23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 30 NİSAN 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 15 Prof. Korkut Boratav, Özal modelinin eksiksiz uygulandõğõ 80- 88 döneminde, çok büyük bir bölüşüm operasyonunun gerçekleş- tirildiğinin altõnõ çiziyor. Solun tasfiyesi ile birlikte bölüşüm ilişki- lerinde çöküşün yaşandõğõnõ, işçi sõnõfõ kõrõlmalarõnõn 88 sonuna kadar devam ettiğini anlatõyor. Neoliberalleşme sürecinin ilk aşa- masõ, Özal modeli, neoliberal dönemin gücünü her anlamda 12 Eylül’e borçlu olduğunu belirtiyor... Boratav ardõndan, sermayenin istik- rarsõzlõktan yakõndõğõ 89-97-98 sürecine geçildiğinde, siyaset ala- nõnda da önemli gelişmelerin yaşanmõş olmasõ gerçeğine, eko- nomi-siyaset ilişkisine dikkat çekiyor. - Yeni anayasa, sol örgütlülüğün, sendikalizmin kõrõlmasõ, güç denge- lerinin sermaye sõnõfõnõn eline geç- mesinin doğal sonucu sermaye sõnõfõnõn çok güçlü nemalandõğõ dönem, referandum, 87 genel seçimleri ile ilk kõrõlmayõ yaşõyor... ‘ÖZALİZM’İN İLK KIRILMA NOKTASI 87 seçimlerinde SHP, 70’li yõlla- rõn ikinci yarõsõnõ, Ecevit misyonunu anõmsatõr gibi. Aslõnda Türkiye için bir dönüm noktasõ da olabilirdi. Radikal bir anti-neolibe- ral politika tutumunda kararsõzlõk yaşandõ. Bu kararsõzlõk halkta da var... CHP geleneğini temsil eden politikalar halk sõnõflarõnõn özle- mine tercüman oldular. Solda kurulan partiler içinde öne çõkõp 1. parti de oldular. Aydõnlanma gele- neğini temsil eden soldan bahsediyoruz. Şu ya da bu biçimde aydõnlanma geleneği ile sol siyase- tin temsil edildiği hareket, onu sonraki genel seçimlere taşõyordu. Bu gerçek 60’lõ yõllar, 70’li yõllar- dan sonra, solun aldõğõ ağõr darbeye karşõn, 12 Eylül sonrasõ süreçte de yaşanõyordu. (1987 seçimlerinde SHP yüzde 24.7, DSP yüzde 8.5. 1991’de SHP yüzde 20.7, DSP yüzde 10.7. 1999’da SHP yüzde 22.1, CHP yüzde 8.7. 1991 seçim- lerinde Refah’õn sol söylemle yükselişini, yüzde 16 oy oranõnõ da unutmamak gerek.) İŞÇİ EYLEMLERİ KAYIPLARI GİDERDİ 1989-93 sendikalõ işçilerin eylemleri, Özal döneminin büyük kayõplarõna karşõ patlama niteliğin- deki direnişleri, 8-9 yõllõk kayõplarõn giderilmesini getirmiştir. Bahar eylemleri Zonguldak direnişi, yaz eylemleri ile gelen düzeltmeler, 1994 krizi ile yeniden dibe vurmuş- tur. 1989’da bölüşüm dengelerinin düzelmesinden beslenen büyük talep, Türkiye’de sermaye hareket- lerinin kendisini açõvermesini getirmiştir. 1989 bölüşüm dengele- rinde düzelme, sermaye hareketlerinin serbest bõrakõlmasõ, kamu açõklarõnõn tõrmanõşõ, kamu dengelerinin bozulmasõ, enflasyon üstünde faizler, enflasyon ve borç- lanmanõn tõrmandõğõ yõllar... Bankalar dõşardan borçlanõp içerde kredi verdiler, döviz ucuz kaldõ, yüksek kâr elde ettiler.. Ücret endeksi gelirinin yükselmesi kamu dengelerinin bozulmasõnõ denetledi. Maaş, ücret yükselirken, bütçe açõğõ da yükselerek kamu harcamalarõ sürdürüldü... Neoliberal dönem, 1988’e kadar süren Özal modeli gücünü 12 Eylül ’e borçlu Özalizmde bölüşüm ilişkileri çöktü Boratav, 1998 sonrasõnõ dün- yanõn kesintisiz IMF denetimin- de olduğu yõllar olarak tanõmlõ- yor. Krizler de bu dönemde dünyayõ vuruyor. Türkiye’de de 89-2008-09 sü- reçlerinde yaşanan tüm krizler- de sanõlanõn aksine siyasi geliş- melerin belirli olmadõğõnõn altõ- nõ çiziyor. Krizleri tetikleyici öğelerin kamuoyunda bilinenin aksine ne anayasa fõrlatma, ne de ‘One minute’ çõkõşlõ oldu- ğunu, Türkiye’ye giren sermaye hareketlerinin tersine dönmesi ile açõklanmasõ gerektiğini vur- guluyor... - 1994 Şubat ayõnda kriz pat- lak veriyor.. IMF devreye giri- yor. Sermaye hareketlerinin ter- sine dönmesi kontrol altõna alõ- nõyor. SHP-CHP geleneğinden gelen partilerin neoliberal söy- lemle barõştõklarõna tanõklõk edi- yoruz. Terbiyevi değişim 2001’de tam teslimiyet olarak yaşanõyor. Ecevit hükümeti sü- recinde Kemal Derviş’in gelişi, IMF politikalarõnõn etkinlik ka- zanmasõ, destekleme politikala- rõnõn devam etmesi. Neoliberal söylemin istikrar politikalarõ çiğnense de, yapõsal uyum poli- tikalarõ hep takip edildi.. Özel- leştirmeler, sosyal güvenlik sis- teminin aşõnmasõ... Paketler 94’te ticarileşmeyi, 95’te ücretleri kontrol etmeyi öngörüyordu. Kriz sonrasõ sõkõ politikalar sürdürülemedi.. Köy- lü kitlesinin, tarõmõn tasfiyesi uygulamasõnda cepheden hü- cum, yaptõrõm, resmayede rahat- sõzlõklarõ arttõrdõ. 1990’lõ yõllar- da yüksek istihdam, enflasyon gerekçe gösterilerek Türkiye’yi IMF programlarõ çerçevesinde yeniden hizaya sokma paketleri ile tam istenen amaçlara ulaşõla- madõ... PİYASAYA TAM TESLİMİYET Radikal bir dönüşüm daha ge- rekiyordu. Devlet ekonomiden elini çekecekti. Asõl kastedilen bölüşümün paylaşõlmasõ göre- vinden çekilmesiydi.. 1998 ya- kõn izleme anlaşmasõ, 1999 en- flasyonla mücadele, stand-by... 2001 krizi sonrasõ yenilenme; güçlü ekonomiye geçiş, yeni stand-by, 2005 Mayõs’õnda AKP’nin harfiyen izlemeye de- vam etmesi.. 10 yõllõk kesintisiz IMF gözetimi.. Nihai hedef pi- yasaya tam teslimiyet. AKP bu programõ olduğu gibi, devraldõğõ gibi uyguladõ. 2005’te zorunlu değildi. Yeniden imzaladõ. IMF İcra Kurulu’nun belirlediği gibi, anlaşmayõ gerektirecek zorluk- lar yoktu, istisnai koşullar da yoktu. İstisnanõn istisnasõ ortam 2007 seçimlerinde çõpa vazifesi görür.. yaklaşõmõ belirleyiciydi. İşgücü piyasasõ adõm adõm es- nekleşecek, sermaye güvenlik sistemi yeniden düzenlenecekti. Tarõm ürünlerinde destekleme mekanizmalarõ tasfiye edilecek, bölüşüm kararlarõ piyasaya teslim edilecekti.. İşgü- cü fiyatõnõ belir- leme noktasõna kadar gelinmişti. Yoksulluğu yaratanlar, yoksul- luğu yarattõktan sonra yoksullarõ destekleyen şemsiyeyi oluştura- caklardõ.. 98-2008 dönemi ser- mayeyi tatmin eden bir model- dir. Tek partiyi, AKP yönetimi gerekçesi ile bu programa anga- je olduğu için desteklemiştir. 1987 seçimlerinde SHP, Ecevit misyonunu anımsatır gibi oldu. Aslında Türkiye için bir dönüm noktası da olabilirdi. Radikal anti-neoliberal politikalarda kararsızlık yaşandı. Aydınlanma geleneği ile sol siyasetin temsil edildiği hareket, onu bir sonraki seçimlere taşıyordu. Boratav Hoca neoliberal politikalarõn, ser- mayenin paylaşõmõ konusunu da piyasalara bõ- raktõğõnõn altõnõ çiziyor. Bu çerçevede piyasa “kredi sermaye özerk kurumu” diyor. Neoli- beral politikalar vergi farkõ yaratõlmamasõnõ, dahasõ yerli yabancõ firma ayrõmõ yapõlmamasõ- nõ, aynõ oranlarda vergilendirmeyi de öngörü- yor. İhlallerde eşit kurallarõn uygulanmasõ gere- kiyor. Tabii ki ona göre hukuk sisteminin ko- runmasõ da öngörülüyor. Boratav, Özal döne- minden başlayarak siyasi yönetimlerin kimi kaymalar uyguladõklarõna işaretle, durum de- ğerlendirmelerini sürdürüyor... - AKP’nin ana özelliği neoliberal politikanõn öngördüğü sermaye karşõsõnda tam tarafsõzlõk, özerk kurumlara sorumluluk bõrakmada belirle- yici yöntemlerden kayma. Hem neoliberal mo- deli tam uyguluyor, kamu hizmetlerini adõm adõm tasfiye ediyor, hem de sermaye için siste- min öngördüğü politikalardaki eşit kurallar sis- temini kõrarak, kendi özel iç ve dõş sermayesini yükseltmede neoliberal modele uymuyor. Ken- di yanõndakileri ihya etmek için hasõmlarõnõ ce- zalandõrma yöntemlerini en iyi AKP geliştirdi. Vergi sistemini etkili kullanmayõ becererek, ge- leneksel kamu yönetimini kõrarak ayrõmcõlõk yaratmada çok başarõlõ oldular... AKP, Erdoğan hükümetleri, Özal’õn, Çil- ler’in, Yılmaz’õn hayata geçirdikleri yarenleri ihya politikalarõnõ sürdürdüler. AKP ek olarak hasõm gruplarõ cezalandõrmayõ seçti. Garip bir şekilde bujuvazinin bir bölümünün iktidarõ olu- yor. Genel program; yandaşlara avantajlar sağ- lama, hasõmlarõ cezalandõrma yöntemleri tered- dütlere yol açõyor. Burjuvazinin yandaş hege- monyasõ hep vardõ. AKP’de kayõrmacõlõk hep- sinin üstüne geçti... Korkut Boratav: AKP’nin, 2002 krizinin sosyal etkilerinin yansõdõğõ sü- reçte iktidara geldiğini, IMF’nin hazõr- ladõğõ ekonomik reçeteye tam teslim politikalar izlediğini anlatõyor. Borcun yükünü hafifletmek, kamu maliyesini daraltmak, para politikalarõnda yüksek reel faiz uygulamasõ, döviz kurunun hedef alõnmadõğõ, sermaye hareketleri- nin serbest bõrakõldõğõ, içten değil dõş- tan gelen kaynaklarõn belirleyici oldu- ğu.. bir süreç söz konusu. Boratav’õn sürece ilişkin değerlendirmelerini de- vamla şöyle özetleyebiliriz... DÜNYADA DA CANLANMA - AKP’li 2002-7-8 süreci, bu dönem, dünya ekonomisi sermaye hareketleri- nin canlandõğõ, yükselme konjonktü- ründe... Kâr ortalamalarõnõn aşõldõğõ bir dönem. AKP’nin özel rolü yok. Öyle bir dip noktasõndan başladõ ki.. 2006’ya kadar yükselme temposu bü- yüyor. 2003-7 yõllara arasõnda 185 milyar dolar yabancõ kökenli para giri- yor. Dõş borç yüksek tempo ile büyü- yor. Dõştan borçlanma bu kez özel sektör ağõrlõklõ. Reel faiz çok yüksek, 520’lerde. Borçlanma faiz enflasyonu yüzde 10, kredi faizi yüzde 30’lar. Dörtnala dõştan borçlanma. Döviz ucuzluyor, ithalat ucuzluyor. Aramal ucuzladõğõ için anamal üreten sektör- ler, gümrük birliğinin de sayesinde bu- nalõyorlar. İthalat ağõrlõklõ ihracat dö- nemi yaşanõyor. 10 dolarõn 5 dolarõ it- hal ürünü. Şimdi 10 dolar ihracat için, 8 dolarlõk ithalat gündemde. Dõş tica- ret açõğõ, cari işlem açõğõ giderek artõ- yor.. 1990’lõ yõllarda cari işlem açõğõ yüz- de 1-2 arasõnda iken AKP’li yõllarda yüzde 6-7’lere ulaşõyor. Devletin dõş açõk vermesinde beş misli, dõş borç- lanmada iki misli artõş var. Türkiye dünya krizi patlak verdiğinde, kõrõlgan bir ekonomi ile krizle karşõlaşõyor.. Aynõ dönemde, Çin başta, bazõ eko- nomiler dõş açõk yerine fazla verdiler. Sonuç olarak Türkiye krize kõrõlgan girdi. Kendisi ile aynõ konumdaki ül- kelerden farklõ boyutlarda olumsuz et- kilendi. Krizin milli gelir, istihdama olumsuz yansõmasõnda en çok etkile- nen ülkeler arasõna girmiş oldu. Banka batmalarõndan en az etkilendik, bir ön- ceki kendi krizimizin özelliklerinin, önlemlerinin doğal sonucu olarak.. TÜRKİYE ÇOK ETKİLENDİ Krizin etkilerinin değerlendirmesi yapõlõrken döviz, faiz hareketleri, ba- tan bankalar ile ölçümleme yapõlmaz. Üretim, milli gelir, istihdam, bölüşüm sonuçlarõ ile birlikte değerlendirilir.. Türkiye bir bütünlük içinde en çok et- kilenen ülkelerden biri oldu... Finansal sistem istisnai bir can simi- di ile ayakta kalmõştõr. Kayõt dõşõ para girişleri; ilk rakamlara göre 19 milyar dolara kadar çõktõ. 4 milyar dolar yerli, 14.5 milyar dolar dõş kaynaklõ. Yaban- cõ kaynaklar ne gibi vaadler karşõsõnda giriyor? Ülke içinden, dõşõndan nelerin karşõlõğõnda sõcak para, kayõt dõşõndan para giriyor? AKP’nin piyasalarõn yükselişine katkõsõ yok Yandaşõnõ ihya ediyor, hasmõnõ cezalandõrõyor AKP, Erdoğan hükümetleri, Özal’ın, Çiller’in, Yılmaz’ın hayata geçirdikleri yarenleri ihya politikalarını sürdürdüler. AKP ek olarak hasım grupları cezalandırmayı seçti. Garip bir şekilde bujuvazinin bir bölümünün iktidarı oluyor. AKP’de kayırmacılık hepsinin üstüne geçti. AKP, IMF’nin hazırladığı ekonomik reçeteye tam teslim politikalar izledi. YARIN: KRİZDE KAYIT DIŞI CAN SİMİDİ Türkiye’de krizlerin tetikleyicisi, kamuoyunda bilinenin aksine, giren sermaye hareketlerinin tersine dönmesi Anayasa fõrlatma, ‘One minute’ bahane Büyük madenci direnişi 12 Eylül, Özalizmin kayıplarının giderilmesin- de en etkili eylem oldu. Kazanımları tüm emekçilere yansıdı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle