23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 17 NİSAN 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 A nayasanõn 175. maddesinin 7. fõkrasõ, Meclis’ten geçen anayasa değişikliği- nin halkoylamasõna sunulmasõyla ilgi- li olarak aşağõdaki kuralõ getirmiştir: “Türkiye Büyük Millet Meclisi anayasa deği- şikliklerine ilişkin kanunların kabulü sırasında, bu kanunun halkoylamasına sunulması halin- de, anayasanın değiştirilen hükümlerinden, hangilerinin birlikte hangilerinin ayrı ayrı oy- lanacağını da karara bağlar.” Bu kural, hiçbir kuşkuya yer bõrakmayacak bi- çimde kabul edilen değişiklik maddeleri arasõnda ayrõm yapõlmasõnõ, bunlardan hangilerinin birlikte ve hangilerinin ayrõ ayrõ oylanacağõnõn karara bağ- lanmasõnõ öngörüyor. Şu halde ilke olarak hazõr- lanan anayasa değişikliği önerisinin bir bütün ha- linde Başbakan’õn deyimiyle bir “HAP” olarak halkoyuna sunulmamasõ gerekiyor. Esasen kura- lõn amacõ da “evet ya da hayır” oyunun halkõn gerçek iradesini doğru yansõtacak bir biçimde ve- rilebilmesi için, anlam ve içerik yönünden birbi- riyle bağdaşmayacak düzenlemelerin ayrõlmasõ- nõ sağlamaktõr. Şayet TBMM, yapõlan değişiklikleri bütünüyle halkoyuna sunmakta serbest olsaydõ, anayasanõn böyle bir kural koymasõna da gerek kal- mazdõ. Şu halde Meclis’in anayasa değişiklikle- rini bir bütün olarak halkoyuna sunabilmesi için, yapõlan değişikliklerde evet veya hayõr oyu ve- rilmesi açõsõndan kuşku uyandõrmayacak bir bü- tünlüğün mevcut olmasõ gerekir. AKP’nin anayasa önerisinde böyle bir bütünlük yoktur. Temel hak ve özgürlüklerin kullanõm ve koru- ma alanlarõnda bir genişleme sağlayan anayasa de- ğişiklikleriyle yargõ organõnõ, yürütmenin etki ala- nõna dahil eden anayasa değişikliklerini aynõ pa- ket içinde halkoylamasõna sunmak, halkõn gerçek iradesini serbestçe kullanmasõnõ engeller ve halk iradesini açõkça zedeleyen bir plebisite dönüşür. Anayasa önerisi, temel hak ve özgürlüklerin kullanõm ve koruma alanlarõnõ genişletme ile yetinseydi, 1995 ve 2001 anayasa reformlarõnda olduğu gibi partiler arasõ uzlaşma sağlanarak TBMM’de büyük bir çoğunlukla kabul görür ve halkoylamasõna gidilmesi zorunluluğu da or- tadan kalkardõ. Öte yandan siyasal partilerle ilgili değişiklik paketi de ayrõ bir sorun yumağõ oluşturmakta- dõr. Parti özgürlüğünü, anayasanõn öngördüğü parti yasaklarõnõ ihlal özgürlüğü olarak geniş- letmek, temel hak ve özgürlüklere bir katkõ ge- tirmez. Önemli olan bu yasaklara aykõrõ ey- lemlerin özgürlükçü, çoğulcu demokrasi için tehdit ve tehlike oluşturduğu bir aşamada ön- lenmesidir. Bunu partilerin karşõlõklõ uzlaş- masõyla sağlamak mümkünken pratikte uygu- lanmasõ ancak Meclis’te grubu bulunmayan ya da üyesi olmayan marjinal partilere karşõ mümkün olabilecek bir izin sisteminde çözüm aramak, Batõ’nõn Türkiye’ye yönelik politika- larõna hizmet eder; ama Türkiye demokrasisi- nin sağlõklõ bir yönde gelişmesine hiçbir kat- kõ sağlamaz, aksine telafisi imkânsõz zararla- ra yol açar. Bu nedenle AKP’nin uzlaşma ara- maksõzõn planladõğõ bütüncül plebisit uygula- masõndan vazgeçmesi hem ülke ve hem de ken- di yararõnadõr. Aksi tutum, ulus üzerinden ku- mar oynamaya benzer. Bu bağlamda hukuksal açõdan önemli olan bir noktanõn altõnõ çizmek gerekir: Anayasa değişik- liklerinin bu içerikte ve bütün olarak halkoyuna sunulmasõ, başlõ başõna bir anayasaya aykõrõlõk ne- denidir. Bu aykõrõlõk, anayasa değişikliğinin an- cak biçim yönünden denetleneceğine ilişkin ku- ralõn kapsamõ dõşõnda da sayõlamaz. Çünkü hal- koylamasõ burada 2/3 çoğunluğa ulaşmamõş bir anayasa değişikliğinin karar yeter sayõsõndaki eksikliği tamamlayan ve bu yönüyle de onun ay- rõlmaz bir parçasõ olan bir düzenlemedir. Anayasa reformunun acil gündemi Ülkemizde uygulanan demokrasi, milletvekili adaylarõ başta olmak üzere, tüm temel kararlarõn parti liderleri ya da çevresi tarafõndan belirlendiği bir demokrasidir. Parti içi demokrasi, anayasamõzõn önemli bir ilkesi olmasõna rağmen, adeta tüm partilerin elbirliği ile içi boş bir ilke durumuna getirilmiştir. Liderler egemenliği yaşõyoruz. Buna bir de halk tarafõndan seçilecek bir cumhurbaşkanõnõn fiili gücü eklendi. Oysa en büyük gereksinimimiz, lider sultasõnõn kõrõlmasõ; seçim yasasõnda öngörülen taşra ağõrlõklõ temsilin, dinamik toplum kesimlerine kaydõrõlarak, adil ve dengeli bir temsilin sağlanmasõ, ülke seçim barajõ ile partilere yapõlan devlet yardõmõna ilişkin barajõn makul bir çizgiye çekilmesi, partilere yapõlacak devlet yardõmõnõn parti özkaynaklarõnõ aşamamasõ gibi önlemlerin anayasa düzeyinde alõnmasõdõr. TBB anayasa önerisinde bunun somut örnekleri gösterilmiştir: - Parti içi demokrasinin gerçekleşmesine katkõda bulunmak üzere milletvekili adaylarõnõn ilke olarak önseçimle belirlenmesi zorunluluğu (m.45/2); partilere yapõlacak devlet yardõmõnõn parti özkaynaklarõndan elde edilen yõllõk geliri aşamamasõ ( m.45/5, cümle 4). - Milletvekilliğinin “dengeli bir temsili yansıtacak biçimde” seçim çevrelerine özgülenmesi (m. 92/4). - “Seçim yasalarõ temsilde adaleti zedeleyecek ölçüde ülke ya da seçim çevresi barajõ koyamaz” ilkesi (m.43/6 cümle 1); ülke seçim barajõna “yüzde altõ”yõ aşmayacağõna ilişkin bir üst sõnõr getirilmesi (m.43/6 cümle 2) buna bağlõ olarak partilere yapõlacak devlet yardõmõ ile ilgili baraj makul bir düzeye indirilebilir ( m. 45/5,cümle 3).” A Ayrõmcõlõk yasağõ, Türkiye’deki demokratikleşme sürecinin en önemli unsuru olmalõdõr. Kadõn – erkek eşitliğinin yaşama geçirilmesi, AKP önerisindeki formülle sağlanamaz. 2004 değişikliği ile getirilen “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” kuralõ zaten gerektiğinde devlete pozitif ayrõmcõlõk yapma olanağõnõ vermektedir. AKP’nin buna eklediği “Bu maksatla alınacak tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz” şeklindeki kural, yalnõzca açõklayõcõ (deklaratif) bir anlam taşõr ama kadõn erkek eşitliğinin yaşama geçirilmesini zorlayõcõ bir etki doğurmaz. Anayasanõn değişik maddelerine, devletin bu yükümlülüğünü somutlaştõrõcõ düzenlemeler koymak gerekir. TBB 2007 Anayasa Önerisi’nde seçtiğimiz bazõ örnekler, neyi kastettiğimizi daha iyi açõklayacaktõr: - “Kadõnlar ve erkeklerin Tür- kiye Büyük Millet Meclisi’nde temsili, yüzde kõrktan az olma- yacak biçimde kanunla düzen- lenir.” (m. 92/2) - “Siyasal partilerin genel merkez ve il örgütlerinin yöne- tim organlarõnda, kadõnlar ve erkekler en az % 30 oranõnda temsil edilir.”(m. 45/3) - “Kadõnlar ve erkekler üye olduklarõ sendika ve üst ku- ruluşlarõnõn yönetim organ- larõnda kendi sayõlarõnõn en az üçte ikisi oranõnda temsil edi- lir.” (m. 59/6) - “Üniversitelerin yönetim organlarõnda kadõnlar ve er- kekler, söz konusu kurumlardaki sayõlarõnõn en az üçte ikisi ora- nõnda temsil edilir.” (m. 141/6) Son günlerin moda deyimi olan “demokratik açılım”õ an- lamlõ ve etkili kõlmanõn anah- tarõ da “etnik ayrımcılık ya- sağı”dõr. Bu yasak, “Ayrım- cılık yasağı ile ilgili AB Kon- seyi Direktifi”nden yararla- narak anayasa ya da yasalar- la geliştirilebilir. Anayasanõn değişmez kurallarõ, “federatif yapıya, ayrı dil ve ayrı ulus arayışı”na engeldir. İçeriği belirsiz bir “demokratik açı- lım” söylemiyle bu konuda gerçekleşmesi mümkün ol- mayan umutlar yaratmak, her şeyden önce “demokratik açılım”a zarar verir. AKP Türkiye’de gerçekten demokratik bir açılım istiyorsa, önünde başka partileri de içine katabileceği geniş bir anayasal reform yelpazesi mevcuttur. Yazı dizimizi bitirirken bunları alternatif bir yöneliş çizgisi olarak ana hatlarıyla sergilemeyi yararlı görüyoruz Kadõn-erkek eşitliği sağlanmalõ Parti içi demokrasi şart 2004’te getirilen kuralõ zaten gerektiğinde devlete po- zitif ayrõmcõlõk yapma olanağõnõ veriyor. AKP’nin buna eklediği kural kadõn erkek eşitliğinin yaşama geçirilme- sini zorlayõcõ bir etki doğurmaz. Anayasanõn değişik maddelerine, devletin bu yükümlülüğünü somutlaştõrõcõ düzenlemeler koymak gerekir. B ugün TEKEL işçilerinin direnişi, küresel bunalõma rağmen sosyal devlet ilkesinde yaşanan duyarsõzlaşmanõn bir yansõmasõdõr. 2001 Anayasa Değişikliği, 65. maddede yaptõğõ düzenleme ile anayasanõn devlete yüklediği ödevlerde mali kaynakların belli önceliklere göre kullanılması yükümlülüğünü getirmiştir. Sosyal ve iktisadi haklar bölümünde bu tür önceliklerin dava edilebilir nitelikte asgari hak alanlarõ olarak somutlaştõrõlmasõ gerekir. Bunun TBB 2007 Anayasa Önerisi’nde sunulmuş bazõ örnekleri aşağõda aktarõlmõştõr: - “Hiçbir çocuk, kişiliğinin tam gelişmesi için zorunlu olan temel hizmetlerden yoksun bõrakõlamaz. Bu hizmetlerin devlet ve aile tarafõndan nasõl karşõlanacağõ kanunla düzenlenir.” (m. 55/3) - “Devlet işsizlik nedeniyle veya zihinsel ve bedensel engelleri nedeniyle çalõşma hakkõndan yararlanamayan yurttaşlarõn asgari yaşam standardõna kavuşmasõnõ güvence almakla yükümlüdür.” (m. 56/2) - “Yurttaşlar temel sağlõk hizmetlerinden yoksun bõrakõlamaz.” (m. 65/4) - “Hiç kimse yaşamõnõ sürdürmeye yetecek ölçüde gõda ve temiz suya ulaşma hakkõndan yoksun bõrakõlamaz.” (m. 67) - “Hiç kimse yaşamõnõ sürdürmesi için gerekli barõnacak bir yerden yoksun bõrakõlamaz. Bu hakkõn gerçekleştirilmesi için yerel yönetimlerin üstleneceği yükümlülükler kanunla belirlenir.” (m. 66/2) Uluslararasõ standartlarõ dillerinden düşürmeyenler, BM bünyesinde bağõtlanmõş bulunan İktisadi, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Sözleşmeye ek olarak 10 Aralõk 2008 tarihinde kabul edilmiş bulunan ek protokolde bireysel başvuru hakkının tanındığını görmezlikten geliyorlar. Uluslararasõ alanda yapõlmõş asõl reform budur. Buradaki bireysel başvurunun iç hukukta somutlaştõrõlmasõ, yukarda örnekleri verilen asgari hak alanlarõ ile mümkündür. Siyasal iktidar ve yandaşlarõnõn ve onlara akõl veren Batõlõ politikacõlarõn bu gibi demokratik reformlarla hiç mi hiç ilgilenmedikleri ortadadõr. Uluslararasõ standardõ, Batõlõ politikacõlarõn Türkiye’ye biçtikleri modelle karõştõrmak, yapõlabilecek en büyük yanlõştõr. Uluslararasõ alanda kabul görmüş gerçek bir anayasa reformu, ancak tüm toplum kesimlerini uzlaşma bilinci ile içine alacak, ana ekseni tüm barajlardan arõndõrõlmõş bir seçimle oluşturulacak bir kurucu meclis tarafõndan yapõlabilir. Uzlaşmanõn temel dayanağõ ise, üniter yapõyõ koruyan, insan haklarõna dayanan, ulusal, demokratik, laik bir sosyal hukuk devletidir. Bu ilkelerle çatõşarak yeni bir anayasa ya da kalõcõ ve anlamlõ bir anayasa reformu yapmak mümkün değildir. BİTTİ BATILI POLİTİKACILARIN BİÇTİĞİ MODEL DEĞİL ULUSLARARASI STANDARTLAR ÖNEMLİ Anayasa değişikliklerinin bu içerikte ve bütün olarak halkoyuna sunulmasõ, başlõ başõna bir anayasaya aykõrõlõk nedeni Halk iradesi zedelenmemeliTBMM, yapõlan değişiklikleri bütünüyle halkoyuna sunmakta serbest olsaydõ, anayasanõn böyle bir kural koymasõna da gerek kalmazdõ. Şu halde Meclis’in, ana- yasa değişikliklerini bir bütün olarak halkoyuna sunabilmesi için, yapõlan de- ğişikliklerde evet veya hayõr oyu verilmesi açõsõndan kuşku uyandõrmayacak bir bü- tünlüğün mevcut olmasõ gerekir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle