Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
İzleyicilere ayrılan bölüm genellikle cuma
günleri dolu. Biz de o günler için beklenti içinde
oluyoruz. Cuma, tüm sanıkların ve avukatlarının
davanın gidişine ve kendi durumlarına ilişkin
görüşlerini, mahkemeden taleplerini dile
getirdiği gün.
Bir başka deyişle söz hakkımızın olduğu gün.
Daha başka deyişle hem kavuşma, hem
konuşma günü.
İnsanoğlu çok değişken bir toprak. İnsan
eskimeyen dostları görünce birden
buharlaşıyor. O an bütün hüzünler buharlaşıyor.
7 Mayıs Cuma ve 14 Mayıs Cuma’da da öyle
oldu.
Onlarla en son 5 - 6 metre yakınlıktan
selamlaşsak da hep iç içe gibiyiz. Sanki koca
spor salonu, affedersiniz duruşma salonu bir
beden; hepimiz aynı kalpte nefes alıp veriyoruz.
Duruşma salonunda notlaşıyoruz da; bir
bedenin bir ucundan öteki ucuna damarların
kan getirip götürmesi gibi.
Mektupların tümü doğal olarak beyaz kâğıda
yazılı. Baktım, biri yeşil. Çimen yeşili mi desem,
kestane yaprakları yeşili mi desem, fesleğen
yeşili mi desem, cevizin tam meyveye durduğu
yeşil mi desem... Öyle bir yeşil işte...
Mektup gazetemiz Cumhuriyet’in
İstanbul’daki merkezinin önemli bir
makamından; çay ocağından, Şenol’dan.
İnsan demirparmaklıkların arasından
mahkeme tüneline gelir de gazetesinin en sıcak
yerinden, çay ocağından, Şenol’dan mektup
alır da şen olmaz mı? Olur elbet!
Şenol mektubun bir yerinde şöyle diyor:
“Abi seni bir gün bırakacaklar da... Ellerini
çabuk tutsalar!..”
Bir gün önce de Sevgili Alev Coşkun
Ağabey, avukat sıfatını da bütün kimliklerinin
yanına koyarak gelmişti. Enine boyuna
dertleşmiştik.
Gazetemizin üst katlarıyla çay ocağının,
yüzümü Trakya rüzgârı gibi okşaması
yanaklarımı Ege’nin gelincik tarlalarına çevirdi...
Okur buluşmalarını ayrıca anlatmalıyım.
Sevgili Ankaralılar ve Egeliler 14 Mayıs Cuma
günü duruşma salonunu kitap fuarına
çevirdiler. Duruşma aralarının getirdiği
fırsatlardan da yararlanarak torbalarla kitapları
bana ulaştırdılar, imzalayıp gönderdim. Her biri
el, göz, beyin, yol emeğim kitaplar. Balkanlar,
Orta(daki) Asya Ülkeleri, Yemen Türkler
Mezarlığı, Anzak Türkleri, Ülkelere Değil Savaşa
Düşmanım, Çin’in Uzun Yürüyüşü, Tarihin Arka
Odası Amerika, Afrika’nın Uçlarında, Heyecan
Yaşlanmaz, Affedersin La Fontaine, Nasreddin
Hoca ile Çocuklar...
Kimi kitaplarıma aylar sonra ilk defa
dokundum. Yavrularım Yağmur, Deniz’in
kulakları çınlasın, bebeğim gibi okşadım
kapaklarını...
Ege’den gelenler Aydın, Muğla ağırlıklıydı, bir
hafta önce İzmir vardı. Aydınlılar daha önceki
etkinliklerini, yaptıkları açıklamaları da
beraberinde getirmişler. Sevgili Kurtuluş’tan
selam getirmişler. İnsan gönlünün kolları ne
kadar geniş, uzun, metrelerce uzaktan
kucaklaştık onlarla.
Kadıköy Belediye Başkanı Sevgili Selami
Öztürk’ün avukat kimliği aradaki mesafelerin
kalkmasını sağladı. Kadıköy iskelesinden
Adalar’a kollarımızı açıp kucaklaştık...
İstanbul Cumhuriyet okurlarının her “saniye”
salonda oluşu gelip giden dostlar hakkında
bilgi edinmemi de sağlıyor.
Ankara’dan gelenlerle sohbetimiz her
teldendi. Gezginlerden emeklilere, gençlerden
sivil toplum önderlerine güzel bir yelpaze
yapmışlar. Hani selam ver okura at, balık
bilmezse Haluk bilir dedik ya... Sevgili Haluk
Yalvaç yine bütün Cumhuriyetçiliği ile
oradaydı.
Ankara Çayyolu’nun adını Çığyolu mu
koymalı ne! Her seferde varlar. Onlara verdiğim
selamların hiçbirinin karşılıksız olmadığını
görmenin sevinci içindeyim. Geçen yıl yerel
seçimlerde çığ gibi olup Yenimahalle’yi
yenimahalle olmaktan çıkarmanın öncülüğünü
üstlendiler. Keçiören’den aldığım selamları
yazmasam da görüşme inatları kırılmaz ama,
kayda geçirmeden de olmaz...
Ankara’ya son selamımız sonsuz bir
yolculuğa olsun. 14 Mayıs’ta duruşma
salonunda Prof. Doğan Aksan’ı kaybettiğimizi
öğrendim. Nisan ayını dil konusuna ayırdığımı
daha önce yazmıştım. Ay boyu okuduğum 20
kitaptan dördü Prof. Aksan’ındı. Yaşamın
cilvesine bakın Prof. Aksan’ı Türkçenin Anadolu
topraklarında resmi dil oluşunun 733.
yıldönümünde yitirdik.
Ses bayrağımız Türkçenin başı sağ olsun!
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
giydiğini manşetlere taşıyorlar. Köşelerde
yazıyorlar. Ünlü haber sunucuları (anchormenler
de) Kılıçdaroğlu ile söyleşirken lafı döndürüp
dolaştırıp gömleğe getiriyorlar.
Kurultay konuşmasındaki yoksulluğu, aç
insanların sorunlarını ön plana alan söylemleriyle
pahalı gömleğin ters düştüğünü duyumsatmak
istiyorlar.
Kılıçdaroğlu sureti haktan görünerek iğneleyici
sorular soranlara kotralarını, Boğaz’daki yalı
örneği konutları nasıl ne kadar ödeyerek
aldıklarını sormuyor.
Örneğin pahalı gömlek giydiği haberini ortaya
atan, rahmetli Kemal Ilıcak’ın ve altmışındaki yüz
hatları otuzluk bir taze görüntüsü veren yazar
Nazlı Ilıcak’ın oğlu Mehmet Ali Ilıcak’a binlerce
insana vaat ettiği TV’leri neden vermediğini, bu
yoldan ne kadar gelir sağladığını da sormuyor.
Kılıçdaroğlu, birçok TV’de konuştu.
Gazetecilere demeçler verdi. Posta’daki
demecinde tek bir cümle var ki, uzun lafın kısası,
pek çok soruyu, saldırıyı yanıtlıyor:
“…Ama ben onların bildikleri siyasetçilerden
değilim. Neyim varsa yüzde yüz alın teriyle
alınmıştır…” diyor.
Zaten Kılıçdaroğlu’nun herhangi bir açığı
olsaydı AKP’nin gözde isimlerinin; örneğin Ankara
Belediye Başkanı Melih Gökçek’in ipliğini pazara
çıkardıktan sonra ohooo kaç kez yandaş yalaka
gazetelerin diline düşerdi.
AKP Genel Başkanı da Kılıçdaroğlu’nu yerle bir
eden hakaret edebiyatına örnek olan
konuşmalarından birini yapardı.
Galiba Kılıçdaroğlu’nun asıl rahatsızlık verdiği
yanı dürüst, açık sözlü olması!
Kimi medya, hiç kuşkunuz olmasın AKP iktidarı,
yeni genel başkanın bu yanını sindiremiyorlar,
sindiremeyecekler.
Haber diye Kılıçdaroğlu’nun gömleğiyle
uğraşanlara sormak lazım:
Simit satmaktan, etrafı duvarlarla çevrili,
helikopter pisti olduğu söylenen beş villaya nasıl
geldiği konusunu da bir yana bırakın.
Daha basitten gidelim.
RTE’nin kravatlarını bile Avrupa’dan getirttiğini
veya aldığını neden dilinize dolamıyor, manşetlere
çekmiyorsunuz?
Kanıt mı? Bizzat Bay RTE! Bir konuşmasında
İtalyan Başbakanı zampara Berlusconi, RTE’ye
kravatını beğenmediğini söyledi.
Laf altında kalır mı RTE? Hemen yanıtladı: O
kravatı Milano’dan aldım!
Geçelim kravat olayını. Peki, ama halktan yana,
halkın içinde, halktan biri olduğunu durmadan
yineleyen Bay RTE, lütfen açıklar mısınız:
Sözcü, üstelik resimlediği haberinde
“Başbakan’la bakanların Bakanlar Kurulu’nun
toplandığı merkez binaya girdiği saatlerde ortaya
çarpıcı görüntüler çıktı. Toplantı salonuna
herkesten önce Başbakan’ın pardösüsü ve
çantaları ‘korumaları’ tarafından getirildi” diyor.
Geçenlerde Rum gazeteci, eşinin Atina’da on
çift ayakkabı aldığını yazıyordu.
Ne ölçüde doğru haberdir bilemem ama;
ayakkabı satıcısı Yunanlı, hanımefendiyle
“Ekonomik kriz içinde bulunduğumuzu bildiğinden
olacak, on çift ayakkabı satın aldı” diye hafif dalga
geçiyor.
Âleme veriyor talkını, kendi yutuyor salkımı!
Medyada özgür kalan kalemlerden biri, Yılmaz
Özdil, dünkü yazısında “İşin daha enteresan tarafı
var” diyor ve şunları yazıyordu.
“ ‘Hukuktan anlamıyor’ diyor. ‘Ekonomi
bilmiyor’ diyor. ‘Rüşveti bitireceğiz’ diyor.
‘Soydular memleketi’ diyor. ‘Hesap soracağız’
diyor.
‘Bunların dokunulmazlığını kaldıracağız, siyasi
ahlak yasası çıkaracağız, parlamentoda
vurguncunun talancının yeri yok, naylon
faturacıdan, Ali Dibo’dan bakan olmayacak!’
diyor.
‘Kalpazan’ diyor.
Çıt yok.
Vay efendim ‘bey’ dedi… İşte orası gücüne
gidiyor.”
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 26 MAYIS 2010 ÇARŞAMBACUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 26 Mayıs
Oslo Y 15
Helsinki Y 17
Stockholm Y 17
Londra B 20
AmsterdamPB 18
Brüksel Y 16
Paris Y 22
Bonn Y 16
Münih Y 17
Berlin Y 17
Budapeşte B 26
Madrid PB 27
Viyana Y 24
Belgrad PB 27
Sofya PB 25
Roma PB 20
Atina Y 22
Zürih Y 24
Moskova Y 17
Aşkabat B 30
Taşkent PB 30
Bakû PB 22
Bişkek Y 25
Tiflis B 28
Kahire B 33
Şam B 34
İstanbul B 24
Edirne B 31
Kocaeli B 28
Çanakkale B 26
İzmir PB 29
Manisa PB 29
Denizli Y 27
Zonguldak B 25
Sinop B 24
Samsun B 27
Trabzon PB 23
Giresun PB 22
Ankara PB 25
Eskişehir PB 25
Konya PB 25
Sıvas PB 23
Antalya PB 27
Adana PB 30
Mersin PB 27
Diyarbakır B 31
Şanlıurfa B 33
Mardin B 26
Siirt B 28
Hakkâri PB 22
Van PB 20
Kars Y 19
Ülkemizin güney-
batı ve Kuzeydoğu
kesimleri parçalı ve
çok bulutlu, Güney
Ege, Batı Akdeniz
ile Gümüşhane,
Bayburt, Kars, Ar-
dahan, Erzurum,
Ağrı ve Iğdır çevre-
leri sağanak ve
gökgürültülü sağa-
nak diğer yerler
parçalı ve az bulut-
lu geçecek. Hava
sıcaklığı ülke gene-
linde 3-5 derece ar-
tacak.
Yasadõşõ dinlemenin içeriğini deşifre eden savcõlardan tazminat istemine ret
Tartõşõlacak gerekçeANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Ankara 23. Asliye Hukuk
Mahkemesi, muhabirimiz İlhan
Taşcı ile CHP Genel Başkanõ se-
çilen Kemal Kılıçdaroğlu ara-
sõndaki telefon görüşmesini de-
şifre eden Ergenekon savcõlarõn-
dan tazminat istemini, telefonu
dinlenenler hakkõnda dava açõl-
madõğõ gerekçesiyle reddetti. Ge-
rekçeli kararda, savcõlarõn yasadõ-
şõ telefon dinleyip deşifre etmele-
ri “kişisel kusur” olarak değer-
lendirilmeyip “görev gereği” ni-
telemesi dikkat çekti.
Gazetemiz yazarõ Mustafa
Balbay’õn telefonlarõ dinlenirken
Ankara Bürosu’nun santralõnõn
da dinlendiği ortaya çõkmõş, mu-
habirlerin görüşmeleri de iddia-
nameye konulmuştu.
Bu kapsamda gazetemiz muha-
biri Taşcõ, dönemin CHP Grup
Başkanvekili Kõlõçdaroğlu ile
yaptõğõ telefon görüşmesinin din-
lenip dosyada deşifre edilmesi
nedeniyle savcõlar Zekeriya Öz,
Fikret Seçen, Ercan Şafak ve
Murat Yönder, Mehmet Ali
Pekgüzel ve Nihat Taşkın hak-
kõnda 20 bin TL istemli manevi
tazminat davasõ açmõştõ.
Hukuka aykırı değilmiş
Ergenekon savcõlarõ, Taşcõ’nõn
görüşmesini şüpheli bulduklarõ
için delil dosyasõna konduğunu
savunurken, muhabirimiz hak-
kõnda dinleme kararõ bulunmadõ-
ğõ ve yapõlan dinlemenin yasadõşõ
olduğunu da yok saydõ. Mahke-
me, Taşcõ’nõn tazminat istemini
reddetti. Kararda, “Davacı dava-
lıların kişisel kusurlarına daya-
narak istemde bulunmuşsa da
davalıların görevi gereği yap-
tıkları soruşturma nedeni ile
delil niteliğini taşıyabileceğini
düşündükleri telefon görüşme-
sini tutanak haline getirdikleri,
telefon görüşmesinin mahkeme
kararına dayandığı, davalıların
hukuka aykırı bir işlem ve ey-
lemlerinin bulunmadığından
davanın reddine karar verilme-
si gerekmiştir” denildi.
Kararda, hakkõnda dinleme ka-
rarõ bulunmayan Taşcõ aleyhine
“herhangi bir dava açılmamış”
olmasõnõn da reddetme gerekçe-
leri arasõnda sayõlmasõ dikkat
çekti. Taşcõ, kararõn temyizi iste-
miyle Yargõtay’a başvurdu. Kõ-
lõçdaroğlu’nun İdare Mahkeme-
si’ne açtõğõ dava ise sürüyor.
Efes 2010 tatbikatı
ilklerle sürüyor
Terörü kaçakçılık besliyor
AYŞE SAYIN
ANKARA - TBMM İnsan
Haklarõnõ İnceleme Komisyo-
nu’nun Van’daki “sınır kaçak-
çılığı” ve 14 yaşõndaki bir çocu-
ğun öldürülmesi olayõyla ilgili ye-
rinde yaptõğõ incelemelerde, te-
rör örgütünün en önemli gelir
kaynağõnõn “kaçakçılık” olduğu
belirtilirken bu iş için çocuklarõn
adeta “rüştünü ispat etme” al-
gõsõ yaratõlarak kullanõldõğõ ifade
edildi. Raporda, örgütün 2007 yõ-
lõnda sadece Van’õn Başkale il-
çesindeki gelirinin 12 milyon
dolar olduğuna dikkat çekildi.
TBMM İnsan Haklarõ İncele-
me Komisyonu, raporunda, şu
saptamalara yer verildi:
? Zorla para topluyor:
PKK/KONGRE-GEL terör ör-
gütü Demokratik Kurtuluş Birliği
vasõtasõyla bölgede kaçakçõlõktan
zorla para toplamaktadõr.
? 12 milyon dolar gelir: Ör-
güt, kaçakçõlõk faaliyetlerini biz-
zat kendisi yürüttüğü gibi ço-
ğunlukla bu işi yapanlardan bel-
li bir kesinti yaparak da gelir el-
de etmektedir.
? Kaçakçı süsüyle sızıyorlar:
Terör örgütü mensuplarõnõn sõnõr
geçişlerinde kendilerine kaçakçõ
süsü vermeleri ve kaçakçõlarõn
arasõna karõşarak ülkemize sõzõp
eylemlerde bulunmasõ da ka-
çakçõlõk ile mücadelenin hem
önemini hem de güçlüğünü or-
taya koymaktadõr.
? Rüştünü ispat: Kaçakçõ-
lõkta çocuklar aktif olarak kulla-
nõlmaktadõr. Bu işi yapmak yö-
rede çocuklar açõsõndan nerede
ise “rüştünü ispat etmek” ola-
rak algõlanmaktadõr.
‘Söylemler farklı’
Raporda yaklaşõk 35 bin atõn
kaçakçõlõk için kullanõldõğõ be-
lirtildi.Nuri Tançoban’õn (14)
ölümüyle ilgili askerlerle halkõn
söylemlerinin tutmadõğõ, cesedin
Adli Tõp’tan önce Jandarma Ko-
mutanlõğõ’na götürülmesinin,
“deliller mi karartıldı?” kuş-
kusuna yol açtõğõ kaydedildi.
İnsan Haklarõ Komisyonu raporunda PKK’nin 2007’de sadece
Van Başkale’deki gelirinin 12 milyon dolar olduğu ifade edildi
İlaçta yürütmeyi durdurma
İstanbul Haber Servisi - İstanbul Eczacõ
Odasõ, “İlaç Takip Sistemi’nde (İTS), karekod-
lu ilaçlarõn 1 Haziran’dan sonra piyasadan kal-
dõrõlmasõna ilişkin düzenlemelere” karşõ Sağlõk
Bakanlõğõ İlaç ve Eczacõlõk Genel Müdürlü-
ğü’ne açtõklarõ davada, iki ayrõ yürütmeyi dur-
durma kararõnõn kendilerine tebliğ edildiğini be-
lirtti. Kararla karekodsuz ürünler 1 Ocak 2011’e
dek eczanelerden hastalara verilebilecek.
İran yönetimi, Türkiye ve
Brezilya’nın girişimleri sonucu
17 Mayıs’ta kabul ettiği
uranyum takasına ilişkin
mutabakatını Uluslarası Atom
Enerjisi Ajansı’na (UAEA) hafta
başında iletti. UAEA da İran’ın
bu yanıtını takas önerisinin
muhatabı olacak Viyana Grubu
olarak da adlandırılan ABD,
Fransa ve Rusya üçlüsüne
bildirdi. Yanıtını birkaç gün
içinde vereceğini açıklayan
ABD yönetiminden gelen ilk
sinyaller, mektubu tamamen
reddetmek yerine İran
yönetiminden bazı yeni
koşulları kabul etmesi
isteneceği yönünde.
Türkiye, İran ve Brezilya
dışişleri bakanlarının
Tahran’da imzaladığı anlaşma,
İran yönetiminin elinde
bulunan 1200 kg düşük
yoğunluklu uranyumun Türkiye
üzerinden ülke dışına
çıkarılması ve yerine Tahran
Nükleer Araştırma
Reaktörü’nün ihtiyacı olan 120
kg zenginleştirilmiş uranyumun
Viyana Grubu ülkeleri
tarafından temin edilmesine
dayalı bir uzlaşıyı içeriyordu.
Türkiye anlaşmayı ‘başarı’
olarak nitelendirirken,
üzerinden 24 saat geçmeden
ABD yönetimi İran’a yeni
ekonomik yaptırımlar
uygulanması için BM Güvenlik
Konseyi’ni harekete geçirince
kafalar karıştı. İki müttefik ülke
Türkiye ve ABD’nin aynı
konuda birbirinden habersiz
inisiyatifler geliştirdiği ileri
sürüldü. Washington’daki
arkadaşımız Elçin Poyrazlar’ın
dikkatle takip ederek ortaya
koyduğu üzre Obama
yönetimi Güvenlik Konseyi’nde
atacakları adım konusunda
Ankara’yı önceden haberdar
etmişti. Peki, Ankara İran ile
mutabakatının ayrıntılarını
önceden ABD ve
müttefiklerine iletti mi?
Ankara’daki Batılı kaynaklar
ABD’nin başını çektiği
Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi
üyesi ve Almanya’dan oluşan
P5+1 grubunun anlaşmanın
içeriğini ancak açıklandığında
öğrendiğini ileri sürüyor. Türk
Dışişleri ise sürecin her
aşamasında bilgilendirme
yapıldığını ve anlaşmanın
şartlarının da zaten ABD
Başkanı Obama’nın Başbakan
Erdoğan’a gönderdiği
mektupta yer alan unsurlar
olduğunda ısrarlı. Ankara-
Washington hattında
politikaların koordinasyonu
konusunda bir sorun olduğu
ortada. Söylenenlerden bizim
çıkardığımız sonuç, İran
yönetiminin uzlaşma için,
ABD’nin yaptırım adımını
atacağı tarihe endeksli bir
strateji yönettiği ve Türkiye ile
Brezilya’yı da bu stratejiye
ortak ettiği yönünde.
İran’ın UAEA’ya ilettiği takas
formülünü kabul eden
mektubu karşısında
Washington yönetiminin tavrı
ne olacak? İlk açıklamalardan
çıkan izlenim şu: Obama
yönetimi Türkiye ve Brezilya
gibi iki önemli müttefikinin de
altında imzası olan bu
anlaşmayı elinin tersiyle itmek
yerine, İran’dan yeni taahhütler
isteyecektir. En başta da İran
yönetiminden bundan sonra
uranyum zenginleştirme
işlemlerine son vereceği
yönünde kesin bir açıklama
istemesi çok güçlü olasılık.
Çünkü, Tahran yönetimi daha
anlaşmaya attığı imzadaki
mürekkep kurumadan
‘uranyum zenginleştirmeye
devam edeceğiz’ açıklaması
yaparak kendisine şüpheyle
yaklaşanların elini güçlendirdi.
ABD ve ikna ettiği Batı ülkeleri,
Rusya ve Çin bu koşulda
ısrarcı olacaktır. İran’ın elinde
takas edilecek 1200 kg’dan
daha fazla uranyum olduğu
iddiası da var. Uluslararası
toplum kalan uranyumun da
takas sürecine dahil edilmesini
gündeme getirebilir.
Yeni koşulları İran kabul
edecek mi? Türkiye
arabuluculuk misyonunu tek
başına ya da P5+1 grubuna
katılarak sürdürecek mi?
Tahran kabul etmez ve
yaptırım kararı Güvenlik
Konseyi’nde oylanırsa
Ankara’nın kararı ne yönde
olacak? İran konusunda asıl
zorlu pazarlıklar şimdi başlıyor.
ODTÜ Radyo Topluluğu’nun
önceki gece açıkladığı 2009
yılı medya ödüllerinde “en iyi
gazete” seçildik. ODTÜ’lülere
teşekkür ederiz.
ANALİZ
UTKU ÇAKIRÖZER
İran İçin Asıl Pazarlık Şimdi Başlıyor
utku.cakirozer@cumhuriyet.com.tr
Van’da patlama: 1 çocuk öldü
VAN (Cumhuriyet) - Van’da atõş poligonu-
nu çevreleyen tel örgülerin dõşõnda bulup oyna-
dõklarõ mühimmatõn patlamasõ sonucu 1 çocuk ya-
şamõnõ yitirdi, 5 çocuk yaralandõ.
Özalp ilçesinde dün 16.00 sõralarõnda meyda-
na gelen olayda, 2. Hudut Tabur Komutanlõğõ’na
ait atõş poligonlarõnõn olduğu bölgede bir grup ço-
cuk, patlamamõş bir mühimmat buldu. Çocuklarõn
oynamaya başladõğõ mühimmat büyük bir gü-
rültüyle infilak etti. Patlama sonucu Oğuzcan Ak-
yürek (12), Nurullah Erçiçek (10), Yunus Ya-
man (12), Seyfullah Erçiçek (12), Doğukan Me-
şe (13) ve Rıdvan Coşan yaralandõ. Akyürek tüm
müdahalelere karşõn yaşamõnõ yitirdi. Savcõlõk,
olayla ilgili inceleme başlatõrken Özalp Beledi-
ye Başkanõ Murat Durmaz da “Patlamanın ol-
duğu yer, askeri güvenlik tellerinin bir met-
re yakınında. Askerler olaydan üç saat sonra
geldi, umursamadan geri gitti. Etrafta halen
mavi-yeşil renkli patlayıcılar var” dedi.
Çocuklar
helikopter
ambulansla
Yüzüncü Yıl
Üniversite-
si’ne kaldı-
rıldı. Van
Emniyet
Müdürlüğü
Olay Yeri
İnceleme ve
Bomba İm-
ha ekipleri
geniş güven-
lik önlemi
alınan böl-
gede incele-
melerde bu-
lundu. (AA)
SERTAÇ EŞ
SEFERİHİSAR - Türk Silahlõ Kuvvetleri’nin
(TSK) planlõ tatbikatlarõndan olan Efes 2010’da,
gece koşullarõnda çõkarma harekâtõ ilk kez ger-
çekleştirildi. Tatbikatõn, Başbakan Tayyip Erdo-
ğan’õn Yunanistan ziyaretinin hemen arkasõndan
basõna açõlmasõ dikkat çekti.
Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker
Başbuğ’un talimatõyla her yõl gündüz yapõlan
çõkarma harekâtõ bu yõl gece gerçekleştirildi. Çõ-
karma harekâtõnõ Deniz Kuvvetleri’ne bağlõ Am-
fibi Deniz Tugayõ yaptõ.Tugay personeli, Çõkar-
ma Filosu’na bağlõ gemilerle yaklaştõğõ Doğan-
bey Körfezi’ne başarõlõ bir harekât gerçekleştirdi.
Gece koşullarõnda denizden karaya çõkarma hare-
kâtõnõ dünyada çok az sayõda ülkenin ordusu ya-
pabiliyor. Ayrõca tatbikat kapsamõnda dün gece,
hava hücum harekâtõ, özel kuvvetler personelinin
yer aldõğõ sõzma harekâtõ da yapõldõ.