19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 22 HAZİRAN 2010 SALI 16 KÜLTÜR [email protected] Y õllardõr birçok özel tiyat- ronun turne düzenleme- lerini yapmakta olan Ay- sa Organizasyon, 2002’den bu ya- na tiyatro yapõmlarõna da imza atõ- yor. İlk kez Yücel Erten’in uyarlayõp yönettiği ‘Kadınlar Devleti’ oyu- nunu sahneye çõkaran Aysa Pro- düksiyon Tiyatrosu, bugüne dek on beş dolayõndaki çalõşmaya yapõm- cõ ya da yapõm ortağõ olarak imza attõ. Bu yapõmlardan ‘Nathalie’, Zuhal Olcay’a 2006 Afife Tiyat- ro Ödülleri en iyi kadõn oyuncu, Tilbe Saran’a 2006 Sadri Alõşõk Tiyatro Ödülleri en iyi kadõn oyun- cu, ‘Kocasını Pişiren Kadın’, Er- dem Akakçe’ye 2006 Afife Tiyatro Ödülleri komedi dalõnda en başa- rõlõ erkek oyuncu, S. Devrim Ya- kut’a 2006 Sadri Alõşõk Tiyatro Ödülleri komedi dalõnda en başa- rõlõ kadõn oyuncu, başrolleri Tilbe Saran ve Selçuk Yöntem’in pay- laştõğõ ‘Koca Bir Aşk Çığlığı’ Be- kir Aksoy’a 2007 Afife Tiyatro Ödülleri komedi dalõnda en iyi yardõmcõ erkek oyuncu, Tiyatro Stüdyosu’nun 20. yõl oyunu olan Zuhal Olcay’lõ ‘Şölen’ ise bu yõl ‘en iyi yapımın yönetmeni’ olarak Ahmet Levendoğlu’na Sadri Alõ- şõk Tiyatro Ödülü kazandõrdõ. 2007-2008 döneminde Murat İpek’in yazõp yönettiği ve Günay Karacaoğlu’nun sunduğu tek ki- şilik ‘Basit Bir Ev Kazası’ da bir Aysa Prodüksiyon Tiyatrosu yapõ- mõydõ. Günay Karacaoğlu, 2009 Muhsin Ertuğrul, 2009 Sadri Alõ- şõk ve 2009 Afife Tiyatro Ödülle- ri’nin jürilerince ‘komedi dalında en iyi kadın oyuncu’ olarak de- ğerlendirildiği ‘Songül’ rolüyle üç dönemdir seyirci karşõsõnda. ‘KOMİK KIZ’ Karacaoğlu’nu sahnede ilk kez 1990’larõn başõnda, Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde öğrenci olduğu dönemde izlemiştim. DT’nin An- kara’da düzenlemiş olduğu ‘tiyat- ro okulları şenliği’ndeki kalabalõk kadrolu oyunlardan birinde oyna- maktaydõ. Sunduğu ‘komik kız’ kompozisyonuyla öne çõkmõş, ge- leceğin kadõn komedyenleri ara- sõnda başa koşacağõnõn muştusunu vermişti. Aradan geçen yõllar için- de onu TV’de ve sinemada izle- mekle birlikte, tiyatroculuğunun izini süremedim. ‘Basit Bir Ev Ka- zası’nõ seyretmek fõrsatõnõ ise bir- kaç ay önce bulabildim. Bu oyun Karacaoğlu’nu ‘tiyat- ro’da özel bir noktaya taşõyor. Ön- celikle, seyircinin dikkatini iki sa- at boyunca sahneye yoğunlaştõr- masõnõ ‘tek başına’ sağlayabi- lecek bir ‘oyuncu kişi’ oluşu dik- kat çekiyor. (Bu özellik -televiz- yondaki rollerinden bildiğimiz- ‘duygusal komik kadın’ klişele- rini ustaca kullanmasõna değil, ti- yatro seyircisi ile ‘tek başına’ yüzleşmenin doğru yolunu, doğru biçimde ‘hissetmiş’ olmasõna bağ- lõ.) Sonuç olarak da, oyunun içer- diği, ‘kocasından yeterince ilgi görmeksizin, sıradan bir yaşam süren, sıradan bir kadının gülü- nesi-acınası öyküsü’ olarak özet- lenebilecek dramatik malzemeye göre, gerektiğinden daha uzun olan oyunu, uzayõp gittiğinin bilincine pek de varmadan izliyorsunuz. ÖRNEK OYUNCULUK Karacaoğlu’nun ikinci özelliği, beden ve ses kullanõmõ açõsõndan kendisini son derece ‘formda’ tu- tabilmiş olmasõ. Oyun boyunca hiç durmaksõzõn süren yorucu bir hareket dizgesi içinde, soluğunu yi- tirmeden, sözünü unutmadan, ton- lama yanlõşõ yapmadan, kan ter içinde kalmadan, sahnedeki tartõmõ bozmadan, su gibi akõp giden oyun- culuk çizgisi, öncelikle ‘tiyatro sa- natı’nõ ve ‘sahne-oyuncu- seyirci ilişkisi’ni doğru biçimde kavradõğõnõ ve ‘oyuncu kimliği’ni bu kavrayõş doğrultusunda biçim- lendirdiğini gösteriyor. Karacaoğlu’nu ayrõca, sanatçõsõ- na birçok ödül getirmiş, çok tutmuş bir oyunun üçüncü yõlõnda bile şõ- marmadan, dahasõ, ‘popüler dizi ünlüsü’ konumuna yaslanmaksõzõn, sahne disiplininden ve seyirci kar- şõsõndaki alçakgönüllü duruşun- dan sapmaksõzõn sürdürdüğü ‘ör- nek’ oyunculuk için kutlamak ge- rekli. Kutlanacaklar arasõnda, oyununu yazarken gözünde ‘Günay’õ can- landõrdõğõnõ söyleyen, aynõ za- manda oyunun yönetmeni Murat İpek de var, İpek-Karacaoğlu iki- lisinin içtenlikli/duyarlõ çalõşmasõ- na olanak tanõyan Aysa Prodüksi- yon Tiyatrosu da… ‘Basit Bir Ev Kazası’nõ henüz izlemediyseniz, tetikte olun. Bir gün, beklemediğiniz bir anda ve yerde karşõnõza çõkabilir. Kaçõr- mayõn… Aysa Prodüksiyon Tiyatrosu’ndan tek kişilik bir oyun: Basit Bir Ev Kazasõ Sõradanbirkadõnõnöyküsü Günay Karacaoğlu, kocasõndan yeterince ilgi görmeyen sõradan bir kadõnõn gülünesi-acõnasõ öyküsü olarak özetlenebilecek oyunda Songül rolüyle üç dönemdir seyirci karşõsõnda. KARŞILAŞMALAR İNCİ ARAL Sofiya Tolstoy L.N.Tolstoy’un ölümünün yüzüncü yılında, Rusya’da eserlerinin yeniden basımı ya da anma törenleri yapılmıyormuş. Rus yayıncılar yazarın artık ilgi görmediğini, genç kuşağın daha çok “çöp” okuduğunu söylemişler. Oysa doksanların başında “Anna Karenina” ABD’de dünyanın en güzel romanlarından biri ilan edilmişti ve çok satan listelerindeydi. Geçen yılın sonlarında Sofiya Tolstoy’un günlüklerinin İngilizceye çevrilerek ABD’de yayımlandığı haberi geldi. 1987’deki ilk baskısından farklı olarak kitap bu kez metin üzerine açıklayıcı notlar ve ayrıntılı biyografik eklerle 1200 sayfalık bir hacme ulaşmış. 1985’te Düşün Yayınevi erken davranmış, eseri Muzaffer Kuşuloğlu’nun çevirisiyle 717 sayfalık bir cilt halinde basmıştı. Ben, bu ateşli günlük yazıcısının Tolstoy’la evlendiği 1862’den yazarın öldüğü 1910’a kadar aralıksız kaleme aldığı kırk sekiz yıllık dökümü ilgiyle okumuştum. Sofiya, soylu bir ailenin iyi eğitim görmüş kızıydı. Birkaç dil biliyor, piyano çalıyor, şiir yazıyordu. Kont Tolstoy’la evlenip onun topraklarına gelin geldiğinde on sekiz yaşındaydı. Eline verilen bir deste anahtarı beline taktı ve malikânenin yöneticisi, kocasının sırdaşı, sekreteri, halkla ilişkiler sorumlusu oldu. Dahası, ona yedisi ölen on üç çocuk doğurdu. Kolay mutlu olacak biri değildi. Huzursuzluğu sürekli bir kendini aşma arzusundan doğuyordu. “Neşe ve mutlulukta bile hüzün buluyorum” diyordu. Çalışkanlığını, kıskançlık ve isteri nöbetlerini, şefkat arayışıyla ailenin kırsal bölgedeki gündelik yaşamını bıkmadan yazdı. Çiftin tuhaf bir alışkanlıkları vardı. Birbirlerinin güncesini okumak! Oysa bu kırgınlıklara, tartışmalara yol açtığı gibi uçlarda duyguların biçimlediği ilişkilerini kolaylaştırmıyordu. “Zayıf omuzları, büyük bir adamın eşi olmanın getirdiği yükü taşımaya yetmediği için” acı çektiğini söyleyen, varlığını kocasının deha ve yaratıcılığına adamış Sofiya’nın düş kırıklıklarıyla beslenen sevme inadı, onun gönülsüz intihar girişimlerine de yol açtı. “Evliliğimizle Kreutzer Sonatı arasında nasıl ve niçin benzerlik buldular bilemiyorum. Ama Çar’dan L’nin kardeşine kadar herkes bana acıdı. Ben bu öykünün beni hedef aldığını, yaraladığını, herkesin gözünde alçalttığını ve sevgimizden kalanı da yok ettiğini hissediyorum” diyordu. Oysa kitabın provalarını özenle kendisi düzeltmişti. ‘Savaş ve Barış’ı tam yedi kez düzeltip kopyalamıştı. Sofiya olmasa Tolstoy’un o büyük eserleri yazamayacağını söyleyenler bile olmuş. Esin perisi ideal bir eş, ya da iradeyle donanmış duygusal ama karmaşık bir kadın olarak görülmüş. Bazen kurban sayılmış bazen de kocasını boğan anlayışsız bir cadı olmakla suçlanmış. Belki de bu yargılar son yıllarında kocasının çevresini saran kişilere karşı verdiği edebi vasiliğini koruma savaşımıyla ilgilidir. Jay Parini’nin, filme de çekilen ve Tolstoy’un 82 yaşında evden kaçışıyla bir tren istasyonunda son bulan yaşamını anlatan vasat bulduğum romanı geçen yıl yayımlanmıştı. Sofiya günlüğünün son satırlarında bu ölümü şöyle aktarıyor: “Trenle Astapova’ya gittik. Beni görmek istemediği için L.N’nin yanına sokmadılar. Zorla tuttular, kapıyı yüzüme kapadılar. Yüreğimi parçaladılar…” S. Tolstoy’un güncesi cömert, akıllı, zor bir kadınla güçlü bir yazarın olağanüstü verimli ama imkânsız ilişkisini yansıtıyor. Tolstoy’u, yazma süreçleri ve bilinmeyen yönleriyle tanıtıyor ve onun insani çelişkilerinin büyüklüğünü azaltmadığını gösteriyor. Bulursanız okumanızı ya da genişletilmiş çeviriyi beklemenizi öneririm. [email protected] BasitBirEvKazası Hülya Tuğlu hayatını kaybetti Kültür Servisi - Sinema oyuncusu Hülya Tuğlu (64) geçen cuma günü yaşamõnõ yitirdi. Pek çok yan rolün yanõ sõra, Türk sinema tarihinin başyapõtlarõ arasõnda yer alan Selvi Boylum Al Yazmalõm filmindeki umutsuz âşõk rolüyle tanõnan Tuğlu, Küçük Sevgilim, Sinderella Külkedisi, Evcilik Oyunu, Ekmekçi Kadõn gibi filmlerde de rol aldõ. Son yõllarda Kaybolan Yõllar, Melekler Adasõ gibi TV dizilerinde oynayan Tuğlu’nun cenazesi Feriköy Mezarlõğõ’na defnedildi. ‘Cazcı Kardeşler’ kutsandı Kültür Servisi - Vatikan’õn resmi gazetesi “L’Osservatore Romano”, “Cazcõ Kardeşler” (The Blues Brothers) filminin Katolik Klasikleri arasõna alõnarak kutsandõğõnõ yazdõ. Gazetede, başrollerini John Belushi ve Dan Aykroyd’un paylaştõğõ 1980 tarihli filmin bir komedi filmi olmasõna rağmen sağlam dini göndermeleri olduğu ve tüm Katolikler tarafõndan seyredilmesi gerektiği belirtildi. Vatikan’õn kutsadõğõ diğer filmler arasõnda “Tutku - Hz. İsa’nõn Çilesi” (The Passion of the Christ), “On Emir” (The Ten Commandments), “Joan of Arc” yer alõyor. Bill Dixon yaşamını yitirdi Kültür servisi - Yenilikçi cazõn öncülerinden trompetçi Bill Dixon hayatõnõ kaybetti. Rock müziğin popüler kültür tarafõndan sindirildiği ve caz klüplerinin ayakta kalmak için büyük çaba gösterdiği 1960’larõn başõnda kendine has tarzõyla ve doğaçlamaya verdiği önemle bilinen sanatçõ, 1968 ile 1995 yõllarõ arasõnda Bennington College’de müzik profesörlüğü de yapmõştõ. Yenilikçi cazõn takipçilerinden Archie Shepp, Cecil Taylor ve William Parker gibi sanatçõlarla da çalõşan Dixon, iki yõl süren rahatsõzlõğõnõn sonucunda 84 yaşõnda hayata gözlerini yumdu. Kültür Servisi - Geçen yõlki ani ölümüyle dünya çapõndaki milyonlarca hayranõnõ ya- sa boğan pop müzik şarkõcõsõ Michael Jack- son’õn en sevilen şarkõsõ 1983 yõlõnda Pa- ul McCartney ile birlikte kaydettiği “Say, Say, Say” seçildi. Müzik dergisi Billboard’un yaptõğõ an- kete göre, “Say, Say, Say”i 1982 tarihli “Thriller” albümünden “Billie Jean”, Jackson 5’lisinin “I’ll Be There” adlõ şar- kõsõ, yine “Thriller” albümünden “Beat It” ve 1979 tarihli “Rock With You” takip edi- yor. Ayrõca, Jackson’õn ölümünün birin- ci yõldönümü için 24 Haziran’da Lon- dra’daki West End Tiyatrosu’nda bir an- ma töreni düzenlenecek. Jackson hayranlarõnõn favorisi ‘Say, Say, Say’ ACI KAYBIMIZ Demokrasi ve özgürlük savaşçımız, aydınlanmacı insan İLHAN SELÇUK’u kaybetmenin acısını yaşıyoruz. Üzülmüyoruz. Çünkü nedenlerini biliyoruz! Mücadelemiz sürüyor. Sen rahat uyu İlhan Abi. Başımız sağ olsun. TÜRKİYE EMEKLİ ÖĞRETMENLER DERNEĞİ GENEL MERKEZİ VE ŞUBELERİ ADINA GENEL BAŞKAN ERDOĞAN KADİR KARADENİZ Aydınlanma Bilgesi’nin Pencere’si sürekli aydınlatmaya devam edecek. Ulusumuzun başı sağ olsun. Op. Dr. Altınok ÖZ Kartal Belediye Başkanı ACI KAYBIMIZ Cemiyetimiz Üyesi, Basõn Şeref Kartõ, 1994 Basõn Özgürlüğü Ödülü ve 2003 Burhan Felek Basõn Hizmet Ödülü sahibi, Değerli Ustamõz İLHAN SELÇUK 21 Haziran 2010 Pazartesi günü vefat etmiştir. Kaybõ topluluğumuzda üzüntü yaratan Selçuk için 23 Haziran Çarşamba günü saat 12.00’de Lütfi Kõrdar Kongre Merkezi’nde, daha sonra Cumhuriyet Gazetesi’nde tören düzenlenecek. İlhan Selçuk’un cenazesi 24 Haziran Perşembe günü öğle vakti Nevşehir Hacõbektaş’ta ağabeyi Turhan Selçuk’un yanõnda toprağa verilecektir. İlhan Selçuk’u sevgi ve saygõyla anarken, ailesine, basõn topluluğuna ve tüm kamuoyuna başsağlõğõ dileriz. TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle