23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 4 MAYIS 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Tarihini İnkâr Eden Başbakan Her ulus, kahramanları ile övünür. Her fırsatta on- lara sahip çıkar; yeni kuşakların da, aynı duyguları pay- laşarak yetişmelerini ister.Türkiye Cumhuriyeti’nin 60’ıncı Hükümetinin Başbakanı, kendi kahraman- larını ya hiç tanımıyor ya da tanımak istemeyen inkârcı bir yapıya sahip olmalı ki CHP Genel Başkanı ile gir- diği bir tartışmayı yanıtlarken Baykal’da gördüğü ku- surları söylemek yerine; rahmetli İsmet İnönü’yü he- def almaya kalkıştı. Ana muhalefet liderinin, kendisini Hitler’e benzet- mesine yanıt verirken “İlle Hitler’e benzetecekleri bir figür arıyorlarsa Führer’e özenip kendisine ‘milli şef’ dedirten eski genel başkanlarının fotoğrafına baksınlar. Hitlervari bıyıklarının altından kendile- rine gülümsediğini görecekler” dedi. Erdoğan’ın İs- met Paşa’ya yönelik çoğu gerçeklerle bağdaşmayan, acımasız eleştirileri ilk değildir. Aslında –şimdilik- Atatürk ile ilgili olanları bilinçaltına hapsetmeyi yeğ- lediği duyguları, çürümüş Osmanlı İmparatorlu- ğu’nun Birinci Dünya Savaşı sonunda çöküşünden sonra kurulan yeni Türk Devleti’nin ilk yıllarındaki ço- ğu zorunlu uygulamalara karşı beslediklerinin bir bölümüdür.Bugün Başbakanı olduğu Türkiye Cum- huriyeti’nin, işgal edilmiş ve parçalanmakta olan topraklarında, adı Anadolu İhtilali olan ulusal baş- kaldırının sonucunda kurulmuş olduğunu bilmiyor. Öğrenmesi için 1919 ile 1938 yılları, çağdaş ve laik bir ulus dev- letin yapılması dönemidir ve ihtilal, kaçınılmaz ola- rak bazı evlatlarını da yemiş; yer yer başgösteren ayak- lanmaları bastırırken, hukuk sınırlarını da zorlamıştır. Bu nedenle tek parti egemenliği vardır. İsmet Paşa ye- ni devletin kurucularının isteği ile Cumhurbaşkanlığı’na seçildikten bir yıl sonra, Nazi Almanyası’nın başlat- tığı İkinci Dünya Savaşı sürerken, Hitler’in toplama kampları listesinde bulunan Yahudi profesörlere ka- pılarını açarak, İstanbul ve Ankara üniversitelerin- de kürsü tahsis eden Türkiye’dir. Alman ordularının işgal ettiği komşu Yunanistan’a da, çocuklarımızın gı- dasından keserek yüklediği Kurtuluş gemisi ile yiye- cek yetiştiren de. Nazi askerlerinin batı sınırlarımıza da- yandığı, Stalin Rusyası’nın Boğazlar, Kars ve Ar- dahan üstünde hak talep ettiği o soğuk savaş dö- neminde, “Savaş sona erse de, çok partili yaşa- mı gerçekleştirsek” diye düşündüğünü, ama “Bu dü- şüncelerimi odamın duvarlarından bile gizlerdim; bir duyan olur da engellemek için hazırlanır” diye düşündüğünü, sofra konuklarına anlatan İnönü, o gün- leri iple çektiğini söylemiştir. İnönü’nün rüyası 1946 yılı, eski alışkanlıkların neden olduğu kimi kü- çük sancılara karşın, demokrasiye açılan ilk deneylere tanık oldu. Birden çok parti kuruldu. Onların katılı- mı ile genel seçim yapıldı. Ve Türkiye, İnönü’nün rü- yasını gerçekleştiren 14 Mayıs 1950 genel seçimle- rini, yeni bir seçim yasasını uygulayarak, çağdaş Ba- tı dünyasında yerini aldı. O seçimler için İstanbul’a ge- lişindeki iç dünyasının yakın tanıkları arasında bulu- nan ve bugün yaşayan bir yurttaş olarak gözlemle- rimi anlattığım “Evvel Zaman İçinde” adlı anı kita- bımda, Cumhurbaşkanı’nın idare amirlerine, birebir öğüt vererek seçimlerde tarafsız kalmalarını, CHP için propaganda yapmaya kalkışmamalarını yazdım. 14 Mayıs gecesi, CHP İstanbul İl Merkezi’nde, dönemin parti yöneticilerine, yine dönemin 1 Ordu Komuta- nı’nın telefon ederek sandık sonuçlarının iç açıcı ol- madığını, ”İsmet Paşa isterlerse sıkıyönetimin oy ayırımına fesat karıştırıldığını gerekçe göstererek müdahaleyi düşündüğünü” de yazdım. İnönü’nün başyaveri aracılığı ile bu öneriyi kabul etmediğini, halk iradesinin sonucuna herkesin saygı göstermesi ge- rektiğini de tarihe, bir de ben geçirmiş oldum. Adolf Hitler’e özenmiş olsaydı İsmet İnönü, tek adamlık zırhını böylesine istekli olarak çıkartır mıydı? Ne saray, ne servet Cumhurbaşkanı iken saraylarda kalmayı aklından geçirmedi. Eşine, çocuklarına eskortlu arabalar tah- sis ettirmedi. Ankaralılar, kız lisesi öğrencisi Özden To- ker’i okuluna belediye otobüsü ile gelip giderken gö- rürlerdi. Haram yemedi, günümüzde olağan hale ge- len haksız servetler de edinmedi İnönü.Tek parti- nin içinden çıkmış olan Demokrat Parti’nin, şimdi tü- mü rahmetlik olmuş yöneticileri İsmet Paşa düş- manlığını yaymak için, Garp Cephesi Komutanlığı’nı da unutmuş görünerek asker kaçağı olduğu yalanını yaymaktan başlayarak söylemediklerini bırakmadılar. Bir bütçe görüşmesi sırasında iktidara yönelttiği eleş- tirileri yanıtlarken rahmetli Adnan Menderes, kürsü- den İsmet Paşa için “profesyonel cani” diyecek ka- dar kendisini kaybetmişti. Kem söz sahibinindir Soğukkanlı İsmet İnönü, söz aldı ve “Türkçede bir söz vardır. Kem söz sahibinindir. Ben kendisini bu vadide takip edemem. Aldığım terbiye ve sizlere olan saygım buna mânidir” dedi. Başbakan’ın ne yazık ki sadece ulusal kahraman- larımızı değil; bir ulusun ulus olma niteliklerini de çiğ- nemeyi doğal gören sözlerine ilk seçimlere kadar alış- mak zorundayız. Askerine, görevlerinin yan gelip yatmak ol- madığını söyleyen, şehitleri için kelle diyebilen, çiftçi vatandaşına anasını da alıp gitmesini öğütleyen, özetle zaman zaman yükseldiği göz- lemlenen şekerini kontrol altına alamayan bir başbakanı var ülkenin. O yapısı ile dün de dört bir yanı ateşle çevrilen Tür- kiye’nin Cumhurbaşkanı’nı, o tarihte olağanüstü se- ferberlik koşulları içinde silah altına alındığı çocukla- rını sahip olmadığı kışlalar yerine camilerde konuş- landırdığı için eleştirmeye kalkışıyor. Bilmiyor ki, o tür eleştirilerin modası çoktan geçmiştir. Ordunun cay- dırıcı gücü ve İnönü’nün dış dünyaya parmak ısırtan soğuk kanlı diplomasisi sayesinde camilerin minber- lerine düşman ayağı basamamış, ezan susmamıştır.Ve 26 Şubat 1954’te Ahmet oğlu, Tenzile’den doğmuş olan Recep Tayyip Erdoğan da bugün geldiği ye- ri beğenmediği, küçümsediği o dönemlerde, ulu- sa hizmet veren kahramanlarımıza, o arada İsmet Paşa’ya da borçludur. Günümüzün kuşaklarından kaç kişi, 1 Mayıs 1977’nin kışkırtıcılarından hesap sormak yerine, dö- nemin DİSK yöneticilerinin darbe sonrasında tutuk- lanıp yargılandığını, sağ basının Ahmet İsvan’ı yasal mitingin alanına kürsü platformu, bayrak direklerine orak çekiçli flama astırmak gibi asılsız iddialarla suç- ladığını biliyor? Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Genel Kurulu’nda, anayasa değişikliği önerisinin ikinci tur görüşmeleri sürerken 24 demokratik kitle örgütü, Milli Egemenlik Parkõ’nda bir bil- diri yayõmlayarak “AKP anayasasına hayır” dedi. YARSAV Başkanõ Emine Ülker Tarhan, anayasa değişikliğiyle erkler ayrõlõğõnõn erkler birliğine dönüşeceği uyarõsõnda bulundu. Atatürkçü Düşünce Derneği, Cumhuriyet Kadõnlarõ Derneği, Milli Birlik Hareketi, Tüm Öğretim Üyeleri Derneği’nin de aralarõnda bulunduğu 24 demokratik kitle örgütü, dün TBMM yerleşkesinin yanõnda bulunan Milli Egemenlik Parkõ’nda anayasa paketiyle ilgili or- tak bir açõklama yaptõ. Burada açõklanan bildiride, anayasa deği- şikliğinde en önemli konunun hukuk sistemi- ne ilişkin üç maddede düğümlendiği vurgula- narak “Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuru- lu ve Anayasa Mahkemesi, yürütmeye, ya- ni iktidara bağımlı hale gelecektir. Bu ba- ğımlılık iktidardan yana olmayı, yani taraf olmayı getirecektir. Yargıçların gelecekleri, iktidarın iki dudağı arasında ise o ülkede hu- kukun üstünlüğünden bahsedilemez” de- nildi. 24 demokratik kitle örgütü adõna bir açõk- lama yapan Cumhuriyet Kadõnlarõ Derneği Genel Başkanõ Şenal Saruhan, değişiklikler- le Cumhuriyeti kuran irade ile onun koyduğu ilkelerin değişeceğine dikkat çekti. Saruhan, “İktidar partisi, anayasanın ilk dört maddesinde değişiklik önermedikleri- ni ileri sürmektedir. Oysa sorun, anılan maddelerin sözel yapılarının korunması de- ğildir. Sadece HSYK ve Anayasa Mahke- mesi’nin yapısında ortaya çıkacak değişik- likle zaten hukuk devleti ortadan kalkacaktır. Parti kapatmalarını zorlaştırma önerisi ise laikliğin korunmasız kalması anlamına gel- mektedir. Bu değişiklikler, özünde değişmez maddelerin dolanarak değiştirilmesidir. He- defte Cumhuriyet rejimi bulunmaktadır” uyarõsõnda bulunuldu. Demokratik kitle örgütleri, Erdoğan’õn İsmet İnönü’yü Hitler’e benzetmesini hakaret ola- rak nitelendirdiklerini ve kõnadõklarõnõ bildirdi. YARSAV Başkanı’ndan destek YARSAV Başkanõ Tarhan da toplantõya ka- tõlarak demokratik kitle örgütlerine destek verdi. Bildirinin okunmasõndan sonra kõsa bir açõklama yapan Tarhan, yapõlmak istenen de- ğişiklikle ilgili şunlarõ söyledi: “Anayasanın 4. ve dolayısıyla 2. maddeleri değiştirilmek isteniyor. Erkler ayrılığı erkler birliğine dö- nüşecek. Buna ilişkin endişelerimizi sivil top- lum örgütleriyle ve Meclis’teki milletvekil- lerimizle paylaşmaya çalışıyoruz. Hukuk içinde mücadelemiz devam edecektir.” CUMOK’tan açıklama Toplantõ öncesinde Ankara Cumhuriyet Okurlarõ (CUMOK) sözcüsü Haluk Yalvaç, bir açõklama yaptõ. Yalvaç, “Bu bildiri bir ilk kı- vılcımdır. 14 Nisan ruhunu yeniden başla- tıyoruz. Eylemlerimiz devam edecek” dedi. TBMM’de görüşmeler sürerken 24 demokratik kitle örgütü Meclis önünde paketi protesto etti ‘Hedefte Cumhuriyet var’ AKP’li Bağış sert konuştu ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Devlet Bakanõ Egemen Bağõş, Demokrat Parti lideri Hüsamettin Cindoruk’un, Başbakan Tayyip Erdo- ğan’õn eşi Emine Erdoğan ile ilgili sözlerine sert tepki gösterdi. Bağõş, “Bu konuda AB kriterleri değil, Mev- lana kriterleri geçerli olur. Bugüne kadar bu ülkeye buhrandan başka bir şey yaşatmamõş, dönüp Türk kadõnõna bir baksa, ettiği laftan dolayõ yüzü kõ- zaracak bir siyaset köhnesinin lafõna cevap dahi verilmez” dedi. Aranan zanlının serveti İstanbul Haber Servisi - Bağcõ- lar’da, 2002 yõlõnda ele geçirilen 87 kilo eroin soruşturmasõ kapsamõnda 8 yõldõr aranan ve hakkõnda 10 yõl ke- sinleşmiş hapis cezasõ bulunan Mus- tafa G, yaklaşõk 8 ay süren çalõşmala- rõn ardõndan Ataşehir’de tespit edildi- ği bir adreste düzenlenen operasyonla yakalandõ. Mustafa G’nin, Beykoz’da tanesi 5 milyon dolardan 40 villa sa- tõn aldõğõ tespit edildi. G’nin ayrõca, Fatih’te 2 otel ve çok sayõda tekstil atölyesi satõn aldõğõ belirlendi. Yasadışı bahise darbe GAZİANTEP (AA) - Gaziantep polis ekipleri, yurtdõşõ bağlantõlõ inter- net adresleri üzerinden yasadõşõ ola- rak oynatõlan futbol bahisleri ile ilgili olarak, dondurmacõ, berber, su tesi- satçõsõ, kebapçõ, emlakçi ve çiçekçi- nin de aralarõnda bulunduğu 40 işyeri ile 3 eve eşzamanlõ operasyon düzen- ledi. Operasyon kapsamõnda, yasadõşõ bahis oynadõğõ ve oynattõklarõ iddia- sõyla 81 kişi gözaltõna alõndõ. Bu kişi- lerden 32’sine, yasadõşõ bahis oyna- maktan 143’er lira idari para cezasõ uygulandõ, 49 kişi hakkõnda ise ilgili kanuna göre yasal işlemler yapõldõ. Gencay Çakıcı tutuklandı BARTIN (AA) - Bartõn İl Jan- darma Komutanlõğõ ekiplerince Bar- tõn’õn yanõ sõra Ankara, İstanbul, Ko- caeli, Sakarya, Bursa, Adana ve Kas- tamonu’da akaryakõt kaçakçõlõğõ id- diasõyla düzenlenen eşzamanlõ ope- rasyonda, aralarõnda Alaattin Çakõ- cõ’nõn kardeşi Gencay Çakõcõ’nõn da olduğu 16 kişi gözaltõna alõndõ. Mah- kemeye sevk edilen zanlõlar organize suç örgütü kurmak ve akaryakõt ka- çakçõlõğõ iddiasõyla tutuklandõ. Cezaevinde isyan DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - Toplumsal olaylarda güvenlik güç- lerine taş attõğõ için tutuklanan ve hü- küm giyen çocuklarõn bulunduğu Di- yarbakõr E Tipi Cezaevi’ndeki koğuş- ta dün akşam saatlerinde isyan çõktõ. İsyanda çocuklar, koğuşu ateşe verdi. Görevlilerin zamanõnda müdahalesiy- le isyan büyümeden bastõrõlõrken, yangõn itfaiye ekiplerince söndürüldü. İsyanda yaralanan olmadõ. Polis, avukatları kurtardı ANTALYA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Antalya polisi, yaklaşõk 2 ay önce cezaevinden çõkan Mehmet S’nin 2 avukata silahlõ saldõrõ hazõrlõ- ğõnda olduğu bilgisini aldõ. Zanlõyõ teknik ve fiziki takibe alan ekipler, Mehmet S. ile kent dõşõndan otobüsle Antalya’ya geldiği belirlenen Hakan Y’yi otobüs terminalinden çõktõklarõ sõrada yakaladõ. Zanlõlarõn üzerinde el yapõmõ 2 ruhsatsõz tabanca bulundu. OYAK: Kayıt silme iftiradır ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Oyak Savunma ve Güvenlik Sistemleri Anonim Şirketi, Danõştay saldõrõsõyla ilgili görüntülerin silindiğine ilişkin TÜBİTAK raporunun, TÜBİTAK’tan alõnan bir rapor olmadõğõnõ savundu. Açõkla- mada, 17 Mayõs 2006’da ya- şanan olaydan 3.5 yõl geçme- sine karşõn hiçbir adli makamõn şirketten arõzalõ cihazõ isteme- diği vurgulandõ. Buna göre, Danõştay saldõrõsõnõn ardõndan Ankara 11. Ağõr Ceza Mahke- mesi, Ergenekon savcõlarõ da dahil olmak üzere hiç kimse görüntüleri incelememiş oldu. Şirketten yapõlan yazõlõ açõk- lamada, şirket adõnõn da anõl- dõğõ bir bilirkişi raporunun gündeme getirilerek medyada çeşitli haberler, görüşler, yo- rumlar ve beyanlarõn yer aldõ- ğõ belirtildi. Açõklamada, “TÜ- BİTAK raporu olarak anılan raporun, TÜBİTAK’tan alı- nan bir rapor olmadığı an- laşılmaktadır” denildi. Oyak’õn girişimlerine karşõn resmi imzalõ bilirkişi raporuna ulaşõlamadõğõ ve eklerinin de ha- len temin edilemediği anlatõlan açõklamada, “Menfur olaydan bir önceki gün olan 16 Mayıs 2006 günü de (daha önce 6 kez yaptıkları gibi), çıkan arıza se- bebiyle Danıştay yetkilisi ta- rafından yapılan davet üzeri- ne, şirketimiz yetkilileri ye- dinci defa Danıştay’a gitmiş- ler, kayıt cihazının arızalı ol- duğunu ve yerinde onarıla- mayacağını tespit etmişler, saat 16.00’da bir tutanak dü- zenleyerek cihazı teslim alıp şirkete getirmişler. 17 Mayıs 2006 günü saat 15.05’te arızalı kayıt cihazının yerine geçici olarak bir kayıt cihazı taka- rak çalışır vaziyette teslim et- mişlerdir” denildi. 17 Mayõs 2006’da yaşanan olay üzerine, şirkette bulunan arõ- zalõ cihazõn, olayõn özelliği de düşünülerek ve adalete yardõm- cõ olmak amacõyla adli makam- larõn olasõ talebi halinde kendi- lerine teslim edilmek için mu- hafaza altõna alõndõğõ bildirilen açõklamada şöyle denildi: “An- cak 25 Eylül 2009 tarihine ka- dar adli makamlar tarafın- dan bu cihazla ilgili olarak şirketimizden herhangi bir ta- lepte bulunulmamıştır. Vur- gulanması gereken önemli bir husus, aradan geçen yaklaşık 3.5 yıla rağmen şirketimizin, bu cihazları elden çıkarmamış, atmamış ve faaliyette bulun- duğu alan bakımından kolay- lıkla başka işlerinde de kulla- nabilecek iken bu yola da git- memiş olduğudur.” 24 demokratik kitle örgütünün ortak bildirisinde “Yargıçların gelecekleri, iktidarın iki dudağı arasında ise hukukun üstünlüğünden bahsedilemez” denildi. (NECATİ SAVAŞ) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Taksim’i 1 Mayıs’ta işçilere kendi hükümetlerinin tahsis ettiğini, kimsenin “kopara kopara almadığını” söylemesi üzerine başlayan polemik sürüyor. Başbakan’a bir kez daha yanıt veren DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, “Güneş bal- çıkla sıvanmaz. O zaman Başbakan şunun ce- vabını versin: ‘8 yıldır neredeydin?’ Böyle bir güzelliği niye yaşatmadın, niye bu kadar zu- lüm çektirdin; o zaman, bütün bu yapılanla- rın sorumlusu kendisidir” dedi. DİSK yöneti- cileri ve üyeleri dün bir araya gelerek eski Ge- nel Başkanları Kemal Türkler, Abdullah Baş- türk ve Kemal Nebioğlu’nu mezarları başında andı. İlk anma, 1980 yılında katledilen Türk- ler’in Topkapı’daki mezarı başında yapıldı. Türkler’in kızı Nilgün Soydan, babasına hita- ben yaptığı konuşmada, “1 Mayıs 2010’da işçi kardeşlerin Taksim’i 1 Mayıs alanı olarak al- dılar. Senin de 1 Mayıs’ın kutlu olsun babacı- ğım” dedi. Çelebi de Türkler’e; 1977’de son kez konuştuğu kürsüden, 1 Mayıs alanından 500 bini aşkın emekçinin selamını getirdiğini söyledi. Çelebi, “1977 katliamında yaşamını yitirenlerin gerçek faillerinin ortaya çıkartıl- ması mücadelesi önümüzde duruyor” diye konuştu. DİSK yöneticileri daha sonra Zin- cirlikuyu Mezarlığı’na giderek Abdullah Baş- türk ve Kemal Nebioğlu için de anma törenle- ri düzenledi. (Fotoğraf: NİHAL İNAL) ‘İşçiler Taksim’i 1 Mayıs alanı yaptı babacığım’ Demokratik kitle örgütleri, hazõrladõklarõ ortak bildiride “anayasa değişikliğinde en önemli konunun hukuk sistemine ilişkin üç maddede kilitlendiğini” vurguladõ. Bildiride “Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu ve Anayasa Mahkemesi, yürütmeye, yani iktidara bağõmlõ hale gelecektir” denildi. 3 KADIN ŞİKÂYETÇİ OLDU İstanbul Haber Servisi- İnternetten tanõştõ- ğõ kadõnlarõ yakasõna taktõğõ polis rozeti ile “ah- lak polisi” olarak tanõtan ve “hakkınızda şi- kâyet var” diyerek tecavüz ettiği ileri sürülen Zülfi K., gözaltõna alõndõ. Ataşehir’de oturan H.D., Kadõköy Cumhuri- yet Başsavcõlõğõ’na başvurarak internette tanõş- tõğõ bir kişinin kendisine önce tecavüz ettiğini ardõndan da gasp ettiğini söyledi. H.D. dilek- çesinde internette tanõştõğõ, bu yüzden açõk kimliğini bilmediği kişinin evine geldiğinde po- lis rozetini göstererek “Ahlak polisiyim, senin hakkında şikâyet var. Hakkında işlem ya- pacağım” dediğini belirtti. H.D., “Ardından benimle zorla ilişkiye girdi. İlişkiden sonra be- ni kalorifer peteğinin borusuna kelepçeledi. Daha sonra cüzdanımdaki paraları alarak kaçtı” dedi. Şikâyet üzerine çalõşma başlatan po- lis ekipleri, aynõ tarihlerde 2 benzer olayõn da- ha meydana geldiğini belirledi. Yapõlan incelemede, Kadõköy’de E.Ö. ve Mal- tepe’de ise Y.E.’nin aynõ şekilde saldõrõya uğ- radõğõ belirlendi. Polis, 3 kadõnõn da verdiği eş- kâlin aynõ olmasõ sonucu Ankara’da oto tamir- cisi olarak çalõşan Zülfi K.’yõ Kadõköy’de bir ka- fede gözaltõna aldõ. Zanlõnõn üzerinden 1 kuru sõkõ tabanca, 1 kelepçe ile polis rozeti, 1 mermi çõktõ. Kadõnlar şüpheliyi teşhis etti. Yurt Haberleri Servisi - Mardin’in Mazõ- dağõ ilçesine bağlõ Bilge köyünde 7’si çocuk 44 kişinin öldürüldüğü katliamõn ardõndan 1 yõl geçti. Katliamda yaşamõnõ yitirenler bugün köyde düzenlenecek törenle anõlacak. Anne, baba ve 3 kardeşini kaybeden, kendisi de 3 kurşunla ağõr yaralanan Medine Çelebi ise o günden bu yana hiç konuşmadõ. Köy Muhtarõ Abdülkadir Çelebi, şunlarõ söyledi: “Medine köyden çıkıp, hiç kimse mezarını göstermeden doğru babasının mezarına gidiyor. Durmaksızın babasının mezarını seyrediyor. Bu manzara içimizi parçalıyor. 1 yıldır hiç konuşmadı.” Medine bir daha hiç konuşmadõ Sahte polis rozetiyle tecavüz
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle