25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 30 NİSAN 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 19kultur@cumhuriyet.com.tr Kültür Servisi - Tiyatro sanatçõsõ Le- vent Kırca, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin bu yõl ilkini verdiği İsmail Cem TV Ödülleri’ni eleşti- ren bir metin yayõmladõ. “Cumhu- riyetimizin tehlike altında oldu- ğu ve bu tehlikenin geçen her sa- at arttığı bir gerçek. Böyle du- rumlarda toplumlar; kültür dev- rimlerine, kültür seferberliğine gereksinim duyarlar. Ancak ko- nuşabilen, yazabilen doğrular- dan dem vuran insan sayısı ma- lum nedenlerle azalır” diye başla- yan metinde Kõrca, ödül töreninde İsmail Cem’in saygõn kişiliğinden sõk sõk söz edildiğini, ama bunun biçimsellikten öteye geçemediğini söylüyor ve törenin birtakõm kişile- re ihale edildiğini, onlarõn popüler kültür ve zekâlarõ doğrultusunda gerçekleştirildiğini dile getiriyor. Antalya Belediye Başkanõ Mustafa Akaydın’õn daha önce Cumhur- başkanõ Abdullah Gül tarafõndan, YÖK’ün verdiği listede en üst sõra- da yer almasõna rağmen Akdeniz Üniversitesi Rektörlüğü’ne atan- madõğõnõ hatõrlatan Kõrca, “Bu acı- yı tatmış bir yönetici olarak sizin düzenlediğiniz gecede daha çağ- daş, daha adil bir dünya görüşü hâkim olmalıydı” diyor ve ekli- yor: “Bu emperyalist Ameri- ka’nın dayatmasıyla dizayn edi- len, sonuçlarının nereye çıkacağı başından belli olan ‘ülkeyi bölme çalõşmalarõ’nın ilk hamlesi ‘kahv- altõ’lara gitmeyen başı dik sanat- çılarımız da vardı. Elbette popü- laritesi yüksek programlar da ödül törenlerinin vazgeçilmezle- riydi... Bir Tarõk Akan, Rutkay Aziz, Fazõl Say, Ferhan Şensoy, Hulki Cevizoğlu, Nihat Genç, Genco Erkal özel ödülle taçlandı- rılmalıydılar. “Halkın sesi olmuş, söylenemeyenle- ri söyleyen, karşılığında da ciddi bedeller ödeyen” sözleriyle nitele- diği “Olacak O Kadar” adlõ TV programõnõn başka popüler prog- ramlarõn yanõna garnitür olarak ko- nulmasõnõn “Hoş olmayan yakı- şıksız bir düzenleme” olduğunu söyleyen Kõrca, “Ödüller İsmail Cem ismini taşımasaydı; CHP’li ve hakkı yenmiş değerli öğretim görevlisi Mustafa Akaydın baş- kan olmasaydı, bu yarışmanın herhangi bir popüler yarışma- dan bir farkı olmazdı. Bu du- rumda eleştirilmeyi bile hak et- mezdi” diyor ve dokuz ödülün bir- den “AKP’nin yandaş medyası ATV”de yayõmlanan “Ezel” dizisi- ne gitmesini manidar bulduğunu söylüyor. S on dönemde Hollywood’daki (genel- de çoğu ticari başarõsõzlõğa uğrayan) Irak savaşõ filmleri furyasõnõn bize ulaşan son örneği “Green Zone-Yeşil Bölge”, 19 Mart 2003 gecesinde Bağdat’õn ABD or- dusunca bombalanmasõ ve işgaliyle başlõyor. Ardõndan, can derdine düşmüş Iraklõ yetkili- ler panik içinde kaçõşõrken El Ravi (Khallid Abdalla) adlõ, Saddam’a çok yakõn bir gene- ral, direnişi örgütleyerek karanlõklara karõşõyor. Bir zamanlar Hollywood yapõmõ egzotik film- lerde, halife Harun Reşid’in, gizemli Do- ğu’nun görkeminin simgesi ve masalsõ başkenti olarak tasvir edilen o Bağdat’õn savaş zorba- lõğõ ve rezilliğinin olanca şiddetiyle hüküm sür- düğü, Amerikan işgalindeki yõkõk dökük, pe- rişan bir kente dönüştüğü filmde; tam donanõmlõ Amerikan askerleri her yerde, aslõnda ‘olma- yan’ biyolojik, kimyasal silahlarõ arõyorlar fel- lik fellik. İŞGAL... Malum, Saddam’õ haklayõp demokrasi ve uy- garlõk getirerek Irak’õ yeniden yapõlandõrma derdine kapõlmõş (!) Başkan Bush’la Şahinle- ri’nin başlattõğõ bu işgal ve savaşõn temel ge- rekçesi, Ortadoğu’yu cehenneme çevirecek olan Saddam’õn nükleer kitlesel imha silahlarõnõ bu- lup yok etmekti. Filmin daha çok hayat kur- tarmak (!) gibi soylu bir amaçla savaşan, olumlu kahramanõ Roy Miller (Matt Da- mon), istihbaratta bir yanlõşlõk olduğu kanõsõ- na varõyor; ekibiyle köşe bucak nereyi arasa mekânõ bomboş buluyor çünkü. Ortada kitle- sel imha silahõ filan yok, çerçöpten başka! “Sen istihbaratı filan kurcalama, sadece emirleri yerine getir” diyen amirlerince ku- lağõ çekilen ve silah aramanõn aslõnda Irak iş- galine bir bahane olduğunu sonunda fark eden Miller’õn, Ortadoğu uzmanõ, deneyimli bir CIA ajanõyla (Brendan Gleeson) hõrslõ, gözü kara bir Pentagon istihbaratçõsõ (Gregg Kinnear) arasõnda, iki arada bir derede kalakaldõğõ, gerçeği arayõş serüvenini nakleden filmde; Sad- dam’õn firardaki adamlarõnõn buluşup gizli top- lantõlar yaptõğõ haberini getiren, tek bacaklõ bir muhbir-çevirmen de var; sokaktaki Iraklõnõn se- sini dile getiren. Ayrõca Washington’õn tepesinden yönlen- dirilerek Irak’taki kitlesel imha silahlarõ ko- nusunda yalan yanlõş haber yapmõş, Wall Street Journal muhabiri de (Amy Ryan) med- yanõn kimi zaman nasõl kötü niyetle kullanõl- dõğõnõn örneklendiği hikâyenin dişi unsuru ola- rak boy gösteriyor. 2002’de politik “Kanlı Pazar” filminin ar- dõndan Hollywood’a transfer olup, beylik “gerilim” şablonunu yenileyerek, Matt Da- mon’la çevirdiği iki sürükleyici aksiyonla (“Medusa Darbesi”yle “Son Ultimatom”) çõ- kõş yapan; meşum 11 Eylül 2001 saldõrõsõnda El Kaide tarafõndan kaçõrõlan Amerikan uçak- larõndan birinde yaşananlara kamera tutan “Uçuş 93”le (2006) ünlenen; belgeselden yetişme, İngiliz yönetmen Paul Greengrass’õn üçüncü kez oyuncu Matt Damon’la işbirliği yaptõğõ “Yeşil Bölge”, Greengrass’õn eleşti- rel ve nesnel filmler yapabildiğinin de yeni bir kanõtõ. DÜZEYLİ BİR SAVAŞ SEYİRLİĞİ İçeriği sağlam, aksiyonlarõnda kurmacayla bel- gesel arasõnda gidip gelen, kendine özgü, bel- geci bir üslup tutturan yönetmen Greengrass’õn, Washington Post’un Bağdat bürosunun eski şef- lerinden Rajiv Chandrasekaran’õn kitabõndan yola çõkan Brian Helgeland’õn senaryosundan Fas’ta çektiği bu film, olaya damardan girerek doğru mesajlar ve heyecanlõ bir seyir keyfi ve- ren, oldukça sürükleyici bir aksiyon sayõlabilir sonuçta. Hele hele iki ay kadar önce nasõlsa en iyi film Oscar’õna layõk bulunmuş, Bağdat sokaklarõn- daki bomba imha eden üç Amerikan askerini ko- nu edinen, ABD ordusuna yağlama-ballama çe- ken o kõytõrõk Kathryn Bigelow filmi, “Ölüm- cül Tuzak”la kõyaslandõğõnda, doğrusu fazla bir şey ummadan görmeye gittiğimiz “Yeşil Böl- ge” baştan sona seyredeğer, düzeyli bir savaş seyirliği gibi duruyor özü ve biçemiyle. En azõndan ABD’nin savaş bahanesinin ya- lan olduğu gerçeğini perdeye taşõmasõyla önem ve anlam kazanõyor “Green Zone”. Zaten ya- zar Gore Vidal’in belirttiği gibi, savaşlarõ na- sõl kazandõklarõnõ gösteren filmler yapan Ame- rikalõlara savaşta yitirdiklerinden daha çok pa- ra kazandõrmõyor mu bu filmler... Kimyasalsilahbahane,işgal ve savaş şahane! ‘Yeşil Bölge’, belgeselimsi bir anlatõmla, sürükleyici bir aksiyon temposuna sahip, ABD yapõmõ bir savaş filmi ELÇİN POYRAZLAR WASHİNGTON - Türkiye’deki plak şirketleriyle anlaşmazlõk yaşayan Türk rock müziğinin önemli isimlerinden Erkin Koray, bundan sonra müzik ça- lõşmalarõnõ ABD’den yürütecek. Cum- huriyet’e konuşan Koray, ABD’nin Se- attle kentindeki Sublime Frequencies plak şirketinin bir kolu olan Dakota Mu- sic ile 3 yõllõk bir sözleşme imzaladõğõ- nõ söyledi. ABD’deki plak şirketiyle ça- lõşma kararõna ilişkin Koray, “Bu bir ta- vır ve bir mesajdır” dedi. Türkiye’de telif haklarõ nedeniyle “mahkemelerde süründüğünü” dile getiren Koray, ülkedeki müzik endüs- trisinin işleyişinden şikâyetçi. Koray, Türkiye’deki plak şirketlerinin sözleş- melere uymadõklarõnõ, kendi kâr marj- larõnõn yanõ sõra sanatçõnõn da cebine göz diktilerini belirtti. Yõllardõr hukuk mücadelesi verdiğini, ancak haklarõnõ elde edemediğini ifade eden Koray, “20 senedir kasetlerim, CD’lerim satılıyor. Ancak ben bundan tek kuruş para kazanamıyorum. Bun- da bir anormallik yok mu” diye ko- nuştu. Eser işletme belgesi olmayan ve hiçbir yayõn hakkõna sahip olmayan şirketlerin “bir şekilde” mahkemeleri kazandõklarõna işaret eden Koray, “ar- tık başa çıkamadığını” da ekliyor. ABD’de yaşama planõ olup olmadõ- ğõnõ sorduğumuzda ise Erkin Koray, net bir dille “ABD’ye taşınmayı ya da ül- keden ayrılmayı düşünmüyorum. Ben ‘beğenmiyorum gidiyorum’ de- mem. Giden gider” diye konuştu. Türkiye’de “artık ürün çıkarmaya- cağım” diyen Koray’õ endişelendiren tek konu ise Türk halkõna eserlerini nasõl ulaştõracağõ. “Olan zaten vatandaşa oluyor” diye konuşan Koray, Türk hayranlarõna müziğini ulaştõrmanõn yol- larõnõ arayacağõnõ da sözlerine ekliyor. ABD’de geniş bir hayran kitlesi olan Erkin Koray, sonbaharda yeni bir CD ça- lõşmasõ ve konseriyle müzikseverlerin karşõsõna çõkacak. ‘Biçimsellikten öteyegidemedi’ Levent Kõrca, İsmail Cem TV Ödülleri’ni sert bir dille eleştirdi KORAY BUNDAN SONRA MÜZİK ÇALIŞMALARINI ABD’DEN YÜRÜTECEK ErkinKoray’danprotesto Andante’den klasik müzik ödülleri Kültür Servisi - Andante klasik müzik dergisinin her sene dağõtmayõ planladõğõ ‘Andante 2010 Klasik Müzik Ödülleri’nin ilki, 7 Mayõs Cuma akşamõ Rahmi Koç Müzesi’nde yapõlacak törenle sahiplerini bulacak. Ülkemizde klasik müzik alanõnda kanaat önderi konumundaki kişilerden oluşturulan 54 kişilik jüri heyetinin oylarõyla, 5’i özel olmak üzere toplam 28 kategoride en yüksek oyu alan sanatçõ ve topluluklar ödüllendirilecek. Kültür Servisi - Fethiye Rotary Kulübü, Fethiye Belediyesi ve Fethiye Tanõtõm Vakfõ’nõn katkõlarõyla, gençlerin aydõn, yaratõcõ ve sorgulayõcõ yetişmelerine katkõda bulunmak için Yunus Nadi anõsõna düzenlenen “3. Fethiye Kültür ve Sanat Günleri” devam ediyor. Etkinlik açõlõşõnõ Fethiye Kaymakamõ Mehmet Ali Karatekeli’nin yaptõğõ festivalin ilk gününde Yunus Nadi’nin yaşam öyküsü slaytlarla gösterildi. Yunus Nadi İlköğretim öğrencileri tarafõndan Yunus Nadi ile Atatürk arasõnda geçen bir tiyatro gösterisi ve Yunus Nadi anõsõna müzik dinletisi sunuldu. Fethiye Kültür Merkezi’nde gazete fotoğrafçõsõ Ali Öz’ün ve Fethiye Fotoğraf Kulübü’nün sokak sergisinin gezilmesinin ardõndan program açõlõşõ kokteylle sona erdi. Profesör Dr. Selahattin Dilidüzgün ve Profesör Dr. Sedat Sever etkinliğin ikinci gününde öğretmenlere yönelik konferans verdiler. Etkinlikler, Fethiye ve çevresindeki ilköğretim öğrencilerinin katõldõklarõ yaratõcõ okuma, yaratõcõ resim, heykel ve kõsa metraj film çalõşmalarõyla sürüyor. Etkinlikler arasõnda her yõl düzenlenen liselerarasõ “Yunus Nadi Röportaj Yarışması” da yer alõyor. Sosyal bir konuya odaklanan yarõşmada gençlerin yaşam deneyimleriyle Fethiye ve çevresindeki sorunlarõ keşfetmeleri amaçlanõyor. Etkinliklere katõlmak için bugün son gün. ‘FethiyeKültürveSanatGünleri’içinsongün Japon eserleri Türkiye’de JAPONYA SANATININ 5000 YILI Kültür Servisi - Topkapõ Sarayõ Müze- si’nde 5 Mayõs’ta “2010 Türkiye’de Japonya Yılı” etkinlikleri kapsamõn- da gezilebilecek “Japon Sanatının 5000 Yılı” adlõ kapsamlõ bir sergi açõlõyor. Kültür ve Turizm Bakanlõğõ, Japonya Kültür Müsteşarlõğõ ve Tok- yo Ulusal Müzesi tarafõndan Japon- ya’nõn kültürel mirasõnõn yurtdõşõnda ta- nõtõlmasõ ve Japonya’nõn tarihine ve kültürüne yönelik bilincin arttõrõlmasõ ve uluslararasõ anlayõşõn geliştirilme- si amacõyla düzenlenen ve Japon Pren- si Tomohito Mikasa’nõn katõlõmõyla gerçekleşecek bu sergide, Japonya’nõn Jomon döneminden (MÖ 2000) Edo dönemine (19. yüzyõl) kadar olan re- sim, heykel ve el sanatlarõndan oluşan 47 eser sunulacak. Özel eserler kap- samõnda 1890 yõlõnda Osmanlõ Padişahõ 2. Abdülhamit tarafõndan Japon İm- parator Meiji’ye hediye edilen ve Türk - Japon dostluğunun başlangõcõ- nõn simgesi olarak kabul edilen çiçek işlemeli mor kadife masa örtüsü de ser- gilenecek eserler arasõnda. Japon sanatõndaki dönemlerden eserler su- nulacak olan sergi, Topkapõ Sara- yõ’nõn giriş ücreti olan 20 TL karşõlõ- ğõnda ziyaret edilebilir. Sergi, 28 Ha- ziran tarihine kadar açõk kalacak. Marilyn Monroe’nun yazıları yayımlanıyor Kültür Servisi - Genç yaşta yaşamõnõ yitiren sinema oyuncusu Marilyn Monroe’nun gün yüzüne çõkmamõş günlükleri ve kõsa notlarõ ekim ayõnda yayõmlanacak. Amerikalõ yayõnevi Farrar, Straus & Giroux tarafõndan yayõmlanacak olan kitap, “Parçalar” (Fragments) adõnõ taşõyor. Editör Courtney Hodell, kitapta Arthur Miller’a ve Monroe’nun hayatõndaki erkeklere dair düşünceler ve Samuel Beckett, James Joyce gibi yazarlarõn yapõtlarõna göndermelerin yer aldõğõnõ açõkladõ. Tahsin Yücel’den imza günü Kültür Servisi - Usta yazar Tahsin Yücel, bugün City’s Nişantaşõ’nda saat 17.00’de başlayacak imza gününde okurlarõyla buluşacak. Son kitabõ “Sonuncu”yu (Can Yayõnlarõ, 2010) imzalayacak Yücel, Fransõz dili ve edebiyatõ akademik çalõşmalarda öncü rol oynamasõnõn yanõ sõra göstergebilim çalõşmalarõyla da tanõnõyor. Edebiyata öykücülükle başlayan Tahsin Yücel’in, yurtiçi ve yurtdõşõnda ses getiren yazõnsal incelemelerinin yanõ sõra deneme kitaplarõ, çeşitli çevirileri ve “Mutfak Çõkmazõ”, “Peygamberin Son Beş Günü” ve “Bõyõk Söylencesi” gibi birçok ünlü romanõ bulunuyor. Rashit ve Gönül Yazar’dan ilginç bir düet Kültür Servisi: Teoman ve küçük İskender’in eşlik ettiği son albümleri “Dinozor” ile tekrar dinleyenleriyle buluşan Rashit müzik topluluğu, Gönül Yazar ile bir düet çalõşmasõ için stüdyoya girdiler. Bir Sezen Aksu bestesi olan ve daha önce Hande Yener’in seslendirdiği “Kibir” adlõ parça, Gönül Yazar’õn bu hafta yayõnlanacak olan albümü “Gönül Yazar - Forever”da yer alacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle