19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 17 NİSAN 2010 CUMARTESİ 6 HABERLER CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Yok Edilen Bir Cumhuriyet Projesi Bülent Tanör’ün Kurtuluş-Kuruluş ikilisine üçüncü bir cilt eklenecek olsa, adı herhalde yıkılış, yok ediliş olabilirdi. Çünkü 1920’lerden 1940’lara kadar yaklaşık yirmi yıllık bir süreyi kapsayan kurtuluş ve kuruluş süreçlerini, 1940’lı yılların sonlarından günümüze kadar, 60’lı yıllardaki kısa bir dönem dışında, yıkılış, yok oluş süreci izlemiştir. 17 Nisan 1940’ta, bu günden tam 70 yıl önce, 3803 sayılı yasanın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde onaylanmasıyla Köy Enstitülerinin yaşam bulması Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş süreçlerinde ileriye doğru çok büyük bir atılımdı. Bundan 14 yıl sonra, 1954 yılında, 6234 sayılı yasayla bu eğitim kurumlarının fiilen ortadan kaldırılması ise, Cumhuriyeti kuran düşüncenin en önemli ve özgün kazanımlarından birinin yok edilmesidir. Bu yok ediliş, aslında, Cumhuriyet’in bütünüyle, bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılması yönünde atılmış belki de ilk ve en kararlı adımdı… Kuruluşunun 70. yılında Köy Enstitüleri konusunda yurdumuzun birçok yöresinde toplantılar, paneller, söyleşiler, sempozyumlar düzenlenmesi, Köy Enstitüsü gerçeğinin geçmişin karanlıkları içinde yitip gitmediğini, buna izin verilmeyeceğini gösteriyor. Bu panellerden birini de öğretim üyesi olduğum Beykent Üniversitesi’nde gerçekleştirdik. Değerli yazar Osman Şahin ve değerli yazar- dilbilimci Emin Özdemir (E. Özdemir Ankara’dan gelerek) “Köy Enstitüleri ve Edebiyat” başlıklı panele katıldılar. Köy Enstitülerinin ülkemizin kültürüne en büyük katkılarından biri ve belki en önemlisi, panelde de dile getirildiği gibi, Köy Enstitüsü çıkışlı yazarlarımızın yapıtlarıdır. Mahmut Makal’ın “Bizim Köy”ü, kendi alanının bir başyapıtı olarak, edebiyat tarihimiz içindeki yerini her zaman koruyacak. Fakir Baykurt, tıpkı Yaşar Kemal gibi, evrensel bir değerimizdir. Talip Apaydın, Dursun Akçam, Mehmet Başaran, Ali Yüce, Emin Özdemir, Ümit Kaftancıoğlu, Adnan Binyazar, Ahmet Uysal, Hasan Kıyafet, Osman Şahin, Kemal Burkay, Ahmet Köklügiller, Behzat Ay, Yusuf Ziya Bahadınlı… Köy Enstitülerinde eğitim gören yazar, şair ve deneme yazarlarımızdır. Çok uzun listenin tamamı için Mehmet Bayrak’ın “Köy Enstitülü Yazarlar Ozanlar” başlıklı kapsamlı çalışmasına bakmak gerekir. Cumhuriyet’in bütün projeleri gibi köy çocuklarının eğitimi konusundaki çalışmalar da II. Meşrutiyet döneminde başlıyor. Cumhuriyet, her alandaki birikimlerin sıçramaya dönüştüğü evredir. Köy Enstitüsü olgusu, 1924 yılındaki öğretim birliği yasasıyla ve 1928’de yeni Türk alfabesinin kabulüyle birlikte, halk eğitim alanında gerçekleştirilmiş belki en önemli sıçramadır. Kırsal kesiminin yüzde doksanı okulsuz ve eğitimsiz bir toplumda, sağlıklı ve gerçekçi bir halk eğitiminin temellerinin atılmasıdır. Üretim içinde eğitim, üretime dönük eğitim, Köy Enstitüleri projesinin bu temel kavramları, günümüzde de geçerliliğini korumaktadır. Bu anlamda da Köy Enstitüleri üzerinde düşünmek, bir geçmişin nostaljik anılması değil, günümüzün yakıcı eğitim sorunları üzerinde düşünce ve çözüm üretme çabası olarak anlaşılmalıdır. Köy Enstitüleri henüz ergen olamadan yaşamına son verilen yetenekli bir çocuğa benziyor. Bu çocuk, Cumhuriyet’in özbeöz çocuğu, özgün bir ürünüydü… Çarıklarıyla, kasketleriyle, yamalı şalvarları ve fistanlarıyla; kel kabak başları, örgülü saçlarıyla gelen; ışık dolu gözlerini aydınlık geleceklere yöneltmiş, oğlanlı kızlı köy çocuklarını ülkenin aydınlık geleceğine hazırlayan aydınlanma ocaklarıydı. Cumhuriyetin düşmanları, aydınlanma karşıtları, böyle bir geleceği, ülkeye ve onun çocuklarına çok gördüler. Köy Enstitülerinin yok edilmesi herhangi bir eğitim kurumunun kapatılması değil, Cumhuriyet devrimlerinin halkçı, eşitlikçi, devrimci bir yönde yorumlanmasına son verilmesidir. Kurtuluş ve kuruluş süreçlerini izleyen yıkılışın en önemli işaret fişeğidir. Köy Enstitülerinin, bu Cumhuriyet projesinin yok edilmesiyle başlayan yıkılış süreci, günümüzde Cumhuriyetin bütün değerlerinin yıkılıp yok edilmesinin son ve en yıkıcı evresi olarak devam ediyor… DİNLENMEK VE DÜŞÜNMEK AMACIYLA YAZILARIMA BİR SÜRE ARA VERİYORUM. SAYGILARIMLA. A.B. [email protected] Faks: (0212) 343 72 64 Diyanet İşleri Başkanõ Prof. Bardakoğlu CHP lideri Baykal’õn ‘Kutlu Doğum’ konuşmasõnõ övdü FIRAT KOZOK ANKARA - CHP lideri Deniz Bay- kal’õn Kutlu Doğum Haftasõ etkinlikleri açõlõş töreninde yaptõğõ konuşma Diya- net İşleri Başkanõ Prof. Dr. Ali Barda- koğlu tarafõndan da olumlu karşõlandõ. Açõlõş töreninde yapõlan tüm konuşma- larõn “dengeli ve özenli” hazõrlandõğõ- nõ ifade eden Bardakoğlu, “Bu Türki- ye’nin özlediği bir tablodur. Aynı zamanda Cumhuriyetin temel ku- rumlarından biri olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın önemli konumunun da bir göstergesidir” dedi. Prof. Dr. Bardakoğlu, İstanbul’da dü- zenlenen Kutlu Doğum Haftasõ etkin- likleri açõlõş töreninde yaptõğõ konuş- mayla dikkat çeken CHP lideri Baykal’õn sözlerini ve açõlõş törenini Cumhuriyet’e değerlendirdi. “Kuranıkerim ve Hz. Peygamber sevgisi bu toplumun ortak bağlarından, değerlerindendir” di- yen Bardakoğlu, “72 milyon insanı- mızın Kuranıkerim ve Hz. Peygamber sevgisi etrafında buluşmasından da- ha tabii bir şey olamaz” görüşünü di- le getirdi. Açõlõş törenine aralarõnda sa- natçõlar, aydõnlar, sporcular ve siyasile- rin de bulunduğu toplumun çeşitli ke- simlerinden temsilcilerin katõldõğõna işaret eden Bardakoğlu, bu durumun ken- dilerini mutlu ettiğini söyledi. ‘Dengeli ve özenli konuşmalar’ Yalnõzca Baykal’õn değil, yapõlan tüm konuşmalarõn siyasetten uzak bir ba- kõş açõsõ ortaya koyduğunun altõnõ çizen Bardakoğlu, “Konuşmalar dinimizi daha iyi anlamamız gerektiğini vur- gulayan, dengeli ve özenli konuşma- lardır. Ben bu konuşmalardan sade- ce memnun oldum. Aynı çizgiyi Muğ- la’da ve Eskişehir’de yapılan toplan- tılarda da gördük. Buralarda da ay- nı manzara sergilendi. Bütün bunlar bize umut verdi” diye konuştu. Etkin- liklerde bu yõl yaşanan artõşa ilişkin ha- berleri de eleştiren Bardakoğlu, şunlarõ söyledi: “Bu yıl programlar hiçbir şe- kilde şov ya da abartılı gösteri değil. Kuranıkerim ve Hz. Peygamberi 21. yüzyılda nasıl anlamalıyız sorusuna cevap arayan, birlik ve beraberliği ön- celeyen, inancı, mezhebi, kimliği ne olursa olsun herkes arasında sevgi, saygı ve kardeşlik bağlarını pekiştiren faaliyetlerdir. Toplumun her kesimi- nin de bu faaliyetleri destekliyor ol- ması özlediğimiz bir tablodur.” Arõnç da beğenmiş ‘Türkiye’nin özlediği tablo’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet Ba- kanõ ve Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç, CHP lideri Deniz Baykal’õn konuştuğu Kutlu Doğum törenlerine, yüksek organlarõn başkanlarõ ile ku- rum ve kuruluşlarõn yöneticilerinin “hiç çekin- meden” katõlmalarõnõ gönülden istediğini söyledi. Arõnç, dün katõldõğõ bir TV programõnda şu ifa- deleri kullandõ: “Sadece Sayın Baykal’la da sı- nırlı kalmasa... Yüksek organlarımızın çok de- ğerli başkanları, kurumlarımızın, kuruluşları- mızın çok değerli yöneticileri bu toplantılara hiç çekinmeden, hiçbir rezerv koymadan katı- labilseler” diye konuştu. Törendeki diğer konuş- macõlarõn değil de Baykal’õn basõnda daha çok yer aldõğõna dikkati çeken Arõnç, “Geçmişteki bazı skolastik düşüncelerin veya tabuların aşıl- ması gerekir. Sayın Baykal’ın bunu cesaretle yapmış olmasını fevkalade olumlu buluyorum, samimi buluyorum, içten buluyorum” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle