25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 21 NİSAN 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 Elekdağ’dan 24 Nisan uyarısı İstanbul Haber Servisi - CHP İstanbul Milletvekili ve Türkiye’nin eski ABD Bü- yükelçisi Dr. Şükrü Elekdağ, ABD Baş- kanõ Barack Obama’ya, Ermeni olaylarõ- na ilişkin yaptõğõ soykõrõm açõklamasõyla ABD Anayasasõ’nõ ihlal ettiği uyarõsõnda bulundu. Elekdağ, Obama’ya 16 Nisan’da mek- tup gönderdi. Obama’nõn 24 Nisan’da Do- ğu Anadolu’da yaşanan olaylara ilişkin yaptõğõ konuşmada soykõrõm sözcüğünü kullanmamõş olsa da, bu kelimenin Erme- nice karşõlõğõ olan “metz yeghern” söz- cüklerini kullanmasõnõn Türk halkõnõ düş kõrõklõğõna uğrattõğõnõ belirtti. Elekdağ, uluslararasõ bir suç olan “soykırım” ifa- desinin, 1948 yõlõnda kabul edilen bir hu- kuki kavram olduğunu belirttiği mektu- bunda, “Bir zanlıya yöneltilen soykırım suçunun, eğer yetkili hukuk mercileri tarafından, objektif ve sübjektif unsur- larının mevcudiyetleri kanıtlanmamış ve suçun özel kasıtla işlendiği saptan- mamış ve bu veriler ışığında suçun iş- lenmiş olduğu yetkili mahkeme tarafın- dan hükme bağlanmamışsa, böyle bir isnat hiçbir hukuki değeri olmayan bir iftiradan ibaret kalır” dedi. Masumiyet karinesinin ihlali Türkiye’ye geçmişteki tartõşmalõ olaylar nedeniyle suç isnat edilmesinin büyük bir adaletsizlik ve masumiyet karinesinin va- him bir ihlali olduğunu belirten Elekdağ, mektubunda özetle şu ifadelere yer verdi: “İşlendiği zamanın hukukuna göre suç teşkil etmeyen bir eylem, sonradan bu eylemin suç olarak kabul edilmesi nedeniyle suç oluşturmaz. Açıklamala- rınızda belirttiğiniz görüşler, ‘suç ve eylem sonrasõnda yürürlüğe giren yasala- rõn’ kabulünü ve cezai yaptırımların geçmişe dönük olarak uygulanmasını yasaklayan ve bu suretle kanunilik ilke- sini benimseyen ABD Anayasası’nın 1. maddesinin 9. bölümünün ruhuna da ters düşmektedir.” Lozan’da tazminattan vazgeçtiler Adalet Divanõ’nõn Bosna Hersek - Yugoslavya’ya ilişkin kararõ Türkiye’nin tezlerini kuvvetlendiriyor ‘Devlet sorumlu tutulamaz’ Uluslararasõ Adalet Divanõ’nõn (UAD) 26 Şubat 2007 tarihli Bosna Hersek - Yugoslavya davasõna ilişkin kararõ, soykõrõm hukukunun bazõ eksiklerini tamamlayõcõ ve zenginleştirici niteliği yanõnda, Türkiye’nin hukuk alanõndaki tezlerini ve pozisyonunu son derece kuvvetlendirici bir içeriğe sahiptir. Hiç abartõsõz, bu karar sanki Türkiye’nin tezlerine güç kazandõrmak amacõyla yazõlmõştõr. Burada, gayet özet bir şekilde Adalet Divanõ’nõn söz konusu kararõndaki can alõcõ noktalar belirtilecektir: İlke olarak devlet soykõrõmõ önlemekle mükelleftir: Ancak devletin sorumluluğu, soykõrõmõ önlemek için gerekli önlemleri almakta açıkça ihmalde bulunması durumunda doğar. Divan, soykõrõmõn önlenmesi yükümlülüğünün bir “sonuç” değil, bir “davranış” mecburiyeti olduğunu vurgulamõştõr. “Devlet, koşullar ne olursa olsun, bir soykırım suçunun işlenmesini önlemekle zorunlu değildir. Devlet, yalnızca, mantıken elinde bulunan her türlü olanağı, bir soykırım suçunun işlenmesini önlemek için mümkün olduğu ölçüde uygulamaya koymakla yükümlüdür.” (para. 430) Devletin tutumunun değerlendirilmesinde “azami dikkat ve itina” kavramõ (Due diligence) esastõr: Eğer devlet soykırımını önlenmesi için sahip olduğu imkânları azami çaba göstererek kullanmış, buna rağmen başarılı olamamış ise sonuçtan sorumlu tutulamaz. Divan kararõyla “yüksek kanıt standardını” getirmiştir. Yugoslavya Uluslararasõ Ceza Mahkemesi bakmõş olduğu soykõrõm davalarõnda, davacõnõn “iddialarını makul şüpheden ari olarak kanıtlama mecburiyeti” (beyond reasonable doubt) standardõnõ esas almõştõ. Bu yaklaşõm, iddialarõn ispatlanmasõnda hangi karinelerin dikkate alõnacağõ hususunda bir içtihat oluşmasõna yol açmõştõ. UAD ise isnat edilen suçlarõn vahametleri nedeniyle “mutlak ispat gücünü haiz unsurlarla kanıtlanması gerektiğini” (conclusive evidence) (para.209) kararlaştõrmõş ve “isnat edilen ihlallerin vahametleri ölçüsünde yüksek bir kesinlik derecesi” (the Court requires proof at a high level of certaintiy appropriate to the serioussness of the allegation) standardõnõ getirmiştir. (para. 210) Rusya ile TBMM hükümeti arasõnda 16 Mart 1921’de imzalanan Moskova Antlaşmasõ’nõn gereği olarak 13 Ekim 1921’de Türkiye ile Ermenistan, Azer- baycan ve Gürcistan arasõnda imzalanan Kars Antlaşması’nın 15. maddesinde şu hüküm yer almaktadõr: “Bağıtlı taraflardan her biri işbu an- laşmanın imzalanmasından hemen sonra, Kafkas cephesindeki savaş ne- deniyle işlenen cinayet ve cürümler için öteki taraf uyrukları yararına tam bir genel af ilan etmeyi yükümlenir.” Bu hükümde öngörülen genel affõn, Türk-Ermeni çatõşma ve savaşõnõn vuku bulduğu 1915-1921 dönemini kapsadõğõ Türkiye tarafõndan ileri sürülerek soykõ- rõm iddiasõnõn çürütülebileceği düşünüle- bilir. Ancak 15. maddenin bu şekilde yo- rumlanmasõna mesnet sağlayacak müza- kere zabõtlarõna sahip değiliz. Kars Antlaşmasõ TBMM’de oldukça ayrõntõlõ biçimde tartõşõlmasõna rağmen, Meclis zabõtlarõnda da bu konudaki yorumumu- za destek sağlayacak bir açõklama veya değerlendirme bulunamadõ. Bu durumda, Ermeni tarafõ, Türkiye’nin yorumuna karşõ çõkarak, söz konusu maddedeki “Kafkas cephesindeki savaş” ifadesi- nin, Kâzım Karabekir Paşa birlikleri- nin “Ardeşen-Yusufeli-Oltu-Bayezit” cephe hattõndan 29 Eylül 1920’de hare- ketle giriştiği taarruzdan itibaren başla- yan dönemi kapsadõğõnõ iddia edebilir. Ancak bu husus, söz konusu 15. madde- nin, Türkiye’ye, Ermeni iddialarõna karşõ kullanabileceği önemli bir argüman oluş- turduğu gerçeğini bertaraf etmez. Genel af öngörülmekteydi Lozan Barõş Antlaşmasõ’nda ise Yuna- nistan dõşõndaki tüm taraf devletler savaş sebebiyle doğan, kayõp, zarar ve ziyanlar için tazminat taleplerinden vazgeçmişler- dir. Lozan Antlaşması’na Ek VIII. Protokol hükümleri ise Türkiye uyruk- larõndan ve buna karşõlõk diğer bağõtlõ ta- raflar uyruklarõndan olup, Türkiye’de ka- lacak topraklarda 20 Kasõm 1922’den önce, siyasi veya askeri nedenlerle bu devletler makamlarõnca tutuklananlarõn, kovuşturulanlarõn ve hükümlülerin genel aftan yararlanmalarõnõ öngörmektedir. Bu nedenlerle verilmiş tüm ceza hüküm- leri kaldõrõlacak ve yürütülmekte olan tüm kovuşturmalar durdurulacaktõr. Lozan Antlaşmasõ’nõn “Türkiye Cum- huriyeti’nin Osmanlı Devleti’ne ardıl olmasına ilişkin tüm siyasi, askeri, ekonomik, mali, hukuki ve insani so- runları kapsayan, bu bakımdan da ob- jektif bir statü yaratan ve dolayısıyla da üçüncü ülkelere de yönelik sonuçla- rı söz konusu olabilen” bir niteliğe sa- hip olduğu görüşünden hareketle, Ek VI- II. Protokol hükümleri ışığında genel affın savaş sırasında Anadolu’da Yu- nan ordusunun işlediği suçlarla birlik- te Ermenilere karşı işlenen suçları da kapsadığı, bu itibarla Ermenilerin ma- ruz kaldıkları olaylar dolayısıyla hak iddiasında bulunamayacakları ileri sü- rülebilir. Ancak, Lozan zabõtlarõnda bu yoruma mesnet olacak herhangi dayanak bulunmamaktadõr. Bu itibarla, Türki- ye’nin bu yorumuna karşõ, Ermeni tarafõ- nõn, Lozan Antlaşmasõ’nõn çok taraflõ ilişkileri düzenleyen ve esas itibarõyle bağõtlõ devletler açõsõndan sorumluklar yaratan hukuki bir çerçeve oluşturduğu- nu ve müzakerelerden tamamen dõşlan- mõş olmalarõ hasebiyle de kendilerini bağlamadõğõnõ, antlaşmalar hukukunun genel esaslarõna dayanarak ileri sürmesi beklenebilir. Ermeni tarafõnõn, Lozan Antlaşmasõ’nõn bağõtlõ devletler açõsõndan sorumluklar yaratan hukuki bir çerçeve oluşturduğunu ve müzakerelerden tamamen dõşlanmõş olmalarõ hasebiyle de kendilerini bağlamadõğõnõ, antlaşmalar hukukunun genel esaslarõna dayanarak ileri sürmesi beklenebilir. Uluslararasõ Adalet Divanõ, Serebrenika’da Bosnalõ Sõrplarõn soykõrõm işlediklerini kabul ediyor. O kadar ki Divan, Bosna Sõrplarõnõn, insanlõğõn vicdanõnõ yaralayan ve akla durgunluk verici ağõr ve yoğun katliamlarla zulüm ve işkence yaptõklarõnõ saptõyor, Ancak Divan, Yugoslavya’yõ bundan dolayõ suçlamõyor. Divan, ‘özel kasõt’ tespit edemediğinden Sõrplarõ soykõrõm suçundan mahkûm etmedi Divan “özel kasıt” çõtasõnõ yükseltiyor. O kadar ki Divan, Bosna Sõrplarõnõn, insanlõğõn vicdanõnõ yaralayan ve akla durgunluk verici ağõr ve yoğun katliamlarla zulüm ve işkence yaptõklarõnõ saptõyor, buna rağmen, bu suçlarõn işlenmesinde “özel kastın” varlõğõnõ tespit edemediğinden dolayõ Bosnalõ Sõrplarõ soykõrõm suçundan dolayõ mahkûm etmiyor. Divan, karineyi kabul etmiyor. Serebrenika’da Bosnalı Sırpların soykırım işlediklerini kabul eden Divan, Yugoslavya’yı bundan dolayı suçlamıyor. Oysa, Bosnalı Sırp ordusu tüm lojistik desteği ile maaşlarını Yugoslavya’dan alıyor. Bu durum, bugüne kadar oluşan içtihat açısından Yugoslavya’nın Serebrenika soykırımına ortak olduğunun saptanması için yeterli. Ama UAD bu karineleri Yugoslav hükümetini soykırımla suçlamak için yeterli görmüyor. Şu soruyu soruyor: “Yugoslav hükümeti ve Genelkurmayı, Bosna Sırplarına yazılı emir verdi mi?” Böyle yazılı bir emir olmayınca da Divan Yugoslavya’yı suçlu bulmamıştır. Uluslararasõ Adalet Divanõ’nõn kararõnda, “Devlet, koşullar ne olursa olsun, bir soykõrõm suçunun işlenmesini önlemekle zorunlu değildir” denilmektedir. YARIN: ‘ŞARK MESELESİ’ ve OSMANLI DEVLETİ’NİN PARÇALANMA STRATEJİSİ Cezasını adliyede çalışarak çekti ORTACA (AA) - Muğla’nõn Ortaca ilçe- sinde, kendisine küfrettiği kişiyi derbettiği için hapis cezasõna çarptõrõlan Metin Salar (42), ce- zasõnõ Ortaca Adliyesi’nde temizlik ve büro gö- revlisi olarak çalõşarak çekti. Metin Salar, gaze- tecilere yaptõğõ açõklamada, cezasõnõ devlete hizmet ederek çektiğini ifade etti. 8 asker kazada yaralandı GİRESUN (AA) - Giresun’un Alucra ilçe- sinde devriye görevinden birliğe dönen koman- do timini taşõyan askeri araç şarampole yuvar- landõ. Kazada yaralanan 8 asker çevredeki has- tanelerde tedavi altõna alõndõ. Askerlerin sağlõk durumlarõnõn iyi olduğu ve olayla ilgili başlatõ- lan soruşturmanõn sürdüğü bildirildi. Erdoğan’ın tazminat istemine ret ANKARA (AA) - Başbakan Tayyip Erdo- ğan’õn, kişilik haklarõna saldõrõda bulunduğu id- diasõyla MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli’ye açtõğõ 100 bin TL’lik manevi tazminat davasõ red- dedildi. Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkeme- si’ndeki duruşmaya Erdoğan ve Bahçeli’nin avu- katõ Hamit Kocabey katõldõ. Yargõç Selahattin Şimşek, davanõn reddedildiğini açõkladõ. Lise öğrencisi intihar etti İstanbul Haber Servisi- Fatih’te bir lisede okuyan M.İ. (16), 5 arkadaşõyla Samatya sahilin- deki Türkmenistan Parkõ’na geldi. Bir süre sonra yalnõz kalmak istediğini söyleyerek arkadaşlarõnõn yanõndan uzaklaşan M.İ, denize atladõ. M.İ’yi kurtarmak amacõyla 1 kişi suya atladõ ancak gen- ce ulaşamadõ. M.İ’nin cesedi dalgõç polisler tara- fõndan çõkarõlarak morga kaldõrõldõ. Vaizden itiraf gibi savunma UŞAK (Cumhuriyet) - Eski ÇYDD Genel Başkanõ Prof. Dr. Türkan Saylan’a ve onun öncü- lüğünde Kars’ta yaptõrõlan öğrenci yurdunda ka- lanlara hakaret etmekle suçlanan Uşak Organize Sanayi Bölgesi Camisi vaizi Ahmet Akdoğan, kendini savundu. Akdoğan, yurtta gördüklerinin Türk aile yaşantõsõna uygun olmadõğõnõ öne sürdü. Suya zamma tepki İstanbul Haber Servisi - Saadet Partisi İs- tanbul İl Başkanõ Erol Erdoğan, yaptõğõ yazõlõ açõklamada İstanbul’da suya yapõlan zamlarõn ge- ri alõnmasõnõ istediklerini bildirdi. Erdoğan, geçen temmuz ayõnda yapõlan yüzde 15’e varan zammõ mahkemeye taşõdõklarõnõ, İSKİ’nin davanõn sonu- cunu beklemeden bir zam daha yaptõğõnõ belirtti. Abant için suç duyurusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TMMOB, Abant Gölü Tabiat Parkõ’nda Bolu İl Özel İdaresi tarafõndan yürütülen çalõşmalar nede- niyle Bolu Valisi H. İbrahim Akpõnar ve İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Tahsin Akduman hakkõn- da ceza davasõ açõlmasõ istemiyle başsavcõlõğa başvurdu. Başvuruda, İl Özel İdaresi’nce doğal güzelliklerin hoyratça tahrip edildiği vurgulandõ. Meslekler tanıtılacak Eğitim Servisi - Fen Bilimleri Dershane- si’nce düzenlenecek “Üniversite ve Meslek Tanõ- tõm Günü” etkinliği, Bağlarbaşõ Kültür Merke- zi’nde 23 Nisan’da yapõlacak. 30 devlet ve vakõf üniversitesinin katõlacağõ etkinlikte, gün boyunca 22 meslek tanõtõlacak. Toplantõ herkese açõk. BARACKOBAMA’YAMEKTUP TKP KAMPANYA BAŞLATTI Özelleştirme yapanlara suç duyurusu İstanbul Haber Servisi - Türkiye Komünist Partisi (TKP), Turgut Özal’la başlayan koalisyon hükümetleri ve AKP ile devam eden iktidarlar dönemlerindeki özelleştir- meleri yapan tüm hükümet üyeleri hakkõn- da suç duyurusunda bulundu. TKP, “Halkın işini ve ekmeğini çalan- lardan hesap sorma zamanı” adõyla baş- lattõğõ kampanya kapsamõnda 1985 yõlõn- dan bugüne dek gerçekleştirilen özelleştir- melerin sorumlusu olan tüm hükümet üye- leri hakkõnda “örgütlü olarak anayasayı ihlal ettikleri” iddiasõyla Ankara Cumhu- riyet Başsavcõlõğõ’na suç duyurusunda bu- lundu. Dava dilekçesinde, 1984 yõlõndan bu yana toplam bedeli 38.6 milyar dolar olan özelleştirmenin gerçekleştirildiği vur- gulandõ. Dilekçede, 38.6 milyar dolarlõk özelleştirmenin, 31.2 milyar dolarlõk bölü- münün AKP iktidarõ döneminde olduğuna dikkat çekildi. Dilekçede, “Özelleştirme adı altında yaklaşık 25 yıldır yürütülen politikalarla, halka ait değerleri ve hal- kın eğitim, sağlık, ulaşım, haberleşme gibi temel hakları sermayenin kâr hırsı- na terk edilmiş, hukuksuzluklar ve şai- belerle yüklü uygulamalara imza atıl- mış, büyük bir suç işlenmiştir” denildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle