22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
K orutürk, beni ‘Aman İhsan Bey bu olacak iş mi?’ diye cevaplar, ‘Ben bunu bir defa denedim. Sonra bu iki lider kapõdan çõkarken ‘havanda su dövdük’ şeklinde beyanat ve- rirlerse, bu düşünce sahiple- rinin uzlaşmaları mümkün mü?” derdi. “Kader geldi çattı, eğreti olarak bile olsa şimdi ben aynı makamda oturuyorum. Kendi kendime ‘Hadi bakalõm, başkalarõna verdiğin öğütleri şimdi kendin yap’ diyorum. Başkalarõna verdiği öğüdü yerine getirdi Çağlayangil. İki lideri bir akşam yeme- ğinde Çankaya’da bir araya getirdi. Saatlerce konuştular. Çağlayangil, bu görüşmeleri sonuç alõnõncaya kadar devam ettireceğini söylüyordu. Dolar 70 TL (Çağlayangil: “Mek- tubu yazan da alan da memnun. Oku- yanlar telaşta:”) Siyasal sorunlar gün- demden düşmüyor. Terör ve anarşi hõz kesmiyor. Öte yandan halk ya- şam sõkõntõsõ, çaresizlik içinde. Hükümet yeni önlemler pe- şinde. Uyarõ mektubu unutulmuştu. Cumhurbaşkanõ Vekili Çağ- layangil konuyu içeren bir ko- nuşmamõzda uyarõ olayõnõ an- lamlõ ve gerçekçi bir ifadeyle şöyle özetledi: “Mektubu yazan da alan da memnun… Okuyanlar telaş- ta…” Ülkenin içinde bulunduğu koşullar böyle iken... 4 Ocak akşamõ radyolar birden yeni ekonomik istikrar programõnõ açõkladõ. Flaş haber: Dolar 70 TL. Bu cümle pek çok şeyi açõk- lõyordu. Başbakan 24 Ocak’tan önce ekonomik durumu masaya ya- tõrmõş; Devlet Planlama Teşki- latõ’nõn başõna getirdiği Turgut Özal, kimi maliye ve ekonomi uzmanlarõ ile uzun süren top- lantõlar yapmõştõ. Tartõşõlan önlemleri Özal ha- zõrlamõş, müzakereye ve onaya açmõştõ. Bir süredir ekonomiyle ilgi- li önlemler almayõ düşünen Demirel, bu işi kimin yapabi- leceğini araştõrõrken o sõrada Maliye’de Hazine Genel Mü- dürü olan Adnan Başer Ka- faoğlu; Turgut Özal’õ salõk vermiş. Demirel de bu öne- riye uyarak Turgut Özal’õ Devlet Planlama Teşkila- tõ’nõn başõna getirmişti. Serbest piyasa ekonomi- siyle ilgili önlemleri kimin uygulayacağõ tartõşmaya açõ- lõnca Demirel, 24 Ocak karar- larõnõn “müellifi” Özal’õ işaret etmiş. Lakin Özal uygulamanõn başarõlõ olabilmesi için Planla- ma Teşkilatõ’na ek olarak Baş- bakanlõk Müsteşarlõğõ’na geti- rilmesini de koşul olarak öne sürmüştü. Bu istek kabul gördü. Bu arada 24 Ocak kararlarõ- nõn Genelkurmay karargâhõnda askerlere anlatõlmasõ isteği gel- miş; Demirel duraksamadan bu görevi Özal’a vermişti. Fakat 12 Eylül’den sonra as- kerler 24 Ocak kararlarõnõn uy- gulanmasõna devam edilme- sinde karar kõldõ. Turgut Özal’õ kurulan Bülent Ulusu hükü- metinde ekonomiyle ilgili ba- kanlõğa getirmek istediler. Özal, 12 Eylül’ün ilk günle- ri gelen bu öneriye yanõt ver- meden önce Demirel’e danõş- mõş, eski başbakanõn oluru üze- rine 12 Eylül hükümetinde gö- rev almõştõ. Yõllar sonra Demirel, “Biz müsteşarımızı askerlere 24 Ocak’ı anlatsın diye gönder- dik. Meğer o, her şeyi kendi yaptığını askerlere söyleyerek bizi arkadan vurmuş” diye- cekti! Daha sonraki süreçte Özal ile Demirel arasõnda çetin siyasal savaşõmlar izlenecek... Kader iş- te: Özal’õn ölümüyle Çanka- ya’da halef selef olacaklardõ. CMYB C M Y B 22 HAZİRAN 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 HAYAL ve GERÇEK KÜRŞAT BAŞAR PKK Hükümete Karşı! Açılım toplantılarından birinde Kürt sorunu, terör sorunu konuşulurken katılımcılardan bir kısmı kültürel haklardan, etnik bastırılmışlıktan, çekilen sıkıntılardan söz etti. Bir katılımcı, “terörün durması için önce askerin silah bırakması gerektiğini” söyledi. Başbakan bu söz karşısında oldukça şaşırdı. Hatta, “Biliyorsunuz ordunun aksesuvarı silahıdır, ordular silah bırakmaz, o zaman ordu olmaz...” şeklinde bir cevap verdi. Ben de doğrusu bu cevaba şaşırdım. Çünkü demek ki Başbakan, bu talebi daha önce duymamış ya da terör örgütünün yayınlarında okumamıştı. Kültürel hakların verilmesiyle, televizyon kanalı açmakla, okul, kurs gibi şeylerle terörün duracağına inanmak herhalde saflıktan başka bir şey olmaz. Yok eğer buna inanmayıp yalnızca, etrafa karşı, “bakın biz elimizden gelen iyi niyeti gösteriyoruz, onlar yine yanaşmıyor” türünden bir politikaysa bunun da pek akıllıca olduğunu söyleyemem. Çünkü madem açılım ve siyasi temsil istiyorsunuz, neden barajı indirmiyorsunuz sorusuna verecek bir cevabınız yok. Biliyorsunuz aynı şeyi Kıbrıs konusunda da yaptık. İlk adımı biz atalım diyerek Annan planını kabul ettik; Rumlar reddetti, ama yine çözüm istemeyen taraf biz olduk. Demek ki işler böyle basit bir mantıkla yürümüyor. Bu ülkenin, anayasa değişikliğinden de, uluslararası arabulucuk rolünden de, darbe tehlikesinden de, yüksek yargının yeniden yapılandırılmasından da önemli, öncelikli ve canalıcı sorunu terör olduğuna göre, hâlâ bu konuda doğru dürüst kalıcı bir politika belirlenememiş olması hayret verici değil mi? Hükümetin üst düzey isimlerinden biri, son olayın ardından, “Genelkurmay’ın bu konuda bir açıklama yapması gerekir” diyor. Bu ülkenin Genelkurmay’ı başka bir yerde mi? En önemli konuda hükümete gereken açıklamaları yapmıyor mu? Yapıyor da onları mı inandıramıyor? Terör örgütünün arkasında başka devletler var demek, İskenderun saldırısının ardından çıkıp bu işle İsrail’i ilişkilendirmek nasıl bir politika? Çünkü eğer bu örgütün arkasında bir devlet varsa o zaman o devletle ilgili ne yapmayı düşündüğünüzü sormazlar mı? Hükümet anlaşılan ordunun bu konudaki görüşlerini beğenmiyor, terör örgütünün başını alıp getiren komutan hapisten yeni çıktı, tekrar girip girmeyeceği belli değil. Bu iş uluslararası dengelerle yürüyor, ama hükümet tecrübeli dışişleri kadrolarını da monşer olarak fırçalıyor. Gazetecilerden, aydınlardan farklı görüş belirtenleri de istemiyor. Peki, bu terör politikasını, terör örgütü ve siyasi bağlantılarıyla mı yürütüyor? O da değil. Türkiye’nin en önemli, en öncelikli sorunu her şehit cenazesiyle yeniden her yeri allak bullak ediyor, ama bu konudaki devlet politikası nedir, anlayamıyoruz. Anlayabildiğimiz, hükümetin, terör eylemlerini bile “kendilerine karşı” bir komplo olarak gördüğü... Tartõşõlan önlemleri Özal hazõrlamõştõ. Yõllar sonra Demirel, ‘Biz müsteşarõmõzõ askerlere 24 Ocak’õ anlatsõn diye gönderdik. Meğer o, her şeyi kendi yaptõğõnõ askerlere söyleyerek bizi arkadan vurmuş’diyecekti! ..ve 24 Ocak kararları Ö zal’lõ yõllar Türki- ye’ye çok şeyler ka- zandõrdõğõ gibi yapõ- lan objektif değerlendirme- ler bu yõllarõn ülkemize çok şeyler kaybettirdiğini ortaya koyuyor. (Prof. Coşkun Can Aktan) Özal döneminde liberal- leşme yönünde Türkiye kötü bir denetim yaşadõ. Serbest piyasa ekonomisi ile bağ- daşmayacak uygulamalar yapõldõ. Siyasal yozlaşmalar yaygõnlaştõ. Yeni devlet yapõ- mõ zenginler türedi. Siyasal iktidar ve iş dünyasõ arasõn- daki ilişkiler dejenere oldu. Özal’õn ailesine ve çevresine “hanedan” yakõştõrmalarõ yapõldõ. Özal’õn kendisinin ve ailesinin serveti kamuoyunda her za- man tartõşma konusu oldu. Devletin eko- nomik faaliyetlerinin azaltõlmasõ yönün- de bir başarõ elde edilemedi. Özal döneminde devlet küçüleceğine büyüdü. Özelleştirme reformu yapõlama- dõ. Türkiye eğitim ve bilim alanõnda deje- nerasyon ve deformasyon yaşadõ. Sağlõk ve sosyal güvenlik reformu gerçekleştiri- lemedi. Dar gelirli vergi yükü altõnda ezildi. Hayali ihracat ve hayali yatõrõm skandallarõ ortaya çõktõ. Devlet yöneti- minde şeffaflõk sağlanamadõ. Enflasyon canavarõna dur denilemedi. Türkiye kro- nik enflasyon yaşamaya başladõ. Türki- ye’de tarõm ve hayvancõlõğa darbe vurul- du. Köylü ve çiftçi fakirleşti. Gelir dağõ- lõmõ daha da bozuldu. Ademi merkeziyetçilik savunuldu. Özal liberal demokrasiyi savunmakla birlikte, gücü seven ve gücü kendinde toplamak isteyen bir lider imajõnõ her za- man korudu. Özal ile ilgili olarak Tek Adam yakõş- tõrmalarõ sõkça yapõldõ. Sayõlarõ 100’ü aşan bütçe dõşõ fonlar oluşturuldu. Fonlardan keyfi harcamalar yapõldõğõ uzun yõllar basõn ve kamuoyun- da tartõşõldõ. Hukuk reformu gerçekleşti- rilmedi. 1980 yõlõnõn şubat ayõnõn 16. günü Ge- nelkurmay Başkanõ Evren; “Bekliyor ve gelişmeleri izliyoruz” diyordu. O günlerden sonra başkentte hemen her çevre artõk darbe bekliyordu. S Ü R E C E K Hükümet savunuyordu H ükümet, 24 Ocak ka- rarlarõnõ şöyle savunu- yordu: “Önlemler alınmadığı takdir- de ekonomik durumun süratle bugünden kötüye gideceği mu- hakkaktır. Enflasyon artışı 1979’un son aylarındaki tem- poyla devam etse bile 1980 yı- lında muhakkak yüzde 120’yi aşacaktır. Enflasyon artışı ücretle çalışan büyük grubu dayanıl- maz sıkıntılara sokacaktır. Ka- raborsa, kaçakçılık genişleye- cek, haksız kazanç sağlayanlar artacaktır. Gelir dağılımı fev- kalade bozulacaktır. Yatırımlar iyice azalacak, işsizlik dayanılmaz boyutlara varacaktır. Orta gelir grubu ortadan kalkacaktır. Bu suretle gelişen ekonomik anarşi, yurtiçindeki anarşi ve terörü sü- ratle arttıracaktır. Neticede rejim ve devlet çok daha büyük sıkın- tılarla karşı karşıya kalacaktır.” Siyasal açıdan da eleştiriliyordu Oysa önlemleri savunan bu ifa- deler yarõnlarõ değil, Türkiye’nin yõllardõr içinde bulunduğu ekono- mik durumu özetliyordu. 24 Ocak kararlarõ ekonomik açõ- dan değil, siyasal açõdan da eleşti- riliyordu. Ecevit’in ekonomik kararlarõ re- jimsel sorunla bağdaştõrmasõ kimi sorular akla getiriyordu. 24 Ocak kararlarõnõn Güney Amerika modeli bir rejimle yürü- yebileceğini söylüyordu. CHP lideri “Yumuşak muha- lefet yapmaya 2.5 aydır azami ça- na gösteren CHP bile artık su- samaz, zamanında biz uyarı görevimizi yapmazsak tarih önünde kendimiz sorumlu olu- ruz” diyordu. CHP’ye göre 24 Ocak kararlarõ askerlerle uzlaşõlarak uygulamaya alõnan kararlardõr ve bu nedenle ka- rarlarõn ancak Güney Amerika mo- deli bir rejimle uygulanabileceği- ni inanõyordu. Sürekli “devletin yönetim biçi- minin değişeceğini, Şili, Brezilya örneği uygulamaların geleceğini ‘söylüyor’; sokaklar bozkurtlara, ekonomi kurtlara bırakılıyor” diyordu. Azınlık hükümeti kaldıramaz CHP Genel Sekreteri rahmetli Mustafa Üstündağ aradõ: “Bu kararlar bir azınlık hükümetinin kaldıracağı cinsten değil. Kon- ya’dan telefon ettiler, bu yıl buğ- day ekmeyeceğiz diyorlar” dedi. Söylentiden geçilmiyordu. Şubat ayõnda Ecevit’in bir kaygõsõ kulis- lere yansõdõ. Hasan Cemal (O zamanlar Cumhuriyet’te idi.) Ecevit ile gö- rüşmüş, CHP liderinin söyledikle- rini bana özetledi: “Ecevit bu kararlarla kredile- rin gelmesinden, önlemlerin ba- şarıya ulaşmasından endişeli”. Yanõ sõra “kimi beklentiler de var”dõ. Oktay Ekşi yazõlarõnda “bardağı taşıracak damladan” söz ediyordu. Demirel’in en büyük kumarı Reuter Ajansõ yorumunda “De- mirel’in yaşamının en büyük kumarını oynadığını” belirti- yordu. Serbest ekonomi toplumda, si- yasette yeni ve değişik tartõşmala- ra yol açmõştõ. Yeni hükümet arayõşlarõ sahne- de. CHP lideri Ecevit’in “Başta Si- lahlı Kuvvetler olmak üzere, top- lumun tutacak dal aradığını, Türk halkının büyük çoğunlu- ğunun düşerken süngüye tutun- mak istemediğini, bunun için CHP’nin 1,5-2 ay içinde hazır- lanması gerektiğini” söylediği “CHP’den Haberler” dergisinde açõklanõyordu. ÖZAL’LA İLGİLİ T urgut Özal’õn 24 Ocak kararlarõnda teknisyen olarak imzasõ vardõ. Siyasal sorumluluk hükümete aitti. Şayet Demirel, ekonomik istikrar paketinin her açõdan sorumluluğu üstlenmezse ve bu istikrar paketini hükümet kara- rõna dönüştürmezse Özal’õn ba- şarõsõ diye sürekli öne sürülen görüş ne ölçüde değerli olabi- lirdi? Özal,12 Eylül’den sonra kur- duğu Anavatan Partisi ile tek başõna iktidara geldikten sonra 24 Ocak kararlarõnõ hõzla ve kararlõ biçimde uygulamaya koyuldu. Kimi başarõlõ sonuçlar alõnõnca Türki- ye’yi ekonomik ve mali açõdan kurtara- nõn olduğu propagandasõna Özal da ka- tõldõ. Süleyman Demirel arasõnda bu konuda tartõşmalõ günler yaşandõ. Demirel, şayet hükümet sorumluluğu üstlenmese 24 Ocak kararlarõ yaşama geçebilir miydi diye soruyor. Oysa Özal olayõn bu tarafõna girmeden 24 Ocak ka- rarlarõnõ baştan sonra yazan ve uygula- yan kişi olarak kendisini gösteriyordu. Hâlâ tartõşõlan konu 24 Ocak kararla- rõnõn artõlarõ ile eksilerine gelince: Ekonomistlere (Örneğin Prof. Coşkun Can Aktan’õn Yeni Türkiye dergisinde 1999’da yayõmlanan makalesine göre...) Özal döneminde Türkiye ekonomisi hõzla büyüdü. Türkiye 1980’li yõllarda dünya ekonomisinde hõzla büyüyen ülkeler ara- sõnda yer aldõ. Devletin mal ve hizmet pi- yasalarõna yaptõğõ müdahaleler geniş öl- çüde kaldõrõldõ. Türk Lirasõ’nõ devalüe ettikten sonra kontrollü dalgalanmaya bõraktõ ve ardõn- dan konvertibiliteye geçişi sağladõ. Dö- viz işlemlerinde serbestlik sağladõ. KİT’lerin özelleştirilmesi konusunda ha- zõrlõk çalõşmalarõ başlattõ. Sermaye piya- sasõnõn oluşmasõna önem verdi. Bu amaçla İstanbul Menkul Kõymet Borsa- sõ’nõn kurulmasõna öncülük etti. Türk Pa- rasõnõn Kõymetini Koruma Kanunu ve il- gili mevzuat ile kambiyo sisteminde deği- şiklikler yaptõ. A R T I L A R E K S İ L E R MURAT KIŞLALI ANKARA - Şahõs ve kamu taşõnmazlarõnõn “Kentsel Dönüşüm Projeleri” adõ altõnda, belediyelere devredil- mesine yol açacak dü- zenlemeleri tetiklemek- le suçlanan, çok sayõda milletvekilinin yer aldõ- ğõ Çiftlik Evleri Koo- peratifi’nin Başkanõ CHP’li Ensar Öğüt, “Kooperatif önceden kentsel dönüşüm alanı içindeydi. Plan yargı- da iptal edilip biz bu işin kanunsuz olduğu- nu görünce ve gazete- ciler bizim üstümüze gelince ‘Bizim için fark etmez, mevzi imar pla- nõ içine sokmak için başvuralõm’ dedik. Baş- vurumuz 14 Mayıs 2010’da Büyükşe- hir’de kabul edildi” diye konuştu. Bu ne- denle yapõlan değişik- liklerden “yararlan- madıklarını” ileri süren Öğüt, 450 villalõk koo- peratif ile ilgili yapõlanõ “Otel köşelerinde ka- lan milletvekillerinin kendi paralarıyla al- dığı kooperatife yo- ğunluğu iki kat olan bir imar çıkartılmış- tır” olarak açõkladõ. AKP İstanbul Millet- vekili ve eski Beyoğlu Belediye Başkanõ Nus- ret Bayraktar’õn kendi üyeleri olmadõğõnõ ve bu kişilerle birlikte An- kara Anakent Belediye Başkanõ Melih Gök- çek’in ofisinde bir tek- lif hazõrlamadõklarõnõ söyleyen Öğüt, Bay- raktar’õn daha sonra CHP ve MHP’li millet- vekilleri tarafõndan ke- limesi kelimesine aynõ olarak Meclis Başkan- lõğõ’na sunulan ve “Kentsel Dönüşüm” ile ilgili değişikliklere yol açan üç yasa teklifi ile ilgili olarak “Benim bilgimin dışındadır, gruplar benim bilgi- min dışında birlikte anlaşmış ortak teklif yazmışlardır. Benim bilgim yok tekliften” dedi. Öğüt, “Son çıkan ve genişletilmiş hale geti- rilen kanun teklifini CHP olarak kesinlikle kabul etmedik. Mu- halefet yaptık. Anaya- sa Mahkemesi’ne gö- türeceğiz. Bu teklif bü- yükşehire büyük yet- kiler veren alt beledi- yeleri sıkıntıya sokan tekliftir. Biz bunu CHP olarak tasvip et- medik” derken, bu tek- lifler nedeniyle Gök- çek’in uzun süredir yap- mak istediği “kentsel dönüşüm düzenleme- lerini” gerçekleştirdi- ğinin hatõrlatõlmasõ üze- rine “O ayrı bir konu. Bu teklifin Gökçek’in işine yarayıp yarama- dığını bilmem” diye yanõt verdi. Öğüt: Amaç otel köşelerinde kalan milletvekillerine konut yapmak Kooperatif imarı almış
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle