19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İstanbul Haber Servisi - 32 yõl sonra 1 Mayõs’õ yarõn Taksim’de kutlamaya hazõrlanan sendikalar tüm emekçileri alanlara çağõrdõ. Al- tõ işçi ve memur konfederasyonu, sivil toplum örgütleri ve bazõ siya- sal partilerin katõlacağõ 1 Mayõs kutlamasõnda Taksim’de yüz binler- ce emekçinin buluşmasõ bekleniyor. İşçi ve kamu çalõşanlarõ konfe- derasyonlarõ ile siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri, Taksim Meydanõ’nda yapõlacak 1 Mayõs İşçi Bayramõ’na üç ana koldan yürüyerek girecek. Şişli-Mecidiyeköy güzergâ- hı: DİSK ve KESK’in öncülüğünü çektiği Şişli-Mecidiyeköy güzergâ- hõnda en kitlesel katõlõm olacak. Taksim istikametine iki koldan yü- rüyecek olan kitle Harbiye’deki TRT binasõnõn önünde kurulacak olan arama noktalarõndan miting alanlarõna girecek. KESK’in öncü- lüğündeki kitlede, BDP, DSP, Tür- kiye Değişim Hareketi, Türk Tabip- leri Birliği (TTB), Halkevleri, De- mokrasi İçin Birlik Hareketi, Eşitlik ve Demokrasi Partisi, İşçinin Yolu ve 78’liler Girişimi bulunacak. Yo- lun sağ tarafõndan yürüyecek DİSK kortejinin ardõnda ise CHP, TMMOB, Bağõmsõz Devrimci Sõnõf Platformu, Demokratik Haklar Fe- derasyonu, Emek ve Özgürlük Cep- hesi, Halk Cephesi, Odak, Kaldõraç, Proleter Devrimci Duruş, Yeni Dünya İçin Çağrõ ve Partizan, İşten Atmak Yasaklansõn Platformu, Mü- cadele Birliği, ESP, Devrimci Pro- letarya, Devrimci Hareket, Emekçi Hareket Partisi, Sosyalist Devrim Partisi-Girişimi, Çağdaş Hukukçu- lar Derneği, Alevi-Bektaşi Federas- yonu, Pir Sultan Abdal Kültür Der- neği yer alacak. Dolmabahçe güzergâhı: Dol- mabahçe İnönü Stadõ yanõndan kor- tej oluşturacak Hak-İş ve Memur- Sen’in ardõnda ise Türkiye Komü- nist Partisi bulunacak. İTÜ önünde arama noktasõ kurulacak. Unkapanı güzergâhı: Unka- panõ Köprüsü’nden yürüyüşe başla- yacak olan Türk-İş ve Kamu-Sen kortejinde ise EMEP, ÖDP, Türkiye Birleşik İşçi Partisi ve İşçi Cephesi katõlacak. Bu ko- lun arama noktasõ da Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü önünde kurulacak. İP Genel Başkan Yardõmcõsõ Erkan Ön- sel, işçi konfederas- yonlarõnõn 1 Mayõs’õ bir- likte kutlama kararõ alarak emekçilerin birliği sağladõkla- rõna dikkat çekerek, “Türkiye artık AKP hükümetinden kurtulmalıdır. Bunu sağla- yacak biricik güç, artık tarih sahnesine çıkmıştır. Şalter inecek, AKP gidecek” dedi. CMYB C M Y B İstanbul Haber Servisi - 1 Mayõs’ta sabah saat 08.00’den itibaren Taksim’e çõkan bazõ yollar kapatõlacak. Mecidiyeköy Metro İstasyonu’ndan başlaya- rak Halaskârgazi Caddesi ve Cumhuriyet Caddesi, Taksim Alanõ’na girişe kadar olan gü- zergâh araç trafiğine kapatõla- cak. Unkapanõ Köprüsü’nden, Tarlabaşõ Bulvarõ’nõ takiben Taksim Alanõ’na kadar olan gü- zergâh trafiğe kapatõlacak. Dol- mabahçe önü ve İnönü Stadyu- mu’nun bulunduğu yerden İnö- nü Caddesi’ni takiben Taksim Alanõ’na kadar olan güzergâh araç trafiğine kapatõlacak. Os- manbey-Taksim arasõ, metro başta olmak üzere toplanma ve yürüyüş güzergâhlarda tramvay, finüküler sistem, tarihi tramvay ve benzeri araçlar çalõşmayacak. İstanbul Haber Servisi - 1 Mayõs 1977’de Taksim’de yaşanan olaylarda ya- şamõnõ kaybedenlerin aileleri ve yakõnlarõ, 1 Mayõs günü Taksim’de buluşacaklarõnõ söyledi. Aileler, “1 Mayıs 77, Türki- ye’nin en karanlık olaylardan biri. AKP, kutlamalar için Taksim Meyda- nı’nı açmış ancak olayların aydınlatıl- ması için gerekli adım atmamıştır” dedi. 1 Mayõs 1977 olaylarõnda 38 yaşõnday- ken yaşamõnõ yitiren öğretmen Hikmet Özkürkçü’nün oğlu Bülent Özkürkçü, 1 Mayõs günü ablasõ, kardeşi, çocuklarõ ile birlikte ailece Taksim’de olacaklarõnõ be- lirterek, “1 Mayıs’ın bayram olması, Taksim’in kutlamalara açılması bir mü- cadele sonucu kazanılmıştır. Kimse bize bunu bahşetmedi. Belli bir mücadeleden gelindi, şehitler verildi, bir sürü zahmet- ler çekildi. Mutluyuz, gururluyuz” dedi. Özkürkçü, şöyle devam etti: “1 Mayıs günü yaşadığımız Kocaeli Karamür- sel’den Taksim’e geleceğiz. Taksim’de bu yıl kutlama yapmamız acımızı bir nebze olsun hafifletti. ” ‘Gençliğim o yokuştan yuvarlandı’ Yaşamõnõ yitirenlerden Gazi Üniversitesi öğrencisi Niyazi Darı’nõn (21) amcasõnõn oğlu Hüseyin Darı, 1 Mayõs 77’de yaşa- nanlarõn Türkiye’nin en karanlõk olaylarõn- dan olduğunu ifade ederek, şunlarõ söyledi: “CHP’nin verdiği soru önergesi AKP ta- rafından kabul edilmedi. Hükümetinin bir yandan Taksim’i kutlamaya açarken diğer yandan olayın aydınlatılması için verilen soru önergesini kabul etmemesi bir çelişki değil midir?” Yaşamõnõ yitirdi- ğinde 42 yaşõnda olan Rasim Elmas’õn kõ- zõ Gönül Birsen Elmas Kement ise olay- lar olduğunda 17 yaşõnda olduğunu dile getirerek “Geleceğim, her şeyim Kazan- cıyokuşu’ndan aşağı yuvarlandı” dedi. IŞIL ÖZGENTÜRK Vicdanlarımız Meydanlara Çıkmalı! Resmen dayanamadım, yazıişlerine baskı yaptım ve pazar yazımı bir defalık cuma gününe aldırdım. Her zaman yeni bir başlangıç vardır, Siirt gibi küçücük ve devletin ve cümle ahalinin uçan kuştan haberi olduğu bir ilimizde iki yıl süren ilkokul çağındaki küçük kızların fuhuşa zorlanmalarını yüreğiniz kaldırmıyorsa, “Ne olacak canım terörist olacaklarına fuhuş yapsınlar daha iyi,” diyen kamu görevlileri tarafından yönetilmek canınıza yettiyse, bir yandan itibarlı esnaf, itibarlı memur olarak ortalıkta poz kesen, ama küçücük kızlara 3 ya da beş kuruş karşılığı, şeytana uyduklarını söyleyen, gerçek şeytanlardan daral getirdiyseniz, hak yemenin ve çocuk tacizinin en kötü suç olduğunu söyleyen Kuran’a el basıp arka tarafta fuhuş parasını bile tam ödemeyen sahte dinciler sizi dinden soğuttuysa, yedi askerin öldüğü mayın patlamasını gizleyen bir askeri örgüt size artık uzak ve inandırıcı gelmiyorsa, adalete şu kadarcık güveniniz kalmadıysa, canınızdan, tırnağınızdan arttırıp bilgisayar mühendisi yaptığınız oğlunuz, işsizlikten major depresyona girdiyse, kahvelerde şu tür fıkralar sık sık anlatılıp, kahkahalarla gülünüyor ve bu sizi üzüyorsa, “Yoksul bir anne yepyeni, pahalı bir elbiseyle gelen kızına sormuş, ‘Bunu nereden buldun?’ ‘Piyangodan çıktı’. Kız gene bir başka gün kolunda pahalı bir saatle gelmiş, anne sormuş, ‘Bunu nereden buldun?’ ‘Piyangodan çıktı’. Kız bir başka soğuk günde kürk bir paltoyla gelmiş, anne sormuş: ‘Bunu nereden buldun?’ ‘Piyangodan çıktı’. Kız çok üşümüş cayır cayır yanan sobanın yanına yanaşmış, anne uyarmış, ‘Dikkat et piyangoyu yakma.’” Çocuk pornosunda ilk beş dünya kenti içinde ilk üç bizim kentlerimiz ve bundan utanıyorsanız, her gün işe atılma tehlikesiyle gidip, “Oh bugün atılmadım,” diye derin bir soluk alıp gökyüzüne bakmak canınıza yettiyse, ölüm oruçlarında çocukları ölen ya da asla iyileşmeyen, insanı bir çocuktan beter kılan Korsakof hastalığına tutulan bir yavrusu olan yakınlarınızı görmemek için yol değiştiriyorsanız, birdenbire kentte kaybolan tinerci çocukların nereye götürüldüklerini merak ediyorsanız, ensest ilişkilerin üstü örtüldüğü için artık yeter diye haykırmak içinizden geliyorsa, dayak yemiş bir kadını kucaklamak, onu teselli etmek size yetmiyorsa, töre töre diye haykıran ama aslında hepsinde erkek egemen bir feodal yapının bitirdiği genç kadın ömürleri sizi umutsuzca örseliyorsa, durakta otobüs bekleyen yorgun argın annelerin, okul çocuklarının üstüne çıkan sonradan görme, baba parasıyla alınmış arabalardaki, içkili araba kullananların duraklara girip onların ölmelerine neden olmaları ve ertesi gün serbest bırakılmaları içinizi kıyıyorsa, eski şarkıları, aşkları, özlüyorsanız, hayatınızda anı biriktirmek gibi muhteşem bir yeteneğiniz varsa, kanlı 1 Mayıs’ta kızını yitirmiş ve aklı dengesi bozulmuş çok yaşlı bir adama rastlamak ve onun elini tutmak istiyorsanız, Tuzla tersanelerinde ölen işçilere bir ağıt yakmak içinizden geçiyorsa, biri, bir dağda öteki, öteki dağda ölüm korkusuyla bekleyen gencecik insanların artık ölüm korkusunu hissetmemelerini, sevdiklerine kavuşmalarını diliyorsanız, TEKEL işçilerine sıkılan o korkunç biber gazının tadını bir yerlerden anımsıyorsanız, her yurtdışı seyahatinden döndüğünüzde, böylesine güzel, böylesine güneşli, böylesine dost, böylesine yüzlerce uygarlığın geçtiği topraklarda yaşadığınız için şükrediyorsanız ve ardından bunların dünya milletleri tarafından bilinmemesi sizi kahrediyorsa, bir zamanlar kendine yetebilen, toprakları zengin bir ülkeyken, ithal tohum alan bir ülke durumuna düşmek, haşhaşı ekememek, bu nedenle oğlunuza kızınıza düğünler yapamamak, sizin başınız eğik gezmenize neden oluyorsa, sulardaki zehirli atıklardan ötürü guguk kuşları azalıp çam iğneler çamlarımızı öldürmeye başladığından “Durun! Durun!” demek içinizden geçiyorsa, onları tek tek toplamak istiyorsanız, su altında kalan uygarlıkları kurtarmak için gönüllü yazılmak aklınızda hep varsa, kısaca hayatı ve aşkı ve neşeyi ve çocukları seviyorsanız yarın 1 Mayıs’ta Taksim ve diğer meydanlarda olalım, korku bizim uzağımızda olsun. Çünkü korkunun ecele faydası yoktur. Ve ülkemiz için Azrail kapıda bekliyor. [email protected] TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ [email protected] - www.mehmetfarac.com “Hasretimsin” şarkısını dinledi en son celladının telefonundan... Nereden bilebilirdi ki ölümün yanı başında onu beklediğini?.. Nereden kestirebilirdi, “canım” dediği varlığın, can almaya geldiğini?.. Kaçıp gitmişti ya sevdasının peşinden?.. Etrafı dumanlı dağlarla çevrili Urfa’dan, karlı bulutların kucakladığı efsaneler kenti Ağrı’ya... Hiç tahmin etmezdi ölümün bir kırata binip peşine düşeceğini!.. Hiç düşünemezdi Azrail’in kardeş kucağında ona pusu kuracağını!.. 21 yaşındaki Esra Kaya, Urfa Halk Eğitim Merkezi’nde biçki dikiş eğitimi alırken sürücü kursuna katılan Ağrılı asker Cihan Nur Kaya’ya kaptırmıştı gönlünü... İki sevgili kavuşabilmek için çok uğraş vermişti. Ancak ailesi kızlarını gurbete vermek istemeyince gençler çaresiz kalıp kaçmışlardı Urfa’dan... Esra ile Cihan beş ay önce Ağrı’da evlendiler... Düşündüler ki, artık mutlu olacaklar... Sandılar ki sevdalarına sığdırdıkları cesaretleri onları ömür boyu koruyacak!.. Oysa onlar değildi gaflete düşen!.. Pusu insanlığa ihanetin zulasındaydı ve kalem kırılmıştı törenin kanlı sofrasında... Töre konuştu mu, öfke dizginlerinden boşalmış mermiler gibi pusulasız düşerdi yollara!.. İşte o zaman yüreklerde ne merhamet kalırdı ne de insaf!.. Herkes o köhnemiş kuralların paslı zincirlerine terk ederdi özgürlüğünü ve soğuk tabancaların kaygan kabzaları kelepçe olurdu taşerona dönüşmüş ellere!.. Esra’nın ailesi belli ki mahalle baskısının altında çok ezildi... Orada... yani Urfa’da kaçarak evlenmek suçların en büyüğüydü!.. Bir kız kaçmışsa evinden... Alınlar eğilmiştir yerlere, gözler küsmüştür çevreye!.. Derler ki o zaman başımız dik değildir artık!.. Aile bireyleri sonunda 19 yaşındaki çocukları Ferhat’ı namus atına bindirip dörtnala düşürdüler yollara!.. Ferhat öfkesini masumiyet maskesinin ardına gizleyerek çalmıştı Esra’nın kapısını... Tam beş ay sonra canından bir can görmüştü Esra... Öylesine sevindi ki kardeşini görünce... İki kardeşin kolları öylesine sardı ki birbirini, hasret, çölde su bulmuş güvercinler gibi takla attı terlemiş bedenlerde!.. Esra çok severdi Ferhat’ı... Bilirdi ki o sevdiği için dağları delen Ferhat’tan almıştır adını... Bilirdi ki onun da yüreğinde bir Şirin’i vardır!.. Günlerce oturdular, konuştular, güldüler... Çocukluk günlerine döndüler... Genç kız Ferhat’ın sevinciyle bir akşam odasına çekildi ve anı defterine yürek yakan o mazlum satırları yazdı. Bu satırlar belli ki aynı zamanda ölümün son durağına gönderilmiş masum yakınmalardı: “Kardeşim geldi, sürpriz yaptı bize. Çok sevindik. Çünkü onu çok özlemiştik. İyi ki geldi canım benim. İçlerinde beni en iyi anlayan kardeşim Ferhat’tır. Bana hep şunu söyler. ‘Düşenin halinden düşen anlar’ diye... O da çok sevdiği için beni anlıyor. Ferhat’ın telefonundan müzik dinliyorum. ‘Hasretimsin’ diye bir parça... En çok olmak istediğim yerde, bir tanem Cihan Nur’un yanındayım. Kurban olurum onu bana layık görene. Bize bıraktıkları tek çare kaçarak evlenmemizdi. Şu an çok ama çok mutluyuz. Buraya geldiğimden beri ailemi hep rüyamda görüyorum, özellikle annemi.” Esra bu satırları yazdığı gece yalnız uykuya yatmadı, ölümün son yolculuğuna da uzandı!.. Ferhat, 22 Nisan sabahı bıçağını genç kızın vücuduna sapladı!.. İddiaya göre ablasının çığlıklarını cep telefonuyla yakınlarına da dinletti!.. Peki, Esra niçin öldürüldü?.. Bu sorunun zanlı ve azmettiriciler açısından iki çarpıcı yanıtı var. Ferhat’ın savcıya verdiği yanıt şöyleydi: “Ağabeyim Yusuf beni telefonla arayarak, ‘Hakkımızda sağda solda konuşuyorlar. İnsan içine çıkacak yüzümüz kalmadı. Namusumuzu temizlemen gerekiyor’ dedi. Cinayet sabahı ağabeyim Ağrı’ya geldi, ‘Git bu işi bitir’ dedi. Kırmızı saplı bir bıçak verdi. Eve döndüğümde ablam banyodan yeni çıkmıştı. Ağzını kapatıp, bıçağı karnına sapladım.” Törenin kara kitabı ise tam 83 yıl önce azmettirmişti bu cinayeti!.. İşte Urfa Valiliği’nin 1927’de yayımladığı “Urfa Salnamesi”ndeki töre yasaları... Esra’nın öldürülme gerekçesi en iyi orada yazıyor: “... Aşirete mensup bir kız bir gence meylederek onunla kaçarsa, veli ve vasilerine karşı kız ve erkek ölüme mahkûm olurlar...” Bu Ferhat Yürek Yaktı!.. Cehaletin öfkesi törenin kılıcıdır!.. Cahil bırakılan kızlar ise törenin potansiyel kurbanlarıdır!.. Ben Esra’nın dramı üzerinde çalışırken Harran Üniversitesi’nden Prof. Meliha Atalay’ın Urfa’da törenin en katı uygulandığı üç mahallede yaptığı çarpıcı bir araştırmanın sonuçları medyaya yansıdı... Kentte kız çocuklarının evlenme yaşının 12, anne olma yaşının ise 13’e kadar düştüğü saptanmış!.. Urfa’nın toplam 75 bin nüfuslu Hayati Harrani, Yakubiye ve Eyyubiye mahallelerindeki 1000 hanede yapılan araştırma, başka acı gerçekleri de dışa vurmuş. Bölgede 14 ve 15 yaşında evlenme ve anne olma yüzdelerinin de arttığı ortaya çıkmış! Ve tüm bunlara yol açan eğitimsizlik ve cehaleti dışa vuran gerekçe; küçük yaşta evlenen kızların yüzde 81’inin okuma- yazma bilmediği tespit edilmiş! Araştırmada, akraba evliliği oranının bölgede yüzde 49’a ulaştığı, başlık parası ve berdel gibi geleneklerin ise yüksek oranda devam ettiğine dikkat çekilmiş!.. Söyler misiniz acaba, kızların çocuk yaşta erkeklerin kucağına atıldığı bir coğrafyada, törenin Esra’ların peşine düşmesinden doğal ne olabilir ki?.. Aklıevveller ve politik rantçılar günlerdir Siirt’teki tecavüz vakalarının aşiret bağlantılarına dayanılarak örtbas edilmesine şaşıyorlar!.. Ben ise televizyon dizilerinden ve eşcinsellerden “irrite olan” ancak töre barbarlığına direnemeyen Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf ile memleketin kızlarını okula gönderemeyen Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun sorumsuzluğuna şaşıyorum! AKP’nin iktidara geldiği 2002’den bu yana töre cinayeti, tecavüz ahlaksızlığı ve kadın intiharlarının büyük boyutlara ulaştığını görünce aklıma ne geliyor biliyor musunuz?.. Ya şu an iktidardaki parti CHP olsaydı!.. Töre bağnazlığını din kisvesi altında körükleyen gerici paçavralar, “ülkeyi laikler yönetiyor, ahlaksızlık bu yüzden arttı” diye kusup durmazlar mıydı!.. Potansiyel Kurbanlar!.. Alana üç koldan girecek yüz binlerce emekçi 1 Mayõs’õ coşkuyla kutlayacak Büyük buluşma SAYFA CUMHURİYET 30 NİSAN 2010 CUMA 6 HABERLER 1 Mayõs şehitleri anõldõ İstanbul Haber Servisi - Emekçiler 1977, 1989 ve 1996 yõllarõnda 1 Mayõs di- renişi sõrasõnda hayatõnõ kay- bedenleri öldürüldükleri yer- lerde karanfillerle andõ. An- ma törenlerinde 1 Mayõs’õ Taksim’de kutlamak için yõllardõr sürdürülen mücade- lede ağõr bedeller ödendiği- ne dikkat çekilerek “Tüm emekçileri, işçileri, İstan- bulluları 1 Mayıs’ta Tak- sim’de olmaya çağırıyo- ruz” denildi. Anma töreni- nin ilki, saat 10.00’da 1 Ma- yõs 1977’de öldürülen 36 ki- şi için Kazancõ Yokuşu’nun girişinde gerçekleştirildi. Daha sonra 1989’da polis kurşunu ile hayatõnõ kaybe- den Mehmet Akif Dalcı için Şişhane’de, 1996’da ha- yatlarõnõ kaybeden Dursun Odabaş, Hasan Albayrak ve Yalçın Levent’in anõsõna da Kadõköy’de törenler dü- zenlendi. Anma törenlerin- de hayatõnõ kaybedenlerin anõsõna saygõ duruşunda bu- lunuldu, öldükleri noktalara karanfiller bõrakõldõ. ÖLENLERİN YAKINLARI ‘Failler bulunsun’ KATLİAM DOSYASI AİHM’YE GİDECEK İstanbul Haber Servisi - 1 Mayõs 1977’de 37 emekçinin öldürüldüğü katliamõn failleri 34 yõldõr bulunamadõ. Türkiye’yi 12 Eylül dar- besine taşõyan süreçte önemli bir yere sahip olan katliam, topluma ve işçilere yönelik daha sonraki saldõrõlarõn da başlangõcõ oldu. Gerçek hiçbir faili hakkõnda dava açõlmayan katliamõn dosyasõ Avrupa İnsan Haklarõ Mahkemesi’ne (AİHM) gidecek. Katliamõn aydõnlatõlmasõ için mücadele veren DİSK’in eski avukatlarõn- dan Rasim Öz, İstanbul Cumhuriyet Başsav- cõlõğõ’nõn takipsizlik kararõ kendisine ulaşõnca AİHM’ye başvuracağõnõ belirtti. Katliamdan sonra gerçek failler yerine olayõn mağduru 526 kişi gözaltõna alõndõ. 422 eylemci hakkõn- da takipsizlik kararõ verilirken 98 kişi hakkõn- da dava açõldõ. 14 yõl süren yargõlamada tüm sanõklar beraat etti. İstanbul Haber Servisi - Taksim Meydanõ’nda kutlana- cak 1 Mayõs Emek ve Dayanõş- ma Günü’nde çalõşanlarõn so- runlarõ gündeme damgasõnõ vu- racak, talepler dile getirilecek. Konuşmalarda, dövizlerde, slo- ganlarda şu sorunlara dikkat çe- kilecek: ? Kõdem tazminatõnõn kaldõrõlmasõ girişimi. ? Esnek çalõşma koşullarõ dayatmasõ. ? Uzayan çalõşma saatleri. ? Bel büken vergiler. ? Güvencesiz çalõşma. ? Sendikasõzlaştõrma. ? Taşeronlaşma. ? Özelleştir- me. ? Kamu hizmetlerinin tica- rileşmesi. ? Sosyal güvenlik ve emeklilik hakkõnõn gaspõ. ? Çõğ gibi büyüyen yoksulluk. Trafiğe kapalı yollar Talepler dile getirilecek Mehmet Akif Dalcı karanfillerle anıldı. 1996’da hayatlarını kaybedenlerin anısına Kadıköy’de tören düzenlendi. (UĞUR DEMİR) Fotoğraf:VEDATARIK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle