09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 4 MAYIS 2010 SALI 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Keşke Öyle Olsaydı Geçen gün de yazdım. 1 Mayıs günü kalabalığın seslerinin evime, çalışma odama kadar geldiği 1 Mayıs törenlerine gitmedim. Oysa 1 Mayıs törenlerini geçmişte şenlik olarak kutlayanlardandım. 1 Mayıs 2010’da ise kutlayacak bir şey yoktu, olsa olsa anılar vardı. Yitirdiklerimizi anmak, geçmişi bir kez daha anımsamak, bir kez daha durup düşünmek için giderdim yine de Taksim’e. Ama geçmişi ve günümüzü yanlış okuyarak, olmayan bir bayramın kutlamasını yapmak bana çok dokunuyor. 1 Mayıs günü de benzeri sahnelerle karşılaşacağım endişesiyle Taksim’e çıkmadım. 1 Mayıs 2010 günü işçi sınıfının kutlayacak bir şeyleri var mıydı? İşçi sınıfı ya da onun adına hareket etme yetkisine sahip kişi ve kuruluşlar tarafından da tevkil edilmediğime göre, bu konuda fikir beyan etmek tabii ki bana düşmez. Bu işçi sınıfı tarafından tevkil edilme sorunu benim yıllar boyu hep aklımı kurcalayıp durmuştur. Onun adına canhıraş bir biçimde öne atılanların, onun adına sağı solu suçlayanların, onun adına veya ona yol gösterenlerin kimin tarafından tevkil edildikleri veya görevlendirildiklerini hep düşünmüş, bir türlü çözememişimdir. Doğrusu ya, işçi sınıfı fetişizminin gerekçelerini ve neyi anladığını da kavrayabilmiş değilim. Bu saatten sonra işçi sınıfının tarihte hâlâ bir öncü rolü olup olmadığı konusunda fikir yürütmeye cüret edeceklerden de değilim. Ama yaşamım boyunca aydınların, yazarların, emekçilerle yan yana daha özgür, daha adil, daha eşit, daha yaratıcı bir dünyaya yürüyebileceklerini düşünmüşümdür. Yanılıp yanılmadığım konusunda kesin bir fikir beyan edecek durumda değilim. Ama yukarıda da belirttiğim gibi, işçi sınıfı fetişizminden uzak durarak gerçekçi analizler yapmaya çalışırım. Türkiye işçi sınıfına kimi tarihi misyonları yüklemeye kalkanların, her şeyden önce, onun gerçek konumunun nesnel bir değerlendirmesini yapması gerektiğini düşünmüşümdür hep. Türkiye’nin birçok sorununda, tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişte gecikmesinin payı olduğunu bilip kabul edenlerin, burjuvazisi bile doğru dürüst oluşmamış bir toplumda, işçi sınıfı öncülüğüyle demokrasiye, özgürlüğe geçilmesi önerisini getirirken, tezin eksiklerini, gediklerini de iyi görmeleri gerektiğini düşünürüm. Ama koşulların sorumluluğunu emekleme halinde olan işçi sınıfının sırtına yükleme yanlışına düşmemeye özen gösterilmesi gerektiği kanısındayım. Gelişmiş sanayi toplumlarının işçi sınıfı partilerinin performanslarını gördükten sonra da, bizdeki, örneğin Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP), her şeye karşın, hayranlıkla karışık duygular beslerim. Cumhuriyet’in tarihini incelerken de, onun sınıf karşıtlığını had safhaya vardırmış olmasını, bu durum hiç hoşuma gitmese de görmezden gelemem. İşçi sınıfı Cumhuriyet tarihinin her döneminde ezilmiştir. Bunu, işçi sınıfımız ne kadar farkındadır bilemem ama zaman zaman kimi kendini ezenleri geçici süre için de olsa dostu olarak görmüş ve bu yanlışı pahalıya ödemiştir. 1 Mayıs 2010 günü, benim durduğum yerden bakınca, Türkiye işçi sınıfının kutlayacak pek fazla bir şeyi yok gibi görünüyordu. Aynı şekilde Türkiye demokrasisinin içinde bulunduğu koşullar, 12 Eylül yöntem ve uygulamalarının bugün hâlâ yürürlükte olması da göz önünde bulundurulunca, Türkiye’nin gerçek demokratları için de bayram yapacak bir şey yok gibi görünüyordu. Hatta Taksim Alanı’nın bunca yıl sonra işçilere açılmış olması bile ne işçi sınıfının ne de demokratların bir zaferiydi. Sadece diktasını gizlemek isteyen bir yönetimin demokrat görünme manevrasıyla karşı karşıyaydık. Öyle olmasaydı, işçi sınıfımız ile demokrasimiz bu denli köşeye sıkışmış durumda olmazdı. Bu yüzdendir ki, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’nin “Taksim’i kopara kopara aldık” sözlerini okuyunca, acı acı gülümsedim ve sadece şunu söylemekle yetindim: - Keşke öyle olsaydı Sayın Çelebi, keşke öyle olsaydı!.. [email protected] Erzincan Başsavcõlõğõ, yürüttüğü Fethullah Gülen soruşturmasõnda eski MİT Müsteşarõ Şenkal Atasagun’un tanõklõğõna başvurmak istedi. MİT Müsteşarõ Taner, başsavcõlõğõn istemini gizlilik gerekçesiyle reddetti. İLHAN TAŞCI ANKARA - Erzin- can Cumhuriyet Baş- savcõsõ İlhan Ciha- ner’in, Fethullah Gü- len grubuna yönelik yürüttüğü soruşturma kapsamõnda eski MİT Müsteşarõ Şenkal Ata- sagun’un “tanık” ola- rak ifadesine başvur- mak için girişimde bu- lunduğu ortaya çõktõ. MİT Müsteşarõ Emre Taner, Erzincan Cum- huriyet Başsavcõlõğõ’na gönderdiği yazõda, “ta- nıklık izninin müste- şarın takdir hakkı” olduğuna işaret ederek, Atasagun’un bilgisine başvurulmasõnõ “uygun görmeyerek” reddetti. İsmailağa ve Fethul- lah Gülen soruşturma- larõnõn ardõndan “Er- genekon’un Erzincan yapılanması” savlõ so- ruşturma kapsamõnda tutuklanan Erzincan Cumhuriyet Başsavcõsõ İlhan Cihaner’in, Gü- len soruşturmasõna yö- nelik MİT’e kadar uza- nan bir bilgi edinme girişiminde bulunduğu anlaşõldõ. Yazışmalar... Cumhuriyet’in ulaş- tõğõ belgelere göre, eski MİT Müsteşarõ Şenkal Atasagun’un tanõk sõfa- tõyla ifadesinin alõnma- sõ süreci yazõşmalara şöyle yansõdõ: ?? 15 Haziran 2009 tarihinde Erzincan Cumhuriyet Başsavcõsõ İlhan Cihaner imzasõy- la MİT Müsteşarlõğõ’na yazõ gönderildi. Yazõ- da, “Cumhuriyet Baş- savcılığımızca yürü- tülmekte olan bir so- ruşturmada, tanık olarak bilgisine baş- vurulması düşünül- düğünden eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un tebligat adresinin (mevcutsa sair iletişim bilgileri- nin) başsavcılığımıza bildirilmesi rica olu- nur” denildi. Bu yazõ- da, soruşturma konusu- nun ne olduğu belirtil- meyip, yalnõzca belge sayõsõna “2009/138 so- ruşturma” denildi. 2009/138 numaralõ so- ruşturma, Fethullah Gülen grubuna yönelik yürütülen soruşturma- nõn numarasõydõ. MİT’in yanıtı ?? 19 Haziran 2009 tarihinde MİT Müste- şarõlõğõ, müsteşar adõna 2. Hukuk Müşaviri Hakan Erden imzalõ bir yazõyla yanõt verdi. Devlet İstihbarat Hiz- metleri ve Milli İstih- barat Teşkilatõ Yasa- sõ’nõn “Tanıklık” baş- lõklõ 29. maddesi, “Görevin gizliliği ve devletin çıkarlarının zorunlu kıldığı haller- de MİT mensupları- nın tanık olarak din- lenebilmesi, MİT Müsteşarı’nın iznine bağlıdır” hükmünü amir olduğu anlatõlan yazõda, “Adı geçenin (Şenkal Atasagun) ta- nık olarak ifadesine başvurulacak konu- nun anılan madde kapsamında değer- lendirilebilmesi ama- cıyla müsteşarlığımı- za bilgi verilmesine ihtiyaç duyulmakta- dır” denildi. ‘Uygun görülmedi’ ?? 15 Temmuz 2009 tarihinde MİT Müste- şarõ Emre Taner imza- sõyla Erzincan Cumhu- riyet Başsavcõlõğõ’na kesin yanõt verildi. Devlet İstihbarat Hiz- metleri ve Milli İstih- barat Teşkilatõ Yasasõ uyarõnca MİT mensup- larõnõn tanõk olarak dinlenebilmelerinin MİT Müsteşarõ’nõn iz- nine bağlõ olduğuna işaret eden Emre Taner şöyle dedi: “MİT Müsteşarı, MİT men- suplarının görevleri nedeniyle vâkıf ol- dukları devlet sırları hakkında, devletin üstün çıkarlarını göz önünde bulundura- rak gerekli tanıklık iznini verip vermeme hususunda takdir hakkına sahiptir. Savcılığınız söz konu- su talebi bu çerçevede incelenmiş ve eski MİT Müsteşarı Şen- kal Atasagun’un ta- nık olarak bilgisine bavuşrulması uygun görülmemiştir.” Baskı devrettirdi Erzincan Cumhuriyet Başsavcõsõ Cihaner, tu- tuklanmasõndan önce İsmailağa ve Fethullah Gülen soruşturmalarõnõ yürütmüş, ancak gör- düğünü belirttiği baskõ nedeniyle görevsizlik kararõyla İsmailağa dosyasõnõ, Erzurum Özel Yetkili Savcõlõ- ğõ’na devretmişti. Cihaner, Fethullah Gülen soruşturmasõnõ ise Erzurum’a gönder- meyip araştõrmasõnõ sürdürmüştü. Eski MİT Müsteşarõ Atasagun’un tanõklõğa çağrõlmasõn- da, kendisine ait oldu- ğu savlanan “Gülen grubunun yatırımla- rının, Türkiye’nin ya- tırımlarına yakın ol- duğu” sözlerinin etkili olduğu belirtildi. İDAMLARININ 38. YILDÖNÜMÜ ‘3 Fidan’ için heykel dikilecek BURSA (Cumhuriyet) - Bursa’nõn CHP’li Nilüfer Belediyesi, ’68 kuşağõnõn liderlerinden Deniz Geçmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’õn heykelini idam edilişlerinin 38. yõldö- nümünde Beşevler Gençlik Parkõ’ndaki Ata- türk’ün Bursa Nutku’nun yanõna dikecek. Yerel Meydan gazetesinin haberine göre, hey- keltõraş Eşber Karayalçın’õn yaptõğõ “Üç Fidan Anıtı”nõn açõlõşõ idam edilişlerinin 38. yõldönümü olan 6 Mayõs 2010’da gerçekleştirilecek. Beşev- ler Gençlik Parkõ’ndaki Atatürk’ün Bursa Nut- ku’nun yanõna dikilecek anõtõn açõlõşõna Deniz’le- rin avukatõ Halit Çelenk’in yanõ sõra 3 fidanõn yakõnlarõ, THKO davasõnda yargõlananlar ve sa- natçõ Tuncel Kurtiz’in de katõlacağõ belirtildi. Heykelin Deniz’lerle ilgili Türkiye’de dikilen ilk heykel olacağõnõ ifade eden Nilüfer Beledi- yesi yetkilileri, 68 kuşağõnõn 3 önderinin heykel- lerinden oluşacak anõtõn, Atatürk’ün gençleri her koşulda Cumhuriyet’e sahip çõkmaya çağõrdõğõ Bursa Nutku Anõtõ’nõn yanõna dikilmesinin de özel bir anlam taşõdõğõnõ vurguladõlar. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN [email protected] Erzincan Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nõn, Gülen soruşturmasõ için girişimi MİT tarafõndan engellendi Atasagun tanõk olamadõ ‘Cihaner davasõ’nda basõna sansür İLHAN TAŞCI ERZURUM - Erzincan Cumhu- riyet Başsavcõsõ İlhan Cihaner ve 3. Ordu Komutanõ Orgeneral Sal- dıray Berk’in de sanõk olarak ara- larõnda bulunduğu davanõn bugün yapõlacak ilk duruşmasõ öncesinde “basına sansür” kararõ çõktõ. Erzu- rum İkinci Ağõr Ceza Mahkemesi, duruşmaya yalnõzca 6 ajansõn mu- habiri ile her sanõğõn iki yakõnõnõn alõnmasõnõ kararlaştõrdõ. Erzincan’daki silahlõ terör örgü- tüne ilişkin, aralarõnda 3. Ordu Ko- mutanõ Orgeneral Berk, Erzincan Cumhuriyet Başsavcõsõ Cihaner ve Eskişehir İl Jandarma Alay Komu- tanõ Kõdemli Albay Recep Gen- çoğlu, Erzincan İl Jandarma Alay Komutanõ Albay Ali Tapan ile MİT Erzincan Şube Müdürü Şinasi Demir’in de bulunduğu 10’u tutuk- lu 14 sanõğõn yargõlanmasõna bugün başlanacak. Bugünkü dava önce- sinde Erzurum İkinci Ağõr Ceza Mahkemesi Başkanõ Mustafa Ka- ratay dün 6 ajans muhabirinin du- ruşmayõ izlemesine izin verileceği- ni açõkladõ. Karatay, Erzurum’da görev yapan adliye muhabirlerinin duruşmaya alõnacağõnõ şehir dõşõn- dan gelen muhabirlerin ise duruş- mayõ izlemeyeceğini belirtti. Sanõk avukatlarõnõn da görüştüğü Erzu- rum İkinci Ağõr Ceza Mahkemesi Başkanõ Karatay, buna gerekçe ola- rak duruşma salonundaki yer darlõ- ğõnõ gösterdi. Bu kapsamda, arala- rõnda Başsavcõ Cihaner ve Orgene- ral Berk’in de bulunduğu 14 sanõ- ğõn yalnõzca ikişer yakõnõnõn salona alõnmasõna karar verdi. İstanbul’da- ki Hrant Dink davasõna da izleyici olarak katõldõğõnõ belirten Başsavcõ Cihaner’in avukatlarõndan Aslı Ka- zan, tepkisini “Hrant Dink’in öl- dürülmesiyle ilgili davanın du- ruşmasının yapıldığı salon Erzu- rum’daki salondan daha küçük. Ancak orada ayrımsız olarak hem gazetecilerin hem de aile ya- kınlarının duruşmaya katılması- na ilişkin engelleyici karar alın- mıyor” sözleriyle dile getirdi. Erzurum’da ilk duruşma Erzurum İkinci Ağõr Ceza Mahkemesi Başkanõ Karatay, 6 ajans muhabirinin duruşmayõ iz- lemesine izin verileceğini, şehir dõşõndan gelen muhabirlerin du- ruşmayõ izleyemeyeceğini belirtti. Fener’in faturası bankacılara ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yaklaşõk 2 yõldõr süren Deniz Feneri Der- neği davasõnda, ilk fatura Vakõfbank Ope- rasyon İşlemleri Müdürü Kürşat Hakan Bütün ile yardõmcõsõ İhsan Mete Topa- loğlu’na çõktõ. Hakkõnda dava açõlan iki müdür, Almanya’daki Deniz Feneri e.V.’nin yaptõğõ para transferleri ile Euro 7’ye verilen 1 milyon Avro’luk kredi ile sa- tõn alõnan “Baltıc Kristina” adlõ gemi- ye ilişkin belgeleri is- teyen savcõlõğõn yazõ- sõna geç yanõt vererek soruşturmanõn gecik- mesine neden olmakla suçlandõ. Ankara Cumhuriyet Savcõsõ Mehmet Cihan Kısa, Deniz Feneri soruşturmasõnõ yürüten cumhuriyet savcõlarõ Nadi Tür- kaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz’ün suç duyurularõ üzerine başlat- tõğõ soruşturmayõ tamamlayarak dava açtõ. İddianamede, Deniz Feneri savcõlarõnõn, Vakõfbank Genel Müdürlüğü’nden, Va- kõfbank International AG Frankfurt Şube- si’nden Deniz Feneri e.V.’ye yapõlan para transferleri, Almanya’da bulunan Euro 7 Fernseh&Marketing GmbH isimli şirkete kredi verilmesine ilişkin belgeleri 10 gün- lük kesin süre içinde göndermesini istedi- ği kaydedildi. Vakõbank’õn bu talebi ka- bul edip iki kez süre istemesine rağmen ta- lebi yerine getireme- yeceğini bildirdiği be- lirtilen iddianamede, “Yazışma süreci de- ğerlendirildiğinde, şüphelilerin görevle- rinin gereklerine ay- kırı hareket ederek yazıyı inceleyip, gereğinin yerine geti- rilmesinde ihmal boyutunu aşan bir sü- rede yazıya olumsuz cevap verdikleri ve soruşturmanın gecikmesine sebebi- yet vererek görevi kötüye kullanmak suçunu işledikleri anlaşılmıştır” denildi. Savcõlõk, Bütün ve Topaloğlu’nun “gör- evi kötüye kullanmak” suçundan 1’er yõldan 3’er yõla kadar hapsini talep etti. 2 Vakõfbank yöneticisi hakkõnda dava açõldõ Banka yöneticileri Deniz Feneri e.V.’nin yaptõğõ para transferleri ile Euro 7’ye verilen 1 milyon Avro’luk kredi ile satõn alõnan “Baltõc Kristina” adlõ gemiye ilişkin belgeleri isteyen savcõlõğa geç yanõt vermekle suçlanõyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle