12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 8 MAYIS 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 3 AYDINLANMA EMRE KONGAR Türkiye’deki 21. Yüzyıl Faşistleri: Huntington’un Takipçileri Türkiye’deki 21. yüzyıl faşistleri: Kendilerine “liberal” diyorlar. Bu sözde “liberallik” sadece bir maske! Geçmişleri faşizmde yatıyor: Ya dincilikten geliyorlar… Ya darbecilikten… Ya da otoriter solculuktan. Bugünleri ise tamamen faşizan: Bu sahte “liberallere” göre ya AKP iktidarından ve onlardan yanasın ya da “darbecisin”, “Ergenekoncusun”, “statükocusun”, “Jakobensin”, “Kemalistsin”! Böylece hem sözde “demokratlık” ve “liberallik” adına gerçek demokrasiyi ve özgürlüklere dayalı gerçek liberalizmi tahrip ediyorlar… Hem de “Kemalizm’i”, “Atatürkçülüğü”, darbecilikle, statükoculukla özdeşleştirip yozlaştırmaya, ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Aslında saldırganlıkları, hoşgörüsüzlükleri, kendileriyle hemfikir olmayan herkesi karalayan tutum ve davranışları, yazar meslektaşlarını ihbar etmeleri ve hapse girenlerin arkasından sevinmeleri, bireysel nitelikleri açısından tam bir faşizmi simgeliyor. Savundukları, iktidarın yargıya da tam egemen olması görüşü, yani “çoğunluk diktatörlüğü” anlayışı ise zaten toplumsal faşizmin açık ifadesi. Başta ifade ve muhalefet özgürlüğü olmak kaydıyla, demokratik hak ve özgürlükleri sadece kendileri için, kendi iktidarları için istiyorlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ideolojisini simgeleyen “Atatürkçülük” işte bu nedenle onların hedef tahtasında: Bağımsızlığa, çağdaşlığa, demokrasiye, laikliğe, hukuk devletine, sosyal devlete ve bütün bunların güvencesi olan “yargı bağımsızlığına” karşılar. Atatürkçülüğü, bütün bunların temeli gördükleri için onu saptırmaya, yozlaştırmaya ve yok etmeye çalışıyorlar. 20. yüzyıl faşizmi ırkçılığa, milliyetçiliğin yozlaştırılmasına dayanıyordu. 21. yüzyıl faşizmi dinciliğe, dindarlığın yozlaştırılmasına dayanıyor. 21. yüzyıl faşizminin yaratıcısı Samuel P. Huntington. Uygarlıklar Çatışması adlı kitabında Sovyetler’in çöküşünden sonra dünyanın inançlara dayalı bir uygarlıklar çatışmasına gittiğini söyleyerek yeni savaş alanını belirledi. Yedi uygarlığa böldüğü dünyadaki Batı uygarlığını ise en yukarıya, “erişilmez ve taklit edilemez” olarak yerleştirip bu kuramını faşist temellere oturttu. Aslında tüm kitabı, “Batı”nın “tek ve biricik”, taklit edilemez ve erişilemez bir uygarlık olduğu ve bunu öteki uygarlıklara karşı korumak zorunda kaldığı tezine dayanıyordu. Bu nedenle Atatürk’ün, Müslüman ve feodal bir imparatorluktan, “Batılı ve çağdaş bir devlet” yaratma projesinin yadsınması, neredeyse yazarın ana tezi haline gelmişti. Huntington, Türkiye’nin Batı uygarlığının içinde ikinci sınıf bir ülke olacağını iddia ediyor ve bunun yerine, İslam uygarlığı içinde lider bir ülke konumuna gelmek için çalışmasını öneriyordu: “Batı’nın laik ve demokratik düzeninde yeterince deneyim kazanmış olan Türkiye, artık İslam âleminin lideri olabilir. Ama bunu yapması için, Rusya’da Lenin’in reddedildiğinden daha şiddetle Atatürk’ün mirasını yadsımalıdır. Bu ise ancak hem siyasal hem de dinsel açıdan meşruiyet sahibi olan, üstelik de Atatürk kalibresinde (terim Huntington’undur) bir lider tarafından gerçekleştirilebilir” diyor. (Huntington’un kitabı ve eleştirisi için internet sitemdeki “Aydınlanma” köşesine bakılabilir.) İşte son günlerde AKP tarafından yeniden alevlendirilen “İsmet Paşa” tartışmasının ve liberal maskeli, sahte demokrat faşistlerin hep birlikte Atatürk’e ve Atatürkçülüğe (Kemalizme) saldımasının temelleri Huntington’un bu satırlarında yatmaktadır. [email protected] www.kongar.org ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Çukurova Üniversitesi Tõp Fakültesi Balcalõ Hastanesi’nde bir hastanõn yanõnda refakatçi olarak kalan kõzla hastanede görevli çok sayõda doktor ve çalõşanõn cinsel ilişki kurduklarõ iddia edildi. Hatay’dan gelen ve hastanenin üroloji servisinde bir süre tedavi gören Y.K’nin yanõnda refakatçi olarak kalan 25 yaşõndaki kõzõ S.K’nin aralarõnda doktorlarõn da bulunduğu 32 kişiyle cinsel ilişkiye girdiği iddiasõ ÇÜ Tõp Fakültesi Balcalõ Hastanesi’ni karõştõrdõ. Hasta Y.K’nin taburcu olmasõndan sonra S.K’nin bu ilişkilerden hamile kaldõğõ öne sürülmesi ise hastane çalõşanlarõnõ rahatsõz etti. Hastanede tedavi gören Y.K. ve kõzõ S.K’nin ise iddialarõ yalanladõğõ öğrenildi. Kimseyle zorla veya isteğiyle ilişkisinin olmadõğõnõ anlatan S.K, “Ben hastaneye nasıl girdiysem, aynı çıktım. Tecavüze uğramadım, ilişkim de söz konusu değil. Kimse hakkında da şikâyetçi değilim” diye konuştu. Hastanede tecavüz iddiası Bir hastanõn yanõnda refakatçi olarak kalan kõzla hastanede görevli çok sayõda doktor ve çalõşanõn cinsel ilişki kurduklarõ iddia edildi FETHİYE (Cumhuriyet) - Muğla’nõn Fethiye ilçesinde ilköğretim okulu öğrencilerini taşõyan minibüs şarampole devrildi, kazada 14’ü öğrenci 19 kişi yaralandõ. Alõnan bilgiye göre, taşõmalõ eğitim kapsamõnda Fethiye’nin Kayacõk köyünden Kõncõlar Akbük İlköğretim Okulu’na giden öğrencileri ve ailelerini taşõyan Aydõn Övmen’in kullandõğõ servis minibüsü, Çatak Köyü Dereçatõ mevkisinde, sürücünün direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi sonucu yoldan çõkarak şarampole devrildi. Kazada, ilk belirlemelere göre, öğrenci servisi olarak kullanõlan minibüste yolcu olarak bulunan 14’ü öğrenci 19 kişi yaralandõ. Kaza yerine çok sayõda ambulans gönderildi. Yaralõlarõn ilçedeki hastanelere gönderildiği bildirildi. Öğrenci servisi şarampole devrildi Kazada 14’ü öğrenci 19 ki- şi yaralandı. (Fotoğraf: AA) ‘Hasankeyf Yok Olmasın’ İstanbul Haber Servisi - Boğaziçi Üniversitesi’nden sonra İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyelerinden de Doğa Derneği’nin “Hasankeyf Yok Olmasõn” kampanyasõna destek geldi. 111 akademisyen, katõldõklarõ imza kampanyasõnda Ilõsu Barajõ projesinin iptal edilerek Hasankeyf’in UNESCO listesine dahil edilmesini istedi. Doğa Derneği’nden yapõlan yazõlõ açõklamada, Bilgi Üniversitesi öğretim üyelerince imzalanan metinde Hasankeyf ve Dicle Vadisi’ni kapsayacak olan Ilõsu Barajõ projesinin Türkiye’nin taraf olduğu uluslararasõ anlaşmalara ve Avrupa Birliği (AB) mevzuatõna aykõrõ olduğu vurgulandõ. Ilõsu Barajõ inşaatõna finansal kaynak yaratmak için 2002 ve 2009 yõllarõnda oluşturulan iki ayrõ konsorsiyumun “barajõn doğa, kültür ve yerleşimle ilgili uluslararasõ standartlarõ sağlamadõğõ” gerekçesiyle projeden geri dönüşsüz olarak çekildiğinin de altõ çizilen açõklamada, projeye finansman sağladõğõ iddia edilen bankalarõn da projeden çekilmesi istendi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle