23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada yüzyıllar sonra da önemli tarihsel olayların simgesi oldular. Anlatılan odur ki, Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethettiğinde Hektor için övgü dolu sözler söyledikten sonra, “Troya’nın da öcünü aldık” der. 1915 Çanakkale Savaşları’nda İngilizler Çanakkale Boğazı’nı geçip İstanbul’u işgal etmek için çıktıkları seferde Başkomutanlık gemisinin adını “Agamemnon” koydular. Yenildiler... Yine anlatılan odur ki, Atatürk de “Troya’nın öcünü aldık” diye mırıldanır, tarihe “Çanakkale geçilmez” diye yazdırırken. Ancak Birinci Dünya Savaşı’nın bitiminde Osmanlı’ya mütareke imzalattırılırken seçilen geminin adı bir sözü anımsatır: Agamemnon. Hektor, bir başka şekilde alır tarih sahnesindeki yerini... Savaşın en ateşli bölümünde Akhilleus Troyalıları püskürtürken “kudurmuş” gibi saldırır. Troyalılar korkar, hepsi surların içine sığınır. Dışarıda, surların dışında, korumasız tek kişi kalır: Hektor... Troyalılar onun da surların içine girmesi için yalvarır. Dinlemez. Müthiş bir iç hesaplaşmaya girer. Bir yanda kaçıp surların içine sinmek; bir yanda kaderin dayattığı, Troya’yı, ülkesini koruma mücadelesini yiğitçe verip ölmek... Bir ara korkuya da kapılır ama yılgınlığa düşmez. Gözleri çoktur korkunun, çok şey üretir. Onu yendin mi, ötesi kolay! Tanrılar da Hektor’u korumaktan vazgeçer. Hektor mücadeleden vazgeçmez... Akhilleus’un karşısına çıkar. Çarpışırlar ve Hektor ölür! Akhilleus kazanmıştır ama, kahraman Hektor’dur. Shakespeare, bu çarpışmayı tiyatro sahnesine taşırken Hektor’u dürüst, namuslu, gözüpek bir yiğit, Akhilleus’u ise gülünç, kibirli bir tip olarak çizer... Homeros’un destanlarının yıllar, asırlar geçtikçe gençleşmesinin, çoğalmasının nedeni, en acımasız savaşı bile insanın özünü öne çıkararak anlatması... O yüzden bu destanları her okuyuşta insan içinde bulunduğu duruma göre başka şeyler anlar. Her okuyuşta değişik çağrışımlar, dersler doğar içinde... İnsan ülkesi için, önem verdiği değerler için mücadele etmeyi kafasına koydu mu, ne olursa olsun kazanmış demektir. Öyle mücadeleler vardır ki, kaybetmeye değer! Gün olur, yaşamı boyunca savundukları, topluma anlattıkları, “suç” olarak karşısına çıkarılır. Gün olur, insanlığın en büyük özlemi “barış” için verdiği mücadele, yazdığı kitaplar “savaş malzemesi” gibi önüne konur. Gün olur, “gerçek aydın hem devletiyle hem toplumuyla barışık olmalı” temeline oturttuğu aydınlanma mücadelesi, “halkı isyana teşvik” olarak dosyasına konur! O gün ne yapacak? Kazandım mı kaybettim mi diye bakmayacak. Doğru yerde miydim yanlış yerde miydim diye bakacak. Doğrularına inanıyorsa, içinde bulunduğu durum ne olursa olsun kazanmış demektir. Benim sonum ne olur diye düşünmeyecek. Savunduğum değerlerin sonu ne olur diye soracak. Bu mücadeleye girenlerin sonuyla ilgili zaten birkaç gerçek var; onlardan biri olur. Ama savunduğu değerleri yerde bırakmayacak, nerede olursa olsun, hangi koşullarda olursa olsun başının üstünde tutacak... Herkes surların arkasına çekilip kendisini koruma altına aldı. Hektor tek başına kaldı. Akhilleus’la çatıştı. Dövüşü kaybetti ama davayı kazandı. Değerleri uğruna ölmek, ölmemek üzere dirilmekti. Hektor’u izleyenlere sözüm Shakespeare’in diliyle olacak: Yanında mısın karşısında mısın Hektor’un? İşte bütün sorun! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada başlayan, olayları nalıncı keseri gibi kendine yontan açıklamalarını, söyleşilerini izledikçe hemen hemen her gün şaşırmıyor musunuz? Bir kere Bay Başbakan her gün şurada burada yaptığı konuşmaların metnini ne zaman yazıyor, yazdırıyor, yazılanları inceliyor. Ne zaman konuşmaktan yemek yemeye, şöyle eşiyle karşılıklı konuşmaya vakit ayırabiliyor? Durmadan gezide. Devlet işlerine nasıl vakit ayırabiliyor, insan şaşırıyor. Bu kez TGRT istasyonunda konuştu Bay RTE. Bakmayın ekranda öyle sakin görünüşüne, aldanmayın. İçi volkan gibi. Şimdi kafayı, anayasayla ilgili bir başka konuya taktı. Tabii CHP’ye. Kafayı CHP’ye takmasın da ne yapsın? Biliyor ki CHP iktidara gelirse yallah Yüce Divan! Bir tünel ki ucunda ışık görünmüyor. Anayasa Mahkemesi’ne başvurmak bir CHP klasiği imiş, olabilir. CHP’nin öyle klasikleri var ki; sende yok Bay RTE! Atatürk Cumhuriyetinin temel ilkelerine sahip çıkmak, Atatürk’ü senin gibi kerhen değil, içtenlikle savunmak gibi. CHP’nin kimi yasaları Anayasa Mahkemesi’ne götürmesini bir türlü sindiremiyor. Neymiş efendim; “adeta Anayasa Mahkemesi ‘ana muhalefet mahkemesi’ haline dönüşmüş… Ana muhalefet partisi adeta ‘oraya’ yatağı sermiş”. Bay Başbakan, emirlerinizin erleri AKP çoğunluğuna kabul ettirip Meclis’ten geçirdiğiniz yasalar şayet anayasaya aykırılık içermese CHP, Anayasa Mahkemesi’nin kapısını çalabilir mi? Anayasaya aykırı yasaları ben yaptım oldu de. Anayasa Mahkemesi bunların pek çoğunu iptal edince, başvuruyu yaparak seni yanlış yoldan çeviren ana muhalefete saldır! AKP’nin hatalardan dönmesini sağlamak için Anayasa Mahkemesi’ne başvuran CHP’ye teşekkür etmeniz gerekmez mi? Yandaş TV’ler bir kez olsun RTE’ye aykırı gelen bir veya iki soru sorsalar da şaşırmamızı sağlasalar... Hep çanak sorular. Örneğin hanımefendiniz 210 kişilik kadın heyetiyle Avrupa Parlamentosu’nda “Türk kadını” konulu bir konuşma yapmaya gidiyor. Batı’ya Türk kadınını anlatacak. Ama Brüksel’de türbanıyla, baştan aşağı kapalı giysileriyle bugünkü Türk kadınını temsil ettiğini mi açıklayacak? Ağzı torba değil ki Batılıların. İçlerinden biri ya da bir gazeteci Siirtli Emine Hanım’a Siirt’teki çocuklarla ilgili bir soru sorarsa?.. Bir başkası Türk kadınının kız çocuğunun, erkek evladının küçük yaştaki sapıkların kurbanı olmasına nasıl sessiz kaldığını veya nasıl susturulduklarını… …bir değil iki yıl, bir ilçedeki rezaletin ailelerce örtbas edilmesine pekâlâ aileler böyle karar verdi diyorsunuz. Nerede kamuyu korumakla görevli savcılar, emniyet müdürü ve hatta devleti temsil eden vali?.. …diye sorarlarsa? Ne diyecek acaba Emine Hanım? Tabii size göre bu veya benzeri soruları soranlar mutlaka Müslümanlığıyla övünen AKP ve İslam düşmanlarıdır. Lakin Türk kadınının toplumdaki yeri, AKP hükümetlerinin kadına ne denli önem verdiğini anlatan konuşmasını dinledikten sonra.. bir Batılı, Emine Hanım’a sorular arasına; - maazallahhhh- “Siz hanımefendi beyefendiyle, hani şöyle vals, tango.. hiç dans ettiniz mi” diye bir soru sıkıştırıverirse... Emine Hanım herhalde bu türden soruların yanıtını yazılıp önüne konulan metinde arasa da bulamaz. O sırada oralarda yoksa AB’den Sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış: Kocası beyefendinin Atatürk’ün sanki Batı’ya, Batılılaşmaya yönelik başka sözü, söylemi, demeci yokmuş gibi durup durup “ülkeyi uygar medeniyet seviyesine ulaştıracağımızı” ifade eden cümlesi ile böyle soruları yanıtlamakla yetinir herhalde. Brüksel’de, uçakta, otelde, medyamızda bir övgü bir övgü! TÖ’nün hanımefendisi Semra Özal’ın ünlü papatyaları gitti… Şimdi RTE’nin eşi Emine Hanım’la uluslararası bir geziye katılacak 210 kadından kurulu heyetler geldi diye bir habere, bir köşe yazısına acaba rastlayacak mıyız? Acaba heyette kaç türbanlı olacak? ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA 30 NİSAN 2010 CUMACUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 30 Nisan Oslo Y 15 Helsinki Y 13 Stockholm Y 16 Londra Y 15 AmsterdamY 14 Brüksel Y 15 Paris Y 16 Bonn Y 22 Münih Y 23 Berlin Y 22 BudapeştePB 25 Madrid Y 26 Viyana PB 26 Belgrad B 24 Sofya B 21 Roma PB 17 Atina A 21 Zürih Y 20 Moskova Y 16 Aşkabat Y 22 Taşkent PB 31 Bakû Y 16 Bişkek PB 26 Tiflis PB 22 Kahire Y 25 Şam Y 22 İstanbul B 20 Edirne B 22 Kocaeli B 19 Çanakkale B 19 İzmir PB 23 Manisa PB 24 Denizli Y 23 Zonguldak PB 15 Sinop PB 17 Samsun PB 16 Trabzon Y 14 Giresun B 15 Ankara PB 20 Eskişehir PB 19 Konya PB 18 Sıvas PB 18 Antalya Y 25 Adana Y 25 Mersin Y 23 Diyarbakır Y 22 Şanlıurfa Y 23 Mardin Y 19 Siirt Y 21 Hakkâri Y 12 Van Y 13 Kars Y 11 Ülkemizin güney ve doğu kesimleri çok bulutlu, Doğu Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anado- lu bölgeleri ile Antal- ya, Aydın, Muğla, Denizli, Trabzon, Ri- ze, Artvin, Gümüş- hane ve Bayburt çevreleri sağanak ve gök gürültülü sa- ğanak yağışlı, diğer yerler parçalı ve az bulutlu geçecek. İki kez tutuklanõp serbest bõrakõlan Albay Çiçek için yakalama kararõ çõkarõldõ İddianame kabul edildiİstanbul Haber Servisi - İrti- cayla Mücadele Eylem Planõ so- ruşturmasõnda İstek Vakfõ Baş- kanõ Bedrettin Dalan ile Albay Dursun Çiçek’in de aralarõnda bulunduğu 7 şüpheli hakkõnda ha- zõrlanan iddianame İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. İddianamede Dalan ve Çiçek hakkõnda ağõrlaştõrõlmõş müebbet hapis cezasõ istendi. Mahkeme başkanõ Köksal Şen- gün’ün karşõoyuyla, daha önce iki kez tutuklanõp serbest bõrakõlan Dursun Çiçek hakkõnda yakala- ma kararõ çõkarõldõ. Haklarõnda yakalama kararõ olan sanõklar Bedrettin Dalan, Dursun Çiçek, tutuksuz sanõklar İlhami Ümit Handan, MİT’çi Özel Yılmaz ve tutuklu sanõklar avukat Serdar Öztürk, Ufuk Akkaya, Mehmet Deniz Yıldı- rım’õn ‘silahlı terör örgütü kur- ma ve yönetme, TC hükümeti- ni ortadan kaldırmaya teşeb- büs, gizli belgeleri temin etme’ suçlarõndan yargõlanacaklarõ da- vanõn ilk oturumu 28 Haziran’da Silivri Cezaevi’ndeki duruşma salonunda yapõlacak. AKP müşteki... Cumhuriyet savcõlarõ Ercan Şafak, Fikret Seçen, Murat Yönder ve Zekeriya Öz’ün ha- zõrladõğõ 184 sayfalõk iddiana- mede, AKP adõna milletvekili İdris Naim Şahin ile Hasan Hüseyin Tanrıverdi, Süleyman Küçüksu, Ali Aydın ve Musta- fa Coşkun müşteki olarak yer al- dõ. İddianameyle çete lideri Kür- şat Yılmaz, Dalan’õn oğlu Barış Dalan, gazeteci Ersin Bal, işa- damõ Turgut Büyükdağ, Ali Kalkancı, Yalçın Tanfer’in da aralarõnda bulunduğu 19 şüpheli hakkõnda kovuşturmaya yer ol- madõğõna karar verildi. İrticayla Mücadele Eylem Pla- nõ belgesinin aslõnõn Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na posta yolu ile isimsiz ihbar mektubunun ekinde gönderildiği belirtilerek, ihbarõ yapanõn kendisini ‘Kuşaklar bo- yu TSK’ye hizmet etmiş bir ai- leye sahip olmaktan onur duyan bir subay’ olarak tanõttõğõ, şahsõn kimliğinin tespit edilmediği kay- dedildi. İstanbul Adli Tõp Kuru- mu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Kriminal Laboratuva- rõ’nõn raporlarõnda bu belgenin Dursun Çiçek’in eli ürünü oldu- ğunun belirtildiği ifade edilerek, Aydõnlõk dergisinde yapõlan ara- mada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn da aralarõnda bulun- duğu üst düzey bürokratlarõn din- leme kayõtlarõnõn ele geçirildiği, konuyla ilgili şüpheliler Ufuk Akkaya ve Mehmet Deniz Yıl- dırım’õn tutuklandõğõ anlatõldõ. ‘Dalan başbakan olacaktı’ İddianamede Dalan’õn Erge- nekon üyeleri Levent Ersöz, Ha- san Atilla Uğur, İsmail Yõldõz ile görüşüp askeri müdahalenin zo- runluluk olduğu yönünde onlarõ teşvik ettiği ileri sürüldü. Da- lan’õn örgüte finans desteği sağ- ladõğõ iddia edilerek, “Örgütün stratejisi doğrultusunda ulus- lararası ilişkileri yürüttüğü, darbe sonrası kurulacak hü- kümette başbakan olma gör- evini üstlendiği anlaşılmıştır” denildi. İddianamede 4 müşteki yer alõrken, iddianamenin Ulusal Yargõ Ağõ Projesi (UYAP) kay- dõnda, 385 kişi müşteki, 2 mağ- dur, 29 tanõk, 3 ifade sahibi, 7 ih- bar eden, 2 meçhul şüpheli ve 4 de şikâyetçi olarak görüldü. Çiçek’e ait not Adalet Bakanlõğõ’na kendisi- ni Çiçek’le ilgili askeri savcõlõkta yürütülen soruşturma kapsa- mõnda Bilgi Destek Daire’nin bilgisayarlarõnõ inceleyen ekip- te yer alan birisi olarak tanõtan bir şahõs da ihbarda bulundu. İd- dianamede, “Bilgi notu Dursun Çiçek.doc” isimli word belge- sinde, Çiçek’e ait “Tutuklana- cağımı biliyordum. Genel- kurmay da biliyordu. Bütün olasılıklara karşı hazırlıklıy- dık. Genelkurmay, Ergene- kon soruşturmasını geç algı- ladı. Bu işin bu kadar büyü- yeceğini (karargâha kadar uzanacağını) hiç hesap etme- diler” şeklinde ifadelerin yer al- dõğõ belirtildi. Çiçek’in “Hâkim ve Savcılar Haziran Kararnamesi”nin çok önemli olduğunu ifade ettiği be- lirtilerek, şu bilgilere yer veril- di: “Yüksek yargı üyeleriyle görüşüldü. Bizzat İ. Paşa gör- üştü. Ergenekon savcılarında önemli bir değişiklik olabilir. Emniyetteki değişikliklerle il- gili de temaslar var. Fethul- lahçılara yönelik kapsamlı bir çalışma hazırlanmıştı. Bu bel- ge operasyonu ile bu çalışma- lar aksadı. İrtica (Fethullah) ülke güvenliği için tehdit. Ge- nelkurmay bu konuda bir mü- dahaleye hazırlanıyor...” ‘ I S L A K İ M Z A ’ D A P A R M A K İ Z İ Y O K ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İrtica ile Mücadele Eylem Planõ’nda Genelkurmay Askeri Savcõlõğõ’nõn kararõyla Jandarma Kri- minal Daire Başkanlõğõ’nda yapõlan parmak ve avuç izi taramasõ sonucunda, Albay Dursun Çiçek’in izinin olmadõğõ sap- tandõ. Hürriyet’in haberine göre, Dursun Çiçek’in hazõrladõğõ öne sürülen İrti- cayla Mücadele Eylem Planõ belge- sinde parmak ve avuç izi taramasõ yapõldõ. Genelkurmay Askeri Savcõ- lõğõ’nõn kararõyla Jandarma Kriminal Dairesi’nde yapõlan incelemede, bel- genin aslõnda da fotokopisinde de Çiçek’in parmak ve avuç izi bulunamadõ. Çiçek’in, askeri savcõlõkta alõnan parmak ve avuç izleri, üç parmak ve avuç izi uzmanõ tara- fõndan fotokopi, õslak imzalõ belge ve zarf üze- rindeki parmak ve avuç izleriyle karşõlaş- tõrõldõ. İşlemler sonucunda, “Olay yeri izleri bilgi kartı” üzerinde bulunan 9 adet parmak izi ile 5 adet “avuç izi”nin Çiçek’le ilgisinin olmadõ- ğõna ilişkin nisan ayõnõn ilk haf- tasõnda rapor düzenlendi. Rapo- run bir örneği, Genelkurmay Askeri Savcõlõğõ’nca soruştur- mayõ yürüten İstanbul Cumhuri- yet Savcõlõğõ’na gönderildi. YÖK devrede ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - YÖK, Cum- hurbaşkanõ Abdullah Gül’ün Başbakanlõk ve Dõş- işleri Bakanlõğõ yaptõğõ dönemde özel kalem mü- dürlüğünü yapan, TÜBİTAK’ta başdanõşman olarak çalõşan Mustafa Helvacı’nõn Diyanet İşleri Baş- kanlõğõ’ndan aldõğõ bursla sahte bir doktora tezi ha- zõrlamasõnõ mercek altõna aldõ. Cumhuriyet’in 25 Nisan 2010’da “sahte dokto- rayla tüm kapıları açtı” başlõğõyla manşetten du- yurduğu haber, YÖK’ü de harekete geçirdi. YÖK, AKP iktidarõna yakõnlõğõyla bilinen Helvacõ’nõn sahte doktora teziyle ilgili inceleme başlattõ. YÖK, Kentucky Üniversitesi ile iletişime geçerek Musta- fa Helvacõ adlõ bir doktora öğrencisinin olup olma- dõğõnõ, varsa ne gibi çalõşmalar yaptõğõnõ araştõracak. Helvacõ’nõn, bilimsel dolandõrõcõlõk yaptõğõ, tezinin sahte olduğunun tespit edilmesi halinde Akdeniz Üni- versitesi’ndeki görevine son verilebilecek. Şehit askerler için memleketleri Samsun ve Amasya’da cenaze törenleri düzenlendi. Şehitler gözyaşlarıyla uğurlandı MEHMET MENEKŞE/ CEMİL CİĞERİM AMASYA / SAMSUN - Hakkâri’nin Şem- dinli ilçesinde PKK’lilerce pusuya düşürülerek şehit edilen Uzman Çavuş Erkan Ayaz ile er Selman Özay dün memleketlerinde binlerce ki- şinin katõldõğõ törenlerle toprağa verildi. Şehit Erkan Ayaz’õn cenazesi önceki gün Amasya’nõn Merzifon ilçesindeki askeri ha- vaalanõnda kalabalõk bir grup tarafõndan kar- şõlandõ. Ayaz’õn cenazesi buradan araç konvo- yu ile saat 20.30 sõralarõnda Suluova’ya götü- rüldü. Et Hastanesi morguna konuldu. Şehidin cenazesi dün Şeker Mahallesi’ndeki babasõnõn evine, buradan da Hacõ Mustafa Camii’ne gö- türüldü. Törene katõlan yaklaşõk 10 bin kişi, te- rör örgütü aleyhine sloganlar atarak 3 kilo- metrelik yolu yürüdü. Şehit Uzman Çavuş Ayaz’õn babasõ Enver Ayaz, “Vatan sağ olsun. Başka ocaklar yanmasın, tedbir alınsın, te- rör örgütünün Allah belasını versin. Biz oğ- lumuzu vatanı beklesin diye gönderdik” derken anne Rahime Ayaz, “Bizim ciğerimiz yandı, onlarınki de yansın” diyerek gözyaşõ döktü. Şehidin cenazesi, namazõn ardõndan şehitliğe götürülürken, eşi Özlem Ayaz, asker selamõ vererek eşini uğurladõ. Eşinin tabutuna öpücükler konduran Ayaz, son bir kez tabuta dokundu. Törenin ardõndan Ayaz’õn cenazesi askeri törenle şehitlikte toprağa verildi. Şehit er Selman Özay için de ilk tören Sam- sun’un İlkadõm ilçesi Adalet Mahallesi’ndeki evinin önünde düzenlendi. Burada anne Kad- riye Özay, baba Rahim Özay ve kardeşleri Ab- dulkerim ile Adem Özay ayakta durmakta güç- lük çekti. Anne Kadriye Özay, “Daha oğlum 5 aylık askerdi, silah tutmasını bile bilmi- yordu. Ben hesabını kime sorayım? Kimden alacağım bunun hesabını, bana kim verecek hesap” diye isyan ederken baba Özay, “Vatan sağ olsun” diyerek oğlunun tabutuna sarõldõ. Ağabey Abdulkerim Özay “Ağlamayacağım, seni gururla uğurlayacağım” diye kardeşine seslendi. Küçük kardeşi Ahmet Özay’õ ise sa- kinleştirmekte yakõnlarõ güçlük çekti. Kortej eş- liğinde Büyük Camii’ne götürülen şehit erin ce- nazesi daha Kõranköy Mezarlõğõ’ndaki Garni- zon Şehitliği’nde toprağa verildi. Ayaz ve Özay’õn cenazelerinde binlerce yurttaş teröre lanet yağdõrdõ HELVACI’NIN SAHTE DOKTORASI Alan2.keztutuklandõ İstanbul Haber Servisi - Balyoz Güvenlik Ha- rekât Planõ soruşturmasõ kapsamõnda hakkõnda yakalama kararõ bulunan emekli Korgeneral En- gin Alan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Alan’õn avukatõ Ayhan Nacak, müvekkilinin İm- ralõ’da hapis yatmak istediğini söyledi. Nacak, “Sağlık sorunları nedeniyle tahliye isteyecek misiniz” sorusuna “Hayır, hiçbir zaman. Dim- dik ayaktadır. Genelkurmay Başkanı’nın TSK’de tutuklanan emekli ve muvazzaf su- baylara sahip çıkması, arkasında durmasını ve açıklama yapmasını istiyorum. Yakalananlar, o komutanın evlatlarıdır.” diye yanõt verdi. İMRALI’YA GÖNDERİLMEK İSTİYOR BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ ‘Tutukluluk fiili cezaya dönüşmesin’ İstanbul Haber Servisi - Boğazi- çi Üniversitesi’nden 61 akademisyen bir bildiri yayõmlarak, Ergenekon da- vasõ kapsamõnda yargõlanan aydõnla- rõn uzun süren tutukluluk halleriyle il- gili endişelerini dile getirdi. Bildiride, “Hiçbir yurttaşımız için tutukla- manın bu şekilde telafi edilmesi olanaksız fiili bir cezaya dönüşme- sini istemiyoruz” denildi. Prof. Dr. Nermin Abadan Unat, Prof. Dr. Mahir Arıkol, Prof. Dr. Le- vent Arslan, Prof. Dr. Yaman Bar- las, Prof. Dr. Ali Baykal, Prof. Dr. Rı- fat Okçabol’un da aralarõnda bulun- duğu 61 akademisyenin imza koydu- ğu bildiride AİHM kararlarõna göre tutukluluğun devamõ için “sanığın suçu işlediği hususunda şüphenin varlığı”nõn yanõ sõra kaçma, delil ka- rartma gibi ihtimallerin de bulunma- sõ gerektiği hatõrlatõlarak, şöyle denildi: “Kendileri serbestken hakların- da basında çıkan suçlamalara ve açıklanan iddianamede adlarının geçmesine karşın görevlerini olağan biçimde sürdüren bu kişilerin ka- çacaklarını düşündüren somut ol- gular yoktur. Bu aşamadan sonra delillerin karartılması veya ilgililere baskı yapma olasılıkları da gerçekçi görünmemektedir. Nitekim otuz civarında sanık için mahkeme he- yeti başkanı bu gerekçelerle tahli- ye yönünde oy kullanmaktadır... Yakın tarihimizde sanıklarının yıl- larca tutuklu olarak yargılandıkları ve beraatla biten davalar hatırlı- yoruz. Hiçbir yurttaşımız için tu- tuklamanın bu şekilde telafi edil- mesi olanaksız fiili bir cezaya dö- nüşmesini istemiyoruz. ”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle