler ve tekstil işletmele-
rinin fazlalõğõ dikkat çekti. Listede 52 de
spor kulübü yer aldõ. Kulüplerin toplam
15 milyon 26 bin 379 lira sigorta prim as-
lõ borcu söz konusu.
Spor kulüpleri arasõnda en fazla sigorta
prim borcu Bank Asya 1. Lig takõmlarõn-
dan Samsunspor’a ait. Kulübün 967 bin li-
ralõk sigorta prim borcu var. Samsunspor’u
931 bin 741 lira borçla Göztepe, 859 bin
725 liralõk borçla Adanaspor izliyor.
Borçlular listesinde iki de Turkcell Sü-
per Lig ekibi bulunuyor. Ankaragücü ve
Manisaspor, 100 bin liranõn üzerinde sigorta
prim borçlarõ bulunmasõ nedeniyle listeye
yer alõyor. Kayõtlara göre, Ankaragücü’nün
toplam 351 bin 734.31 lira, Manisasporun
331.325.47 prim borcu bulunuyor.
Yoksulluk sõnõrõ
2 bin 664 TL’ye çõktõ
Ekonomi Servisi - Türk-İş, dört kişilik bir aile-
nin haziran ayõ açlõk sõnõrõnõ 818 TL, gõda harcamasõ
yanõ sõra giyim, konut, ulaşõm, eğitim, sağlõk ve ben-
zeri ihtiyaçlarõ kapsayan yoksulluk sõnõrõnõ 2 bin 664
TL olarak açõkladõ.
Çalõşanlarõn gelir düzeyinin önemli bir göstergesi
olan asgari ücret ile bir günlük çalõşmanõn karşõlõ-
ğõnda ancak bir kilo kõyma et alõnabildiği belirlen-
di. Ağõrlõklõ olarak tükettikleri mal ve hizmetlerdeki
fiyat artõşõ nedeniyle, yõlbaşõna göre bugün 76.10 TL
daha fazla harcama yapmak durumunda kaldõ.
Diyarbakõr’da en
büyük sorun işsizlik
Ekonomi Sevrisi - Diyarbakõr Büyükşehir Be-
lediye Başkanõ Osman Baydemir, sosyal beledi-
yecilik anlayõşõ çerçevesinde Diyarbakõr’da yaşa-
dõklarõ en büyük sorunun işsizlik olduğunu söyle-
di. Diyarbakõr’da çalõşabilir nüfusun yüzde 60’õnõn
düzenli bir işi bulunmadõğõnõ belirten Baydemir, nü-
fusun yüzde 49’unun 19 yaş ve altõndaki gençler-
den ve çocuklardan oluştuğunu kaydetti.
Baydemir, oluşturduklarõ sosyal politikalar kap-
samõnda 10 bin metrekaresi kapalõ olmak üzere 80
bin metrekarelik bir alan üzerine sosyal merkez kur-
duklarõnõ ve burada 29 konuda kadõnlar başta olmak
üzere, çocuklar, engelliler ve gençlere yönelik
kurslar düzenlediklerini böylece kalifiye ara eleman
sorununu hafifletmeye çalõştõklarõnõ anlattõ.
Dünyanõn dördüncü büyük otomotiv şirketi Ford Motor Company’nin kurucusu
Henry Ford’un torununun oğlu Bill Ford, “Koç ailesi ile aramõzda süren
köklü ilişkiler dördüncü ve sonraki kuşaklarda da devam edecek. Çok net
söyleyebilirim, bundan sonra da yatõrõmlar artacak ve Ford Otosan’õn
Ford Motor Company içindeki önemi artmaya devam edecek” dedi.
Ekonomi Servisi - İstanbul Ticaret Odasõ’nõn
(İTO) kayõtlarõna göre, İstanbul şirketlerinin kârlõ-
lõk oranõ, 2009 yõlõnda artõş gösterdi. İTO’dan ya-
põlan açõklamaya göre, İstanbullu şirketlerin 2009
ticari kazançlarõ üzerinden 2010’da Maliye Bakan-
lõğõ’na verdiği beyanlara göre hesaplanan munzam
aidat tahakkuku, 2008’e oranla yüzde 11.5 artarak,
62 milyon 376 bin 298 lira oldu.
Şirketlerin 2008 yõlõ kazançlarõ üzerinden ta-
hakkuk eden munzam aidatlarõ, 55 milyon 928 bin
888 lira seviyesinde gerçekleşirken, 2009 yõlõn-
da kâr ettiğinden dolayõ munzam aidat tahakku-
ku yapõlan üye kategorisine giren firma sayõsõ,
2010 yõlõnda 149 bin 363 oldu.
11 bini aşkõn prim borçlusu
işveren arasõnda 52 spor kulubü de
yer aldõ. Samsunspor 967 bin
lirayla spor kulüpleri arasõnda
birinci borçlu oldu.
CORENDON, DEVLERİ GETİRECEK
İki Türk ortağõn kurduğu Hollanda merkezli Corendon Group, Türkiye’de tu-
rizm sezonunu 12 aya yaymak için kollarõ sõvadõ. Tur operatörlüğü, havayolu,
emlak ve otel işletmeciliği alanõnda faaliyet gösteren Corendon, Hollanda ve
Belçika’dan Türkiye’ye giden her 4 turistten birini Türkiye’ye ge-
tiriyor. Corendon, 5 olan uçak sayõsõnõ geçen
hafta 7’ye çõkardõ.
Şirketin ortaklarõndan Atilay Uslu, kõş ay-
larõndaki sõkõntõyõ aşmak için ürün çeşitli-
liğine gittiklerini kaydetti. Bu amaçla Fini-
ke’de bisiklet, Antalya’da golf ve briç yarõş-
larõ yaptõklarõnõ ifade eden Uslu, “Golf için
5 bin kişiyi taşõdõk. Geçen yõl Avrupa’dan 44
futbol kulübü götürdük.
Bu yõl ocakta aralarõnda Ajax’õn olduğu
Avrupa’nõn en büyük 4 takõmõnõ Antal-
ya’ya getirerek dev bir turnuva dü-
zenleyeceğiz” dedi. Uslu’nun ver-
diği bilgiye göre geçen yõl 297
bin turist getiren şirket, bu yõl
sayõyõ 450 bine çõkaracak.
Geçen yõl 105 milyon Av-
ro’luk cirodaki bu yõlki
hedef de 170 milyon
Avro oldu.
Yıldıray
Karaer
Atilay
Uslu
İstanbul şirketleri 2009’u
kârla kapattı
Türkiye’de yatõrõma devam
Efsanevi Anadol’un doğumu İnönü’de ilk dizel motor
Otosan AŞ’nin temeli 1959’da İstanbul’da atõl-
dõ. 1960’da montaj hattõndan çõkan ilk ürün kõr-
mõzõ bir F600 kamyon oldu. Aynõ yõl Otosan’õn
ilk otomobili Ford Consul de montajdan indi. An-
cak Otosan’õn efsanevi markasõ Anadol oldu.
Adõnõ halkõn koyduğu ilk Anadol 1966’da sefe-
re çõktõ. 1984’e kadar 84 bin Anadol üretildi. İlk
Transit de burada üretildi.
1979’da İnönü Fabrikasõ’nõn temeli atõldõ. 83’te İnö-
nü’de Ford Cargo üretimi başladõ. Aynõ yõl Ford
Motor Company, Otosan AŞ’den yüzde 30 pay al-
dõ. Türkiye’nin ilk dizel motoru “ERK” burada üre-
tildi. 2003’te İnönü fabrikasõnda Türkiye’nin sõ-
fõrdan tasarlanmõş ilk motoru olan Ecotorq ağõr hiz-
met dizel motoru olarak üretildi. Bu motor V. Tek-
noloji Ödülü Jüri Özel Ödülü’nü aldõ.
Ford Taunus’tan ‘ticari’ye
Anadol’un yerini 12 Eylül 1985’ten itibaren bant-
tan çõkan ve “En İyi Yerli” unvanõnõ alan Ford Tau-
nus aldõ. Daha sonra Taunus da yerini 1993’te Es-
cort’a bõraktõ. 1999 sonuna kadar 59 bin 389 adet
araç üretildi. 3 Ekim 1997’de Ford ve Otosan his-
selerini eşitledi ve Ford Otosan ortaya çõktõ. Kocaeli
Fabrikasõ’nõn temeli 1998’de atõldõ. Nisan 2001’de
fabrikanõn ilk üretimi Transit Connect oldu.
Gebze Teknoloji Merkezi
Bugün Ford Otosan Kocaeli ve İnönü Fabri-
kalarõ 8 bin kişiye istihdam sağlõyor. Kocae-
li, Transit ve Transit Connect, İnönü de Car-
go kamyon, motor ve aktarma organlarõ olmak
üzere toplam 330 bin adet ticari araç ve 65 bin
adet motor üretim kapasitesine sahip. Ford
Otosan, otomotivin anavatanõ olan ABD’ye ilk
Türk aracõnõ gönderen kurum.
Bill Ford