Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İstanbul Haber Servisi - 32 yõl
sonra 1 Mayõs’õ yarõn Taksim’de
kutlamaya hazõrlanan sendikalar
tüm emekçileri alanlara çağõrdõ. Al-
tõ işçi ve memur konfederasyonu,
sivil toplum örgütleri ve bazõ siya-
sal partilerin katõlacağõ 1 Mayõs
kutlamasõnda Taksim’de yüz binler-
ce emekçinin buluşmasõ bekleniyor.
İşçi ve kamu çalõşanlarõ konfe-
derasyonlarõ ile siyasi partiler ve
sivil toplum örgütleri, Taksim
Meydanõ’nda yapõlacak 1 Mayõs
İşçi Bayramõ’na üç ana koldan
yürüyerek girecek.
Şişli-Mecidiyeköy güzergâ-
hı: DİSK ve KESK’in öncülüğünü
çektiği Şişli-Mecidiyeköy güzergâ-
hõnda en kitlesel katõlõm olacak.
Taksim istikametine iki koldan yü-
rüyecek olan kitle Harbiye’deki
TRT binasõnõn önünde kurulacak
olan arama noktalarõndan miting
alanlarõna girecek. KESK’in öncü-
lüğündeki kitlede, BDP, DSP, Tür-
kiye Değişim Hareketi, Türk Tabip-
leri Birliği (TTB), Halkevleri, De-
mokrasi İçin Birlik Hareketi, Eşitlik
ve Demokrasi Partisi, İşçinin Yolu
ve 78’liler Girişimi bulunacak. Yo-
lun sağ tarafõndan yürüyecek DİSK
kortejinin ardõnda ise CHP,
TMMOB, Bağõmsõz Devrimci Sõnõf
Platformu, Demokratik Haklar Fe-
derasyonu, Emek ve Özgürlük Cep-
hesi, Halk Cephesi, Odak, Kaldõraç,
Proleter Devrimci Duruş, Yeni
Dünya İçin Çağrõ ve Partizan, İşten
Atmak Yasaklansõn Platformu, Mü-
cadele Birliği, ESP, Devrimci Pro-
letarya, Devrimci Hareket, Emekçi
Hareket Partisi, Sosyalist Devrim
Partisi-Girişimi, Çağdaş Hukukçu-
lar Derneği, Alevi-Bektaşi Federas-
yonu, Pir Sultan Abdal Kültür Der-
neği yer alacak.
Dolmabahçe güzergâhı: Dol-
mabahçe İnönü Stadõ yanõndan kor-
tej oluşturacak Hak-İş ve Memur-
Sen’in ardõnda ise Türkiye Komü-
nist Partisi bulunacak. İTÜ önünde
arama noktasõ kurulacak.
Unkapanı güzergâhı: Unka-
panõ Köprüsü’nden yürüyüşe başla-
yacak olan Türk-İş ve Kamu-Sen
kortejinde ise EMEP, ÖDP,
Türkiye Birleşik İşçi Partisi ve
İşçi Cephesi katõlacak. Bu ko-
lun arama noktasõ da
Beyoğlu İlçe Emniyet
Müdürlüğü önünde
kurulacak.
İP Genel Başkan
Yardõmcõsõ Erkan Ön-
sel, işçi konfederas-
yonlarõnõn 1 Mayõs’õ bir-
likte kutlama kararõ alarak
emekçilerin birliği sağladõkla-
rõna dikkat çekerek, “Türkiye
artık AKP hükümetinden
kurtulmalıdır. Bunu sağla-
yacak biricik güç, artık tarih
sahnesine çıkmıştır.
Şalter inecek, AKP
gidecek” dedi.
CMYB
C M Y B
İstanbul Haber Servisi - 1
Mayõs’ta sabah saat 08.00’den
itibaren Taksim’e çõkan bazõ
yollar kapatõlacak. Mecidiyeköy
Metro İstasyonu’ndan başlaya-
rak Halaskârgazi Caddesi ve
Cumhuriyet Caddesi, Taksim
Alanõ’na girişe kadar olan gü-
zergâh araç trafiğine kapatõla-
cak. Unkapanõ Köprüsü’nden,
Tarlabaşõ Bulvarõ’nõ takiben
Taksim Alanõ’na kadar olan gü-
zergâh trafiğe kapatõlacak. Dol-
mabahçe önü ve İnönü Stadyu-
mu’nun bulunduğu yerden İnö-
nü Caddesi’ni takiben Taksim
Alanõ’na kadar olan güzergâh
araç trafiğine kapatõlacak. Os-
manbey-Taksim arasõ, metro
başta olmak üzere toplanma ve
yürüyüş güzergâhlarda tramvay,
finüküler sistem, tarihi tramvay
ve benzeri araçlar çalõşmayacak.
İstanbul Haber Servisi - 1 Mayõs
1977’de Taksim’de yaşanan olaylarda ya-
şamõnõ kaybedenlerin aileleri ve yakõnlarõ,
1 Mayõs günü Taksim’de buluşacaklarõnõ
söyledi. Aileler, “1 Mayıs 77, Türki-
ye’nin en karanlık olaylardan biri.
AKP, kutlamalar için Taksim Meyda-
nı’nı açmış ancak olayların aydınlatıl-
ması için gerekli adım atmamıştır” dedi.
1 Mayõs 1977 olaylarõnda 38 yaşõnday-
ken yaşamõnõ yitiren öğretmen Hikmet
Özkürkçü’nün oğlu Bülent Özkürkçü, 1
Mayõs günü ablasõ, kardeşi, çocuklarõ ile
birlikte ailece Taksim’de olacaklarõnõ be-
lirterek, “1 Mayıs’ın bayram olması,
Taksim’in kutlamalara açılması bir mü-
cadele sonucu kazanılmıştır. Kimse bize
bunu bahşetmedi. Belli bir mücadeleden
gelindi, şehitler verildi, bir sürü zahmet-
ler çekildi. Mutluyuz, gururluyuz” dedi.
Özkürkçü, şöyle devam etti: “1 Mayıs
günü yaşadığımız Kocaeli Karamür-
sel’den Taksim’e geleceğiz. Taksim’de
bu yıl kutlama yapmamız acımızı bir
nebze olsun hafifletti. ”
‘Gençliğim o yokuştan yuvarlandı’
Yaşamõnõ yitirenlerden Gazi Üniversitesi
öğrencisi Niyazi Darı’nõn (21) amcasõnõn
oğlu Hüseyin Darı, 1 Mayõs 77’de yaşa-
nanlarõn Türkiye’nin en karanlõk olaylarõn-
dan olduğunu ifade ederek, şunlarõ söyledi:
“CHP’nin verdiği soru önergesi AKP ta-
rafından kabul edilmedi. Hükümetinin
bir yandan Taksim’i kutlamaya açarken
diğer yandan olayın aydınlatılması için
verilen soru önergesini kabul etmemesi
bir çelişki değil midir?” Yaşamõnõ yitirdi-
ğinde 42 yaşõnda olan Rasim Elmas’õn kõ-
zõ Gönül Birsen Elmas Kement ise olay-
lar olduğunda 17 yaşõnda olduğunu dile
getirerek “Geleceğim, her şeyim Kazan-
cıyokuşu’ndan aşağı yuvarlandı” dedi.
IŞIL ÖZGENTÜRK
Vicdanlarımız
Meydanlara Çıkmalı!
Resmen dayanamadım, yazıişlerine baskı yaptım
ve pazar yazımı bir defalık cuma gününe aldırdım.
Her zaman yeni bir başlangıç vardır, Siirt gibi
küçücük ve devletin ve cümle ahalinin uçan kuştan
haberi olduğu bir ilimizde iki yıl süren ilkokul
çağındaki küçük kızların fuhuşa zorlanmalarını
yüreğiniz kaldırmıyorsa, “Ne olacak canım terörist
olacaklarına fuhuş yapsınlar daha iyi,” diyen kamu
görevlileri tarafından yönetilmek canınıza yettiyse,
bir yandan itibarlı esnaf, itibarlı memur olarak
ortalıkta poz kesen, ama küçücük kızlara 3 ya da
beş kuruş karşılığı, şeytana uyduklarını söyleyen,
gerçek şeytanlardan daral getirdiyseniz, hak
yemenin ve çocuk tacizinin en kötü suç olduğunu
söyleyen Kuran’a el basıp arka tarafta fuhuş
parasını bile tam ödemeyen sahte dinciler sizi
dinden soğuttuysa, yedi askerin öldüğü mayın
patlamasını gizleyen bir askeri örgüt size artık
uzak ve inandırıcı gelmiyorsa, adalete şu kadarcık
güveniniz kalmadıysa, canınızdan, tırnağınızdan
arttırıp bilgisayar mühendisi yaptığınız oğlunuz,
işsizlikten major depresyona girdiyse, kahvelerde
şu tür fıkralar sık sık anlatılıp, kahkahalarla
gülünüyor ve bu sizi üzüyorsa, “Yoksul bir anne
yepyeni, pahalı bir elbiseyle gelen kızına sormuş,
‘Bunu nereden buldun?’ ‘Piyangodan çıktı’. Kız
gene bir başka gün kolunda pahalı bir saatle
gelmiş, anne sormuş, ‘Bunu nereden buldun?’
‘Piyangodan çıktı’. Kız bir başka soğuk günde kürk
bir paltoyla gelmiş, anne sormuş: ‘Bunu nereden
buldun?’ ‘Piyangodan çıktı’. Kız çok üşümüş cayır
cayır yanan sobanın yanına yanaşmış, anne
uyarmış, ‘Dikkat et piyangoyu yakma.’”
Çocuk pornosunda ilk beş dünya kenti içinde ilk
üç bizim kentlerimiz ve bundan utanıyorsanız, her
gün işe atılma tehlikesiyle gidip, “Oh bugün
atılmadım,” diye derin bir soluk alıp gökyüzüne
bakmak canınıza yettiyse, ölüm oruçlarında
çocukları ölen ya da asla iyileşmeyen, insanı bir
çocuktan beter kılan Korsakof hastalığına tutulan
bir yavrusu olan yakınlarınızı görmemek için yol
değiştiriyorsanız, birdenbire kentte kaybolan tinerci
çocukların nereye götürüldüklerini merak
ediyorsanız, ensest ilişkilerin üstü örtüldüğü için
artık yeter diye haykırmak içinizden geliyorsa,
dayak yemiş bir kadını kucaklamak, onu teselli
etmek size yetmiyorsa, töre töre diye haykıran ama
aslında hepsinde erkek egemen bir feodal yapının
bitirdiği genç kadın ömürleri sizi umutsuzca
örseliyorsa, durakta otobüs bekleyen yorgun argın
annelerin, okul çocuklarının üstüne çıkan sonradan
görme, baba parasıyla alınmış arabalardaki, içkili
araba kullananların duraklara girip onların
ölmelerine neden olmaları ve ertesi gün serbest
bırakılmaları içinizi kıyıyorsa, eski şarkıları, aşkları,
özlüyorsanız, hayatınızda anı biriktirmek gibi
muhteşem bir yeteneğiniz varsa, kanlı 1 Mayıs’ta
kızını yitirmiş ve aklı dengesi bozulmuş çok yaşlı bir
adama rastlamak ve onun elini tutmak istiyorsanız,
Tuzla tersanelerinde ölen işçilere bir ağıt yakmak
içinizden geçiyorsa, biri, bir dağda öteki, öteki
dağda ölüm korkusuyla bekleyen gencecik
insanların artık ölüm korkusunu hissetmemelerini,
sevdiklerine kavuşmalarını diliyorsanız, TEKEL
işçilerine sıkılan o korkunç biber gazının tadını bir
yerlerden anımsıyorsanız, her yurtdışı seyahatinden
döndüğünüzde, böylesine güzel, böylesine güneşli,
böylesine dost, böylesine yüzlerce uygarlığın
geçtiği topraklarda yaşadığınız için şükrediyorsanız
ve ardından bunların dünya milletleri tarafından
bilinmemesi sizi kahrediyorsa, bir zamanlar
kendine yetebilen, toprakları zengin bir ülkeyken,
ithal tohum alan bir ülke durumuna düşmek,
haşhaşı ekememek, bu nedenle oğlunuza kızınıza
düğünler yapamamak, sizin başınız eğik
gezmenize neden oluyorsa, sulardaki zehirli
atıklardan ötürü guguk kuşları azalıp çam iğneler
çamlarımızı öldürmeye başladığından “Durun!
Durun!” demek içinizden geçiyorsa, onları tek tek
toplamak istiyorsanız, su altında kalan uygarlıkları
kurtarmak için gönüllü yazılmak aklınızda hep
varsa, kısaca hayatı ve aşkı ve neşeyi ve çocukları
seviyorsanız yarın 1 Mayıs’ta Taksim ve diğer
meydanlarda olalım, korku bizim uzağımızda olsun.
Çünkü korkunun ecele faydası yoktur. Ve ülkemiz
için Azrail kapıda bekliyor.
isilozgenturk@gmail.com
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
“Hasretimsin” şarkısını dinledi en
son celladının telefonundan... Nereden
bilebilirdi ki ölümün yanı başında onu
beklediğini?.. Nereden kestirebilirdi,
“canım” dediği varlığın, can almaya
geldiğini?..
Kaçıp gitmişti ya sevdasının
peşinden?.. Etrafı dumanlı dağlarla
çevrili Urfa’dan, karlı bulutların
kucakladığı efsaneler kenti Ağrı’ya...
Hiç tahmin etmezdi ölümün bir kırata
binip peşine düşeceğini!.. Hiç
düşünemezdi Azrail’in kardeş
kucağında ona pusu kuracağını!..
21 yaşındaki Esra Kaya, Urfa Halk
Eğitim Merkezi’nde biçki dikiş eğitimi
alırken sürücü kursuna katılan Ağrılı
asker Cihan Nur Kaya’ya kaptırmıştı
gönlünü... İki sevgili kavuşabilmek için
çok uğraş vermişti. Ancak ailesi
kızlarını gurbete vermek istemeyince
gençler çaresiz kalıp kaçmışlardı
Urfa’dan...
Esra ile Cihan beş ay önce Ağrı’da
evlendiler... Düşündüler ki, artık mutlu
olacaklar... Sandılar ki sevdalarına
sığdırdıkları cesaretleri onları ömür
boyu koruyacak!..
Oysa onlar değildi gaflete düşen!..
Pusu insanlığa ihanetin zulasındaydı
ve kalem kırılmıştı törenin kanlı
sofrasında...
Töre konuştu mu, öfke
dizginlerinden boşalmış mermiler
gibi pusulasız düşerdi yollara!.. İşte
o zaman yüreklerde ne merhamet
kalırdı ne de insaf!..
Herkes o köhnemiş kuralların paslı
zincirlerine terk ederdi özgürlüğünü ve
soğuk tabancaların kaygan kabzaları
kelepçe olurdu taşerona dönüşmüş
ellere!..
Esra’nın ailesi belli ki mahalle
baskısının altında çok ezildi... Orada...
yani Urfa’da kaçarak
evlenmek suçların en
büyüğüydü!.. Bir kız
kaçmışsa evinden...
Alınlar eğilmiştir
yerlere, gözler
küsmüştür
çevreye!.. Derler ki o
zaman başımız dik
değildir artık!..
Aile bireyleri
sonunda 19
yaşındaki çocukları
Ferhat’ı namus atına
bindirip dörtnala düşürdüler yollara!..
Ferhat öfkesini masumiyet
maskesinin ardına gizleyerek
çalmıştı Esra’nın kapısını... Tam beş
ay sonra canından bir can görmüştü
Esra... Öylesine sevindi ki kardeşini
görünce... İki kardeşin kolları öylesine
sardı ki birbirini, hasret, çölde su
bulmuş güvercinler gibi takla attı
terlemiş bedenlerde!..
Esra çok severdi Ferhat’ı... Bilirdi
ki o sevdiği için dağları delen
Ferhat’tan almıştır adını... Bilirdi ki
onun da yüreğinde bir Şirin’i vardır!..
Günlerce oturdular, konuştular,
güldüler... Çocukluk günlerine
döndüler...
Genç kız Ferhat’ın sevinciyle bir
akşam odasına çekildi ve anı defterine
yürek yakan o mazlum satırları yazdı.
Bu satırlar belli ki
aynı zamanda
ölümün son durağına
gönderilmiş masum
yakınmalardı:
“Kardeşim geldi,
sürpriz yaptı bize.
Çok sevindik. Çünkü
onu çok özlemiştik.
İyi ki geldi canım
benim. İçlerinde beni
en iyi anlayan
kardeşim Ferhat’tır.
Bana hep şunu
söyler. ‘Düşenin halinden düşen anlar’
diye... O da çok sevdiği için beni
anlıyor. Ferhat’ın telefonundan müzik
dinliyorum. ‘Hasretimsin’ diye bir
parça... En çok olmak istediğim yerde,
bir tanem Cihan Nur’un yanındayım.
Kurban olurum onu bana layık görene.
Bize bıraktıkları tek çare kaçarak
evlenmemizdi. Şu an çok ama çok
mutluyuz. Buraya geldiğimden beri
ailemi hep rüyamda görüyorum,
özellikle annemi.”
Esra bu satırları yazdığı gece yalnız
uykuya yatmadı, ölümün son
yolculuğuna da uzandı!.. Ferhat, 22
Nisan sabahı bıçağını genç kızın
vücuduna sapladı!.. İddiaya göre
ablasının çığlıklarını cep telefonuyla
yakınlarına da dinletti!..
Peki, Esra niçin öldürüldü?.. Bu
sorunun zanlı ve azmettiriciler
açısından iki çarpıcı yanıtı var.
Ferhat’ın savcıya verdiği yanıt
şöyleydi:
“Ağabeyim Yusuf beni telefonla
arayarak, ‘Hakkımızda sağda solda
konuşuyorlar. İnsan içine çıkacak
yüzümüz kalmadı. Namusumuzu
temizlemen gerekiyor’ dedi. Cinayet
sabahı ağabeyim Ağrı’ya geldi, ‘Git bu
işi bitir’ dedi. Kırmızı saplı bir bıçak
verdi. Eve döndüğümde ablam
banyodan yeni çıkmıştı. Ağzını kapatıp,
bıçağı karnına sapladım.”
Törenin kara kitabı ise tam 83 yıl
önce azmettirmişti bu cinayeti!.. İşte
Urfa Valiliği’nin 1927’de yayımladığı
“Urfa Salnamesi”ndeki töre yasaları...
Esra’nın öldürülme gerekçesi en iyi
orada yazıyor:
“... Aşirete mensup bir kız bir
gence meylederek onunla kaçarsa,
veli ve vasilerine karşı kız ve erkek
ölüme mahkûm olurlar...”
Bu Ferhat Yürek Yaktı!..
Cehaletin öfkesi törenin
kılıcıdır!.. Cahil bırakılan kızlar
ise törenin potansiyel
kurbanlarıdır!..
Ben Esra’nın dramı üzerinde
çalışırken Harran
Üniversitesi’nden Prof. Meliha
Atalay’ın Urfa’da törenin en katı
uygulandığı üç mahallede yaptığı
çarpıcı bir araştırmanın sonuçları
medyaya yansıdı... Kentte kız
çocuklarının evlenme yaşının 12,
anne olma yaşının ise 13’e kadar
düştüğü saptanmış!..
Urfa’nın toplam 75 bin nüfuslu
Hayati Harrani, Yakubiye ve
Eyyubiye mahallelerindeki 1000
hanede yapılan araştırma, başka
acı gerçekleri de dışa vurmuş.
Bölgede 14 ve 15 yaşında
evlenme ve anne olma
yüzdelerinin de arttığı ortaya
çıkmış!
Ve tüm bunlara yol açan
eğitimsizlik ve cehaleti dışa vuran
gerekçe; küçük yaşta evlenen
kızların yüzde 81’inin okuma-
yazma bilmediği tespit edilmiş!
Araştırmada, akraba evliliği
oranının bölgede yüzde 49’a
ulaştığı, başlık parası ve berdel
gibi geleneklerin ise yüksek
oranda devam ettiğine dikkat
çekilmiş!..
Söyler misiniz acaba, kızların
çocuk yaşta erkeklerin
kucağına atıldığı bir
coğrafyada, törenin Esra’ların
peşine düşmesinden doğal ne
olabilir ki?..
Aklıevveller ve politik rantçılar
günlerdir Siirt’teki tecavüz
vakalarının aşiret bağlantılarına
dayanılarak örtbas edilmesine
şaşıyorlar!..
Ben ise televizyon dizilerinden
ve eşcinsellerden “irrite olan”
ancak töre barbarlığına
direnemeyen Kadın ve Aileden
Sorumlu Devlet Bakanı Selma
Aliye Kavaf ile memleketin
kızlarını okula gönderemeyen
Milli Eğitim Bakanı Nimet
Çubukçu’nun sorumsuzluğuna
şaşıyorum! AKP’nin iktidara
geldiği 2002’den bu yana töre
cinayeti, tecavüz ahlaksızlığı
ve kadın intiharlarının büyük
boyutlara ulaştığını görünce
aklıma ne geliyor biliyor
musunuz?.. Ya şu an
iktidardaki parti CHP olsaydı!..
Töre bağnazlığını din kisvesi
altında körükleyen gerici
paçavralar, “ülkeyi laikler
yönetiyor, ahlaksızlık bu
yüzden arttı” diye kusup
durmazlar mıydı!..
Potansiyel Kurbanlar!..
Alana üç koldan girecek yüz binlerce emekçi 1 Mayõs’õ coşkuyla kutlayacak
Büyük buluşma
SAYFA CUMHURİYET 30 NİSAN 2010 CUMA
6 HABERLER
1 Mayõs şehitleri anõldõ
İstanbul Haber Servisi -
Emekçiler 1977, 1989 ve
1996 yõllarõnda 1 Mayõs di-
renişi sõrasõnda hayatõnõ kay-
bedenleri öldürüldükleri yer-
lerde karanfillerle andõ. An-
ma törenlerinde 1 Mayõs’õ
Taksim’de kutlamak için
yõllardõr sürdürülen mücade-
lede ağõr bedeller ödendiği-
ne dikkat çekilerek “Tüm
emekçileri, işçileri, İstan-
bulluları 1 Mayıs’ta Tak-
sim’de olmaya çağırıyo-
ruz” denildi. Anma töreni-
nin ilki, saat 10.00’da 1 Ma-
yõs 1977’de öldürülen 36 ki-
şi için Kazancõ Yokuşu’nun
girişinde gerçekleştirildi.
Daha sonra 1989’da polis
kurşunu ile hayatõnõ kaybe-
den Mehmet Akif Dalcı
için Şişhane’de, 1996’da ha-
yatlarõnõ kaybeden Dursun
Odabaş, Hasan Albayrak
ve Yalçın Levent’in anõsõna
da Kadõköy’de törenler dü-
zenlendi. Anma törenlerin-
de hayatõnõ kaybedenlerin
anõsõna saygõ duruşunda bu-
lunuldu, öldükleri noktalara
karanfiller bõrakõldõ.
ÖLENLERİN YAKINLARI
‘Failler
bulunsun’
KATLİAM DOSYASI AİHM’YE GİDECEK
İstanbul Haber Servisi - 1 Mayõs 1977’de
37 emekçinin öldürüldüğü katliamõn failleri
34 yõldõr bulunamadõ. Türkiye’yi 12 Eylül dar-
besine taşõyan süreçte önemli bir yere sahip
olan katliam, topluma ve işçilere yönelik daha
sonraki saldõrõlarõn da başlangõcõ oldu. Gerçek
hiçbir faili hakkõnda dava açõlmayan katliamõn
dosyasõ Avrupa İnsan Haklarõ Mahkemesi’ne
(AİHM) gidecek. Katliamõn aydõnlatõlmasõ
için mücadele veren DİSK’in eski avukatlarõn-
dan Rasim Öz, İstanbul Cumhuriyet Başsav-
cõlõğõ’nõn takipsizlik kararõ kendisine ulaşõnca
AİHM’ye başvuracağõnõ belirtti. Katliamdan
sonra gerçek failler yerine olayõn mağduru
526 kişi gözaltõna alõndõ. 422 eylemci hakkõn-
da takipsizlik kararõ verilirken 98 kişi hakkõn-
da dava açõldõ. 14 yõl süren yargõlamada tüm
sanõklar beraat etti.
İstanbul Haber Servisi -
Taksim Meydanõ’nda kutlana-
cak 1 Mayõs Emek ve Dayanõş-
ma Günü’nde çalõşanlarõn so-
runlarõ gündeme damgasõnõ vu-
racak, talepler dile getirilecek.
Konuşmalarda, dövizlerde, slo-
ganlarda şu sorunlara dikkat çe-
kilecek: ? Kõdem tazminatõnõn
kaldõrõlmasõ girişimi. ? Esnek
çalõşma koşullarõ dayatmasõ. ?
Uzayan çalõşma saatleri. ? Bel
büken vergiler. ? Güvencesiz
çalõşma. ? Sendikasõzlaştõrma.
? Taşeronlaşma. ? Özelleştir-
me. ? Kamu hizmetlerinin tica-
rileşmesi. ? Sosyal güvenlik ve
emeklilik hakkõnõn gaspõ.
? Çõğ gibi büyüyen yoksulluk.
Trafiğe
kapalı yollar
Talepler dile
getirilecek
Mehmet
Akif Dalcı
karanfillerle
anıldı.
1996’da hayatlarını kaybedenlerin anısına Kadıköy’de tören düzenlendi. (UĞUR DEMİR)
Fotoğraf:VEDATARIK