22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 4 MAYIS 2010 SALI 16 KÜLTÜR kultur@cumhuriyet.com.tr Ç ocuk kitaplarõ yazarõ Michael Mor- purgo’nun aynõ adlõ kitabõndan Nick Stafford tarafõndan sahneye uyarlanan “Savaş Atı” (War Horse), Ekim 2007’de Londra’da National Theatre Olivier Salonu’nda (seyirci kapasitesi 1200 kişi) çõkmõş seyircinin karşõsõna. Uzun bir süre kapalõ gişe oynadõktan sonra, Mart 2009’da West End’e taşõnmõş. O günden bu yana New London Theatre’da yine kapalõ gişe oynuyor ve yer bulmak yine zor. Bu arada, belirtmekte yarar var, Morpurgo eğitim projeleri ve kitaplarõyla çok ödüllü bir yazar. İNSANLIĞI SORGULAMAK ‘Savaş Atı’ insanlõğõ sorguluyor. İnsana in- sanlõğõnõ, savaşa adõ Joey olan bir atõn gözle- rinden bakarak hatõrlatõyor. Joey, savaşõn açtõ- ğõ yaralarõ, savaşõn acõmasõzlõğõnõ dile getiriyor sessizliği içinde. O ve genç sahibi Albert’in yer yer gerçek dokunuşlar içeren duyarlõ öyküsü ya- ratõcõlõğõn sõnõrlarõnõn ne denli zorlanabileceğini gösteriyor. Tiyatro sanatõnõn nerelere kadar uza- nabileceğini kanõtlõyor. “Savaş Atı” I. Dünya Savaşõ’nõ, az önce be- lirttiğim gibi Joey’in gözünden anlatõyor. Ta- raf tutmuyor Joey bu savaşta. O bir at ama, gö- rüyor, hissediyor ve yaşõyor. Hayatõndan in- sanlar geliyor, insanlar geçiyor ve Joey yön- lendiriyor izleyicileri savaşlarõn korkunçlu- ğuna dair. İnsanõ etkileyen bir öykü. İnsanõ et- kileyen gözler, Joey’in gözleri… Sanki size ba- kõyor ve soruyor “neden bunca şiddet” diye. I. Dünya Savaşõ’nda Joey önce ait olduğu çift- liğin sahibi tarafõndan (oğul Albert’in diren- mesine rağmen) iyi bir paraya İngiliz ordusu- na satõlõyor… Zaten Albert de onun için gönüllü yazõlõyor orduya… Ama ne yazõk ki yollarõ uzun süre kesişmiyor. Heybetli Joey gerek İngiliz as- kerlere hizmet ederken, gerekse Almanlarõn eli- ne geçtikten sonra zor günler yaşõyor. Savaşõn bütün acõlarõnõ insanlarla paylaşõyor. Kimisi onu kolluyor, kimisi hõrpalõyor. Alman ya da İngi- liz, fark etmiyor… Belki bir ara biraz solukla- nõyor, ama akan kan durmadõğõ, giderek arttõ- ğõ için Alman saflarõnda ambulanslarõn, ağõr si- lahlarõn çekiminde oradan oraya sürükleniyor ve kõrõlan ayaklarõyla dikenli tellerle takõlmõş olarak terk ediliyor… Sonrasõ mõ? Sonrasõ as- lõnda önemli değil… O kurtuluyor ve Albert’e kavuşuyor ama, dostu, kader arkadaşõ, nice sü- varileri taşõyan asil Arap atõ Topthorn onun ka- dar şanslõ olamõyor. Max Hastings, I. Dünya Savaşõ’nda pek çok atõn telef olduğundan söz eder ve “Savaşta mil- yonlarca insan ve milyonlarca isimsiz at öl- dü” der. Kasõm 1918’de çok az sayõda at İn- giltere’ye geri dönebilmiş… Çoğu, Fransõzla- ra satõlmõş ve kutsal görevlerini dönemin ko- şullarõ nedeniyle yemek masalarõnda tamam- lamõşlar… TÜM SANATLAR KUÇAKLAŞIYOR “Savaş Atı” geniş kadrolu bir yapõm. Oyun- da, tasarõmcõ Rae Smith, yönetmenler Mari- anne Eliot ve Tom Morris birlikte çalõşmõş- lar. Bu üçlü ekip aynõ zamanda Güney Afrikalõ ünlü “Handspring Puppet Company” (İpli Kukla Topluluğu) ile de çalõşõyor. Atlarõ 7 haf- tada oluşturan ve bir anlamda onlara hayat ve- ren işte bu tasarõmcõlar, yönetmenler, kuklacõ- lar ve de koreograf Toby Sedgwick’ten oluşan sağlam ekip. Sedgwick devasa kukla atlarõn ko- reografõ… Kukla atlarõn ya da at iskeletlerinin içindeki mükemmel genç oyuncularõ fark et- miyorsunuz bile tõrõsa kalkmõş ya da hayatõn tüm acõlarõnõ yüklenmiş çamurlar içinde debelenen Joey’i, Topthorn’u ya da isimsiz bir başka sa- vaş atõnõ izlerken… İnanõlmaz bir çalõşma, ina- nõlmaz bir gözlem gücü ve enerji… Sahnede gölge tiyatrosu tekniği de kullanõ- lõyor. Böylece Joey ve genç Albert’in ilişkile- rinin ötesinde cephede savaşan insanlarõn du- rumlarõ da sembolik anlamlar yükleniyor. Ka- lõn çizgiler, kesin ayõrõmlar yok oyunda. Işõk oyunlarõyla, gölgelerle bir savaş anlatõlõyor… Müzik ve ses tasarõmõ insanlõk hallerini yansõ- tõyor “Savaş Atı” bütün sanatlarõ kucaklayan bir yapõm. Organik bir bütün. Kotarõlan iş yaratõ- cõlõk gerektiren, emek gerektiren, tutku ve sev- da gerektiren zor ve iddialõ bir iş. “Savaş Atı” sadece bir atõn öyküsü değil. İn- sanlara savaşlarda neler olduğunun, neler ola- cağõnõn farklõ bir boyutta, farklõ ve vurucu bir dille anlatõmõ. Ölümler, korkular, boşluklar, şid- det ve sonra?.. Nick Stafford’un sahneye uyarladõğõ oyun, Joey adlõ bir atõn gözünden insanlõğõ sorguluyor Bir ‘Savaş Atõ’nõn gözleri ERHAN KARAESMEN N eredeyse nisan ayõnõn tümünü kapsayan “Uluslararası Ankara Müzik Festi- vali”nin açõlõş ve kapanõş konserleri An- karalõ orkestralarõn katkõsõyla gerçekleşti. Açõlõş- ta, Hacettepe Senfoni Orkestrasõ’nõn genç mü- zisyenleri, hocalarõ ve sürekli şefleri Erol Er- dinç’in yönetiminde cõvõl cõvõl bir konser sundu- lar. Kapanõş konserindeyse, şef Klaus Weise’li Bil- kent Senfoni Orkestrasõ, viyolonist Rebekka Hartmann’õn katkõsõyla sahne aldõ ve az çalõnan eserlerden oluşmuş bir program sundu. Festivalin pek çok performansõ uluslararasõ üstün düzeyi tutturdu. Finlandiyalõ “Clock for Fi- ve” ses topluluğunun ve “Mayumana” uluslar- arasõ ritim ve dans grubunun konserleri başta ol- mak üzere çok sayõda konserden Ankara’nõn do- yurucu izlenimler edindiğini gözledik. Ancak, bir de perdenin arkasõ ve festivalin öte- si var. Burada, sadece Ankaralõ sanatseverleri de- ğil, tüm ülkenin benzer yapõdaki insanlarõnõ dü- şündürtecek ve kaygõlandõracak edilgenlikler, olumsuzluklar dizeleniyor. Cumhuriyet dönemlerinin ilk çeyreğinde gös- terilen çağdaşlõğõ yakalama gayretleri içinde ulus- lararasõ düzeyde bir konservatuvarõn açõldõğõ, operasõnda modern yak- laşõmlarõn sahnelendiği bir başkenttir, Ankara. Bir avuç iyi niyetli insanõn gayretiyle düzenlenen ve ilk 20 yõlõ boyunca da başarõy- la sürdürülmüş festivallerin kentiydi. Önde gelen Al- man, Rus, İtalyan, Fransõz orkestralarõ ve solistleri prog- ramlarda mutluluk verici bi- çimde yer alõrlardõ. Kamu kesiminden ve özel sektörden gelen parasal destekler, üst dü- zeyde bir etkinliğin yürütül- mesine büyük katkõda bulu- nuyordu. Ancak, son dönemlerde dev- letin resmi mercilerinden ve kurumlarõndan gelen ilginin ve parasal desteğin ciddi boyutlarda azal- mõş olduğu biliniyor. Bu işte üzerinde dikkatle du- rulmasõ gereken bir yanlõşlõk olduğu aşikâr. Ankara festivali ve benzeri uygar oluşumlar kendine göre her dönemde destekleniyordu. Son birkaç yõlõn yak- laşõmõnda o çok sakõzlaşmõş ‘mali kriz’ gerekçesi ile bu destekler kõrpõ- lõr oldu. Ruhani ve pratik geleneksel destekçisi ve örgütleyicisi Sevda Ce- nap And Müzik Vakfõ’nõn coşkulu ve õsrarlõ izleyiciliği ile olay yürütülme- ye çalõşõlõyor. Devletin esirgediği bu ilgi ve destek unsuru boşluğunu özel kesimde de zaten azalma yoluna girmiş olan sahip çõkma gayretleri dolduramadõ. Öte yandan, yukarõda sözü edilen darlõklara ve güçlüklere karşõn belli bir kalite ser- gilemesi beklenen konserlerin ve diğer perfor- manslarõn nisan ayõnõ doldurmuş oluşundan yine de mutluluk duymak gerekiyor. Kültür Servisi - Ressam Orhan Taylan’õn büyük boyutlu yağlõ- boya yapõtlarõndan oluşan son ça- lõşmalarõ Paris’te sergileniyor. Paris’te sergi açmanõn anlamõ üzerine “günümüz resim dün- yasının bir ‘yabancõ’sı değil, içinden olmak bana anlamlı ve keyifli geliyor” diyen sanatçõ, şöyle devam ediyor “Resim sa- natı ülkemizde, baştan beri bir yabancı dil gibi algılandı. ‘Ben resimden pek anlamam’ cümlesi bu gerçeğin ifadesidir. Ressam- larımız da bir Van Gogh ya da Gaugin gibi resim yapmadıkça değerli bulunmadılar. Oysa gü- nümüzde artık ne empresyonist ne de kübist olmak zorundayız. Artık resimlerimizde yeni ve evrensel bir dil konuşabilecek kadar özgürleştiğimiz için an- laşılmak sorunumuz yok. Gü- ney Amerikalı ya da Hintli bir ressamla aynı dili konuşuyor ama evrensel insan dramı önünde kendi hayatlarımızdan söz ediyoruz.” Taylan’õn sergisi 7 Mayõs’a kadar Paris’te Marais bölgesindeki Galerie Art Pre- sent’da sergilenecek. Paris’te Orhan Taylan sergisi GALERİE ART PRESENT GÜÇLÜKLERE RAĞMEN GERÇEKLEŞTİRİLEN BAŞARILI BİR FESTİVALİN SONRASINDA İZLENİMLER Diyarbakır’da tango festivali DİYARBAKIR (AA) - Diyarbakõr, 1-2 Mayõs tarihlerinde “1. Güneydoğu Anadolu Arjantin Tango Festivali”ne ev sahipliği yaptõ. Festival kapsamõnda Arjantin’den gelen beş kişilik tango orkestrasõ, canlõ müzik eşliğinde tango gösterisi yaptõ. Arjantin tangosunu Türkiye’ye getiren kişi olarak bilinen tango dansçõsõ Metin Yazõr’õn organize ettiği festivale, dans eğitmeni Tolga Han da konuk olarak katõldõ. ‘Tiyatro Sohbeti’ Kültür Servisi - Işõk Üniversitesi’nin Şile Kampusu’nda düzenlediği İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Konferanslarõ’nõn dördüncüsü yarõn saat 15.00’te “Tiyatro Sohbeti” başlõğõ altõnda usta oyuncular Müjdat Gezen ve Mustafa Alabora tarafõndan verilecek. Sanat hayatõnõn 50. yõlõnõ geride bõrakan Gezen ile Alabora konferansta, tiyatro ve sinema yaşamlarõ boyunca edindikleri tecrübeleri ve ilginç anõlarõnõ paylaşacak. (www.isikun.edu.tr) Kampusta dans günleri Kültür Servisi - Koç Üniversitesi Dans Kulübü tarafõndan bu yõl onuncusu düzenlenecek olan Koç Üniversitesi Geleneksel Dans Festivali, bugün başlõyor. 6 Mayõs’ta sona erecek festivale bu yõl Kelt kültürü, ana tema olarak seçildi. Koç Üniversitesi Dans Kulübü öğrencilerinin yanõ sõra, üniversitelerin dans topluluklarõ, profesyonel dans hocalarõ ve yabancõ dansçõlarõn katõlacağõ festivalde Sarõyer Kampusu’ndaki gündüz etkinlikleri, atölye çalõşmalarõ ve akşam gösterileri ücretsiz olarak düzenlenecek. Pelin Halkacı Akın Polonya’da Kültür Servisi- Keman virtiözü Pelin Halkacõ Akõn, Polonya’nõn Varşova F.Chopin Müzik Üniversitesi’nde keman ustalõk sõnõfõ için bir workshop düzenlemek için Polonya’da. Halen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Devlet Konservatuvarõ‘nda ders veren ve Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrasõ ve Oda Orkestrasõ’nõn başkemancõlõğõ görevini sürdüren Halkacõ, yarõn F.Chopin Müzik Üniversitesi Konser Salonu’nda MSGSÜ Devlet Konservatuvarõ’nda öğretim üyesi Prof. Metin Ülkü’nün piyanosu eşliğinde bir de resital verecek. Dört yıl aradan sonra Athena Kültür Servisi - Gökhan ve Hakan Özoğuz’dan oluşan Athena müzik topluluğu, son albümleri “İt”ten dört yõl sonra, sekizinci stüdyo çalõşmalarõ “Pis”, 7 Mayõs’ta raflarda yerini alacak. Pasaj Müzik etiketiyle yayõmlanacak albüm, Athena’nõn ska, punk ve garage etkilerini barõndõran tarzõnõ yansõtõyor. Prodüktörlüğünü Jamiroquai’õn albümlerini hazõrlayan Mike Nielsen’õn yaptõğõ ve Athena’nõn Londra’daki çalõşma döneminde ortaya çõkan albümün ilk tanõtõm konseri ise Athena’nõn üniversite turnesi kapsamõnda 10 Mayõs’ta Edirne’de olacak. Cihat Aşkın’dan ‘Grazioso’ prömiyeri Kültür Servisi- “Besteciler ve Yorumcular” başlõklõ program çerçevesinde geçtiğimiz yõl kaybettiğimiz besteci, orkestra şefi Nevit Kodallõ (1924-2009) önceki gün Caddebostan Kültür Merkezi’nde anõldõ. Güler Keskinkaya’nõn organize ettiği anma gününde keman virtüözü Cihat Aşkõn, bestecinin 1954’te yazdõğõ “Poema” adlõ yapõtla birlikte “Grazioso” adlõ yapõtõnõn dünya prömiyerini yaptõ. Ardõndan, Kodallõ’nõn koro yapõtlarõndan ve liedlerinden oluşan birer video gösterimi izlendi. Müzik yazarõmõz Evin İlyasoğlu ve psikolog Suna Tanaltay da birer konuşma yaptõlar. AnkaraMüzikFestivaliveperdearkası Festivalin pek çok performansõ uluslararasõ düzeyi tutturdu. Finlandiyalõ ‘Clock for Five’ ses topluluğunun ve ‘Mayumana’ uluslararasõ ritim ve dans grubunun konserleri başta olmak üzere çok sayõda konserden Ankara’nõn doyurucu izlenimler edindiğini gözledik. Kültür Servisi - Türkiye işçi sõ- nõfõ tarihi içinde önemli bir kõrõl- ma noktasõ oluşturan Tekel işçi- lerinin Ankara direnişinin mi- henk taşlarõndan, 19-20 Mart ta- rihlerindeki buluşma ve birleşme, yönetmen Engin Ayça tarafõn- dan çekilerek 52 dakikalõk bir belgesel filme dönüştürüldü. Bu buluşmada yaşanan atmosferi be- yazperdeye aktaran “Birleştik Tekel Olduk” ismini taşõyan bel- geselin gala gösterimi, yarõn saat 19.30’da İstanbul Fransõz Kültür Merkezi’nde, 5. Uluslararasõ İşçi Filmleri Festivali kapsamõnda gerçekleştirilecek.Bu yõl Tekel direnişine verilen özel önem se- bebiyle festival kapsamõnda gös- terilecek 15 ‘Tekel’ filminden biri olan “Birleştik Tekel Olduk”, Engin Ayça’nõn sosyal içerikli belgesel filmlerinin yeni halkasõnõ oluşturuyor. Film, Tür- kiye’nin her yerinden gelen işçi- lerin ve her türlü kuruluştan insa- nõn Tekel işçileriyle 19-20 Mart gürlerinde yaşadõklarõ tarihi bu- luşmayõ, çeşitli şairlerin dizeleri- nin de kullanõldõğõ bir metin eşli- ğinde sunuyor. Tekel direnişiyle ‘bir’ olanlar RebekkaHartmann Silivri’de “Duruşmaları İzleme Eylemi” ? Hukuk çiğnenerek ? Özgürlükleri ellerinden alõnan ve yargõlanan tüm insanlarõmõzõn ? Silivri’deki duruşmalarõna TANIK olmamõzõ isteyen M. Balbay ve T.Özkan’õn çağrõsõna uyalõm, “Duruşmaları İzleme Eylemi”ni sürdürelim. • Resmi tatil günleri dõşõnda her Cuma günü olacaktõr. • Saat: 08.15’de c’in bahçesinde olalõm. • Başvuru : 0535.636 59 11-0506.787 40 67-0532.713 22 43 ÜÇ FİDANI Deniz GEZMİŞ, Yusuf ASLAN ve Hüseyin İNAN ile hayatta olmayan tüm devrimcileri ANIYORUZ Program 06 Mayõs 2010, Perşembe Saat 11.00: İstanbul Teknik Üniversitesi-Gümüşsuyu önünde toplanma Saat 12.00: Dolmabahçe Rõhtõmõ’nda basõn açõklamasõ ve denize çiçek atõlmasõ Saat 20.00: Maltepe Belediyesi Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde panel Yöneten Ali IŞIK Konuşmacılar Ali SİRMEN - Cumhuriyet Gazetesi Yazarõ Berhan ŞİMŞEK - CHP Eski Milletvekili Sönmez TARGAN - 68’liler Birliği Vakfõ Başkanõ Bora GEZMİŞ - 68’liler Birliği Vakfõ Genel Sekreteri İletişim 0216 589 36 00 - 0532 325 85 90 - 0532 522 91 53 - 0532 4141068
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle