23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ekonomi@cumhuriyet.com.tr 30 NİSAN 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B PARA-META-PARA MUSTAFA SÖNMEZ Asyalaşma Her Şeyi Çarpıtıyor AKP iktidarına denk gelen ve bu parti tarafından militanca desteklenen 2002 sonrası Türkiyesi’nin ekonomik rotası, uluslararası literatürde Asyalaşma olarak adlandırılır. Nedir bu rotanın özellikleri? Ekonomide büyüme, sıcak para, yabancı sermaye ve dış kredi yoluyla gelen dış kaynakla büyür, büyümede lokomotif imalat sanayisidir. İmalat sanayisi ürünleri önemli ölçüde ihraç edilir. Bu ihracata dönük büyüme çarkı, 2002-2007 döneminde tıkır tıkır işledi. AKP, bu “lale devri”ni kendi başarısı gibi gösterdi. Bu sonuca ulaşmada ise üç önemli etken rol oynadı. Birincisi, dış kaynağı çekmek için döviz kuru aşağı bastırıldı. İkinci temel yaklaşım da, devletin ekonomiden uzaklaştırılması ve özel sektörün tüm sektörlerde başat duruma getirilmesi, sosyal devletten uzaklaşma oldu. Modelin üçüncü ayağı, emeğin ucuzlatılması, en az istihdamı en ucuza mal ederek diğer Asyalı ülkelerle dibe doğru yarışta rekabet gücü bulabilmek ve bu yapıldı. İşte bu Asyalaşma modelinde 2002’de yüzde 24 olan kamu yatırımlarının payının hızla azaltıldığını ve 2002-2009 dönemi ortalaması olarak yüzde 16’ya gerilediğini görüyoruz. Yatırımların bileşimine baktığımızda görüyoruz ki, özel sektör için yüzde 42 payla imalat sanayisi ilk sırada. İkinci sırada ulaştırma var, yüzde 18 ile… Ama bunun da daha çok kârlı hale gelen sivil havacılık yatırımları olduğunu anımsamak gerekli. Üçüncü sırada da konut yatırımları var. Bunlara bir de turizmi eklemek gerek. Peki diğer alanlar? Özel sektör tarıma, enerjiye, madenciliğe pek yüz vermezken ticarileştirip metalaştırılan eğitim-sağlık sektörlerinden de sağlığa özel hastaneler kurarak biraz ilgi göstermiş. Toplam yatırımlarda payı yüzde 16’ya kadar inen kamunun ise yatırımlarının üçte biri ulaştırmaya, giderken, kamu, enerjide varlık göstermeye gayret etmiş, eğitimde yine gücü yettiğince yatırımcı olmuş, tarımda da sulama ile yatırımlarını sürdürmüş. Şu sürecin sonuçları vahimdir: Asyalaşma, kendisine bırakılmış enerji alanına henüz ilgi göstermemiş, kamu da bu alandan çekilince, enerji sektörü boşlukta kalmış ve yerli kaynak yerine ithal doğalgaz ile ihtiyaçlara yetişmeye çalışılmış, enerjinin toplam ithalattaki payı yüzde 20’leri aşmış, 2002- 2009 döneminde toplam enerji ithalatı 250 milyar dolara yaklaşmıştır. Kamunun yatırımcılıktan çekilmesi tarım ve hayvancılığı, dolayısıyla gıda güvenliğini riske sokmuş, besin fiyatları hızla artmıştır. Kamunun sağlık ve eğitim alanlarına dönük yatırımları gerilemiş, sosyal devlet işlevini yerine getirmekten uzaklaştırılmıştır. Dış kaynak, dış pazar bağımlısı, ucuz emek sömürüsüne bağımlı Asyalaşma süreci, enerjiden tarıma, sağlıktan eğitime birçok sektörün gelişme süreçlerini kendine tabi kılıp çarpıtmakla kalmıyor, ülkenin politik-kültürel yapılanmasını da belirliyor. Böyle bir bağımlılığın idamesi, AKP’nin bütün demokratikleşme makyajına rağmen, ancak despotik bir yönetim tarzıyla mümkün olmaktadır. Buna ister, örtülü faşizm, isterse Asya tipi demokrasi dersiniz. mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr http://mustafasnmz.blogspot.com Dünya Bankası son toplantısında işçilere ödenen kıdem tazminatı hususu tartışmaya açılınca gayrisafi milli hasıladan zaten yeterince pay almayan işçilerin bir de kıdem tazminatı ellerinden alındığında ücret ve kâr paylaşımının işçiler aleyhine daha da bozulacağını, işsizliğin milyonları bulduğu bu ortamda bunu zikredebilmenin ilginçliğini belirtmeden geçmek mümkün değil. Bilindiği gibi işgücü (emek gücü) kapitalist bir toplumda bir maldır ve piyasada alınıp satılır. İşgücünün kullanıldığı süreye karşılık, işçiye verilen fiyata ücret diyoruz. Bu ücret kapitalist için bir maliyet unsuru olduğundan ücret ne kadar az olursa sermayedara gidecek kâr o kadar çok olacaktır. Bu nedenle işçiye ödenen her şey sermayedar için önemli olmaktadır. İşçi kendi ve ailesinin biyolojik varlıklarını sürdürmeleri için gerekli olan ücreti yukarıya çekmek isterken, patron, kârını azaltan bu ücret maliyetini en düşük sınıra indirmeye çalışır. Burada tarafların pazarlık gücü devreye girer. İşçinin pazarlık gücünü sağlayacak tek silahları, örgütleri olan sendikalardır. İşverenlerin silahları daha çeşitlidir. İşbölümünü geliştirmek makineleşmek işvereni işçi karşısında güçlü kılar. İşbölümü ve makineleşme arttıkça daha önce, örneğin 100 işçi ile yapılan iş, 30 kişi ile yapılmaya başlar, 70 kişi işsiz kalır ve bu ülke genelinde “yedek sanayi ordusu” oluşturur. Bu ordu işçinin pazarlık gücünü azaltır ve ücret düzeyinin azaltılması yönünde etki yapar. İşsizlik dönemlerinde de işverenlerin pazarlık gücü daha fazladır. Burada işçi örgütleri olan sendikaların gücünü de çok abartmamak gerekir. Patronun istemediği bir ücret artışını işçi alamaz. Çünkü işverenin elinde fiyatları arttırmak suretiyle enflasyon yaratarak verilen ücret zamlarını geri almak gibi önemli güçleri vardır. Çünkü piyasa ekonomilerinde her şeyi patronlar yönetir, onların kârlarını azaltıcı yönde kendi rızaları olmadan bir şey yapmak mümkün değildir. İşte burada işçiyi koruyan, onu patron karşısında bir nebze de olsa güçlü kılan yasal düzenlemeler yapılır. Bunlardan biri kıdem tazminatıdır. Kıdem tazminatı, sürekli olarak işten çıkarma durumunda çalışanlara işsiz kalmaları halinde işsizlik maliyetini azaltan bir ödeme, bir tazminat olarak tanımlanabilir. Bu ödemenin yapılmasındaki amaç işin korunmasını daha az zorunlu hale getirmek ve böylece ekonomik değişim sürecini kolaylaştırmaktır. Eğer işveren İş Yasası’ndaki düzenlemeler doğrultusunda işçinin işine son veriyorsa, o işi korumak istiyor demektir. Bu durumda korumak istediği işten sağlayacağı fayda için kıdem tazminatı ödeyerek bir maliyete katlanmak zorundadır. Üstelik kıdem tazminatının tamamı masraf yazıldığından ödenmeyen vergi nedeniyle yüzde 20’sini devlet ödemiş olmaktadır. Ancak çok sayıda işçi çalıştıran işverenlerin uzun yıllara ait kıdem tazminatı yükümlükleri önemli bir gizli zarar demektir. Bu halka açık şirketlerde karşılık yazılma zorunluluğu nedeniyle bilançolarda görülebilmekte, ancak halka açık olmayan şirketlerde bilançolarda gözükmeyen bu kıdem tazminatları öz varlığı azaltan ve şirketin gelecekteki durumu hakkında ipucu veren önemli bir gizli yükümlülük olarak ortaya çıkmaktadır. Belki burada kıdem tazminatlarının tahakkuk ettirilmesi ile masraf yazılması sağlanarak vergi avantajı yaratılabilir veya kıdem tazminatı karşılıklarının belirlenecek yatırım araçlarına bağlanması halinde vergi istisnası getirilebilir. Bunun da işverenlerin kıdem tazminatına karşı antipatilerini ortadan kaldırmaya etkisi olabilir. Öte yandan işsizlik fonu ile kıdem tazminatını da karıştırmamak gerekir. İşsizlik fonu işçinin işsiz kaldığı sürece kendisine verilecek bir yaşam fonu gibidir. Oysa kıdem tazminatı işgücü değerinin işçinin her yıl için sarf ettiği bir aylık emek karşılığı olarak belirlenmesidir. Kıdem tazminatı esnek çalışmayı da engellemez. Çünkü kıdem tazminatı işi korumayı amaçladığından zaten kendisi bir esneklik sağlamaktadır. Sorun patronların yıllarca biriken kıdem tazminatlarını birden bire ödemek zorunda kaldıklarında büyük bir meblağ olarak ortaya çıkmasıdır. Ancak yukarıda belirttiğimiz gibi, her yıla ait henüz ödenmeyen kıdem tazminatı, işverene gizli kâr da yaratmaktadır. Bu nedenle işçinin kıdem tazminatından bir medet ummak yerine işsizliği önlemeye odaklanmak daha doğru bir anlayış olacaktır. İşçinin Kıdem Tazminatına Göz Dikme Yanlışı MALİYECİ GÖZÜYLE / MUSTAFA PAMUKOĞLU pamukm superonline.com YATIRIMDA KAMU-ÖZEL VE SEKTÖRLERİN PAYI, 2002-2009 Ortalaması, % Kamu Özel Toplam Tarım 8.5 2.5 3.9 Madencilik 1.6 1.8 1.8 İmalat 1.8 42.1 32.8 Enerji 12.6 3.6 5.6 Ulaştırma 32 18.1 21.3 Turizm 0.5 7.6 6 Konut 1.4 13.2 10.5 Eğitim 11.7 1.2 3.6 Sağlık 5.8 4.5 4.8 Diğer Hizm. 24.1 5.4 9.7 Yat. Pay 16 84 100 Kaynak: DPT; TÜİK veri tabanı İstanbul Haber Servisi - İstan- bul’da sahip olduğu 400’den fazla dai- resi ile 2002’den beri ‘kira vergi re- kortmeni’ olan Sıtkı Çitfçi (98) yaşa- mõnõ yitirdi. Çiftçi’nin cenazesi Teşvi- kiye Camii’nde düzenlenen törenin ar- dõndan Edirnekapõ Mezarlõğõ’nda top- rağa verildi. Çiftçi ölümünden kõsa sü- re önce açõklanan 2009 yõlõ vergi re- kortmenleri listesinde 1 milyon 441 bin 301 lira vergiyle rekortmen olmuş- tu. Çiftçi 2001’de de Türkiye vergi re- kortmenleri genel listesinde Türkiye dördüncüsü olmuştu. Çiftçi’nin, çoğu Etiler Akatlar’daki Park Maya sitesin- de olmak üzere yaklaşõk 400 lüks dai- resi bulunuyor. Çiftçi, aynõ zamanda Maya Meridyen iş merkezi ve Mer- ter’deki Meridyen Plaza’nõn da sahibi olduğu ofisleri de kiraya veriyordu. Yõlbaşõnda ÖTV zamlarõnõn ardõndan gõda fiyatlarõ da tõrmanõşa geçince enflasyon tahmini ikinci kez revize edildi EtfiyatõMerkez’idekorkuttuANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Merkez Bankasõ Başkanõ Durmuş Yıl- maz, enflasyon tahminlerini yukarõ yön- lü güncellediklerini belirterek 2010 yõ- lõ enflasyonunun orta noktasõ yüzde 8.4 olmak üzere yüzde 7.2 ile yüzde 9.6 ara- lõğõnda olmasõnõ öngördüklerini söyledi. Yõlmaz, Merkez Bankasõ’nõn 2010’un ilk çeyreğine ilişkin değerlendirmesinin yer aldõğõ Enflasyon Raporu’nun tanõtõ- mõ amacõyla düzenlediği basõn toplantõ- sõnda, akaryakõt ürünleri, alkollü içe- cekler, tütün vergi artõşlarõ ile işlenme- miş gõda fiyatlarõndaki artõşlarõn,enflas- yondaki yükselişin Türkiye’de daha be- lirgin olmasõna yol açtõğõnõ söyledi. Yõlõn ilk üç ayõnda enflasyonun art- maya devam ettiğini belirten Yõlmaz, bu artõşta özellikle et fiyatlarõndaki geliş- melerin ön plana çõktõğõnõ ve bu artõşõn gõda fiyatlarõ üzerindeki etkilerinin çar- põcõ hale geldiğini belirterek “Gerek ver- gi ayarlamalarının gerekse enerji ve gı- da fiyatlarındaki artışların etkisiyle, 2010 yılının ilk çeyreği sonu itibarıy- la, gıda, enerji ve tütün kalemlerinin yıllık enflasyona yaptığı katkı 6.7 puana ulaşmıştır” dedi. Kredi hacmindeki genişlemenin ge- lecek dönemde de süreceğini ifade eden Yõlmaz, “Enflasyonun ikinci çeyrekte bir miktar artış gösterdikten sonra üçüncü çeyrekte yüzde 10 civarında dalgalanacağını tahmin etmekteyiz” diye konuştu. ‘Riskler devam ediyor’ Yõlmaz, basõn toplantõsõnõn ardõndan gazetecilerin sorularõnõ yanõtladõ. Bir gazetecinin sorusunu, “Mali kural ha- ziran ayı sonuna kadar gerçekleşecek, yasalaşacak. Çalışmalar hızla devam ediyor” diye yanõtlayan Yõlmaz, Yuna- nistan’daki gelişmelerin Türkiye üzerinde olasõ etkilerine ilişkin olarak da, “Şu an- da görülen o ki AB, ilgililer bu konu- da gerekli tedbirleri alacak. Bu işin da- ha da maliyeti artmadan, bir çözüm yoluna gidecekler diye düşünüyo- rum” dedi. Yõlmaz, et fiyatlarõnõn düşmesinin enflasyon üzerinde olumlu etki yarata- cağõnõ, ancak geçici olarak ithalatõn sağ- ladõğõ olumlu etkinin üretim ve arz yö- nüyle orta vadede desteklenmesi gerek- tiğini söyledi. “Tünelin sonundaki güneşi gördük diyebilir miyiz” şeklindeki bir soru üzerine de Yõlmaz, “Beklenenden ön- ce, güçlü bir toparlanma var, fakat bu- nunla ilgili riskler de yok değil. O risk- ler de dış talepteki riskler, özellikle ya- bancı ülkelerdeki mali disiplinle ilgi- li riskler ve emek piyasasındaki risk- ler” uyarõsõnda bulundu. Merkez Bankasõ Başkanõ Durmuş Yõlmaz, 2010 yõlõ enflasyonunun orta noktasõ yüzde 8.4 olmak üzere yüzde 7.2 ile yüzde 9.6 aralõğõnda olmasõnõ öngördüklerini söyledi. Artõşta, gõda fiyatlarõ ve özellikle et fiyatlarõndaki gelişmelerin ön plana çõktõğõnõ belirten Yõlmaz, “İlk çeyrek itibarõyla, gõda, enerji ve tütün kalemlerinin yõllõk enflasyona katkõsõ 6.7 puana ulaşmõştõr” dedi. İstanbul ‘ev sahibini’ yitirdi DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bü- rosu) - Hükümetin et ithalini teşvik ederek piyasaya ucuz et sürme çabasõ, hayvancõlõk politikasõndaki başarõsõz- lõğõnõ örtmüyor. 1990’lõ yõllarõn başõnda Doğu ve Güneydoğu ekonomisinin motor gücü olan hayvancõlõk, günü- müzde ölme noktasõnda. 1990’lõ yõl- larda bölgede var olan 60 milyon kü- çükbaş hayvan sayõsõ 30 milyona, 12.5 milyon olan büyükbaş hayvan sa- yõsõ ise 10.8 milyona düştü. Hükümetin Et ve Balõk Kurumu eliyle piyasaya ucuz et temin et- mek için gündeme getirdiği suni çözüm, hayvancõlõk sektö- rünün karşõ karşõya olduğu sonu örtbas etmeye yetmiyor. Tür- kiye’nin et üretiminin odağõ konumundaki bölge kentlerinin ekonomisinin can da- marõ olan hayvancõlõk yõldan yõla bit- me düzeyine biraz daha yaklaşõyor. Her yıl biraz daha azaldı Bu yõllardan sonra güvenlik nede- niyle köy boşaltma ve mera yasakla- rõ, sektörün sonunu hazõrlayan en önemli faktörlerden biri oldu. Türki- ye’nin hayvan varlõğõ da buna bağlõ ola- rak 1980 yõlõndaki 48 milyon 630 bin adetten, yüzde 47.7 azalarak, 2001 yõ- lõnda 25 milyon 431 bine, keçi sayõsõ yüzde 64.4 oranõnda azalarak 15 mil- yon 43 binden 6 milyon 772 bine ge- riledi. 1985’te Türkiye’nin genel sõğõr sayõsõ 12 milyon 466 bindi. 2008’de bu sayõ 10 milyon 850 bine düştü. Hayvan sayõlarõndaki düşüş, bu sek- törde hayat bulanlarõ da harekete ge- çirdi. Hakkâri İl Genel Meclis Baş- kanvekili Ahmet Korkmaz, 35 köy muhtarõ adõna Vali Muammer Tür- ker’i makamõnda ziyaret ederek özel- likle yayla ve mera yasaklarõnõ dile ge- tirdiklerini belirtti. Korkmaz, bu yasaklarõn çok ciddi so- runlar olduğunu ifade ederek, valiye di- lekçe biçiminde düşüncelerini açõkla- dõklarõnõ söyledi. Hayvanlarõn da yaz günü sõcakta kö- yün ortasõnda beslenmesinin yolu ol- madõğõnõ belirten Korkmaz, “Köy- lerde yasaklar var. Hâlâ pek çok yer- de üretimi baltalayan sınırlamalar söz konusu. Bu yasakların artık bu bölgelerde kalkması lazım” dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan, et ithalatõna ilişkin süreci bir hafta, 10 gün gibi kõsa bir sü- re içinde başlatmõş olacaklarõnõ söyledi. Erdoğan katõldõğõ bir TV programõnda yaptõğõ açõk- lamada araştõrmalardan son- ra ithalat sürecinin Et ve Ba- lõk Kurumu ile başlatõlmasõna karar verdiklerini hatõrlata- rak şunlarõ kaydetti: “İlk etapta canlõ hayvan, belki bu arada biraz da karkas. Ama karkas getireceksek bizzat kendi ekiplerimiz gidecek, ala- cak. Orada kesimlerin başõnda bulunmak suretiyle yaptõra- cak, alõp öyle gelecek. Çünkü işin helal boyutuna da baka- cağõz... Şu anda bu çalõşmalar da sürüyor. Bu canlõ hayvanõn, Et Balõk burada kesimini ya- pacak. Fiyatlarõ süratle aşağõ indirmek istiyoruz... Halkõmõ- za da süratle, herhalde bir hafta, 10 gün gibi kõsa süre içe- risinde bu canlõ hayvanõ getir- mek suretiyle bu süreci baş- latmõş olacağõz.” Hayvancılıkta kaçınılmaz son SETBİR: SANAYİCİYİ SUÇLAMAYIN Türkiye Süt, Et, Gõda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Yönetim Kurulu eski Başkanõ Er- dal Bahçıvan, et fiyatlarõndaki artõşa ilişkin olarak, “Bu sorunu sadece spekülasyonlara bağla- mak ve tüm sorumluluğu sana- yicilere ya da belli bir kesime yüklemek çözüm değil, sorun- dan kaçmaktır” dedi. SET- BİR’in Olağan Genel Kurulu’nda Bahçõvan, soru üzerine “Fiyatla- rın yükselmesine katkı sağlayan unsurlardan biri de Et Balık Kurumu’dur” diye konuştu. EBK’nin son dönemlerde tekrar ticaretin içine girmesini de yanlõş olarak nitelendirdi. İthalat bir hafta içinde başlar YIL SONU TAHMİNİ YÜZDE 8.4 Rapora göre, 2010 ilk çeyreğe ilişkin veriler toparlanmanõn genele yayõldõğõna işaret ediyor. Buna karşõlõk işsizlik oranlarõ uzunca bir süre yüksek seviyesini koruyacak. Yurtiçi talep önümüzdeki dönemde de toparlanma eğilimini sürdürecek. Toplam arz ve talebin enflasyona düşüş yönde katkõsõ bir önceki döneme göre azalmakla birlikte devam edecek . İKiNCİ REVİZYON İlk çeyrek sonuçlarõnõ içeren Enflasyon Raporu’na göre, enerji fiyatlarõ da ocaktaki vergi düzenlemeleri ve bir önceki yõlõn baz etkisiyle yõlõn ilk çeyreğinde belirgin olarak yükseldi. Rapora göre, enerji grubu yõllõk enflasyonu, baz etkisiyle 2010’un ikinci çeyreğinde de yükselmeye devam edecek. Banka 2010 petrol fiyatlarõ tahminini de 80 dolardan 85 dolara çõkardõ. İŞİSZLİK ARTIŞI DEVAM EDECEK Ekim 2009’daki baz senaryosunda gõda fiyatlarõndaki artõşõn yüzde 6’larda kalacağõ tahmininde bulunan ve bunu Ocak 2010’da yüzde 7’ye çõkaran Merkez Bankasõ, dün açõklanan nisan raporunda bunu yüzde 9 olarak yeniden revize etti. Rapora göre enflasyonun ikinci çeyrekte bir miktar artõş gösterdikten sonra üçüncü çeyrekte yüzde 10 civarõnda dalgalanacak. AKARYAKIT DA ATEŞLEDİ 1990’lardaki köy boşaltma ve yayla yasaklarõ tarõm ve hayvancõlõkta sorunu arttõrdõ. Bu gelişmelere AKP’nin yanlõş politikalarõ eklenince 60 milyon olan küçükbaş, 30 milyona düştü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle