Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
8 MAYIS 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
İstanbul Haber Servisi - 1. Ordu
Komutanlõğõ’nda 2003 yõlõnõn mart
ayõnda yapõlan seminerde hazõrlandõ-
ğõ iddia olunan Balyoz Güvenlik Ha-
rekât Planõ’na ilişkin ayrõ bir soruş-
turma yürüten askeri savcõlõk tarafõn-
dan iki ayrõ bilirkişiye hazõrlatõlan
raporun ikincisinde de çarpõcõ tespit-
ler yapõldõ. Bilgisayarlarda 1998 yõlõ-
na kadar geri gidilerek yapõlan ince-
lemede söz konusu seminer faaliyet-
leriyle ilgili bilgilere ulaşõlamadõğõna
dikkat çekildi. Balyoz Planõ’nõn
2003 yõlõnda hazõrlandõğõna ve son-
radan ekleme yapõlmadõğõna dair ra-
por veren TÜBİTAK’õn çelişkilerine
de vurgu yapõlan askeri bilirkişi ra-
porunda, kurumun incelediği CD’le-
rin orijinal olup olmadõğõna ilişkin
bilgi bulunmadõğõnõn altõ çizildi.
Muhabere Yarbay Birol Çelik ta-
rafõndan hazõrlanan 4 sayfalõk diğer
bilirkişi raporunda, talimat üzerine
tüm karargâhta, depolarda, çalõşma
yerlerinde 2003 yõlõ Mart ayõ ve ön-
cesinde seminer faaliyetleri kapsa-
mõnda tanzim edilmiş bilgi ve belge-
lerin araştõrõldõğõ anlatõldõ. Raporda,
sadece CD ve dosya bilgilerine ba-
karak söz konusu dokümanlarõn ger-
çek olduğunun anlaşõlamayacağõ be-
lirtildi. Kullandõklarõ teknik ile 15
defa formatlanmõş bilgisayarlarõn ilk
formatõna ulaşõldõğõ ancak söz konu-
su bilgilere rastlanamadõğõ belirtildi.
‘Kötü niyetli değişiklikler’
Raporda şu noktalara vurgu yapõl-
dõ: “TÜBİTAK araştırması sadece
uyum gözetmiş, orijinal olup olma-
dığı ile ilgili bir sonuca varama-
mıştır. İnceleme konusu kriterlere
ilişkin olarak son kullanıcı, dokü-
manın oluşturulduğu tarih ve saat
bilgisi, doküman üzerinde işlem
yapan son on yazar bilgisi, en son
kaydedilme zamanı, kaç kez işlem
yapıldığı, en son çıktı alınan tarih
ve zaman, dokümanın yazarı, do-
kümanın oluşturulduğu kurum ile
ilgili bilgiler ve dokümanın başlık
bilgileri gibi kısımlarda kötü niyet-
li olarak değişiklik yapılması ihti-
mali mevcuttur. Bunun için en çok
iki yol izlenebilir. Bahsi geçen
programlar internetten rahatça
yüklenebilir... Belirtilen bu deği-
şiklikler kapsamında incelenen
CD’lerin bu şekilde değiştirildiği-
nin tespiti çok zordur. ”
Tarihlerde hata vurgusu
Bilirkişi raporunu hazõrlayan Çelik,
TÜBİTAK’õn raporuna esas teşkil
eden dokümanlardan yüzde 30’nu
kapsayan bölümünün yazõcõya gönde-
rilme tarihinin dosyanõn oluşturulma
tarihinden önceki tarihleri içerdiğini
vurgulayarak “Normal olarak dos-
yanın oluşturulması sırasındaki ta-
rihin, yazıcıya gönderilme tarihin-
den daha önceki bir tarihe ilişkin
olması gerek. İnceleme raporunda
buna değinilmemiş olduğunu, söz
konusu uyumsuzluğun göz ardı
edildiğini belirledim” dedi.
Kısaltma yok
Çelik, CD’de ad, soyad ve kurum
adlarõnõn askeri birimlerdeki mutat
uygulamanõn aksine açõkça yazõldõ-
ğõnõ normal sõnõrlarõn dõşõnda hare-
ket edildiğini belirtti. Çelik, bunun
için özellikle gayret sarf edilmiş ola-
bileceğini kaydetti. Raporun son bö-
lümünde şu tespitler yer aldõ: “Her
zaman için istenilen tarihler ve
kullanıcı bilgilerine ait doküman
oluşturulup söz konusu tarihlere
ait program ve CD’ler kullanıla-
rak CD oluşturulması mümkün-
dür. Dokümanların büyük çoğun-
luğunun normal askeri faaliyetle-
re ilişkin olduğu, kullanıcı ve ta-
rih bilgilerinden yararlanılarak
hazırlanmış dokümanların ve
CD’lerin gerçek belgelerin arasın-
da serpiştirilmesi ya da var olan
belgelerin değiştirilmesi suretiyle
yanıltıcı doküman ya CD elde
edilmesi ve bu yönde kanaat oluş-
turulması imkân dahilindedir.”
‘Silivri Yargõlama Kampõ’ndayõz’ diyen gazetemiz yazarõ Balbay, Ergenekon davalarõnda düşünce soykõrõmõ yapõldõğõnõ söyledi
‘Hitler Silivri’deki iddianamede’
HATİCE TUNCER
Gazetemiz yazarõ Mustafa Bal-
bay, “Hitler’i tarih sayfalarında
aramayın. Silivri’deki iddiana-
meler arasında” dedi. Düşüncele-
rin, kitaplarõn, yaşam biçiminin
yargõlandõğõnõ ifade eden Mustafa
Balbay “Bu düşünce soykırımı
değildir de nedir?” diye sordu.
2. Ergenekon davasõnõn dünkü 61.
duruşmasõnda sanõk ve avukatlarõ-
nõn talepleri dinlendi. Balbay, Cum-
huriyet gazetesinin Türk Metal Sen-
dikasõ ile birlikte Strateji eki çõkar-
dõğõnõ anlatarak, “2004’te Strateji
ekini çıkartırken ileride bunun te-
rör örgütü faaliyeti sayılacağına
değil inanmak, aklım almazdı” de-
di. İddianamede “Türk Metal Sen-
dikası Genel Başkanı Mustafa
Özbek ile Mustafa Balbay ara-
sında henüz saptanamamış derin
bir ilişki bulunduğu” şeklinde bir
iddianõn yer aldõğõnõ anõmsatan Bal-
bay, “Bu nasıl hukuk” diye sordu.
Cumhuriyet gazetesinin 86. kuruluş
yõlõnõ kutladõğõnõ ifade eden Balbay
Cumhuriyet gazetesinde yayõn ha-
yatõna başladõğõ 1924’ten bu yana
Ziya Gökalp, Halit Ziya Uşaklı-
gil, Zekeriya Sertel, Hıfzı Veldet
Velidedeoğlu, Yaşar Kemal, Ca-
hit Tanyol, Bedri Rahmi Eyü-
boğlu, Şevket Süreyya Aydemir,
Oktay Akbal, Uğur Mumcu, Mu-
ammer Aksoy gibi büyük yazar,
gazeteci ve düşünce adamlarõnõn
yazdõğõnõ ifade etti.
Silivri yargılama kampı
Balbay şöyle devam etti: “Ga-
zeteciden edebiyatçıya Cumhu-
riyet’e harç koyanların yazdığı
Cumhuriyet gazetesi, iddia ma-
kamı tarafından ‘terör örgütü
merkezi’ olmakla suçlanıyor. Ben
bu gazetenin yazarı, yayın kurulu
üyesiyim ve gazeteyi bombalayan
örgütün üyesiyim. En hafif an-
latımla buna işkence denir. Bu
düşünsel soykırımdır.” 15 aydõr
tutuklu bulunduğuna dikkat çeken
Balbay, “Buraya Silivri Dolum
Tesisleri diyorum. Her ay belli bir
konuya ayırarak o konudaki ki-
tapları okuyorum. Halkı hükü-
mete karşı silahlı isyana teşvik et-
meden 2 kez ağırlaştırılmış mü-
ebbet hapis istemiyle yargılanı-
yorum. Ben dünyadaki birçok sa-
vaş kampını, esir kampını gez-
dim, Balkanlar’daki tecrit kamp-
larını gezdim. Burası da Silivri
Yargılama Kampı. Her şey de-
mokratik, hukuk içinde görülü-
yor ama biz infazlı yargılamama
kampındayız. Yaşam biçimimiz,
düşüncelerimiz, yayınlarımız ne-
deniyle yargılanıyoruz” dedi.
Görüşmelerinin terör örgütü faa-
liyeti olarak değerlendirildiğinin
altõnõ çizen Balbay “Ankara’da
Hitler’i tarih sayfalarında ara-
masınlar. Hitler, Silivri’deki id-
dianameler arasında. Bu iddia-
nameye göre 10. Cumhurbaşka-
nı Ahmet Necdet Sezer ile görüş-
mekle suç işledim. Bu ülkenin ne-
reye gittiğini düşündüğüm için
suç işledim” diye konuştu.
‘2B’yi yaşıyorum’
Anayasa değişikliği maddeleri
TBMM’de görüşülürken AKP fire
verince koğuşta sanõk arkadaşlarõyla
“Bunu da bize yüklemesinler”
diye konuştuklarõnõ söyleyen Bal-
bay, “Ben burada 2B’yi yaşıyo-
rum. Beden ve beyin sağlığımı
korumaya çalışıyorum” dedi. Bal-
bay şöyle devam etti: “Bize hu-
kuku bu ülkenin sınırları dışında
aratmayın. Bu toplama kampını,
dağıtma kampı yapın. Aydınlar
toplumların akciğerleridir. 500
yıldır İngiltere’de tek aydın var-
dır: Shakespeare. Bu kampı dağı-
tın, mahkeme devam etsin, bizi tu-
tuksuz yargılayın.” Avukatõ Meh-
met İpek ise AİHS ve AİHM ka-
rarlarõna göre tutukluluğun makul
süreyi geçmemesi gerektiğini be-
lirterek “Tutukluluk halinin sür-
mesi için makul bir şüphenin bu-
lunmadığı kanaatindeyim” dedi.
Tutuklu sanõk gazeteci Tuncay
Özkan Türkiye’de kansõz bir iç sa-
vaşõn yaşandõğõnõ belirterek “Bir ce-
zaevi yerleşkesinin adını kam-
pus koymak Hitlerci düşünce-
nin ürünüdür” diye konuştu.
ASKERİ BİLİRKİŞİ
‘TÜBİTAK
raporu
çelişkili’
Ergenekon Tertibine Karşı Daya-
nışma Grubu üyeleri Beşiktaş’taki
adliye önünde bir araya gelerek, “Er-
genekon yalanı Amerikan planı” sloganı attı. “Türkiye işgal altın-
da mı, Subaylarımız esir” yazılı dövizler taşıyan grup adına açıklama
yapan Semiha Gökçen, “Yargılanan eşlerimizin, evlatlarımızın ve
dostlarımızın tek suçunun vatanını canından çok sevmek olduğunu
biliyoruz” dedi. Davaya müdahil olma talebi
reddedilen Ahmet Tatar, “Bu davanın neresi
normal” diye sordu. Tatar, “Biz eğer bu da-
vanın bir parçası olamayacaksak bu davaya kim müdahil olacak”
diye konuştu. Ali Tatar’ın eşi Nilüfer Tatar da, “Hukuksuzluğun al-
tına imza atan herkesin ceza almasını istiyorum ve bekliyorum” de-
di. CUMOK’lar da sanık yakınlarına destek verdi. (VEDAT ARIK)
CİHANER’DEN SAVCIYA TEPKİ
‘Cemaatlere
STK
denmez’
RECEP KAPUCU
ERZURUM - Erzincan’da “İrtica ile Mü-
cadele Eylem Planı”nõ uygulamaya koyduk-
larõ iddiasõyla Ergenekon üyesi suçlamasõyla
yargõlanan Erzincan Cumhuriyet Başsavcõsõ
İlhan Cihaner, duruşmanõn yapõldõğõ saatler-
de jetlerin geçmesiyle ilgili haberlere atõfta
bulunarak, “Bölge hava sahasına ve konvoy
geçisine kapatılsın” diye espri yaptõ. Erzin-
can İl Jandarma İstihbarat Müdür Yardõmcõsõ
Üsteğmen Ersin Ergut savunmasõnda “Be-
nim Albay Recep Gençoğlu ile anlaşamadı-
ğımı tüm İl Jandarma Komutanlığı bilir.
Ancak kendisiyle aynı sanık sandalyesin-
de, aynı örgüte üye olmakla suçlanıyorum.
Erzincan’da fason bir Ergenekon örgütü
oluşturulmak istenmektedir” dedi. Ergut,
ayrõca ajandasõna yazdõğõ notlarõn değiştiril-
diğini, “Gülen ormanlarının, Gülen ce-
maati olarak algılandığı”nõ söyledi.
‘Burada İsmailağa ve Gülen
cemaatleri yok havası yaratılıyor’
Erzurum 2. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde gö-
rülen davanõn 4. oturumunda ilk olarak, tu-
tuklu sanõk Cihaner söz aldõ. Erzincan’daki
İsmailağa cemaatine yönelik soruşturmanõn
durup dururken başlamadõğõna dikkat çeken
Cihaner, “Soruşturma gerekli delillerin
toplanmasının ardından başlamıştır. Bu
yönde, sanıklara sorulan sorular zaman
kaybıdır. Emniyet Müdürlüğü’nün de bu
yönde adı geçen cemaate ilişkin bize gelen
yazısı mevcuttur. Burada öyle bir hava ya-
ratılıyor ki İsmailağa ve Fethullah Gülen
cemaatleri yok. Bunları buradaki insanlar
uydurmuş gibi bir hava yaratılıyor. Oysa
aynı nitelikteki soruşturma nezdinizdeki
savcılıkta da açılmıştır” diye konuştu.
Cihaner, Cumhuriyet Başsavcõ Vekili Ta-
ner Aksakal’õn önceki günkü duruşmada ce-
maatleri “sivil toplum kuruluşu (STK)”
olarak nitelendirmesini eleştirdi. Cihaner,
“Cemaatlere ‘STK’ denmez. Diyelim ki si-
vil toplum örgütü. Sivil toplum örgütleri-
nin suç işlemeyeceğine dair bir şey yoktur.
Yargıtay zaten bizden önce Fethullah Gü-
len ismini suç örgütü demiş, fakat Gülen
zamanaşımından beraat etmiştir. Cemaat-
lerle ilgili soruşturma tarafımdan açıldı.
Beni aklayacak delil niteliğindeki belgeleri
mahkemeye sunuyorum” dedi.
Konuşmasõndan sonra Cihaner, Mahkeme
Başkanõ Mustafa Karatay’a elindeki belge-
leri teslim etti. Cihaner, “Albay Dursun Çi-
çek’in Erzincan’a gelmediğini ispatlama-
mıza rağmen bazı gazetelerde hâlâ Çi-
çek’in Erzincan’a geldiği şeklinde haber-
ler yayımlanıyor. Bizim dışımızda hâlâ bir
şeyler dönüyor. Emniyetin yaptığı suç ol-
mazken jandarmanınki neden suç olu-
yor?” diye konuştu.
‘Fason Ergenekon’
Üsteğmen Ergut ise savunmasõnda, bir
komplo sonucu yaklaşõk 6 aydõr cezaevinde
bulunduğunu ifade etti. Söz konusu örgütü
iddianamede öğrendiğini bildiren Ergut, şun-
larõ söyledi: “Erzincan’da fason bir Erge-
nekon örgütü oluşturulmak istenmektedir.
Ben daha önce Ergenekon diye bir örgüt
var sayardım. Ama bana yapılanları gör-
dükten sonra dedim ki demek o insanlar
da benim gibi suçsuz.” “3. Ordu Komuta-
nı Orgeneral Saldõray Berk ile bir kare fo-
toğrafım belgelensin tüm suçlamaları ka-
bul edeceğim” diyen Ergut, suçlamalarõn
maddi delillerden uzak olduğuna işaret etti.
Gizli tanõklarõn ifade tutanaklarõnda da tarih-
lerin bulunmadõğõnõ vurgulayan Ergut, “Bu
şahısların ifadelerinin alındığı tarihlerin
belirlenmesini istiyorum” dedi.
Dava devam ederken bir yandan da paralel
soruşturma yürütüldüğünün ortaya çõktõğõnõ
anõmsatan Ergut, bu nedenle fazla konuş-
maktan çekindiğini söyledi. Yine ajandasõnda
Akyazõ Sağlõk Ocağõ’nda bir hemşirenin tür-
banlõ olduğuna ilişkin notun bulunduğu id-
dialarõyla ilgili olarak da Ergut, “Benim kız
kardeşim de türbanlı. Annem de türbanlı.
Ailemin yüzde 90’ı türbanlı” diye konuştu.
Ergut, çapraz sorguya geçilmesi isteğini de-
vam eden bir paralel soruşturma bulunmasõ
sebebiyle kabul etmedi.
‘Çiçek, Erzincan’da otelde kalmadı’
Bu arada dava dosyasõnda yer alan ve Dur-
sun Çiçek’in İrtica ile Mücadale Eylem Pla-
nõ’nõ uygulamaya sokmak için Erzincan’a
gittiğinin kanõtõ olarak gösterilen otel kaydõ-
nõn Albay Çiçek’e değil, isim benzerliği bu-
lunan başka bir kişiye ait olduğu ortaya çõktõ.
‘Amirallere suikast girişimi’ davasõnda Tatar ailesinin müdahil olma talebi reddedildi
‘Teğmenlere suikast davasõ’
HİLAL KÖSE
“Amirallere suikast girişimi”
iddialarõna ilişkin 9’u tutuklu 18 teğ-
men dün yargõç karşõsõna çõktõ.
Mahkeme, intihar eden Yarbay Ali
Tatar’õn ailesinin müdahil olma is-
temini reddetti. Tutuklu Teğmen
Faruk Akın, “Bu amirallere sui-
kast değil, teğmenlere suikast
davasıdır. Görevlerine kutsal ve
saf duygularla başlamış teğmen-
lere suikast yapılmıştır” dedi.
İstanbul 12. Ağõr Ceza Mahke-
mesi’ndeki oturuma, 18 teğmen
katõldõ. Davanõn tek sivil sanõğõ
kasap Levent Çakın’õn da hazõr bu-
lunduğu oturumda, Tatar’õn eşi Ni-
lüfer Tatar, kardeşi Ahmet Tatar
ve aile üyeleri, davaya katõlma ta-
lebinde bulundu. Mahkeme, tale-
bi ailenin suçtan doğrudan zarar gör-
mediği iddiasõyla reddetti.
‘Sizin çocuklarınız da
yargılanıyor olabilirdi’
İddianamenin birinci sõradaki sa-
nõğõ Faruk Akõn, bir aylõk teğmen
iken gözaltõna alõndõğõnõ, hakkõndaki
iddialarõn onur kõrõcõ olduğunu söy-
ledi. Akõn, tutuksuz teğmenler Bar-
baros Mercan ve Yiğithan Gök-
su ile kiraladõklarõ Değirmende-
re’deki evlerinin Karargâhevleri
yapõlanmasõna bağlõ örgüt evi ol-
duğu yönündeki iddialarõ da red-
detti. Evlerinde bulunduğu iddia edi-
len taşõnabilir belleğin kendilerine
ait olmadõğõnõ söyleyen Akõn, bu
bellekte bulunan fişleme belgesin-
de bazõ subaylarõn PKK’li, eşcinsel,
sapõk, hõrsõz olarak nitelendirildiğine
dikkat çekti. Evlerinde, suikast
imasõ notla bulunan patlayõcõ mad-
deleri arama sõrasõnda gördüğünü
söyleyen Akõn, evinde bulunan
PKK propagandasõ içerikteki ki-
taplarõn kötü niyetli kişiler tarafõn-
dan konulmuş olacağõnõ anlattõ.
Tahliye isteyen Akõn şunlarõ söy-
ledi: “On aydır tutukluyum. Da-
va boyunca teğmen kalacağım.
Arkadaşlarım bir ay sonra as-
teğmen olacak. Bize bu iftirayı
atanların kim olduğunu bilmi-
yorum. Üniformama kavuşmak
istiyorum. Bu alçaklığa dur de-
mezseniz, bizim yerimizde sizin
masum evlatlarınız da olacaktır.”
‘Mühimmat başkaları
tarafından konuldu’
Mahkeme üyesi yargõç Oktay
Kuban, Akõn’a evlerinde yapõlan
arama sõrasõnda polislerin kendisi-
ne bilgisayarlarõn imajõnõn alõnma-
sõna ilişkin haklarõnõ anõmsatõp
anõmsatmadõklarõnõ sordu. Polisle-
rin bu anõmsatmayõ yapmadõklarõ-
nõ söyleyen Akõn, bu yöndeki iste-
ğinin geri çevrildiğini belirtti.
Akõn, arama sõrasõnda Merkez Ko-
mutanlõğõ’ndan hiçbir yetkilinin de
olmadõğõnõ söyledi. Kuban, arama
görüntülerinin yalnõzca mühimma-
tõn bulunduğu buzdolabõnõn arka-
sõna ilişkin olup olmadõğõnõ da sor-
du. Akõn ise saat 02.30 da polisle-
rin gelip evine dağõldõklarõnõ anla-
tarak, polis kamerasõnõn evin her
bölümünde çalõşõp çalõşmadõğõnõ
bilmediğini söyledi. Mahkeme
başkanõnõn “Mühimmatı polis mi
yoksa başka birisinin mi evinize
koyduğunu söylüyorsunuz” de-
mesi üzerine Akõn, “Benim inan-
cım olaydan birkaç gün önce
evimize giren kişilerin koyduğu
yönünde” karşõlõğõnõ verdi.
Duruşma sõrasõnda bazõ teğmen-
ler ile yakõnlarõ göz yaşlarõna bo-
ğuldular. Teğmen Sinan Efe No-
yan, ekonomik olmasõ ve mecbu-
riyet nedeniyle Faruk Akõn ile ay-
nõ evde kalmayõ seçtiğini söyledi.
Noyan, evlerinde bulunan orami-
raller Metin Ataç ile Eşref Uğur
Yiğit’e yönelik suikast planõ oldu-
ğu söylenen belgeye ilişkin de
“Teğmenlere kurulan komplo-
nun sansasyonel bir şekilde ba-
sına duyurulması için hazırlan-
mış bir kağıt parçasıdır” dedi.
İstanbul Haber Servisi -
“İrtica ile Mücadele Eylem
Planı” iddianamesinin delil-
lerinin yer aldõğõ ek klasörler-
de Albay Dursun Çiçek’in
daha önce gittiğini yalanladõ-
ğõ Erzincan’da bir otelde bir
gün kaldõğõna ve gözaltõna
alõndõğõnda Adalet Bakanõ
Sadullah Ergin’i aradõğõna
ilişkin belgeler yer aldõ.
82 ek klasörden 13’ü Çi-
çek’e, 6’sõ Bedrettin Da-
lan’a, 11’i de Serdar Öz-
türk’e ait. Başsavcõ İlhan
Cihaner ve Orgeneral Saldı-
ray Berk’in yargõlandõğõ dos-
ya da klasörler arasõnda yer
alõyor. Delil klasörlerindeki
bir belgede 28 Mart 2009 ta-
rihli Konak Mazlum Otel’in
kayõtlarõnda Çiçek’in isminin
yer aldõğõ öne sürüldü.
Belgede, 11 Kasõm 2009’da
mahkemeye sevk edilen Çi-
çek’in, cep telefonundan
Adalet Bakanlõğõ Özel Kale-
mi’nden Yasin adlõ bir kişiyi
aradõğõ,19.03’te de Bakan Er-
gin’e ulaşmaya çalõştõğõ öne
sürüldü. Çiçek’in bakana ula-
şamadõğõ “İsimsiz, imzasız
ihbar mektubuyla tutuk-
lanmam isteniyor. Yani
adalet arıyorum. Yani köp-
rüden mi atlayalım. Kendi-
mizi mi yakalım. Büyükle-
rimizden adalet arıyoruz.
Yani böyle hâkim savcılık
olmaz” dediği kaydedildi.
ALBAY ÇİÇEK,
ERGİN’İ ARAMIŞ
‘KARANLIĞA ÇIĞLIK ATIYORUZ’
Adliye önünde protesto
Nilüfer
Tatar.
Ahmet
Tatar.
Ali Tatar’õn intihar etmesine neden olan sürecin ‘Ergenekon’ da-
vasõ ile başladõğõnõ söyleyen Ahmet Tatar, yapõlan haberlerle kar-
deşinin psikolojisinin olumsuz yönde etkilendiğini anlattõ. Tatar,
Davaya hukuk ve insanlõk adõna müdahil olduklarõnõ belirterek şun-
larõ söyledi: “Söyleyecek sözümüz var. Beşiktaş’ta mümkün ol-
mazsa bütün memlekette söyleyeceğiz. Biz Yarbay Ali Tatar’ın
davasının devamı için buradayız. Çünkü o terki dünya eder-
ken bu davanın meşakkatinden kaçmadı, bu davayı insanlığa
açtı. Bu davanın ‘Ali’ yanının karanlıkta kalmasına insanlık adı-
na gönlüm razı değil. Bu dava beyaz üniformalar içinde zuhur
eden ‘Masum-u Paklar’ davası. Bu dava kin ve nefretin, linç kül-
türünün ve kural tanımazlığın nerelere kadar ulaşabileceğinin
davasıdır. Biz adaleti aramıyoruz. Karanlığa çığlık atıyoruz.
Bizi duyacak divan, bizi duyacak mahkeme arıyoruz.”