Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
yüzyıllar sonra da önemli tarihsel olayların
simgesi oldular.
Anlatılan odur ki, Fatih Sultan Mehmet,
İstanbul’u fethettiğinde Hektor için övgü dolu
sözler söyledikten sonra, “Troya’nın da öcünü
aldık” der.
1915 Çanakkale Savaşları’nda İngilizler
Çanakkale Boğazı’nı geçip İstanbul’u işgal etmek
için çıktıkları seferde Başkomutanlık gemisinin
adını “Agamemnon” koydular.
Yenildiler...
Yine anlatılan odur ki, Atatürk de “Troya’nın
öcünü aldık” diye mırıldanır, tarihe “Çanakkale
geçilmez” diye yazdırırken.
Ancak Birinci Dünya Savaşı’nın bitiminde
Osmanlı’ya mütareke imzalattırılırken seçilen
geminin adı bir sözü anımsatır:
Agamemnon.
Hektor, bir başka şekilde alır tarih sahnesindeki
yerini...
Savaşın en ateşli bölümünde Akhilleus
Troyalıları püskürtürken “kudurmuş” gibi saldırır.
Troyalılar korkar, hepsi surların içine sığınır.
Dışarıda, surların dışında, korumasız tek kişi
kalır:
Hektor...
Troyalılar onun da surların içine girmesi için
yalvarır. Dinlemez. Müthiş bir iç hesaplaşmaya
girer.
Bir yanda kaçıp surların içine sinmek; bir yanda
kaderin dayattığı, Troya’yı, ülkesini koruma
mücadelesini yiğitçe verip ölmek...
Bir ara korkuya da kapılır ama yılgınlığa
düşmez. Gözleri çoktur korkunun, çok şey üretir.
Onu yendin mi, ötesi kolay!
Tanrılar da Hektor’u korumaktan vazgeçer.
Hektor mücadeleden vazgeçmez...
Akhilleus’un karşısına çıkar.
Çarpışırlar ve Hektor ölür!
Akhilleus kazanmıştır ama, kahraman
Hektor’dur. Shakespeare, bu çarpışmayı tiyatro
sahnesine taşırken Hektor’u dürüst, namuslu,
gözüpek bir yiğit, Akhilleus’u ise gülünç, kibirli bir
tip olarak çizer...
Homeros’un destanlarının yıllar, asırlar geçtikçe
gençleşmesinin, çoğalmasının nedeni, en
acımasız savaşı bile insanın özünü öne çıkararak
anlatması...
O yüzden bu destanları her okuyuşta insan
içinde bulunduğu duruma göre başka şeyler
anlar. Her okuyuşta değişik çağrışımlar, dersler
doğar içinde...
İnsan ülkesi için, önem verdiği değerler için
mücadele etmeyi kafasına koydu mu, ne olursa
olsun kazanmış demektir.
Öyle mücadeleler vardır ki, kaybetmeye değer!
Gün olur, yaşamı boyunca savundukları,
topluma anlattıkları, “suç” olarak karşısına
çıkarılır.
Gün olur, insanlığın en büyük özlemi “barış”
için verdiği mücadele, yazdığı kitaplar “savaş
malzemesi” gibi önüne konur.
Gün olur, “gerçek aydın hem devletiyle hem
toplumuyla barışık olmalı” temeline oturttuğu
aydınlanma mücadelesi, “halkı isyana teşvik”
olarak dosyasına konur!
O gün ne yapacak?
Kazandım mı kaybettim mi diye bakmayacak.
Doğru yerde miydim yanlış yerde miydim diye
bakacak.
Doğrularına inanıyorsa, içinde bulunduğu
durum ne olursa olsun kazanmış demektir.
Benim sonum ne olur diye düşünmeyecek.
Savunduğum değerlerin sonu ne olur diye
soracak. Bu mücadeleye girenlerin sonuyla ilgili
zaten birkaç gerçek var; onlardan biri olur. Ama
savunduğu değerleri yerde bırakmayacak, nerede
olursa olsun, hangi koşullarda olursa olsun
başının üstünde tutacak...
Herkes surların arkasına çekilip kendisini
koruma altına aldı. Hektor tek başına kaldı.
Akhilleus’la çatıştı.
Dövüşü kaybetti ama davayı kazandı.
Değerleri uğruna ölmek, ölmemek üzere
dirilmekti. Hektor’u izleyenlere sözüm
Shakespeare’in diliyle olacak:
Yanında mısın karşısında mısın Hektor’un?
İşte bütün sorun!
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
başlayan, olayları nalıncı keseri gibi kendine
yontan açıklamalarını, söyleşilerini izledikçe
hemen hemen her gün şaşırmıyor musunuz?
Bir kere Bay Başbakan her gün şurada burada
yaptığı konuşmaların metnini ne zaman yazıyor,
yazdırıyor, yazılanları inceliyor.
Ne zaman konuşmaktan yemek yemeye, şöyle
eşiyle karşılıklı konuşmaya vakit ayırabiliyor?
Durmadan gezide. Devlet işlerine nasıl vakit
ayırabiliyor, insan şaşırıyor.
Bu kez TGRT istasyonunda konuştu Bay RTE.
Bakmayın ekranda öyle sakin görünüşüne,
aldanmayın. İçi volkan gibi. Şimdi kafayı,
anayasayla ilgili bir başka konuya taktı. Tabii
CHP’ye.
Kafayı CHP’ye takmasın da ne yapsın? Biliyor
ki CHP iktidara gelirse yallah Yüce Divan! Bir
tünel ki ucunda ışık görünmüyor.
Anayasa Mahkemesi’ne başvurmak bir CHP
klasiği imiş, olabilir.
CHP’nin öyle klasikleri var ki; sende yok Bay
RTE!
Atatürk Cumhuriyetinin temel ilkelerine sahip
çıkmak, Atatürk’ü senin gibi kerhen değil,
içtenlikle savunmak gibi.
CHP’nin kimi yasaları Anayasa Mahkemesi’ne
götürmesini bir türlü sindiremiyor.
Neymiş efendim; “adeta Anayasa Mahkemesi
‘ana muhalefet mahkemesi’ haline dönüşmüş…
Ana muhalefet partisi adeta ‘oraya’ yatağı
sermiş”.
Bay Başbakan, emirlerinizin erleri AKP
çoğunluğuna kabul ettirip Meclis’ten geçirdiğiniz
yasalar şayet anayasaya aykırılık içermese CHP,
Anayasa Mahkemesi’nin kapısını çalabilir mi?
Anayasaya aykırı yasaları ben yaptım oldu de.
Anayasa Mahkemesi bunların pek çoğunu iptal
edince, başvuruyu yaparak seni yanlış yoldan
çeviren ana muhalefete saldır!
AKP’nin hatalardan dönmesini sağlamak için
Anayasa Mahkemesi’ne başvuran CHP’ye
teşekkür etmeniz gerekmez mi?
Yandaş TV’ler bir kez olsun RTE’ye aykırı
gelen bir veya iki soru sorsalar da şaşırmamızı
sağlasalar... Hep çanak sorular.
Örneğin hanımefendiniz 210 kişilik kadın
heyetiyle Avrupa Parlamentosu’nda “Türk
kadını” konulu bir konuşma yapmaya gidiyor.
Batı’ya Türk kadınını anlatacak.
Ama Brüksel’de türbanıyla, baştan aşağı
kapalı giysileriyle bugünkü Türk kadınını temsil
ettiğini mi açıklayacak?
Ağzı torba değil ki Batılıların. İçlerinden biri ya
da bir gazeteci Siirtli Emine Hanım’a Siirt’teki
çocuklarla ilgili bir soru sorarsa?.. Bir başkası
Türk kadınının kız çocuğunun, erkek evladının
küçük yaştaki sapıkların kurbanı olmasına nasıl
sessiz kaldığını veya nasıl susturulduklarını…
…bir değil iki yıl, bir ilçedeki rezaletin ailelerce
örtbas edilmesine pekâlâ aileler böyle karar
verdi diyorsunuz. Nerede kamuyu korumakla
görevli savcılar, emniyet müdürü ve hatta devleti
temsil eden vali?..
…diye sorarlarsa? Ne diyecek acaba Emine
Hanım?
Tabii size göre bu veya benzeri soruları
soranlar mutlaka Müslümanlığıyla övünen AKP
ve İslam düşmanlarıdır.
Lakin Türk kadınının toplumdaki yeri, AKP
hükümetlerinin kadına ne denli önem verdiğini
anlatan konuşmasını dinledikten sonra.. bir
Batılı, Emine Hanım’a sorular arasına; -
maazallahhhh- “Siz hanımefendi beyefendiyle,
hani şöyle vals, tango.. hiç dans ettiniz mi” diye
bir soru sıkıştırıverirse...
Emine Hanım herhalde bu türden soruların
yanıtını yazılıp önüne konulan metinde arasa da
bulamaz. O sırada oralarda yoksa AB’den
Sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış:
Kocası beyefendinin Atatürk’ün sanki Batı’ya,
Batılılaşmaya yönelik başka sözü, söylemi,
demeci yokmuş gibi durup durup “ülkeyi uygar
medeniyet seviyesine ulaştıracağımızı” ifade
eden cümlesi ile böyle soruları yanıtlamakla
yetinir herhalde.
Brüksel’de, uçakta, otelde, medyamızda bir
övgü bir övgü!
TÖ’nün hanımefendisi Semra Özal’ın ünlü
papatyaları gitti… Şimdi RTE’nin eşi Emine
Hanım’la uluslararası bir geziye katılacak 210
kadından kurulu heyetler geldi diye bir habere,
bir köşe yazısına acaba rastlayacak mıyız?
Acaba heyette kaç türbanlı olacak?
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 30 NİSAN 2010 CUMACUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 30 Nisan
Oslo Y 15
Helsinki Y 13
Stockholm Y 16
Londra Y 15
AmsterdamY 14
Brüksel Y 15
Paris Y 16
Bonn Y 22
Münih Y 23
Berlin Y 22
BudapeştePB 25
Madrid Y 26
Viyana PB 26
Belgrad B 24
Sofya B 21
Roma PB 17
Atina A 21
Zürih Y 20
Moskova Y 16
Aşkabat Y 22
Taşkent PB 31
Bakû Y 16
Bişkek PB 26
Tiflis PB 22
Kahire Y 25
Şam Y 22
İstanbul B 20
Edirne B 22
Kocaeli B 19
Çanakkale B 19
İzmir PB 23
Manisa PB 24
Denizli Y 23
Zonguldak PB 15
Sinop PB 17
Samsun PB 16
Trabzon Y 14
Giresun B 15
Ankara PB 20
Eskişehir PB 19
Konya PB 18
Sıvas PB 18
Antalya Y 25
Adana Y 25
Mersin Y 23
Diyarbakır Y 22
Şanlıurfa Y 23
Mardin Y 19
Siirt Y 21
Hakkâri Y 12
Van Y 13
Kars Y 11
Ülkemizin güney
ve doğu kesimleri
çok bulutlu, Doğu
Akdeniz, Doğu ve
Güneydoğu Anado-
lu bölgeleri ile Antal-
ya, Aydın, Muğla,
Denizli, Trabzon, Ri-
ze, Artvin, Gümüş-
hane ve Bayburt
çevreleri sağanak
ve gök gürültülü sa-
ğanak yağışlı, diğer
yerler parçalı ve az
bulutlu geçecek.
İki kez tutuklanõp serbest bõrakõlan Albay Çiçek için yakalama kararõ çõkarõldõ
İddianame kabul edildiİstanbul Haber Servisi - İrti-
cayla Mücadele Eylem Planõ so-
ruşturmasõnda İstek Vakfõ Baş-
kanõ Bedrettin Dalan ile Albay
Dursun Çiçek’in de aralarõnda
bulunduğu 7 şüpheli hakkõnda ha-
zõrlanan iddianame İstanbul 13.
Ağõr Ceza Mahkemesi’nce kabul
edildi. İddianamede Dalan ve
Çiçek hakkõnda ağõrlaştõrõlmõş
müebbet hapis cezasõ istendi.
Mahkeme başkanõ Köksal Şen-
gün’ün karşõoyuyla, daha önce iki
kez tutuklanõp serbest bõrakõlan
Dursun Çiçek hakkõnda yakala-
ma kararõ çõkarõldõ.
Haklarõnda yakalama kararõ
olan sanõklar Bedrettin Dalan,
Dursun Çiçek, tutuksuz sanõklar
İlhami Ümit Handan, MİT’çi
Özel Yılmaz ve tutuklu sanõklar
avukat Serdar Öztürk, Ufuk
Akkaya, Mehmet Deniz Yıldı-
rım’õn ‘silahlı terör örgütü kur-
ma ve yönetme, TC hükümeti-
ni ortadan kaldırmaya teşeb-
büs, gizli belgeleri temin etme’
suçlarõndan yargõlanacaklarõ da-
vanõn ilk oturumu 28 Haziran’da
Silivri Cezaevi’ndeki duruşma
salonunda yapõlacak.
AKP müşteki...
Cumhuriyet savcõlarõ Ercan
Şafak, Fikret Seçen, Murat
Yönder ve Zekeriya Öz’ün ha-
zõrladõğõ 184 sayfalõk iddiana-
mede, AKP adõna milletvekili
İdris Naim Şahin ile Hasan
Hüseyin Tanrıverdi, Süleyman
Küçüksu, Ali Aydın ve Musta-
fa Coşkun müşteki olarak yer al-
dõ. İddianameyle çete lideri Kür-
şat Yılmaz, Dalan’õn oğlu Barış
Dalan, gazeteci Ersin Bal, işa-
damõ Turgut Büyükdağ, Ali
Kalkancı, Yalçın Tanfer’in da
aralarõnda bulunduğu 19 şüpheli
hakkõnda kovuşturmaya yer ol-
madõğõna karar verildi.
İrticayla Mücadele Eylem Pla-
nõ belgesinin aslõnõn Cumhuriyet
Başsavcõlõğõ’na posta yolu ile
isimsiz ihbar mektubunun ekinde
gönderildiği belirtilerek, ihbarõ
yapanõn kendisini ‘Kuşaklar bo-
yu TSK’ye hizmet etmiş bir ai-
leye sahip olmaktan onur duyan
bir subay’ olarak tanõttõğõ, şahsõn
kimliğinin tespit edilmediği kay-
dedildi. İstanbul Adli Tõp Kuru-
mu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve
Jandarma Kriminal Laboratuva-
rõ’nõn raporlarõnda bu belgenin
Dursun Çiçek’in eli ürünü oldu-
ğunun belirtildiği ifade edilerek,
Aydõnlõk dergisinde yapõlan ara-
mada Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’õn da aralarõnda bulun-
duğu üst düzey bürokratlarõn din-
leme kayõtlarõnõn ele geçirildiği,
konuyla ilgili şüpheliler Ufuk
Akkaya ve Mehmet Deniz Yıl-
dırım’õn tutuklandõğõ anlatõldõ.
‘Dalan başbakan olacaktı’
İddianamede Dalan’õn Erge-
nekon üyeleri Levent Ersöz, Ha-
san Atilla Uğur, İsmail Yõldõz ile
görüşüp askeri müdahalenin zo-
runluluk olduğu yönünde onlarõ
teşvik ettiği ileri sürüldü. Da-
lan’õn örgüte finans desteği sağ-
ladõğõ iddia edilerek, “Örgütün
stratejisi doğrultusunda ulus-
lararası ilişkileri yürüttüğü,
darbe sonrası kurulacak hü-
kümette başbakan olma gör-
evini üstlendiği anlaşılmıştır”
denildi.
İddianamede 4 müşteki yer
alõrken, iddianamenin Ulusal
Yargõ Ağõ Projesi (UYAP) kay-
dõnda, 385 kişi müşteki, 2 mağ-
dur, 29 tanõk, 3 ifade sahibi, 7 ih-
bar eden, 2 meçhul şüpheli ve 4
de şikâyetçi olarak görüldü.
Çiçek’e ait not
Adalet Bakanlõğõ’na kendisi-
ni Çiçek’le ilgili askeri savcõlõkta
yürütülen soruşturma kapsa-
mõnda Bilgi Destek Daire’nin
bilgisayarlarõnõ inceleyen ekip-
te yer alan birisi olarak tanõtan
bir şahõs da ihbarda bulundu. İd-
dianamede, “Bilgi notu Dursun
Çiçek.doc” isimli word belge-
sinde, Çiçek’e ait “Tutuklana-
cağımı biliyordum. Genel-
kurmay da biliyordu. Bütün
olasılıklara karşı hazırlıklıy-
dık. Genelkurmay, Ergene-
kon soruşturmasını geç algı-
ladı. Bu işin bu kadar büyü-
yeceğini (karargâha kadar
uzanacağını) hiç hesap etme-
diler” şeklinde ifadelerin yer al-
dõğõ belirtildi.
Çiçek’in “Hâkim ve Savcılar
Haziran Kararnamesi”nin çok
önemli olduğunu ifade ettiği be-
lirtilerek, şu bilgilere yer veril-
di: “Yüksek yargı üyeleriyle
görüşüldü. Bizzat İ. Paşa gör-
üştü. Ergenekon savcılarında
önemli bir değişiklik olabilir.
Emniyetteki değişikliklerle il-
gili de temaslar var. Fethul-
lahçılara yönelik kapsamlı bir
çalışma hazırlanmıştı. Bu bel-
ge operasyonu ile bu çalışma-
lar aksadı. İrtica (Fethullah)
ülke güvenliği için tehdit. Ge-
nelkurmay bu konuda bir mü-
dahaleye hazırlanıyor...”
‘ I S L A K İ M Z A ’ D A P A R M A K İ Z İ Y O K
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İrtica
ile Mücadele Eylem Planõ’nda Genelkurmay
Askeri Savcõlõğõ’nõn kararõyla Jandarma Kri-
minal Daire Başkanlõğõ’nda yapõlan parmak ve
avuç izi taramasõ sonucunda, Albay
Dursun Çiçek’in izinin olmadõğõ sap-
tandõ.
Hürriyet’in haberine göre, Dursun
Çiçek’in hazõrladõğõ öne sürülen İrti-
cayla Mücadele Eylem Planõ belge-
sinde parmak ve avuç izi taramasõ
yapõldõ. Genelkurmay Askeri Savcõ-
lõğõ’nõn kararõyla Jandarma Kriminal
Dairesi’nde yapõlan incelemede, bel-
genin aslõnda da fotokopisinde de
Çiçek’in parmak ve avuç izi bulunamadõ.
Çiçek’in, askeri savcõlõkta alõnan parmak ve
avuç izleri, üç parmak ve avuç izi uzmanõ tara-
fõndan fotokopi, õslak imzalõ belge ve zarf üze-
rindeki parmak ve avuç izleriyle karşõlaş-
tõrõldõ. İşlemler sonucunda, “Olay yeri
izleri bilgi kartı” üzerinde bulunan
9 adet parmak izi ile 5 adet “avuç
izi”nin Çiçek’le ilgisinin olmadõ-
ğõna ilişkin nisan ayõnõn ilk haf-
tasõnda rapor düzenlendi. Rapo-
run bir örneği, Genelkurmay
Askeri Savcõlõğõ’nca soruştur-
mayõ yürüten İstanbul Cumhuri-
yet Savcõlõğõ’na gönderildi.
YÖK devrede
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - YÖK, Cum-
hurbaşkanõ Abdullah Gül’ün Başbakanlõk ve Dõş-
işleri Bakanlõğõ yaptõğõ dönemde özel kalem mü-
dürlüğünü yapan, TÜBİTAK’ta başdanõşman olarak
çalõşan Mustafa Helvacı’nõn Diyanet İşleri Baş-
kanlõğõ’ndan aldõğõ bursla sahte bir doktora tezi ha-
zõrlamasõnõ mercek altõna aldõ.
Cumhuriyet’in 25 Nisan 2010’da “sahte dokto-
rayla tüm kapıları açtı” başlõğõyla manşetten du-
yurduğu haber, YÖK’ü de harekete geçirdi. YÖK,
AKP iktidarõna yakõnlõğõyla bilinen Helvacõ’nõn
sahte doktora teziyle ilgili inceleme başlattõ. YÖK,
Kentucky Üniversitesi ile iletişime geçerek Musta-
fa Helvacõ adlõ bir doktora öğrencisinin olup olma-
dõğõnõ, varsa ne gibi çalõşmalar yaptõğõnõ araştõracak.
Helvacõ’nõn, bilimsel dolandõrõcõlõk yaptõğõ, tezinin
sahte olduğunun tespit edilmesi halinde Akdeniz Üni-
versitesi’ndeki görevine son verilebilecek.
Şehit askerler için memleketleri Samsun ve Amasya’da cenaze törenleri düzenlendi.
Şehitler
gözyaşlarıyla uğurlandı
MEHMET MENEKŞE/ CEMİL CİĞERİM
AMASYA / SAMSUN - Hakkâri’nin Şem-
dinli ilçesinde PKK’lilerce pusuya düşürülerek
şehit edilen Uzman Çavuş Erkan Ayaz ile er
Selman Özay dün memleketlerinde binlerce ki-
şinin katõldõğõ törenlerle toprağa verildi.
Şehit Erkan Ayaz’õn cenazesi önceki gün
Amasya’nõn Merzifon ilçesindeki askeri ha-
vaalanõnda kalabalõk bir grup tarafõndan kar-
şõlandõ. Ayaz’õn cenazesi buradan araç konvo-
yu ile saat 20.30 sõralarõnda Suluova’ya götü-
rüldü. Et Hastanesi morguna konuldu. Şehidin
cenazesi dün Şeker Mahallesi’ndeki babasõnõn
evine, buradan da Hacõ Mustafa Camii’ne gö-
türüldü. Törene katõlan yaklaşõk 10 bin kişi, te-
rör örgütü aleyhine sloganlar atarak 3 kilo-
metrelik yolu yürüdü. Şehit Uzman Çavuş
Ayaz’õn babasõ Enver Ayaz, “Vatan sağ olsun.
Başka ocaklar yanmasın, tedbir alınsın, te-
rör örgütünün Allah belasını versin. Biz oğ-
lumuzu vatanı beklesin diye gönderdik”
derken anne Rahime Ayaz, “Bizim ciğerimiz
yandı, onlarınki de yansın” diyerek gözyaşõ
döktü. Şehidin cenazesi, namazõn ardõndan
şehitliğe götürülürken, eşi Özlem Ayaz, asker
selamõ vererek eşini uğurladõ. Eşinin tabutuna
öpücükler konduran Ayaz, son bir kez tabuta
dokundu. Törenin ardõndan Ayaz’õn cenazesi
askeri törenle şehitlikte toprağa verildi.
Şehit er Selman Özay için de ilk tören Sam-
sun’un İlkadõm ilçesi Adalet Mahallesi’ndeki
evinin önünde düzenlendi. Burada anne Kad-
riye Özay, baba Rahim Özay ve kardeşleri Ab-
dulkerim ile Adem Özay ayakta durmakta güç-
lük çekti. Anne Kadriye Özay, “Daha oğlum
5 aylık askerdi, silah tutmasını bile bilmi-
yordu. Ben hesabını kime sorayım? Kimden
alacağım bunun hesabını, bana kim verecek
hesap” diye isyan ederken baba Özay, “Vatan
sağ olsun” diyerek oğlunun tabutuna sarõldõ.
Ağabey Abdulkerim Özay “Ağlamayacağım,
seni gururla uğurlayacağım” diye kardeşine
seslendi. Küçük kardeşi Ahmet Özay’õ ise sa-
kinleştirmekte yakõnlarõ güçlük çekti. Kortej eş-
liğinde Büyük Camii’ne götürülen şehit erin ce-
nazesi daha Kõranköy Mezarlõğõ’ndaki Garni-
zon Şehitliği’nde toprağa verildi.
Ayaz ve Özay’õn cenazelerinde
binlerce yurttaş teröre lanet yağdõrdõ
HELVACI’NIN SAHTE DOKTORASI
Alan2.keztutuklandõ
İstanbul Haber Servisi - Balyoz Güvenlik Ha-
rekât Planõ soruşturmasõ kapsamõnda hakkõnda
yakalama kararõ bulunan emekli Korgeneral En-
gin Alan tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Alan’õn avukatõ Ayhan Nacak, müvekkilinin İm-
ralõ’da hapis yatmak istediğini söyledi. Nacak,
“Sağlık sorunları nedeniyle tahliye isteyecek
misiniz” sorusuna “Hayır, hiçbir zaman. Dim-
dik ayaktadır. Genelkurmay Başkanı’nın
TSK’de tutuklanan emekli ve muvazzaf su-
baylara sahip çıkması, arkasında durmasını ve
açıklama yapmasını istiyorum. Yakalananlar,
o komutanın evlatlarıdır.” diye yanõt verdi.
İMRALI’YA GÖNDERİLMEK İSTİYOR
BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ
‘Tutukluluk
fiili cezaya
dönüşmesin’
İstanbul Haber Servisi - Boğazi-
çi Üniversitesi’nden 61 akademisyen
bir bildiri yayõmlarak, Ergenekon da-
vasõ kapsamõnda yargõlanan aydõnla-
rõn uzun süren tutukluluk halleriyle il-
gili endişelerini dile getirdi. Bildiride,
“Hiçbir yurttaşımız için tutukla-
manın bu şekilde telafi edilmesi
olanaksız fiili bir cezaya dönüşme-
sini istemiyoruz” denildi.
Prof. Dr. Nermin Abadan Unat,
Prof. Dr. Mahir Arıkol, Prof. Dr. Le-
vent Arslan, Prof. Dr. Yaman Bar-
las, Prof. Dr. Ali Baykal, Prof. Dr. Rı-
fat Okçabol’un da aralarõnda bulun-
duğu 61 akademisyenin imza koydu-
ğu bildiride AİHM kararlarõna göre
tutukluluğun devamõ için “sanığın
suçu işlediği hususunda şüphenin
varlığı”nõn yanõ sõra kaçma, delil ka-
rartma gibi ihtimallerin de bulunma-
sõ gerektiği hatõrlatõlarak, şöyle denildi:
“Kendileri serbestken hakların-
da basında çıkan suçlamalara ve
açıklanan iddianamede adlarının
geçmesine karşın görevlerini olağan
biçimde sürdüren bu kişilerin ka-
çacaklarını düşündüren somut ol-
gular yoktur. Bu aşamadan sonra
delillerin karartılması veya ilgililere
baskı yapma olasılıkları da gerçekçi
görünmemektedir. Nitekim otuz
civarında sanık için mahkeme he-
yeti başkanı bu gerekçelerle tahli-
ye yönünde oy kullanmaktadır...
Yakın tarihimizde sanıklarının yıl-
larca tutuklu olarak yargılandıkları
ve beraatla biten davalar hatırlı-
yoruz. Hiçbir yurttaşımız için tu-
tuklamanın bu şekilde telafi edil-
mesi olanaksız fiili bir cezaya dö-
nüşmesini istemiyoruz. ”