Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
30 NİSAN 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
PARA-META-PARA
MUSTAFA SÖNMEZ
Asyalaşma Her Şeyi
Çarpıtıyor
AKP iktidarına denk gelen ve bu parti tarafından
militanca desteklenen 2002 sonrası Türkiyesi’nin
ekonomik rotası, uluslararası literatürde Asyalaşma
olarak adlandırılır. Nedir bu rotanın özellikleri?
Ekonomide büyüme, sıcak para, yabancı sermaye ve
dış kredi yoluyla gelen dış kaynakla büyür,
büyümede lokomotif imalat sanayisidir. İmalat
sanayisi ürünleri önemli ölçüde ihraç edilir. Bu
ihracata dönük büyüme çarkı, 2002-2007 döneminde
tıkır tıkır işledi. AKP, bu “lale devri”ni kendi başarısı
gibi gösterdi.
Bu sonuca ulaşmada ise üç önemli etken rol
oynadı. Birincisi, dış kaynağı çekmek için döviz kuru
aşağı bastırıldı. İkinci temel yaklaşım da, devletin
ekonomiden uzaklaştırılması ve özel sektörün tüm
sektörlerde başat duruma getirilmesi, sosyal
devletten uzaklaşma oldu.
Modelin üçüncü ayağı, emeğin ucuzlatılması, en
az istihdamı en ucuza mal ederek diğer Asyalı
ülkelerle dibe doğru yarışta rekabet gücü bulabilmek
ve bu yapıldı.
İşte bu Asyalaşma modelinde 2002’de yüzde 24
olan kamu yatırımlarının payının hızla azaltıldığını ve
2002-2009 dönemi ortalaması olarak yüzde 16’ya
gerilediğini görüyoruz. Yatırımların bileşimine
baktığımızda görüyoruz ki, özel sektör için yüzde 42
payla imalat sanayisi ilk sırada. İkinci sırada ulaştırma
var, yüzde 18 ile… Ama bunun da daha çok kârlı
hale gelen sivil havacılık yatırımları olduğunu
anımsamak gerekli. Üçüncü sırada da konut
yatırımları var. Bunlara bir de turizmi eklemek gerek.
Peki diğer alanlar? Özel sektör tarıma, enerjiye,
madenciliğe pek yüz vermezken ticarileştirip
metalaştırılan eğitim-sağlık sektörlerinden de sağlığa
özel hastaneler kurarak biraz ilgi göstermiş.
Toplam yatırımlarda payı yüzde 16’ya kadar inen
kamunun ise yatırımlarının üçte biri ulaştırmaya,
giderken, kamu, enerjide varlık göstermeye gayret
etmiş, eğitimde yine gücü yettiğince yatırımcı olmuş,
tarımda da sulama ile yatırımlarını sürdürmüş.
Şu sürecin sonuçları vahimdir: Asyalaşma,
kendisine bırakılmış enerji alanına henüz ilgi
göstermemiş, kamu da bu alandan çekilince, enerji
sektörü boşlukta kalmış ve yerli kaynak yerine ithal
doğalgaz ile ihtiyaçlara yetişmeye çalışılmış, enerjinin
toplam ithalattaki payı yüzde 20’leri aşmış, 2002-
2009 döneminde toplam enerji ithalatı 250 milyar
dolara yaklaşmıştır.
Kamunun yatırımcılıktan çekilmesi tarım ve
hayvancılığı, dolayısıyla gıda güvenliğini riske
sokmuş, besin fiyatları hızla artmıştır. Kamunun
sağlık ve eğitim alanlarına dönük yatırımları
gerilemiş, sosyal devlet işlevini yerine getirmekten
uzaklaştırılmıştır.
Dış kaynak, dış pazar bağımlısı, ucuz emek
sömürüsüne bağımlı Asyalaşma süreci, enerjiden
tarıma, sağlıktan eğitime birçok sektörün gelişme
süreçlerini kendine tabi kılıp çarpıtmakla kalmıyor,
ülkenin politik-kültürel yapılanmasını da belirliyor.
Böyle bir bağımlılığın idamesi, AKP’nin bütün
demokratikleşme makyajına rağmen, ancak despotik
bir yönetim tarzıyla mümkün olmaktadır. Buna ister,
örtülü faşizm, isterse Asya tipi demokrasi dersiniz.
mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr
http://mustafasnmz.blogspot.com
Dünya Bankası son toplantısında
işçilere ödenen kıdem tazminatı hususu
tartışmaya açılınca gayrisafi milli
hasıladan zaten yeterince pay almayan
işçilerin bir de kıdem tazminatı
ellerinden alındığında ücret ve kâr
paylaşımının işçiler aleyhine daha da
bozulacağını, işsizliğin milyonları bulduğu bu
ortamda bunu zikredebilmenin ilginçliğini
belirtmeden geçmek mümkün değil.
Bilindiği gibi işgücü (emek gücü) kapitalist
bir toplumda bir maldır ve piyasada alınıp
satılır. İşgücünün kullanıldığı süreye karşılık,
işçiye verilen fiyata ücret diyoruz. Bu ücret
kapitalist için bir maliyet unsuru olduğundan
ücret ne kadar az olursa sermayedara
gidecek kâr o kadar çok olacaktır. Bu
nedenle işçiye ödenen her şey sermayedar
için önemli olmaktadır. İşçi kendi ve ailesinin
biyolojik varlıklarını sürdürmeleri için gerekli
olan ücreti yukarıya çekmek isterken, patron,
kârını azaltan bu ücret maliyetini en düşük
sınıra indirmeye çalışır. Burada tarafların
pazarlık gücü devreye girer. İşçinin pazarlık
gücünü sağlayacak tek silahları, örgütleri olan
sendikalardır. İşverenlerin silahları daha
çeşitlidir. İşbölümünü geliştirmek
makineleşmek işvereni işçi karşısında güçlü
kılar. İşbölümü ve makineleşme arttıkça daha
önce, örneğin 100 işçi ile yapılan iş, 30 kişi ile
yapılmaya başlar, 70 kişi işsiz kalır ve bu ülke
genelinde “yedek sanayi ordusu” oluşturur.
Bu ordu işçinin pazarlık gücünü azaltır ve
ücret düzeyinin azaltılması yönünde etki
yapar. İşsizlik dönemlerinde de işverenlerin
pazarlık gücü daha fazladır.
Burada işçi örgütleri olan sendikaların
gücünü de çok abartmamak gerekir.
Patronun istemediği bir ücret artışını işçi
alamaz. Çünkü işverenin elinde fiyatları
arttırmak suretiyle enflasyon yaratarak verilen
ücret zamlarını geri almak gibi önemli güçleri
vardır. Çünkü piyasa ekonomilerinde her şeyi
patronlar yönetir, onların kârlarını azaltıcı
yönde kendi rızaları olmadan bir şey yapmak
mümkün değildir.
İşte burada işçiyi koruyan, onu patron
karşısında bir nebze de olsa güçlü kılan yasal
düzenlemeler yapılır. Bunlardan biri kıdem
tazminatıdır. Kıdem tazminatı, sürekli olarak
işten çıkarma durumunda çalışanlara işsiz
kalmaları halinde işsizlik maliyetini azaltan bir
ödeme, bir tazminat olarak tanımlanabilir. Bu
ödemenin yapılmasındaki amaç işin
korunmasını daha az zorunlu hale getirmek
ve böylece ekonomik değişim sürecini
kolaylaştırmaktır.
Eğer işveren İş Yasası’ndaki düzenlemeler
doğrultusunda işçinin işine son veriyorsa, o
işi korumak istiyor demektir. Bu durumda
korumak istediği işten sağlayacağı fayda için
kıdem tazminatı ödeyerek bir maliyete
katlanmak zorundadır. Üstelik kıdem
tazminatının tamamı masraf yazıldığından
ödenmeyen vergi nedeniyle yüzde 20’sini
devlet ödemiş olmaktadır. Ancak çok sayıda
işçi çalıştıran işverenlerin uzun yıllara ait
kıdem tazminatı yükümlükleri önemli bir gizli
zarar demektir. Bu halka açık
şirketlerde karşılık yazılma
zorunluluğu nedeniyle bilançolarda
görülebilmekte, ancak halka açık
olmayan şirketlerde bilançolarda
gözükmeyen bu kıdem tazminatları
öz varlığı azaltan ve şirketin
gelecekteki durumu hakkında ipucu veren
önemli bir gizli yükümlülük olarak ortaya
çıkmaktadır. Belki burada kıdem
tazminatlarının tahakkuk ettirilmesi ile
masraf yazılması sağlanarak vergi avantajı
yaratılabilir veya kıdem tazminatı
karşılıklarının belirlenecek yatırım araçlarına
bağlanması halinde vergi istisnası
getirilebilir. Bunun da işverenlerin kıdem
tazminatına karşı antipatilerini ortadan
kaldırmaya etkisi olabilir.
Öte yandan işsizlik fonu ile kıdem
tazminatını da karıştırmamak gerekir. İşsizlik
fonu işçinin işsiz kaldığı sürece kendisine
verilecek bir yaşam fonu gibidir. Oysa kıdem
tazminatı işgücü değerinin işçinin her yıl için
sarf ettiği bir aylık emek karşılığı olarak
belirlenmesidir. Kıdem tazminatı esnek
çalışmayı da engellemez. Çünkü kıdem
tazminatı işi korumayı amaçladığından zaten
kendisi bir esneklik sağlamaktadır. Sorun
patronların yıllarca biriken kıdem
tazminatlarını birden bire ödemek zorunda
kaldıklarında büyük bir meblağ olarak ortaya
çıkmasıdır. Ancak yukarıda belirttiğimiz gibi,
her yıla ait henüz ödenmeyen kıdem
tazminatı, işverene gizli kâr da yaratmaktadır.
Bu nedenle işçinin kıdem tazminatından bir
medet ummak yerine işsizliği önlemeye
odaklanmak daha doğru bir anlayış olacaktır.
İşçinin Kıdem Tazminatına
Göz Dikme Yanlışı
MALİYECİ GÖZÜYLE / MUSTAFA PAMUKOĞLU pamukm superonline.com
YATIRIMDA KAMU-ÖZEL
VE SEKTÖRLERİN PAYI,
2002-2009 Ortalaması, %
Kamu Özel Toplam
Tarım 8.5 2.5 3.9
Madencilik 1.6 1.8 1.8
İmalat 1.8 42.1 32.8
Enerji 12.6 3.6 5.6
Ulaştırma 32 18.1 21.3
Turizm 0.5 7.6 6
Konut 1.4 13.2 10.5
Eğitim 11.7 1.2 3.6
Sağlık 5.8 4.5 4.8
Diğer Hizm. 24.1 5.4 9.7
Yat. Pay 16 84 100
Kaynak: DPT; TÜİK veri tabanı
İstanbul Haber Servisi - İstan-
bul’da sahip olduğu 400’den fazla dai-
resi ile 2002’den beri ‘kira vergi re-
kortmeni’ olan Sıtkı Çitfçi (98) yaşa-
mõnõ yitirdi. Çiftçi’nin cenazesi Teşvi-
kiye Camii’nde düzenlenen törenin ar-
dõndan Edirnekapõ Mezarlõğõ’nda top-
rağa verildi. Çiftçi ölümünden kõsa sü-
re önce açõklanan 2009 yõlõ vergi re-
kortmenleri listesinde 1 milyon 441
bin 301 lira vergiyle rekortmen olmuş-
tu. Çiftçi 2001’de de Türkiye vergi re-
kortmenleri genel listesinde Türkiye
dördüncüsü olmuştu. Çiftçi’nin, çoğu
Etiler Akatlar’daki Park Maya sitesin-
de olmak üzere yaklaşõk 400 lüks dai-
resi bulunuyor. Çiftçi, aynõ zamanda
Maya Meridyen iş merkezi ve Mer-
ter’deki Meridyen Plaza’nõn da sahibi
olduğu ofisleri de kiraya veriyordu.
Yõlbaşõnda ÖTV zamlarõnõn ardõndan gõda fiyatlarõ da tõrmanõşa geçince enflasyon tahmini ikinci kez revize edildi
EtfiyatõMerkez’idekorkuttuANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Merkez Bankasõ Başkanõ Durmuş Yıl-
maz, enflasyon tahminlerini yukarõ yön-
lü güncellediklerini belirterek 2010 yõ-
lõ enflasyonunun orta noktasõ yüzde 8.4
olmak üzere yüzde 7.2 ile yüzde 9.6 ara-
lõğõnda olmasõnõ öngördüklerini söyledi.
Yõlmaz, Merkez Bankasõ’nõn 2010’un
ilk çeyreğine ilişkin değerlendirmesinin
yer aldõğõ Enflasyon Raporu’nun tanõtõ-
mõ amacõyla düzenlediği basõn toplantõ-
sõnda, akaryakõt ürünleri, alkollü içe-
cekler, tütün vergi artõşlarõ ile işlenme-
miş gõda fiyatlarõndaki artõşlarõn,enflas-
yondaki yükselişin Türkiye’de daha be-
lirgin olmasõna yol açtõğõnõ söyledi.
Yõlõn ilk üç ayõnda enflasyonun art-
maya devam ettiğini belirten Yõlmaz, bu
artõşta özellikle et fiyatlarõndaki geliş-
melerin ön plana çõktõğõnõ ve bu artõşõn
gõda fiyatlarõ üzerindeki etkilerinin çar-
põcõ hale geldiğini belirterek “Gerek ver-
gi ayarlamalarının gerekse enerji ve gı-
da fiyatlarındaki artışların etkisiyle,
2010 yılının ilk çeyreği sonu itibarıy-
la, gıda, enerji ve tütün kalemlerinin
yıllık enflasyona yaptığı katkı 6.7
puana ulaşmıştır” dedi.
Kredi hacmindeki genişlemenin ge-
lecek dönemde de süreceğini ifade eden
Yõlmaz, “Enflasyonun ikinci çeyrekte
bir miktar artış gösterdikten sonra
üçüncü çeyrekte yüzde 10 civarında
dalgalanacağını tahmin etmekteyiz”
diye konuştu.
‘Riskler devam ediyor’
Yõlmaz, basõn toplantõsõnõn ardõndan
gazetecilerin sorularõnõ yanõtladõ. Bir
gazetecinin sorusunu, “Mali kural ha-
ziran ayı sonuna kadar gerçekleşecek,
yasalaşacak. Çalışmalar hızla devam
ediyor” diye yanõtlayan Yõlmaz, Yuna-
nistan’daki gelişmelerin Türkiye üzerinde
olasõ etkilerine ilişkin olarak da, “Şu an-
da görülen o ki AB, ilgililer bu konu-
da gerekli tedbirleri alacak. Bu işin da-
ha da maliyeti artmadan, bir çözüm
yoluna gidecekler diye düşünüyo-
rum” dedi.
Yõlmaz, et fiyatlarõnõn düşmesinin
enflasyon üzerinde olumlu etki yarata-
cağõnõ, ancak geçici olarak ithalatõn sağ-
ladõğõ olumlu etkinin üretim ve arz yö-
nüyle orta vadede desteklenmesi gerek-
tiğini söyledi.
“Tünelin sonundaki güneşi gördük
diyebilir miyiz” şeklindeki bir soru
üzerine de Yõlmaz, “Beklenenden ön-
ce, güçlü bir toparlanma var, fakat bu-
nunla ilgili riskler de yok değil. O risk-
ler de dış talepteki riskler, özellikle ya-
bancı ülkelerdeki mali disiplinle ilgi-
li riskler ve emek piyasasındaki risk-
ler” uyarõsõnda bulundu.
Merkez Bankasõ Başkanõ Durmuş Yõlmaz,
2010 yõlõ enflasyonunun orta noktasõ yüzde 8.4
olmak üzere yüzde 7.2 ile yüzde 9.6 aralõğõnda
olmasõnõ öngördüklerini söyledi. Artõşta, gõda
fiyatlarõ ve özellikle et fiyatlarõndaki
gelişmelerin ön plana çõktõğõnõ belirten
Yõlmaz, “İlk çeyrek itibarõyla, gõda, enerji ve
tütün kalemlerinin yõllõk enflasyona katkõsõ 6.7
puana ulaşmõştõr” dedi.
İstanbul ‘ev sahibini’ yitirdi
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Hükümetin et ithalini teşvik
ederek piyasaya ucuz et sürme çabasõ,
hayvancõlõk politikasõndaki başarõsõz-
lõğõnõ örtmüyor. 1990’lõ yõllarõn başõnda
Doğu ve Güneydoğu ekonomisinin
motor gücü olan hayvancõlõk, günü-
müzde ölme noktasõnda. 1990’lõ yõl-
larda bölgede var olan 60 milyon kü-
çükbaş hayvan sayõsõ 30 milyona,
12.5 milyon olan büyükbaş hayvan sa-
yõsõ ise 10.8 milyona düştü.
Hükümetin Et ve Balõk Kurumu
eliyle piyasaya ucuz et
temin et-
mek için
gündeme
getirdiği
suni çözüm,
hayvancõlõk sektö-
rünün karşõ karşõya
olduğu sonu örtbas
etmeye yetmiyor. Tür-
kiye’nin et üretiminin
odağõ konumundaki
bölge kentlerinin ekonomisinin can da-
marõ olan hayvancõlõk yõldan yõla bit-
me düzeyine biraz daha yaklaşõyor.
Her yıl biraz daha azaldı
Bu yõllardan sonra güvenlik nede-
niyle köy boşaltma ve mera yasakla-
rõ, sektörün sonunu hazõrlayan en
önemli faktörlerden biri oldu. Türki-
ye’nin hayvan varlõğõ da buna bağlõ ola-
rak 1980 yõlõndaki 48 milyon 630 bin
adetten, yüzde 47.7 azalarak, 2001 yõ-
lõnda 25 milyon 431 bine, keçi sayõsõ
yüzde 64.4 oranõnda azalarak 15 mil-
yon 43 binden 6 milyon 772 bine ge-
riledi. 1985’te Türkiye’nin genel sõğõr
sayõsõ 12 milyon 466 bindi. 2008’de bu
sayõ 10 milyon 850 bine düştü.
Hayvan sayõlarõndaki düşüş, bu sek-
törde hayat bulanlarõ da harekete ge-
çirdi. Hakkâri İl Genel Meclis Baş-
kanvekili Ahmet Korkmaz, 35 köy
muhtarõ adõna Vali Muammer Tür-
ker’i makamõnda ziyaret ederek özel-
likle yayla ve mera yasaklarõnõ dile ge-
tirdiklerini belirtti.
Korkmaz, bu yasaklarõn çok ciddi so-
runlar olduğunu ifade ederek, valiye di-
lekçe biçiminde düşüncelerini açõkla-
dõklarõnõ söyledi.
Hayvanlarõn da yaz günü sõcakta kö-
yün ortasõnda beslenmesinin yolu ol-
madõğõnõ belirten Korkmaz, “Köy-
lerde yasaklar var. Hâlâ pek çok yer-
de üretimi baltalayan sınırlamalar
söz konusu. Bu yasakların artık bu
bölgelerde kalkması lazım” dedi.
Başbakan Tayyip Erdoğan,
et ithalatõna ilişkin süreci bir
hafta, 10 gün gibi kõsa bir sü-
re içinde başlatmõş olacaklarõnõ
söyledi. Erdoğan katõldõğõ bir
TV programõnda yaptõğõ açõk-
lamada araştõrmalardan son-
ra ithalat sürecinin Et ve Ba-
lõk Kurumu ile başlatõlmasõna
karar verdiklerini hatõrlata-
rak şunlarõ kaydetti:
“İlk etapta canlõ hayvan,
belki bu arada biraz da karkas.
Ama karkas getireceksek bizzat
kendi ekiplerimiz gidecek, ala-
cak. Orada kesimlerin başõnda
bulunmak suretiyle yaptõra-
cak, alõp öyle gelecek. Çünkü
işin helal boyutuna da baka-
cağõz... Şu anda bu çalõşmalar
da sürüyor. Bu canlõ hayvanõn,
Et Balõk burada kesimini ya-
pacak. Fiyatlarõ süratle aşağõ
indirmek istiyoruz... Halkõmõ-
za da süratle, herhalde bir
hafta, 10 gün gibi kõsa süre içe-
risinde bu canlõ hayvanõ getir-
mek suretiyle bu süreci baş-
latmõş olacağõz.”
Hayvancılıkta kaçınılmaz son
SETBİR: SANAYİCİYİ SUÇLAMAYIN
Türkiye Süt, Et, Gõda Sanayicileri
ve Üreticileri Birliği (SETBİR)
Yönetim Kurulu eski Başkanõ Er-
dal Bahçıvan, et fiyatlarõndaki
artõşa ilişkin olarak, “Bu sorunu
sadece spekülasyonlara bağla-
mak ve tüm sorumluluğu sana-
yicilere ya da belli bir kesime
yüklemek çözüm değil, sorun-
dan kaçmaktır” dedi. SET-
BİR’in Olağan Genel Kurulu’nda
Bahçõvan, soru üzerine “Fiyatla-
rın yükselmesine katkı sağlayan
unsurlardan biri de Et Balık
Kurumu’dur” diye konuştu.
EBK’nin son dönemlerde tekrar
ticaretin içine girmesini de yanlõş
olarak nitelendirdi.
İthalat bir hafta
içinde başlar
YIL SONU TAHMİNİ YÜZDE 8.4
Rapora göre, 2010 ilk çeyreğe ilişkin veriler
toparlanmanõn genele yayõldõğõna işaret ediyor.
Buna karşõlõk işsizlik oranlarõ uzunca bir süre
yüksek seviyesini koruyacak. Yurtiçi talep
önümüzdeki dönemde de toparlanma eğilimini
sürdürecek. Toplam arz ve talebin enflasyona
düşüş yönde katkõsõ bir önceki döneme göre
azalmakla birlikte devam edecek .
İKiNCİ REVİZYON
İlk çeyrek sonuçlarõnõ içeren Enflasyon
Raporu’na göre, enerji fiyatlarõ da ocaktaki
vergi düzenlemeleri ve bir önceki yõlõn baz
etkisiyle yõlõn ilk çeyreğinde belirgin olarak
yükseldi. Rapora göre, enerji grubu yõllõk
enflasyonu, baz etkisiyle 2010’un ikinci
çeyreğinde de yükselmeye devam edecek.
Banka 2010 petrol fiyatlarõ tahminini de 80
dolardan 85 dolara çõkardõ.
İŞİSZLİK ARTIŞI DEVAM EDECEK
Ekim 2009’daki baz senaryosunda gõda
fiyatlarõndaki artõşõn yüzde 6’larda kalacağõ
tahmininde bulunan ve bunu Ocak 2010’da
yüzde 7’ye çõkaran Merkez Bankasõ, dün
açõklanan nisan raporunda bunu yüzde 9
olarak yeniden revize etti. Rapora göre
enflasyonun ikinci çeyrekte bir miktar artõş
gösterdikten sonra üçüncü çeyrekte yüzde 10
civarõnda dalgalanacak.
AKARYAKIT DA ATEŞLEDİ
1990’lardaki köy boşaltma ve
yayla yasaklarõ tarõm ve
hayvancõlõkta sorunu arttõrdõ. Bu
gelişmelere AKP’nin yanlõş
politikalarõ eklenince 60 milyon
olan küçükbaş, 30 milyona düştü.